Maide Suresi

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
(Sure-i Maide sayfasından yönlendirildi)

Önceki Sure: NisâKur'ânEn'âm: Sonraki Sure

Bu sureyi Mâide suresi okuma sayfasında mealiyle beraber okuyabilirsiniz

Mâide (المائدة) Suresi Kur'ân-ı Kerim'in 5. suresi olup Nisâ ve En'âm sureleri arasında yer alır. Medine döneminin sonlarında nâzil olmuştur. Bazı inanç ve ahlâk esaslarının yanı sıra diğer Medenî sûrelere benzer olarak aile ve ceza hukuku, hac uygulamaları, meşrû olmayan hayvan kesimleri, abdest, teyemmüm, şahitlik, hırsızlık, içki ve kumarla ilgili hükümler gibi fıkhî konular ile İsrâiloğulları’nın tarihi, yahudilerle hıristiyanların yanlış inanç ve tutumlarına dair bahisleri içerir. Mâide sûresinin Peygamberimize verilen ve Tevrat’ın muhtevasının tamamına denk gelen yedi sûreden (seb'-i tıvâl: Bakara, Âl-i İmrân, Nisâ, Mâide, En‘âm, A‘râf ve Tevbe (veya Yûnus) sureleri) biri olduğu rivayet edilmiştir.[1]

Risale-i Nur'da Maide Suresi ve ayetleri hakkındaki dersler:

  • Kur'an'da Lafzullah'ın (Allah kelimesinin) tekrarında çok sırlar vardır. Ayet sayısı ve lafzullah sayısı tevafuktadır. Bakara'da ayet sayısı 286, lafzullah sayısı 282 (Allah lafzı yerinde geçen dört Hû lafzı olduğundan tam tevafuk eder); Al-i İmran'da ayet sayısı 200, lafzullah sayısı 210; Nisa+Maide+En'am toplam ayet sayısı 176+120+165=461, lafzullah sayısı 229+148+87=464. Besmele sayılırsa tam tevafuk eder. Böyle meziyetlerde küçük farklar zarar vermez. İzleyen 5 suredeki (A'raf, Enfal, Tevbe, Yunus ve Hud) Allah lafızları sayısı baştaki 5 büyük suredekilerin yarısıdır. Sonra gelen 5 sure (Yusuf, Ra’d, İbrahim, Hicr ve Nahl) onun yarısıdır. Sonra gelen 6 sure (İsra, Kehf, Meryem, Taha, Enbiya ve Hacc) onun yarısıdır. Sonra Sonra gelen her beşerli sure grubu bu şekilde gider. Zuhruf suresinden başlayan 5'li sure grubunda onun yarısı olur. Necm suresinden başlayan 5'li sure grubunda onun yaklaşık yarısı olur. Sonra gelen küçük 5'li sure gruplarında yalnız üçer adet Allah lafzı vardır. Bu vaziyet gösteriyor ki Allah lafzının adedine tesadüf karışmamış, bir hikmet ve intizam ile adetleri tayin edilmiş.
  • Kur'an'ın Kadir gecesinde indiğini söyleyen Kadir suresinin 120 (okunmayan hemze sayılmazsa 114) harfi vardır. 10 surenin harf sayısına, 10 surenin kelime sayısına ve içinde Maide suresinin de olduğu 10 surenin ayet sayısı tevafuk eder. Küsurat (küçücük farklar) münasebat-ı tevafukiyeyi elbette bozmaz.
  • Maide suresinin 1. ayetinde geçen "Allah dilediğine hükmeder" mealindeki ibarenin kapsamlı bir izahı 24. Mektup'tadır.
  • Maide suresinin 2. ayetinde geçen "İyilik ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın" mealindeki ibarenin izahınde Bediüzzaman mü'minler arasındaki haksız ihtilaf hastalığının merhemi ve ilacının bu düstura riayet etmek olduğunu hatırlatır.
  • Vedâ haccı sırasında arefe günü indirilen ve ardından dinî hükümlerle ilgili herhangi bir ilâve veya değişiklik yapılmamış olan Maide suresinin 3. ayetinde geçen "Bugün size dininizi ikmal ettim" mealindeki ibarenin 11. Lem'a'daki izahında İslam şeriatının kaidelerinin ve sünnet-i seniyenin düsturlarının tamam ve kemalini bulduğu ve yeni icadlarla o düsturları beğenmemenin veyahut hâşâ ve kellâ, noksan görmek hissini veren bid’aları icad etmenin dalalet ve ateş olduğu ders verilir.
  • Kastamonu Lahikasındaki bir mektupta Bediüzzaman Maide suresinin 6. ayetinde geçen "Hastaysanız..." mealindeki ibarenin cifri makamının 1500 küsur ettiğini ve ehl-i dalaletin aşıladığı manevî hastalıkların büyük kısmını Risale-i Nur'un Kur’anî ilaçlarıyla izale edilebileceğini, maalesef dünyanın 200 sene kadar ömrünün kaldığını ve bir fırka-i dâllenin faaliyetlerine devam edeceğini izah eder.
  • Yine aynı ayette geçen "toprakla teyemmüm edin" mealindeki ibarede toprak anlamındaki kelime (صَعٖيد) sad ile yazılır ve sad yerine sin konulduğunda Bediüzzaman'ın ismi "Said" (سَعٖدْ) olur. Bediüzzaman "Sin” harfinin “Sad” harfinin altında gizlenmesinin ve “Sad” görünmesinin iki sebebini söyler: (1) Said, tam toprak gibi mahviyet ve terk-i enaniyet ve tevazu-u mutlakta bulunmalıdır ki Risaletü’n-Nur’u bulandırıp tesirini kırmasın. (2) Şimdiki manevî hastalık terakki fikrinden doğduğundan hakiki terakki Müslüman için ancak İslâmiyet’tedir.

Not: A'raf suresinin 69. ayetinde “Bastaten” (بَصْطَةً) kelimesi “sad” ile yazılmıştır ve altında küçük harfle “sin” yazılmıştır. Bununla “sad” harfinin burada “sin” olarak okunacağına işaret edilmiştir.

  • Bediüzzaman Maide suresinin 15., 19., 59., 68. ve 77. ayetlerinde geçen "Ey Ehl-i Kitap" hitabına bu asrın ve bu asırdaki ehl-i kitabın çok muhtaç olduğunu, güya o hitabın doğrudan bu asra baktığını ve bu ifadenin "Ey Ehl-i Mektep" manasını da içerdiği söyler.
  • Bediüzzaman'ın Hafız Ali isimli bir talebesi Maide suresinin 15. ve 16. ayetinde Risale-i Nur’a kuvvetli karineler ile işaret bulunduğunu izah ettiği mektup Kastamonu Lahikasına dahil edilmiştir.
  • Maide suresinin 18. ayetinde ve daha pek çok ayette geçen "Dönüş Allah'adır" mealindeki ibarelere dair Mesnevi-i Nuriye'de bir parçada izahat vardır.
  • Maide suresinin 32. ayetinde geçen "Kim (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur." mealindeki ibarenin Risale-i Nur'da bir kaç yerde kapsamlı izahı vardır (bkz. Maide suresinin 32. ayeti sayfası).
  • Maide suresinin 38. ayetinde geçen hırsızların elinin kesilmesine dair hükmün hikmeti hakkında kapsamlı bir izah Teşhis-ül İllet risalesinde mevcuttur.
  • Maide suresinin 45. ayetinde geçen kısas hükmüne dair Mesnevi-i Nuriye kitabında bir kısım vardır.
  • Maide suresinin 51. ayetinde geçen "Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin" mealindeki ibarenin Münazarat'ta izahı vardır.
  • Bediüzzaman Osmanlı padişahlarının Maide suresinin 54. ayetinde geçen "Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler " mealindeki ibarenin sırrına mazhar olduklarını söyler. Ayrıca, ehl-i Kur’an olan bu vatanın evlatlarına hitap ederek bu âyete güzel bir mâsadak olduklarını ve Avrupa’nın ve münafıkların hilelerine uyup âyetin başındaki "Sizden kim dininden dönerse..." hitaba mâsadak olmaktan korkmaları gerektiğini hatırlatır.
  • Bediüzzaman Maide suresinin 56. ayetinde geçen "Üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır." mealindeki ibarenin cifirce Kur’an’dan iktibas edilmiş olan Risale-i Nur etrafında toplanan ve bütün kuvvetleriyle Kur’an’a hizmete çalışan hizbü’l-Kur’an’a (Allah'ın tarafını tutanlardır) işaret ettiğini izah eder (bkz. Maide suresinin 56. ayeti sayfası).
  • Yahudiler hakkında Maide suresinin 62. ayetinde geçen "Onlardan birçoğunun günah, düşmanlık ve haram yemede yarıştıklarını görürsün. Yaptıkları ne kadar kötüdür" ve 64. ayetinde geçen "Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez." mealindeki ibareleri izah ederken Bediüzzaman Yahudilerin insanlığın toplum hayatında dolap hilesiyle çevirdikleri iki müthiş düsturdan bahseder: (1) Emek ile sermayeyi ve fakir ile zengini çarpıştırmaktadırlar, kat kat faiz yapıp bankaları kurmuşlardır ve hile ile mal toplarlar ve (2) Daima zulmünü gördükleri hükûmetlerden intikam almak için her çeşit fesat komitelerine karışan ve her nevi ihtilale parmak karıştıran yine o millettir.
  • Maide suresinin 67. ayetinde geçen "Allah seni insanlardan koruyacaktır." mealindeki ibarenin izahında Bediüzzaman 19. Mektup'ta Peygamberimizin maddi-manevi korunmasının onun büyük bir mu’cizesi olduğunu izah eder.
  • Mâide suresinin 85. ve 119. ayetlerinde (Kur'an'da toplam 40 ayette) bazen cennetlikler bazen de cehennemlik için kullanılan "Hâlidîne Fîhâ (Ebedâ)" ([Orada] ebedi kalırlar) ifadesinin izahına ve ayrıca kafirlerin sınırlı dünya hayatını kafir olarak geçirmelerine karşılık cehennemde daimi kalmalarının Allah'ın hikmeti açısından uygun olduğu ve Allah'ın merhametine aykırı olmadığının izahına dair bahisleri topluca bu sayfada okuyabilirsiniz.
  • Maide suresinin 105. ayetinde geçen "Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez." mealindeki ibarenin ve “Zarara kendi razı olanın lehinde bakılmaz, ona şefkat edip acınmaz.” düsturunun izahı Emirdağ Lahikası-1'deki bir mektuptadır.
  • Bediüzzaman Maide suresinin 110. ayetinde Hz. İsa'nın anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştirme mucizesinin bahsedilmesinin insanları ona teşvik hikmeti de taşıdığını söyler.

Bilgiler[değiştir]

İsminin Anlamı ve Kaynağı: Mâide, sofra anlamına gelir ve sure bu ismi 112. ve 114. âyetlerde Hz. İsa zamanında, gökten indirilmesi istenen bir sofradan bahsedildiği için almıştır.

Diğer İsimleri: el-Ukūd, el-Münkıze ve el-Ahyâr

Kur'ân'daki Sırası: 5

Kur'ân'daki Yeri: 6. cüz, 105. sayfa

Mekkî/Medenî: Medenî[1]

Nuzül (İnme) Sırası: 112

Kendisinden Önce Nazil Olan Sure: Fetih

Kendisinden Sonra Nazil Olan Sure: Tevbe

Nuzülü (İnme) Hakkındaki Bilgiler: Medine döneminin sonlarında Hicri 6. yılda Mekkelilerle yapılan Hudeybiye Antlaşması'ndan sonra nâzil olmaya başlamıştır. En son indirilen sûre olduğunu ve tamamının Vedâ haccında arefe günü veya Hudeybiye seferi sırasında nâzil olduğunu ifade eden rivayetler bulunmakla birlikte ihtiva ettiği konular ve bazı âyetler hakkında aktarılan nüzûl sebepleri sûrenin farklı zamanlarda indirildiğini göstermektedir.[1]

Uzunluğu: 21,5 sayfa

Ayet Sayısı: 120

Satır Sayısı: 323

Kelime Sayısı: 2.800[2], 2.837[3]

Harf Sayısı: 10.600[4], 12.206[5]

Fasıla Harfleri: Be, Dal, Ra, Lam, Mim, Nun

Bölüm (Ayn Durakları) Sayısı: 16

Secde Ayeti: -

Allah lafzı sayısı (Besmele hariç): 148

Rahman ismi sayısı (Besmele dahil): 1

Rahim ismi sayısı (Besmele dahil): 6

Rab ismi sayısı: 18

İçinde Kur'an kelimesi geçen ayetler: 1 (Maide 101)

Hizb-ül Kur'an'da Geçen Ayetler Listesi: Maide Suresindeki Hizb-ül Kur'an Ayetleri (5 ayet) (15. ayet kısmen alınmıştır)

Bu ayetleri okumak için: Hizb-i Azam-ı Kur'an, Maide Kısmı

Münâcât-ül Kur'an'da İktibas Edilen Ayetler: 1., 44., 64. ve 120. ayetler (4 ayet)

Risale-i Nur'da Geçen Ayet Sayısı: 29 (Bkz. Maide Suresinin Risale-i Nur'da Geçen Ayetleri listesi)

Risale-i Nur'da Tamamı Geçen Ayetler: 62. ayet (Toplam 1 ayet)

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Sureler itibarıyladır. Onun dahi çok nükteleri var. Bir intizam, bir kasd ve bir iradeyi gösterir bir tarzda tevafukatı vardır.

Sure-i Bakara’da, âyâtın adediyle lafz-ı Celal’in adedi birdir. Fark dörttür ki Allah lafzı yerinde dört Hû lafzı var. Mesela, Lâ İlahe İllâ Hû’daki Hû gibi. Onunla muvafakat tamam olur.

Âl-i İmran’da yine âyâtıyla lafz-ı Celal tevafuktadır, müsavidirler. Yalnız lafz-ı Celal, iki yüz dokuzdur, âyet iki yüzdür. Fark dokuzdur. Böyle meziyat-ı kelâmiyede ve belâgat nüktelerinde küçük farklar zarar vermez, takribî tevafukat kâfidir.

Sure-i Nisa, Maide, En’am üçünün mecmu-u âyetleri, mecmuundaki lafz-ı Celal’in adedine tevafuktadır. Âyetlerin adedi dört yüz altmış dört, lafz-ı Celal’in adedi dört yüz altmış bir; Bismillah’taki lafzullah ile beraber tam tevafuktadır.

(29. Mektup)


Buna benzer çok manidar sırlar Lafzullah'ın tekrarında vardır. Mesela:

Sure-i Nisa, Maide, En'am âyetlerinin mecmuu dört yüz elli altı (456), Lafza-i Celal de dört yüz elli iki (452) olduğundan, makamat-ı hitabiyede tam tevafuk ve o tevafuk da mühim bir nükte-i i'caziyedir.

(Rumuzat-ı Semaniye)


Hem en kısa sure olan Sure-i Kevser'den bahsettiğimiz münasebetiyle Sure-i اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ فٖى لَيْلَةِ الْقَدْرِ 'in[6] bir tek tevafukundan bahsedeceğiz. Şöyle ki:

Sure-i Kadr'ın yüz yirmi hurufu var. Gayr-ı melfuz hemze sayılmazsa yüz on dörttür. En evvel nâzil olan Sure-i Alak küsuratından kat'-ı nazar nısf-ı evvelin hurufatı ve tam surenin kelimat-ı nahviyesi yüz küsur olmakla; Sure-i Duha, Sure-i Elem Neşrah Leke ve Sure-i Zilzal ve Sure-i Tekâsür ve Sure-i El-Maun ve Sure-i El-Alak'ın nısf-ı evveli ve Sure-i Vettîn ve Sure-i El-Karia ve Sure-i Hümeze'nin her birinin yüz aded-i hurufuna tevafuku ve o on surenin küsuratından kat'-ı nazar birbiriyle manidar muvafakatı tesadüfî olamaz.

Aynen öyle de: Sure-i El-Kadr'in mütevafıkları olan o on surelerin her biri yüz adet hurufu ise, kelimat noktasında da Sure-i Fecr, Sure-i Abese, Sure-i El-Mürselât, Sure-i El-Buruc, Sure-i El-Mutaffifîn, Sure-i El-İnşikak, Sure-i En-Naziat, Sure-i Nebe', Sure-i Münafikûn ve Sure-i Cumua'nın her birinin yüz küsur örfî aded-i kelimatına yüzlükte manidar tevafukları tesadüfî olmadığı gibi...

Evvelki huruf cihetinde de on adet sure-i mütevafıkanın ve kelimat cihetinde son on adet suver-i mütevafıkanın küsurattan kat'-ı nazar tevafuklarıyla beraber o iki kabile olan onar adet sureler müttefikan âyet nokta-i nazarında Sure-i İsra, Sure-i Kehf, Sure-i Tâhâ, Sure-i Yusuf, Sure-i Hûd, Sure-i Yunus, Sure-i Nahl, Sure-i Enbiya, Sure-i Mü'minûn, Sure-i Tevbe, Sure-i Maide her birinin yüz küsur adet âyetlerine manidar tevafukları elbette bir hikmeti var. Ve her halde şuursuz, hikmetsiz tesadüfün işi değildir.[7]

Küsuratlarının farkları cüz'îdir.

Mesela: Tenvirü'l-Mikbas tefsirinin gösterdiği adede binaen Sure-i Yunus'un kesri dokuz, Kehf'ın on, İsra'nın on bir, Hûd'un on iki, Mü'minûn'un on dokuz, Maide yirmi, Alak'ın nısf-ı evveli yirmi bir, El-Kadr yirmi iki, Nahl yirmi sekiz, Tevbe otuz, Tîn elli, El-Karia elli iki ve hâkeza... İşte böyle kesirlerin küçücük farkları, münasebat-ı tevafukiyeyi elbette bozmaz.

Hem Sure-i Kadr yüz on dört (114) harfiyle, yüz on üç (113) surelerin adedine bir fark ile tevafuku manidardır. Güya benden başka yüz on iki (112) sure ile bir de küçük bir Kur'an olan Fatiha geleceğine bir îmadır.

(Rumuzat-ı Semaniye)


Sure-i Kadr'in 120 harfi var. Gayr-ı melfuz hemze sayılmazsa, 114 suver-i Kur'aniyeye tevafukla işaret eden 114'tür. İşte bu adetle اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ kendiyle beraber 10 surenin hurufatının adetlerine ve 10 surenin kelimatının adetlerine ve 10 surenin âyetlerinin adetlerine tevafuku, her halde şuursuz, hikmetsiz tesadüfün işi olamaz. Belki manevî ve lafzî bir i'caz-ı Kur'anînin bir şuaı hurufata aksedip tanzim ile yaldızlanmış.

Evet اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ile beraber Duha, Elem Neşrah Leke, Zilzal, Tekâsür, El-Maun, en evvel nâzil olan nısf-ı evvel-i Alak, Ve't-tîn, El-Karia ve Hümeze olan 10 surenin -tevafuku bozmayan küçük küsurattan kat'-ı nazar- 100 adedinde tevafukları olduğu gibi; yine Sure-i اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ El-Fecr, Abese, El-Mürselât, El-Buruc, El-Mutaffifîn, El-İnşikak, En-Naziat, En-Nebe', El-Münafıkûn, Cumua olan 10 surenin 100 küsur aded-i kelimatına yüzlükte manidar tevafuk etmekle beraber; yine اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ hurufatı Sure-i İsra, Kehf, Tâhâ, Yusuf, Hud, Yunus, Nahl, Enbiya, Mü'minûn, Tevbe, Maide olan 10 surenin her birinin 100 küsur adet âyetlerine manidar tevafukları ve bu surelerin de bu tevafuk-u acibe zımnında birbiriyle tevafukları içinde binler tevafuk bulunduğu halde hiç mümkün olur mu ki, tesadüf içine girebilsin? Hiç mümkün müdür ki, bu ittifakın uçlarında mühim nükteler, işaretler bulunmasın?

(Rumuzat-ı Semaniye)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler/Sayfalar[değiştir]

İlgili Kategoriler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

  1. 1,0 1,1 1,2 https://islamansiklopedisi.org.tr/Maide-suresi
  2. https://nurpedia.org/wiki/Risale:29._Mektubun_8._K%C4%B1sm%C4%B1_(Rumuzat-%C4%B1_Semaniye)#Birinci_Par%C3%A7as%C4%B1
  3. https://en.wikipedia.org/wiki/Al-Ma%27idah
  4. https://nurpedia.org/wiki/Risale:29._Mektubun_8._K%C4%B1sm%C4%B1_(Rumuzat-%C4%B1_Semaniye)#Birinci_Par%C3%A7as%C4%B1
  5. https://en.wikipedia.org/wiki/Al-Ma%27idah
  6. اِنَّا اَنْزَلْنَاهُ suresinin hurufatı tekerrürde terakkiyatı muntazamdır. Şöyle ki: ذ،ط،ع،ش،س،خ،ج birbiriyle müttefik birerdir. ح iki. ق،ب،و üçer, birbiriyle müttefik. Tenvin ف،د dörder, birbiriyle müttefiktir. ه beş. ى،ت yedişer, birbiriyle müttefik. ن sekiz. sakin elif م dokuz, birbiriyle müttefik. و on, ن (tenvin) ile on bir, (hemze) on iki.
    İşte bir'den on ikiye kadar muntazaman terakkisi, şu hurufat tesadüfe tabi olmadığına letafetli bir işarettir. اِنَّا اَنْزَلْنَاهُ nün makam-ı ebcedîsi, dokuz bin yedi yüz ondur (9710).
    Surenin hurufatı işaretli olduğuna işaret eden, Leyle-i Kadr'in üç defa tekerrürüyle yirmi yedi huruf olup, Ramazan'ın yirmi yedinci gecesindeki Leyle-i Kadr'in tevafuk sırrıyla kat'î işaretidir.
    Sair işaratı, inşâallah başka vakitte meşiet-i İlahiye taalluk etse yazılacaktır.
  7. Elhasıl: Sure-i Kadr harfleri ve Sure-i Alak'ın kelimat-ı nahviyesi ve en evvel nâzil olan nısf-ı evvelin hurufatı yüz küsur hurufuyla, on surenin hurufatına manidar tevafuk ediyor. Ve diğer on surenin kelimatına manidar tevafuk ediyor, hem uzun diğer on surenin âyâtına gayet manidar tevafuk ediyor. Demek bu otuz sureden her birisi yirmi dokuz sureye tevafuk ediyor. Demek bu küçük tevafuk-u Kur'aniyede dokuz yüz tevafuk var. Küsurattan kat'-ı nazar edilmiş. Çünkü münasebat-ı tevafukiyeyi bozmaz. Bu tarzdaki tevafuka hiç mümkün müdür ki tesadüf içine karışsın? Hem hiç mümkün müdür ki mühim hikmetleri bulunmasın?