Maide 15

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Önceki Ayet: Maide 14Maide SuresiMaide 16: Sonraki Ayet

Meali: 15- Ey ehl-i kitap! Resûlümüz size Kitap'tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi.

Kur'an'daki Yeri: 6. Cüz, 109. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar: Hizb-ül Kur'an'a bu ayet kısmen alınmıştır.

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Yalnız bunca mesavî ve mütereddid hareketlerimle huzur-u sâmîlerine lütfen kabulümde, yüksek ruhunuzdan yağan samimi şefkat, hakiki re’fet, halîmane iltifat, kerîmane hüsn-ü kabulünüz beni birtakım ümitlere, ihtiyarsız muhabbetlere sevk ve büyük sürurlara gark etti. Ancak Allah’ın en âciz, en aşağı, en günahkâr, en zalim bir mahlukunu arkadaşlığına kabul ve tahammül eden bir şahsiyet, alelâde olamayıp kuvvetli püştibana, fütur götürmez bir mesnede mâlik olmak lâzım geldiğini teyakkun edebildim.

وَابْتَغُوا اِلَيْهِ الْوَسٖيلَةَ وَجَاهِدُوا فٖى سَبٖيلِهٖ

وَ حَسُنَ اُولٰٓئِكَ رَفٖيقًا

Riyakârlık olmasın, selim fikrinizden, ciddi tavrınızdan, Kur’an’a ittiba ve temessük yolundaki doğru irşadınızdan, hakiki sözlerinizden, samimi telkininizden, umumî hayırhah hissiyatınızdan kalbime, mecruh ruhuma uzanan tîg-i şifa, neşter-i ümidin tesiriyle dilşâd ve mutmain oldum. Türlü türlü evhamın açtıkları menfezlerden rahnedar kalan ruhuma tamam ve muvafık buldum. Zira

وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّذٖٓى اُنْزِلَ مَعَهُ

وَالَّذٖينَ يُمَسِّكوُنَ بِالْكِتَابِ

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعًا

وَمَنْ يَعْتَصِمْ بِاللّٰهِ فَقَدْ هُدِىَ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ

فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰى

وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْاٰنِ مَا هُوَ شِفَٓاءٌ وَرَحْمَةٌ

هٰذَا بَيَانٌ لِلنَّاسِ وَ هُدًى وَ مَوْعِظَةٌ لِلْمُتَّقٖينَ

تِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِ

قَدْ جَٓاءَكُمْ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبٖينٌ

وَاَنَّ هٰذَا صِرَاطٖى مُسْتَقٖيمًا

مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلَامِ

vesaire gibi hakikatler dimağıma yerleşti.

...

Talebe namzedi, sefil Yusuf Toprak

(Barla Lahikası)


Sure-i Maide’nin on beşinci âyeti

قَدْ جَٓاءَكُمْ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبٖينٌ

يَهْدٖى بِهِ اللّٰهُ

Sure-i Nisa’nın âhirinde يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَٓاءَكُمْ بُرْهَانٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَاَنْزَلْنَٓا اِلَيْكُمْ نُورًا مُبٖينًا âyeti gibi Risale-i Nur mana ve cifir cihetiyle, mana-yı işarî efradından olduğuna kuvvetli bir karine buldum.

İkinci âyet olan Sure-i Nisa âyeti, Birinci Şuâ olan İşarat-ı Kur’aniye’de, Üstadım işaretini beyan etmiş. Birinci âyet olan Sure-i Maide’nin on beşinci âyeti hem bunun işaretini teyid ediyor hem de اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ âyetinin işaratını tasdik ediyor.

Evet, bu asırda mana-yı işarî tabakasından tam bu âyetin kudsî mefhumuna bir fert, Risale-i Nur olduğuna kim insaf ile baksa tasdik edecek.

Madem Risale-i Nur bir ferdi olduğuna manevî münasebet kavîdir.

Madem bu âyetin makam-ı cifrîsi bin üç yüz altmış altıdır (1366), eğer meddeler ve okunmayan hemzeler sayılmazsa altmış ikidir (1362).

Ve madem Risale-i Nur, Kur’an-ı Mübin nurunu ve hidayetini neşreden bir kitab-ı mübindir.

Ve madem zahiren ondan daha ileri, o vazifeyi ağır şerait altında yapanları görmüyoruz.

Ve madem âyetler, sair kelâmlar gibi cüz’î bir manaya münhasır olamaz.

Ve madem delâlet-i zımnî ve işarî ile kaideten mefhum-u kelâmda dâhil oluyor. Ve madem Necmeddin-i Kübra ve Muhyiddin-i Arabî (ra) gibi pek çok ehl-i velayet, mana-yı zahirîden başka bâtınî ve işarî manalar ile ekser âyâtı tefsir etmişler. Hattâ tefsirlerinde Musa (as) ve Firavun’dan murad, kalp ve nefistir dedikleri halde ümmet onlara ilişmemiş; büyük ulemadan çokları onları tasdik etmişler.

Elbette âyetin delâlet-i zımniye ile Risale-i Nur’a kuvvetli karineler ile işareti kat’îdir, şüphe edilmemek gerektir.

Tahlil: قَدْ جَٓاءَكُمْ yüz altmış dokuz. مِنَ اللّٰهِ yüz elli yedi. نُورٌ tenvin ile beraber üç yüz altı. وَ كِتَابٌ مُبٖينٌ tenvinlerle beraber altı yüz otuz bir. يَهْدٖى بِهِ اللّٰهُ yüz üç. Yekûnü, bin üç yüz altmış altı (1366). Eğer meddeler ve okunmayan hemzeler sayılmazlarsa bu seneki muharrem tarihine yani bin üç yüz altmış ikiye (1362) tamam tevafuk eder. Eğer مُبٖينٌ deki tenvinde vakfedilse bin üç yüz on altıdır (1316) ki hem Risale-i Nur’un mukaddimatına hem tenvin ile tekemmülüne ve Birinci Şuâ’da beyan edildiği gibi çok âyâtın ehemmiyetle gösterdikleri aynı meşhur tarihe tevafuk eder.

(Kastamonu Lahikası)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]