Nisa Suresi

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
(Sure-i Nisa sayfasından yönlendirildi)

Önceki Sure: Âl-i İmrânKur'ânMâide: Sonraki Sure

Bu sureyi Nisâ suresi okuma sayfasında mealiyle beraber okuyabilirsiniz

Nisâ (النساء) Suresi Kur'ân-ı Kerim'in 4. suresi olup Âl-i İmrân ve Mâide sureleri arasında yer alır. Nisâ sûresi Medine’de müslüman toplumun oluşması, Bedir, Uhud ve Hendek savaşları gibi çetin günlerin yaşanması, geride yetimlerin ve dul kadınların bırakılması, müşriklerin yanı sıra Ehl-i kitap ve münafıklarla temel inanç ve sosyal ilişkiler bakımından problemlerin ortaya çıkmasından sonra muhtemelen 5. (626-27) yılda nâzil olmuştur. Yetimlerin hukuku, âdil davranmak şartıyla birden çok kadınla evlilik yapmanın câiz olması, mirasın paylaştırılması, kadınlarla iyi geçinme, evlenilmesi yasak olan kadınlar, kadınla erkekten her birinin kendine has üstünlüklerinin bulunduğu, ancak başta geçimin sağlanması olmak üzere aileden sorumlu olan erkeğin aile reisi kabul edildiği, eşler arasındaki geçimsizliğin giderilme yöntemleri, kadınlara, yetim kızlara, küçük çocuklara ve bütün yetimlere âdil davranılması gibi konularda hükümler içerir. Peygamberimizin kıldığı gece namazlarında bu sûreyi de okuduğu nakledilmiştir. Nisâ sûresinin Peygamberimize verilen ve Tevrat’ın muhtevasının tamamına denk gelen yedi sûreden (seb'-i tıvâl: Bakara, Âl-i İmrân, Nisâ, Mâide, En‘âm, A‘râf ve Tevbe (veya Yûnus) sureleri) biri olduğu rivayet edilmiştir.[1]

Risale-i Nur'da Nisâ Suresi ve ayetleri hakkındaki dersler:

  • Kur'an'ın en kısa suresi olan Kevser suresinin harflerinin ebcedi makamı 3.000 küsur olduğu gibi Yasin, Furkan, Fatır, Sebe, Saffat, Sad, Ra'd, Rum, Zuhruf, Şura ve İbrahim, Al-i İmran ve Nisa surelerinin harf sayıları ile Bakara suresinin örfi kelime sayısı da 3.000 küsur eder.
  • İlk inen sure olan Alak suresinde 3 defa tekrarlanan "El-insan" kelimesi, ilk ayetinde bu kelime (İnsan) geçen 3 surenin ilk ayetlerine, yani Nisa suresinin 1. ayetine, Hacc suresinin 1. ayetine ve İnsan suresinin 1. ayetine bakar.
  • Kur'an'da Lafzullah'ın (Allah kelimesinin) tekrarında çok sırlar vardır. Ayet sayısı ve lafzullah sayısı tevafuktadır. Bakara'da ayet sayısı 286, lafzullah sayısı 282 (Allah lafzı yerinde geçen dört Hû lafzı olduğundan tam tevafuk eder); Al-i İmran'da ayet sayısı 200, lafzullah sayısı 210; Nisa+Maide+En'am toplam ayet sayısı 176+120+165=461, lafzullah sayısı 229+148+87=464. Besmele sayılırsa tam tevafuk eder. Böyle meziyetlerde küçük farklar zarar vermez. İzleyen 5 suredeki (A'raf, Enfal, Tevbe, Yunus ve Hud) Allah lafızları sayısı baştaki 5 büyük suredekilerin yarısıdır. Sonra gelen 5 sure (Yusuf, Ra’d, İbrahim, Hicr ve Nahl) onun yarısıdır. Sonra gelen 6 sure (İsra, Kehf, Meryem, Taha, Enbiya ve Hacc) onun yarısıdır. Sonra Sonra gelen her beşerli sure grubu bu şekilde gider. Zuhruf suresinden başlayan 5'li sure grubunda onun yarısı olur. Necm suresinden başlayan 5'li sure grubunda onun yaklaşık yarısı olur. Sonra gelen küçük 5'li sure gruplarında yalnız üçer adet Allah lafzı vardır. Bu vaziyet gösteriyor ki Allah lafzının adedine tesadüf karışmamış, bir hikmet ve intizam ile adetleri tayin edilmiş.
  • Yine Risale-i Nur'da Nisâ suresinin 1. ayetinde geçen Allah'ın insanları bir tek nefisten yaratttığı bahsini izah eden bir bahis vardır.
  • Anneye evladının mirasının 6'da birinin verilmesini emreden Nisâ suresinin 11. ayeti hakkında Bediüzzaman mimsiz medeniyetin anne hakkında hakkını kesmekle dehşetli haksızlık yaptığını izah eder.
  • Nisâ suresinin 13., 57., 122. ve 169. ayetlerinde (Kur'an'da toplam 40 ayette) bazen cennetlikler bazen de cehennemlik için kullanılan "Hâlidîne Fîhâ (Ebedâ)" ([Orada] ebedi kalırlar) ifadesinin izahına ve ayrıca kafirlerin sınırlı dünya hayatını kafir olarak geçirmelerine karşılık cehennemde daimi kalmalarının Allah'ın hikmeti açısından uygun olduğu ve Allah'ın merhametine aykırı olmadığının izahına dair bahisleri topluca bu sayfada okuyabilirsiniz.
  • Nisâ suresinin 28. ayetinde geçen "İnsan zayıf yaratılmıştır" mealindeki ayetin izahına dair Mesnevi-i Nuriye kitabında bir bahis vardır.
  • Bediüzzaman Risale-i Nur’un bir cümlesini tutup o cümlenin sonunu almayarak aleyhinde karar veren mahkemeye karşı yaptığı müdafaada "Bir Bektaşî’ye: 'Ne için namaz kılmıyorsun?' demişler. O da: 'Kur’an’da لَا تَقْرَبُوا الصَّلٰوةَ (Namaza yaklaşmayın) var.' demiş. Ona demişler: 'Bunun arkasını, yani وَ اَنْتُمْ سُكَارٰى yı da (sarhoşken) oku.' denildiğinde 'Ben hâfız değilim.' demiş" misalini verir.
  • Nisâ suresinin 48. ayetinde geçen "Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını, (günahları) dilediği kimse için bağışlar." mealindeki ayetin izahına dair Risale-i Nur'da 7. Şua'da ve 11. Şua'da bahisler vardır.
  • Nisâ suresinin 59. ayetinde geçen "Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin" mealindeki ibare hakkında Bediüzzaman bu âyetin ulü’l-emre itaati emrettiğini ve Allah ve Resulünün itaatine zıt olmamak şartıyla o itaatin yapılabileceğini söyler.
  • Nisâ suresinin 68. ayetinde ve 175. ayetinde ve daha başka pek çok ayette geçen "Sırât-ı Müstakîm" (Dosdoğru yol) mealindeki ibarenin bu dehşetli ve fırtınalı asırda o doğru yolu şaşırtmayacak bir surette en başta gösteren Risalet-i Nur olduğuna dair işaretler mevcuttur.
  • Nisâ suresinin 69. ayetinin sırat-ı müstakimin ehli olan peygamberler, sıddıklar, şehitler, salihler ve tabiini sarahaten gösterdikten sonra o beş kısmın imamlarını ve reislerini meşhur sıfatlarıyla da ifade ettiğini ve o taifelerin istikbaldeki reislerinin vaziyetlerini bir vecihle tayin ettiğini izah eden bahsi 7. Lema'da okuyabilirsiniz.
  • Nisâ suresinin 76. ayetinde geçen "Şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır" ibaresinin izahı hakkında 11. Mektup'ta ve 13. Lem'a'da bahisler vardır.
  • Bediüzzaman'ın Kur’an’dan istifade ettiği ve 4 hatve (adım) olan acz, fakr, şefkat ve tefekkür tarîkını izah ettiği 26. Söz'ün zeylinde Nisâ suresinin 79. ayetinde geçen "Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir." mealindeki ibarenin 3. hatveye işaret ettiğini söyler. Yine 11. Şua'da bu ayetin izahına dair bir bahis vardır.
  • Bediüzzaman Nisâ suresinin 83. ayetinde geçen "Onu, Resûl'e veya aralarında yetki sahibi kimselere götürselerdi, onların arasından işin içyüzünü anlayanlar, onun ne olduğunu bilirlerdi." mealindeki ibareyi 27. Söz İçtihad Risalesi adlı risalede uzunca tefsir etmiştir.
  • Nisâ suresinin 103. ayetinde geçen "Namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır." mealindeki ibarenin kapsamlı bir izahı 21. Söz'dedir.
  • Nisâ suresinin 105. ayetinde ve daha başka ayetlerde Cenab-ı Allah'ın kendisi için kullandığı "biz" zamiri hakkında Bediüzzaman İşarat-ül İ'caz'da Cenab-ı Hakk'ın halk ve icad fiilinde vasıtanın bulunmadığına, kelâm ve hitabında vasıtaların bulunduğuna işaret ettiğini söyler.
  • Bediüzzaman Emirdağ Lahikası 1'de Nisâ suresinin 145. ayetinde geçen "Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar." mealindeki ibarenin bu dehşetli ve nifakı kuvvetli asrımıza hususi baktığını ve cifir ve ebced hesabıyla tam tamına nifakın dört mertebesinin tarihlerine tevafuk ile parmak bastığını izah eder.
  • Nisâ suresinin 162. ayetinde ve Âl-i İmran suresinin 7. ayetinde geçen "İçlerinden ilimde derinleşmiş olanlar" mealindeki ibarenin bu zamanda ilm-i hakikatte râsihane çalışan ve kuvvetli iman eden bir taifeye işaret ettiği 1. Şua'da izah edilir.
  • Bediüzzaman Nisâ suresinin 171. ayetinde ve daha başka ayetlerde geçen "Ey Ehl-i Kitap" hitabına bu asrın ve bu asırdaki ehl-i kitabın çok muhtaç olduğunu, güya o hitabın doğrudan bu asra baktığını ve bu ifadenin "Ey Ehl-i Mektep" manasını da içerdiği söyler.
  • "Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik." mealindeki Nisâ suresinin 174. ayetinin o semavî bürhan-ı kudsînin yerde bir bürhanı Resaili’n-Nur olduğuna remzen haber verdiği 1. Şua'da izah edilmiştir.
  • Miras hükümlerinden bahseden ve erkeğin hakkının iki kadın payı kadar olduğuna hükmeden Nisâ suresinin 176. ayetinin izahına dair 11. Mektup'ta bir bahis vardır.

Bilgiler[değiştir]

İsminin Anlamı ve Kaynağı: Nisâ, kadınlar anlamına gelir ve içinde daha çok kadından, cemiyet içinde kadınların hukukî ve içtimaî yer ve değerlerinden bahsedildiği için sure bu adı almıştır.

Diğer İsimleri: Ayrıca kadınlarla ilgili bazı hususları ihtiva eden ve “sûretü’n-Nisâ es-suğrâ” diye adlandırılan Talâk sûresinden ayırt edilmesi için “sûretü’n-Nisâ el-kübrâ” şeklinde de isimlendirilir.

Kur'ân'daki Sırası: 4

Kur'ân'daki Yeri: 4. cüz, 76. sayfa

Mekkî/Medenî: Medenî[1]

Nuzül (İnme) Sırası: 92

Kendisinden Önce Nazil Olan Sure: Mümtehine

Kendisinden Sonra Nazil Olan Sure: Zilzâl

Nuzülü (İnme) Hakkındaki Bilgiler: Hicretten sonra Medine'de nâzil olmuştur. Nisâ sûresi Medine’de müslüman toplumun oluşması, Bedir, Uhud ve Hendek savaşları gibi çetin günlerin yaşanması, geride yetimlerin ve dul kadınların bırakılması, müşriklerin yanı sıra Ehl-i kitap ve münafıklarla temel inanç ve sosyal ilişkiler bakımından problemlerin ortaya çıkmasından sonra muhtemelen 5. (626-27) yılda nâzil olmuştur.[1]

Uzunluğu: 29,3 sayfa

Ayet Sayısı: 176

Satır Sayısı: 440

Kelime Sayısı: 3.940[2], 3.763[3]

Harf Sayısı: 16.030[4], 16.332[5]

Fasıla Harfleri: Elif, Lam, Mim, Nun, Vav

Bölüm (Ayn Durakları) Sayısı: 24

Secde Ayeti: -

Allah lafzı sayısı (Besmele hariç): 229

Rahman ismi sayısı (Besmele dahil): 1

Rahim ismi sayısı (Besmele dahil): 12

Rab ismi sayısı: 38

İçinde Kur'an kelimesi geçen ayetler: 1 (Nisa 82)

Hizb-ül Kur'an'da Geçen Ayetler Listesi: Nisa Suresindeki Hizb-ül Kur'an Ayetleri (18 ayet)

Bu ayetleri okumak için: Hizb-i Azam-ı Kur'an, Nisa Kısmı

Münâcât-ül Kur'an'da İktibas Edilen Ayetler: 40. ve 131. ayetler (2 ayet)

Risale-i Nur'da Geçen Ayet Sayısı: 30 (Bkz. Nisa Suresinin Risale-i Nur'da Geçen Ayetleri listesi)

Risale-i Nur'da Tamamı Geçen Ayetler: 68., 69., 87. ve 174. ayetler (Toplam 4 ayet)

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Bakara'daki Gaybi İşaretler, Tevafuklar ve Ebced[değiştir]

Lafzullah (Allah Lafzı)[değiştir]

Sureler itibarıyladır. Onun dahi çok nükteleri var. Bir intizam, bir kasd ve bir iradeyi gösterir bir tarzda tevafukatı vardır.

Sure-i Bakara’da, âyâtın adediyle lafz-ı Celal’in adedi birdir. Fark dörttür ki Allah lafzı yerinde dört Hû lafzı var. Mesela, Lâ İlahe İllâ Hû’daki Hû gibi. Onunla muvafakat tamam olur.

Âl-i İmran’da yine âyâtıyla lafz-ı Celal tevafuktadır, müsavidirler. Yalnız lafz-ı Celal, iki yüz dokuzdur, âyet iki yüzdür. Fark dokuzdur. Böyle meziyat-ı kelâmiyede ve belâgat nüktelerinde küçük farklar zarar vermez, takribî tevafukat kâfidir.

Sure-i Nisa, Maide, En’am üçünün mecmu-u âyetleri, mecmuundaki lafz-ı Celal’in adedine tevafuktadır. Âyetlerin adedi dört yüz altmış dört, lafz-ı Celal’in adedi dört yüz altmış bir; Bismillah’taki lafzullah ile beraber tam tevafuktadır.

Hem mesela, baştaki beş surenin lafz-ı Celal adedi; Sure-i A’raf, Enfal, Tevbe, Yunus, Hud’daki lafz-ı Celal adedinin iki mislidir. Demek bu âhirdeki beş, evvelki beşin nısfıdır. Sonra gelen Sure-i Yusuf, Ra’d, İbrahim, Hicr, Nahl surelerindeki lafz-ı Celal adedi, o nısfın nısfıdır. Sonra Sure-i İsra, Kehf, Meryem, Tâhâ, Enbiya, Hac (Hâşiye[6]) o nısfın nısfının nısfıdır. Sonra gelen beşer beşer, takriben o nisbetle gidiyor; yalnız bazı küsuratla fark var. Öyle farklar, böyle makam-ı hitabîde zarar vermez. Mesela, bir kısım yüz yirmi bir, bir kısmı yüz yirmi beş, bir kısmı yüz elli dört, bir kısmı yüz elli dokuzdur.

Sonra Sure-i Zuhruf’tan başlayan beş sure, o nısf-ı nısf-ı nısfın nısfına iniyor. Sure-i Necm’den başlayan beş, o nısf-ı nısf-ı nısf-ı nısfın nısfıdır fakat takribîdir. Küçük küsuratın farkları, böyle makamat-ı hitabiyede zarar vermez. Sonra gelen küçük beşler içinde, üç beşlerin yalnız üçer adet lafz-ı Celal’i var.

İşte bu vaziyet gösteriyor ki lafz-ı Celal’in adedine tesadüf karışmamış, bir hikmet ve intizam ile adetleri tayin edilmiş.

(29. Mektup)


İkinci Lafza-i Celal'in sırr-ı tevafuku şudur ki: Yirmi Dokuzuncu Mektub'un Dördüncü Kısmı'nda ve ayrı bir listede ispat ve beyan edildiği gibi, Lafza-i Celal ve kısmen Lafz-ı Rab ile beraber surelerin âyetleriyle gayet latîf bir münasebet-i adediye ile bir nevi tevafuk var. Ezcümle: Sure-i El-Bakara'nın âyetiyle Lafz-ı Celal'ın adedi tevafuk ediyor. Sure-i Âl-i İmran hâkeza. Sonra acib bir nisbet-i adediye ile tâ nihayete kadar nısf-ı nısfa ve yarının yarısının yarısına ve hâkeza bir münasebetle gidiyor.

(Rumuzat-ı Semaniye)


İkincisi, Lafza-i Celal, surelerin âyâtıyla tevafukudur.

Ezcümle: Suretü'l-Bakara'nın âyâtıyla Lafza-i Celal tevafuk ettiği gibi, Sure-i Âl-i İmran dahi yine Lafza-i Celal ile âyetleri tam tevafuktadır. Sonra acib bir nisbet-i adediye ile surelerin beşer beşer kısım olup nısıf nısıf nısıf gibi bir nisbetle Lafza-i Celal muntazaman bulunuyor.

(Rumuzat-ı Semaniye)


Hem Lafzullah'ın tekrarındaki nisbet-i adediyesi pek hayret verici bir tarzdadır. Ezcümle:

Sure-i El-Bakara'da Lafzullah iki yüz seksen iki (282), âyetleri iki yüz seksen altıdır (286). Dört adet farkları var. Dört yerde Lafzullah yerinde dört Hüve var. Demek Lafzullah'ın adedi, âyetleriyle tam tevafuk ediyor.

Hem Sure-i Âl-i İmran'da Lafzullah iki yüz dokuz (209), âyetleri iki yüzdür (200). Demek âyetten dokuz fazla kalır, El-Bakara'daki noksanı tekmil eder. İki surenin âyetleriyle Lafzullah'ın adedi tam tevafuktadır. Zehraveyn nam-ı âlîsiyle tabir edilen iki sure-i muazzamada Lafzullah'ın tekrar ve tevafuku, azîm bir nükteyi gösterir.

(Rumuzat-ı Semaniye)


Buna benzer çok manidar sırlar Lafzullah'ın tekrarında vardır. Mesela:

Sure-i Nisa, Maide, En'am âyetlerinin mecmuu dört yüz elli altı (456), Lafza-i Celal de dört yüz elli iki (452) olduğundan, makamat-ı hitabiyede tam tevafuk ve o tevafuk da mühim bir nükte-i i'caziyedir.

(Rumuzat-ı Semaniye)

Kelime Sayısı[değiştir]

Nasıl ki Sure-i Kevser'in hurufatı, ebcedî makamı üç bin adet olmakla:

  • Hem Sure-i Yâsin'ın üç bin adet hurufuna
  • hem Sure-i Furkan'ın üç bin adet hurufuna
  • hem Sure-i Fâtır'ın üç bin adet hurufuna
  • hem Sure-i Sebe'in üç bin adet hurufuna
  • hem Sure-i Ve's-sâffât'ın üç bin adet hurufuna
  • hem Sure-i Sâd'ın üç bin adet hurufuna
  • hem Sure-i Ra'd'ın üç bin adet hurufuna
  • hem Sure-i Er-Rum'un üç bin adet hurufuna
  • hem Sure-i Zuhruf'un üç bin adet hurufuna
  • hem Sure-i Şûra'nın üç bin adet hurufuna
  • hem Sure-i İbrahim'in üç bin adet hurufuna tevafuku ve o on bir surenin birbiriyle muvafakatı ve mutabakatı bilbedahe tesadüf işi olamaz.

Aynen öyle de Sure-i Kevser'in en kısa sure olmakla beraber hurufunun makam-ı ebcedîsi olan üç bin adet ile;

  • En uzun sure olan El-Bakara örfî kelimatının üç bin adedine...
  • Hem Sure-i Âl-i İmran kelimatının üç bin adedine...
  • Hem Sure-i Nisa kelimatının üç bin adedine muvafakatı...

Elbette kör tesadüfün işi değil ve rastgele şuursuz ittifakî bir vaziyet olamaz.

(Rumuzat-ı Semaniye)


Yine Kenzü'l-Arş Duası'nın feyzinden gelen ikinci nükte-i tevafukiyedir. Bu nükteden numune için üç misal:

Birincisi: Suver-i Kur'aniyenin aded-i hurufatı 3000'de tevafukatı pek hârika ve mu'cizanedir.

Mesela: En kısa sure olan Sure-i Kevser'in hurufatı ebcedî makamı 3000 olmakla; hem Sure-i Yâsin'in 3000 aded-i hurufuna, hem Sure-i Furkan'ın 3000, hem Sure-i Fâtır'ın 3000, hem Sure-i Ve's-sâffât'ın 3000, hem Sure-i Sad'ın 3000, hem Ra'd'ın 3000, hem Er-Rum'un 3000, hem Ez-Zuhruf'un 3000, hem Sure-i Şûra'nın 3000, hem İbrahim'in 3000, bu surelerin 3000 hurufatına tevafuku ve 11 surenin bu 3000'de birbiriyle muvafakatı ve mutabakatı bilbedahe tesadüf işi olamaz. Belki i'caz-ı Kur'an'ın bir şu'lesidir ki, hurufata serpilmesidir ve yaldızlamasıdır.

Hem en kısa sure olan Sure-i Kevser hurufunun makam-ı ebcedîsi olan 3000 adediyle, en uzun sure olan El-Bakara'nın örfî yani kelâm hükmündeki kelimatının 3000 adedine ve Âl-i İmran'ın hakiki kelimatının 3000 adedine ve Sure-i Nisa kelimatının 3000 adedine tevafuku elbette kör tesadüfün işi değil ve rastgele ve şuursuz ve ittifakî bir vaziyet olamaz. Belki sırr-ı i'cazın bir cilvesinin şuaı ile bir intizamdır. Böyle büyük tevafukatta küçük küsurat münasebat-ı tevafukiyeyi bozmadığından nazara alınmadı.

(Rumuzat-ı Semaniye)

Hizb-ül Kur'an[değiştir]

Risale-i Nur’un iki parlak ve kudsî istinad noktası ve âb-ı hayat çeşmesi olan شَهِدَ اللّٰهُ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ وَالْمَلٰٓئِكَةُ … الخ âyetiyle قُلِ اللّٰهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ … الخ âyeti, her nasılsa sehven Sure-i Âl-i İmran’dan alınan âyetlerde yazılmamışlar. O iki âyeti de yazıp içine koyunuz.

(Emirdağ-1 L.)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler/Sayfalar[değiştir]

İlgili Kategoriler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

  1. 1,0 1,1 1,2 https://islamansiklopedisi.org.tr/nisa-suresi
  2. https://nurpedia.org/wiki/Risale:29._Mektubun_8._K%C4%B1sm%C4%B1_(Rumuzat-%C4%B1_Semaniye)#Birinci_Par%C3%A7as%C4%B1
  3. https://en.wikipedia.org/wiki/An-Nisa
  4. https://nurpedia.org/wiki/Risale:29._Mektubun_8._K%C4%B1sm%C4%B1_(Rumuzat-%C4%B1_Semaniye)#Birinci_Par%C3%A7as%C4%B1
  5. https://en.wikipedia.org/wiki/An-Nisa
  6. Bu beşer taksimat üzere bir sır inkişaf etmişti. Hiçbirimizin haberi olmadan şurada altı sure kaydolmuş. Şüphemiz kalmadı ki gaibden, ihtiyarımızın haricinde altıncısı girmiş; tâ bu nısfiyet sırr-ı mühimmi kaybolmasın.