Onuncu Söz

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
(10. Söz sayfasından yönlendirildi)

Sözler'de yer alan bu risaleyi okumak için Onuncu Söz okuma sayfasına gidin.

Onuncu Söz ya da Haşir Risalesi, haşir ve Âhiret hakkındaki ayetleri 12 suretten oluşan uzunca bir temsil ve on iki hakikat ile tefsir eden ve öldükten sonra dirilmenin ve Âhiretin varlığını ispatlayan bir risaledir. Üstad Barla'ya 1 Mart 1927 tarihinde getirildikten 1-2 sene sonra Risaleleri telif etmeye başlamıştır. Barla'da ilk telif edilen risale 10. Sözdür. Bediüzzaman bu risalenin Dokuzuncu Hakikatın ezber edilinceye kadar mütalaa edilmesini tavsiye eder.[1]

Haşir risalesi Kur'an hattının yerine Latin hattını getiren, Kur'an hattıyla kitap basımını yasaklayan ve 1 Kasım 1928'de TBMM'de kabul edilen yasadan önce telif edildiğinden Üstad bu risalenin basımını arzu eder. Koyunlarını yeni satan Barlalı talebesi Bekir Dikmen 500 Lirasını bu hayırlı iş için borç verir ve İstanbul'da Dr. Abdullah Cevdet'in matbaasında bastırır. Devrin meşhur dinsizlerinden Abdullah Cevdet basılan eserin Haşrin isbatına dair olduğu öğrenince "Biz haşri inkar ediyoruz, bu risale binlerce misal verip bizi yıktı" diyor ve son 70-80 sayfayı çekiçle ezerek zarar veriyor. Üstad bunları attırmıyor ve saklıyor.[2] Bekir bey'in sarfetti parayı Üstad daha sonra ona iade ediyor.[3]

Bilgiler[değiştir]

Diğer İsimleri: Haşir Risalesi, Haşir bahsi

Telif Yeri ve Tarihi: Barla, 1928 (1342)[4]

Telif Dili: Türkçe

Basılma Yeri ve Tarihi:

İçeriği: 12 Suret, Mukaddime, 12 Hakikat, Hâtime

Telifiyle İlgili Diğer Bilgiler: Bediüzzaman hazretleri bademlerin çiçek açtığı sıralarda[5] Barla civarında bağ ve bahçelerde dolaşırken birden hatırına gelen فَانْظُرْ اِلٰٓى اٰثَارِ رَحْمَتِ اللّٰهِ كَيْفَ يُحْيِى الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا اِنَّ ذٰلِكَ لَمُحْيِى الْمَوْتٰى وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدٖيرٌ (Rum: 50; Meali: "Allah'ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor. Şüphe yok ki, o ölüleri de elbette diriltecektir. O her şeye hakkıyla gücü yetendir.") ayetini tekrar tekrar bağırarak okumaya başlar ve kendi ifadesiyle ayet ona açılır. Daha sonra talebesi Şamlı Hafız Tevfik'e yazdırarak telif eder.[6]

Bu Risaledeki Tevafuklar:

Risale-i Nur'da Derc Edildiği Yerler[değiştir]

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Hem İmam-ı Ali (ra) onuncu mertebe-i ta’dadında onuncu sure olarak ve kıyamet ve Leyle-i Berata bakan وَبِسُورَةِ الدُّخَانِ فٖيهَا سِرًّا قَدْ اُحْكِمَتْ deyip mana-yı işarîsiyle Onuncu Söz namında ve mertebesinde olan Haşir Risalesi’ne işaretle beraber o risalenin fevkalâde ehemmiyetini ve gayet muhkem olduğunu ve o zamanın dumanlı karanlıklarını izale eden bir Leyle-i Beratın bir kandili hükmünde bulunmasına ve haşir ve kıyametin bir alâmeti olan duhan hem Leyle-i Beratın senevî olarak hikmetli tefrik ve taksim-i umûr noktalarıyla ve başka karineler ile îmaen ve remzen haber veriyor.

(Şualar, Sekizinci Şua, İkinci Remiz)


Ey şu risaleyi insaf ile mütalaa eden kardeş!

Deme, niçin bu Onuncu Söz’ü birden tamamıyla anlayamıyorum ve tamam anlamadığın için sıkılma! Çünkü İbn-i Sina gibi bir dâhî-yi hikmet, اَلْحَشْرُ لَيْسَ عَلٰى مَقَايٖيسَ عَقْلِيَّةٍ demiş. “İman ederiz fakat akıl bu yolda gidemez.” diye hükmetmiştir. Hem bütün ulema-i İslâm “Haşir, bir mesele-i nakliyedir, delili nakildir, akıl ile ona gidilmez.” diye müttefikan hükmettikleri halde, elbette o kadar derin ve manen pek yüksek bir yol; birdenbire bir cadde-i umumiye-i akliye hükmüne geçemez.

Kur’an-ı Hakîm’in feyziyle ve Hâlık-ı Rahîm’in rahmetiyle, şu taklidi kırılmış ve teslimi bozulmuş asırda, o derin ve yüksek yolu şu derece ihsan ettiğinden bin şükür etmeliyiz. Çünkü imanımızın kurtulmasına kâfi gelir. Fehmettiğimiz miktarına memnun olup tekrar mütalaa ile izdiyadına çalışmalıyız.

Haşre akıl ile gidilmemesinin bir sırrı şudur ki: Haşr-i a’zam, ism-i a’zamın tecellisiyle olduğundan Cenab-ı Hakk’ın ism-i a’zamının ve her ismin a’zamî mertebesindeki tecellisiyle zahir olan ef’al-i azîmeyi görmek ve göstermekle, haşr-i a’zam bahar gibi kolay ispat ve kat’î iz’an ve tahkikî iman edilir. Şu Onuncu Söz’de feyz-i Kur’an ile öyle görülüyor ve gösteriliyor. Yoksa akıl, dar ve küçük düsturlarıyla kendi başına kalsa âciz kalır, taklide mecbur olur.

(Sözler, Onuncu Söz, Hâtime)


Risale-i Nur eczaları, bütün mühim hakaik-i imaniye ve Kur’aniyeyi hattâ en muannide karşı dahi parlak bir surette ispatı, çok kuvvetli bir işaret-i gaybiye ve bir inayet-i İlahiyedir. Çünkü hakaik-i imaniye ve Kur’aniye içinde öyleleri var ki en büyük bir dâhî telakki edilen İbn-i Sina, fehminde aczini itiraf etmiş “Akıl buna yol bulamaz!” demiş. Onuncu Söz Risalesi, o zatın dehasıyla yetişemediği hakaiki; avamlara da çocuklara da bildiriyor.

(Mektubat, 28. Mektup, 7. Risale, 3. İşaret)


O halde makam-ı cifrîsi aynen اِنَّ الْاِنْسَانَ لَيَطْغٰى nın makamı gibi bin üç yüz kırk dört (1344) ederek Resaili’n-Nur ve şakirdlerinin meydan-ı mücahede-i maneviyeye atılmaları tarihine tam tamına tevafukla onları da bu âyetin harîm-i kudsîsinin içine alıyor.

Hem haşrin en kuvvetli ve parlak bir bürhanı olan Onuncu Söz’ün etrafa yayılması tarihine ve Kur’an’ın kırk vecihle mu’cize olduğunu beyan eden Yirmi Beşinci Söz’ün iştiharı hengâmına hem اِنَّ الْاِنْسَانَ لَيَطْغٰى adedine tam tamına tevafukla bakar.

(Şualar, 1. Şua, 14. Âyet)


O dört ile beş: dokuz, üç ile altı: dokuz olmakla yine Dokuzuncu Hakikat'a nazar-ı dikkati celb ettiriyor. Evet onüçüncü sahifedeki Onuncu sûret; temsil ettiği Dokuzuncu Hakikat, Onuncu Söz'ün en kuvvetli en parlak en mülzim bürhânlarından olduğundan ihvanıma bu hakikati ezber edinceye kadar mütalaa etmelerini tavsiye ediyorum.

(Rumuzat-ı Semaniye)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

Bekir Bey'in ilgilenmesiyle İstanbul'da basılan Haşir Risalesinin kapağı

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]