Enbiya Suresi

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
08.14, 28 Eylül 2024 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 50123 numaralı sürüm

Önceki Sure: Tâhâ SuresiKur'ânHacc Suresi: Sonraki Sure

Bu sureyi Enbiya suresi okuma sayfasında mealiyle beraber okuyabilirsiniz

Peygamberler hakkındaki madde için Peygamber sayfasına gidin

Enbiya (الانبياء) Suresi Kur'ân-ı Kerim'in 21. suresi olup Tâhâ ve Hacc sureleri arasında yer alır. 18 peygamberin tebliğ hayatından ve çeşitli özelliklerinden bahseder. Sûrenin esas konusu, peygamberlerin hak dini yayma ve benimsetme hususunda her türlü zorluğa ve engellemelere rağmen başarıya nasıl ulaştıklarını göstermek ve hakkın bâtıl karşısında elde ettiği zaferi haber vermektir. Başka konular yanında bilhassa bazı peygamberler ve onların kavimleriyle olan münasebetlerinden de bahseder.[1]

Risale-i Nur'da Enbiya Suresi ve ayetleri hakkındaki dersler:

  • Kur'an'da Lafzullah'ın (Allah kelimesinin) tekrarında çok sırlar vardır. Ayet sayısı ve lafzullah sayısı tevafuktadır. Bakara'da ayet sayısı 286, lafzullah sayısı 282 (Allah lafzı yerinde geçen dört Hû lafzı olduğundan tam tevafuk eder); Al-i İmran'da ayet sayısı 200, lafzullah sayısı 210; Nisa+Maide+En'am toplam ayet sayısı 176+120+165=461, lafzullah sayısı 229+148+87=464. Besmele sayılırsa tam tevafuk eder. Böyle meziyetlerde küçük farklar zarar vermez. İzleyen 5 suredeki (A'raf, Enfal, Tevbe, Yunus ve Hud) Allah lafızları sayısı baştaki 5 büyük suredekilerin yarısıdır. Sonra gelen 5 sure (Yusuf, Ra’d, İbrahim, Hicr ve Nahl) onun yarısıdır. Sonra gelen 6 sure (İsra, Kehf, Meryem, Taha, Enbiya ve Hacc) onun yarısıdır. Sonra Sonra gelen her beşerli sure grubu bu şekilde gider. Zuhruf suresinden başlayan 5'li sure grubunda onun yarısı olur. Necm suresinden başlayan 5'li sure grubunda onun yaklaşık yarısı olur. Sonra gelen küçük 5'li sure gruplarında yalnız üçer adet Allah lafzı vardır. Bu vaziyet gösteriyor ki Allah lafzının adedine tesadüf karışmamış, bir hikmet ve intizam ile adetleri tayin edilmiş.
  • Kur'an'ın Kadir gecesinde indiğini söyleyen Kadir suresinin 120 (okunmayan hemze sayılmazsa 114) harfi vardır. 10 surenin harf sayısına, 10 surenin kelime sayısına ve içinde Enbiya suresinin de olduğu 10 surenin ayet sayısı tevafuk eder. Küsurat (küçücük farklar) münasebat-ı tevafukiyeyi elbette bozmaz.
  • İhlas Suresinin harflerinin ebcedî makamı 1003'tür. İçinde Enbiya suresinin de olduğu 14 veya 15 surenin her birinin 1000 küsur kelime sayısına tevafuk eder.
  • Birçok surede olduğu gibi Enbiya suresinin de 1.138 olan kelime sayısı 1138 yılındaki hadiselere işaret ediyor.
  • Enbiya suresinin 10. ve 67. ayetlerinde geçen "Hala akletmiyor musunuz?" mealindeki ibare hakkında Risale-i Nur'da geçen bahisleri topluca bu sayfada okuyabilirsiniz.
  • Enbiya suresinin 22. ayetinde geçen "Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka ilâhlar bulunsaydı, yer ve gök, (bunların nizamı) kesinlikle bozulup gitmişti." mealindeki ibare hakkında Risale-i Nur'da geçen bahisleri topluca bu sayfada okuyabilirsiniz.
  • Enbiya suresinin 26. ayetinde melekler hakkında "Bilakis (melekler), lütuf ve ihsana mazhar olmuş kullardır." ibaresi geçer. Melekler hakkında kapsamlı bir izahı 29. Söz'de ve 11. Şua'da okuyabilirsiniz.
  • Enbiya suresinin 30. ayetinde geçen "İnkâr edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken bizim, onları birbirinden kopardığımızı ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi?" mealindeki ibare hakkında Risale-i Nur'da geçen bahisleri topluca bu sayfada okuyabilirsiniz.
  • Kur'an'ın mucizelerinden biri de bir cümlesindeki tüm kelimelerin bir birine kuvvet vermesi ve her birinin ayetin maksadına hizmet etmesidir. Buna bir örnek Enbiya suresinin 46. ayetinde geçen "Andolsun, onlara Rabbinin azabından ufak bir esinti dokunsa..." mealindeki ibaredir. Bu cümlede, azabı dehşetli göstermek için en azının şiddetle tesirini göstermekle göstermek ister. Bu doğrultuda bu ayetin cümlelerindeki tüm kelimeler azlık ifade ederek bu kadar az bir parça azap böyle tesirli ise İlahî azap ne kadar dehşetli olur kıyas edebilirsiniz diye ifade eder. Bu ders 25. Söz'dedir.
  • Enbiya suresinin 56. ayetinde ve daha başka pek çok ayette geçen "Göklerin ve yerin Rabbi" mealindeki ibarenin Risale-i Nur'da izah edildiği yerleri bu sayfada görebilirsiniz.
  • Hz. İbrahim'in bir mu'cizesinden bahseden " 'Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol!' dedik." mealindeki Enbiya suresinin 69. ayetindeki 3 latif işaret 20. Söz'de izah edilmiştir. Bu ayet insanlığa Hz. İbrahim'in bu mucizesinden ders alıp ahirette ve dünyada ateşe karşı manevi ve maddi zırhlar yapıp giymeyi emreder. Ayrıca, Bediüzzaman bitkilerin sigara kâğıdı gibi ince yapraklarının yazın hararetinde aylarca yaş kalmasını sıcaklığın dahi Allah'ın emri altında hareket ettiğine delil gösterir ve Hz. İbrahim'in organlarını ateşte yakmayan Cenab-ı Allah'ın o yaprakları da yakmadığına işaret eder.
  • Hz. Süleyman'ın cin, şeytan ve habis ruhları emre altına alıp kötülüklerini öndiğinden ve faydalı işlerde kullandığından bahseden Enbiya suresinin 82. ayeti yer yüzünün insandan sonra zîşuur olarak en mühim sekenesi olan cinlerin insana hizmetkâr olabileceğine ve şeytanların da düşmanlığı bırakmaya mecbur olup ister istemez hizmet edebileceğine işaret ve teşvik eder. Bu ders 20. Söz'de okunabilir.
  • Kur'an'da adı geçen peygamberlerden Hz. Eyyüb uzun süre ağır hastalık içinde kalmasına rağmen sevabını düşünüp sabreder. Hastalık ancak kalp ve dilince ulaşınca istirahatı için değil de ibadetini yapabilmek için Enbiya suresinin 83. ayetinde geçen "Başıma bu dert geldi. Sen, merhametlilerin en merhametlisisin" münacatını yapar.

Bediüzzaman Hz. Eyyüb'ün zahirî hastalıklarına karşılık bizim bâtınî, ruhî ve kalbî hastalıklarımız olduğunu ve Hz. Eyyüb'ün bu münacatına ondan 1000 defa daha fazla muhtaç olduğumuzu, günahlardan gelen yaralar ve bunlardan kaynaklanan şüphelerin imanı zedelediğini, her bir günah içinde küfre gidecek bir yol olduğunu ve o günah istiğfar ile çabuk imha edilmezse büyük zarar görüleceğini ders verir. Bu hususta 2. Lem'a namında müstakil bir risale vardır. Ayrıca, Bediüzzaman'ın akşam ile yatsı arasında 33'er defa tekrar ettiği dua ve tesbihlerden birisi bu münacattır. Bir defa ﻭَﺍَﻳُّﻮﺏَ ﺍِﺫْ ﻧَﺎﺩَﻯ ﺭَﺑَّﻪُٓ ﺍَﻧِّﻰ ﻣَﺴَّﻨِﻰَ ﺍﻟﻀُّﺮُّ ﻭَﺍَﻧْﺖَ ﺍَﺭْﺣَﻢُ ﺍﻟﺮَّﺍﺣِﻤِﻴﻦَ ayetini okuduktan sonra 33 defa bu ayetten iktibas ettiği ﺭَﺑِّٓﻰ ﺍِﻧِّﻰ ﻣَﺴَّﻨِﻰَ ﺍﻟﻀُّﺮُّ ﻭَﺍَﻧْﺖَ ﺍَﺭْﺣَﻢُ ﺍﻟﺮَّﺍﺣِﻤِﻴﻦَ ibaresini okurdu.

  • Kur'an'da adı geçen peygamberlerden Hz. Yunus denize atılmış, büyük bir balık onu yutmuş ve deniz fırtınalı ve gece dağdağalı ve karanlık ve her taraftan ümit kesik bir vaziyette Enbiya suresinin 87. ayetinde geçen "Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum!" münacatını yapar ve Cenab-ı Allah hemen onu kurtarır. Bediüzzaman bizim de o münâcatın sırrıyla لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنْتَ diyerek geleceğimize, سُبْحَانَكَ diyerek dünyamıza ve اِنّٖى كُنْتُ مِنَ الظَّالِمٖينَ diyerek nefsimize Allah'ın merhametini celbetmemiz gerektiğini ders verir. Bu hususta 1. Lem'a namında müstakil bir risale vardır. Ayrıca, Bediüzzaman'ın akşam ile yatsı arasında 33'er defa tekrar ettiği dua ve tesbihlerden birisi bu münacattır. Bir defa ayetin başındaki ﻭَﺫَﺍ ﺍﻟﻨُّﻮﻥِ ﺍِﺫْ ﺫَﻫَﺐَ ﻣُﻐَﺎﺿِﺒًﺎ ﻓَﻈَﻦَّ ﺍَﻥْ ﻟَﻦْ ﻧَﻘْﺪِﺭَ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﻓَﻨَﺎﺩَﻯ ﻓِﻰ ﺍﻟﻈُّﻠُﻤَﺎﺕِ ﺍَﻥْ ibaresini okuduktan sonra 33 defa bu ayetin son kısmı olan ﻟﺎَٓ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟﺎَّٓ ﺍَﻧْﺖَ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﺍِﻧِّﻰ ﻛُﻨْﺖُ ﻣِﻦَ ﺍﻟﻈَّﺎﻟِﻤِﻴﻦَ ibaresini okurdu.
  • Bediüzzaman Enbiya suresinin 104. ayetinde geçen "(Düşün o) günü ki, yazılı kâğıtların tomarını dürer gibi göğü toplayıp düreriz." mealindeki ibareden ders alarak kainatı bir kitaba benzeterek Risale-i Nur'da çok dersler vermiştir. Bu husustaki tüm dersleri bu sayfada topluca okuyabilirsiniz.
  • Peygamberimize hitab eden "Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik." mealindeki Enbiya suresinin 107. ayetinin veraset-i Ahmediye (asm) cihetinde, mana-yı işarî noktasında, bu asırda o Rahmeten li’l-âlemîn’in bir âyinesi ve hakikat-i Kur’aniyenin bir hakiki tefsiri olan Risale-i Nur, o küllî rahmetin bir cilvesi, bir numunesidir.

Bilgiler[değiştir]

İsminin Anlamı ve Kaynağı: On sekiz peygamberin tebliğ hayatından ve çeşitli özelliklerinden bahseden ve bu sebeple Enbiyâ sûresi adını alan sûrenin esas konusu, peygamberlerin hak dini yayma ve benimsetme hususunda her türlü zorluğa ve engellemelere rağmen başarıya nasıl ulaştıklarını göstermek ve hakkın bâtıl karşısında elde ettiği zaferi haber vermektir. Başka konular yanında bilhassa bazı peygamberler ve onların kavimleriyle olan münasebetlerinden bahsettiği için Enbiyâ (Peygamberler) sûresi adını almıştır.[1]

Diğer İsimleri: -

Kur'ân'daki Sırası: 21

Kur'ân'daki Yeri: 17. cüz, 311. sayfa

Mekkî/Medenî: Mekkî[1]

Nuzül (İnme) Sırası: 73

Kendisinden Önce Nazil Olan Sure: İbrahim

Kendisinden Sonra Nazil Olan Sure: Mü'minun

Nuzülü (İnme) Hakkındaki Bilgiler: -

Uzunluğu: 9,7 sayfa

Ayet Sayısı: 112

Satır Sayısı: 146

Kelime Sayısı: 1.138[2]

Harf Sayısı: 4.168[3]

Fasıla Harfleri: Mim, Nun

Bölüm (Ayn Durakları) Sayısı: 7

Secde Ayeti: -

Allah lafzı sayısı (Besmele hariç): 6

Rahman ismi sayısı (Besmele dahil): 5

Rahim ismi sayısı (Besmele dahil): 1

Rab ismi sayısı: 14

İçinde Kur'an kelimesi geçen ayetler: -

Hizb-ül Kur'an'da Geçen Ayetler Listesi: Enbiya Suresindeki Hizb-ül Kur'an Ayetleri (42 ayet)

Bu ayetleri okumak için: Hizb-i Azam-ı Kur'an, Enbiya Kısmı

Münâcât-ül Kur'an'da İktibas Edilen Ayetler: 4., 19., 20., 33. ve 47. ayetler (5 ayet)

Risale-i Nur'da Geçen Ayet Sayısı: 16 (Bkz. Enbiya Suresinin Risale-i Nur'da Geçen Ayetleri listesi)

(Not: Enbiya 83'ten bir ifade iktibas suretinde geçer)

Risale-i Nur'da Tamamı Geçen Ayetler: 27., 69., 87. ve 107. ayetler (Toplam 4 ayet)

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Sureler itibarıyladır. Onun dahi çok nükteleri var. Bir intizam, bir kasd ve bir iradeyi gösterir bir tarzda tevafukatı vardır.

Sure-i Bakara’da, âyâtın adediyle lafz-ı Celal’in adedi birdir. Fark dörttür ki Allah lafzı yerinde dört Hû lafzı var. Mesela, Lâ İlahe İllâ Hû’daki Hû gibi. Onunla muvafakat tamam olur.

Âl-i İmran’da yine âyâtıyla lafz-ı Celal tevafuktadır, müsavidirler. Yalnız lafz-ı Celal, iki yüz dokuzdur, âyet iki yüzdür. Fark dokuzdur. Böyle meziyat-ı kelâmiyede ve belâgat nüktelerinde küçük farklar zarar vermez, takribî tevafukat kâfidir.

Sure-i Nisa, Maide, En’am üçünün mecmu-u âyetleri, mecmuundaki lafz-ı Celal’in adedine tevafuktadır. Âyetlerin adedi dört yüz altmış dört, lafz-ı Celal’in adedi dört yüz altmış bir; Bismillah’taki lafzullah ile beraber tam tevafuktadır.

Hem mesela, baştaki beş surenin lafz-ı Celal adedi; Sure-i A’raf, Enfal, Tevbe, Yunus, Hud’daki lafz-ı Celal adedinin iki mislidir. Demek bu âhirdeki beş, evvelki beşin nısfıdır. Sonra gelen Sure-i Yusuf, Ra’d, İbrahim, Hicr, Nahl surelerindeki lafz-ı Celal adedi, o nısfın nısfıdır. Sonra Sure-i İsra, Kehf, Meryem, Tâhâ, Enbiya, Hac (Hâşiye[4]) o nısfın nısfının nısfıdır. Sonra gelen beşer beşer, takriben o nisbetle gidiyor; yalnız bazı küsuratla fark var. Öyle farklar, böyle makam-ı hitabîde zarar vermez. Mesela, bir kısım yüz yirmi bir, bir kısmı yüz yirmi beş, bir kısmı yüz elli dört, bir kısmı yüz elli dokuzdur.

Sonra Sure-i Zuhruf’tan başlayan beş sure, o nısf-ı nısf-ı nısfın nısfına iniyor. Sure-i Necm’den başlayan beş, o nısf-ı nısf-ı nısf-ı nısfın nısfıdır fakat takribîdir. Küçük küsuratın farkları, böyle makamat-ı hitabiyede zarar vermez. Sonra gelen küçük beşler içinde, üç beşlerin yalnız üçer adet lafz-ı Celal’i var.

İşte bu vaziyet gösteriyor ki lafz-ı Celal’in adedine tesadüf karışmamış, bir hikmet ve intizam ile adetleri tayin edilmiş.

(29. Mektup)


Sure-i Kadr'ın yüz yirmi hurufu var. Gayr-ı melfuz hemze sayılmazsa yüz on dörttür. En evvel nâzil olan Sure-i Alak küsuratından kat'-ı nazar nısf-ı evvelin hurufatı ve tam surenin kelimat-ı nahviyesi yüz küsur olmakla; Sure-i Duha, Sure-i Elem Neşrah Leke ve Sure-i Zilzal ve Sure-i Tekâsür ve Sure-i El-Maun ve Sure-i El-Alak'ın nısf-ı evveli ve Sure-i Vettîn ve Sure-i El-Karia ve Sure-i Hümeze'nin her birinin yüz aded-i hurufuna tevafuku ve o on surenin küsuratından kat'-ı nazar birbiriyle manidar muvafakatı tesadüfî olamaz.

Aynen öyle de: Sure-i El-Kadr'in mütevafıkları olan o on surelerin her biri yüz adet hurufu ise, kelimat noktasında da Sure-i Fecr, Sure-i Abese, Sure-i El-Mürselât, Sure-i El-Buruc, Sure-i El-Mutaffifîn, Sure-i El-İnşikak, Sure-i En-Naziat, Sure-i Nebe', Sure-i Münafikûn ve Sure-i Cumua'nın her birinin yüz küsur örfî aded-i kelimatına yüzlükte manidar tevafukları tesadüfî olmadığı gibi...

Evvelki huruf cihetinde de on adet sure-i mütevafıkanın ve kelimat cihetinde son on adet suver-i mütevafıkanın küsurattan kat'-ı nazar tevafuklarıyla beraber o iki kabile olan onar adet sureler müttefikan âyet nokta-i nazarında Sure-i İsra, Sure-i Kehf, Sure-i Tâhâ, Sure-i Yusuf, Sure-i Hûd, Sure-i Yunus, Sure-i Nahl, Sure-i Enbiya, Sure-i Mü'minûn, Sure-i Tevbe, Sure-i Maide her birinin yüz küsur adet âyetlerine manidar tevafukları elbette bir hikmeti var. Ve her halde şuursuz, hikmetsiz tesadüfün işi değildir.[5]

Küsuratlarının farkları cüz'îdir.

Mesela: Tenvirü'l-Mikbas tefsirinin gösterdiği adede binaen Sure-i Yunus'un kesri dokuz, Kehf'ın on, İsra'nın on bir, Hûd'un on iki, Mü'minûn'un on dokuz, Maide yirmi, Alak'ın nısf-ı evveli yirmi bir, El-Kadr yirmi iki, Nahl yirmi sekiz, Tevbe otuz, Tîn elli, El-Karia elli iki ve hâkeza... İşte böyle kesirlerin küçücük farkları, münasebat-ı tevafukiyeyi elbette bozmaz.

Hem Sure-i Kadr yüz on dört (114) harfiyle, yüz on üç (113) surelerin adedine bir fark ile tevafuku manidardır. Güya benden başka yüz on iki (112) sure ile bir de küçük bir Kur'an olan Fatiha geleceğine bir îmadır.

Bu surelerin âyât cihetindeki tevafukatta bir letafeti şudur ki:

ألف isminin ebcedî makamı olan yüz on bir (111) ki üç eliftir yani ااا Hem Sure-i İsra, hem Sure-i Yusuf, hem bir kavle göre Sure-i Kehf aynen yüz on bir (111) olması ve o üç eliften ikisi bir çizgi üstüne konulsa, bu suret olur الل ki Lafzullah'tır.

Sure-i Kevser ve Kadr ve Alak bahsi münasebetiyle Sure-i İhlas'ın bu nevi tevafukatta bir küçük nüktesini beyan etmek münasiptir. Şöyle ki:

İhlas'ın ebcedî makam-ı hurufîsi bin üçtür (1003). Küsurdan kat'-ı nazar Sure-i Nur, Sure-i Hacc, Enfal, Nahl ve İsra ve Kehf ve Enbiya ve Mü'minûn ve Zümer ve Yusuf ve Hûd ve Yunus ve Neml ve Şuara ve Tâhâ surelerinin her birinin bin küsur kelimat adetlerine tevafukuyla beraber;

Huruf cihetinde Sure-i Sebe' ve El-Hàkka ve Mümtehine ve İnsan ve Tûr ve Secde ve ve'z-Zariyat ve Rahman ve Tahrim ve Talak ve Duhan surelerinin her birinin bin adet küsur hurufuna manidar tevafuku elbette bir sülüs-ü Kur'an addedilen Sure-i İhlas'ın hikmettar bir nüktesidir ve bir sırr-ı azîmi var ve şuursuz ve hikmetsiz tesadüfün işi değildir.

(Rumuzat-ı Semaniye)


Sure-i Kadr'in 120 harfi var. Gayr-ı melfuz hemze sayılmazsa, 114 suver-i Kur'aniyeye tevafukla işaret eden 114'tür. İşte bu adetle اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ kendiyle beraber 10 surenin hurufatının adetlerine ve 10 surenin kelimatının adetlerine ve 10 surenin âyetlerinin adetlerine tevafuku, her halde şuursuz, hikmetsiz tesadüfün işi olamaz. Belki manevî ve lafzî bir i'caz-ı Kur'anînin bir şuaı hurufata aksedip tanzim ile yaldızlanmış.

Evet اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ile beraber Duha, Elem Neşrah Leke, Zilzal, Tekâsür, El-Maun, en evvel nâzil olan nısf-ı evvel-i Alak, Ve't-tîn, El-Karia ve Hümeze olan 10 surenin -tevafuku bozmayan küçük küsurattan kat'-ı nazar- 100 adedinde tevafukları olduğu gibi; yine Sure-i اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ El-Fecr, Abese, El-Mürselât, El-Buruc, El-Mutaffifîn, El-İnşikak, En-Naziat, En-Nebe', El-Münafıkûn, Cumua olan 10 surenin 100 küsur aded-i kelimatına yüzlükte manidar tevafuk etmekle beraber; yine اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ hurufatı Sure-i İsra, Kehf, Tâhâ, Yusuf, Hud, Yunus, Nahl, Enbiya, Mü'minûn, Tevbe, Maide olan 10 surenin her birinin 100 küsur adet âyetlerine manidar tevafukları ve bu surelerin de bu tevafuk-u acibe zımnında birbiriyle tevafukları içinde binler tevafuk bulunduğu halde hiç mümkün olur mu ki, tesadüf içine girebilsin? Hiç mümkün müdür ki, bu ittifakın uçlarında mühim nükteler, işaretler bulunmasın?

(Rumuzat-ı Semaniye)


Mesela: Tenvirü'l-Mikbas tefsirine binaen nasıl ki Sure-i Ahzab 1282'ye nazar-ı dikkati celb ettiriyor, Sure-i Zümer 1192'ye nazarı çeviriyor. Sure-i Hacc 1291'de zelzeleli kıyamet-nümun hâdisatına ve Rus'un dehşetli hücuma hazırlandığı vakte nazar-ı dikkati celb ediyor. Sure-i Enbiya 1138 hâdisatına işaret ediyor. Sure-i Şuara 1267'den öteki muvafıklarının şehadetiyle haber veriyor. Sure-i Ez-Zariyat 1280 tarihinden sonraki fırtınalı vukuata hurufatıyla haber veriyor ve muvafıklarını şahit gösteriyor. Sure-i Neml 1149 tarihindeki vukuata baktırıyor. Ve Sure-i El-Kalem 1256 vukuatına işaret ediyor. Sure-i El-Müddessir 1010 tarihine yani elf-i sânînin başında başlayan hâdisat-ı İslâmiyeye قُمْ فَاَنْذِرْ fermanıyla evvel-i vahiydeki emri tekrar eder gibi bir surette şiddetli, ehl-i İslâm'ı teyakkuza davet ediyor. Ve hâkeza...

(Rumuzat-ı Semaniye)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler/Sayfalar[değiştir]

İlgili Kategoriler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

  1. 1,0 1,1 1,2 https://islamansiklopedisi.org.tr/enbiya-suresi
  2. https://nurpedia.org/wiki/Risale:29._Mektubun_8._K%C4%B1sm%C4%B1_(Rumuzat-%C4%B1_Semaniye)#Birinci_Par%C3%A7as%C4%B1
  3. https://nurpedia.org/wiki/Risale:29._Mektubun_8._K%C4%B1sm%C4%B1_(Rumuzat-%C4%B1_Semaniye)#Birinci_Par%C3%A7as%C4%B1
  4. Bu beşer taksimat üzere bir sır inkişaf etmişti. Hiçbirimizin haberi olmadan şurada altı sure kaydolmuş. Şüphemiz kalmadı ki gaibden, ihtiyarımızın haricinde altıncısı girmiş; tâ bu nısfiyet sırr-ı mühimmi kaybolmasın.
  5. Elhasıl: Sure-i Kadr harfleri ve Sure-i Alak'ın kelimat-ı nahviyesi ve en evvel nâzil olan nısf-ı evvelin hurufatı yüz küsur hurufuyla, on surenin hurufatına manidar tevafuk ediyor. Ve diğer on surenin kelimatına manidar tevafuk ediyor, hem uzun diğer on surenin âyâtına gayet manidar tevafuk ediyor. Demek bu otuz sureden her birisi yirmi dokuz sureye tevafuk ediyor. Demek bu küçük tevafuk-u Kur'aniyede dokuz yüz tevafuk var. Küsurattan kat'-ı nazar edilmiş. Çünkü münasebat-ı tevafukiyeyi bozmaz. Bu tarzdaki tevafuka hiç mümkün müdür ki tesadüf içine karışsın? Hem hiç mümkün müdür ki mühim hikmetleri bulunmasın?