Hud Suresi: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
2. satır: 2. satır:
[[Kategori:Sure Numarası ile Cüz Numarası Aynı Olan Sureler]]
[[Kategori:Sure Numarası ile Cüz Numarası Aynı Olan Sureler]]
[[Kategori:Elif Lam Ra İle Başlayan Sureler]]
[[Kategori:Elif Lam Ra İle Başlayan Sureler]]
[[Kategori:Huruf-u Mukattaa İle Başlayan Sureler]]
''Önceki Sure: [[Yunus Suresi|Yûnus]] ← [[Kur'an|Kur'ân]] → [[Yusuf Suresi|Yûsuf]]: Sonraki Sure''
''Önceki Sure: [[Yunus Suresi|Yûnus]] ← [[Kur'an|Kur'ân]] → [[Yusuf Suresi|Yûsuf]]: Sonraki Sure''



09.24, 29 Ağustos 2024 tarihindeki hâli

Önceki Sure: YûnusKur'ânYûsuf: Sonraki Sure

Bu sureyi Hûd suresi okuma sayfasında mealiyle beraber okuyabilirsiniz

Yakın anlamdaki diğer maddeler için Hud (Tavzih) sayfasına gidin

Hûd (هود) Suresi Kur'ân-ı Kerim'in 11. suresi olup Yûnus ve Yûsuf sureleri arasında yer alır. Mekke döneminde Yûnus sûresinden sonra ve Yusuf (veya İsra[1]) sûresinden önce nâzil olmuştur. Hud Suresi içerik olarak Yunus Suresi'nin devamı niteliğindedir. Surede Nuh tufanı geniş bir yer tutar. Ayrıca Hud, Salih, İbrahim, Lut, Şuayb, Musa peygamberlerin hikâyeleri, itikada ait esaslar, peygamberlik, öldükten sonra dirilme ve ceza konuları ele alınmakta ve bunlar bazı peygamberlerin kıssalarıyla desteklenmektedir.[1][2]

Risale-i Nur'da Hud Suresi ve ayetleri hakkındaki dersler:

  • Kur'an'da Lafzullah'ın (Allah kelimesinin) tekrarında çok sırlar vardır. Ayet sayısı ve lafzullah sayısı tevafuktadır. Bakara'da ayet sayısı 286, lafzullah sayısı 282 (Allah lafzı yerinde geçen dört Hû lafzı olduğundan tam tevafuk eder); Al-i İmran'da ayet sayısı 200, lafzullah sayısı 210; Nisa+Maide+En'am toplam ayet sayısı 176+120+165=461, lafzullah sayısı 229+148+87=464. Besmele sayılırsa tam tevafuk eder. Böyle meziyetlerde küçük farklar zarar vermez. İzleyen 5 suredeki (A'raf, Enfal, Tevbe, Yunus ve Hud) Allah lafızları sayısı baştaki 5 büyük suredekilerin yarısıdır. Sonra gelen 5 sure (Yusuf, Ra’d, İbrahim, Hicr ve Nahl) onun yarısıdır. Sonra gelen 6 sure (İsra, Kehf, Meryem, Taha, Enbiya ve Hacc) onun yarısıdır. Sonra Sonra gelen her beşerli sure grubu bu şekilde gider. Zuhruf suresinden başlayan 5'li sure grubunda onun yarısı olur. Necm suresinden başlayan 5'li sure grubunda onun yaklaşık yarısı olur. Sonra gelen küçük 5'li sure gruplarında yalnız üçer adet Allah lafzı vardır. Bu vaziyet gösteriyor ki Allah lafzının adedine tesadüf karışmamış, bir hikmet ve intizam ile adetleri tayin edilmiş.
  • Kur'an'ın Kadir gecesinde indiğini söyleyen Kadir suresinin 120 (okunmayan hemze sayılmazsa 114) harfi vardır. 10 surenin harf sayısına, 10 surenin kelime sayısına ve içinde Hud suresinin de olduğu 10 surenin ayet sayısı tevafuk eder. Küsurat (küçücük farklar) münasebat-ı tevafukiyeyi elbette bozmaz.
  • "Elif. Lâm. Râ. (Bu sana indirilen), hikmet sahibi (ve) her şeyden haberdar olan (Allah) tarafından âyetleri sağlamlaştırılmış, sonra da açıklanmış bir kitaptır." mealindeki Hud suresinin 1. ayetinin izahında Kur'an'ın ve onun hakiki müfessiri hadîsin bazı yüksek hakikatlarına çıkarken teslimiyeti eksik olanlara yardımcı olarak beş misal 14. Söz'de verilmiştir.
  • Hud suresinin 4. ayetinde ve daha başka pek çok ayette geçen "O, her şeye kadirdir." mealindeki ibarenin Risale-i Nur'da izah edildiği yerleri Hud suresinin 4. ayeti sayfasında görebilirsiniz.
  • Hakiki rızkın Allah'ın taahhüdü altında olduğuna dair dersleri Hud suresinin 6. ayeti sayfasında okuyabilirsiniz.
  • Hud suresinin 7. ayetinde geçen "Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır." mealindeki ibarenin Allah'ın Evvel ismi cihetinden izahı Hubab risalesinde ve ayette geçen "su" ifadesinin "esir" olarak tefsir edildiği parça İşarat-ül İ'caz'da okunabilir.
  • Hud suresinin 13. ayeti Kur'an'ı (haşa) insan sözü diye iddia edenlere meydan okuyan ayetlerden biridir. Kur'an'ın meydan okuması husustaki dersleri topluca bu sayfada okuyabilirsiniz.
  • Hud suresinin 27. ayetinde Hz. Nuh'un kavminden ileri gelen kâfirlerin "Bizden, basit görüşle hareket eden alt tabakamızdan başkasının sana uyduğunu görmüyoruz." dediği nakledilir. Bu hususta İşaratül İ'caz'da (Badıllı tercümesi) bir parça mevcuttur.
  • Hud suresinin 29. ve 51. ayetleri ile daha pek çok ayette Peygamberlerin tebliğ vazifesi karşılığında Allah'tan başka kimseden ücret istemedikleri ifade edilir. Bu konuda Risale-i Nur'da geçen bahisler bu sayfada okunabilir.
  • Kur'an ayetlerinde geçen 3 bismillah kelimesinden biri Hud suresinin 41. ayetindedir (diğerleri Fatiha 1 ve Neml 30).
  • Hud suresinin 44. ayetinde kısa birkaç cümle ile Tufan hâdise-i azîmesini neticeleriyle birlikte son derece veciz ve mu’cizane beyan edilir. Yine bu ayetin üslubundaki harikuladelik 25. Söz'de izah edilmiştir. Bediüzzaman yine 25. Söz'ün başka bir yerinde bir kelamın mütekellim, muhatap, maksat ve makam olmak üzere 4 kaynağı olduğunu söyler ve mütekellim açısından ayetlerin ulviyetine misal olarak bu ayeti verir. Yine Kastamonu Lahikasında geçen bir mektupta Risale-i Nur'un Hz. Nuh'un gemisi gibi Anadolu’yu Cûdi Dağı hükmüne getirip küre-i arzın yangınından ve tufanından kurtulmasına bir sebep olduğunu söyler.
  • "Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a dayandım. Çünkü yürüyen hiçbir varlık yoktur ki, O, onun perçeminden tutmuş olmasın. Şüphesiz Rabbim dosdoğru yoldadır." mealindeki Hud suresinin 56. ayeti sayfasında bu ayet hakkında Risale-i Nur'da geçen dersler görülebilir.
  • Hud suresinin 57. ayeti ve diğer birkaç ayetin sırlarınca her şeyin her şeyinde ve her şe’ninde tek bir Hâlık-ı Zülcelal’e muhtaç olduğunu izah eden bir ders 33. Söz'de okunabilir.
  • Hud suresinin 105. ayetinde geçen "Onlardan kimi bedbahttır, kimi mutlu." mealindeki ibarenin bu zamanın en büyük şakîlerinden üçüne cifirce tevafuk ettiği 8. Lema'da izah edilmiştir.
  • Hud suresinin 106. ayetinde geçen "Bedbaht olanlar ateştedirler" mealindeki ibare Risale-i Nur’un düşmanlarına ve onların cereyanlarının başlangıcına, faaliyet devresine ve sonuna cifir ile bakar. Hud 106'daki bu ibare Kur’an’a karşı olan sû-i kasdın başlangıcı olan 1316-17 (1900) tarihini gösterir. Başka bir hesapla 1347 (1931) veya 1357 (1941) ederek bu dalaletin faaliyet tarihine ve başka bir hesapla 1387 (1971) ederek bir ihtimal bu cereyanın sonuna işaret eder. Tüm bu dersler 1. Şua'da okunabilir.
  • Bediüzzaman Hud suresinin 108. ayetinde geçen "Mutlu (Said) olanlara gelince, onlar da cennettedirler." mealindeki ibarenin Risale-i Nur’un mesleğine, şakirdlerine tam tamına manen ve cifirce baktığını beyan eder. Buna göre cifirce makamı 1352 (1936) ederek tam tamına Risale-i Nur talebelerinin en meyusiyetli ve musibetli zamanlarına tevafuk ederek kudsî ve semavî bir teselli ve bir müjde verir. Başka bir hesapla cifirce makamı 1349 (1933) ederek o tarihte bulunan Kur’an hizmetkârlarından bir taifenin ashab-ı cennet ve ehl-i saadet olduğuna manen işaret eder.
  • Hud suresinin 107. ve 108. ayetlerinde (Kur'an'da toplam 40 ayette) bazen cennetlikler bazen de cehennemlik için kullanılan "Hâlidîne Fîhâ (Ebedâ)" ([Orada] ebedi kalırlar) ifadesinin izahına ve ayrıca kafirlerin sınırlı dünya hayatını kafir olarak geçirmelerine karşılık cehennemde daimi kalmalarının Allah'ın hikmeti açısından uygun olduğu ve Allah'ın merhametine aykırı olmadığının izahına dair bahisleri topluca bu sayfada okuyabilirsiniz.
  • İbn Abbas, bütün Kur’an’da Hz. Peygamber’i en çok etkileyen, onun saçlarının ağarmasına sebep olan âyetin “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” meâlindeki Hud suresinin 112. ayeti olduğunu söylemiştir. Peygamberimiz bu emri tamamıyla imtisal ettiği için bütün fiillerinde, sözlerinde ve halinde istikamette gitmiş, ifrat ve tefritten kaçınmıştır. Bu husus 11. Lema'da izah edilmiştir. Fatiha 6'da geçen Sırat-ı Müstakim ifadesiyle birlikte bu ayetin beraberce izahı ise İşarat-ül İ'caz'dadır.
  • Yine Hud suresinin 112. ayetinde ve Şura suresinin 15. ayetinde geçen "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol" mealindeki ibareler cifirce Risale-i Nur müellifine baktığı 1. Şua'da izah edilmiştir. İlk ayet 1303 (1887) ederek Said Nursi'nin Risale-i Nur’u netice veren ilimlerin tahsiline başladığı tarihe; ikinci ayet ise 1309 (1893) ederek Said Nursi'nin kışın 3 ay gibi çok kısa bir zamanda normalde medresede 15 senede okunan 100'den fazla kitabı tamamlayıp hangi ilimden olursa olsun sorulan her suale doğru cevap vererek tüm imtihanlardan geçtiği tarihe işaret eder. Bunlar remzen Risale-i Nur’un istikametine bir işarettir.
  • Hud suresinin 113. ayetinde geçen "Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur" mealindeki ibare Risale-i Nur'un değişik yerlerinde izah edilir ve Bediüzzaman bu ayetin zulme sadece âlet ve taraftar olanı değil, en ufak şekilde meyledenleri dahi dehşetle ve şiddetle tehdit ettiğini ve küfre rızanın küfür ve zulme rızanın da zulüm olduğunu ders verir. Ayrıca, fâni boğuşmaları ve hâdiseleri merakla takip edenlerin zalimlerin zulümlerine hasbî olarak manen iştirak edebileceğini hatırlatır.
  • Hud suresinin 123. ayetinde geçen "Her iş O'na döndürülür." mealindeki ibarenin kapsamlı izahları 33. Söz'de ve 30. Lema'dadır.

Bilgiler[değiştir]

İsminin Anlamı ve Kaynağı: 50., 53., 58., 60. ve 89. âyetlerde adı geçen ve Arabistan halkına gönderilmiş peygamberlerden biri olan Hz. Hûd'un (as) hayatından bahsedildiği için sure bu adı almıştır.

Diğer İsimleri:

Kur'ân'daki Sırası: 11

Kur'ân'daki Yeri: 11. cüz, 220. sayfa

Mekkî/Medenî: Mekkî/Medenî[1]

Nuzül (İnme) Sırası: 52

Kendisinden Önce Nazil Olan Sure: Yunus

Kendisinden Sonra Nazil Olan Sure: Yusuf

Nuzülü (İnme) Hakkındaki Bilgiler: Mekke döneminde Yûnus sûresinden sonra ve Yusuf (veya İsrâ) sûresinden önce nâzil olmuştur. Başından sonuna kadar âyetler arasındaki konu ve üslûp birliği sûrenin tamamının bir defada indiği kanaatini vermektedir.[1]

Uzunluğu: 14.0 sayfa

Ayet Sayısı: 123

Satır Sayısı: 210

Kelime Sayısı: 1.625[3], 1.946[4]

Harf Sayısı: 6.905[5], 7.817[6]

Fasıla Harfleri: Be, Dal, Zel, Ra, Ze, Sad, Tı, Zı, Kaf, Lam, Mim ve Nun

Bölüm (Ayn Durakları) Sayısı: 10

Secde Ayeti: -

Allah lafzı sayısı (Besmele hariç): 38

Rahman ismi sayısı (Besmele dahil): 11

Rahim ismi sayısı (Besmele dahil): 3

Rab ismi sayısı: 44

İçinde Kur'an kelimesi geçen ayetler: -

Hizb-ül Kur'an'da Geçen Ayetler Listesi: Hud Suresindeki Hizb-ül Kur'an Ayetleri (21 ayet)

Bu ayetleri okumak için: Hizb-i Azam-ı Kur'an, Hud Kısmı

Münâcât-ül Kur'an'da İktibas Edilen Ayetler: 5., 7., 57., 61., 102. ve 123. ayetler (6 ayet)

Risale-i Nur'da Geçen Ayet Sayısı: 20 (Bkz. Hud Suresinin Risale-i Nur'da Geçen Ayetleri listesi)

(Not: Hud 'dan bir ifade iktibas suretinde geçer)

Risale-i Nur'da Tamamı Geçen Ayetler: 1., 6. ve 44. ayetler (Toplam 3 ayet)

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

فَاسْتَقِمْ كَمَٓا اُمِرْتَ âyet-i meşhuresidir ki شَيَّبَتْنٖى سُورَةُ هُودٍ hadîsinin vürûduna sebep olmuş. اِسْتَقِمْ كَمَٓا اُمِرْتَ nin işareti Sekizinci Lem’a’da tafsilen beyan edildiği gibi Sure-i Hud’da فَمِنْهُمْ شَقِىٌّ وَ سَعٖيدٌ ilâ âhirihî âyetinin iki kuvvetli işaret veren sahifesinin mukabilindeki gayet meşhur bir âyetidir.

Makam-ı cifrîsi bin üç yüz üç (1303) ederek hem Sure-i Şûra’nın ikinci sahifesinde وَاسْتَقِمْ كَمَٓا اُمِرْتَ ise bin üç yüz dokuz (1309) ederek o tarihte umum muhatapları içinde birisine hususan Kur’an hesabına iltifat edip istikametle emreder ki birinci tarih ise Resaili’n-Nur müellifinin Risale-i Nur’u netice veren ulûmun tahsiline başladığı tarihtir.

Ve ikinci âyetin tarihi ise o müellifin hârika bir surette pek az bir zamanda ilimce tekemmül etmesi, tahsilden tedrise başladığı ve üç ayda ve bir kış içinde on beş senede medresece okunan yüz kitaptan ziyade okuduğu ve o zamanın o muhitte en meşhur ulemasının yanında o üç ayın mahsulü on beş senesinin mahsulü kadar netice verdiği çok mükerrer imtihanlarla (Hâşiye[7]) ve hangi ilimden olursa olsun sorulan her suale karşı cevab-ı savab vermekle ispat ettiği aynı tarihe, tam tamına tevafukla remzen Risale-i Nur’un istikametine bir işarettir.

(1. Şua)


Sureler itibarıyladır. Onun dahi çok nükteleri var. Bir intizam, bir kasd ve bir iradeyi gösterir bir tarzda tevafukatı vardır.

Sure-i Bakara’da, âyâtın adediyle lafz-ı Celal’in adedi birdir. Fark dörttür ki Allah lafzı yerinde dört Hû lafzı var. Mesela, Lâ İlahe İllâ Hû’daki Hû gibi. Onunla muvafakat tamam olur.

Âl-i İmran’da yine âyâtıyla lafz-ı Celal tevafuktadır, müsavidirler. Yalnız lafz-ı Celal, iki yüz dokuzdur, âyet iki yüzdür. Fark dokuzdur. Böyle meziyat-ı kelâmiyede ve belâgat nüktelerinde küçük farklar zarar vermez, takribî tevafukat kâfidir.

Sure-i Nisa, Maide, En’am üçünün mecmu-u âyetleri, mecmuundaki lafz-ı Celal’in adedine tevafuktadır. Âyetlerin adedi dört yüz altmış dört, lafz-ı Celal’in adedi dört yüz altmış bir; Bismillah’taki lafzullah ile beraber tam tevafuktadır.

Hem mesela, baştaki beş surenin lafz-ı Celal adedi; Sure-i A’raf, Enfal, Tevbe, Yunus, Hud’daki lafz-ı Celal adedinin iki mislidir. Demek bu âhirdeki beş, evvelki beşin nısfıdır. Sonra gelen Sure-i Yusuf, Ra’d, İbrahim, Hicr, Nahl surelerindeki lafz-ı Celal adedi, o nısfın nısfıdır. Sonra Sure-i İsra, Kehf, Meryem, Tâhâ, Enbiya, Hac (Hâşiye[8]) o nısfın nısfının nısfıdır. Sonra gelen beşer beşer, takriben o nisbetle gidiyor; yalnız bazı küsuratla fark var. Öyle farklar, böyle makam-ı hitabîde zarar vermez. Mesela, bir kısım yüz yirmi bir, bir kısmı yüz yirmi beş, bir kısmı yüz elli dört, bir kısmı yüz elli dokuzdur.

Sonra Sure-i Zuhruf’tan başlayan beş sure, o nısf-ı nısf-ı nısfın nısfına iniyor. Sure-i Necm’den başlayan beş, o nısf-ı nısf-ı nısf-ı nısfın nısfıdır fakat takribîdir. Küçük küsuratın farkları, böyle makamat-ı hitabiyede zarar vermez. Sonra gelen küçük beşler içinde, üç beşlerin yalnız üçer adet lafz-ı Celal’i var.

İşte bu vaziyet gösteriyor ki lafz-ı Celal’in adedine tesadüf karışmamış, bir hikmet ve intizam ile adetleri tayin edilmiş.

(29. Mektup)


Hem en kısa sure olan Sure-i Kevser'den bahsettiğimiz münasebetiyle Sure-i اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ فٖى لَيْلَةِ الْقَدْرِ 'in[9] bir tek tevafukundan bahsedeceğiz. Şöyle ki:

Sure-i Kadr'ın yüz yirmi hurufu var. Gayr-ı melfuz hemze sayılmazsa yüz on dörttür. En evvel nâzil olan Sure-i Alak küsuratından kat'-ı nazar nısf-ı evvelin hurufatı ve tam surenin kelimat-ı nahviyesi yüz küsur olmakla; Sure-i Duha, Sure-i Elem Neşrah Leke ve Sure-i Zilzal ve Sure-i Tekâsür ve Sure-i El-Maun ve Sure-i El-Alak'ın nısf-ı evveli ve Sure-i Vettîn ve Sure-i El-Karia ve Sure-i Hümeze'nin her birinin yüz aded-i hurufuna tevafuku ve o on surenin küsuratından kat'-ı nazar birbiriyle manidar muvafakatı tesadüfî olamaz.

Aynen öyle de: Sure-i El-Kadr'in mütevafıkları olan o on surelerin her biri yüz adet hurufu ise, kelimat noktasında da Sure-i Fecr, Sure-i Abese, Sure-i El-Mürselât, Sure-i El-Buruc, Sure-i El-Mutaffifîn, Sure-i El-İnşikak, Sure-i En-Naziat, Sure-i Nebe', Sure-i Münafikûn ve Sure-i Cumua'nın her birinin yüz küsur örfî aded-i kelimatına yüzlükte manidar tevafukları tesadüfî olmadığı gibi...

Evvelki huruf cihetinde de on adet sure-i mütevafıkanın ve kelimat cihetinde son on adet suver-i mütevafıkanın küsurattan kat'-ı nazar tevafuklarıyla beraber o iki kabile olan onar adet sureler müttefikan âyet nokta-i nazarında Sure-i İsra, Sure-i Kehf, Sure-i Tâhâ, Sure-i Yusuf, Sure-i Hûd, Sure-i Yunus, Sure-i Nahl, Sure-i Enbiya, Sure-i Mü'minûn, Sure-i Tevbe, Sure-i Maide her birinin yüz küsur adet âyetlerine manidar tevafukları elbette bir hikmeti var. Ve her halde şuursuz, hikmetsiz tesadüfün işi değildir.[10]

Küsuratlarının farkları cüz'îdir.

Mesela: Tenvirü'l-Mikbas tefsirinin gösterdiği adede binaen Sure-i Yunus'un kesri dokuz, Kehf'ın on, İsra'nın on bir, Hûd'un on iki, Mü'minûn'un on dokuz, Maide yirmi, Alak'ın nısf-ı evveli yirmi bir, El-Kadr yirmi iki, Nahl yirmi sekiz, Tevbe otuz, Tîn elli, El-Karia elli iki ve hâkeza... İşte böyle kesirlerin küçücük farkları, münasebat-ı tevafukiyeyi elbette bozmaz.

Hem Sure-i Kadr yüz on dört (114) harfiyle, yüz on üç (113) surelerin adedine bir fark ile tevafuku manidardır. Güya benden başka yüz on iki (112) sure ile bir de küçük bir Kur'an olan Fatiha geleceğine bir îmadır.

(Rumuzat-ı Semaniye)


Sure-i Kadr'in 120 harfi var. Gayr-ı melfuz hemze sayılmazsa, 114 suver-i Kur'aniyeye tevafukla işaret eden 114'tür. İşte bu adetle اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ kendiyle beraber 10 surenin hurufatının adetlerine ve 10 surenin kelimatının adetlerine ve 10 surenin âyetlerinin adetlerine tevafuku, her halde şuursuz, hikmetsiz tesadüfün işi olamaz. Belki manevî ve lafzî bir i'caz-ı Kur'anînin bir şuaı hurufata aksedip tanzim ile yaldızlanmış.

Evet اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ile beraber Duha, Elem Neşrah Leke, Zilzal, Tekâsür, El-Maun, en evvel nâzil olan nısf-ı evvel-i Alak, Ve't-tîn, El-Karia ve Hümeze olan 10 surenin -tevafuku bozmayan küçük küsurattan kat'-ı nazar- 100 adedinde tevafukları olduğu gibi; yine Sure-i اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ El-Fecr, Abese, El-Mürselât, El-Buruc, El-Mutaffifîn, El-İnşikak, En-Naziat, En-Nebe', El-Münafıkûn, Cumua olan 10 surenin 100 küsur aded-i kelimatına yüzlükte manidar tevafuk etmekle beraber; yine اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ hurufatı Sure-i İsra, Kehf, Tâhâ, Yusuf, Hud, Yunus, Nahl, Enbiya, Mü'minûn, Tevbe, Maide olan 10 surenin her birinin 100 küsur adet âyetlerine manidar tevafukları ve bu surelerin de bu tevafuk-u acibe zımnında birbiriyle tevafukları içinde binler tevafuk bulunduğu halde hiç mümkün olur mu ki, tesadüf içine girebilsin? Hiç mümkün müdür ki, bu ittifakın uçlarında mühim nükteler, işaretler bulunmasın?

(Rumuzat-ı Semaniye)


Mesela: Sure-i Tevbe'de yüz seksen sekizinci sahifede on altı Lafza-i Celal geliyor. Arkasında altı geliyor. Altının arkasında on geliyor. Beraber yukarıdan okunsa on altı olur, tevafuk eder.

(Rumuzat-ı Semaniye)


Sure-i Kadr'in 120 harfi var. Gayr-ı melfuz hemze sayılmazsa, 114 suver-i Kur'aniyeye tevafukla işaret eden 114'tür. İşte bu adetle اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ kendiyle beraber 10 surenin hurufatının adetlerine ve 10 surenin kelimatının adetlerine ve 10 surenin âyetlerinin adetlerine tevafuku, her halde şuursuz, hikmetsiz tesadüfün işi olamaz. Belki manevî ve lafzî bir i'caz-ı Kur'anînin bir şuaı hurufata aksedip tanzim ile yaldızlanmış.

Evet اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ile beraber Duha, Elem Neşrah Leke, Zilzal, Tekâsür, El-Maun, en evvel nâzil olan nısf-ı evvel-i Alak, Ve't-tîn, El-Karia ve Hümeze olan 10 surenin -tevafuku bozmayan küçük küsurattan kat'-ı nazar- 100 adedinde tevafukları olduğu gibi; yine Sure-i اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ El-Fecr, Abese, El-Mürselât, El-Buruc, El-Mutaffifîn, El-İnşikak, En-Naziat, En-Nebe', El-Münafıkûn, Cumua olan 10 surenin 100 küsur aded-i kelimatına yüzlükte manidar tevafuk etmekle beraber; yine اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ hurufatı Sure-i İsra, Kehf, Tâhâ, Yusuf, Hud, Yunus, Nahl, Enbiya, Mü'minûn, Tevbe, Maide olan 10 surenin her birinin 100 küsur adet âyetlerine manidar tevafukları ve bu surelerin de bu tevafuk-u acibe zımnında birbiriyle tevafukları içinde binler tevafuk bulunduğu halde hiç mümkün olur mu ki, tesadüf içine girebilsin? Hiç mümkün müdür ki, bu ittifakın uçlarında mühim nükteler, işaretler bulunmasın?

(Rumuzat-ı Semaniye)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler/Sayfalar[değiştir]

İlgili Kategoriler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

  1. 1,0 1,1 1,2 1,3 https://islamansiklopedisi.org.tr/hud-suresi
  2. https://tr.wikipedia.org/wiki/Hud_Suresi
  3. https://nurpedia.org/wiki/Risale:29._Mektubun_8._K%C4%B1sm%C4%B1_(Rumuzat-%C4%B1_Semaniye)#Birinci_Par%C3%A7as%C4%B1
  4. https://en.wikipedia.org/wiki/Hud_(surah)
  5. https://nurpedia.org/wiki/Risale:29._Mektubun_8._K%C4%B1sm%C4%B1_(Rumuzat-%C4%B1_Semaniye)#Birinci_Par%C3%A7as%C4%B1
  6. https://en.wikipedia.org/wiki/Hud_(surah)
  7. Bu beyanat-ı medhiye Said’e ait değildir. Belki Kur’an’ın bir tilmizini, bir hâdimini Said (ra) lisanıyla ve haliyle tarif eder. Tâ hizmetine itimat edilsin.
  8. Bu beşer taksimat üzere bir sır inkişaf etmişti. Hiçbirimizin haberi olmadan şurada altı sure kaydolmuş. Şüphemiz kalmadı ki gaibden, ihtiyarımızın haricinde altıncısı girmiş; tâ bu nısfiyet sırr-ı mühimmi kaybolmasın.
  9. اِنَّا اَنْزَلْنَاهُ suresinin hurufatı tekerrürde terakkiyatı muntazamdır. Şöyle ki: ذ،ط،ع،ش،س،خ،ج birbiriyle müttefik birerdir. ح iki. ق،ب،و üçer, birbiriyle müttefik. Tenvin ف،د dörder, birbiriyle müttefiktir. ه beş. ى،ت yedişer, birbiriyle müttefik. ن sekiz. sakin elif م dokuz, birbiriyle müttefik. و on, ن (tenvin) ile on bir, (hemze) on iki.
    İşte bir'den on ikiye kadar muntazaman terakkisi, şu hurufat tesadüfe tabi olmadığına letafetli bir işarettir. اِنَّا اَنْزَلْنَاهُ nün makam-ı ebcedîsi, dokuz bin yedi yüz ondur (9710).
    Surenin hurufatı işaretli olduğuna işaret eden, Leyle-i Kadr'in üç defa tekerrürüyle yirmi yedi huruf olup, Ramazan'ın yirmi yedinci gecesindeki Leyle-i Kadr'in tevafuk sırrıyla kat'î işaretidir.
    Sair işaratı, inşâallah başka vakitte meşiet-i İlahiye taalluk etse yazılacaktır.
  10. Elhasıl: Sure-i Kadr harfleri ve Sure-i Alak'ın kelimat-ı nahviyesi ve en evvel nâzil olan nısf-ı evvelin hurufatı yüz küsur hurufuyla, on surenin hurufatına manidar tevafuk ediyor. Ve diğer on surenin kelimatına manidar tevafuk ediyor, hem uzun diğer on surenin âyâtına gayet manidar tevafuk ediyor. Demek bu otuz sureden her birisi yirmi dokuz sureye tevafuk ediyor. Demek bu küçük tevafuk-u Kur'aniyede dokuz yüz tevafuk var. Küsurattan kat'-ı nazar edilmiş. Çünkü münasebat-ı tevafukiyeyi bozmaz. Bu tarzdaki tevafuka hiç mümkün müdür ki tesadüf içine karışsın? Hem hiç mümkün müdür ki mühim hikmetleri bulunmasın?