Risale:31. Söz (Ayet-Hadis Mealleri)

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Önceki Kısım: Otuzuncu Söz Ayet-Hadis MealleriSözler Ayet-Hadis MealleriOtuz İkinci Söz Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım

Otuzbirinci Söz - Mi'rac Risalesi

1928-1929 yıllarında Barla'da te'lif edilmiştir.

Mi'rac-ı Nebeviyeye Dairdir (A.S.M.)

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

سُبْحَانَ الَّذ۪ٓى اَسْرٰى بِعَبْدِه۪ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ الْاَقْصَى الَّذ۪ى بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ اٰيَاتِنَا اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْبَص۪يرُ

Âyetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haramdan alıp, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki O herşeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir. (İsrâ Sûresi, 17:1)

اِنْ هُوَ اِلَّا وَحْىٌ يُوحٰى ٭ عَلَّمَهُ شَد۪يدُ الْقُوٰى ٭ ذُو مِرَّةٍ فَاسْتَوٰى ٭ وَ هُوَ بِالْاُفُقِ الْاَعْلٰى ٭ ثُمَّ دَنَا فَتَدَلّٰى ٭ فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ اَوْ اَدْنٰى ٭ فَاَوْحٰٓى اِلٰى عَبْدِه۪ مَٓا اَوْحٰى ٭ مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَاٰى ٭ اَفَتُمَارُونَهُ عَلٰى مَا يَرٰى ٭ وَلَقَدْ رَاٰهُ نَزْلَةً اُخْرٰى ٭ عِنْدَ سِدْرَةِ الْمُنْتَهٰى ٭ عِنْدَهَا جَنَّةُ الْمَاْوٰى ٭ اِذْ يَغْشَى السِّدْرَةَ مَا يَغْشٰى ٭ مَا زَاغَ الْبَصَرُ وَمَا طَغٰى ٭ لَقَدْ رَاٰى مِنْ اٰيَاتِ رَبِّهِ الْكُبْرٰى

1-O ancak kendisine vahyolunanı söyler. 2-Onu muazzam kuvvetlere sahip olan öğretti ki, 3-kendisine gerçek suretiyle görünmüştür. 4-O, ufkun en yukarısında idi. 5-Sonra indi ve yaklaştı. 6-Nihayet kendisine iki yay kadar, hattâ daha da yakın oldu. 7-Sonra da vahyolunacak şeyi Kendi kuluna vahyetti. 8-Onun gördüğünü kalbi yalanlamadı. 9-Şimdi onun gördüğü hakkında onunla mücadele mi edeceksiniz? 10-And olsun ki, onu bir kere daha hakikî suretinde, 11-Sidre-i Müntehâda gördü ki, 12-onun yanında Me'vâ Cenneti vardır. 13-O zaman Sidre'yi Allah'ın nuru kaplamıştı. 14-Göz ne şaştı, ne de başka birşeye baktı. 15-And olsun ki Rabbinin âyetlerinden en büyüklerini gördü. (Necm Sûresi, 53:4-18)

اِنَّهُ

Şüphesiz ki O... (İsrâ Sûresi, 17:1)

اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْبَص۪يرُ

Şüphesiz ki O herşeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir. (İsrâ Sûresi, 17:1)

وَ النَّجْمِ اِذَا هَوٰى

Kayan yıldıza yemin olsun ki... (Necm Sûresi, 53:1)

اِنَّهُ

Şüphesiz ki O... (İsrâ Sûresi, 17:1)

اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَر۪يدِ

Ona şahdamarından daha yakın. (Kâf Sûresi, 50:16)

وَ لِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلٰى

En yüce sıfatlar, misaller Allah'a aittir. (Nahl Sûresi, 16:60)

ثُمَّ اسْتَوٰٓى اِلَى السَّمَٓاءِ فَسَوّٰيهُنَّ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ

Sonra da iradesini semâya yöneltti ve gökleri yedi tabaka olarak tanzim etti. (Bakara Sûresi, 2:29)

اَلسَّمَاءُ مَوْجٌ مَكْفُوفٌ

Sema, dalgaları karar kılmış bir denizdir. (Tirmizi, Tefsîru Sûreti'l-Hadîd: 1; Müsned, 2:370)

مَجَرَّةُ السَّمَاءِ

Samanyolu. Büyük parlak yıldız kümesi.

وَ لِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلٰى

En yüce sıfatlar, misaller Allah'a aittir. (Nahl Sûresi, 16:60)

وَ انْشَقَّ الْقَمَرُ

Ay yarıldı. (Kamer Sûresi, 54:1)

اَلسَّبَبُ كَالْفَاعِلِ

Bir şeye sebep olan, onu işleyen gibidir. ["Hayrın yolunu gösteren, onu işleyen gibidir" (Feyzü'l- Kadîr, c.3, s. 537, hadîs no: 4250; Keşfü'l-Hafâ, c. 1, s. 399.) hadîsinden alınan bir ölçü.] (Sözler sh: 585)

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مَنِ انْشَقَّ بِاِشَارَتِهِ الْقَمَرُ وَ نَبَعَ مِنْ اَصَابِعِهِ الْمَاءُ كَالْكَوْثَرِ صَاحِبُ الْمِعْرَاجِ وَ مَا زَاغَ الْبَصَرُ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلٰٓى اٰلِهِ وَ اَصْحَابِهِ اَجْمَع۪ينَ مِنْ اَوَّلِ الدُّنْيَا اِلٰى اٰخِرِ الْمَحْشَرِ

Allahım! Onun işaretiyle ay parçalanan, parmaklarından kevser gibi sular akan, gözün asla şaşmadığı Mirac mu'cizesinin sahibi, Efendimiz Muhammed'e ve bütün âl ve ashabına, dünyanın iptidâsından mahşerin âhirine kadar salât et.

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin. (Bakara Sûresi, 2:32)

رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا اِنَّكَ اَنْتَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ

Dualarımızı kabul et, ey Rabbimiz. Herşeyi hakkıyla işiten de, herşeyi hakkıyla bilen de ancak Sensin. (Bakara Sûresi, 2:127)

رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَاْنَا

Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşersek bizi onunla hesaba çekme. (Bakara Sûresi, 2:286)

رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا

Ey Rabbimiz, bizi hidayete eriştirdikten sonra kalblerimizi tekrar sapıklığa meylettirme. (Âl-i İmrân Sûresi, 3:8)

رَبَّنَٓا اَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْلَنَا اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ

Ey Rabbimiz, nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Muhakkak ki Senin herşeye gücün yeter. (Tahrîm Sûresi, 66:8)

وَ اٰخِرُ دَعْوٰيهُمْ اَنِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ

Onların duaları, 'Hamd Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur' sözleriyle sona erer. (Yûnus Sûresi, 10:10)

Şakk-ı Kamer Mu'cizesine Dairdir

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

اِقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَ انْشَقَّ الْقَمَرُ ٭ وَاِنْ يَرَوْا اٰيَةً يُعْرِضُوا وَ يَقُولُوا سِحْرٌ مُسْتَمِرٌّ

Kıyamet yaklaştı, ay yarıldı. Onlar ise, ne zaman bir mu'cize görseler yüz çevirir ve 'Bu daimî bir sihirdir' derler. (Kamer Sûresi, 54:1-2)

وَ انْشَقَّ الْقَمَرُ

Ve Ay yarıldı. (Kamer Sûresi, 54:1)

وَ يَقُولُوا سِحْرٌ مُسْتَمِرٌّ

Bu daimî bir sihirdir' derler. (Kamer Sûresi, 54:2)

وَ انْشَقَّ الْقَمَرُ

Ve Ay yarıldı. (Kamer Sûresi, 54:1)

عَلَيْهِ وَ عَلٰٓى اٰلِه۪ الصَّلَاةُ وَ التَّسْل۪يمَاتُ مِلْأَ الْاَرضِ وَ السَّمٰوَاتِ

Ona ve âline, yer ve gökler dolusunca salât ve selâm olsun.

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin. (Bakara Sûresi, 2:32)

اَللّٰهُمَّ بِحَقِّ مَنِ انْشَقَّ الْقَمَرُ بِاِشَارَتِهِ اجْعَلْ قَلْب۪ى وَ قُلُوبَ طَلَبَةِ رَسَائِلِ النُّورِ الصَّادِق۪ينَ كَالْقَمَرِ ف۪ى مُقَابَلَةِ شَمْسِ الْقُرْاٰنِ اٰم۪ينَ اٰم۪ينَ

Allahım! Bir işaretiyle ay parçalanan zâtın hürmetine, benim kalbimi ve Risale-i Nur'un sadık talebelerinin kalblerini, Kur'ân güneşine mukabil bir ay hükmüne getir. Âmin, âmin.



























Önceki Kısım: Otuzuncu Söz Ayet-Hadis MealleriSözler Ayet-Hadis MealleriOtuz İkinci Söz Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım