Risale:30. Söz (Ayet-Hadis Mealleri)

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Önceki Kısım: Yirmi Dokuzuncu Söz Ayet-Hadis MealleriSözler Ayet-Hadis MealleriOtuz Birinci Söz Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım

Otuzuncu Söz - Ene ve Zerre Risalesi

Otuzuncu Söz olan Ene ve Zerre Risalesi 1929 ve 1930 yılları arasında Barla'da te'lif edilmiştir.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

اِنَّا عَرَضْنَا الْاَمَانَةَ عَلَى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَالْجِبَالِ فَاَبَيْنَ اَنْ يَحْمِلْنَهَا وَاَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْاِنْسَانُ اِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا

Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik. Hepsi de onu yüklenmekten kaçındı ve ondan korktu. İnsan ise onu yüklendi. Gerçekten insan çok zalim, çok cahildir. (Ahzâb Sûresi, 33:72)

قَدْ اَفْلَحَ مَنْ زَكّٰيهَا

Nefsini günahlardan arındıran, kurtuluşa ermiştir. (Şems Sûresi, 91:9)

لَهُ الْمُلْكُ وَ لَهُ الْحَمْدُ وَ لَهُ الْحُكْمُ وَ اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

Mülk Ona, hamd Ona, hüküm Ona aittir; siz de Ona döndürüleceksiniz.

وَ قَدْ خَابَ مَنْ دَسّٰيهَا

Nefsini günaha daldıran, hüsrana düşmüştür. (Şems Sûresi, 91:10)

اِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظ۪يمٌ

Muhakkak ki şirk pek büyük bir zulümdür. (Lokman Sûresi, 31:13)

تَخَلَّقُوا بِاَخْلَاقِ اللّٰهِ

Allah'ın (C.C) ahlâkıyla ahlâklanınız. "Ahlâk-ı İlâhiye ile muttasıf olup Cenâb-ı Hakka mütezellilâne teveccüh edip, acz, fakr, kusurunuzu bilip dergâhına abd olunuz." (Mansur Ali Nâsıf, et-Tâc, 1:13; Cürcanî, Tarifat, 1:564; Gazalî, İhyau Ulûmiddin, 4:306; Taberanî, Mu'cemü'l-Evsaf, 87:184)

"Nübüvvetin tevhid-i İlâhî hakkındaki netâic-i âliyesinden ve düstur-u gàliyesinden;

اَلْوَاحِدُ لَا يَصْدُرُ اِلَّا عَنِ الْوَاحِدِ

Her birliği bulunan yalnız birden sudur edecektir; madem herşeyde ve bütün eşyada bir birlik var, demek birtek Zâtın icadıdır.

Eski felsefenin bir düstur-u itikadiyesinden olan;

اَلْوَاحِدُ لَا يَصْدُرُ عَنْهُ اِلَّا الْوَاحِدُ

"Birden bir sudur eder"; yani "Bir zâttan bizzat birtek sudur edebilir. Sair şeyler, vasıtalar vasıtasıyla ondan sudur eder"

وَ اِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

Hiçbir şey yoktur ki, Onu hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ Sûresi, 17:44)

مَنْ يُحْيِى الْعِظَامَ وَ هِىَ رَم۪يمٌ

Çürümüş kemikleri kim diriltecek? (Yâsin Sûresi, 36:78)

فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللّٰهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰى لَا انْفِصَامَ لَهَا وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ

Kim tâğûtu reddeder de Allah'a iman ederse, işte o kopmaz ve kırılmaz, sapa sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah ise herşeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla bilendir. (Bakara Sûresi, 2:256)

صِرَاطَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَ لَا الضَّٓالّ۪ينَ

Kendilerine in'âm ve ihsanda bulunduklarının yolu, gazabına uğrayanların ve sapıtmış olanların yolu değil. (Fâtiha Sûresi, 1:7)

وَلَا الضَّٓالّ۪ينَ

Sapıtmış olanların yoluna değil. (Fâtiha Sûresi, 1:7)

غَيْرِ الْمَغْضُوبِ

Gazabına uğrayanların yoluna değil. (Fâtiha Sûresi, 1:7)

اَلَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ

Kendilerine in'âm ve ihsanda bulunduklarının yolu... (Fâtiha Sûresi, 1:7)

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

وَقَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَا تَاْت۪ينَا السَّاعَةُ قُلْ بَلٰى وَ رَبّ۪ى لَتَاْتِيَنَّكُمْ عَالِمِ الْغَيْبِ لَا يَعْزُبُ عَنْهُ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ فِى السَّمٰوَاتِ وَلَا فِى الْاَرْضِ وَلَٓا اَصْغَرُ مِنْ ذٰلِكَ وَلَٓا اَكْبَرُ اِلَّا ف۪ى كِتَابٍ مُب۪ينٍ

İnkâr edenler, "Kıyamet bize gelmeyecektir" dediler. De ki: "Hayır, öyle değil, gaybı bilen Rabbime andolsun ki, Kıyamet size mutlaka gelecektir. Ne göklerde ve ne de yerde zerre ağırlığında bir şey bile O'ndan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi apaçık bir kitaptadır." (Sebe Sûresi, 34:3)

لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ

Gaybı Allah'tan başkası bilmez. (Neml Sûresinin 65. âyeti ve benzeri diğer âyetlerden iktibas..)

وَ اِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

Hiçbir şey yoktur ki, Onu hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ Sûresi, 17:44)

يَوْمَ تُبَدَّلُ الْاَرْضُ غَيْرَ الْاَرْضِ

O gün yeryüzü başka bir şekle girer. (İbrahîm Sûresi, 14:48)

وَاِنَّ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ لَهِىَ الْحَيَوَانُ

Asıl hayata mazhar olan ise âhiret yurdudur. (Ankebût Sûresi, 29:64)

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ

Her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. (Fâtiha Sûresi, 1:2)

دَعْوٰيهُمْ ف۪يهَا سُبْحَانَكَ اللّٰهُمَّ وَتَحِيَّتُهُمْ ف۪يهَا سَلَامٌ وَ اٰخِرُ دَعْوٰيهُمْ اَنِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ

Onların Cennetteki duaları şöyledir: 'Allahım, Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederiz.' Aralarındaki dilekleri de hep selâmdır, iyiliktir. Duaları ise şu sözlerle sona erer: 'Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. (Yûnus Sûresi, 10:10)

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin. (Bakara Sûresi, 2:32)

رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ

Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalblerimizi sapıklığa meylettirme. Yüce katından bize bir rahmet bağışla. Muhakkak ki veren Sensin, dua edip istediklerimizi bize bağışlayan Sensin. (Âl-i İmrân Sûresi, 3:8)

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ صَلَاةً تَكُونُ لَكَ رِضَٓاءً وَ لِحَقِّه۪ اَدَٓاءً وَ عَلٰٓى اٰلِه۪ وَ صَحْبِه۪ وَ اِخْوَانِه۪ وَ سَلِّمْ وَسَلِّمْنَا وَ سَلِّمْ د۪ينَنَا اٰم۪ينَ يَا رَبَّ الْعَالَم۪ينَ

Allahım! Efendimiz Muhammed'e, âline, ashabına ve ihvânına, Senin razı olacağın şekilde ve onun hakkını eda edecek bir surette salât ve selâm et, bize ve dinimize selâmet ver. Âmin, ey Rabbü'l-Âlemîn.



























Önceki Kısım: Yirmi Dokuzuncu Söz Ayet-Hadis MealleriSözler Ayet-Hadis MealleriOtuz Birinci Söz Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım