Risale:23. Söz (Ayet-Hadis Mealleri)

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Önceki Kısım: Yirmi İkinci Söz Ayet-Hadis MealleriSözler Ayet-Hadis MealleriYirmi Dördüncü Söz Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım

Yirmiüçüncü Söz

Yirmiüçüncü Söz, Barla'da 1929 yılında te'lif edilmiştir.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.

لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ ف۪ٓى اَحْسَنِ تَقْو۪يمٍ ٭ ثُمَّ رَدَدْنَاهُ اَسْفَلَ سَافِل۪ينَ ٭ اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَ عَمِلُوا الصَّالِحَاتِ

And olsun ki, Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık. Sonra da onu en aşağı seviyeye indirdik -ancak iman eden ve güzel işler yapanlar müstesna. (Tîn Sûresi, 95:4-6)

اَللّٰهُ وَلِىُّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِ

Allah, iman edenlerin dostu ve yardımcısıdır; onları inkâr karanlıklarından kurtarıp hidayet nuruna kavuşturur. (Bakara Sûresi, 2:257)

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلَى نُورِ الْاِيمَانِ

İmân nurundan dolayı, Allah'a hamd olsun. (Dua)

اَللّٰهُ وَلِىُّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِ

Allah, iman edenlerin dostu ve yardımcısıdır; onları inkâr karanlıklarından kurtarıp hidayet nuruna kavuşturur. (Bakara Sûresi, 2:257)

وَالَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اَوْلِيَٓاؤُهُمُ الطَّاغُوتُ يُخْرِجُونَهُمْ مِنَ النُّورِ اِلَى الظُّلُمَاتِ

İnkâr edenlerin dostu ise, azgın tâğutlarıdır; onları iman nurundan mahrum bırakıp inkâr karanlıklarına sürüklerler. (Bakara Sûresi, 2:257)

اَللّٰهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ

Allah göklerin ve yerin nurudur. (Nûr Sûresi, 24:35)

تَوَكَّلْتُ عَلَى اللهِ

Allah'a tevekkül ettim

قُلْ مَا يَعْبَؤُا بِكُمْ رَبّ۪ى لَوْلَا دُعَٓاؤُكُمْ

Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var? (Furkan Sûresi, 25:77)

اُدْعُون۪ٓى اَسْتَجِبْ لَكُمْ

Bana dua edin, size cevap vereyim. (Mü'min Sûresi, 40:60)

اِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُ

Ancak Senden yardım dileriz. (Fâtiha Sûresi, 1:5)

يُبَدِّلُ اللّٰهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ

Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. (Furkan Sûresi, 25:70)

فَالِقُ الْحَبِّ وَالنَّوٰى

Dâneleri ve çekirdekleri çatlatan (Allah) (En'âm Sûresi, 6:95)

اِنَّمَٓا اُوت۪يتُهُ عَلٰى عِلْمٍ

(Bu servet) bana, bende olan ilim sebebiyle verilmiştir. Ben kendi ilmimle, kendi iktidarımla kazandım. (Kasas Sûresi, 28:78)

حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ

Allah bize yeter. O ne güzel Vekîl'dir. (Âl-i İmrân Sûresi, 3:173)

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, herşeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. (Bakara Sûresi, 2:32)

رَبِّ اشْرَحْ ل۪ى صَدْر۪ى ٭ وَيَسِّرْ ل۪ٓى اَمْر۪ى ٭ وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَان۪ى ٭ يَفْقَهُوا قَوْل۪ى

Ey Rabbim, gönlüme genişlik ver. İşimi kolaylaştır. Dilimdeki tutukluğu çöz -tâ ki sözümü iyice anlasınlar. (Tâhâ Sûresi, 20:25-28)

اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَ سَلِّمْ عَلَى الذَّاتِ الْمُحَمَّدِيَّةِ اللَّط۪يفَةِ الْاَحَدِيَّةِ شَمْسِ سَمَٓاءِ الْاَسْرَارِ وَ مَظْهَرِ الْاَنْوَارِ وَ مَرْكَزِ مَدَارِ الْجَلَالِ وَ قُطْبِ فَلَكِ الْجَمَالِ

Allahım! Sırlar semâsının güneşi, nurların mazharı, celâl dairesinin merkezi ve cemâl feleğinin kutbu olan Muhammed'in biricik, latîf Zâtına rahmet et.

اَللّٰهُمَّ بِسِرِّه۪ لَدَيْكَ وَ بِسَيْرِه۪ٓ اِلَيْكَ اٰمِنْ خَوْف۪ى وَ اَقِلْ عُثْرَت۪ى وَ اَذْهِبْ حُزْن۪ى وَ حِرْص۪ى وَ كُنْ ل۪ى وَ خُذْن۪ٓى اِلَيْكَ مِنّ۪ى وَ ارْزُقْنِى الْفَنَٓاءَ عَنّ۪ى وَ لَا تَجْعَلْن۪ى مَفْتُونًا بِنَفْس۪ى مَحْجُوبًا بِحِسّ۪ى وَاكْشِفْ ل۪ى عَنْ كُلِّ سِرٍّ مَكْتُومٍ يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ

Allahım! Onun, Senin katındaki sırrı ve Sana olan seyri hürmetine, beni korkularımdan emin kıl, hatalarımı gider, hüznümü ve hırsımı benden gider. Varlığın ve huzurunla beni müşerref kıl. Beni benden kurtarıp kendine al. Kendi varlığımı Sana feda etmekle beni rızıklandır. Beni nefsime düşkün ve hissimle kör eyleme. Herbir gizli sırrı bana aç. Yâ Hayyu yâ Kayyûm, yâ Hayyu yâ Kayyûm, yâ Hayyu yâ Kayyûm!

وَ ارْحَمْن۪ى وَارْحَمْ رُفَقَٓائ۪ى وَ ارْحَمْ اَهْلِ الْا۪يمَانِ وَ الْقُرْاٰنِ اٰم۪ينَ يَٓا اَرْحَمَ الرَّاحِم۪ينَ وَ يَٓا اَكْرَمَ الْاَكْرَم۪ينَ

Bana, arkadaşlarıma ve ehl-i iman ve Kur'ân'a merhamet et. Âmin, ey merhametlilerin en merhametlisi ve kerem sahiplerinin en kerîmi olan Allahım!

وَ اٰخِرُ دَعْوٰيهُمْ اَنِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ

Onların duâları şu sözlerle sona erer: Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur." (Yûnus Sûresi, 10:10)



























Önceki Kısım: Yirmi İkinci Söz Ayet-Hadis MealleriSözler Ayet-Hadis MealleriYirmi Dördüncü Söz Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım