Risale:14. Söz (Ayet-Hadis Mealleri)

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Önceki Kısım: On Üçüncü Söz Ayet-Hadis MealleriSözler Ayet-Hadis MealleriOn Beşinci Söz Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım

Ondördüncü Söz

Bu Söz, 1926-34 yılları arasında Barla'da; Hatime ve Zeyli de 1939'da Kastamonu'da telif edilmiştir.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

الٓرٰ ٭ كِتَابٌ اُحْكِمَتْ اٰيَاتُهُ ثُمَّ فُصِّلَتْ مِنْ لَدُنْ حَك۪يمٍ خَب۪يرٍ

Elif lâm râ. Bu öyle bir kitaptır ki, hikmeti herşeyi kuşatan ve herşeyden hakkıyla haberdar olan Allah tarafından, âyetleri sağlam şekilde tanzim edilmiş, sonra da tafsilâtıyla açıklanmıştır. (Hûd Sûresi, 11:1)

خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ ف۪ى سِتَّةِ اَيَّامٍ

Altı günde gökleri ve yeri yarattı. (A'raf 54)

{{Arabi|وَلَا رَطْبٍ وَلَا يَابِسٍ اِلَّا ف۪ى كِتَابٍ مُب۪ينٍ

Yaş ve kuru ne varsa, hepsi apaçık bir kitapta yazılmıştır. (En'âm Sûresi, 6:59)

وَكُلَّ شَيْءٍ اَحْصَيْنَاهُ ف۪ٓى اِمَامٍ مُب۪ينٍ

Biz herşeyi İmam-ı Mübînde tek tek saydık. (Yâsin Sûresi, 36:12)

لَا يَعْزُبُ عَنْهُ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ فِى السَّمٰوَاتِ وَلَا فِى الْاَرْضِ وَلَٓا اَصْغَرُ مِنْ ذٰلِكَ وَلَٓا اَكْبَرُ اِلَّا ف۪ى كِتَابٍ مُب۪ينٍ

Ne göklerde ve ne de yerde zerre kadar birşey Ondan uzak kalamaz; bundan küçük veya büyük ne varsa hepsi ap açık bir kitapta yazılmıştır. (Sebe Sûresi, 34:3)

اَيْنَ الثَّرَا مِنَ الثُّرَيَّا

Nerede Yer, Nerede Süreyyâ..

تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَالْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهِنَّ

Yedi gökle yer ve onların içindekiler, Onu tesbih eder. (İsrâ Sûresi, 17:44)

وَ سَخَّرْنَا الْجِبَالَ يُسَبِّحْنَ مَعَهُ

Biz dağları [Davud'un] emrine verdik ki, onunla beraber tesbih ederlerdi. (Sâd Sûresi, 38:18)

اِنَّا عَرَضْنَا الْاَمَانَةَ عَلَى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَالْجِبَالِ

Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik. (Ahzâb Sûresi, 33:72)

كُنْ فَيَكُونُ

(O, bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece) "ol" der, o da hemen oluverir." (Bakara Sûresi, 2:117)

اِنَّمَٓا اَمْرُهُٓ اِذَٓا اَرَادَ شَيْئًا اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ

Birşeyin olmasını murad ettiği zaman, Onun işi sadece 'Ol' demektir; o da oluverir. (Yâsin Sûresi, 36:82)

وَمَٓا اَمْرُ السَّاعَةِ اِلَّا كَلَمْحِ الْبَصَرِ

Kıyametin gerçekleşmesi göz açıp kapayıncaya kadardır. (Nahl Sûresi, 16:77)

وَ نَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَر۪يدِ

Biz ona şahdamarından daha yakınız. (Kâf Sûresi, 50:16)

تَعْرُجُ الْمَلٰٓئِكَةُ وَالرُّوحُ اِلَيْهِ ف۪ى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْس۪ينَ اَلْفَ سَنَةٍ

Melekler ve Cebrâil, elli bin sene uzunluğunda bir gün olan kıyamet gününde, Allah'ın emrini almak üzere Arşa yükselirler. (Meâric Sûresi, 70:4)

وَ لِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلٰى

En yüce sıfatlar, temsiller Allah'a mahsustur. (Nahl Sûresi, 16:60)

وَمَا قَدَرُوا اللّٰه حَقَّ قَدْرِه۪ وَالْاَرْضُ جَم۪يعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وَالسَّمٰوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَم۪ينِه۪

Onlar Allah'ın kudret ve azametini hakkıyla bilemediler. Halbuki kıyamet gününde yeryüzü bütünüyle Onun tasarrufundadır; gökler de Onun kudretiyle dürülmüştür. (Zümer Sûresi, 39:67)

وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِه۪

Bilin ki, Allah, kişi ile onun kalbi arasına girer. (Enfâl Sûresi, 8:24)

اَللّٰهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ وَك۪يلٌ

Allah herşeyin yaratıcısıdır. O herşey üzerinde hakkıyla görüp gözeticidir. (Zümer Sûresi, 39:62)

يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ

Allah onların gizlediklerini de bilir, açığa vurduklarını da. (Bakara Sûresi, 2:77)

خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ

Gökleri ve yeri O yarattı. (A'râf Sûresi, 7:54)

خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ

Sizi de, sizin yaptıklarınızı da yaratan Allah'tır. (Sâffât Sûresi, 37:96)

مَا شَٓاءَ اللّٰهُ لَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللّٰهِ

Maşaallah, Allah dilemiş de yaratmış! Kuvvet ve kudret ancak Allah'ındır. (Kehf Sûresi, 18:39)

وَمَا تَشَٓاؤُنَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُ

Allah dilemedikçe siz hiçbir şeyi isteyemezsiniz. (İnsan Sûresi, 76:30)

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ

Dünya hayatı, aldatıcı bir menfaatten başka birşey değildir. (Âl-i İmrân Sûresi, 3:185)

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

اِذَا زُلْزِلَتِ الْاَرْضُ زِلْزَالَهَا ٭ وَاَخْرَجَتِ الْاَرْضُ اَثْقَالَهَا ٭ وَ قَالَ الْاِنْسَانُ مَالَهَا ٭ يَوْمَئِذٍ تُحَدِّثُ اَخْبَارَهَا ٭ بِاَنَّ رَبَّكَ اَوْحٰى لَهَا ٭ الخ

Ne zaman ki yer müthiş bir sarsıntıyla sarsılır. Ve yeryüzü bütün ağırlıklarını dışarı çıkarır. Ve insan 'Ne oluyor buna?' der. O gün yeryüzü, üzerinde herkesin ne iş yaptığını haber verir. Çünkü Rabbin ona konuşmasını emretmiştir. (Zilzal Sûresi, 99:1-5)

وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَا تُص۪يبَنَّ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَٓاصَّةً

"Bir belâ, bir musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp masumları da yakar." (Enfâl Sûresi, 8:25)

لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ

Gaybı Allah'tan başka kimse bilemez. (Neml Sûresinin 65. âyetinden İktibas)

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin. (Bakara Sûresi, 2:32)



























Önceki Kısım: On Üçüncü Söz Ayet-Hadis MealleriSözler Ayet-Hadis MealleriOn Beşinci Söz Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım