Risale:17. Lem'a (Ayet-Hadis Mealleri)

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Önceki Kısım: On Altıncı Lem'a Ayet-Hadis MealleriLem'alar Ayet-Hadis MealleriOn Sekizinci Lem'a Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım

Onyedinci Lem'a[değiştir]

Bu Lem'a, 1933'de Barla'da telif edilmiştir.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

وَمَا دُعَٓاءُ الْكَافِر۪ينَ اِلَّا ف۪ى ضَلَالٍ

Kâfirlerin duası ancak boşa gider. (Ra'd Sûresi, 13:14)

اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ

Allahım Erkek ve kadın müminleri affet

اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ

Biz Allah'ın kullarıyız; dönüşümüz de ancak Onadır. (Bakara Sûresi, 2:156)

هَدٰينَا اللّٰهُ وَ اِيَّاكُمْ اِلَى الصِّرَاطِ الْمُسْتَق۪يمِ

Allah bizi de, sizi de sırat-ı müstakime eriştirsin.

وَ الْعَدَمُ الْمُطْلَقُ لَا يُثْبِتُ اِلَّا بِمُشْكِلَاتٍ عَظ۪يمَةٍ

Mutlak yokluk, ancak pek büyük güçlüklerle ispat edilebilir. (İbni Kayyim el-Cevzî, es-Savâiku'l-Mürsele 4:1310; İbni Kayyim el-Cevzî, er-Rûh fi'l-Kelâm 1:198)

اَلْحَر۪يصُ خَائِبٌ خَاسِرٌ

Hırs, hasaret ve muvaffakiyetsizliğin sebebidir. (bk. İbni Kays, Kura'd-Dayf 4:301; el-Meydânî, Mecmeu'l-Emsâl 1:24)

اَلْمُسْتَر۪يحُ الْعَاطِلُ شَاكٍ مِنْ عُمْرِهِ وَ السَّاعِىُ الْعَامِلُ شَاكِرٌ

Atâlet içinde istirahat eden, ömründen şikâyetçidir. Çalışan ve iş gören ise haline şükreder.

وَ اَوْحٰى رَبُّكَ اِلَى النَّحْلِ

Rabbin balarısına ilham etti. (Nahl Sûresi, 16:68)

وَسِعَتْ رَحْمَتُهُ كُلَّ شَيْءٍ

Rahmeti herşeyi kaplamıştır. (A'râf Sûresi, 7:156)

وَ اِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

Hiçbir şey yoktur ki, Onu hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ Sûresi, 17:44)

اِنَّمَٓا اَمْرُهُٓ اِذَٓا اَرَادَ شَيْئًا اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ

Birşeyin olmasını murad ettiği zaman Onun işi sadece 'Ol' demektir; o da oluverir. (Yâsin Sûresi, 36:82)

فَسُبْحَانَ الَّذ۪ى بِيَدِه۪ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

Şânı ne yücedir Onun ki, herşeyin iç yüzü Onun elindedir. Siz de Ona döneceksiniz. (Yâsin Sûresi, 36:83)

اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ

Namazı dos doğru kılın. (Bakara Sûresi, 2:43, 83, 110; Nisâ Sûresi, 4:77,103; En'âm Sûresi, 6:72; Yûnus Sûresi, 10:87: Hac Sûresi, 22:78: Nûr Sûresi, 24:56; Rum Sûresi, 30:31; Mücadele Sûresi, 58:13; Müzemmil Sûresi, 73:20)

قُلِ اللّٰهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ

De ki: Ey mülkün hakiki sahibi olan Allahım... (Âl-i İmrân Sûresi, 3:26)

كُلُّ اٰتٍ قَر۪يبٌ

Her gelecek şey yakındır. (İbn-i Mâce, Mukaddime:7; Dârimî, Mukaddime 23)

لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اَنْتَ وَحْدَكَ لَا شَر۪يكَ لَكَ اٰخِرُ الْكَلَامِ فِى الدُّنْيَا وَ اَوَّلُ الْكَلَامِ فِى الْاٰخِرَةِ وَ فِى الْقَبْرِ اَشْهَدُ اَنْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلَيْهِ وَ سَلَّمَ

Senden başka ilâh yoktur. Sen birsin. Senin hiçbir şerikin yoktur. Dünyada son, âhirette ve kabirde ilk söz: Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur; yine şehadet ederim ki Muhammed (a.s.m.) Allah'ın Resulüdür.

اِنَّ لِلّٰهِ اَنْ يَخْتَبِرَ عَبْدَهُ وَ لَيْسَ لِلْعَبْدِ اَنْ يَخْتَبِرَ رَبَّهُ

"Cenab-ı Hak abdini tecrübe eder ve der ki: Sen böyle yapsan sana böyle yaparım, göreyim seni yapabilir misin? diye tecrübe eder. Fakat abdin hakkı yok ve haddi değil ki, Cenab-ı Hakk'ı tecrübe etsin ve desin: Ben böyle işlesem, sen böyle işler misin? diye tecrübevari bir surette Cenab-ı Hakk'ın rububiyetine karşı imtihan tarzı sû'-i edebdir, ubudiyete münafîdir." (Maverdî, Edebü'd-Dünyâ ve'd-Dîn s. 12; Ma'mer b. Râşid, el-Câmi' 11:113; Ebû Nuaym, Hilyetü'l-Evliyâ 4:12; İbnü'l-Cevzî, Telbîsü İblîs 1:344; İbni Hacer, el-İsâbe 4:764)

وَمَا عَلَى الرَّسُولِ اِلَّا الْبَلَاغُ

Peygambere düşen, ancak tebliğ etmekten ibarettir. (Nûr Sûresi, 24:54)

اِنَّكَ لَا تَهْد۪ى مَنْ اَحْبَبْتَ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يَهْد۪ى مَنْ يَشَٓاءُ

Sen sevdiğin kimseyi hidayete erdiremezsin. Ancak Allah dilediğine hidayet verir. (Kasas Sûresi, 28:56)

طُوبٰى لِمَنْ عَرَفَ حَدَّهُ وَلَمْ يَتَجَاوَزْ طَوْرَهُ

"Ne mutlu o adama ki, kendini bilip haddinden tecavüz etmez." (Buhârî, et-Tarihu'l-Kebîr 3:338; Taberânî, el-Mu'cemü'l-Kebîr 5:71; Beyhâkî, es-Sünenü'l-Kübrâ 4:182)

هَلَكَ النَّاسُ اِلَّا الْعَالِمُونَ وَهَلَكَ الْعَالِمُونَ اِلَّا الْعَامِلُونَ وَهَلَكَ الْعَامِلُونَ اِلَّا الْمُخْلِصُونَ وَالْمُخْلِصُونَ عَلٰى خَطَرٍ عَظ۪يمٍ

İnsanlar helâk oldu -âlimler müstesna. Âlimler de helâk oldu -ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenler de helâk oldu -ihlâs sahipleri müstesna. İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar. (bk. Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ 2:415; Gazâlî, İhyâu Ulûmi'd-Dîn 3:414,4:179, 362)

وَ مَا اَنَا بِالْبَاغ۪ى عَلَى الْحُبِّ رِشْوَةً ضَع۪يفٌ هَوًى يُبْغٰى عَلَيْهِ ثَوَابٌ

"Ben muhabbet üzerine bir rüşvet, bir ücret, bir mukabele, bir mükâfat istemiyorum. Çünki mukabilinde bir mükâfat, bir sevab istenilen muhabbet zaîftir, devamsızdır." bk. İbni Kays, Kura'd-Dayf 1:95, 207; ez-Zehebî, Târihu'l-İslâm 103.

وَلَا تَاْكُلُوا مِمَّا لَمْ يُذْكَرِ اسْمُ اللّٰهِ عَلَيْهِ

Üzerine Allah'ın adı zikredilmeyen şeylerden yemeyin! (En'âm Sûresi, 6:121)

فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ ٭ وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ

Kim zerre kadar bir iyilik yaparsa karşılığını görür. Kim zerre kadar bir kötülük işlerse o da onun karşılığını görür. (Zilzal Sûresi, 99:7-8)

فَارْجِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرٰى مِنْ فُطُورٍ

Haydi, çevir gözünü: En küçük bir kusur görüyor musun? (Mülk Sûresi, 67:3)

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin. (Bakara Sûresi, 2:32)






























Önceki Kısım: On Altıncı Lem'a Ayet-Hadis MealleriLem'alar Ayet-Hadis MealleriOn Sekizinci Lem'a Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım