Risale:11. Lem'a (Ayet-Hadis Mealleri)

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Önceki Kısım: Onuncu Lem'a Ayet-Hadis MealleriLem'alar Ayet-Hadis MealleriOn İkinci Lem'a Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım

Onbirinci Lem'a[değiştir]

Mirkat-üs Sünne Risalesi

Bu Lem'a, 1933'de Barla'da telif edilmiştir.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

لَقَدْ جَٓاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ اَنْفُسِكُمْ عَز۪يزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَر۪يصٌ عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِن۪ينَ رَؤُفٌ رَح۪يمٌ

Size kendi içinizden öyle bir peygamber geldi ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona pek ağır gelir. O size çok düşkün, mü'minlere çok şefkatli, çok merhametlidir. (Tevbe Sûresi, 9:128)

فَاِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ حَسْبِىَ اللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ

Eğer senden yüz çevirecek olurlarsa de ki: Allah bana yeter. Ondan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ben Ona tevekkül ettim. Yüce Arşın Rabbi de Odur. (Tevbe Sûresi, 9:129)

قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ى يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ

De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin. (Âl-i İmrân Sûresi, 3:31)

مَنْ تَمَسَّكَ بِسُنَّت۪ى عِنْدَ فَسَادِ اُمَّت۪ى فَلَهُ اَجْرُ مِاَةِ شَه۪يدٍ

"Fesad-ı ümmetim zamanında kim benim sünnetime temessük etse, yüz şehidin ecrini, sevabını kazanabilir." (Müsnedü'l-Firdevs, 4:198; Cem'ü'l-Fevaid, 1:29; Feyzü'l-Kadîr, hadis no: 9:171; Fethu'l-Kebir, 3:353.)

اَلْمَوْتُ حَقٌّ

Ölüm gerçektir. (bk. Ahmed b. Muhammed, Kitâbü Usûli'd-Dîn 1:213; el-Kınnevcî, Katfü's-semer fî Beyânî Akîdeti Ehli'l-eser: 1:121)

فَاِنْ تَوَلَّوْا

Eğer senden yüz çevirecek olurlarsa. (Tevbe Sûresi, 9:129)

فَاِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ حَسْبِىَ اللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ

Eğer senden yüz çevirecek olurlarsa de ki: Allah bana yeter. Ondan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ben Ona tevekkül ettim. Yüce Arşın Rabbi de Odur. (Tevbe Sûresi, 9:129)

قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ى يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ

De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin. (Âl-i İmrân Sûresi, 3:31)

كُلُّ بِدْعَةٍ ضَلَالَةٌ وَكُلُّ ضَلَالَةٍ فِى النَّارِ

Her bid'at dalâlettir ve her dalâlet Cehennem ateşindedir. (Müslim, Cum'a: 43; Ebû Dâvud, Sünnet: 5; Nesâî, Î'deyn: 22; İbn-i Mâce, Mukaddime: 6, 7; Dârimî, Mukaddime: 16, 23; Müsned, 3:310, 371, 4:126, 127)

اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ

Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim. (Mâide Sûresi, 5:3)

اَدَّبَن۪ى رَبّ۪ى فَاَحْسَنَ تَاْدِيب۪ى

"Rabbim bana edebi, güzel bir surette ihsan etmiş, edeblendirmiş." (Aclûni, Keşfü'l-Hafa, 1:70; Münavi, Feyzü'l-Kadîr, 1:224.)

ب۪ى اَدَبْ مَحْرُومْ بَاشَدْ اَزْ لُطْفِ رَبْ

Edepsiz, Allah'ın lütfundan mahrum kalır.

فَاِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ حَسْبِىَ اللّٰهُ

Eğer senden yüz çevirecek olurlarsa de ki: Allah bana yeter. (Tevbe Sûresi, 9:129)

لَقَدْ جَٓاءَكُمْ رَسُولٌ

Size kendi içinizden öyle bir peygamber geldi ki... (Tevbe Sûresi, 9:128)

فَاِنْ تَوَلَّوْا

Eğer (senden) yüz çevirecek olurlarsa. (Tevbe Sûresi, 9:129)

اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ

Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim. (Mâide Sûresi, 5:3)

اَللّٰهُمَّ ارْزُقْنَا اِتِّبَاعَ السُّنَّةِ السَّنِيَّةِ

Allahım bize Sünnet-i Seniyyeye ittiba etmeyi nasip et.

رَبَّنَٓا اٰمَنَّا بِمَٓا اَنْزَلْتَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِد۪ينَ

Ey Rabbimiz! Biz indirdiğin kitaba inandık ve peygambere uyduk. Sen de bizi, Senin birliğine ve peygamberinin doğruluğuna şahitlik edenlerle beraber yaz. (Âl-i İmrân Sûresi, 3:53)

قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ى يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ

De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin. (Âl-i İmrân Sûresi, 3:31)

اَلْاِنْسَانُ عَب۪يدُ الْاِحْسَانِ

İnsan iyilik ve ihsanın kölesidir. (Ebû Nuaym, Hilyetü'l-Evliyâ: 4:121; el-Beyhakî, Şuabü'l-îman: 1:381; Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd 4:276, 7:346; el-Hakîm et-Tirmizî, Nevâdiru'l-Usûl 1:149)

وَاِنَّكَ لَعَلٰى خُلُقٍ عَظ۪يمٍ

Hiç şüphesiz Sen pek büyük bir ahlâk üzerindesin. (Kalem Sûresi, 68:4)

خُلُقُهُ الْقُرْاٰنْ

Onun ahlâkı Kur'andır. (Müslim, Salâtü'l-Müsâfirîn: 139; Ebû Dâvud, Tatavvu': 26; Nesâi, Tetavvu': 2; Müsned, 6:54, 91, 163, 188, 216; el-Münâvî, Feyzü'l-Kadîr, 5:170; İbni Hibban, Sahih, 1:345, 4:112.)

فَاسْتَقِمْ كَمَٓا اُمِرْتَ

Emrolunduğun gibi dos doğru ol. (Hûd Sûresi, 11:112)

اَلْعَارِفُ تَكْف۪يهِ الْاِشَارَةُ

Arif olana bir işaret yeter.

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى جَامِعِ مَكَارِمِ الْاَخْلَاقِ وَ مَظْهَرِ سِرِّ ـ﴿وَ اِنَّكَ لَعَلٰى خُلُقٍ عَظ۪يمٍ‌ـ﴾

Allahım! "Şüphesiz sen pek büyük bir ahlâk üzeresin" sırrına mazhar olarak en üstün meziyetleri kendisinde toplayan ve "Ümmetimin fesadı zamanında benim sünnetime yapışana yüz şehid ecri vardır" buyuran Zâta salât et.

اَلَّذ۪ى قَالَ : مَنْ تَمَسَّكَ بِسُنَّت۪ى عِنْدَ فَسَادِ اُمَّت۪ى فَلَهُ اَجْرُ مِاَةِ شَه۪يدٍ ٭ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ى هَدٰينَا لِهٰذَا وَ مَا كُنَّا لِنَهْتَدِىَ لَوْ لَٓا اَنْ هَدٰينَا اللّٰهُ لَقَدْ جَائَتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ

Dediler: Bizi buna eriştiren Allah'a hamd olsun; yoksa Allah hidayet etmeseydi, biz kendiliğimizden buna erişemezdik. Gerçekten Rabbimizin peygamberleri bize hakkı getirdiler. (A'râf Sûresi, 7:43)

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki ilmi ve hikmeti her şeyi kuşatan Sensin. (Bakara Sûresi, 2:32)



































Önceki Kısım: Onuncu Lem'a Ayet-Hadis MealleriLem'alar Ayet-Hadis MealleriOn İkinci Lem'a Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım