Risale:Celcelutiye

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
Celcelutiye

(Nüsha farklılıkları parantez için verilmiştir)

ﺍَﻟْﻘَﺼِﻴﺪَﺓُ ﺍﻟْﺠَﻠْﺠَﻠُﻮﺗِﻴَّﺔُ ﻟِـﻠْﺎِﻣَﺎﻡِ ﺳَﻴِّﺪِﻧَﺎ ﻋَﻠِﻰٍّ ﻛَﺮَّﻡَ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﻭَﺟْﻬَﻪُ ﺭَﺿِﻰَ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﻋَﻨْﻪُ‌

ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ

1. Kısım[değiştir]

بَدَأْتُ بِبِسْمِ اللهِ رُوحِى بِهِ اهْتَدَتْ

اِلٰى كَشْفِ اَسْرَارٍ بِبَاطِنِهِ انْطَوَتْ

1. Sırların hazinesi olan "Bismillah" ile başladım. Ruhum, içinde sırların dürüldüğü hazineyi onunla keşfetti.

2. Kısım[değiştir]

وَصَلَّيْتُ بِالثَّانٖى عَلٰى خَيْرِ خَلْقِهٖ

مُحَمَّدٍ مَنْ زَاحَ الضَّلَالَةَ وَالْغَلَتْ

2. Ardından, her türlü taşkınlık ve azgınlığı, dalâlet ve sapkınlığı -Allah'ın izniyle- ortadan kaldıran bütün yaratılmışların en hayırlısı olan Resûl-i Ekrem Efendimize (a.s.m.) salât ve selâm getirdim.

3. Kısım[değiştir]

اِلٰهٖى لَقَدْ اَقْسَمْتُ بِاسْمِكَ دَاعِياً

بِاٰجٍ وَمَاهُوجٍ جَلَتْ فَتَجَلْجَلَتْ

3. İlâhî! Ehad, Bedî', isimlerinle sana dua ve niyaz ediyorum!

(Alternatif meali: Allah'ım senin ismine dayanarak dua ediyorum. Ehad ve Bedi’ isimlerinle senden istiyorum. Her zaman ziyadar olan bu isimlerini şefaatçi yaparak ihtiyaçlarımı sana arz ediyorum.)

4. Kısım[değiştir]

سَئَلْتُكَ بِالْاِسْمِ الْمُعَظَّمِ قَدْرُهُ

وَيَسِّرْ اُمُورٖى يَٓا اِلٰهٖى بِصَلْمَهَتْ

4. Ya İlâhî! Kadri yüce olan "İsm-i A'zam'ınla Sana yalvarıyor ve Sen'den niyaz ediyorum! Kâdir ismin hürmetine işlerimi kolaylaştır!

(Alternatif meali: Kadri yüce olan ism-i a’zamınla senden istiyorum. Ya İlahi işlerimi kolaylaştır! İsm-i a'zamını kendine şefaatçi yapan, sonsuz kudretine dayanmış olur. Bu kudretin karşısında ise zor diye bir mefhum yoktur. Her iş salimen ve kolayca hallolur.)

5. Kısım[değiştir]

وَيَا حَىُّ يَا قَيُّومُ اَدْعُوكَ رَاجِياً

بِاٰجٍ اَيُوجٍ جَلْجَلِيُّوتٍ هَلْهَلَتْ

5. Ey Hayy, Ey Kayyûm.. Ehad, Bedi', Bâsıt, isimlerini dergâhında şefaatçi kılarak Sana dua ediyor ve Senden istiyorum!

(Alternatif meali: Hayy ve Kayyûm olan Allah'ım. Lütfunu ümit ederek senden istiyorum. Ehad, Bedi' ve Bâsıt isimlerinle sana yalvarıyorum. Tüm kâinatta her an isimlerinin cilveleri görünmektedir)

6. Kısım[değiştir]

بِصَمْصَامٍ طَمْطَامٍ وَيَا خَيْرَ بَازِخٍ

بِمِحْرَاشِ مِهْرَاشٍ بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ

6. Ey en güzel yaratma mertebesinde bulunan Bâri'! Ey Sâbit! Ey Cebbâr ve ey Halîm!

(Alternatif meali: Ey yaratma mertebelerinin en yükseğinde bulunan Allah'ım. Sabit, Cebbar, Bari ve Halîm isimlerinle bu fitne ateşi sönsün. Her hadisenin zimamı senin yed-i kudretindedir ve olan herşey senin yönlendirmenle olur.)

7. Kısım[değiştir]

بِاٰجٍ اٰهُوجٍ (اَهُوجٍ) يَٓا إِلٰهٖى مُهَوِّجٍ

وَيَا جَلْجَلُوتٍ بِاْلاِجَابَةِ هَلْهَلَتْ

7. Ey her türlü musibet, sıkıntı ve darda kalanların yakarışlarına cevap vererek imdadına koşan Allah'ım! Sana, Ehad, Bedî' ve Bâsıt isimlerini şefaatçi kılarak yalvarıyorum!

(Alternatif meali: Ey her derde ve her işe anında müdahale eden ve darda kalanların yakarışlarına cevap veren Allah‟ım! Bedi’, Ehad ve Bâsıt isimlerinle sana yalvarıyorum. Dualara süratle cevap veren isimlerinin hakkı için!)

8. Kısım[değiştir]

لِيُحْيٖى (لِتُحْيٖى) حَيَاةَ الْقَلْبِ مِنْ دَنَسٍ بِهٖ

بِقَيُّومٍ قَامَ السِّرُّ فٖيهِ وَ اَشْرَقَتْ

8. Kayyûm ismin hürmetine! Kalbimi bütün günah kirlerinden temizleyerek hayatlandır. Ta ki İsm-i A'zam'ından olan o kayyûmiyet sırrı öylesine kalbime yerleşsin ki onun tecellisiyle her daim ışık saçsın!

(Alternatif meali: Kayyûm ismin hürmetine! Kalbimi bütün günah kirlerinden temizleyerek ihya et. Kayyumiyetinin sırrı kalbime yerleşsin ve her vakit nurlar saçsın.)

9. Kısım[değiştir]

عَلَىَّ ضِيَٓاءٌ مِنْ بَوَارِقِ نُورِهٖ

فَلَاحَ عَلٰى وَجْهٖى سَنَٓاءٌ وَ اَبْرَقَتْ

9. O ism-i A'zam'ın nurunun parıltıları üzerime öyle bir tecelli etsin ve yüzüme öylesine aksetsin ki gözleri kamaştırırcasına parlasın ve parlatsın!

(Alternatif meali: İsm-i a'zamından olan Kayyûm isminin nurunun parıltıları üzerimde tecelli etti, yüzüme ve kalbime öylesine aksetti ki, gözleri kamaştırırcasına, şimşek çakar gibi parladı! Böylece karanlık hiçbir yer kalmadı, heryer nura gark olup aydınlandı.)

10. Kısım[değiştir]

وَصُبَّ عَلٰى قَلْبٖى شَأٰبٖيبُ رَحْمَةٍ

بِحِكْمَةِ مَوْلَانَا الْكَرٖيمِ فَاَنْطَقَتْ

10. Ve engin rahmet sağanakları kalbime öyle bir dökülsün ki bütün mahlûkatı sonsuz duygu ve latifelerle teçhiz edip donatan, sayısız rahmet meyvelerini ve nimetlerini önlerine seren ikram sahibi Kerîm Mevlâ'mızın hikmetiyle, dilim kalbimin tercümanı olarak o rahmet hazinelerini terennüm etsin!

(Alternatif meali: Engin rahmet sağanakları kalbimin üzerine döküldü ve kalbim Kerîm olan Mevla'mızın hikmetiyle konuştu. Dilim o rahmet hazinelerini terennüm etti.)

11. Kısım[değiştir]

اَحَاطَتْ بِىَ الْاَنْوَارُ مِنْ كُلِّ جَانِبٍ

وَهَيْبَةُ مَوْلَانَا الْعَظٖيمِ بِنَا عَلَتْ

11. Her taraftan beni nurlar kuşatsın ki zerreden arşa kadar her şeyi büyüklüğüyle ihata eden Azîm Mevlâmız, sonsuz haşmet, azamet ve heybetiyle bizleri yüceltsin!

(Alternatif meali: Her yandan nurlar beni çepeçevre kuşattı. Azîm olan Mevla'mızın haşmeti, azameti ve heybeti bizleri yüceltti.)

12. Kısım[değiştir]

فَسُبْحَانَكَ اللّٰهُمَّ يَا خَيْرَ خَالِقٍ

وَيَا خَيْرَ خَلَّاقٍ وَاَكْرَمَ مَنْ بَعَتْ (بَغَتْ)

12. Ey Hâlık! Ve ey Hallâk! Ve ey azgınlık edip haddi aşan isyankârlara dahi nimetlerini esirgemeyip rızıklandıran ve ikram eden Allah'ım! Şüphesiz Sen her türlü noksan ve kusurdan münezzehsin!

(Alternatif meali: Ey yaratma ve yoktan var etme mertebelerinin en yükseğinde bulunan Hâlık ve Hallak Allah'ım! Sen azgınlık yapıp haddi aşan isyankârlara bile ikramda bulunursun. Sen her türlü noksan ve kusurdan münezzehsin!)

13. Kısım[değiştir]

فَبَلِّغَنٖى (فَبَلِّغَنِّى/فَبَلِّغْنِى) قَصْدٖى وَكُلَّ مَأٰرِبٖي

بِحَقِّ حُرُوفٍ بِالْهَجَٓاءِ (بِالْهِجَٓاءِ) تَجَمَّعَتْ

13. Kur'ân-ı Hakîm'indeki -bazı sûre başlarında bulunan, Kur'ân'ın yüce mânâlarının bir nevi şifreleri mâhiyetinde olan ve yüce hikmetinle bir araya gelmiş mukatta'- heca harflerinin sırları hürmetine! Beni her türlü hayırlı maksat, gaye ve ihtiyaçlarıma ulaştır!

(Alternatif meali: Ne olur! Allah'ım! Bir araya getirilmiş heca (huruf-u mukattaa) harfleri hürmetine, beni her türlü hayırlı maksat, gaye ve ihtiyaçlarıma ulaştır!)

14. Kısım[değiştir]

بِسِرِّ حُرُوفٍ اُودِعَتْ فٖى عَزٖيمَتٖى

بِنُورِ سَنَٓاءِ اْلاِسْمِ وَالرُّوحِ قَدْ عَلَتْ

14. Kur'ân-ı Hakîm'den irademe tevdi edilen harflerin sırrı hürmetine! -İlâhî vahyini ulaştıran ve Sana muti olan- Cebrâîl (a.s.) hakkı için! İsm-i Â'zâm'dan tecelli edip gözleri kamaştıran parıltı ve nur hürmetine!

(Alternatif meali: Yüce ism-i a’zamın ve Kur'an'ın her tarafı kuşatan nuruyla irademe yerleştirilen harflerin sırrı hürmetine; yüce olan ruhların ve ism-i a'zamının nuru hürmetine.. Her tarafa yükselen vahyin (Kur'an'ın) hürmetine.)

15. Kısım[değiştir]

أَفِضْ لٖى مِنَ الْاَنْوَارِ فَيْضَةَ مُشْرِقٍ

عَلَىَّ وَأَحْىِ (وَأَحْيِى) مَيْتَ قَلْبٖى بِطَيْطَغَتْ (بِطَيْطَفَتْ)

15. Beni, İsm-i Azam ve Kur'ân'ın parlak nurlarıyla feyizleridir. İsimlerinin tecellisiyle bütün kâinatı aydınlatan Nûr isminle kalbimin cansızlığını giderip hayatlandır!

(Alternatif meali: Bana nurlardan parlak bir feyiz akıt, Nûr ve Cebbar isminle ölmüş kalbimi dirilt. Bu nûr, ism-i a'zamının ve Kur'an'ın ışık saçan nûrudur.)

16. Kısım[değiştir]

اَلَا وَاَلْبِسَنٖى (وَاَلْبِسَنّٖى) هَيْبَةً وَجَلاٰلَةً

وَكُفَّ يَدَ الْاَعْدَٓاءِ عَنّٖى بِعَلْمَهَتْ

16. Hakîm isminle bana öyle bir heybet ve celâl elbisesi giydir ki düşmanların elleri benden uzak dursun!

(Alternatif meali: Hâkim isminle bana heybet ve celal elbisesi giydir ki böylece düşmanların elleri benden uzak dursun. Sen hüküm ve hikmet sahibisin.)

17. Kısım[değiştir]

اَلَا وَاحْجُبَنٖى (وَاحْجُبَنّٖى) مِنْ عَدُوٍّ وَحَاسِدٍ

بِحَقِّ شَمَاخٍ اَشْمَخٍ سَلَّمَتْ سَمَتْ

17. Ne olur Allah'ım! Hâlık ismin, Azîz ismin, Celîl ismin ve Selâm ismin hürmetine! Benimle her türlü düşman ve hasetçi arasına perdeler koyarak onların kötülüklerinden muhafaza eyle!

(Alternatif meali: Allah'ım! Kadri yüce Hâlık, Aziz, Celil ve Selâm isimlerinin hürmetine benimle her nevi düşman arasına perde koyarak beni onların kötülüklerine maruz kalmaktan koru.)

18. Kısım[değiştir]

بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَشَرَ نْطَخٍ

بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ الظُّلْمَةُ انْجَلَتْ

18. Azîz ve Celîl ismin hürmetine! Raûf ismin hürmetine! Bütün arzu ve dileklerimizi bize ihsan et! Kuddûs ve Rahîm ismin hürmetine lütfet!

(Alternatif meali: Aziz ve Celil ismin hürmetine! Raûf ismin hürmetine! Karanlıkları aydınlığa çeviren Kuddûs ve Rahîm isimlerinin hakkı için bu korumayı lütfet!)

19. Kısım[değiştir]

اَلَا وَاقْضِ يَا رَبَّاهُ بِالنُّورِ حَاجَتٖى

بِنُورِ اَشْمَخٍ جَلْياً سَرٖيعاً قَدِ انْقَضَتْ

19. Ey sonsuz nimetleriyle bizi terbiye eden Rabb'im! İsm-i A'zam'ın nuru hürmetine ihtiyaçlarımı gider. Hayy ismin hürmetine matlubuma süratle cevap ver!

(Alternatif meali: Ya Rabbi! İsm-i a’zamın nûru hürmetine, Hayy ve Muhyî isimlerinin hürmetine ihtiyaçlarımı gider. Bu isimlerinin nuruyla isteklerime süratle cevap ver!)

20. Kısım[değiştir]

بِيَاهٍ وَيَايُوهٍ نَمُوهٍ اَصَالِياً

وَيَا عَالِياً يَسِّرْ أُمُورٖى بِصَيْصَلَتْ

20. Ey Ma'bûd! Ey Samed! Ey Şehîd! Ey Âlî! Ey Kâfî! Bu isimlerin hürmetine bütün işlerimi kolaylaştır!

(Alternatif meali: Allahım! Yâh ve Yâyûh (Yayûhin) (yani Hû, Hayy, Evvel, Ahir, Kayyûm, Hâlık, Hallak) ve Zâhir, Samed, Bâtın, Şehid isimlerinle! Ali ve Kâfi isimlerin hürmetine her işimi kolaylaştır!)

21. Kısım[değiştir]

وَاَمْنِحَنٖى (وَامْنَحَنّٖى) يَا ذَا الْجَلَالِ كَرَامَةً

بِاَسْرَارِ عِلْمٍ يَا حَلٖيمُ بِكَ انْجَلَتْ

21. Ey celâl ve ikram Sahibi! Ey Halîm olan Allah'ım! Ancak Senin ikram ve lütfunun tecellisiyle açılacak olan ilmin esrarını bana bahşet!

(Alternatif meali: Ey celâl ve ikram sahibi Allah'ım! Ey Halîm Allah'ım! İkramın ve lütfun olarak açılacak olan ilmin sırrını bana öğret! Ancak seninle açılacak ilmin esrarını bana öyle lutfet ki, Halîm ismin ile taşkınlıklara sebep olmayacak derecede bir anlayışla kavrayayım.)

22. Kısım[değiştir]

وَخَلِّصَنٖى (خَلِّصْنٖى/خَلِّصَنّٖى) مِنْ كُلِّ هَوْلٍ وَشِدَّةٍ

بِنَصِّ حَكٖيمٍ قَاطِعِ السِّرِّ اَسْبَلَتْ

22. Beni her türlü korku ve sıkıntılarımdan kurtar! Zira Sen Kur'ân-ı Hakîm'in kati hükmüyle, mahlûkatın feryad çığlık ve dualarını işiten Semî'sin.

(Alternatif meali: Beni her türlü sıkıntı ve korkularımdan halas eyle! Kur'an-ı Hâkim'in kati hükmüyle Semi olan Allah'ım! Sen mahlûkatının dualarını işitirsin.)

23. Kısım[değiştir]

وَاَحْرِسَنٖى (اَحْرِسَنّٖى) يَا ذَا الْجَلَالِ بِكَافِ كُنْ

اَيَا جَابِرَ الْقَلْبِ الْكَسٖيرِ مِنَ الْخَبَتْ

23. Ey sonsuz izzet ve celâl Sahibi! Ey her türlü kederden kırık kalpleri sarıp hayat veren, bozulmuş, yıkılmış ve dağılmış şeyleri kudretiyle tamir ve ıslah eden Câbir! Sonsuz kudretinin azametini ilân eden "Kün=Ol" emrindeki "Kâf" harfinin sırrı hürmetine! Beni sıkıntılarımdan muhafaza eyle!

(Alternatif meali: Ey celâl sahibi Allah'ım! “Kün!”(Ol!) emrinin “Kef”i hürmetine beni koru. Sen kırılan kalbleri Câbir isminle sarıp sarmalar ve kullarının bozulmuş hallerini ıslah edersin!)

24. Kısım[değiştir]

وَسَلِّمْ بِبَحْرٍ وَاَعْطِنٖى خَيْرَ بَرِّهَا

فَاَنْتَ مَلَاذٖى وَالْكُرُوبُ بِكَ انْجَلَتْ

24. Bulunduğum karanlıklar ve tehlikeler denizini benim için selametli kıl! Beni o tehlike denizinin güvenli sahiline çıkar! Zira Sensin benim iltica edeceğim yegâne sığınağım! Ancak Seninle son bulur bütün keder ve sıkıntılarım!

(Alternatif meali: Karanlıklar deryasından beni sahil-i selâmete çıkar ve himâyene al! Bütün keder ve sıkıntılarım seninle son bulur. Tek sığınağım sensin!)

25. Kısım[değiştir]

وَصُبَّ عَلَىَّ الرِّزْقَ صَبَّةَ رَحْمَةٍ

فَاَنْتَ رَجَٓاءُ الْعَالَمٖينَ وَلَوْ طَغَتْ

25. Rızkı -maddî-mânevî- rahmet sağanakları gibi üzerime yağdır. Günah, azgınlık ve taşkınlıkta her ne kadar haddi aşıp ileri de gitse kulların, ümidi yalnız Sensin âlemlerin!

(Alternatif meali: Rahmet sağanakları gibi üzerime rızık yağdır! Âlemlerin recâ kaynağı, ümidi yanlız sensin! İsyan etseler de, haddi aşsalar da onların da rızkını verirsin ve hepimizin ümit kaynağı yine sensin.)

26. Kısım[değiştir]

وَاَصْمِمْ وَاَبْكِمْ ثُمَّ اَعْمِ عَدُوَّنَا

وَاَخْرِسْهُمْ يَا ذَا الْجَلَالِ بِحَوْسَمَتْ

26. Ey izzet ve celâl Sahibi! Basîr isminin hürmetine! İhsan ettiğin sayısız nimetlerine karşı nankörlük eden düşmanlarımızı sağır, dilsiz ve kör eyle!

(Alternatif meali: Ey izzet ve celâl sahibi Basir Allah'ım! Sen düşmanlarımızı (İslam düşmanlarını ve dine hizmet edenlere düşmanlık besleyenleri) sağır(asmim), dilsiz(ebkim) ve kör(a'mi) eyle! Böylece zarar veremesinler.)

27. Kısım[değiştir]

وَفٖى حَوْسَمٍ مَعْ (مَعَ) دَوْسَمٍ وَبَرَاسِمٍ (بَرَاسَمٍ)

تَحَصَّنْتُ بِاْلاِسْمِ الْعَظٖيمِ مِنَ الْغَلَتْ

27. Sabûr isminle birlikte, Zahîr ve Ganî'nin ve zerreden Arşa kadar her şeyi kuşatan ism-i a'zamın kalesine iltica etmekle, her türlü taşkınlık ve aşırılığa düşmekten muhafaza olunurum!

(Alternatif meali: Rahman, Sâdık, Ganiyy, Rahîm, Zâhir, Aliyy isimlerine ve ism-i a'zamının tahassun kalesine sığınarak her türlü taşkınlıktan ve tehlikeden muhafaza olunup korundum.)

28. Kısım[değiştir]

وَاَلِّفْ قُلُوبَ الْعَالَمٖينَ جَمٖيعَهَا

عَلٰى رِسَالَةِ النُّورِ وَاَعْطِهَا الْقَبُولَ بِشَلْمَهَتْ

(Üstad Bediüzzaman bu beyti böyle okumuştur. Aslı şöyledir:

وَاعْطِفْ قُلُوبَ الْعَالَمِينَ بِاَسْرِهَا

عَلَىَّ وَاَلْبِسَنِّى قَبُولاً بِشَلْمَهَتْ)

veya

وَاَلِّفْ قُلُوبَ الْعَالَمٖينَ جَمٖيعَهَا

عَلَىَّ وَاَعْطِنِى الْقَبُولَ بِشَلْمَهَتْ)

28. Bütün âlemlerin kalplerine ülfet ve ünsiyet bahşederek Risale-i Nur'a ısındır. Fettâh isminle ona makbuliyet lütfet.

(Aslının meali: Bütün âlemlerin kalplerine ülfet ve ünsiyet bahşet! Gönül kapılarını İlâhî hakikatlere aç! Fettâh ismin hürmetine! Bana, rıza ve makbuliyet libasını giydir!)

(Alternatif meali: Bütün âlemlerin kalblerini telif eyle ve ilahi hakikatlere aç! Fettah ismin hürmetine insanların kalblerini üstümde birleştir (yani yürüdüğüm Hak yolda) ve hüsn-ü kabul görmeyi lutfet!)

29. Kısım[değiştir]

وَيَسِّرْ اُمُورٖى (اُمُورَنَا) يَٓا اِلٰهٖى وَأَعْطِنٖى

مِنَ الْعِزِّ وَالْعُلْيَا بِشَمْخٍ وَاَشْمَخَتْ

29. Yâ İlâhî! Alîm ismin hürmetine! Karîb ismin hürmetine! Bize, izzet ve güç ver ve bütün işlerimizi kolaylaştır!

(Alternatif meali: Hâlık, Şedîd ve Halîm isimlerinin hürmetine bize izzet ve şeref ikram eyle ve işlerimizi kolaylaştır.)

30. Kısım[değiştir]

وَاَسْبِلْ عَلَيْنَا السِّتْرَ (السَّتْرَ) وَاشْفِ قُلُوبَنَا

فَاَنْتَ شِفَاءٌ لِلْقُلُوبِ مِنَ الْغَثَتْ

30. Üzerimize af ve mağfiret kalkanını giydir, manevî kirlerle boğulmuş hastalıklı kalplerimize rahmetinle şifa ihsan et! Zira günah kirleriyle zaafa uğramış, bozulmuş zayıf kalplere şifa verecek ancak Sensin!

(Alternatif meali: Allah'ım üzerimize af ve rahmet örtüsünü ört. Kalblerimize şifa ver. Günah ve gaflet kirleriyle bozulan kalblere şifa verecek olan yalnız Sensin!)

31. Kısım[değiştir]

وَبَارِكْ لَنَا اللّٰهُمَّ فٖى جَمْعِ كَسْبِنَا

وَحُلَّ عُقُودَ الْعُسْرِ بِيَايُوهٍ اِرْتَجَتْ (اَرْتَحَتْ)

31. Ey her türlü kusurdan münezzeh olan Allah'ım! Bütün -maddî-mânevî- rızık ve kazancımıza bereket İhsan el! Tevvâb ismin hürmetine! Günahlarımızdan dolayı bizi Sana dönmekten alıkoyan maddî-mânevî latifelerimize vurulan pranga ve düğümleri çöz, önümüzdeki zorluk ve güçlükleri kaldır!

(Alternatif meali: Allah'ım! Bütün maddî-manevî işlerimizde, kazançlarımızda bereket lutfeyle. Her türlü zorluk düğümlerini Yâyûh (Hû) isminle çöz! Güçlükleri kaldır! Ganiyyu Muğni isimlerinle!)

32. Kısım[değiştir]

بِيَاهٍ وَيَايُوهٍ وَيَا خَيْرَ بَازِخٍ

وَيَا مَنْ لَنَا الْاَرْزَاقُ مِنْ جُودِهٖ نَمَتْ

32. Ey rızıklarımızı nihayetsiz cömertlik ve ikramıyla gönderen ve her türlü kusurdan münezzeh olan Allah'ım! Ve ey Ma'bûd! Ve ey bütün mahlûkatı yaratılış mertebelerinin en mükemmel şekliyle yaratan Hayra'l-Hâlıkîn!

(Alternatif meali: Yâh, Yâyûh (Hû, Hûve) ve kudretlilerin en hayırlısı olan (Hayr'a-l Celilin) isimlerinle sana yalvarıyoruz! Ey bütün rızıklarını cömertlik hazinesinden gönderen Allah'ım!)

33. Kısım[değiştir]

نَرُدُّ بِكَ الْاَعْدَٓاءَ مِنْ كُلِّ وِجْهَةٍ

وَبِاْلاِسْمِ تَرْمٖيهِمْ مِنَ الْبُعْدِ بِالشَّتَتْ

33. Her yönden hücum eden düşmanları; ancak Sen'in inayetinle def ederiz. Ve Kadri Yüce İsm-i A'zam'ının tecellisiyle onları uzaklaştırır, darmadağın ve perişan edersin.

(Alternatif meali: Allah'ım! Her yönden hücumda bulunan düşmanları ancak senin yardımınla, inayetinle def ederiz! Sen isminle (ism-i a’zamınla) uzaktan atılması gerekli olan şeyleri onlara atarak darmadağın edersin.)

34. Kısım[değiştir]

وَاخْذُلْهُمْ (اَخْذِلْهُمْ) يَا ذَا الْجَلَالِ بِفَضْلِ مَنْ

اِلَيْهِ سَعَتْ ضَبُّ الْفَلَاةِ وَقَدْ شَكَتْ

34. Ey izzetine karşı bütün varlıkların daima boyun eğdiği sonsuz azamet, haşmet ve Celal sahibi! Çöl kelerinin -dahi risaletini kabul ederek yanına gelip- şikâyetini arzettiği Zât olan Resûl-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) hürmetine o düşmanları inayetinden mahrum kılarak zelil eyle!

(Alternatif meali: Ey bütün varlıkların kendisine boyun eğdiği Celâl sahibi Allahım! Çöl kelerinin bile yanına gelip şikâyetini arzettiği Zât (Resul-i Ekrem Efendimiz aleyhissalatu vesselam) hürmetine düşmanlarımızı zelil eyle!)

35. Kısım[değiştir]

فَاَنْتَ رَجَٓائٖى يَٓا اِلٰهٖى وَسَيِّدٖى

فَفُلَّ لَمٖيمَ الْجَيْشِ اِنْ رَامَ بٖى عَبَتْ

35. Ey benim İlâh'ım ve Sahib'im! Sensin benim ümidim, ey sonsuz rahmet ve keremiyle sonsuzluğa uzanan bütün ümitlere tükenmez bir hazine olan Allah'ım! Bana karşı toplanıp hazırlanmış küfür ordusunu hezimete uğrat!

(Alternatif meali: Allahım! Benim Seyyîdim, Efendim ve umudum yalnız Sensin! Bana kast etmek maksadıyla toplanıp hazırlanan küfür ve dalalet ordusunu darmadağın et!)

36. Kısım[değiştir]

وَكُفَّ جَمٖيعَ الْمُضِرّٖينَ كَيْدَهُمْ

عَنّٖى وَعَنْ طَلَبَةِ رَسَٓائِلِ النُّورِ بِاَقْسَامِكَ حَتْماً وَمَا حَوَتْ

(Üstad Hz. yukarıdaki gibi okurdu. Orjinali şöyledir:

وَعَنّٖى بِاَقْسَامِكَ حَتْماً وَمَا حَوَتْ)

36. Kur'ân-ı Hakîm'de -nihayetsiz ilim ve ince hikmetinin gereği kasem ve yeminle başlayan sûre ve âyetlerin sırları hürmetine! Bana zarara kastedenlerin bütün hile ve tuzaklarını bertaraf eyle!

(Alternatif meali: Bütün zararlıların hile ve tuzaklarına karşı bana kâfi gel! Kur'an'daki kasemlerin (kasem ve yeminle başlayan sure ve ayetlerin) sırları hürmetine!)

37. Kısım[değiştir]

فَيَا خَيْرَ مَسْؤُلٍ (مَسْؤُولٍ) وَاَكْرَمَ مَنْ اَعْطٰى (عَطٰى)

وَيَا خَيْرَ مَأْمُولٍ اِلٰى اُمَّةٍ خَلَتْ

37. Ey ikram, lütuf ve ihsanda bulunanların en mükemmeli olan Kerîm! Ve ey Kendisinden bir şey istenilen ve istenmeye lâyık olanların en hayırlısı olan Mes'ûl! Ve ey geçmiş ümmetlerden beri, darlık, sıkıntı ve musibet anında her varlığın yegâne ümit kaynağı olan Me'mul!

(Alternatif meali: Ey kendisinden birşey istenilenlerin en hayırlısı olan Mes’ul! Ey ikramda bulunanların en hayırlısı olan Kerîm! Ey geçmiş ümmetlerden beri darlık ve sıkıntıda olanların umut kapısı olan Me’mul!)

38. Kısım[değiştir]

اَقِدْ كَوْكَبٖى بِاْلاِسْمِ نُوراً وَبَهْجَةً

مَدَى الدَّهْرِ والْاَيَّامِ يَا نُورُ جَلْجَلَتْ

38. Ya Rab! İsm-i A'zam'ın nurunun tecellisiyle parlat yıldızımı! Günler ve asırlar boyu âhirzamana kadar eşsiz bir surette ışıklandır, ey sonsuz nuruyla bütün kâinatı nurlandıran ve isimlerinin tecellisiyle her şeyi aydınlatan Nûr!

(Alternatif meali: Ya Rab! Nûr isminin tecellisiyle parlat yıldızımı! Ahirzamana kadar asırlar boyu eşşiz bir surette ışıklandır yıldızımı ve meşalesini Nûr ile yak!)

39. Kısım[değiştir]

بِاٰجٍ (بَاجٍ) أَهُوجٍ جَلْمَهُوجٍ جَلَالَةٍ

جَلٖيلٍ جَلْجَلَيُّوتٍ (جَلْجَلَوتٍ) جَمَاهٍ تَمَهْرَجَتْ

39. Ey bütün kemal sıfatların sahibi ve her türlü kusurdan münezzeh olan Allah'ım! Ey Ehad! Ey Bedî'! Ey Azîz! Ey Celîl! Bütün güzel isimlerin sonsuz celâl, izzet ve azametiyle tecelli edip parlamaktadır.

(Alternatif meali: Ya Allah! Ya Ehad! Ya Bedi’! Ya Aziz! Ya Celîl! Bütün güzel isimlerin devamlı parlamaktadır!)

40. Kısım[değiştir]

بِتَعْدَادِ اَبْرُومٍ وَسِمْرَازِ (مِمْرَازِ) اَبْرَمٍ

وَبَهْرَتِ تِبْرٖيزٍ وَاُمٍّ تَبَرَّكَتْ

40. Ey Evvel! Ey Âhir! Mahlûkatının arzu ve ihtiyaçlarına cevap veren bütün güzel isimlerini zikrederek onların bereketine sığınırım!

(Alternatif meali: Allahım! Evvel, Âhir, Mucîb ve Metîn isimlerini zikrederek onların bereketine sığınırım!)

41. Kısım[değiştir]

تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرّاً بَيَانَةً

تُقَادُ سِرَاجُ السُّرْجِ سِرّاً تَنَوَّرَتْ

41. Nur'un kandili gizliden gizliye tutuşturulur, parlar. Sirâcü's-Sürc -Kandiller kandili- perde altında yanarak nur saçar.

(Alternatif meali: Nur kandili gizlice tutuşturulur. Kandiller kandili perde ardından gizlice yanarak nur saçar!)

42. Kısım[değiştir]

بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَشَرَنْطَخٍ

بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ

42. O Nur; hayatını ve nurunu ! Raûf, Rahîm ve Kuddûs isimlerinin tecellisiyle, O Zât'ın kibriya ve azamet, refet ve rahimiyetinden alır. İşte, dalâlet ve inkarcılık ateşi de o "Nur" ile söndürülür.

(Alternatif meali: İsm-i A'zam'ın kibriyalı ve azametli nurunun tesiri ile! Raûf, Rahîm ve Kuddûs isimleriyle dalâlet ve ilhad ateşi söndürülür.!)

43. Kısım[değiştir]

بِيَاهٍ وَيَا يُوهٍ نُمُوهٍ اَصَالِياً

بِطَمْطَامِ مِهْرَاشٍ لِنَارِ الْعِدَا سَمَتْ

43. Ey yegâne ibadet edilmeye lâyık olan Ma'bûd! O nur; nihayetsiz izzet ve azametiyle her şeyi emrine boyun eğdiren Kahhâr!, sonsuz kudretiyle bütün varlıkları kuşatan ve hiçbir şey kudretinin dışına çıkamayan Cebbâr! Sâbit, Samed, Şehîd ve Selâm isimlerinin tecellisiyle, düşmanın küfür ve fitne ateşinden kurtararak selamete çıkarır!

(Alternatif meali: Yâh ve Yâyûh (Hû, Hûve), Samed, Şehîd, Cebbar ve Sabit isimlerinin tecellisiyle düşmanlık ateşi söndürülür!)

44. Kısım[değiştir]

بِهَالٍ اَهٖيلٍ شَلْعٍ شَلْعُوبٍ شَالِعٍ

طَهِىٍّ طَهُوبٍ طَيْطَهُوبٍ طَيَطَّهَتْ

44. O nur; varlığı hak olan ve her şeyin gerçek sahibi ve yalnız ibadet edilmeye Kendisi lâyık olan Ma'bud-u Hak, Cemîl, Vedûd ve Mucîb olan Zâtın isimlerinin tecellisi ve inayetiyle kendini beşere sevdirecektir.

(Alternatif meali: Bütün mahlûkâtın kendisine ibadet ettiği Ma’bud, varlığı şüphesiz olan ve varlıkların dayandıkları hakikat, Zâtının sıfât, isim ve fiillerinin tecellisi olan Hak, sıfâtlarının ve isimlerinin tecellisinde güzelliğin sonsuz mertebeleri bulunan ve bu kâinat bütün güzellikleriyle O'nun güzelliğinin bir aynası olan Cemîl, yarattığı varlıkları çok seven ve onlara da Kendisini her vesileyle sevdiren Vedûd, Mucîb olan duâ ve ihtiyaçlara cevap veren, icabet eden Zâtın yardımıyla insanlara kendisini sevdirecektir.)

45. Kısım[değiştir]

اَنُوخٍ بِيَمْلُوخٍ وَاَبْرُوخٍ أُقْسِمَتْ

بِتَمْلٖيخِ اٰيَاتٍ شَمُوخٍ تَشَمَّخَتْ

45. Bu muazzam kasemde bulunan, her şeyi varlığıyla ayakta tutan Kayyûm ve Kendisine tevekkül edenlere başarı ihsan eden, isteklerine cevap veren ve bütün dertlerini gideren Vekîl isminin hürmetine! Ey bütün sırlarının ve âyetlerinin hikmetlerini ancak Kendisi bilen Allah'ım! Mahlûkatına rahmetinin en lâtif cilvelerini gösteren şefkat sahibi Hannân isminin hürmetine dualarımı kabul buyur!

(Alternatif meali: Ey Kayyûm ve Vekil olan Allahım! Taksim edilmiş (kısımlara ayrılmış) yüce ayetlerinin sır ve hikmetlerini ancak kendisi bilen Allahım! Hannan isminin hakkı için!)

46. Kısım[değiştir]

اَبَازٖيخَ (اَبَاذٖيخَ) بَيْذُوخٍ وَذَيْمُوخٍ بَعْدَهَا

خَمَارُوخٍ يَشْرُوخٍ بِشَرْخٍ تَشَمَّخَتْ

46. Ey bütün sırları bilen Allah'ım! Kâinatı hiçten ve benzersiz bir şekilde yaratan Mübdî ve varlıkları ölümünden sonra yeniden inşa edip dirilten Muîd isminin hürmetine bize merhametinle muamele eyle!

(Alternatif meali: Hakem, Adl, Kerîm, Mubdi, Muîd ve Alimu’s-sır olan Allahım! Bu isimlerinin hürmetine bize merhamet et!)

47. Kısım[değiştir]

بِبَلْخٍ وَسِمْيَانٍ وَبَازُوخٍ بَعْدَهَا

بِذَيْمُوخٍ اَشْمُوخٍ بِهِ الْكَوْنُ عُمِّرَتْ

47. Kâinatı ince hesaplarla yaralan, varlıkların ihtiyaçlarını adaletle veren ve başkalarının hukukuna tecavüz edenleri cezalandırıp iyilik yapanları da mükâfatlandıran Adl ve hüküm ve kaza sahibi olan, haklıyı haksızdan ayıran Hakem isimlerinin tecellisiyle, adalet ve mizanıyla, intizam ve hikmetiyle dünya tamir edilir ve tahripten kurtulur.

(Alternatif meali: Hakk, Vekil, Kerîm, Hannan isimlerinin tecellisiyle dünya imar edilir!)

48. Kısım[değiştir]

بِشَلْمَخَتٍ اِقْبَلْ (بِشَلْمَخَتِ اقْبَلْ) دُعَٓائٖى وَكُنْ مَعٖى

وَكُنْ لٖى مِنَ الْاَعْدَٓاءِ حَسْبٖى فَقَدْ بَغَتْ

48. Her şeyi hakkıyla yaratan ve her hakkın sahibi olan Hak isminin hürmetine duamı kabul buyur! Düşmanlarım azgınlık ve taşkınlıkta haddi aştılar. Sen bana kâfisin! İnayet ve yardımını ihsan eyle!

(Alternatif meali: Fettah isminin hürmetine duamı kabul et! İnayetinle yanımda ol! Düşmanlarım haddi aştılar!)

49. Kısım[değiştir]

فَيَا شَمْخَثَا يَا شَمْخَثَا اَنْتَ شَمْلَخَا

وَيَا عَيْطَلَا هَطْلُ الرِّيَاحِ تَخَلْخَلَتْ

49. Ey bizi sonsuz nimetleriyle terbiye eden Rabb'im! Ve ey bütün varlıkların rızkını şefkatle veren Rahmân! Sen, sonsuz hazinesinden medet bekleyenleri zenginliğe mazhar eden Muğnî'sin, kuvveti her şeye galip ve her şeye mutlak hâkim olan Kâhir ve Kavîsin! Allah'ım, fitne ve düşmanlık rüzgârları, küfür ve inkarcılık kasırgası şiddetle esmektedir!

(Alternatif meali: Ya Rahman! Ya Muğni! Ya Muiz! Ya Kaviyyul Kahhar! Şiddetli rüzgârlar (fitne rüzgârları) esmektedir!)

50. Kısım[değiştir]

بِكَ الْحَوْلُ وَالصَّوْلُ الشَّدٖيدُ لِمَنْ اَتٰى

لِبَابِ جَنَابِكَ وَالْتَجٰى ظُلْمَةُ انْجَلَتْ

50. Düşmandan gelen şiddetli hücuma karşı koymak ve korunmak; ancak Sen'in ihsan ettiğin güç ve kuvvetledir. Küfür ve inkâr karanlıklarının dağılması da ancak Sen'in yüce kapına iltica iledir.

(Alternatif meali: Düşmanların şiddetli saldırısına karşı koymak ancak senin Havlin (güç ve kuvvetin) iledir! Küfür zulmetlerinden korunmak da sana iltica ile olur!)

51. Kısım[değiştir]

بِطٰهٰ وَيَاسٖينَ وَطَاسٖينَ كُنْ لَنَا

بِطَاسٖينَ مٖيمٍ لِلسَّعَادَةِ اَقْبَلَتْ

51. Tâhâ, Yâsîn ve Tâ Sîn (Neml) Sûreleri'nin hürmetine Muîn'imiz ol! Ve Tâ Sîn Mîm (Kasas ve Şuarâ) Sûrelerini -dünya ve âhiret- saadetimize vesile kıl!

(Alternatif meali: Tâ Hâ, Yâ Sîn, Tâ Sin ve Tâ Sin Mîm (sureleri) ile, bize yönelip gelen bir saadetin gerçekleşmesi için yardımcımız ol!)

52. Kısım[değiştir]

وَكَافٍ وَهَايَٓاءٍ وَعَيْنٍ وَصَادِهَا

كِفَايَتُنَا مِنْ كُلِّ عَيْنٍ بِنَا حَوَتْ

52. Meryem Sûresi'nin sonsuz hikmet ve sırlarını taşıyan Kâf, Hâ, Yâ, Ayn ve Sâd'ı, bizi her taraftan saran kem gözlerden korumaya kâfidir.

(Alternatif meali: Kef, Hâ, Yâ, Ayn ve Sâd harfleri, bizi her yönden saran kem gözlerden korumak için kâfidir.)

53. Kısım[değiştir]

بِحَامٖيمَ عَيْنٍ ثُمَّ سٖينٍ وَقَافِهَا

حِمَايَتُنَا مِنْ كُلِّ سُٓوءٍ بِشَلْمَهَتْ

53. Dilediği kullarına fetih kapılarını ve gayb âlemlerinin hakikatlerini açıp müyesser kılan Fettâh ismin hürmetine! Şûra Sûresinin, nihayetsiz sırları ihtiva eden Hâ-Mîm, Ayn, Sîn ve Kâf'ındaki hakikatleri bize açarak her türlü kötülük ve tehlikeden korunmamıza vesile kıl!

(Alternatif meali: Hâ mîm ayn sîn kâf ile ve Fettah isminle bizi himaye eder ve tüm kötülüklerden korursun.)

54. Kısım[değiştir]

بِقَافٍ وَنُونٍ ثُمَّ حَامٖيمٍ بَعْدَهَا

وَفٖى سُورَةِ الدُّخَانِ سِرّاً قَدْ اُحْكِمَتْ

54. Yine Kâf ve Kalem Sûresi ve Hâ-Mîm ile başlayan sûreler hürmetine! Ve Duhan Sûresi'nde muhkem kılınmış sır hürmetine bizi muhafaza eyle!

(Alternatif meali: Kâf, nun sonra hâ mîm ile (bu mukatta harfleri ile başlayan surelerin sırları hürmetine) ve aynı zamanda Dûhan suresindeki sağlam sır hürmetine bu himayeni gerçekleştir.)

55. Kısım[değiştir]

بِاَلِفٍ وَلَامٍ وَالنِّسَٓاءِ وَعُقُودِهَا

وَفٖى سُورَةِ الْاَنْعَامِ وَالنُّورِ نُوِّرَتْ

55. Kurân-ı Hakîm'indeki; "Elif-Lâm" ile başlayan sûreler, Nisa, Mâide ve En'âm Sûreleri ve nurlu hakikatlerle parlayan Nur Sûresi hürmetine!...

(Alternatif meali: Elîf lâm ile (bu harflerle başlayan sureler ile) Nisa suresi, En’âm ve nurlarla parlayan Nûr suresi hürmetine!)

56. Kısım[değiştir]

وَاَلِفٍ وَلَامٍ ثُمَّ رَٓاءٍ بِسِرِّهَا

عَلَوْتُ بِنُورِ اْلاِسْمِ مِنْ كُلِّ مَا جَنَتْ

56. Ve -Yunus, Hûd, Yusuf, İbrahim ve Hicr sûrelerinin başlarında bulunan- "Elif-Lâm-Râ" harflerinin ihtiva ettiği sırlarla ancak Kadri yüce "İsm-i A'zam'ının sonsuz nurunun tecellisiyle işlediğim günahlardan kurtularak -katında terakki ettim.

(Alternatif meali: Elîf lâm ve râ sırrıyla (elîf lâm râ ile başlayan surelerin ihtiva ettiği sırlar hürmetine) ve isminin (ism-i a’zamının) nuruyla işlediğim tüm cinayetlerden (yani günahlardan) kurtuldum ve manevî olarak yükseldim.)

57. Kısım[değiştir]

وَاَلِفٍ وَلَامٍ ثُمَّ مٖيمٍ وَرَٓائِهَا

اِلٰى مَجْمَعِ الْاَرْوَاحِ وَالرُّوحِ قَدْ عَلَتْ

57. Ra'd Sûresinin, önce "Elif ve Lâm"ının, sonra "Mim ve Râ" harfinin sırrıyla ruhaniler ve melekler meclisine yükseldim.

(Alternatif meali: Önce elîf ve lâm'ın sonra mîm ve râ'nın (Ra’d suresinin) sırrıyla ruhum, ruhanîlerin meclisine yükseldi.)

58. Kısım[değiştir]

بِسِرِّ حَوَامٖيمِ الْكِتَابِ جَمٖيعِهَا

عَلَيْكَ بِفَضْلِ النُّورِ يَا نُورُ اُقْسِمَتْ

58. Ey sonsuz nuruyla bütün kâinatı nurlandıran ve isimlerinin tecellisiyle her şeyi aydınlatan Nûr! Kur'ân-ı Hakîm'de "Hâ-Mîm" ile başlayan bütün sûrelerin sırrı hürmetine! Beni, her türlü nur ve ışığın kaynağı olan Nûr isminin fazl ve tecellisine mazhar eyle!

(Alternatif meali: Kitap'ta (Kur’an’da) bulunan Hâ mîm lerin sırrı hürmetine (yani hâ mîm ile başlayan yedi surenin sırları hürmetine) üzerime Nûr isminin feyizlerini akıt! Ey bölümlere ayrılmış Nûr!)

59. Kısım[değiştir]

بِعَمَّ عَبَسَ وَالنَّازِعَاتِ وَطَارِقٍ

وَفٖى وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ وَزُلْزِلَتْ

59. Nebe, Abese, Nâziat ve Târık Sûreleri ile Burûc ve Zilzâl Sûreleri'nin hürmetine!

(Alternatif meali: Nebe, Abese, Naziat ve Târık sureleri ile Burûc ve Zilzal surelerinin hürmetine!)

60. Kısım[değiştir]

بِحَقِّ تَبَارَكَ ثُمَّ نُونٍ وَسَٓائِلٍ

وَفٖى سُورَةِ التَّهْمٖيزِ وَالشَّمْسِ كُوِّرَتْ

60. Mülk Sûresinin hakkı için, yine Kalem, Meâric, Hümeze, Şems ve Tekvir Sûreleri'nin hürmetine!

(Alternatif meali: Mülk sonra Kalem ve Mearic, Hümeze, Şems surelerinin hakkı için!)

61. Kısım[değiştir]

وَبِالذَّارِيَاتِ الذَّرِّ (ذَرِْواً) وَالنَّجْمِ اِذْ (اِذَا) هَوٰى

وَبِاقْتَرَبَتْ (بِاِقْتَرَبَتْ) لِىَ اْلاُمُورُ تَقَرَّبَتْ

61. Zâriyat, Necm ve Kamer Sûreleri hürmetine! Bütün işlerimi kolaylaştır!

(Alternatif meali: Zariyat, Necm ve Kamer sureleri hürmetine tüm işler bana yakınlaştırıldı! (Bütün işlerim kolaylaştı/kolaylaştırıldı))

62. Kısım[değiştir]

وَفٖى سُوَرِ الْقُرْاٰنِ حِزْباً وَاٰيَةً

عَدَدَ مَا قَرَاَ الْقَارٖى وَمَا قَدْ تَنَزَّلَتْ

62. Kurân-ı Hakimde hizb hizb, âyet âyet bütün sûrelerin hakkı için, katından indirilenler ve onlan okuyanların okudukları adedince!..

(Alternatif meali: Hizb hizb, âyet âyet inen bütün surelerin ve bu sure ve âyetleri okuyanların okumaları sayısınca! (Sana tazarru ve niyazda bulunuyorum).)

63. Kısım[değiştir]

فَاَسْئَلُكَ (وَاَسْئَلُكَ) يَا مَوْلَاىَ فٖى فَضْلِكَ الَّذٖى

عَلٰى كُلِّ مَٓا أَنْزَلْتَ (أَنْزَلَتْ) كُتْبًا تَفَضَّلَتْ

63. Ey Mevlâm! Nihayetsiz fazlınla kendilerine -peygamberler- kitaplar indirdiğin o lütuf ve ihsanını istiyorum!

(Alternatif meali: Ey Mevlâm! Fazlınla kendilerine kitaplar indirdiğin peygamberlere ihsan ettiğin lütuflar hürmetine!)

64. Kısım[değiştir]

بَاٰهِيّاً شَرَاهِيّاً اَذُونَاىِ صَبْوَةٍ

اَصْبَاوُثٍ (اَصْبَاءُوثٍ) اٰلِ شَدَّاىَ اَقْسَمْتُ بِطَيْطَغَتْ (بِطَيْطَفَتْ)

64. Ey Hayy ve Kayyûm!. Kadîr ve Cebbâr isimlerinin üzerine yemin ederek Sana yalvarıyorum!

(Alternatif meali: Âhiyyen ve Şerâhiyyen isimlerinle, Kadir ve Cebbar isimlerine kasem ederek sana yalvarıyorum!)

65. Kısım[değiştir]

بِسِرِّ بَدُوحٍ اَجْهَزَطٍ بَطَدٍ زَهَجٍ

بِوَاحِ الْوَحَا بِالْفَتْحِ وَالنَّصْرِ اَسْرَعَتْ

65. Ey Allâm-ül Guyûb! Fettâh isminin nuru ve ancak senin inayet ve yardımınla fetihler müyesser olur.

(Alternatif meali: Budûh (Bedûh), Echezat ile Betad, Zehac ve Vâh esrarı sayesinde fetih, yardım ve zaferler hızla neticeye ulaşır!)

66. Kısım[değiştir]

بِنُورِ فَجَشٍ مَعَ ثَظْخَزٍ (ثَطْخَزٍ) يَا سَيِّدٖى

وَبِاْلاٰيَةِ الْكُبْرٰى اَمِنّٖى مِنَ الْفَجَتْ

66. Ey Seyyidim ve Mevlâm! Nihayetsiz kibriya, azamet ve hâkimiyetinin hakkı için, Hakîm ismin hürmetine! Varlığını ve birliğini güçlü ve sarsılmaz delillerle ispat ve ilân eden Ayet-ül-Kübrâ'nın hakikatlerinin nuruyla beni her türlü tehlike ve felâketlerden emin eyle!

(Alternatif meali: Ey Seyyîdim! Feceşin sazhazin'den yansıyan nur hürmetine! Ayetü’l-Kübra hürmetine beni (bizi) tüm felaketlerden emin eyle!)

67. Kısım[değiştir]

بِحَقِّ فَقَجٍ مَعَ مَخْمَةٍ يَٓا إِلٰهَنَا

بِاَسْمَٓائِكَ الْحُسْنٰى اَجِرْنٖى مِنَ الشَّتَتْ

67. Ey her şeye gücü yeten ve hiçbir şey kendine ağır gelmeyen Kâdir olan ilâhımız! Fettâh isminin hakkı için, Rezzâk isminin hürmetine, ve İsm-i A'zam ve bütün güzel isimlerinin bereketiyle beni dağınıklık ve perişanlıktan muhafaza eyle!

(Alternatif meali: Ya İlahena! Fekacin mahmet ile (bu harflerin ifade ettiği manalar hürmetine) ve Esmaü’l-Hüsnan ile beni dağınıklık, sıkıntı ve perişaniyetten koru!)

68. Kısım[değiştir]

حُرُوفٌ لِبَهْرَامٍ عَلَتْ وَتَشَامَخَتْ

وَاسْمُ عَصَا مُوسٰى بِهِ الظُّلْمَةُ انْجَلَتْ

68. O harfler Merih yıldızı gibi yüksek ve âlidir. Asa-yı Musa ismiyle karanlıklar dağıldı.

(Alternatif meali: Öyle nûrlu harfler ki Mars yıldızı gibi yücedir. Asâ-yı Mûsa ismiyle karanlıklar dağılır.)

69. Kısım[değiştir]

تَوَسَّلْتُ يَا رَبِّ اِلَيْكَ بِسِرِّهَا

تَوَسُّلَ ذٖى ذُلٍّ بِهِ النَّاسُ اهْتَدَتْ

69. Ey bizleri sonsuz nimetleriyle terbiye eden Rabb'im! Bütün bu harflerin yüce mânâlarının sırlarını şefaatçi yaparak Sana yalvarıyorum ki, bu dua ve yakarışımın; acz, fakr ve zilletini izhar ederek hidayete erenlerin duası nevinden olmasını diliyorum!

(Alternatif meali: Bu harflerin yüce manalarıyla Sana tevessül ettim! Bu tevessülüm ve yakarışım, aczini, fakrını ve zilletini izhar edip Senden medet uman ve böylece hidayete erenlerin duası nevinden olsun!)

70. Kısım[değiştir]

حُرُوفٌ بِمَعْنَاهَا لَهَا الْفَضْلُ شُرِّفَتْ

مَدَى الدَّهْرِ وَالْاَيَّامِ يَا رَبِّ انْحَنَتْ

70. Ey kullarına nihayetsiz şefkat ve merhametiyle muamele eden Rabb'im! Bunlar taşıdığı mânâ itibariyle öyle harflerdir ki -onları zikredenler- asırlar boyu hep faziletle yüceltilmişlerdir.

(Alternatif meali: Ey Rabbim! Bunlar taşıdıkları mana itibariyle öyle harflerdir ki, onları zikredenler asırlar boyu fazilet ve şerefle yüceltilmişlerdir.)

71. Kısım[değiştir]

دَعَوْتُكَ يَٓا اَللّٰهُ حَقّاً وَإِنَّنٖى

تَوَسَّلْتُ بِاْلاٰيَاتِ جَمْعاً بِمَا حَوَتْ

71. Ey varlığı hak ve her hakkın gerçek sahibi olan Allah'ım! Kur'ân-ı Hakiminin bütün âyetleri ve ihtiva ettiği hakikatli sırları vesile kılarak Sana dua ve niyaz ettim!

(Alternatif meali: Allahım! Bütün ayetleri ve ifade ettikleri hakikatleri şefaatçi yaparak Sana dua edip yalvardım! Ne olur dualarımı kabul et!)

72. Kısım[değiştir]

فَتِلْكَ حُرُوفُ النُّورِ فَاجْمَعْ خَوَٓاصَّهَا

وَحَقِّقْ مَعَانٖيهَا بِهَا الْخَيْرُ تُمِّمَتْ

72. İşte bunlar (sûrelerin başlarındaki harfler) "Nur Harfleri"dir. Beni, onların bütün hasiyet ve meziyetlerine mazhar et! Ve her türlü hayrın kendisiyle tamamlanıp kemale erdiği o harflerin mânâlarını gerçekleştir.

(Alternatif meali: Nur harflerinin havassını (hassalarını, özelliklerini) bende topla! Her türlü hayrın tamamlandığı o harflerin manalarını gerçekleştir!)

73. Kısım[değiştir]

وَاُحْضِرَنٖى (اُحْضِرْنٖى) عَوْناً خَدٖيماً مُسَخَّراً

طُهَيْمَفْيَٓائٖيلُ (طُهَيْمَفَيَٓائٖيلُ) بِهِ الْكُرْبَتُ انْجَلَتْ

73. Bana yardımcı olarak öyle bir ruhanî -müekkel melek-hizmetkâr gönder ki her türlü gam, keder ve sıkıntılarım onunla giderilsin!

(Alternatif meali: Bana Tuheymefyail adında (ruhani) yardımcı bir hizmetçiyi musahhar et! Her türlü keder ve sıkıntım onunla ortadan kalksın!)

74. Kısım[değiştir]

فَسَخِّرْ لٖى فٖيهَا خَدٖيماً يُطٖيعُنٖى

بِفَضْلِ حُرُوفِ اُمِّ الْكِتَابِ وَمَا تَلَتْ

74. Ümmü'l-Kitap olan Fatiha Sûresi ve onu takip eden diğer sûrelerin harflerinin sırrı hürmetine! O ruhaniler içindeki hizmetkârı bana itaatkâr ve musahhar eyle!

(Alternatif meali: O yardımcıyı bana musahhar et! Ümmü’l-Kitap olan Fatiha suresi ve onu takip eden surelerin harfleri, faziletleri hürmetine!)

75. Kısım[değiştir]

وَاَسْئَلُكَ (فَاَسْئَلُكَ) يَا مَوْلَاىَ فٖى اِسْمِكَ (اسْمِكَ) الَّذٖى

بِهِ اِذَا دُعِىَ جَمْعُ اْلاُمُورِ تَيَسَّرَتْ (تَكَسَّرَتْ)

75. Ey Mevlam! Kendisiyle dua ve niyazda bulunulduğunda bütün işlerin müyesser olduğu İsm-i Âzam'ınla Sana dua ve niyaz ediyorum!

(Alternatif meali: Ey Mevlam! Sana bütün işleri kolaylaştıran ism-i a’zamınla yalvarıyorum! (Senden istediklerimi ism-i a'zamınla istiyorum).)

76. Kısım[değiştir]

اِلٰهٖى فَارْحَمْ ضَعْفٖى وَاغْفِرْلٖى زَلَّتٖى

بِمَا قَدْ دَعَتْكَ الْاَنْبِيَٓاءُ وَتَوَسَّلَتْ

76. İlâhî! Bütün Nebi ve Peygamberlerin, -Senin rızana kavuşmak için- vesile kılarak yaptıklan duaları hürmetine! Sonsuz acizlik ve zayıflığımdan dolayı bana merhamet et ve kusurlarımı bağışla!

(Alternatif meali: İlahi! Zayıflığıma ve güçsüzlüğüme merhamet et! Günahlarımı bağışla! Peygamberlerin sana dua ederken vesile ettikleri ve bu tevessülle yaptıkları dualar hürmetine!)

77. Kısım[değiştir]

اَيٰا خَالِقٖى يَا سَيِّدٖى اِقْضِ حَاجَتٖى

اِلَيْكَ اُمُورٖى يَٓا اِلٰهٖى تَسَلَّمَتْ

77. Ey her şeyin yaratıcısı olan Hâlık'ım ve Seyyid'im! İhtiyacımı gider! Ey bütün varlıkların Rabb'i olan İlahım! Bütün işlerimi Sana havale ediyorum!

(Alternatif meali: Ey Hâlık’ım! Ey Seyyîd’im! İhtiyaçlarımı gider. Bütün işlerimi sana teslim ettim!)

78. Kısım[değiştir]

تَوَسَّلْتُ يَا رَبِّ اِلَيْكَ بِاَحْمَدَا

وَاَسْمَٓائِكَ الْحُسْنَى الَّتٖى هِىَ جُمِّعَتْ

78. Ey bizi sonsuz nimetleriyle terbiye eden Rabb'im! Bütün güzel isimlerin olan Esmâ-i Hüsnâ hürmetine ve bütün güzel isimlerine mazhar olmakla kendisinde toplayan Resûl-i Ekremin Hz. Muhammed'i (a.s.m.), şefaatçi kılarak Sana yalvarıyorum!

(Alternatif meali: Ya Rabbi! Hazreti Ahmed’i (Hazreti Muhammed'i) (sallallahu aleyhi ve sellem) ve isimlerinin bir arada toplandığı esmaü’l-hüsnanı vesile ederek sana yalvarıyorum!)

79. Kısım[değiştir]

فَجُدْ وَاعْفُ وَاصْفَحْ يَٓا اِلٰهٖى بِتَوْبَةٍ

عَلٰى عَبْدِكَ الْمِسْكٖينِ مِنْ نَظْرَةٍ عَبَتْ

79. Ya İlâhî! Kusur ve günahlarından Sana dönüp bağışlanmasını dileyen bu aciz, zavallı ve miskin kuluna cömertliğinle, af ve mağfiretinle muamele et!

(Alternatif meali: Ya İlahi! Bu âciz ve miskin kulunun gereksiz bir bakış dâhil günahlarını bağışla! Cömertliğinle tevbesini kabul et!)

80. Kısım[değiştir]

وَوَفِّقْنٖى لِلْخَيْرِ وَالصِّدْقِ وَالتُّقٰى

وَاَسْكِنَّنِى الْفِرْدَوْسَ مَعَ فِرْقَةٍ عَلَتْ

80. Beni hayır, sıdk, doğruluk ve takva yolunda muvaffak kıl! Ve beni katında yüksek zümre ile birlikte Firdevs cennetine yerleştir!

(Alternatif meali: Beni hayır, sıdk ve takvaya muvaffak eyle! Yüksek fırkayla (katında yüksek derecesi olan toplulukla) birlikte beni Firdevs Cenneti’nin sakini yap! (oraya yerleştir).)

81. Kısım[değiştir]

وَكُنْ بٖى رَؤُفاً فٖى حَيَاتٖى وَبَعْدَمَا

اَمُوتُ وَاَلْقٰى ظُلْمَةَ الْقَبْرِ انْجَلَتْ

81. Yaşadığım müddetçe ve ölümümden sonra beni esirgeyip şefkat ve merhametinle muamele et! Aydınlık ve nura açılan kabirdeki zulmet perdesini kaldır!

(Alternatif meali: Hayattayken de, ölüp kabrin karanlığına gittiğimde de bana merhametli ol ki kabrin o zulmeti dağılıp aydınlığa açılsın!)

82. Kısım[değiştir]

وَفِى الْحَشْرِ بَيِّضْ يَٓا اِلٰهٖى صَحٖيفَتٖى

وَثَقِّلْ مَوَازٖينٖى بِلُطْفِكَ اِنْ خَفَّتْ

82. Yâ İlâhî! Haşirde amel defterimi beyaz kıl! Ve eğer iyiliklerim hafif gelirse lütfunla muamele ederek sevap terazimi ağırlaştır!

(Alternatif meali: Allahım! Mahşerde amel defterimin sayfalarını beyaz eyle! Mizanda sevaplarım hafif gelirse lütfunla onları ağırlaştır!)

83. Kısım[değiştir]

وَجَوِّزْنٖى (جَوِّزَنّٖى) حَدَّ الصِّرَاطِ مُهَرْوِلاً

وَاحْمِنٖى (وَاَحْمِنٖى/ وَاحْمِيَنّٖى) مِنْ حَرِّ نَارٍ وَمَا حَوَتْ

83. Beni, keskin Sırat Köprüsünden süratle geçir! Ve beni cehennem ateşi ve içindeki dehşetli azaptan muhafaza eyle!

(Alternatif meali: Beni sırat köprüsünden hızlıca geçir! Cehennem ateşinden ve içindekilerden koru!)

84. Kısım[değiştir]

وَسَامِحْنٖى (سَامِحَنّٖى) مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ جَنَيْتُهُ

وَاغْفِرْ خَطٖٓيئَاتِى (خَطٖٓيئَاتِىَ) الْعِظَامَ وَاِنْ عَلَتْ

84. İşlemiş olduğum her bir günahı affet! Çok da olsa büyük hata ve kusurlarımı bağışla!

(Alternatif meali: İşlediğim bütün günahlarımdan bana müsamaha göster (beni affet)! Hatalarım, günahlarım büyük de olsa beni mağfiret et!)


(28. Lema'dan)

(Risâle-i Nûr’a üç fıkrasında kuvvetli işaret eden Hazreti İmâm-ı Alî radıyallâhü anhın Kasîde-i Celcelûtiye’si, hiçbir cihetle tesâdüfe hamledilmez. Ve tevâfuklu bir kerâmetini beyân etmeye mecbûr oldum. Şöyle ki: Üç aydan beri o kasîdeyi okuyorum. Yalnız sekiz sahî­feyi, halledemediğim bir vefka dâir olduğu için okumuyordum. Fakat âhirinde وَصَلِّ اِلٰهِي’den başlayan âhirki iki sahîfeyi de, ötekilerle beraber okuyordum. Yetmiş def‘a kat‘î, belki tahmînime göre yüze yakın def‘ada istisnâsız her def‘a ne vakit elime alıp baştan okuduktan sonra âhirini açarken, فَيَا حَامِلَ الْأِسْمِ الَّذِي جَلَّ قَدْرُهُ ile başlayan sahîfe açılıyordu. Ben hayret ediyordum. Onu okumayarak iki sahîfe sonra وَصَلِّ اِلٰهِي ile başlayan iki sahîfe âhirini okuduklarıma zammederek her ne vakit baştan okuduğumda, terk ettiğim sekiz sahîfeye gelirken kitabın bâkî kalan yüze yakın sahîfeleri içinde açtıkça, yine فَيَا حَامِلَ الْأِسْمِ sahîfesi açılıyordu. Hayret içinde hayret ediyordum. Elli def‘adan sonra dedim: “Acaba bu sahîfe neden açılıyor? Onu da okusam ne olur?” Baktım ki, Kasîde-i Celcelûtiye’yi okuduğum maksadın neticesini o sahîfe gösteriyor. Ben terk ettiğimden hata ettiğimi bildim. Ondan sonra okumaya başladım. Ondan sonra, belki kırk def‘adan fazla el attıkça yine o sahîfe açılıyordu. Nihâyet arkadaşlarıma hikâye ettim. Onlar da hayret içinde hayrette kaldılar. Dedim: “Bu, Celcelûtiye’nin bir kerâmetidir.” Sizleri değil, başkalarını iknâ‘ edecek maddî delil elimde yok. Yalnız benim müşâhedâtım var. Benim müşâhedâtım, başkasına huccet olamaz. Benim de şimdiye kadar delilsiz da‘vâları yazmak âdetim değildir. Fakat madem şu tevâfuk, acîbdir. Elbette “Beni yaz” diye işaret ediyor. Ve inanmayanlara kendini inandıracak ki, yazdırmak istiyor. Cenâb-ı Hakk’a yüz bin şükür ediyorum ki, bana hem büyük bir teselli, hem da‘vâma büyük bir delil gösterdi. Ve tevâfukun beş-altı nevi‘, bize ve mesleğimize medâr-ı imtiyâz ve vesîle-i teşvîk olarak verilmiştir. Ve her me’yûsiyet ve gevşeklik zamanımızda bir kamçı ve teşvîk ve bir kerâmet ve hizmet-i Kur’âniyeye medâr bir tevâfuk-u latîfe imdâdımıza yetiştiği gibi, bu def‘a da yetişti. Evet, kalben gayet alâkadâr olduğum kardeşlerimin mufârakat zamanının pek yakın olduğu bir zamanda ve hapiste yalnız kalacağım bir anda ve üç ayda yetmiş def‘a acîb bir tarzda bana açılan bir sahîfenin kerâmetini da‘vâ ettiğim ve delilsiz kaldığım bir hengâmda, Hazret-i Alî radıyallâhü anhın Celcelûtiye kasîdesinin yetmiş def‘a bilâ-istisnâ bana açılan, فَيَا حَامِلَ الْأِسْمِ الَّذِي جَلَّ قَدْرُهُ’den başlayan üç-dört satırda üç-dört kuvvetli emâre ve delil vardır ki, فَيَا حَامِلَ الْأِسْمِ hitâb-ı umûmîsinde bize hususî bakıyor.)

(28. Lem'a)


Not: Bediüzzaman'ın ilk başta okumadığı bölüm 85.-113. kısımlardır. Daha sonra okumadığı فَيَا حَامِلَ الْأِسْمِ الَّذِي جَلَّ قَدْرُهُ ile başlayan 106. kısım yüze yakın defa Üstad'a açılınca oradan sonrasını da okumaya başlıyor. Yani:

Nihai olarak Üstad'ın okuduğu bölüm: 1.-84. Kısımlar ve 106.- 122. Kısımlar

Üstad'ın okumadığı bölüm: 85.-105. Kısımlar

85. Kısım (Bediüzzaman buradan itibaren 105. Kısmın sonuna kadar okumamıştır)[değiştir]

فهٰذاَ خَوَاتِمُهُنَّ مَنْ قَدْ خَصَّصْتُهاَ

بِسِرٍّ مِنَ الْأَسْرَارِ فِى اللَّوْحِ أُنْزِلَتْ

85. Bu hatemler (mühürler) hassalara (bazı sırlı özelliklere) sahiptir. Bu sırlar, indirildiği levhadaki (Levh-i Mahfuz) esrardan dolayıdır.

86. Kısım[değiştir]

ثَلاَثُ عِصِىٍّ صُفِّفَتْ بَعْدَ خَاتَمٍ

عَلىَ رَأْسِهَا مِثْلُ السِّهَامِ تَقَوَّمَتْ

86. Üç âsâ (âsâ misali çizgiler) saf saf dizilmişler hatemden (mühürden) sonra! Başlarına kafası düz ok misali çizgi konmuş!

87. Kısım[değiştir]

وَمِيمٌ طَمِيسٌ أبْتَرُ ثُمَّ سُلَّمُ

وَفِى وَسَطِهاَ بِالْجَرَّتَيْنِ تَشَرْبَكَتْ

87. Birazı kesilmiş sönük bir mim, sonra merdiven. Ortasında birleşmiş iki esre.

88. Kısım[değiştir]

وَاَرْبَعَةٌ تُحْكىٖ الْأَنَامِلَ بَعْدَهَا

تُشِيرُ اِلىَ الْخَيْرَاتِ وَالرِّزْقَ جُمِّعَتْ

88. Ve ondan sonra çiviye (parmağa) benzeyen dört çizgi. Toplanmış rızka ve hayırlara işaret eden.

89. Kısım[değiştir]

وَهَاءٌ شَقٖيقٌ ثُمَّ وَاوٌ مُقَوَّسٌ

كَاُنْبُوبِ حَجَّامٍ مِنَ السِّرِّ قَدْحَوَتْ

89. İkiye yarılmış “he” harfi, sonra kavisli bir “vav”. Hacamatçının tüpü gibi ve sırlara sahip.

90. Kısım[değiştir]

وَاَوَاخِرُهَا مِثْلُ الْأَوَائِلِ خَاتَمٌ

خُمَاسِيٌّ أَرْكَانٍ بِهِ السِّرُّ قَدْحَوَتْ

90. Sonundaki hatem (mühür) de evvelki (baştaki) hatem gibi. Beş köşesi var ve sırları havi (sırlar taşıyor).

91. Kısım[değiştir]

فَعَدِّلْهُ مِنْ بَعْدِ عَشْرٍ ثَلَاثَةً

وَلَاتَكُ فِى اِحْصَاءِهاَ مُتَوَهِّمَتْ

91. On üçten sonra sayma! Onların sayısında tevehhüm etme (vehme kapılma)!

92. Kısım[değiştir]

ثَلَاثٌ مِنَ التَّوْرَاتِ لَاشَكَّ اَرْبَعُ

وَاَرْبَعٌ مِنْ اِنْجِيلِ عِيسَى بْنِ مَرْيَمَتْ

92. Şüphe etme üçü Tevrat’ta! Dördü de İsa ibn-i Meryem'in İncil’inde!

93. Kısım[değiştir]

وَخَمْسٌ مِنَ الْقُرْاٰنِ هُنَّ تَمَامُهَا

اِلىَ كُلِّ مَخْلوُقٍ فَصٖيحٍ وَاَبْكَمَتْ

93. Ve beşi de Kur’an ile tamam oldu! Fasih (akıcı) konuşan, konuşamayan (ebkem) tüm mahlûkat için!

94. Kısım[değiştir]

فَهٰذَا اِسْمُ اللهِ جَلَّ جَلَالُهُ

وَأَسْمَائُهُ عِنْدَ الْبَرِيَّةِ قَدْ سَمَتْ

94. İşte bu Allah Celle Celalühû'nun ismidir! O'nun isimleri yaratılmışların yanında yüksektir (yücedir)!

95. Kısım[değiştir]

فَهٰذَا اِسْمُ اللهِ يَا قَارِئُ إنْتَبِهْ

وَلَاتَرْتَدِدْ تَبْلىِ لِرُوحِكَ بِالْخَبَتْ

95. Ey okuyucu! Dikkat et! Bu Allah'ın ismidir! Şüpheye düşüp de ruhun irtidat edip aşağılara düşmesin (ruhun zayıflayıp solmasın)!

96. Kısım[değiştir]

فَهٰذَا اِسْمُ اللهِ يَا جَاهِلُ إعْتَقِدْ

وَاِيَّاكَ تَشْكُكْ تَتْلُفُ الرُّوحَ وَالْجَنَتْ

96. Bu Allah’ın ismidir, cahillik etme inan! Şüpheye düşüp ruhunu telef ederek cinayet (cenet) işlemeyesin!

97. Kısım[değiştir]

فَخُذْ هٰذِهِ الْأَسْمَاءَ حَقّاً وَاَخْفِهَا

فَفِيهَا مِنَ الْأَسْرَارِ مَالاَ بِهٖ لَوَ تْ

97. Bu isimleri al ve gerçekten onları sakla! İçinde kaybolmayan çok sırlar vardır!

98. Kısım[değiştir]

بِهَا الْعَهْدُ وَالْمِيثَاقُ وَالْوَعْدُ وَالْلِقَا

وَبِالْمِسْكِ وَاْلكَافُورِ حَقّاً قَدِاخْتَمَتْ

98. Söz, misak (antlaşma) ve vaad bu isimlerle olur! Misk ve kâfur ile gerçekten onları mühürledi! (onlar mühürlendi)

99. Kısım[değiştir]

وَلَا تُعْطِ ذَا الْأَسْمَاءِ يَوْماً لِجَاهِلٍ

وَلَوْ كَانَ مَعَ أُنْثَى لَكَا نَتْ بِهِ سَمَتْ

99. Bu isimleri bir gün cahillere verme (onlara söyleme)! Eğer bu isimler bir kadınla olsaydı (kadının yanında bulunsaydı) selamete ererdi (bu isimlerden dolayı korku ve endişe duymazdı).

100. Kısım[değiştir]

فَإِنْ كَانَ حَامِلُهَا مِنَ الْخَوْفِ هَارِباً

فَاَقْبِلْ وَلاَ تَخْشَ الْمُلوُكَ بِمَا حَوَتْ

100. Eğer üzerinde korku varsa ve bu yüzden kaçıyorsan, (bu esmalar ile) meliklerden (krallardan) bile korkma!

101. Kısım[değiştir]

فَإِنْ كَانَ مَصْرُوعاً مِنَ الْجِنِّ وَاقِعاً

فَحَامِيمَ حَرْفُ الْعَيْنِ يَا صَاحُ قُطِّعَتْ

101. Eğer cinlerden dolayı sara hastalığına yakalanırsan, Hâ mîm ve ayn harfiyle "Ya Sâh" diyerek kopar (kes)! (ya da "hâ mîm ve ayn harfini çağırarak kopar").

102. Kısım[değiştir]

فَتَرْسِمُ مِنْ فَوْقِ الْجَبيِنِ حُرُوفَهَا

فَهَاهِيَ اِسْمُ اللهِ جَمِيعاً تَفَضَّلَتْ

102. Harfleri alnına (hastanın alnına) resmedersin (çizersin). Bunların hepsi Allah'ın faziletli yüce isimleridir!

103. Kısım[değiştir]

وَإِنْ كَانَ إِنْسَاناً يَخَافُ عَدُوَّهُ

وَلَا تَخْشَ مِنْ بَاْسِ الْمُلُوكِ وَلَوْ طَغَتْ

103. Eğer bir insan düşmanından korkuyorsa, en azgın en sefih meliklerden (krallardan) bile korkmaz! (bu bahsedilen esmalar ile).

104. Kısım[değiştir]

فَإِنْ كَانَ هَذَا الْاِسْمُ فيِ مَالِ تَاجِرٍ

فَأَمْوَالُهُ بِالْخَيْرِ وَالْجُودِ قَدْ نَمَتْ

104. Eğer bu isimler bir tüccarın malının yanındaysa (bu isimlere sahipse), serveti hep hayırla ve bereketle artarak büyür!

105. Kısım[değiştir]

وَإِنْ كُنْتَ حَامِلَهَا مِنَ الْخَوْفِ هَارِباً

فَاَ قْبِلْ وَلَا تَخْشَ فَتَأْمَنْ مِنَ الْخَبَتْ

105. Korkudan dolayı kaçacak gibi oluyorsan (ya da kaçıyorsan), bu isimler ile korkmana gerek kalmaz ve güvende olursun!

106. Bediüzzaman buradan itibaren okumuştur. (Üstadın okuduğu sırayla: 85.) Kısım[değiştir]

فَيَا حَامِلَ اْلاِسْمِ الَّذٖى جَلَّ قَدْرُهُ

تَوَقّٰى بِهٖ كُلَّ اْلاُمُورِ تَسَلَّمَتْ

106. (Üstadın okuduğu sırayla: 85.) Ey Kadri Yüce İsm-i Azam'ı taşıyan ve Onu kendine muhafız ittihaz edinen! İsm-i A'zam'ın bereketiyle her bir tehlikeden selâmetle kurtulacaksın!

(Alternatif meali: Ey kadri yüce ismi taşıyan (ism-i a’zamı taşıyan) ve onu kendine muhafız ittihaz edinen! Tüm tehlikeli durumlardan kurtulup selamete ereceksin!)

107. (Üstadın okuduğu sırayla: 86.) Kısım[değiştir]

فَقَاتِلْ وَلَا تَخْشَ وَحَارِبْ وَلَا تَخَفْ

وَدُسْ كُلَّ اَرْضٍ بِالْوُحُوشِ تَعَمَّرَتْ

107. (Üstadın okuduğu sırayla: 86.) Savaş, -âhirzamanın dehşetli harbinden- korkma! Çarpış, çekinme! Vahşi ve acımasız zâlimlerin bulunduğu her yere gir!

(Alternatif meali: Korkma! Savaş ve korkma! Harbet, çekinme! Vahşi canavarlarla (zalimlerle) dolu olan arzın (yeryüzünün) her yerine ayak bas!)

108. (Üstadın okuduğu sırayla: 87.) Kısım[değiştir]

وَاَقْبِلْ وَلَا تَهْرَبْ وَخَاصِمْ مَنْ تَشَٓاءُ

وَلَا تَخْشَ بَاْساً لِلْمُلُوكِ وَلَوْ حَوَتْ

108. (Üstadın okuduğu sırayla: 87.) Karşılaş, kaçma! Dilediğin düşmanla mücadele et! Melik ve reislerin; tecavüz, tevkif ve kuşatmasından korkma!

(Alternatif meali: Karşılaşmaktan korkup kaçma! Dilediğinle savaş! Meliklerin (hâkimler, padişahlar, reislerin) sana karşı hücumlarından, esaretlerinden ve yakalamalarından korkma!)

109. (Üstadın okuduğu sırayla: 88.) Kısım[değiştir]

فَلَا حَيَّةٌ تَخْشٰى وَلَا عَقْرَبٌ تَرٰى

وَلَا اَسَدٌ يَأْتٖى اِلَيْكَ بِهَمْهَمَتْ

109. (Üstadın okuduğu sırayla: 88.) Korkacağın ne bir yılan, ne bir akrep ne de sana kükreyerek gelebilecek bir aslan vardır!

(Alternatif meali: Ne yılandan, ne akrepten ne de sana doğru kükreyerek gelecek bir arslandan korkma! (sana zarar veremezler).)

110. (Üstadın okuduğu sırayla: 89.) Kısım[değiştir]

وَلَا تَخْشَ مِنْ سَيْفٍ وَلَا طَعْنِ خَنْجَرٍ

وَلَا تَخْشَ مِنْ رُمْحٍ وَلَا شَرٍّ (شَرٌّ) أَسْهَمَتْ

110. (Üstadın okuduğu sırayla: 89.) O savaş ve mücadelede; ne bir kılıçtan, ne bir hançer yarasından, ne bir mızraktan, ne de isabet edecek bir okun şer ve tehlikesinden kork!

(Alternatif meali: (Mücadelende) kılıçtan, hançer yarasından, mızraktan ve her yeri kaplamış şerden (kötülüklerden) korkma!)

111. (Üstadın okuduğu sırayla: 90.) Kısım[değiştir]

جَزَا مَنْ قَرَا هٰذَا شَفَاعَةُ اَحْمَدَا

وَيُحْشَرُ فِى الْجَنَّاتِ مَعَ حُورٍ صُفِّفَتْ (حُفِّفَتْ)

111. (Üstadın okuduğu sırayla: 90.) İşte bunu okuyanın mükâfatı, Resûl-i Ekrem Hz. Muhammed'in (a.s.m.) şefaatidir. Ve o, içinde sıra sıra dizilmiş hurilerle birlikte cennetlerde haşrolacaktır.

(Alternatif meali: Bunu okuyanın mükâfatı Resulullah Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) şefaatidir. Ve Cennet‟de saf saf olmuş hurilerle birlikte haşrolacaktır!)

112. (Üstadın okuduğu sırayla: 91.) Kısım[değiştir]

وَاعْلَمْ بِاَنَّ الْمُصْطَفٰى خَيْرُ مُرْسَلٍ

وَاَفْضَلُ خَلْقِ اللّٰهِ مَنْ قَدْ تَفَرَّقَتْ

112. (Üstadın okuduğu sırayla: 91.) Bil ki şüphesiz Hz. Muhammed Mustafa (a.s.m.), gönderilen resullerin en seçkini ve Allah'ın yeryüzünde bulunan mahlûkatının en faziletlisidir.

(Alternatif meali: Bil ki Hazreti Muhammed Mustafa (aleyhissalatü ves selam), resullerin en üstünüdür. Farklı farklı yaratılan yaratılmışların en faziletlisidir!)

113. (Üstadın okuduğu sırayla: 92.) Kısım[değiştir]

وَصَدِّرْ بِهٖ مِنْ جَاهِهٖ كُلَّ حَاجَةٍ

وَسَلْهُ لِكَىْ تَنْجُوَ مِنَ الْجَوْرِ وَالطَّغَتْ

113. (Üstadın okuduğu sırayla: 92.) Ve Hâlık'ın katındaki makam, rütbe ve şânının yüceliğinden dolayı her türlü arzu ve ihtiyaç duasının başında onu (a.s.m.) zikret! Ve her türlü zulüm ve tecavüzden korunmak için onu (a.s.m.) şefaatçi ve vesile kıl!

(Alternatif meali: Her ihtiyacında O’nu (aleyhissalatü vesselam) kendine şefaatçi yap! Her türlü kötülükten, zulümden yine O‟nu (aleyhissalatü vesselam) vesile ederek kurtulursun!)

114. (Üstadın okuduğu sırayla: 93.) Kısım[değiştir]

وَصَلِّ اِلٰهٖى كُلَّ يَوْمٍ وَسَاعَةٍ

عَلَى الْمُصْطَفَى الْمُخْتَارِ مَا نَسْمَةٌ سَمَتْ

114. (Üstadın okuduğu sırayla: 93.) Her gün, her saat ve rüzgârın estiği her an, o seçkin Muhammed Mustafa'ya (a.s.m.) salât eyle Allah'ım!

(Alternatif meali: İlahi! Her gün, her saat, her nefeste (her esintide) Hazreti Muhammed Mustafa'ya (sallallahu aleyhi ve sellem) salat eyle!)

115. (Üstadın okuduğu sırayla: 94.) Kısım[değiştir]

وَصَلِّ عَلَى الْمُخْتَارِ وَاْلاٰلِ كُلِّهِمْ

كَعَدِّ نَبَاتِ الْاَرْضِ وَالرّٖيحِ مَا سَرَتْ

115. (Üstadın okuduğu sırayla: 94.) Yaratılmışların en seçkini olan Muhammed Mustafa'ya (a.s.m.) ve bütün Ehl-i Beyt'ine de bütün nebatat ve esen rüzgâr adedince salât et!

(Alternatif meali: O seçkin Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve sellem) ve bütün âline (ailesine, ehl-i beytine) (radıyallahu anhüm) yeryüzünün nebatatı ve rüzgârın esintileri sayısınca salât et!)

116. (Üstadın okuduğu sırayla: 95.) Kısım[değiştir]

وَصَلِّ صَلَاةً تَمْلَأُ الْاَرْضَ وَالسَّمَٓاءَ

كَوَبْلِ غَمَامٍ مَعَ رُعُودٍ تَجَلْجَلَتْ

116. (Üstadın okuduğu sırayla: 95.) Ve öyle salât eyle ki rahmet yüklü bulutlar içinde çakıp parlayan şimşeklerle birlikte sağanak halinde şiddetle boşalan yağmur gibi arzı ve semâyı doldursun!

(Alternatif meali: Öyle salât eyle ki, arzı ve semayı doldursun! Parlayan şimşekler ve gök gürlemeleriyle dökülen yağmur gibi!)

117. (Üstadın okuduğu sırayla: 96.) Kısım[değiştir]

فَيَكْفٖيكَ اَنَّ اللّٰهَ صَلّٰى بِنَفْسِهٖ

وَاَمْلَاكَهُ صَلَّتْ عَلَيْهِ وَسَلَّمَتْ

117. (Üstadın okuduğu sırayla: 96.) Bizzât Yüce Allah'ın ve meleklerinin ona salât ve selâm etmesi, -onun (a.s.m.) şan ve şerefinin büyüklüğünü anlaman için- sana yeter!

(Alternatif meali: Bizzat Allah’ın ve meleklerinin O'na (sallallahu aleyhi ve sellem) salât ve selâm getirmesi (salât u selâmın önemini anlaman açısından) senin için yeterlidir.)

118. (Üstadın okuduğu sırayla: 97.) Kısım[değiştir]

وَسَلِّمْ عَلَيْهِ دَٓائِماً مُتَوَسِّلاً

مَدَى الدَّهْرِ وَالْاَيَّامِ مَا شَمْسٌ أَشْرَقَتْ

118. (Üstadın okuduğu sırayla: 97.) O halde sen de günler ve zaman aktıkça, güneş doğmaya devam ettikçe onu (a.s.m.) şefaatçi ve vesile yaparak daima ona (a.s.m.) salât ve selâm getir!

(Alternatif meali: O halde sen de, yıllar ve günler sürdükçe, güneş ışık saçmaya devam ettikçe, (şefaatini umarak) O'nu (aleyhissalatü ves selam) vesile et ve devamlı O'na (aleyhissalatü ves selam) salât u selâm getir.)

119. (Üstadın okuduğu sırayla: 98.) Kısım[değiştir]

وَسَلِّمْ عَلَى الْاَطْهَارِ مِنْ اٰلِ هَاشِمٍ

عَدَدَ مَا حَجَّ الْحَجٖيجُ وَسَلَّمَتْ

119. (Üstadın okuduğu sırayla: 98.) Hâşimoğullarının pâk ve mübareklerine, hac ziyaretinde bulunan hacıların sayısınca ve onların Kabe'de getirdikleri tekbir, tehlil ve salâvatları adedince selâm et!

(Alternatif meali: Âl-i Haşim’in soyundan pâk olanlara da, hac eden hacılar ve getirdikleri salât u selâm sayısınca selâm et!)

120. (Üstadın okuduğu sırayla: 99.) Kısım[değiştir]

وَارْضَ يَٓا اِلٰهٖى عَنْ اَبٖى بَكْرٍ مَعَ عُمَرَ

وَارْضَ عَلٰى عُثْمَانَ مَعَ حَيْدَرِ الثَّبَتْ

120. (Üstadın okuduğu sırayla: 99.) Yâ İlâhî! Ebû Bekir (r.a.) ile birlikte Ömer'den (r.a.) razı ol! Osman (r.a.) ile birlikte Allah'ın sarsılmaz arslanı Ali'den (r.a.) de razı ol!

(Alternatif meali: Ya İlahi! Hazreti Ebu Bekir (radıyallahü anh) ile Hazreti Ömer'den (radıyallahü anh) razı ol! Hazreti Osman (radıyallahü anh) ve bir ismi de Haydar olan Hazreti Ali'den (radıyallahü anh) razı ol!)

121. (Üstadın okuduğu sırayla: 100.) Kısım[değiştir]

كَذَا اْلاٰلُ وَالْاَصْحَابُ جَمْعاً جَمٖيعُهُمْ

مَعَ الْاَوْلِيَٓاءِ وَالصَّالِحٖينَ وَمَا حَوَتْ

121. (Üstadın okuduğu sırayla: 100.) Aynı şekilde Resûl-i Ekrem Efendimizin (a.s.m.) bütün Ehl-i Beyt ve Ashabıyla birlikte evliyalar, sâlih kullar ve onlara tabi olanların hepsinden razı ol!

(Alternatif meali: Aynı şekilde Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) bütün ailesinden, ashabından, evliyadan, salihlerden (rıdvanullahu aleyhim ecmain) ve onların yolunu takip eden herkesten razı ol!)

122. (Üstadın okuduğu sırayla: 101.) Kısım[değiştir]

مَقَالُ عَلِىٍّ وَابْنِ عَمِّ مُحَمَّدٍ

وَسِرُّ عُلُومٍ لِلْخَلَٓائِقِ جُمِّعَتْ

122. (Üstadın okuduğu sırayla: 101.) İşte bu, Hz. Muhammed'in (a.s.m.) amcasının oğlu Ali'nin (r.a.) sözüdür. Ve mahlûkatla ilgili ilimlerin özü ve sırrı onda toplanmıştır.

(Alternatif meali: Bu, Hazreti Muhammed’in (aleyhissalatü ves selam) amcasının oğlu Hazreti Ali’nin (radıyallahü anh) makalesidir (sözüdür). Ve mahlûkatla ilgili ilimler, sırlar onda toplanmıştır!)