Çalışkanlar

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Çalışkanlar Hanedanı, Üstad Hz. Denizli hapsinden sonra Emirdağ'da ikamete memur edildiğinde ailecek Üstad'ın her türlü hizmetinde bulunan ve ilk sahip çıkan mübarek bir ailedir.

Bediüzzaman Çalışkan kardeşleri Emirdağ gurbetinde samimi akrabaları olarak görmüştür. Nakşibendi şeyhi Ali Çalışkan’ın 6 oğlu (yaş sırasıyla Osman, Abdullah, Mehmed, Hasan, Ahmed ve Mahmut) Üstad Emirdağ'a ilk geldiği günden itibaren hanımları ve evlatlarıyla beraber sahip çıktılar. Mehmed Çalışkan oğlu Ceylan'ı küçük yaşta Üstad'ın hizmetine verdi. Mahmut Çalışkan Üstad'ın şöförlüğünü yaptı. Emirdağ'daki dükkanları nur talebeleri için bir irtibat merkezi oldu. Osman Çalışkan ve oğlu Halil ile Mehmed Çalışkan'ın oğlu Ceylan Afyon hapsinde Üstad ile beraber bulundu. Mahmut Çalışkan'ın Stalin hakkında gördüğü rüyayı Üstad lahika olarak neşretmiştir.[1][2]

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Aziz, sıddık kardeşlerim ve benim hakkımda bu gurbette samimi akrabalarım Osman, Mehmed, Hasan Efendiler!

Sizin hâlisane, bana ve Risale-i Nur’a karşı hiç unutulmayacak hizmetinize bir mükâfat-ı âcile olarak Hasan Feyzi ve sair talebelerin, Çalışkan Hanedanına karşı fevkalâde teveccühleri ve umum memlekette sizin şerefinizi neşretmeleri ve ehl-i hakikati size dost yapmakları cihetiyle; benden ziyade Risale-i Nur ve şakirdlerini himaye ve muhafaza etmek ve ehl-i siyasetin ve beni zehirleyen düşmanlarımın desiselerinden kurtarmak için gayet derecede bir ihtiyat, tam bir sadakat ve benim yerimde tam bir dikkat ile mükellefsiniz. Yoksa az bir hata, yalnız bana değil belki binler masum şakirdlere ve şimdi parlayan şerefinize dokunacak. Benim vaziyetim ve verilen sıkıntılar altı vecihle kanunsuz olmasından, ileride mes’uliyetten kurtarmak için insafsız ve kanunsuz beni tazip edenler, kendilerine bir bahane, bir vesile arıyorlar. Pek çok dikkatli olmanız lâzımdır.

(Emirdağ Lahikası 1)Aziz, sıddık kardeşlerim!


Evvela: Re’fet, Edhem ve Çalışkanlar ve Burhan gibi Nur nâşirlerini tahliye etmeleri gösteriyor ki Nurların intişarı yasak değil ve mahkeme ilişemiyor. Hem cemiyetçilik bulunmadığına bir karar alâmetidir. Hem meselemizi uzatmada, Nurlara nazar-ı dikkati geniş bir dairede celbetmesinden, onları okumasına bir umumî davet ve resmî bir ilanat hükmünde işiten müştakların okumak heveslerini tahrik ettiğinden, sıkıntımızdan, zarardan yüz derece ziyade bize ve ehl-i imana menfaatlere vesiledir. Zaten bu zamanda, en geniş daire-i zeminde, en dehşetli ve küllî bir hücumda tecavüz eden dalalet ordularına karşı böyle kudsî bir ders, bu suretle atom bombası gibi inşâallah tesirini göstermeye bir işarettir.

(Şualar, 14. Şua)


Üçüncü sual:

Bir mektubun yirmi kelimesinde beş kelime kusurlu görülse, o beş kelime sansür edilir. Mütebâkisine izin vermek bir düstur iken, Eskişehir Mahkemesi'nin dört ay tedkikten sonra, yüzbin kelime içinde zahirî nazarda zararlı tevehhüm edilen yalnız onbeş kelimeden başka bulmamasıyla ve heyet-i vekile de dört yüz sahifeli Zülfikar'ın yalnız iki sahifesinde (şimdiki kanuna uygun olmamasından) otuz sene evvel yazılan iki âyetin tefsirinden başka ilişmemesi ve Denizli ve Ankara ehl-i vukufu onbeş sehivden başka ilişmemesiyle ve şimdiye kadar yüzbinler adamın ıslahına vesile olmasıyla, vatana ve millete bin büyük menfaatı tahakkuk eden Risale-i Nur'a, küçük bir hizmet eden veya kendi imanını kurtardığı için bir risalesini yazan ve Emirdağı'nda garib ve ihtiyarlığıma şefkaten bana kardeşlik eden Çalışkanlar gibi rıza-yı İlahî için bana hizmet eden bîçareleri iş mevsiminde ve dehşetli kışta taht-ı tevkife almak, hükûmet-i cumhuriyenin hangi prensibiyle kabil-i tevfik olabilir? Ve hangi kanunu, müsaade etmeğe imkânı var?

(Şualar, 14. Şua)


Emirdağı’nda ilk defa Üstadla yakından alâkadar olan Çalışkanlar Hanedanı, kasabalarına nefyedilen bu âlim ve fâzıl ihtiyar zata yakından dostluk göstermişler, hizmetine koşmuşlar, sırf lillah için olan bu irtibatlarını sû-i tefsir edenlerin yalan ve tezviratına aldırmayarak alâkalarını gevşetmemişlerdi. Çalışkanlarla beraber Emirdağı’nda birçok sadık mü’minler Nur’a talebe olmuşlar, Üstadın hizmet-i Nuriyesine iştirak etmişler Nur risalelerini okuyup yazmaya ve etrafa neşre başlamışlardı.

(Tarihçe-i Hayat, Emirdağ Hayatı)


Size, manidar ve acib ve Risale-i Nur’un talebeleriyle ve Risale-i Nur ve Âyetü’l-Kübra’nın kerametiyle ve ehl-i dünyanın ilişmek niyetleriyle alâkadar, karşımda eskiden belediye bulunan hükûmet dairelerinden birisi, hiçbir şey kurtulmayarak, hiç görmediğimiz acib bir parlamakla gecenin en soğuk bir vaktinde üç saat cehennem gibi yandığı halde; tam bitişiğinde, Risale-i Nur’un çalışkanlarından bir talebesi ve yine iki kardeşinin, masum Ceylan’ın sermayelerinin kısm-ı a’zamı bulunan büyük mağazaları, o yangın yeri ile iki küçük dükkân fâsıla ile o dehşetli yangın bütün şiddetiyle mağazaya doğru gelirken bîçare Ceylan yanıma geldi, dedi: “Biz yanıyoruz, mahvolduk!”

Ben de iki gün evvel mağazalarında bulunan Âyetü’l-Kübra’nın bir kısım matbu nüshalarını yanıma getirmek için söyledim fakat getirmedi. Demek o ateşi söndürmek için orada kalmıştı. Ben de Risale-i Nur’u ve Âyetü’l-Kübra’yı şefaatçi yapıp: “Yâ Rabbi kurtar!” dedim.

Üç saat o dehşetli yangın hücumunda bütün o büyük daireyi mahvetti. Altında ve bitişiğindeki dükkânları bütün yaktı, yıktırdı. Risale-i Nur’un ve Âyetü’l-Kübra’nın hıfzında olan mağazaya kat’iyen ilişmedi ve altındaki şakirdin dükkânı da müstesna olarak sağlam kaldı. Yalnız ahali camlarını kırdılar. Eğer ahali ilişmeseydi, eşyalarını almasaydılar hiçbir zarar olmayacaktı.

İşte Isparta halıcıhanesinin yangını ile Risale-i Nur’un derslerine köşklerini tahsis eden zatların o dehşetli yangınla bitişik iki kardeşinin iki hanesinin kurtulması Risale-i Nur’un bir kerameti olduğu gibi; Kastamonu’da aynen bu Emirdağı yangını gibi orada karşımdaki dehşetli bir yangının ittisalindeki Risale-i Nur şakirdlerinden Hâfız Ahmed’in evi hârika bir surette kurtulması ve hemşiresinin üçüncü kat yangın içinde hârika bir tarzda hem elmas ve altın mücevheratını hem canını Risale-i Nur’un berekâtıyla kurtarması misillü; burada da bu yangında, Risale-i Nur’un çalışkan talebelerinden ve Çalışkan Hanedanından üç kardeş olarak dört zatın o dehşetli yangından kurtulması, Risale-i Nur’un ve Âyetü’l-Kübra’nın bir kerameti olduğuna hem benim hem onların hem sair kardeşlerimizin kat’î kanaatimiz geldi. Burada eksik olmayan az bir rüzgâr esseydi o çarşı dükkânlarının ekserisini yandırabilirdi. Hattâ Âyetü’l-Kübra mağazasından on on beş dükkân tâ uzakta eşyalarını çıkarıp kaçırdılar.

(Emirdağ Lahikası 1)


Umum kardeşlerime, masumlara, ümmiler, hemşireler gibi her taifenin her birisine birer birer selâm ve dua ediyoruz. Çalışkanların da Risale-i Nur’un bereketiyle o yangından ziyanları yoktur, sizlere arz-ı hürmet ve selâm edip ellerinizden öperler.

(Emirdağ Lahikası 1)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

“Biraderzadelerim ve talebelerim; Ceylân ve Halil!

“Etraftan Nur’un şakirdlerinin yangın münasebetiyle Çalışkanlar hanedanına karşı geçmiş olsunları ve tebrikleri karşısında isterdik ki, Çalışkanlardan birisi bir mukabele etsin. Bu mukabele hakkı, haslardan olan pederlerinizin vazifesi idi. Nasıl Ceylân çocukluk edip, babası amcası varken, haddinden tecavüz ederek, Çalışkanlar namına bir kısacık parça yazdı. Hem Risale-i Nur hakkında konuşmak için hiç olmazsa otuz kırk risaleleri yazıp iki-üç sene Nurları okumak lâzımdır.

“Halil daha yeni başladı. Fakat haslardan olan mübarek pederi ve ahiret hemşirem olan muhterem validesi namına kabul edilir. Fakat şimdi değil.

“Şakirdlerin ve Risale-i Nur’un mesleği halisane çalışmak ve tam sadakatle hizmettir. Ve tam ihtiyat etmektir. Riyakârlık, gösterişlik, çocukluk, heveskarane hodfuruşluk vaziyetlerini kabul etmez. Zaten bunu beklerdim ki, hanedanımızdan bir-iki genç Ceylân’ın yardımına koşsun. İnşaallah birisi Halil olur.”

(Bediüzzaman'ın yazdığı bir mektuptan)

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

Çalışkan kardeşlerin babasının kabri

İlgili Maddeler[değiştir]

  • Osman Çalışkan: Çalışkan ailesinde 6 kardeşten en büyüğü olup Afyon hapsinde Üstad ile beraber bulunmuştur.
  • Abdullah Çalışkan: 6 kardeşten ikincisi. Demokrat Partiye katılmıştı.
  • Mehmed Çalışkan: Çalışkan ailesinde 6 kardeşten üçüncüsü olup Üstad'ın, Emirdağı'nın Süleyman Rüşdüsü olarak adlandırdığı talebesi. Oğlu Ceylan'ı Üstad'ın hizmetine vermişti.
  • Hasan Çalışkan: Çalışkan ailesinde 6 kardeşten Üstad'ı Emirdağ'da ziyaret eden ilki.
  • Mahmud Çalışkan: Çalışkan ailesinde 6 kardeşten en küçüğü. Üstad hz.nin arabasını kullanmıştır. Stalin hakkında gördüğü rüyayı Üstad lahika olarak neşretmiştir.
  • Ceylan Çalışkan: Çocuk yaşta Üstad'ın hizmetine giren Emirdağlı talebesi, varisi ve mutlak vekili. Mehmed Çalışkan'ın oğlu.
  • Halil Çalışkan: Osman Çalışkan’ın büyük oğlu. Afyon’da Üstad ile beraber hapse girdi.

Kaynakça[değiştir]

  1. Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor
  2. https://yazarumit.com/caliskanlar-hanedani/