Kaside-i Bürde

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Kaside-i Bürde Muhammed b. Saîd el-Bûsîrî’nin Hz. Peygamber için yazdığı ünlü kasidedir. Rivayete göre felç geçirdiğinde bir akşam kendisine şifa vermesi için Allah’a dua eden şair rüyasında Hz. Peygamber’i görür. Resûl-i Ekrem ondan kendisi için yazdığı kasideyi okumasını ister. Bûsîrî, “Yâ Resûlellah! Ben senin için birçok kaside yazdım, hangisini istersin?” deyince Hz. Peygamber kasidenin ilk beytini söyler. Bunun üzerine şair kasidesini okumaya başlar, Resûlullah da onu sonuna kadar dinler. Bitince de hırkasını (bürde) çıkarıp şairin üstüne örter ve eliyle vücudunun felçli kısmını sıvazlar. Bûsîrî uykudan uyanınca vücudunda felçten eser kalmadığını farkeder. Bu rüya hadisesinin halk arasında yayılmasından sonra kaside, Kasidetü’l-bürde olarak üne kavuşmuştur. 160-165 beytten oluşur. Asırlardır İslâm coğrafyasının her bölgesinde büyük bir ilgi görmüş, dinî toplantılarda, mübarek gün ve gecelerde, sünnet, düğün, bayram ve cenaze merasimlerinde okunagelmiştir. Haftalık evrad olarak da okunan kaside, 140. beytinden itibaren felçlilere şifa maksadıyla yedi gün süreyle okunmaktadır. İslâm dünyasında bu kadar meşhur olan ve çok okunan, üzerine şerh yazılan başka kaside yoktur.[1]

Risale-i Nur'da bu kasideden (23., 46. ve 104. beyitler) bazı alıntılar ve iktibaslar vardır.

23. Beyit:

وَاسْتَفْرِغِ الدَّمْعَ مِنْ عَيْنٍ قَدِ اْمَتَلَاتْ

مِنَ الْمَحَارِمِ وَالْزَمْ حِمْيَةَ النَّدَمِ

Meali:

Haramla dolmuş olan gözlerinden göz yaşı akıt ve pişmanlık perhizine sarıl

46. Beyit:

لَوْ نَاسَبَتْ قَدْرَهُ اٰيَاتُهُ عِظَمًا

اَحْيَى اسْمُهُ حٖينَ يُدْعٰى دَارِسَ الرِّمَمِ

Meali:

Eğer alâmetleri, onun kadrine muvafık derecesinde azametini ve makbuliyetini gösterse idiler; değil yeni ölmüşler, belki onun ismiyle çürümüş kemikler de ihya edilebilirdi.

104. Beyit:

وَيُنْكِرُ الْفَمُ طَعْمَ الْمَٓءِ مِنْ سَقَمٍ

قَدْ يُنْكِرُ الْعَيْنُ ضَوْءَ الشَّمْسِ مِنْ رَمَدٍ

Meali:

Göz hastalığı sebebiyle bazan güneşin ziyası, ışığı inkâr edilir. Mizaç bozukluğu ve beden hastalığından dolayı da, suyun tadından nefret edilir.

Bilgiler[değiştir]

Müellifi: İmam-ı Busiri

Diğer İsimleri: Kasidetül Bürde, el-Kevâkibü’d-dürriye fî medhi hayri’l-beriyye, Kâ‘b b. Züheyr’in aynı adlı kasidesinden ayırt etmek için Kasîdetül Bürʾe veya Bür'iyye olarak da adlandırılır.

Telif Yeri ve Tarihi: 1200'lerin sonlarına doğru

Telif Dili: Arapça

Telifiyle İlgili Diğer Bilgiler:

İçeriği[değiştir]

160-165 beytten oluşur[1]

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

İmam-ı Beyhakî ve İmam-ı İbn-i Adiyy gibi bazı mühim imamlar, Hazret-i Enes İbn-i Mâlik’ten haber veriyorlar ki Enes demiş: Bir ihtiyare kadının bir tek oğlu vardı, birden vefat etti. O saliha kadın çok müteessir oldu, dedi: “Yâ Rab! Senin rızan için Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın biatı ve hizmeti için hicret edip buraya geldim. Benim hayatımda istirahatimi temin edecek tek evlatçığımı, o Resul’ün hürmetine bağışla.” Enes der: “O ölmüş adam kalktı, bizimle yemek yedi.”

İşte şu hâdise-i acibeye işaret ve ifade eden, İmam-ı Busayrî’nin Kaside-i Bürde’de şu fıkrasıdır:

لَوْ نَاسَبَتْ قَدْرَهُ اٰيَاتُهُ عِظَمًا § اَحْيَى اسْمُهُ حٖينَ يُدْعٰى دَارِسَ الرِّمَمِ

Yani “Eğer alâmetleri, onun kadrine muvafık derecesinde azametini ve makbuliyetini gösterse idiler; değil yeni ölmüşler, belki onun ismiyle çürümüş kemikler de ihya edilebilirdi.”

(19. Mektup)


Yine, ayetimizin nazm ve diziliş vecihlerinden birisi budur ki: Kur'an vakta ki,

ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَ فِيهِ هُدًي لِلْمُتَّقِينَ

kendini bihakkin layık olduğu üzere sena eyledi. Sonra onun medhi arkasında mü'minlerin medhi gelip onu takib eyledi. Sonra, istidradî bir tarzda mü'minlerin medhinden sonra; kafir ve münafıkların zemmi izledi. Bunlardan sonra da, ibadet ve tevhid emri geldi. Kur'an dahi tekrar nazarları لَا رَيْبَ فِيهِ ye çevirmek üzere başa döndü. Yani ki der: "Amma Kur'an ise, şek ve şüphe edilmeye kabil bir şey değildir." Öyle ise, yaptığınız şek ve şüpheler, ancak kalplerinizin marazından ve tabiatlarınızın sekametindendir. Bu meseleyi te'kid eden:

قَدْ يُنْكَرُ ضَوْءُ الشَّمْسِ مِنْ رَمَدٍ وَيُنْفَرُ طَعْمُ الْمَٓاءِ مِنْ سَقَمٍ

[2]denilmiştir. Mânâsı: (Göz hastalığı sebebiyle bazan güneşin ziyası, ışığı inkâr edilir. Mizaç bozukluğu ve beden hastalığından dolayı da, suyun tadından nefret edilir.)

(İ.İ. (Badıllı))


Eğer tereddüt ile senin hayalin hastalığı var ise Kaside-i Bür’iyye’den olan

وَاسْتَفْرِغِ الدَّمْعَ مِنْ عَيْنٍ قَدِ اْمَتَلَاتْ § مِنَ الْمَحَارِمِ وَالْزَمْ حِمْيَةَ النَّدَمِ

olan bîmarhaneye git, gör! Nasıl hekim-i Busayrî, istifrağla ve nedametin perhiziyle sana reçete yazar.

(Muhakemat)


Ve huruf-u Kur'aniyenin tebdiline çalışanların nihayet derecede belâhet ve hasaretlerine kat'î delâlet ettiğini ehl-i dikkat tereddüd etmez, görür.

Ehl-i ilhadın kör oldukları için görmemeleri, İmam-ı Busayrî'nin

قَدْ يُنْكِرُ الْمَرْءُ ضَوْءَ الشَّمْسِ مِنْ رَمَدٍ

وَيُنْكِرُ الْفَمُ طَعْمَ الْمَاءِ مِنْ سَقَمٍ

düsturuyla "Gözlerindeki hastalıklar ile güneşin ziyasını göremezler ve dillerindeki hastalıklarla âb-ı hayat olan şu tatlı suyun lezzetini ve zevkini hissedip tadamazlar."

اَللّٰهُمَّ وَفِّقْنَا لِفَهْمِ اَسْرَارِ الْقُرْاٰنِ عَلٰى وَفْقِ مَا فِى اللَّوْحِ الْمَحْفُوظِ وَمُوَافِقًا لِفَهْمِ نَبِيِّكَ الْاَكْرَمِ عَلَيْهِ وَعَلٰى اٰلِهٖ وَ اَصْحَابِهٖ اَفْضَلُ صَلَاةٍ وَاَزْكٰى سَلَامٍ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَسٖينَٓا اَوْ اَخْطَاْنَا

سُبْحَانَكَ لَاعِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلٖيمُ الْحَكٖيمُ

(Rumuzat-ı_Semaniye)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

  1. 1,0 1,1 https://islamansiklopedisi.org.tr/kasidetul-burde--busiri
  2. Cenab-ı Hazret-i Müellif beyti iktibasen almıştır. Kaside-i Bürde'deki aslı şöyledir:
    وَيُنْكِرُ الْفَمُ طَعْمَ الْمَٓءِ مِنْ سَقَمٍ
    قَدْ يُنْكِرُ الْعَيْنُ ضَوْءَ الشَّمْسِ مِنْ رَمَدٍ
    (Bürdetül-medih-Bûsirî s. 20)