Kaside-i Bürde
Kaside-i Bürde
Muhammed b. Saîd el-Bûsîrî’nin (ö. 695/1296 [?]) Hz. Peygamber için yazdığı ünlü kaside.
Bilgiler[değiştir]
Müellifi: İmam-ı Malik[1]
Diğer İsimleri: Kasidetül Bürde
Telif Yeri ve Tarihi: 159 (776) (İmam-ı Malik ilk telifinden sonra 40 yıl geliştirmeye devam etmiştir)
Telif Dili:
Telifiyle İlgili Diğer Bilgiler:
İçeriği[değiştir]
Önceleri 10.000 (veya 4.000) hadis ihtiva ettiği, İmam Mâlik’in eserini her yıl yeniden ele alıp ihtisar ederek bugünkü hale getirdiği zikredilmiştir. Toplam 1720 rivayet içerir.[1]
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]
İmam-ı Beyhakî ve İmam-ı İbn-i Adiyy gibi bazı mühim imamlar, Hazret-i Enes İbn-i Mâlik’ten haber veriyorlar ki Enes demiş: Bir ihtiyare kadının bir tek oğlu vardı, birden vefat etti. O saliha kadın çok müteessir oldu, dedi: “Yâ Rab! Senin rızan için Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın biatı ve hizmeti için hicret edip buraya geldim. Benim hayatımda istirahatimi temin edecek tek evlatçığımı, o Resul’ün hürmetine bağışla.” Enes der: “O ölmüş adam kalktı, bizimle yemek yedi.”
İşte şu hâdise-i acibeye işaret ve ifade eden, İmam-ı Busayrî’nin Kaside-i Bürde’de şu fıkrasıdır:
لَوْ نَاسَبَتْ قَدْرَهُ اٰيَاتُهُ عِظَمًا § اَحْيَى اسْمُهُ حٖينَ يُدْعٰى دَارِسَ الرِّمَمِ
Yani “Eğer alâmetleri, onun kadrine muvafık derecesinde azametini ve makbuliyetini gösterse idiler; değil yeni ölmüşler, belki onun ismiyle çürümüş kemikler de ihya edilebilirdi.”
Yine, ayetimizin nazm ve diziliş vecihlerinden birisi budur ki: Kur'an vakta ki,
ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَ فِيهِ هُدًي لِلْمُتَّقِينَ
kendini bihakkin layık olduğu üzere sena eyledi. Sonra onun medhi arkasında mü'minlerin medhi gelip onu takib eyledi. Sonra, istidradî bir tarzda mü'minlerin medhinden sonra; kafir ve münafıkların zemmi izledi. Bunlardan sonra da, ibadet ve tevhid emri geldi. Kur'an dahi tekrar nazarları لَا رَيْبَ فِيهِ ye çevirmek üzere başa döndü. Yani ki der: "Amma Kur'an ise, şek ve şüphe edilmeye kabil bir şey değildir." Öyle ise, yaptığınız şek ve şüpheler, ancak kalplerinizin marazından ve tabiatlarınızın sekametindendir. Bu meseleyi te'kid eden:
قَدْ يُنْكَرُ ضَوْءُ الشَّمْسِ مِنْ رَمَدٍ وَيُنْفَرُ طَعْمُ الْمَٓاءِ مِنْ سَقَمٍ
[2]denilmiştir. Mânâsı: (Göz hastalığı sebebiyle bazan güneşin ziyası, ışığı inkâr edilir. Mizaç bozukluğu ve beden hastalığından dolayı da, suyun tadından nefret edilir.)
Eğer tereddüt ile senin hayalin hastalığı var ise Kaside-i Bür’iyye’den olan
وَاسْتَفْرِغِ الدَّمْعَ مِنْ عَيْنٍ قَدِ اْمَتَلَاتْ § مِنَ الْمَحَارِمِ وَالْزَمْ حِمْيَةَ النَّدَمِ
olan bîmarhaneye git, gör! Nasıl hekim-i Busayrî, istifrağla ve nedametin perhiziyle sana reçete yazar.
Ve huruf-u Kur'aniyenin tebdiline çalışanların nihayet derecede belâhet ve hasaretlerine kat'î delâlet ettiğini ehl-i dikkat tereddüd etmez, görür.
Ehl-i ilhadın kör oldukları için görmemeleri, İmam-ı Busayrî'nin
قَدْ يُنْكِرُ الْمَرْءُ ضَوْءَ الشَّمْسِ مِنْ رَمَدٍ
وَيُنْكِرُ الْفَمُ طَعْمَ الْمَاءِ مِنْ سَقَمٍ
düsturuyla "Gözlerindeki hastalıklar ile güneşin ziyasını göremezler ve dillerindeki hastalıklarla âb-ı hayat olan şu tatlı suyun lezzetini ve zevkini hissedip tadamazlar."
اَللّٰهُمَّ وَفِّقْنَا لِفَهْمِ اَسْرَارِ الْقُرْاٰنِ عَلٰى وَفْقِ مَا فِى اللَّوْحِ الْمَحْفُوظِ وَمُوَافِقًا لِفَهْمِ نَبِيِّكَ الْاَكْرَمِ عَلَيْهِ وَعَلٰى اٰلِهٖ وَ اَصْحَابِهٖ اَفْضَلُ صَلَاةٍ وَاَزْكٰى سَلَامٍ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَسٖينَٓا اَوْ اَخْطَاْنَا
سُبْحَانَكَ لَاعِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلٖيمُ الْحَكٖيمُ
Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]
İlgili Maddeler[değiştir]
- İmam-ı Busiri: Bu kasidenin müellifi.
Kaynakça[değiştir]
- ↑ 1,0 1,1 1,2 İslam ansiklopedisi, Muvatta maddesi
- ↑ Cenab-ı Hazret-i Müellif beyti iktibasen almıştır. Kaside-i Bürde'deki aslı şöyledir:
وَيُنْكِرُ الْفَمُ طَعْمَ الْمَٓءِ مِنْ سَقَمٍ
قَدْ يُنْكِرُ الْعَيْنُ ضَوْءَ الشَّمْسِ مِنْ رَمَدٍ
(Bürdetül-medih-Bûsirî s. 20)