İmam-ı Buhari

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Bu madde muhaddis Buhari hakkındadır. Kitabı için Sahih-i Buhari sayfasına gidin

İmam-ı Buhari ya da tam adıyla Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl b. İbrâhîm el-Cu‘fî el-Buhârî ya da kısaca Buharî (Arapça: البخاري) Kur’ân-ı Kerîm’den sonra en güvenilir kitap kabul edilen el-Câmiu’s-sahih (Sahih-i Buhari) adlı eseriyle tanınmış büyük bir muhaddistir. On yaşına doğru Buharalı muhaddislerden hadis öğrenmeye başladı. Sahih-i Buhari adlı kitabını İmam Müslim, Tirmizî, Ebû Hâtim, Ebû Zür‘a er-Râzî, Muhammed b. Nasr el-Mervezî, Sâlih Cezere ve İbn Huzeyme'nin de içinde olduğu 90.000 talebenin dinlediğini söylemektedir. Buhârî’nin uzun seyahatleri sonunda derlediği hadislerle geniş bir kütüphane meydana getirmiştir.[1]

Şahsi Bilgiler[değiştir]

Diğer İsimleri: Muhammed b. İsmâil

Doğum Yeri ve Tarihi: Buhara, 13 Şevval 194 (20 Temmuz 810)[1]

Vefat Yeri ve Tarihi: Hartenk, Semerkant, 256 (1 Eylül 870)[1]

Kabrinin Yeri: Hartenk, Semerkant

Eserleri[değiştir]

El-Câmiu’s-sahih (Sahih-i Buhari olarak da bilinir), et-Târîhu’l-kebîr vb.

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Evet, muhaddisînin muhakkikîninden “El-Hâfız” tabir ettikleri zatlar, lâekall yüz bin hadîsi hıfzına almış binler muhakkik muhaddisler hem elli sene sabah namazını işâ abdestiyle kılan müttaki muhaddisler ve başta Buharî ve Müslim olarak Kütüb-ü Sitte-i Hadîsiye sahipleri olan ilm-i hadîs dâhîleri, allâmeleri tashih ve kabul ettikleri haber-i vâhid, tevatür kat’iyetinden geri kalmaz.

(Mektubat, 19. Mektup, 4. İşaret, 3. Esas)


İşte başta Buharî ve Müslim, sıhhatle meşhur Kütüb-ü Sitte-i Hadîsiye sahipleri, beyan edeceğimiz haberlerin çoğunda müttefik ve o haberlerin çoğu manen mütevatir ve bir kısmı dahi ehl-i tahkik onların sıhhatine ittifak etmesiyle, mütevatir gibi kat’î denilebilir.

(Mektubat, 19. Mektup, 5. İşaret)


Daha hicretten iki yüz sene sonra başta Buharî, Müslim, Kütüb-ü Sitte-i Makbule vazife-i hıfzı omuzlarına aldılar. İbn-i Cevzî gibi şiddetli binler münekkidler çıkıp bazı mülhidlerin veya fikirsiz veya hıfızsız veya nâdanların karıştırdıkları mevzu ehadîsi tefrik ettiler, gösterdiler.

(Mektubat, 19. Mektup, 7. İşaret)


İşte şu safi, hâlis, süt gibi latîf, şüphesiz mu’cize-i bâhire-i bereket, beş yüz bin hadîsi hıfzına alan Hazret-i Buharî başta olarak, Kütüb-ü Sitte-i Sahiha ile nakilleri, gözle görmek kadar kat’î olmakla beraber, Medrese-i Kudsiye-i Ahmediye (asm) olan Suffa’nın namdar, sadık, hâfız bir şakirdi olan Ebu Hüreyre’nin, umum Ehl-i Suffa’yı manen işhad ederek, âdeta umumunu temsil edip şu ihbarı, tevatür derecesinde kat’î telakki etmeyenin ya kalbi bozuk veya aklı yok.

(Mektubat, 19. Mektup, 7. İşaret, 16. Misal)


Hem asr-ı saadette yazılan kütüb-ü ehadîsiye sağlam olarak devredilip tâ Buharî ve Müslim gibi ilm-i hadîsin dâhî imamlarının eline geçmiş. Onlar da kemal-i tahkik ile meratibini tefrik ederek, sıhhati şüphesiz olanları cem’ederek bize ders vermişler, takdim etmişler. جَزَاهُمُ اللّٰهُ خَيْرًا كَثٖيرًا

İşte Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın mübarek parmaklarından suyun akması ve pek çok adama içirmesi mütevatirdir. Öyle bir cemaat nakletmiş ki yalana ittifakları muhaldir. Şu mu’cize gayet kat’îdir. Hem üç defa, üç mecma-ı azîmde tekerrür etmiş.

Başta Buharî, Müslim, İmam-ı Mâlik, İmam-ı Şuayb, İmam-ı Katade gibi pek çok ehl-i sahih bir cemaat, sahabelerden, başta hâdim-i Nebevî Hazret-i Enes, Hazret-i Câbir, Hazret-i İbn-i Mesud gibi meşahir-i sahabenin bir cemaatinden, parmaklarından suyun kesretle akması ve orduya içirmesi nakl-i sahih-i kat’î ile beyan edilmiştir. Bu nevi mu’cize-i mâiyeden, pek çok misallerinden dokuz misali beyan edeceğiz.

(Mektubat, 19. Mektup, 8. İşaret)


Allâme-i Mağrib Hazret-i Kadı-yı İyaz, Şifa-i Şerif’inde ulvi bir senetle ve Buharî sahibi gibi mühim imamlardan nakl-i sahih ile haber veriyorlar ki Hâdim-i Nebevî Hazret-i İbn-i Mesud der ki: “Biz, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın yanında taam yerken, taamın tesbihlerini işitiyorduk.”

(Mektubat, 19. Mektup, 11. İşaret, 1. Misal)


Hem İmam-ı Buharî başta olarak râviler naklediyorlar ki: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, Urve İbn-i Ebî Ca’de’ye ticarette kâr ve kazanç için bereketle dua etmiş. Urve diyor ki: “Ben bazı Kûfe çarşısında duruyordum, bir günde kırk bin kazanıyordum, sonra evime dönüyordum.” İmam-ı Buharî der ki: “Toprağı da eline alsa onda bir kazanç bulurdu.”

(Mektubat, 19. Mektup, 14. İşaret, 3. Misal)


Bu nevi hadîsler, müteşabih kısmındandırlar. Hem cüz’î ve hususi değiller, umum yerlere bakmıyorlar. Bu rakam ise ümmetinin başına gelen dinî fitnelerden yalnız bir tek zamanı ve Hicaz ve Irak’ı misal olarak gösterir. Zaten Abbasîlerin zamanında, o tarihte Mutezile, Râfızî, Cebrî ve perde altında zındıklar, mülhidler, İslâmiyet’i zedeleyen çok fırak-ı dâlle meydana gelmiştiler. Şeriat ve itikad noktasında ehemmiyetli sarsıntılar olması hengâmında Buharî, Müslim, İmam-ı A’zam, İmam-ı Şafiî, İmam-ı Mâlik, İmam-ı Ahmed İbn-i Hanbel ve İmam-ı Gazalî ve Gavs-ı A’zam ve Cüneyd-i Bağdadî gibi pek çok eâzım-ı İslâmiye imdada yetişip o fitne-i diniyeyi mağlup ettiler.

(Şualar, 13. Şua)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

  1. 1,0 1,1 1,2 İslam Ansiklopedisi, Buhari maddesi