Kuran:Saffat: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
(Yeni sayfa: "Kategori:Kur'an ''Önceki Sure: Yâ SînKur'anSâd: Sonraki Sure'' =36. Sâd Suresi= ''Önceki Sure: Kuran:Yas...")
 
 
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 9 değişikliği gösterilmiyor)
1. satır: 1. satır:
[[Kategori:Kur'an]]
[[Kategori:Sure Okuma Sayfaları]]
''Önceki Sure: [[Kuran:Yasin|Yâ Sîn]] ← [[Kuran:Kur'an|Kur'an]] → [[Kuran:Sad|Sâd]]: Sonraki Sure''
''Önceki Sure: [[Kuran:Yasin|Yâ Sîn]] ← [[Kuran:Kur'an|Kur'an]] → [[Kuran:Sad|Sâd]]: Sonraki Sure''


=36. Sâd Suresi=
=37. Saffat Suresi=
 
{Adını, saf tutmuş meleklere işaret eden ilk âyetten alan ve kâinattaki güçlerden söz eden bu sûre, Mekke'de inmiştir, 182 âyettir. İlk üç âyette, saf tutmuş meleklere, bulutları sevk ve idare eden güce, zikri yapan dile yahut insana yemin edilerek Allah'ın bir olduğu gerçeği ortaya konmuştur.}
 
===Bölüm 1===
 
====Sayfa 445====
 
<div id="1">[[Dosya:Saffat 1.png]]</div>
 
<div id="2">[[Dosya:Saffat 2.png]]</div>
 
<div id="3">[[Dosya:Saffat 3.png]]</div>
 
<div id="4">[[Dosya:Saffat 4.png]]</div>
 
1-2-3-4- Saf saf dizilmişlere, toplayıp sürenlere, zikir okuyanlara yemin ederim ki, ilâhınız birdir.
 
{Burada "saf saf dizilenler, toplayıp sürenler ve zikir okuyanlar"ın melekler olduğu söylenmiştir. Ayrıca bunların gök cisimleri, ruhlar, kudsî cevherler, Kur'an âyetleri, âlimler ve gaziler olduğunu söyleyenler de vardır.}
 
<div id="5">[[Dosya:Saffat 5.png]]</div>
 
5- O, hem göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi, hem de doğuların Rabbidir.
 
{Yıl boyunca güneş farklı yerlerden doğduğu için "doğular" denilmiştir.}
 
<div id="6">[[Dosya:Saffat 6.png]]</div>
 
6- Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla süsledik.
 
<div id="7">[[Dosya:Saffat 7.png]]</div>
 
7- Ve (gökyüzünü) itaat dışına çıkan her şeytandan koruduk.
 
<div id="8">[[Dosya:Saffat 8.png]]</div>
 
8- Onlar, artık mele-i a'lâ'ya (yüce topluluğa) kulak veremezler. Her taraftan taşlanırlar.
 
<div id="9">[[Dosya:Saffat 9.png]]</div>
 
9- Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli bir azap vardır.
 
<div id="10">[[Dosya:Saffat 10.png]]</div>
 
10- Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder.
 
<div id="11">[[Dosya:Saffat 11.png]]</div>
 
11- Şimdi sor onlara! Yaratma bakımından onlar mı daha zor, yoksa bizim yarattığımız (insanlar) mı? Şüphesiz biz kendilerini yapışkan bir çamurdan yarattık.
 
<div id="12">[[Dosya:Saffat 12.png]]</div>
 
12- Hayır, sen şaşıyorsun. Halbuki onlar alay ediyorlar.
 
<div id="13">[[Dosya:Saffat 13.png]]</div>
 
13- Kendilerine öğüt verildiği vakit öğüt almazlar.
 
<div id="14">[[Dosya:Saffat 14.png]]</div>
 
14- Bir mucize görseler alay ederler.
 
<div id="15">[[Dosya:Saffat 15.png]]</div>
 
15- Bu ancak açık bir büyüdür, derler.
 
{Bu sözü ayın ikiye ayrılması mucizesi gerçekleştiği zaman söylemişlerdi.}
 
<div id="16">[[Dosya:Saffat 16.png]]</div>
 
16- "Gerçekten biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, diriltileceğiz?"
 
<div id="17">[[Dosya:Saffat 17.png]]</div>
 
17- "İlk atalarımızda mı (diriltilecek)?"
 
<div id="18">[[Dosya:Saffat 18.png]]</div>
 
18- De ki: Evet, hem de hor ve hakir olarak (diriltileceksiniz).
 
<div id="19">[[Dosya:Saffat 19.png]]</div>
 
19- O (diriltme) korkunç bir sesten ibaret olacak, o anda hemen onların gözleri açılıp etrafa bakacaklar.
 
{Buradaki korkunç ses ikinci Sûr'un üfürülüşüdür.}
 
<div id="20">[[Dosya:Saffat 20.png]]</div>
 
20- (Durumu gören kâfirler:) Eyvah bize! Bu ceza günüdür, derler.
 
<div id="21">[[Dosya:Saffat 21.png]]</div>
 
21- İşte bu, yalanlamış olduğunuz hüküm günüdür.
 
===Bölüm 2===
 
<div id="22">[[Dosya:Saffat 22.png]]</div>
 
<div id="23">[[Dosya:Saffat 23.png]]</div>
 
<div id="24">[[Dosya:Saffat 24.png]]</div>
 
22-23-24- (Allah, meleklerine emreder:) Zalimleri, onların aynı yoldaki arkadaşlarını ve Allah'tan başka tapmış oldukları putlarını toplayın. Onlara cehennemin yolunu gösterin. Onları tutuklayın, çünkü onlar sorguya çekilecekler!
 
====Sayfa 446====
 
<div id="25">[[Dosya:Saffat 25.png]]</div>
 
25- Size ne oldu ki birbirinize yardım etmiyorsunuz?
 
<div id="26">[[Dosya:Saffat 26.png]]</div>
 
26- Evet, onlar o gün zilletle boyun eğeceklerdir.
 
<div id="27">[[Dosya:Saffat 27.png]]</div>
 
27- (İşte bu duruma düştükleri vakit) onlardan bir kısmı, diğerlerine yönelir, birbirlerini sorumlu tutmaya çalışırlar.
 
<div id="28">[[Dosya:Saffat 28.png]]</div>
 
28- (Uyanlar, uydukları adamlara:) Siz bize sağdan gelirdiniz (sûreti haktan görünürdünüz) derler.
 
<div id="29">[[Dosya:Saffat 29.png]]</div>
 
<div id="30">[[Dosya:Saffat 30.png]]</div>
 
29-30- (Ötekiler de:) "Bilâkis, derler, siz inanan kimseler değildiniz. Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yok. Fakat siz kendiniz azgın bir toplum idiniz."
 
<div id="31">[[Dosya:Saffat 31.png]]</div>
 
31- "Onun için Rabbimizin hükmü bize hak oldu. Biz (hak ettiğimiz cezayı) mutlaka tadacağız."
 
<div id="32">[[Dosya:Saffat 32.png]]</div>
 
32- "Biz sizi azdırdık. Çünkü kendimiz de azmıştık."
 
<div id="33">[[Dosya:Saffat 33.png]]</div>
 
33- Şüphesiz o gün onlar azapta ortaktırlar.
 
<div id="34">[[Dosya:Saffat 34.png]]</div>
 
34- İşte biz, suçlulara böyle yaparız.
 
<div id="35">[[Dosya:Saffat 35.png]]</div>
 
35- Çünkü onlara: Allah'tan başka ilâh yoktur, denildiği zaman kibirle direnirlerdi.
 
<div id="36">[[Dosya:Saffat 36.png]]</div>
 
36- "Mecnun bir şair için biz ilâhlarımızı bırakacak mıyız?" derlerdi.
 
{Kâfirlerin "mecnun, şair" dedikleri zât, Hz. Muhammed idi. Ona uyup putları bırakmak kendilerine zor geldiği için böyle diyorlardı.}
 
<div id="37">[[Dosya:Saffat 37.png]]</div>
 
37- Hayır! O, gerçeği getirdi ve peygamberleri de doğruladı.
 
<div id="38">[[Dosya:Saffat 38.png]]</div>
 
38- Kuşkusuz siz acı azabı tadacaksınız.
 
<div id="39">[[Dosya:Saffat 39.png]]</div>
 
39- Çekeceğiniz ceza yapmakta olduğunuzdan başka bir şeyin cezası değildir.
 
<div id="40">[[Dosya:Saffat 40.png]]</div>
 
40- (Bu azaptan) Ancak Allah'ın hâlis kulları istisnâ edilecek.
 
<div id="41">[[Dosya:Saffat 41.png]]</div>
 
<div id="42">[[Dosya:Saffat 42.png]]</div>
 
<div id="43">[[Dosya:Saffat 43.png]]</div>
 
<div id="44">[[Dosya:Saffat 44.png]]</div>
 
41-42-43-44- Bunlar için bilinen bir rızık, türlü meyveler vardır. Naîm cennetlerinde karşılıklı koltuklar üzerine kurulmuş oldukları halde kendilerine ikram edilir.
 
<div id="45">[[Dosya:Saffat 45.png]]</div>
 
45- Onlara pınardan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır.
 
<div id="46">[[Dosya:Saffat 46.png]]</div>
 
46- Berraktır, içenlere lezzet verir.
 
<div id="47">[[Dosya:Saffat 47.png]]</div>
 
47- O içkide ne sersemletme vardır ne de onunla sarhoş olurlar.
 
<div id="48">[[Dosya:Saffat 48.png]]</div>
 
48- Yanlarında güzel bakışlarını yalnız onlara tahsis etmiş, iri gözlü eşler vardır.
 
<div id="49">[[Dosya:Saffat 49.png]]</div>
 
49- Onlar, gün yüzü görmemiş yumurta gibi bembeyazdır.
 
<div id="50">[[Dosya:Saffat 50.png]]</div>
 
50- İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.
 
<div id="51">[[Dosya:Saffat 51.png]]</div>
 
51- İçlerinden biri: "Benim, bir arkadaşım vardı" der.
 
{Rivayete göre bu zâtın arkadaşı, öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden birisiydi. Bazı müfessirlere göre bu arkadaştan maksat şeytandır. Bazılarına göre de, Sûre-i Kehf'de 32. âyette geçen iki kişidir.}
 
====Sayfa 447====
 
<div id="52">[[Dosya:Saffat 52.png]]</div>
 
<div id="53">[[Dosya:Saffat 53.png]]</div>
 
52-53- Derdi ki: Sen de (dirilmeye) inananlardan mısın? Biz ölüp kemik, sonra da toprak haline geldiğimiz zaman (diriltilip) cezalanacak mıyız?
 
<div id="54">[[Dosya:Saffat 54.png]]</div>
 
<div id="55">[[Dosya:Saffat 55.png]]</div>
 
54-55- (O zât, dünyâda geçmiş olan hâdiseyi bu şekilde anlattıktan sonra Allah Teâlâ orada bulunanlara:) Siz işin gerçeğine vâkıf mısınız? dedi. İşte o zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü.
 
<div id="56">[[Dosya:Saffat 56.png]]</div>
 
<div id="57">[[Dosya:Saffat 57.png]]</div>
 
56-57- "Yemin ederim ki, sen az daha beni de helâk edecektin. Rabbimin nimeti olmasaydı, şimdi ben de (cehenneme) getirilenlerden olurdum" dedi.
 
<div id="58">[[Dosya:Saffat 58.png]]</div>
 
<div id="59">[[Dosya:Saffat 59.png]]</div>
 
<div id="60">[[Dosya:Saffat 60.png]]</div>
 
<div id="61">[[Dosya:Saffat 61.png]]</div>
 
58-59-60-61- Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek ve bir daha azap görmeyecek değil miyiz? Şüphesiz bu, büyük kurtuluştur. Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için çalışsın.
 
<div id="62">[[Dosya:Saffat 62.png]]</div>
 
<div id="63">[[Dosya:Saffat 63.png]]</div>
 
62-63- Şimdi, ziyafet olarak, cennet ehli için anılan bu nimetler mi daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu (zakkumu) zalimler için bir fitne (imtihan) kıldık.
 
{Dünyada kâfirler bunu inkâr ettiler. Ateşin içinde ağaç olur mu? dediler. Cehennemde biten ağaç sözü geçince: Ateş, ağacı yakarken cehennemde nasıl ağaç olur? diye alay etmişlerdi. Bu bakımdan bu söz onlar için bir imtihan oldu. Bu sözden kasdedilen manayı anlamadıklarından iyice küfre düştüler.
 
Allah'ın, isterse, cehennemin yakmayacağı bir ağaç yaratabileceğini düşünemediler.}
 
<div id="64">[[Dosya:Saffat 64.png]]</div>
 
64- Zira o, cehennemin dibinde bitip yetişen bir ağaçtır.
 
<div id="65">[[Dosya:Saffat 65.png]]</div>
 
65- Tomurcukları sanki şeytanların başları gibidir.
 
<div id="66">[[Dosya:Saffat 66.png]]</div>
 
66- (Cehennemdekiler) ondan yerler ve karınlarını ondan doldururlar.
 
<div id="67">[[Dosya:Saffat 67.png]]</div>
 
67- Sonra zakkum yemeğinin üzerine onlar için, kaynar su karıştırılmış bir içki vardır.
 
<div id="68">[[Dosya:Saffat 68.png]]</div>
 
68- Sonra kesinlikle onların dönüşü, çılgın ateşe olacaktır.
 
<div id="69">[[Dosya:Saffat 69.png]]</div>
 
<div id="70">[[Dosya:Saffat 70.png]]</div>
 
69-70- Kuşkusuz onlar atalarını dalâlette buldular da peşlerinden koşup gittiler.
 
<div id="71">[[Dosya:Saffat 71.png]]</div>
 
71- Andolsun ki, onlardan önce eski milletlerin çoğu dalâlete düştü.
 
<div id="72">[[Dosya:Saffat 72.png]]</div>
 
72- Kuşkusuz, biz onlara uyarıcılar göndermiştik.
 
<div id="73">[[Dosya:Saffat 73.png]]</div>
 
73- Uyarılanların âkıbetinin ne olduğuna bir bak!
 
<div id="74">[[Dosya:Saffat 74.png]]</div>
 
74- Allah'ın ihlâslı kulları müstesna.
 
{Bu âyetten sonra gelen âyetlerde Hz. Nuh ile kavminin kıssası anlatılır.}
 
===Bölüm 3===
 
<div id="75">[[Dosya:Saffat 75.png]]</div>
 
75- Andolsun, Nuh bize yalvarıp yakardı. Biz de duayı ne güzel kabul ederiz!
 
{Hz. Nuh: Rabbim! Ben mağlup durumdayım, bana yardım et! diye dua etmiş, Allah da duasını kabul buyurarak kavmini suda boğmak suretiyle helâk etmişti.}
 
<div id="76">[[Dosya:Saffat 76.png]]</div>
 
76- Kendisini ve ailesini büyük felâketten kurtardık.
 
====Sayfa 448====
 
<div id="77">[[Dosya:Saffat 77.png]]</div>
 
77- Biz yalnız Nuh'un soyunu kalıcı kıldık.
 
{Hz. Nuh'un soyunun dışındakilerin hepsi helâk edilmiş ve Nuh tufanından sonra yeryüzündeki insanların nesli Hz. Nuh'tan gelmiştir.}
 
<div id="78">[[Dosya:Saffat 78.png]]</div>
 
78- Sonradan gelenler içinde ona iyi bir nam bıraktık
 
<div id="79">[[Dosya:Saffat 79.png]]</div>
 
79- Bütün âlemlerde Nuh'a selam olsun!
 
<div id="80">[[Dosya:Saffat 80.png]]</div>
 
80- İşte biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.
 
<div id="81">[[Dosya:Saffat 81.png]]</div>
 
81- Zira o, bizim inanmış kullarımızdan idi.
 
<div id="82">[[Dosya:Saffat 82.png]]</div>
 
82- Nihayet ötekileri (inanmayanları) suda boğduk.
 
{Bu âyetten sonra Hz. İbrahim'in kıssasından bir safha anlatılmış semâvî dinler ile gönderilen peygamberlerin hepsinin birbirini tasvip ve tasdik ettiği vurgulanmıştır.}
 
<div id="83">[[Dosya:Saffat 83.png]]</div>
 
83- Şüphesiz İbrahim de onun (Nuh'un) milletinden idi.
 
{Aralarında uzun asırlar geçmesine rağmen, dinin esaslarında Hz. İbrahim Nuh'a bağlı idi.}
 
<div id="84">[[Dosya:Saffat 84.png]]</div>
 
84- Çünkü Rabbine kalb-i selîm ile geldi.
 
<div id="85">[[Dosya:Saffat 85.png]]</div>
 
85- Hani o, babasına ve kavmine: Siz kime kulluk ediyorsunuz? demişti.
 
<div id="86">[[Dosya:Saffat 86.png]]</div>
 
86- "Allah'tan başka bir takım uydurma ilâhlar mı istiyorsunuz?"
 
<div id="87">[[Dosya:Saffat 87.png]]</div>
 
87- "O halde âlemlerin Rabbi hakkındaki görüşünüz nedir?"
 
{Hz. İbrahim'in kavmi, yıldızlara bakar, onlarla kâhinlik yaparlardı. Bir bayram günü İbrahim'e kendileriyle beraber bayram yerine gelmesini söylediler.}
 
<div id="88">[[Dosya:Saffat 88.png]]</div>
 
88- Bunun üzerine İbrahim yıldızlara şöyle bir baktı.
 
<div id="89">[[Dosya:Saffat 89.png]]</div>
 
89- Ben hastayım, dedi.
 
<div id="90">[[Dosya:Saffat 90.png]]</div>
 
90- Ona arkalarını dönüp gittiler.
 
<div id="91">[[Dosya:Saffat 91.png]]</div>
 
<div id="92">[[Dosya:Saffat 92.png]]</div>
 
91-92- Yavaşça putlarının yanına vardı. (Oraya konmuş yemekleri görünce:) Yemiyor musunuz? Neden konuşmuyorsunuz? dedi.
 
<div id="93">[[Dosya:Saffat 93.png]]</div>
 
93- Bunun üzerine, yanlarına gelip sağ eliyle vurdu (kırıp geçirdi.)
 
<div id="94">[[Dosya:Saffat 94.png]]</div>
 
94- (Putperestler) koşarak İbrahim'e geldiler.
 
{Neden putları kırdığını sordular.}
 
<div id="95">[[Dosya:Saffat 95.png]]</div>
 
<div id="96">[[Dosya:Saffat 96.png]]</div>
 
95-96- İbrahim: Yonttuğunuz şeylere mi ibadet edersiniz! Oysa ki sizi ve yapmakta olduklarınızı Allah yarattı, dedi.
 
<div id="97">[[Dosya:Saffat 97.png]]</div>
 
97- Onun için bir bina yapın ve derhal onu ateşe atın! dediler.
 
<div id="98">[[Dosya:Saffat 98.png]]</div>
 
98- Böylece ona bir tuzak kurmayı istediler. Fakat biz onları alçaklardan kıldık.
 
<div id="99">[[Dosya:Saffat 99.png]]</div>
 
<div id="100">[[Dosya:Saffat 100.png]]</div>
 
99-100- (Oradan kurtulan İbrahim:) Ben Rabbime gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek. Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver, dedi.
 
{Böylece Hz. İbrahim küfür diyarından hicret ederek Şam'a gitti.}
 
<div id="101">[[Dosya:Saffat 101.png]]</div>
 
101- İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik.
 
<div id="102">[[Dosya:Saffat 102.png]]</div>
 
102- Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi.
 
{102-111. âyetlerde Hz. İbrahim'in oğlunu kurban etmesi anlatılır. Bu kıssa bir imtihandır. Bu imtihan, peygamber olan baba ile oğlu arasında cereyan etmiştir. Şöyle ki, Hz. İbrahim'in iki oğlu vardı: İsmail ve İshak. Kur'an-ı Kerim'de kurban edilecek çocuğun isminden söz edilmez. Ama tefsircilerin kanaatine göre bu, İsmail'dir. Zira olay göçten hemen sonra olmuştur ki, o zaman İsmail vardı. Ayrıca olay Mekke'de geçmiştir. Mekke'ye gelen de İsmail'dir. İbrahim (a.s.) gece rüyasında, birisinin kendisine, "Allah sana oğlunu boğazlamanı emrediyor" dediğini duymuş, sabah olunca bunun şeytandan mı, Rahmân'dan mı olduğu hususunda tereddüt etmiş, üç gece rüyayı üst üste görünce bunun Allah'tan olduğunu anlamıştır.}
 
====Sayfa 449====
 
<div id="103">[[Dosya:Saffat 103.png]]</div>
 
<div id="104">[[Dosya:Saffat 104.png]]</div>
 
<div id="105">[[Dosya:Saffat 105.png]]</div>
 
<div id="106">[[Dosya:Saffat 106.png]]</div>
 
103-104-105-106- Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: Ey İbrahim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır, diye seslendik.
 
<div id="107">[[Dosya:Saffat 107.png]]</div>
 
<div id="108">[[Dosya:Saffat 108.png]]</div>
 
<div id="109">[[Dosya:Saffat 109.png]]</div>
 
<div id="110">[[Dosya:Saffat 110.png]]</div>
 
<div id="111">[[Dosya:Saffat 111.png]]</div>
 
107-108-109-110-111- Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık: İbrahim'e selam! dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır.
 
{Son Peygamber'in ümmeti ona salâtü selam okurken Hz. İbrahim'i de anar, onu hayırla yâdederler.}
 
<div id="112">[[Dosya:Saffat 112.png]]</div>
 
<div id="113">[[Dosya:Saffat 113.png]]</div>
 
112-113- Sâlihlerden bir peygamber olarak O'na (İbrahim'e) İshak'ı müjdeledik. Kendisini ve İshak'ı mübarek (kutlu ve bereketli) eyledik. Lâkin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kendine açıktan açığa kötülük edenler de olacak.
 
{Bu cümleden olmak üzere İbrahim'e çok evlât verilmiş, İshak'ın neslinden, Hz. Ya'kub'dan başlamak üzere bir çok peygamberler gelmiştir. İkisinin neslinden iyilerin yanı sıra kötülerin de çıkması, soy ve ırkın hidayet ve dalâlette rolü olmadığını gösterir.}
 
===Bölüm 4===
 
<div id="114">[[Dosya:Saffat 114.png]]</div>
 
114- Andolsun biz Musa'ya da Harun'a da nimetler verdik.
 
<div id="115">[[Dosya:Saffat 115.png]]</div>
 
115- Onları ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık.
 
<div id="116">[[Dosya:Saffat 116.png]]</div>
 
116- Kendilerine yardım ettik de galip gelen onlar oldu.
 
<div id="117">[[Dosya:Saffat 117.png]]</div>
 
117- Her ikisine de apaçık anlaşılan bir kitabı (Tevrat'ı) verdik.
 
<div id="118">[[Dosya:Saffat 118.png]]</div>
 
118- Her ikisini de doğru yola ilettik.
 
<div id="119">[[Dosya:Saffat 119.png]]</div>
 
<div id="120">[[Dosya:Saffat 120.png]]</div>
 
119-120- Sonra gelenler içinde, Musa ve Harun'a selam olsun, diye (iyi bir nam) bıraktık.
 
<div id="121">[[Dosya:Saffat 121.png]]</div>
 
121- Doğrusu biz, iyileri böylece mükâfatlandırırız.
 
<div id="122">[[Dosya:Saffat 122.png]]</div>
 
122- Şüphesiz, ikisi de mümin kullarımızdandı.
 
<div id="123">[[Dosya:Saffat 123.png]]</div>
 
123- İlyas da şüphe yok ki, peygamberlerdendi.
 
<div id="124">[[Dosya:Saffat 124.png]]</div>
 
<div id="125">[[Dosya:Saffat 125.png]]</div>
 
<div id="126">[[Dosya:Saffat 126.png]]</div>
 
124-125-126- (İlyas) milletine: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? Yaratanların en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, sizden önce gelen atalarınızın da Rabbi olan Allah'ı bırakıp da Ba'l'e mi taparsınız? demişti.
 
{Ba'l, Şam'da Bek adındaki şehir halkının taptığı altın putun adı idi. Şimdi buraya Ba'lebek denmektedir.}
 
====Sayfa 450====
 
<div id="127">[[Dosya:Saffat 127.png]]</div>
 
<div id="128">[[Dosya:Saffat 128.png]]</div>
 
127-128- Bunun üzerine İlyas'ı yalanladılar. Onun için Allah'ın ihlâslı kulları müstesna; onların hepsi (cehenneme) götürüleceklerdir.
 
<div id="129">[[Dosya:Saffat 129.png]]</div>
 
<div id="130">[[Dosya:Saffat 130.png]]</div>
 
129-130- Sonra gelenler içinde, kendisine bir ün bıraktık, "İlyas'a selâm!" dedik.
 
<div id="131">[[Dosya:Saffat 131.png]]</div>
 
131- Şüphesiz biz, iyileri işte böyle mükâfatlandırırız.
 
<div id="132">[[Dosya:Saffat 132.png]]</div>
 
132- Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı.
 
{Burada, Hz. Lût'un kıssasından bir bölüm anlatılır:}
 
<div id="133">[[Dosya:Saffat 133.png]]</div>
 
133- Lût da elbette peygamberlerdendi.
 
<div id="134">[[Dosya:Saffat 134.png]]</div>
 
<div id="135">[[Dosya:Saffat 135.png]]</div>
 
<div id="136">[[Dosya:Saffat 136.png]]</div>
 
134-135-136- Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, Lût'u ve ailesinin hepsini kurtardık. Sonra diğerlerini yok ettik.
 
<div id="137">[[Dosya:Saffat 137.png]]</div>
 
<div id="138">[[Dosya:Saffat 138.png]]</div>
 
137-138- (Ey insanlar!) Elbette siz de sabah ve akşam onlara uğruyorsunuz. Hâla akıllanmayacak mısınız?
 
===Bölüm 5===
 
<div id="139">[[Dosya:Saffat 139.png]]</div>
 
139- Doğrusu Yunus da gönderilen peygamberlerdendi.
 
{139-148. âyetlerde de Hz. Yunus'un kıssası anlatılır:}
 
<div id="140">[[Dosya:Saffat 140.png]]</div>
 
140- Hani o, dolu bir gemiye binip kaçmıştı.
 
<div id="141">[[Dosya:Saffat 141.png]]</div>
 
141- Gemide olanlarla karşılıklı kur'a çektiler de kaybedenlerden oldu.
 
{Yunus kıssası için bak. Enbiyâ 21/87'nin açıklaması}
 
<div id="142">[[Dosya:Saffat 142.png]]</div>
 
142- Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.
 
<div id="143">[[Dosya:Saffat 143.png]]</div>
 
<div id="144">[[Dosya:Saffat 144.png]]</div>
 
143-144- Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.
 
{Yunus (a.s.)ın tesbihi şöyle idi: Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine'z-zâlimîn: Senden başka ilâh yoktur, şüphesiz ben zalimlerden oldum.}
 
<div id="145">[[Dosya:Saffat 145.png]]</div>
 
145- Halsiz bir vaziyette kendisini dışarı çıkardık.
 
<div id="146">[[Dosya:Saffat 146.png]]</div>
 
146- Ve üstüne (gölge yapması için) kabak türünden geniş yapraklı bir nebat bitirdik.
 
<div id="147">[[Dosya:Saffat 147.png]]</div>
 
147- Onu, yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.
 
{Hz. Yunus'un peygamber olarak gönderildiği yerin, Musul'da Ninova şehri olduğu kaydedilmiştir.}
 
<div id="148">[[Dosya:Saffat 148.png]]</div>
 
148- Sonunda ona iman ettiler, bunun üzerine biz de onları bir süreye kadar yaşattık.
 
<div id="149">[[Dosya:Saffat 149.png]]</div>
 
149- Putperestlere sor: Kızlar Rabbinin de erkekler onların mı?
 
<div id="150">[[Dosya:Saffat 150.png]]</div>
 
150- Yoksa biz melekleri onların gözü önünde kız olarak mı yarattık?
 
<div id="151">[[Dosya:Saffat 151.png]]</div>
 
<div id="152">[[Dosya:Saffat 152.png]]</div>
 
151-152- Dikkat edin, kesinlikle yalan uydurup söylüyorlar; "Allah doğurdu" diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar.
 
<div id="153">[[Dosya:Saffat 153.png]]</div>
 
153- Allah, kızları oğullara tercih mi etmiş!
 
====Sayfa 451====
 
<div id="154">[[Dosya:Saffat 154.png]]</div>
 
<div id="155">[[Dosya:Saffat 155.png]]</div>
 
<div id="156">[[Dosya:Saffat 156.png]]</div>
 
154-155-156- Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz? Hiç düşünmüyor musunuz? Yoksa sizin açık bir deliliniz mi var?
 
{Sorulan delil, müşriklerin meleklerle ilgili düşünceleri ve onların Allah'ın kızları olduklarına dair inançları içindir.}
 
<div id="157">[[Dosya:Saffat 157.png]]</div>
 
157- Doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin!
 
<div id="158">[[Dosya:Saffat 158.png]]</div>
 
158- Allah ile cinler arasında da bir soy birliği uydurdular. Andolsun, cinler de kendilerinin hesap yerine götürüleceklerini bilirler.
 
<div id="159">[[Dosya:Saffat 159.png]]</div>
 
159- Allah, onların isnat edegeldiklerinden yücedir, münezzehtir.
 
<div id="160">[[Dosya:Saffat 160.png]]</div>
 
160- Allah'ın ihlâsa erdirilmiş kulları müstesnadır (onlar azap görmeyeceklerdir).
 
<div id="161">[[Dosya:Saffat 161.png]]</div>
 
<div id="162">[[Dosya:Saffat 162.png]]</div>
 
<div id="163">[[Dosya:Saffat 163.png]]</div>
 
161-162-163- Sizler ve taptığınız şeyler! Hiçbiriniz, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıp saptıramazsınız.
 
<div id="164">[[Dosya:Saffat 164.png]]</div>
 
<div id="165">[[Dosya:Saffat 165.png]]</div>
 
<div id="166">[[Dosya:Saffat 166.png]]</div>
 
164-165-166- (Melekler şöyle derler:) Bizim her birimiz için, bilinen bir makam vardır. Şüphesiz biz, orada sıra sıra dururuz ve şüphesiz Allah'ı tesbih ederiz.
 
<div id="167">[[Dosya:Saffat 167.png]]</div>
 
<div id="168">[[Dosya:Saffat 168.png]]</div>
 
<div id="169">[[Dosya:Saffat 169.png]]</div>
 
167, 168, 169- Putperestler: Eğer öncekilere verilenlerden bizde de bir kitap olsaydı, mutlaka Allah'ın ihlâslı kulları olurduk! diyorlardı.
 
<div id="170">[[Dosya:Saffat 170.png]]</div>
 
170- İşte şimdi onu inkâr ettiler. Ama ileride bileceklerdir!
 
<div id="171">[[Dosya:Saffat 171.png]]</div>
 
171- Andolsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir:
 
<div id="172">[[Dosya:Saffat 172.png]]</div>
 
172- Onlar mutlaka zafere ulaşacaklardır.
 
<div id="173">[[Dosya:Saffat 173.png]]</div>
 
173- Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir.
 
<div id="174">[[Dosya:Saffat 174.png]]</div>
 
174- Onun için sen bir süreye kadar onlara aldırma.
 
<div id="175">[[Dosya:Saffat 175.png]]</div>
 
175- Onların halini gör, onlar da görecekler.
 
<div id="176">[[Dosya:Saffat 176.png]]</div>
 
176- Azabımızı acele mi istiyorlar?
 
<div id="177">[[Dosya:Saffat 177.png]]</div>
 
177- Azap yurtlarına indiğinde, uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) sabahı ne kötü olur!
 
<div id="178">[[Dosya:Saffat 178.png]]</div>
 
178- Sen bir zamana kadar onlara aldırma.
 
<div id="179">[[Dosya:Saffat 179.png]]</div>
 
179- Onların halini gör, onlar da göreceklerdir.
 
<div id="180">[[Dosya:Saffat 180.png]]</div>
 
180- Senin izzet sahibi Rabbin, onların isnat etmekte oldukları vasıflardan yücedir, münezzehtir.
 
<div id="181">[[Dosya:Saffat 181.png]]</div>
 
181- Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun!
 
<div id="182">[[Dosya:Saffat 182.png]]</div>
 
182- Âlemlerin Rabbi olan Allah'a da hamd olsun!


''Önceki Sure: [[Kuran:Yasin|Yâ Sîn]] &larr; [[Kuran:Kur'an|Kur'an]] &rarr; [[Kuran:Sad|Sâd]]: Sonraki Sure''
''Önceki Sure: [[Kuran:Yasin|Yâ Sîn]] &larr; [[Kuran:Kur'an|Kur'an]] &rarr; [[Kuran:Sad|Sâd]]: Sonraki Sure''

07.47, 13 Kasım 2022 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Önceki Sure: Yâ SînKur'anSâd: Sonraki Sure

37. Saffat Suresi[değiştir]

{Adını, saf tutmuş meleklere işaret eden ilk âyetten alan ve kâinattaki güçlerden söz eden bu sûre, Mekke'de inmiştir, 182 âyettir. İlk üç âyette, saf tutmuş meleklere, bulutları sevk ve idare eden güce, zikri yapan dile yahut insana yemin edilerek Allah'ın bir olduğu gerçeği ortaya konmuştur.}

Bölüm 1[değiştir]

Sayfa 445[değiştir]

1-2-3-4- Saf saf dizilmişlere, toplayıp sürenlere, zikir okuyanlara yemin ederim ki, ilâhınız birdir.

{Burada "saf saf dizilenler, toplayıp sürenler ve zikir okuyanlar"ın melekler olduğu söylenmiştir. Ayrıca bunların gök cisimleri, ruhlar, kudsî cevherler, Kur'an âyetleri, âlimler ve gaziler olduğunu söyleyenler de vardır.}

5- O, hem göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi, hem de doğuların Rabbidir.

{Yıl boyunca güneş farklı yerlerden doğduğu için "doğular" denilmiştir.}

6- Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla süsledik.

7- Ve (gökyüzünü) itaat dışına çıkan her şeytandan koruduk.

8- Onlar, artık mele-i a'lâ'ya (yüce topluluğa) kulak veremezler. Her taraftan taşlanırlar.

9- Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli bir azap vardır.

10- Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder.

11- Şimdi sor onlara! Yaratma bakımından onlar mı daha zor, yoksa bizim yarattığımız (insanlar) mı? Şüphesiz biz kendilerini yapışkan bir çamurdan yarattık.

12- Hayır, sen şaşıyorsun. Halbuki onlar alay ediyorlar.

13- Kendilerine öğüt verildiği vakit öğüt almazlar.

14- Bir mucize görseler alay ederler.

15- Bu ancak açık bir büyüdür, derler.

{Bu sözü ayın ikiye ayrılması mucizesi gerçekleştiği zaman söylemişlerdi.}

16- "Gerçekten biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, diriltileceğiz?"

17- "İlk atalarımızda mı (diriltilecek)?"

18- De ki: Evet, hem de hor ve hakir olarak (diriltileceksiniz).

19- O (diriltme) korkunç bir sesten ibaret olacak, o anda hemen onların gözleri açılıp etrafa bakacaklar.

{Buradaki korkunç ses ikinci Sûr'un üfürülüşüdür.}

20- (Durumu gören kâfirler:) Eyvah bize! Bu ceza günüdür, derler.

21- İşte bu, yalanlamış olduğunuz hüküm günüdür.

Bölüm 2[değiştir]

22-23-24- (Allah, meleklerine emreder:) Zalimleri, onların aynı yoldaki arkadaşlarını ve Allah'tan başka tapmış oldukları putlarını toplayın. Onlara cehennemin yolunu gösterin. Onları tutuklayın, çünkü onlar sorguya çekilecekler!

Sayfa 446[değiştir]

25- Size ne oldu ki birbirinize yardım etmiyorsunuz?

26- Evet, onlar o gün zilletle boyun eğeceklerdir.

27- (İşte bu duruma düştükleri vakit) onlardan bir kısmı, diğerlerine yönelir, birbirlerini sorumlu tutmaya çalışırlar.

28- (Uyanlar, uydukları adamlara:) Siz bize sağdan gelirdiniz (sûreti haktan görünürdünüz) derler.

29-30- (Ötekiler de:) "Bilâkis, derler, siz inanan kimseler değildiniz. Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yok. Fakat siz kendiniz azgın bir toplum idiniz."

31- "Onun için Rabbimizin hükmü bize hak oldu. Biz (hak ettiğimiz cezayı) mutlaka tadacağız."

32- "Biz sizi azdırdık. Çünkü kendimiz de azmıştık."

33- Şüphesiz o gün onlar azapta ortaktırlar.

34- İşte biz, suçlulara böyle yaparız.

35- Çünkü onlara: Allah'tan başka ilâh yoktur, denildiği zaman kibirle direnirlerdi.

36- "Mecnun bir şair için biz ilâhlarımızı bırakacak mıyız?" derlerdi.

{Kâfirlerin "mecnun, şair" dedikleri zât, Hz. Muhammed idi. Ona uyup putları bırakmak kendilerine zor geldiği için böyle diyorlardı.}

37- Hayır! O, gerçeği getirdi ve peygamberleri de doğruladı.

38- Kuşkusuz siz acı azabı tadacaksınız.

39- Çekeceğiniz ceza yapmakta olduğunuzdan başka bir şeyin cezası değildir.

40- (Bu azaptan) Ancak Allah'ın hâlis kulları istisnâ edilecek.

41-42-43-44- Bunlar için bilinen bir rızık, türlü meyveler vardır. Naîm cennetlerinde karşılıklı koltuklar üzerine kurulmuş oldukları halde kendilerine ikram edilir.

45- Onlara pınardan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır.

46- Berraktır, içenlere lezzet verir.

47- O içkide ne sersemletme vardır ne de onunla sarhoş olurlar.

48- Yanlarında güzel bakışlarını yalnız onlara tahsis etmiş, iri gözlü eşler vardır.

49- Onlar, gün yüzü görmemiş yumurta gibi bembeyazdır.

50- İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.

51- İçlerinden biri: "Benim, bir arkadaşım vardı" der.

{Rivayete göre bu zâtın arkadaşı, öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden birisiydi. Bazı müfessirlere göre bu arkadaştan maksat şeytandır. Bazılarına göre de, Sûre-i Kehf'de 32. âyette geçen iki kişidir.}

Sayfa 447[değiştir]

52-53- Derdi ki: Sen de (dirilmeye) inananlardan mısın? Biz ölüp kemik, sonra da toprak haline geldiğimiz zaman (diriltilip) cezalanacak mıyız?

54-55- (O zât, dünyâda geçmiş olan hâdiseyi bu şekilde anlattıktan sonra Allah Teâlâ orada bulunanlara:) Siz işin gerçeğine vâkıf mısınız? dedi. İşte o zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü.

56-57- "Yemin ederim ki, sen az daha beni de helâk edecektin. Rabbimin nimeti olmasaydı, şimdi ben de (cehenneme) getirilenlerden olurdum" dedi.

58-59-60-61- Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek ve bir daha azap görmeyecek değil miyiz? Şüphesiz bu, büyük kurtuluştur. Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için çalışsın.

62-63- Şimdi, ziyafet olarak, cennet ehli için anılan bu nimetler mi daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu (zakkumu) zalimler için bir fitne (imtihan) kıldık.

{Dünyada kâfirler bunu inkâr ettiler. Ateşin içinde ağaç olur mu? dediler. Cehennemde biten ağaç sözü geçince: Ateş, ağacı yakarken cehennemde nasıl ağaç olur? diye alay etmişlerdi. Bu bakımdan bu söz onlar için bir imtihan oldu. Bu sözden kasdedilen manayı anlamadıklarından iyice küfre düştüler.

Allah'ın, isterse, cehennemin yakmayacağı bir ağaç yaratabileceğini düşünemediler.}

64- Zira o, cehennemin dibinde bitip yetişen bir ağaçtır.

65- Tomurcukları sanki şeytanların başları gibidir.

66- (Cehennemdekiler) ondan yerler ve karınlarını ondan doldururlar.

67- Sonra zakkum yemeğinin üzerine onlar için, kaynar su karıştırılmış bir içki vardır.

68- Sonra kesinlikle onların dönüşü, çılgın ateşe olacaktır.

69-70- Kuşkusuz onlar atalarını dalâlette buldular da peşlerinden koşup gittiler.

71- Andolsun ki, onlardan önce eski milletlerin çoğu dalâlete düştü.

72- Kuşkusuz, biz onlara uyarıcılar göndermiştik.

73- Uyarılanların âkıbetinin ne olduğuna bir bak!

74- Allah'ın ihlâslı kulları müstesna.

{Bu âyetten sonra gelen âyetlerde Hz. Nuh ile kavminin kıssası anlatılır.}

Bölüm 3[değiştir]

75- Andolsun, Nuh bize yalvarıp yakardı. Biz de duayı ne güzel kabul ederiz!

{Hz. Nuh: Rabbim! Ben mağlup durumdayım, bana yardım et! diye dua etmiş, Allah da duasını kabul buyurarak kavmini suda boğmak suretiyle helâk etmişti.}

76- Kendisini ve ailesini büyük felâketten kurtardık.

Sayfa 448[değiştir]

77- Biz yalnız Nuh'un soyunu kalıcı kıldık.

{Hz. Nuh'un soyunun dışındakilerin hepsi helâk edilmiş ve Nuh tufanından sonra yeryüzündeki insanların nesli Hz. Nuh'tan gelmiştir.}

78- Sonradan gelenler içinde ona iyi bir nam bıraktık

79- Bütün âlemlerde Nuh'a selam olsun!

80- İşte biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.

81- Zira o, bizim inanmış kullarımızdan idi.

82- Nihayet ötekileri (inanmayanları) suda boğduk.

{Bu âyetten sonra Hz. İbrahim'in kıssasından bir safha anlatılmış semâvî dinler ile gönderilen peygamberlerin hepsinin birbirini tasvip ve tasdik ettiği vurgulanmıştır.}

83- Şüphesiz İbrahim de onun (Nuh'un) milletinden idi.

{Aralarında uzun asırlar geçmesine rağmen, dinin esaslarında Hz. İbrahim Nuh'a bağlı idi.}

84- Çünkü Rabbine kalb-i selîm ile geldi.

85- Hani o, babasına ve kavmine: Siz kime kulluk ediyorsunuz? demişti.

86- "Allah'tan başka bir takım uydurma ilâhlar mı istiyorsunuz?"

87- "O halde âlemlerin Rabbi hakkındaki görüşünüz nedir?"

{Hz. İbrahim'in kavmi, yıldızlara bakar, onlarla kâhinlik yaparlardı. Bir bayram günü İbrahim'e kendileriyle beraber bayram yerine gelmesini söylediler.}

88- Bunun üzerine İbrahim yıldızlara şöyle bir baktı.

89- Ben hastayım, dedi.

90- Ona arkalarını dönüp gittiler.

91-92- Yavaşça putlarının yanına vardı. (Oraya konmuş yemekleri görünce:) Yemiyor musunuz? Neden konuşmuyorsunuz? dedi.

93- Bunun üzerine, yanlarına gelip sağ eliyle vurdu (kırıp geçirdi.)

94- (Putperestler) koşarak İbrahim'e geldiler.

{Neden putları kırdığını sordular.}

95-96- İbrahim: Yonttuğunuz şeylere mi ibadet edersiniz! Oysa ki sizi ve yapmakta olduklarınızı Allah yarattı, dedi.

97- Onun için bir bina yapın ve derhal onu ateşe atın! dediler.

98- Böylece ona bir tuzak kurmayı istediler. Fakat biz onları alçaklardan kıldık.

99-100- (Oradan kurtulan İbrahim:) Ben Rabbime gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek. Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver, dedi.

{Böylece Hz. İbrahim küfür diyarından hicret ederek Şam'a gitti.}

101- İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik.

102- Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi.

{102-111. âyetlerde Hz. İbrahim'in oğlunu kurban etmesi anlatılır. Bu kıssa bir imtihandır. Bu imtihan, peygamber olan baba ile oğlu arasında cereyan etmiştir. Şöyle ki, Hz. İbrahim'in iki oğlu vardı: İsmail ve İshak. Kur'an-ı Kerim'de kurban edilecek çocuğun isminden söz edilmez. Ama tefsircilerin kanaatine göre bu, İsmail'dir. Zira olay göçten hemen sonra olmuştur ki, o zaman İsmail vardı. Ayrıca olay Mekke'de geçmiştir. Mekke'ye gelen de İsmail'dir. İbrahim (a.s.) gece rüyasında, birisinin kendisine, "Allah sana oğlunu boğazlamanı emrediyor" dediğini duymuş, sabah olunca bunun şeytandan mı, Rahmân'dan mı olduğu hususunda tereddüt etmiş, üç gece rüyayı üst üste görünce bunun Allah'tan olduğunu anlamıştır.}

Sayfa 449[değiştir]

103-104-105-106- Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: Ey İbrahim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır, diye seslendik.

107-108-109-110-111- Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık: İbrahim'e selam! dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır.

{Son Peygamber'in ümmeti ona salâtü selam okurken Hz. İbrahim'i de anar, onu hayırla yâdederler.}

112-113- Sâlihlerden bir peygamber olarak O'na (İbrahim'e) İshak'ı müjdeledik. Kendisini ve İshak'ı mübarek (kutlu ve bereketli) eyledik. Lâkin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kendine açıktan açığa kötülük edenler de olacak.

{Bu cümleden olmak üzere İbrahim'e çok evlât verilmiş, İshak'ın neslinden, Hz. Ya'kub'dan başlamak üzere bir çok peygamberler gelmiştir. İkisinin neslinden iyilerin yanı sıra kötülerin de çıkması, soy ve ırkın hidayet ve dalâlette rolü olmadığını gösterir.}

Bölüm 4[değiştir]

114- Andolsun biz Musa'ya da Harun'a da nimetler verdik.

115- Onları ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık.

116- Kendilerine yardım ettik de galip gelen onlar oldu.

117- Her ikisine de apaçık anlaşılan bir kitabı (Tevrat'ı) verdik.

118- Her ikisini de doğru yola ilettik.

119-120- Sonra gelenler içinde, Musa ve Harun'a selam olsun, diye (iyi bir nam) bıraktık.

121- Doğrusu biz, iyileri böylece mükâfatlandırırız.

122- Şüphesiz, ikisi de mümin kullarımızdandı.

123- İlyas da şüphe yok ki, peygamberlerdendi.

124-125-126- (İlyas) milletine: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? Yaratanların en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, sizden önce gelen atalarınızın da Rabbi olan Allah'ı bırakıp da Ba'l'e mi taparsınız? demişti.

{Ba'l, Şam'da Bek adındaki şehir halkının taptığı altın putun adı idi. Şimdi buraya Ba'lebek denmektedir.}

Sayfa 450[değiştir]

127-128- Bunun üzerine İlyas'ı yalanladılar. Onun için Allah'ın ihlâslı kulları müstesna; onların hepsi (cehenneme) götürüleceklerdir.

129-130- Sonra gelenler içinde, kendisine bir ün bıraktık, "İlyas'a selâm!" dedik.

131- Şüphesiz biz, iyileri işte böyle mükâfatlandırırız.

132- Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı.

{Burada, Hz. Lût'un kıssasından bir bölüm anlatılır:}

133- Lût da elbette peygamberlerdendi.

134-135-136- Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, Lût'u ve ailesinin hepsini kurtardık. Sonra diğerlerini yok ettik.

137-138- (Ey insanlar!) Elbette siz de sabah ve akşam onlara uğruyorsunuz. Hâla akıllanmayacak mısınız?

Bölüm 5[değiştir]

139- Doğrusu Yunus da gönderilen peygamberlerdendi.

{139-148. âyetlerde de Hz. Yunus'un kıssası anlatılır:}

140- Hani o, dolu bir gemiye binip kaçmıştı.

141- Gemide olanlarla karşılıklı kur'a çektiler de kaybedenlerden oldu.

{Yunus kıssası için bak. Enbiyâ 21/87'nin açıklaması}

142- Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.

143-144- Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.

{Yunus (a.s.)ın tesbihi şöyle idi: Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine'z-zâlimîn: Senden başka ilâh yoktur, şüphesiz ben zalimlerden oldum.}

145- Halsiz bir vaziyette kendisini dışarı çıkardık.

146- Ve üstüne (gölge yapması için) kabak türünden geniş yapraklı bir nebat bitirdik.

147- Onu, yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.

{Hz. Yunus'un peygamber olarak gönderildiği yerin, Musul'da Ninova şehri olduğu kaydedilmiştir.}

148- Sonunda ona iman ettiler, bunun üzerine biz de onları bir süreye kadar yaşattık.

149- Putperestlere sor: Kızlar Rabbinin de erkekler onların mı?

150- Yoksa biz melekleri onların gözü önünde kız olarak mı yarattık?

151-152- Dikkat edin, kesinlikle yalan uydurup söylüyorlar; "Allah doğurdu" diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar.

153- Allah, kızları oğullara tercih mi etmiş!

Sayfa 451[değiştir]

154-155-156- Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz? Hiç düşünmüyor musunuz? Yoksa sizin açık bir deliliniz mi var?

{Sorulan delil, müşriklerin meleklerle ilgili düşünceleri ve onların Allah'ın kızları olduklarına dair inançları içindir.}

157- Doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin!

158- Allah ile cinler arasında da bir soy birliği uydurdular. Andolsun, cinler de kendilerinin hesap yerine götürüleceklerini bilirler.

159- Allah, onların isnat edegeldiklerinden yücedir, münezzehtir.

160- Allah'ın ihlâsa erdirilmiş kulları müstesnadır (onlar azap görmeyeceklerdir).

161-162-163- Sizler ve taptığınız şeyler! Hiçbiriniz, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıp saptıramazsınız.

164-165-166- (Melekler şöyle derler:) Bizim her birimiz için, bilinen bir makam vardır. Şüphesiz biz, orada sıra sıra dururuz ve şüphesiz Allah'ı tesbih ederiz.

167, 168, 169- Putperestler: Eğer öncekilere verilenlerden bizde de bir kitap olsaydı, mutlaka Allah'ın ihlâslı kulları olurduk! diyorlardı.

170- İşte şimdi onu inkâr ettiler. Ama ileride bileceklerdir!

171- Andolsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir:

172- Onlar mutlaka zafere ulaşacaklardır.

173- Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir.

174- Onun için sen bir süreye kadar onlara aldırma.

175- Onların halini gör, onlar da görecekler.

176- Azabımızı acele mi istiyorlar?

177- Azap yurtlarına indiğinde, uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) sabahı ne kötü olur!

178- Sen bir zamana kadar onlara aldırma.

179- Onların halini gör, onlar da göreceklerdir.

180- Senin izzet sahibi Rabbin, onların isnat etmekte oldukları vasıflardan yücedir, münezzehtir.

181- Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun!

182- Âlemlerin Rabbi olan Allah'a da hamd olsun!

Önceki Sure: Yâ SînKur'anSâd: Sonraki Sure

test