Kuran:Kalem: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
(Yeni sayfa: "Kategori:Kur'an ''Önceki Sure: Mülk (Tebâreke)Kur'anHâkka: Sonraki Sure'' =68. Kalem (Nun) Suresi= ''Önce...")
 
Değişiklik özeti yok
3. satır: 3. satır:


=68. Kalem (Nun) Suresi=
=68. Kalem (Nun) Suresi=
{Mekke'de nâzil olmuştur, 52 âyettir. "Nûn" sûresi diye de anılır. Adını ilk âyetindeki "kalem" kelimesinden alır.}
===Bölüm 1===
====Sayfa 563====
<div id="1">[[Dosya:Kalem 1.png]]</div> <div id="2">[[Dosya:Kalem 2.png]]</div>
1-2- Nûn. Kaleme ve (kalem tutanların) yazdıklarına andolsun ki (Resûlüm), sen -Rabbinin nimeti sayesinde- mecnun değilsin.
{"Nûn", bir görüşe göre hecâ harflerindendir, manasını ancak Allah bilir. Bunun manasını verme cihetine gidenler ise, daha çok "hokka" kelimesi ile manalandırmışlardır. Böylece, buradaki yemin hokka ile kaleme ve kalemle yazılanlara yapılmış olmaktadır. Bu sûreden önce nâzil olan Alak sûresinde de okumaya dikkat çekilmiş olması, bu manayı kuvvetlendirici görülmektedir.
Müşriklerin, ilk önceleri Hz. Peygamber'i deli divâne diye nitelendirmesine cevap teşkil eden ikinci âyette ise Resûl-i Ekrem'in Allah'ın nimeti ile peygamberlik mertebesine eriştiği belirtilmekte ve zaten her türlü olgunluk alâmetleri kendinde zâhir olan Hz. Peygamber'e karşı bu ithamda bulunan müşriklerin yalancılıkları yüzlerine vurulmaktadır.}
<div id="3">[[Dosya:Kalem 3.png]]</div>
3- Hiç şüphesiz senin için bitip tükenmeyen bir mükâfat vardır.
<div id="4">[[Dosya:Kalem 4.png]]</div>
4- Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.
<div id="5">[[Dosya:Kalem 5.png]]</div> <div id="6">[[Dosya:Kalem 6.png]]</div>
5-6- Hanginizde delilik olduğunu yakında sen de göreceksin, onlar da.
<div id="7">[[Dosya:Kalem 7.png]]</div>
7- Doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapan kişiyi en iyi bilendir, hidayete erenleri de en iyi bilen O'dur.
<div id="8">[[Dosya:Kalem 8.png]]</div>
8- O halde, (hakikati) yalan sayanlara boyun eğme!
<div id="9">[[Dosya:Kalem 9.png]]</div>
9- Onlar isterler ki, sen yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.
{Müşriklerin, Resûlüllah'tan tevhid mücadelesinde tavizkâr davranması yönündeki isteklerine işaret olunmaktadır.}
<div id="10">[[Dosya:Kalem 10.png]]</div> <div id="11">[[Dosya:Kalem 11.png]]</div> <div id="12">[[Dosya:Kalem 12.png]]</div> <div id="13">[[Dosya:Kalem 13.png]]</div> <div id="14">[[Dosya:Kalem 14.png]]</div>
10-11-12-13-14- (Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
<div id="15">[[Dosya:Kalem 15.png]]</div>
15- Ona âyetlerimiz okunduğu zaman o, "Öncekilerin masalları!" der.
====Sayfa 564====
<div id="16">[[Dosya:Kalem 16.png]]</div>
16- Biz yakında onun burnuna damga vuracağız (kibirini kırıp rezil edeceğiz).
<div id="17">[[Dosya:Kalem 17.png]]</div> <div id="18">[[Dosya:Kalem 18.png]]</div>
17-18- Biz, vaktiyle "bahçe sahipleri"ne belâ verdiğimiz gibi, onlara da belâ verdik. Hani onlar (bahçe sahipleri), sabah olurken (kimse görmeden) onu (mahsullerini) devşireceklerine yemin etmişlerdi. Onlar istisna da etmiyorlardı
{"İnşâallah" demiyorlardı veya yoksulların payını ayırmıyorlardı.}
<div id="19">[[Dosya:Kalem 19.png]]</div> <div id="20">[[Dosya:Kalem 20.png]]</div>
19-20- Fakat onlar daha uykudayken Rabbinin katından (gönderilen) kuşatıcı bir âfet (ateş) bahçeyi sarıverdi de, bahçe kapkara kesildi.
<div id="21">[[Dosya:Kalem 21.png]]</div> <div id="22">[[Dosya:Kalem 22.png]]</div>
21-22- (Beri tarafta ise) onlar, sabah olurken: Madem devşireceksiniz, hadi erkenden mahsülünüzün başına gidin! diye birbirlerine seslendiler.
<div id="23">[[Dosya:Kalem 23.png]]</div> <div id="24">[[Dosya:Kalem 24.png]]</div>
23-24- Derken: Aman, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın! diye fısıldaşa fısıldaşa yola koyuldular.
<div id="25">[[Dosya:Kalem 25.png]]</div>
25- (Evet, yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.
<div id="26">[[Dosya:Kalem 26.png]]</div>
26- Fakat bahçeyi gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız! dediler.
{Yanlış yere gelmediklerini anlayınca da 27. âyette meâli verilen sözü söylediler.}
<div id="27">[[Dosya:Kalem 27.png]]</div>
27- Yok yok, doğrusu biz mahrum bırakılmışız!
<div id="28">[[Dosya:Kalem 28.png]]</div>
28- İçlerinden en makul olanı şöyle dedi: Ben size "Rabbinizi tesbih etsenize" dememiş miydim?
<div id="29">[[Dosya:Kalem 29.png]]</div>
29- Rabbimizi tesbih ederiz; doğrusu biz (kendi kendimize) yazık etmişiz, dediler.
<div id="30">[[Dosya:Kalem 30.png]]</div>
30- Ardından, kabahati birbirlerine yüklemeye başladılar.
<div id="31">[[Dosya:Kalem 31.png]]</div>
31- (Nihayet) şöyle dediler: Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişilermişiz.
<div id="32">[[Dosya:Kalem 32.png]]</div>
32- Belki Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Çünkü biz (artık) Rabbimizi(O'nun hoşnutluğunu) arzuluyoruz.
<div id="33">[[Dosya:Kalem 33.png]]</div>
33- İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi!
===Bölüm 2===
<div id="34">[[Dosya:Kalem 34.png]]</div>
34- Şu da muhakkak ki, takvâ sahipleri için Rableri katında nimetleri bol cennetler vardır.
<div id="35">[[Dosya:Kalem 35.png]]</div>
35- Öyle ya, (Allah'a) teslimiyet gösterenleri, (o) günahkârlar gibi tutar mıyız hiç?
<div id="36">[[Dosya:Kalem 36.png]]</div>
36- Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz?
<div id="37">[[Dosya:Kalem 37.png]]</div>
37- Yoksa size ait bir kitap var da, (bu bâtıl inanışları) onda mı okuyorsunuz?
<div id="38">[[Dosya:Kalem 38.png]]</div>
38- Onda, beğendiğiniz her şey sizin için mutlaka vardır (diye mi yazılı)?
<div id="39">[[Dosya:Kalem 39.png]]</div>
39- Yoksa, "Ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?
<div id="40">[[Dosya:Kalem 40.png]]</div>
40- Sor onlara: Bu iddiayı onların hangisi savunacak?
<div id="41">[[Dosya:Kalem 41.png]]</div>
41- Yoksa ortakları mı var onların? Sözlerinde doğru iseler, hadi getirsinler ortaklarını!
<div id="42">[[Dosya:Kalem 42.png]]</div>
42- O gün incikten açılır ve secdeye davet edilirler; fakat güç getiremezler.
{Arapçada "incikten açılmak" deyimi ile, işlerin güçleşmesi veya bütün hakikatlerin apaçık ortaya çıkması kasdedilir.} 
====Sayfa 565====
<div id="43">[[Dosya:Kalem 43.png]]</div>
43- Gözleri horluktan aşağı düşmüş bir halde kendilerini zillet bürür. Halbuki onlar, sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı (fakat yine secde etmiyorlardı).
<div id="44">[[Dosya:Kalem 44.png]]</div>
44- (Resûlüm!) Sen bu sözü (Kur'an'ı) yalan sayanı bana bırak (kendini üzme). Biz onları, bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz.
<div id="45">[[Dosya:Kalem 45.png]]</div>
45- Onlara mühlet veriyorum. Doğrusu benim fendim çok sağlamdır!
<div id="46">[[Dosya:Kalem 46.png]]</div>
46- Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?
<div id="47">[[Dosya:Kalem 47.png]]</div>
47- Yahut gaybın bilgisi onların nezdinde de, onlar mı (istedikleri gibi) yazıyorlar?
<div id="48">[[Dosya:Kalem 48.png]]</div>
48- Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle. Balık sahibi (Yunus) gibi olma. Hani o, dertli dertli Rabbine niyaz etmişti.
<div id="49">[[Dosya:Kalem 49.png]]</div>
49- Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı o, mutlaka, kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.
<div id="50">[[Dosya:Kalem 50.png]]</div>
50- Fakat ardından, Rabbi onu seçti (vahiy verdi) ve onu sâlihlerden kıldı.
<div id="51">[[Dosya:Kalem 51.png]]</div>
51- O inkâr edenler Zikr'i (Kur'an'ı) işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devirivereceklerdi. Hâla da (kin ve hasetlerinden:) "Hiç şüphe yok o bir delidir" derler.
<div id="52">[[Dosya:Kalem 52.png]]</div>
52- Oysa o (Kur'an), âlemler için ancak bir öğüttür.


''Önceki Sure: [[Kuran:Mülk|Mülk (Tebâreke)]] &larr; [[Kuran:Kur'an|Kur'an]] &rarr; [[Kuran:Hakka|Hâkka]]: Sonraki Sure''
''Önceki Sure: [[Kuran:Mülk|Mülk (Tebâreke)]] &larr; [[Kuran:Kur'an|Kur'an]] &rarr; [[Kuran:Hakka|Hâkka]]: Sonraki Sure''

08.10, 14 Haziran 2020 tarihindeki hâli

Önceki Sure: Mülk (Tebâreke)Kur'anHâkka: Sonraki Sure

68. Kalem (Nun) Suresi[değiştir]

{Mekke'de nâzil olmuştur, 52 âyettir. "Nûn" sûresi diye de anılır. Adını ilk âyetindeki "kalem" kelimesinden alır.}

Bölüm 1[değiştir]

Sayfa 563[değiştir]

1-2- Nûn. Kaleme ve (kalem tutanların) yazdıklarına andolsun ki (Resûlüm), sen -Rabbinin nimeti sayesinde- mecnun değilsin.

{"Nûn", bir görüşe göre hecâ harflerindendir, manasını ancak Allah bilir. Bunun manasını verme cihetine gidenler ise, daha çok "hokka" kelimesi ile manalandırmışlardır. Böylece, buradaki yemin hokka ile kaleme ve kalemle yazılanlara yapılmış olmaktadır. Bu sûreden önce nâzil olan Alak sûresinde de okumaya dikkat çekilmiş olması, bu manayı kuvvetlendirici görülmektedir.

Müşriklerin, ilk önceleri Hz. Peygamber'i deli divâne diye nitelendirmesine cevap teşkil eden ikinci âyette ise Resûl-i Ekrem'in Allah'ın nimeti ile peygamberlik mertebesine eriştiği belirtilmekte ve zaten her türlü olgunluk alâmetleri kendinde zâhir olan Hz. Peygamber'e karşı bu ithamda bulunan müşriklerin yalancılıkları yüzlerine vurulmaktadır.}

3- Hiç şüphesiz senin için bitip tükenmeyen bir mükâfat vardır.

4- Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.

5-6- Hanginizde delilik olduğunu yakında sen de göreceksin, onlar da.

7- Doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapan kişiyi en iyi bilendir, hidayete erenleri de en iyi bilen O'dur.

8- O halde, (hakikati) yalan sayanlara boyun eğme!

9- Onlar isterler ki, sen yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.

{Müşriklerin, Resûlüllah'tan tevhid mücadelesinde tavizkâr davranması yönündeki isteklerine işaret olunmaktadır.}

10-11-12-13-14- (Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.

15- Ona âyetlerimiz okunduğu zaman o, "Öncekilerin masalları!" der.

Sayfa 564[değiştir]

16- Biz yakında onun burnuna damga vuracağız (kibirini kırıp rezil edeceğiz).

17-18- Biz, vaktiyle "bahçe sahipleri"ne belâ verdiğimiz gibi, onlara da belâ verdik. Hani onlar (bahçe sahipleri), sabah olurken (kimse görmeden) onu (mahsullerini) devşireceklerine yemin etmişlerdi. Onlar istisna da etmiyorlardı

{"İnşâallah" demiyorlardı veya yoksulların payını ayırmıyorlardı.}

19-20- Fakat onlar daha uykudayken Rabbinin katından (gönderilen) kuşatıcı bir âfet (ateş) bahçeyi sarıverdi de, bahçe kapkara kesildi.

21-22- (Beri tarafta ise) onlar, sabah olurken: Madem devşireceksiniz, hadi erkenden mahsülünüzün başına gidin! diye birbirlerine seslendiler.

23-24- Derken: Aman, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın! diye fısıldaşa fısıldaşa yola koyuldular.

25- (Evet, yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.

26- Fakat bahçeyi gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız! dediler.

{Yanlış yere gelmediklerini anlayınca da 27. âyette meâli verilen sözü söylediler.}

27- Yok yok, doğrusu biz mahrum bırakılmışız!

28- İçlerinden en makul olanı şöyle dedi: Ben size "Rabbinizi tesbih etsenize" dememiş miydim?

29- Rabbimizi tesbih ederiz; doğrusu biz (kendi kendimize) yazık etmişiz, dediler.

30- Ardından, kabahati birbirlerine yüklemeye başladılar.

31- (Nihayet) şöyle dediler: Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişilermişiz.

32- Belki Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Çünkü biz (artık) Rabbimizi(O'nun hoşnutluğunu) arzuluyoruz.

33- İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi!

Bölüm 2[değiştir]

34- Şu da muhakkak ki, takvâ sahipleri için Rableri katında nimetleri bol cennetler vardır.

35- Öyle ya, (Allah'a) teslimiyet gösterenleri, (o) günahkârlar gibi tutar mıyız hiç?

36- Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz?

37- Yoksa size ait bir kitap var da, (bu bâtıl inanışları) onda mı okuyorsunuz?

38- Onda, beğendiğiniz her şey sizin için mutlaka vardır (diye mi yazılı)?

39- Yoksa, "Ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?

40- Sor onlara: Bu iddiayı onların hangisi savunacak?

41- Yoksa ortakları mı var onların? Sözlerinde doğru iseler, hadi getirsinler ortaklarını!

42- O gün incikten açılır ve secdeye davet edilirler; fakat güç getiremezler.

{Arapçada "incikten açılmak" deyimi ile, işlerin güçleşmesi veya bütün hakikatlerin apaçık ortaya çıkması kasdedilir.}

Sayfa 565[değiştir]

43- Gözleri horluktan aşağı düşmüş bir halde kendilerini zillet bürür. Halbuki onlar, sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı (fakat yine secde etmiyorlardı).

44- (Resûlüm!) Sen bu sözü (Kur'an'ı) yalan sayanı bana bırak (kendini üzme). Biz onları, bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz.

45- Onlara mühlet veriyorum. Doğrusu benim fendim çok sağlamdır!

46- Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?

47- Yahut gaybın bilgisi onların nezdinde de, onlar mı (istedikleri gibi) yazıyorlar?

48- Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle. Balık sahibi (Yunus) gibi olma. Hani o, dertli dertli Rabbine niyaz etmişti.

49- Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı o, mutlaka, kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.

50- Fakat ardından, Rabbi onu seçti (vahiy verdi) ve onu sâlihlerden kıldı.

51- O inkâr edenler Zikr'i (Kur'an'ı) işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devirivereceklerdi. Hâla da (kin ve hasetlerinden:) "Hiç şüphe yok o bir delidir" derler.

52- Oysa o (Kur'an), âlemler için ancak bir öğüttür.

Önceki Sure: Mülk (Tebâreke)Kur'anHâkka: Sonraki Sure

test