Malum Günah

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
16.07, 26 Mayıs 2024 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 42321 numaralı sürüm ("Kategori:Mefhum Kategori:Günah Cenab-ı Allah Hz. Âdem’i yarattıp ruh verdikten sonra meleklere, Âdem’e secde etmeleri emredildi. Bütün melekler bu emre uydu ama İblîs (Şeytan) kendisinin ateşten, Âdem’in ise topraktan yaratıldığını, dolayısıyla ondan üstün olduğunu ileri sürerek emre karşı geldi. Bu yüzden lânetlenerek Allah’ın rahmetinden uzaklaştırıldı. Şeytan, düşmanı olan Âdem soyunu doğru yoldan..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
(fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)

Cenab-ı Allah Hz. Âdem’i yarattıp ruh verdikten sonra meleklere, Âdem’e secde etmeleri emredildi. Bütün melekler bu emre uydu ama İblîs (Şeytan) kendisinin ateşten, Âdem’in ise topraktan yaratıldığını, dolayısıyla ondan üstün olduğunu ileri sürerek emre karşı geldi. Bu yüzden lânetlenerek Allah’ın rahmetinden uzaklaştırıldı. Şeytan, düşmanı olan Âdem soyunu doğru yoldan ayırmak ve kendi cemaatini çoğaltmak için Allah’tan kıyamete kadar mühlet isteyince Allah bu talebini kabul etti. Hz. Âdem ve Havvâ cennete yerleşip Allah’ın nimetlerinden diledikleri gibi faydalandı. Allah onları yasak ağaca yaklaşmamaları hususunda uyardı. Şeytan ise Allah'ın melek ya da cennette ebedi kalıcılardan olmamaları için bu ağacı yasakladığı şeklinde onlara vesvese verdi ve yasağı çiğneyerek malum günahı işlediler. Hz. Adem henüz peygamber değildi. Hemen ardından utanılacak yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarıyla örtündüler. Ardından Allah onları dünyaya indirdi. Kur’ân'da Hz. Âdem’in ilk günahı Hz. Havva'nın teşvikiyle işlediğine dair hiçbir ifade yoktur ancak Buhari'de “Eğer Havvâ olmasaydı kadın cinsi eşine hıyanet etmezdi” hadisi yer alır. Hz. Âdem’in bu hatadan tövbe etmesi üzerine Allah tarafından bağışlandı, kendisine peygamberlik verildi ve böylece ilk insan, ilk baba ve ilk peygamber oldu. Hz. Havva annemizle Arafat'ta buluştu. Kabe'nin olduğu yerde Allah'a ibadet etti.[1]

Tahrif olmuş Hıristiyanlık’ın hatalı görüşüne göre günah dünyaya Âdem vasıtasıyla girmiştir ve her insan Âdem’in suçundan bir miktar taşımakta ve bu suç nesilden nesile geçmektedir. İnsanlığı bu suçtan kurtaran ise Hz. Îsâ’dır.[2]

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Hazret-i Âdem’in (as) cennetten ihracı ve bir kısım benî-Âdem’in cehenneme idhali ne hikmete mebnidir?

Elcevap: Hikmeti, tavziftir. Öyle bir vazife ile memur edilerek gönderilmiştir ki bütün terakkiyat-ı maneviye-i beşeriyenin ve bütün istidadat-ı beşeriyenin inkişaf ve inbisatları ve mahiyet-i insaniyenin bütün esma-i İlahiyeye bir âyine-i câmia olması, o vazifenin netaicindendir.

Eğer Hazret-i Âdem cennette kalsaydı melek gibi makamı sabit kalırdı, istidadat-ı beşeriye inkişaf etmezdi. Halbuki yeknesak makam sahibi olan melaikeler çoktur, o tarz ubudiyet için insana ihtiyaç yok. Belki hikmet-i İlahiye, nihayetsiz makamatı katedecek olan insanın istidadına muvafık bir dâr-ı teklifi iktiza ettiği için melaikelerin aksine olarak mukteza-yı fıtratları olan malûm günahla cennetten ihraç edildi.

Demek, Hazret-i Âdem’in cennetten ihracı, ayn-ı hikmet ve mahz-ı rahmet olduğu gibi; küffarın da cehenneme idhalleri, haktır ve adalettir.

Onuncu Söz’ün Üçüncü İşaret’inde denildiği gibi çendan kâfir, az bir ömürde bir günah işlemiş fakat o günah içinde nihayetsiz bir cinayet var. Çünkü küfür, bütün kâinatı tahkirdir, kıymetlerini tenzil etmektir ve bütün masnuatın vahdaniyete şehadetlerini tekziptir ve mevcudat âyinelerinde cilveleri görünen esma-i İlahiyeyi tezyiftir.

Onun için mevcudatın hakkını kâfirden almak üzere, mevcudatın sultanı olan Kahhar-ı Zülcelal’in kâfirleri ebedî cehenneme atması, ayn-ı hak ve adalettir. Çünkü nihayetsiz cinayet, nihayetsiz azabı ister.

(12. Mektup)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

Cenab-ı Hak, insandan başka zîruh mahlukatına fıtrî birer libas giydirdiği gibi; meydan-ı haşirde sun’î libaslardan üryan olarak fakat fıtrî bir libas giydirmesi, ism-i Hakîm muktezasıdır. Dünyada sun’î libasın hikmeti, yalnız soğuk ve sıcaktan muhafaza ve ziynet ve setr-i avrete münhasır değildir; belki mühim bir hikmeti, insanın sair nevilerdeki tasarruf ve münasebetine ve kumandanlığına işaret eden bir fihriste ve bir liste hükmündedir. Yoksa kolay ve ucuz, fıtrî bir libas giydirebilirdi. Çünkü bu hikmet olmazsa muhtelif paçavraları vücuduna sarıp giyen insan, şuurlu hayvanatın nazarında ve onlara nisbeten bir maskara olur, manen onları güldürür. Meydan-ı haşirde, o hikmet ve münasebet yok. O liste de olmaması lâzım gelir.

(28. Mektup)

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

  • Âdem: Malum günahı işleyen
  • Havva: Malum günahı işleyen

Kaynakça[değiştir]