Risale:Hizb-ül Mesnevi-ül Arabi
Hizb-ül Mesnevi-ül Arabî[değiştir]
ﺍﻟﺤﺰﺏ ﺍﻟﻤﺜﻨﻮﻯ ﺍﻟﻌﺮﺑﻰ
ﻣﻦ ﺳﻠﺴﻠﺔ ﺭﺳﺎﺋﻞ ﺍﻟﻨﻮﺭ
Risale-i Nur silsilesinden
ﺭﺳﻠﻪِٔ ﻧﻮﺭﺩﻥ ﺍﻫﻤّﻴﺘﻠﻪ ﺍﻧﺘﺸﺎﺭ ﺍﻳﺪﻥ ﻋﺮﺑﻰ ﻣﺜﻨﻮﺉ ﻧﻮﺭﻳﻪﻧﯔ ﺍﻳﭽﻨﺪﻩﻛﻰ ﻗﻴﻤﺘﺪﺍﺭ ﺭﺳﺎﻟﻪﻟﺮﺩﻩ ﺃﺳﻜﻰ ﺳﻌﻴﺪﯓ ﻳﯖﻰ ﺳﻌﻴﺪﻩ ﺍﻧﻘﻠﺎﺑﻰ ﺯﻣﺎﻧﻨﺪﻩ ﺩﺭﮔﺎﻩِ ﺍﻟﻬﻰﻳﻪ ﻗﺎﺭﺷﻮ ﻣﻨﺎﺟﺎﺗﻠﺮﻯ، ﺍﺳﺘﻐﻔﺎﺭﻟﺮﻯ، ﺗﺴﺒﻴﺤﺎﺗﻠﺮﻯ ﻋﻠﻢ ﺍﻟﻴﻘﻴﻦ ﺩﺭﺟﻪﺳﻨﺪﻩ ﺍﻳﻤﺎﻧﻰ ﺷﻬﺎﺩﺗﻠﺮﻧﺪﻥ ﭘﺎﺭﭼﻪﻟﺮﺩﺭ ﻛﻪ؛ ﻣﺜﻨﻮﺉ ﻋﺮﺑﻴﻨﯔ ﻧﻮﺭﺍﻧﻰ ﺑﺮ ﺣﺰﺑﻰ ﺍﻭﻟﻤﺶ.
ﺱﻉ
Şu parça, Eski Said'in Yeni Said'e inkılabı zamanında onun yüzünü dergâh-ı ilahîye çeviren münacatlar ve istiğfarlar ve tesbihler ve ilmelyakîn mertebesine varmış imanî şehadetlerdir. Ve bu parçalar tamamen "Mesnevi-i Arabi" zımnında neşredilen ilhamî risaleler içerisinde mevcuttur. Ve Mesnevi-i Arabî'den alınmış nurani bir hizb olmuşlardır.
Said Nursi
1. Parça[değiştir]
﴿ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ﴾
ﺍَﻟْﺤَﻤْﺪُ - ﻣِﻨَﺎﻟﻠﻪِ ﻭَ ﺑِﺎﻟﻠﻪِ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟﻠﻪِ - ﻟِﻠَّﻪِ ﻛَﻤَﺎ ﻳَﻠِﻴﻖُ ﺑِﺎﻟﻠﻪِ ٭ ﺍَﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠَّﻪِ ﻋَﻠَﻰ (ﺍَﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠَّﻪِ) ﺑِﺪَﻭْﺭٍ ﻳَﺪُﻭﺭُ ﺑِﺎَﻧَﺎﺑِﻴﺐَ ﻓِﻰ ﺗَﺴَﻠْﺴُﻞٍ ﻭَ ﺑِﺘَﺴَﻠْﺴُﻞٍ ﻳَﺘَﺴَﻠْﺴَﻞُ ﻓَﻰ ﺩَﻭْﺭٍ ﺩَﺍﺋِﺮٍ ﺑِﻠَﺎ ﻧِﻬَﺎﻳَﺔٍ ٭
ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﺍِﻧَّﺎ ﻧُﻘَﺪِّﻡُ ﺍِﻟَﻴْﻚَ ﺑَﻴْﻦَ ﻳَﺪَﻯْ ﻛُﻞِّ ﻧِﻌْﻤَﺔٍ ﻭَ ﺭَﺣْﻤَﺔٍ ﻭَ ﺑَﻴْﻦَ ﻳَﺪَﻯْ ﻛُﻞِّ ﻋِﻨَﺎﻳَﺔٍ ﻭَ ﺣِﻜْﻤَﺔٍ ﻭَ ﺑَﻴْﻦَ ﻳَﺪَﻯْ ﻛُﻞِّ ﺣَﻴَﺎﺓٍ ﻭَ ﻣَﻤَﺎﺓٍ ﻭَ ﺑَﻴْﻦَ ﻳَﺪَﻯْ ﻛُﻞِّ ﺣَﻴَﻮَﺍﻥٍ ﻭَ ﻧَﺒَﺎﺕٍ ﻭَ ﺑَﻴْﻦَ ﻳَﺪَﻯْ ﻛُﻞِّ ﺯُﻫْﺮَﺓٍ ﻭَ ﺛَﻤَﺮَﺓٍ ﻭَ ﺑَﻴْﻦَ ﻳَﺪَﻯْ ﻛُﻞِّ ﺻَﻨْﻌَﺔٍ ﻭَ ﺻِﺒْﻐَﺔٍ ﻭَ ﺑَﻴْﻦَ ﻳَﺪَﻯْ ﻛُﻞِّ ﻧِﻈَﺎﻡٍ ﻭَ ﻣِﻴﺰَﺍﻥٍ ﻭَ ﺑَﻴْﻦَ ﻳَﺪَﻯْ ﻛُﻞِّ ﺳُﻜﻮُﻥَ ﻭَ ﺣَﺮَﻛَﺔٍ ﻓِﻰ ﺫَﺭَّﺍﺕِ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻢِ ﻭَ ﻣُﺮَﻛَّﺒَﺎﺗِﻬَﺎ ﺷَﻬَﺎﺩَﺓً :
ﻧَﺸْﻬَﺪُ ﺍَﻥْ ﻟَﺎ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟَّﺎ ﺍﻟﻠﻪُ ﻭَﺣْﺪَﻩُ ﻟَﺎ ﺷَﺮِﻳﻚَ ﻟَﻪُ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﻤُﻠْﻚُ ﻭَ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻳُﺤْﻴِﻰ ﻭَ ﻳُﻤِﻴﺖُ ﺑِﻴَﺪِﻩِ ﺍﻟْﺨَﻴْﺮُ ﻭَ ﻫُﻮَ ﻋَﻠَﻰ ﻛُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ﻗَﺪِﻳﺮٌ ٭ ﻭَ ﻧَﺸْﻬَﺪُ ﺍَﻥَّ ﻣُﺤَﻤَّﺪًﺍ ﻋَﺒْﺪُﻩُ ﻭَ ﻧَﺒِﻴُّﻪُ ﻭَ ﺣَﺒِﻴﺒُﻪُ ﻭَ ﺭَﺳُﻮﻟُﻪُ ﺍَﺭْﺳَﻠَﻪُ ﺭَﺣْﻤَﺔً ﻟِﻠْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ ٭
ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﺻَﻞِّ ﻋَﻠَﻰ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﺑَﺤْﺮِ ﺍَﻧْﻮَﺍﺭِﻙَ ٭ ﻭَ ﻣَﻌْﺪَﻥِ ﺍَﺳْﺮَﺍﺭِﻙَ ٭ ﻭَ ﺷَﻤْﺲِ ﻫِﺪَﺍﻳَﺘِﻚَ ٭ ﻭَ ﻋَﻴْﻦِ ﻋِﻨَﺎﻳَﺘِﻚَ ٭ ﻭَ ﻟِﺴَﺎﻥِ ﺣُﺠَّﺘِﻚَ ٭ ﻭَ ﻣَﻠِﻴﻚِ ﺻُﻨْﻊِ ﻗُﺪْﺭَﺗِﻚَ ٭ ﻭَ ﻣِﺜَﺎﻝِ ﻣُﺤَﺒَّﺘِﻚَ ٭ ﻭَ ﺗِﻤْﺜَﺎﻝِ ﺭَﺣْﻤَﺘِﻚَ ٭ ﻭَ ﺍَﺣِﺐِّ ﺍﻟْﺨَﻠْﻖِ ﺍِﻟَﻴْﻚَ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﺳَﺎﺋِﺮِ ﺍﻟْﺎَﻧْﺒِﻴَﺎﺀِ ﻭَ ﺍﻟْﻤُﺮْﺳَﻠِﻴﻦَ ٭ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻝِ ﻛُﻞٍّ ﻭَ ﺻَﺤْﺐِ ﻛُﻞٍّ ﺍَﺟْﻤَﻌِﻴﻦَ ٭ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﻣَﻠَﺌِﻜَﺘِﻚَ ﺍﻟْﻤُﻘَﺮَّﺑِﻴﻦَ ٭ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﻋِﺒَﺎﺩِﻙَ ﺍﻟﺼَّﺎﻟِﺤِﻴﻦَ ﻣِﻦْ ﺍَﻫْﻞِ ﺍﻟﺴَّﻤَﻮَﺍﺕِ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﺭَﺿِﻴﻦَ ٭ ﺑِﺮَﺣْﻤَﺘِﻚَ ﻳَﺎ ﺍَﺭْﺣَﻢَ ﺍﻟﺮَّﺣِﻤِﻴﻦَ ٭
ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﻳُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻙَ ﻫَﺬَﺍ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻢُ ﺑِﻠِﺴَﺎﻥِ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍَﻓْﻀَﻞُ ﺻَﻠَﻮَﺍﺗِﻚَ ﻭَ ﺍَﺗَﻢُّ ﺗَﺴْﻠِﻴﻤَﺎﺗِﻚَ ٭
ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﻳُﺴَﺒِّﺢُ ﻟَﻚَ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ ﺑِﺎَﺛَﺎﺭِ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍَﻧْﻤَﻰ ﺑَﺮَﻛَﺎﺗِﻚَ ٭ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﺗُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻙَ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽُ ﺳَﺎﺟِﺪَﺓً ﺗَﺤْﺖَ ﻋَﺮْﺵِ ﻋَﻈَﻤَﺘِﻚَ ﺑِﻠِﺴَﺎﻥِ ﻣُﺤَﻤَّﺪِﻫَﺎ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍَﺯْﻛَﻰ ﺗَﺤِﻴَّﺎﺗِﻚَ ٭ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﻳُﺴَﺒِّﺢُ ﻟَﻚَ ﺍﻟْﻤُﺆْﻣِﻨُﻮﻥَ ﻭَ ﺍﻟْﻤُﺆْﻣِﻨَﺎﺕُ ﺑِﻠِﺴَﺎﻥِ ﻣُﺤَﻤَّﺪِﻫِﻢْ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺻَﻠَﻮَﺍﺗُﻚَ ﺍَﺑَﺪًﺍ ﺳَﺮْﻣَﺪًﺍ ٭
ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻳُﺴَﺒِّﺤُﻚَ ﺑِﻠِﺴَﺎﻥِ ﺣَﺒِﻴﺒِﻚَ ﻣُﺤَﻤَّﺪِﻙَ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍَﻛْﻤَﻞُ ﺻَﻠَﻮَﺍﺗِﻚَ ﻭَ ﺍَﺟْﻤَﻞُ ﺳَﻠَﺎﻣِﻚَ ﻓَﺘَﻘَﺒَّﻞْ ﻣِﻨِّﻰ ﺑِﺮَﺣْﻤَﺘِﻚَ ﻛَﻤَﺎ ﺗَﻘَﺒَّﻠْﺘَﻪُ ﻣِﻨْﻪُ ٭
Rahman, Rahim olan Allah'ın ismiyle
Hamd, Allah'a lâyık bir şekilde, Allah'tandır, Allah'adır, Allah'ın üzerinedir, Allah içindir.
Elhamdülillâh nimeti için, aynı hat üzerinde tekrar tekrar dönüp dolaşan bir devirle; ve namütenahi bir devir ve teselsülle Allah'a hamd olsun. ([1])
Allahım! Her nimet ve rahmetin önünde, her hikmet ve inayetin önünde, her hayat ve mematın önünde, her hayvan ve nebatın önünde, her çiçek ve meyvenin önünde, her san'at ve sıbganın önünde, her nizam ve mizanın önünde, kâinatın zerreleri ile mürekkebatının her sükûn ve hareketinin önünde, Sana şöyle bir şehadeti sunuyoruz:
Şehadet ederiz ki, Allah'tan başka ilâh yoktur. O birdir, şeriki yoktur. Mülk Onun, hamd Onundur. O diriltir, O öldürür. Bütün hayır Onun elindedir. O herşeye kadirdir. Yine şehadet ederiz ki, Muhammed Onun kulu, nebîsi, habîbi, ve âlemlere rahmet olarak gönderdiği resulüdür.
Allahım! Senin nurlarının deryası, esrarının madeni, hidayetinin güneşi, inayetinin pınarı, hüccetinin lisanı, sun'-u kudretinin meliki, muhabbetinin misali, rahmetinin timsali olan ve mahlûkat içinde Sana en sevgili olan Muhammed'e, sair nebî ve resullere, herbirinin bütün âline ve herbirinin bütün ashabına, mukarreb meleklerine ve gökler ve yerler ehli salih kullarına rahmetinle salât et, ey merhametlilerin en merhametlisi!
Sen her kusurdan münezzeh öyle bir Zât-ı Zülcelâlsin ki, şu âlem, Muhammed'in (Senin en efdal salâtların ve en kâmil selâmların ona olsun) lisanıyla Seni hamdin ile tesbih ediyor.
Sen her kusurdan münezzeh öyle bir Zât-ı Zülcelâlsin ki, bütün dünya, Muhammed'in (en feyizli bereketlerin ona olsun) âsârıyla Seni tesbih ediyor.
Sen her kusurdan münezzeh öyle bir Zât-ı Zülcelâlsin ki, Senin Arş-ı azametinin altında secdeye kapanmış olan arz, Muhammed'inin (en temiz tahiyyelerin ona olsun) lisanıyla Seni hamdin ile tesbih ediyor.
Sen her kusurdan münezzeh öyle bir Zât-ı Zülcelâlsin ki, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, Muhammed'lerinin (ona ebediyen salât ü selâm olsun) lisanıyla Seni tesbih ediyor.
Sen her kusurdan münezzeh bir Zât-ı Zülcelâlsin. Ben de Seni Habîbin Muhammed'in (Senin en ekmel salâtın ve en ecmel selâmın ona olsun) lisanıyla tesbih ediyorum. Onun tesbihini kabul ettiğin gibi, benimkini de rahmetinle kabul eyle.
2. Parça[değiştir]
ﺍِﻋْﻠَﻢْ ﺍَﻥَّ ﻋَﻈَﻤَﺔَ ﻭُﺳْﻌَﺔِ ﻋُﻤُﻮﻡِ ﺍَﻳَﺎﺓِ ( ﺗُﺴَﺒِّﺢُ ﻟَﻪُ ﺍﻟﺴَّﻤَﻮَﺍﺕُ ﺍﻟﺴَّﺒْﻊُ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽُ ﻭَ ﻣَﻦْ ﻓِﻴﻬِﻦَّ ﻭَ ﺍِﻥْ ﻣِﻦْ ﺷَﻰْﺀٍ ﺍِﻟَّﺎ ﻳُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻩِ ) ﺍِﻗْﺘِﻀَﺖْ ﺗَﻔْﺴِﻴﺮًﺍ، ﻓَﺘَﻮَﺟَّﻬْﺖُ ﺍِﻟَﻴْﻬَﺎ ﻓَﺘَﺮَﺷَّﺤَﺖْ ﻣُﺘَﻘَﻄِّﺮَﺓً ﻣِﻨْﻬَﺎ ﻓِﻰ ﻗَﻠْﺒِﻰ ﻛَﻠِﻤَﺎﺕٌ ﻣُﻔَﺴِّﺮَﺍﺕٌ ﻟَﻬَﺎ ﻭَ ﺳُﻠَّﻢُ ﻣِﺮْﻗَﺎﺕٍ ﻟﻠِﺼُّﻌُﻮﺩِ ﺍِﻟَﻴْﻬَﺎ ﻓَﻬِﻰَ ﻣِﻨْﻬَﺎ ﻭَ ﺍِﻟَﻴْﻬَﺎ ٭ ﻓَﺎِﻥْ ﺍَﺣْﺒَﺒْﺖَ ﺍَﻥْ ﺗَﺮْﺷُﻒَ ﺗِﻠْﻚَ ﺍﻟْﻘَﻄَﺮَﺍﺕِ ﺍﻟْﻤُﻔَﺴِّﺮَﺍﺕِ ﺍﻟْﻤُﺘَﺮَﺷِّﺤَﺎﺕِ ﻣِﻦْ ﻋُﻤَّﺎﻥِ ﺗِﻠْﻚَ ﺍﻟْﺎَﻳَﺔِ ﻭَ ﺍﻟﻨَّﺎﺯِﻟَﺎﺕِ ﻣِﻦْ ﺳَﻤَﻮَﺍﺕِ ﻋَﻈَﻤَﺘِﻬَﺎ ﻓَﺎﺳْﺘَﻤِﻊْ ﺑِﻘَﻠْﺐٍ ﺷَﻬِﻴﺪٍ ﻣَﺎ ﺳَﻴَﺄْﺗِﻰ ﻭَ ﺍﻗْﺮَﺃْ ﻣَﻌِﻰ ﻫَﺬَﺍ :
ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻣَﺎ ﻋَﺮَﻓْﻨَﺎﻙَ ﻧَﺤْﻦُ ﻣَﻌَﺎﺷِﺮَ ﺍﻟْﺒَﺸَﺮِ ﺣَﻖَّ ﻣَﻌْﺮِﻓَﺘِﻚَ ﻳَﺎﻣَﻌْﺮُﻭﻑُ ﺑِﻤُﻌْﺠِﺰَﺍﺕِ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﻣَﺼْﻨُﻮﻋَﺎﺗِﻚَ ﻭَ ﺑِﺘَﻮْﺻِﻴﻔَﺎﺕِ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﻣَﺨْﻠُﻮﻗَﺎﺗِﻚَ ﻭَ ﺑِﺘَﻌْﺮِﻳﻔَﺎﺕِ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﻣَﻮْﺟُﻮﺩَﺍﺗِﻚَ ٭ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻣَﺎ ﺍَﻋْﻈَﻢَ ﺳُﻠْﻄَﺎﻧَﻚَ ﻭَ ﺍَﻭْﺿَﺢَ ﺑُﺮْﻫَﺎﻧَﻚَ ٭ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻣَﺎ ﺫَﻛَﺮْﻧَﺎﻙَ ﺣَﻖَّ ﺫِﻛْﺮِﻙَ ﻳَﺎ ﻣَﺬْﻛُﻮﺭُ ﺑِﺎَﻟْﺴِﻨَﺔِ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﻣَﺨْﻠُﻮﻗَﺎﺗِﻚَ ﻭَ ﺑِﺬَﺭَّﺍﺕِ ﻛِﺘَﺎﺏِ ﻛَﺎﺋِﻨَﺎﺗِﻚَ ٭ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻣَﺎ ﺍَﺟَﻞَّ ﺫِﻛْﺮَﻙَ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻣَﺎ ﺷَﻜَﺮْﻧَﺎﻙَ ﺣَﻖَّ ﺷُﻜْﺮِﻙَ ﻳَﺎ ﻣَﺸْﻜُﻮﺭُ ﺑِﺎَﺛْﻨِﻴَﺔِ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﺍِﺣْﺴَﺎﻧَﺎﺗِﻚَ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻧْﻈَﺎﺭِ ﺫَﻭِﻯ ﺍﻟْﺒَﺼَﺎﺋِﺮِ ﻭَ ﺑِﺎَﻋْﻠَﺎﻧَﺎﺕِ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﻧِﻌَﻤِﻚَ ﻓِﻰ ﺳُﻮﻕِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﻋَﻠَﻰ ﺭُﺅُﺱِ ﺍﻟْﺎَﺷْﻬَﺎﺩِ ٭ ﻭَ ﺑِﺸَﻬَﺎﺩَﺍﺕِ ﻧَﺸَﺎﺋِﺪِ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﺛَﻤَﺮَﺍﺕِ ﺭَﺣْﻤَﺘِﻚَ ﺍﻟْﻤُﻔْﺮِﻏَﺔِ ﺗِﻠْﻚَ ﺍﻟﺜَّﻤَﺮَﺍﺕِ ﻓِﻰ ﻗَﻮَﺍﻟِﺐِ ﺍﻟﻨِّﻈَﺎﻡِ ﻭَ ﺍﻟْﻤِﻴﺰَﺍﻥِ ٭ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻣَﺎ ﺍَﻭْﺳَﻊَ ﺭَﺣْﻤَﺘَﻚَ ٭ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻣَﺎ ﻋَﺒَﺪْﻧَﺎﻙَ ﺣَﻖَّ ﻋِﺒَﺎﺩَﺗِﻚَ ﻳَﺎ ﻣَﻌْﺒُﻮﺩَ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﻣَﻠَﺌِﻜَﺘِﻚَ ﻭَ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﻣَﺨْﻠُﻮﻗَﺎﺗِﻚَ ﺑِﺠَﻤِﻴﻊِ ﺍَﻧْﻮَﺍﻉِ ﺍﻟْﻌِﺒَﺎﺩَﺍﺕِ ﻭَ ﺍَﺻْﻨَﺎﻑِ ﺍﻟﺘَّﺤْﻤِﻴﺪَﺍﺕِ ٭ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻣَﺎ ﺳَﺒَّﺤْﻨَﺎﻙَ ﺣَﻖَّ ﺗَﺴْﺒِﻴﺤِﻚَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ( ﺗُﺴَﺒِّﺢُ ﻟَﻪُ ﺍﻟﺴَّﻤَﻮَﺍﺕُ ﺍﻟﺴَّﺒْﻊُ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽُ ﻭَ ﻣَﻦْ ﻓِﻴﻬِﻦَّ ﻭَ ﺍِﻥْ ﻣِﻦْ ﺷَﻰْﺀٍ ﺍِﻟَّﺎ ﻳُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻩِ ) ﺍَﻣَﻨَّﺎ ٭
Rahman, Rahim olan Allah'ın ismiyle
Yedi gök ve yer ile bunlarda olan kim varsa Onu tesbih eder. Hiçbir şey yoktur ki Onu hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ Sûresi, 17:44.)
ayetinin azamet-i vüs'ati tefsir iktizâ ediyor. Ben de bu âyete teveccüh ettiğimde, onu tefsir eden ve bir merdiven halinde basamak basamak onun mânâsına yükselen bazı kelimeler, damlalar halinde kalbime süzüldü. Eğer bu âyetin ummânından süzülen, onun semâvât-ı azametinden nüzul eden ve onu açıklayan şu damlaları yudumlamak istersen, şu gelecek olan münâcâtı kalb-i şehîd ile dinle ve benimle beraber oku:
Sen her kusurdan münezzehsin. Biz beşer toplulukları, Senin hakk-ı marifetini eda edemedik. Zira Sen öyle bir Mârufsun ki, bütün masnûâtının mucizeleri, bütün mahlûkatının tavsifleri ve bütün mevcudatının tarifleri, Seni anlatıyor.
Sen her kusurdan münezzehsin. Saltanatın ne kadar büyük, burhanın ne kadar vazıhtır Senin!
Sen her kusurdan münezzehsin. Biz Seni hakkıyla zikredemedik. Zira Sen öyle bir Mezkûrsun ki, bütün mahlûkatının lisanlarıyla, bütün masnûâtının zatları ve kitab-ı kâinatının bütün kelimelerinin nefisleriyle daima zikrediliyorsun.
Sen her kusurdan münezzehsin. Ne yücedir zikrin Senin!
Sen her kusurdan münezzehsin. Biz Senin hakk-ı şükrünü eda edemedik. Zira Sen öyle bir Meşkûrsun ki, basiret sahiplerinin gözleri önündeki bütün ihsânâtının senaları, kâinat çarşısında herkesin önüne serilmiş bütün nimetlerinin ilânatı ve rahmetinin nizam ve mizan kalıplarına boşalttığı bütün semerelerin manzum kasidelerinin şehadetleri, Senin şükrünü okuyor.
Sen her kusurdan münezzehsin. Ne kadar geniştir rahmetin Senin!
Sen her kusurdan münezzehsin. Biz Sana hakkıyla ibadet edemedik. Zira Sen öyle bir Mâbudsun ki, bütün meleklerin ve bütün mahlûkatın, ibadetlerin bütün envâıyla ve her türlü tahmidatla daima Sana ibadet ediyorlar.
Sen her kusurdan münezzehsin. Biz Seni hakkıyla tesbih edemedik, ey yedi gök, yer ve içindekiler tarafından tesbih edilen Zât! Hiçbir şey yok ki Seni tesbih etmesin. Âmenna, evet...
3. Parça[değiştir]
ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﻳَﺎ ﻋَﺪْﻝُ ﻳَﺎ ﺣَﻜَﻢُ ﻳَﺎ ﻋَﻠِﻴﻢُ ﻳَﺎ ﺣَﻜِﻴﻢُ ﺍِﻧَّﻪُ ﻟَﻴْﺲَ ﻓِﻰ ﺍﻟﺮِّﻳَﺎﺡِ ﻣَﺮَّﺓٌ ﻭَ ﻟَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟﺴَّﺤَﺎﺏِ ﻗَﻄْﺮَﺓٌ ﻭَ ﻟَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟﺮُّﻋُﻮﺩِ ﺯَﺟْﺮَﺓٌ ﻭَ ﻟَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟْﺒُﺮُﻭﻕِ ﻟَﻤْﻌَﺔٌ ﻭَ ﻟَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟﺮِّﻳَﺎﺽِ ﺯُﻫْﺮَﺓٌ ﻭَ ﻟَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟْﺠِﻨَﺎﻥَ ﺛَﻤَﺮَﺓٌ ﻭَ ﻟَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟْﻬَﻮَﺍﺀِ ﻧَﺤْﻠَﺔٌ ﻭَ ﻟَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟﻨَّﺒَﺎﺕِ ﺻِﺒْﻐَﺔٌ ﻭَ ﻟَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟْﺤَﻴَﻮَﺍﻥِ ﺻَﻨْﻌَﺔٌ ﻭَ ﻟَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟﻮُﺟُﻮﺩِ ﺯِﻳﻨَﺔٌ ﻭَ ﻟَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟْﻜَﻮْﻥِ ﺫَﺭَّﺓٌ ﻭَ ﻟَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟْﺨَﻠْﻖِ ﻧِﻈَﺎﻡٌ ﻭَ ﻟَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟْﻔِﻄْﺮَﺓِ ﻣِﻴﺰَﺍﻥٌ ﻭَ ﻟَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟْﻌَﺮْﺵِ ﺷَﻰْﺀٌ ﻭَ ﻟَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟْﻜُﺮْﺳِﻰِّ ﺷَﺄْﻥٌ ﻭَ ﻟَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟﺴَّﻤَﺎﺀِ ﻧَﺠْﻢٌ ﻭَ ﻟَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽِ ﺍَﻳَﺔٌ ﺍِﻟَّﺎ ﻭَ ﻫِﻰَ ﻟَﻚَ ﺍَﺩِﻟَّﺔٌ ﺷَﻬِﺪَﺕْ ﻭَ ﺍَﻳَﺎﺕٌ ﺗَﺸْﻬَﺪُ ﻋَﻠَﻰ ﺍِﻧَّﻚَ ﻭَﺍﺟِﺐٌ ﻭَﺍﺣِﺪٌ ﺍَﺣَﺪٌ ﺻَﻤَﺪٌ ٭ ﻭَ ﺑَﺮَﺍﻫِﻴﻦُ ﻧَﻴِّﺮَﺍﺕٌ ﺷَﺎﻫِﺪَﺍﺕٌ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻧَّﻚَ ﺍَﻧْﺖَ ﺍﻟﻠﻪُ ٭ ﻭَ ﺍَﻧْﺖَ ﻋَﻠَّﺎﻡُ ﺍﻟْﻘُﻴُﻮﺏِ ﻣُﺨْﺮِﺝُ ﺍﻟْﺤُﺒُﻮﺏِ ٭ ﻣُﺴَﺨِّﺮُ ﺍﻟْﻘُﻠُﻮﺏِ ٭ ﺟَﻤِﻴﻊُ ﺍﻟْﺨَﻠْﻖِ ﻣَﻘْﻬُﻮﺭُﻭﻥَ ﺗَﺤْﺖَ ﻗُﺪْﺭَﺗِﻚَ ٭ ﻗُﻠُﻮﺑُﻬُﻢْ ﻓِﻰ ﻗَﺒْﻀَﺘِﻚَ ٭ ﻧَﻮَﺍﺻِﻴﻬِﻢْ ﺑِﻴَﺪِﻙَ ٭ ﻣَﻘَﺎﻟِﻴﺪُﻫُﻢْ ﻟَﺪَﻳْﻚَ ٭ ﻟَﺎ ﺗَﺘَﺤَﺮَّﻙُ ﺫَﺭَّﺓٌ ﺍِﻟَّﺎ ﺑِﺎِﺫْﻧِﻚَ ٭
ﻳَﺎ ﺍِﻟَﻪَ ﺍﻟْﺎَﻭَّﻟِﻴﻦَ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﺧِﺮِﻳﻦَ ٭ ﻳَﺎ ﺭَﺏِّ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﻭَ ﺍِﺑْﺮَﺍﻫِﻴﻢَ ﻭَ ﺟَﺒْﺮَﺍﺋِﻴﻞَ ﻭَ ﻣِﻴﻜَﺎﺋِﻴﻞَ ﻋَﻠَﻴْﻬِﻢُ ﺍﻟﺼَّﻠَﺎﺓُ ﻭَﺍﻟﺴَّﻠَﺎﻡُ ﺍَﺳْﺌَﻠُﻚَ ﺑِﺎﺳْﻤِﻚَ ﺍﻟْﻌَﻈِﻴﻢِ ٭ ﻭَ ﺑِﻨُﻮﺭِ ﻭَﺟْﻬِﻚَ ﺍﻟْﻜَﺮِﻳﻢِ ٭ ﻭَ ﺑِﺪِﻳﻨِﻚَ ﺍﻟْﻘَﻮِﻳﻢِ ٭ ﻭَ ﺑِﺼِﺮَﺍﻃِﻚَ ﺍﻟْﻤُﺴْﺘَﻘِﻴﻢِ ٭ ﻭَ ﺑِﺎﻟﺴَّﺒْﻊِ ﺍﻟْﻤَﺜَﺎﻧِﻰ ٭ ﻭَ ﺑِﺎﻟْﻘُﺮْﺍَﻥِ ﺍﻟْﻌَﻈِﻴﻢِ ٭ ﻭَ ﺑِﺎَﻟْﻒِ ﺍَﻟْﻒِ ﻗُﻞْ ﻫُﻮَ ﺍﻟﻠﻪُ ﺍَﺣَﺪٌ* ﻭَ ﺑِﺎَﻟْﻒِ ﺍَﻟْﻒِ ﻓَﺎﺗِﺤَﺔِ ﺍﻟْﻜِﺘَﺎﺏِ ٭ ﻭَ ﺑِﺎَﺳْﻤَﺎﺋِﻚَ ﺍﻟْﺤُﺴْﻨَﻰ ٭ ﻭَ ﺑِﺎﺳْﻤِﻚَ ﺍﻟْﻌَﻈِﻴﻢِ ٭ ﻭَ ﺑِﺎﻟْﺤَﺠَﺮِ ﺍﻟْﺎَﺳْﻮَﺩِ ٭ ﻭَ ﺑِﺒَﻴْﺘِﻚَ ﺍﻟْﻤُﻜَﺮَّﻡِ ٭ ﻭَ ﺑِﻠَﻴْﻠَﺔِ ﺍﻟْﻘَﺪْﺭِ ٭ ﻭَ ﺑِﺮَﻣَﻀَﺎﻥَ ﺍﻟْﻤُﻌَﻈَّﻢِ ٭ ﻭَ ﺑِﺎَﻧْﺒِﻴَﺎﺋِﻚَ ﺍﻟْﻤُﻜَﺮَّﻣِﻴﻦَ ٭ ﻭَ ﺑِﺤَﺒِﻴﺒِﻚَ ﺍﻟْﺎَﻛْﺮَﻡِ ﺻَﻠَّﻰ ﺍﻟﻠﻪُ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﻭَ ﻋَﻠَﻴْﻬِﻢْ ﻭَ ﺳَﻠَّﻢَ ﺍَﻥْ ﺗَﺮْﺣَﻢَ ﺍُﻣَّﺔَ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ٭ ﻭَﺍﺷْﺮَﺡْ ﺻُﺪُﻭﺭَﻫُﻢْ ﻟِﻠْﺎِﻳﻤَﺎﻥِ ﻭَ ﺍﻟْﺎِﺳْﻠَﺎﻡِ ٭ ﻭَ ﺳَﻠِّﻤْﻨَﺎ ﻣِﻦْ ﺷَﺮِّ ﺍﻟْﻤَﻠَﺎﺣِﺪَﺓِ ٭ ﻭَ ﺳَﻠِّﻢْ ﺩِﻳﻨَﻨَﺎ ٭ ﻭَ ﻧَﻮِّﺭْ ﺑُﺮْﻫَﺎﻥَ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍَﻥِ ٭ ﻭَ ﻋَﻈِّﻢْ ﺷَﺮِﻳﻌَﺔَ ﺍﻟْﺎِﺳْﻠَﺎﻡِ ٭ ﺍَﻣِﻴﻦْ ﻳَﺎ ﺍَﺭْﺣَﻢَ ﺍﻟﺮَّﺣِﻤِﻴﻦَ ٭
Rahman, Rahim olan Allah'ın ismiyle
Ey Adl, Hakem, Alîm ve Hakîm olan Allah'ım!
Rüzgârlarda hiçbir esinti, bulutlarda hiçbir katre, ra'dlarda hiçbir gürleme, şimşeklerde hiçbir parlama, bahçelerde hiçbir çiçek, bostanlarda hiçbir meyve, havada hiçbir arı, nebatatta hiçbir sıbga, hayvanatta hiçbir san'at, vücudda hiçbir ziynet, kâinatta hiçbir zerre, mahlûkatta hiçbir nizam, fıtratta hiçbir mizan, Arş'ta hiçbir şey, Kürsî'de hiçbir şe'n, semâda hiçbir yıldız, yerde hiçbir âyet yoktur ki, Senin Vâcib, Vâhid, Ehad ve Samed olduğunu gösteren deliller ve buna şehadet eden âyetler olmasın. Hem onlar öyle parlak burhanlardır ki, Senin Allah olduğuna ve bütün gaybları bilenin, tohumlara hayat verenin ve kalbleri teshir edenin Sen olduğuna şahidlik ederler. Bütün mahlûkat kalbleri Senin avucunda, perçemleri Senin elinde, bütün anahtarları Senin yanında olarak Senin kudretine boyun eğmiştir; kâinatta bir zerre bile Senin iznin olmadan hareket edemez.
Ey evvelkilerin ve sonrakilerin ilâhı olan Allahım! Ey Muhammed aleyhissalâtü vesselamın, İbrahim, Cebrail ve Mikâil aleyhimüsselâmın Rabbi! İsm-i Âzamının hakkı için, vech-i keriminin nuru hakkı için, dosdoğru dininin hakkı için, sırat-ı müstakiminin hakkı için, yedi âyetli Fatiha'nın hakkı için, Kur'ân-ı Azîmin hakkı için, milyonlarca "Kul hüvallahü ehad" ve milyonlarca Seb'-ul-Mesânî hakkı için, Esmâ-i Hüsnânın ve İsm-i Âzamının hakkı için, Hacer-i Esvedin hakkı için, şerefli Beytinin hakkı için, Kadir Gecesinin hakkı için, azametli Ramazan'ın hakkı için, mükerrem nebilerinin hakkı için, Habib-i Ekremin (aleyhissalâtü vesselam) hakkı için.. ümmet-i Muhammed'e merhamet etmeni, onların gönüllerini iman ve islâm ile ferahlandırmanı, bizi ve dinimizi mülhidlerin şerrinden selâmette kılmanı, Kur'ân'ın burhanını nurlandırmanı ve şeriat-ı İslâmı yüceltmeni istiyorum.
Amin, ey Erhamü'r-Râhimîn!
4. Parça[değiştir]
﴿ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤُﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ﴾
ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﺗُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻙَ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕُ ﺍﻟﺴَّﻴَّﺎﻟَﺔُ ﺑِﺘَﺴْﺒِﻴﺤَﺎﺕِ ﻟِﺴَﺎﻥِ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍﻟﺼَّﻠَﺎﺓُ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﻠَﺎﻡُ ﺍِﺫْ ﻫُﻮَ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﺗَﺘَﻤَﻮَّﺝُ ﺍَﺻْﺪِﻳَﺔُ ﺗَﺴْﺒِﻴﺤَﺎﺗِﻪِ ﻟَﻚَ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻣْﻮَﺍﺝِ ﺍﻟْﺎَﺟْﻴَﺎﻝِ ﻭَ ﺍَﻓْﻮَﺍﺝِ ﺍﻟْﺎَﺟْﻴَﺎﻝِ ﻭَ ﺍَﻓْﻮَﺍﺝِ ﺍﻟْﺎَﻋْﺼَﺎﺭِ ﺑِﻤَﺮِّ ﺍﻟْﻔُﺼُﻮﻝِ ﻭَ ﺍﻟْﻌُﺼُﻮﺭِ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﺩْﻭَﺍﺭِ ٭
ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﻓَﺎَﺑِّﺪْ ﻋَﻠَﻰ ﺻَﻔَﺤَﺎﺕِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻭْﺭَﺍﻕِ ﺍﻟْﺎَﻭْﻗَﺎﺕِ ﺍَﺻْﺪِﻳَﺔَ ﺗَﺴْﺒِﻴﺤَﺎِﺗِﻪ (ﻉﺹﻡ) ﺍِﻟَﻰ ﻳَﻮْﻡِ ﺍﻟْﻘِﻴَﻤَﺔِ ﻭَ ﺍﻟْﻌَﺮَﺻَﺎﺕِ ٭
ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﺗُﺴَﺒِّﺢُ ﻟَﻚَ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ ﺑِﺎَﺛَﺎﺭِ ﺩِﻳﻦِ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍﻟﺼَّﻠَﺎﺓُ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﻠَﺎﻡُ ﺍِﺫْ ﻫُﻮَ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﺗَﺰَﻳَّﻨَﺖِ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ ﺑِﻤَﻌَﺎﻟِﻢِ ﺍَﺛَﺎﺭِ ﺭِﺳِﺎَﻟَﺘِﻪِ ﻓِﻰ ﺍَﺩْﻭَﺍﺭِﻫَﺎ ٭
ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﻓَﺰَﻳِّﻦِ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ ﺍِﻟَﻰ ﻳَﻮْﻣِﺎﻟْﻘِﻴَﻤَﺔِ ﺑِﺎَﻧْﻮَﺍﺭِ ﺭِﺳَﺎﻟَﺘِﻪِ ﻭَ ﺍَﺛَﺎﺭِ ﺷَﺮِﻳﻌَﺘِﻪِ ٭
ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﺗُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻙَ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽُ ﺳَﺎﺟِﺪَﺓً ﺗَﺤْﺖَ ﻋَﺮْﺵِ ﻋَﻈَﻤَﺔِ ﻗُﺪْﺭَﺗِﻚَ ﺑِﻠِﺴَﺎﻥِ ﻣُﺤَﻤَّﺪِﻫَﺎ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍَﻓْﻀَﻞُ ﺻَﻠَﻮَﺍﺗِﻚَ ﻭَ ﺍَﺟْﻤَﻞُ ﺗَﺴْﻠِﻴﻤَﺎﺗِﻚَ ﺍِﺫْ ﻫُﻮَ ﺍﻟﻨَّﺎﻃِﻖُ ﻭَ ﺍﻟْﻤُﺘَﺮْﺟِﻢُ ﻟِﺘَﺴْﺒِﻴﺤَﺎﺕِ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽِ ﻟَﻚَ ﺑِﺎَﻟْﺴِﻨَﺔِ ﺍَﺣْﻮَﺍﻟِﻬَﺎ ٭ ﻭَ ﺑِﺮِﺳَﺎﻟَﺘِﻪِ ﺍﺳْﺘَﻘَﺮَّﺕِ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽُ ﻓِﻰ ﻣُﺴْﺘَﻘَﺮِّﻫَﺎ ﻓِﻰ ﻣَﺪَﺍﺭِﻫَﺎ ٭ ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﻓَﺎَﻧْﻄِﻖِ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽَ ﺑِﺎَﻗْﻄَﺎﺭِﻫَﺎ ﺍِﻟَﻰ ﻧِﻬَﺎﻳَﺔِ ﻋُﻤْﺮِﻫَﺎ ﺑِﺘَﺴْﺒِﻴﺤَﺎﺕِ ﻟِﺴَﺎﻧِﻪِ٭
ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﻳُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻙَ ﺟَﻤِﻴﻊُ ﺍﻟْﻤُﺆْﻣِﻨِﻴﻦَ ﻭَ ﺍﻟْﻤُﺆْﻣِﻨَﺎﺕِ ﻓِﻰ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﺍﻟْﺎَﻣْﻜِﻨَﺔِ ﻭَﺍﻟْﺎَﻭْﻗَﺎﺕِ ﺑِﻠِﺴَﺎﻥِ ﻣُﺤَﻤَّﺪِﻫِﻢْ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍَﻛْﻤَﻞُ ﺍﻟﺼَّﻠَﻮَﺍﺕِ ﻭَ ﺍَﺗَﻢُّ ﺍﻟﺘَّﺴْﻠِﻴﻤَﺎﺕِ ﺍِﺫْ ﻫُﻮَ ﺍﻟّﺬِﻯ ﺗَﺘَﻈَﺎﻫَﺮُ ﺍَﻧْﻮَﺍﺭُ ﺗَﺴْﺒِﻴﺤَﺎﺗِﻪِ ﻟَﻚَ ﻣِﻦْ ﺍَﻓْﻮَﺍﻩِ ﺍَﻫْﻞِ ﺍﻟْﺎِﻳﻤَﺎﻥِ ٭ ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﻓَﺎَﻧْﻄِﻖْ ﺑَﻨِﻰ ﺍَﺩَﻡَ ﺍِﻟَﻰ ﺍَﺧِﺮِ ﻋُﻤْﺮِ ﺍﻟْﺒَﺸَﺮِ ﺑِﺘَﺴْﺒِﻴﺤَﺎﺕِ ﻣُﺤَﻤَّﺪِﻙَ ﻟَﻚَ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺻَّﻠَﺎﺗُﻚَ ﻭَ ﺳَﻠَﺎﻣُﻚَ ﻛَﻤَﺎ ﻳَﻠِﻴﻖُ ﺑِﺤُﺮْﻣَﺘِﻪِ ﻭَ ﺑِﺮَﺣْﻤَﺘِﻚَ ﻭَﺍﺭْﺣَﻤْﻨَﺎ ﻭَﺍﺭْﺣَﻢْ ﺍُﻣَّﺘَﻪُ ٭ ﺍَﻣِﻴﻦْ ٭
Rahman, Rahim olan Allah'ın ismiyle
Sen aczden, kusurdan, şerikten münezzeh öyle bir Zât-ı Zülcelâlsin ki, şu akıp gitmekte olan Kainat, lisan-ı Muhammedînin (aleyhissalâtü vesselam) tesbihatıyla Seni hamd ile tesbih edip duruyor. Zira, mevsimlerin, asırların ve devirlerin değişmesiyle bütün zamanların ve nesillerin üzerinde dalga dalga yankılanan sadâlar onun tesbih sözleridir.
Allahım! Sen onun (aleyhissalâtü vesselam) tesbih sadâlarını, kâinat sayfalarında ve zaman yapraklarında, kıyamet ve arasat gününe kadar daim eyle.
Sen aczden, kusurdan, şerikten münezzeh öyle bir Zât-ı Zülcelâlsin ki, Dünya, Din-i Muhammed'in (aleyhissalâtü vesselam) eserleriyle seni tesbih eder. O ki bütün asırlarda Risaletinin eserlerine ait izleriyle dünyayı süslendirmiştir.
Allahım! Dünyayı onun Risaletinin nurlarıyla ve Şeriatinin eserleriyle kıyamete kadar süslendir.
Sen aczden, kusurdan, şerikten münezzeh öyle bir Zât-ı Zülcelâlsin ki, azamet-i kudretinin arşı altında secdeye kapanmış olan Arz, Muhammed'inin (salâvatın ekmeli ve selâmların etemmi ona olsun) lisanıyla, Seni hamdın ile tesbih ediyor. Zira arzın lisan-ı halleriyle yapmakta olduğu tesbihatları dile getiren ve tercüme eden o olduğu gibi, arzın medarında istikrar bulması da yine onun risaleti sayesindedir.
Allahım! Arzı bütün aktarıyla, ömrünün nihayetine kadar Muhammed'in (aleyhissalâtü vesselam) lisanıyla hep böyle konuştur.
Sen aczden, kusurdan, şerikten münezzeh öyle bir Zât-ı Zülcelâlsin ki, bütün zaman ve mekanlardaki erkek ve kadın bütün mü'minler, Muhammed'lerinin (salâvatın ekmeli ve selâmların etemmi ona olsun) lisanıyla, Seni hamdin ile tesbih ediyor. Zira ehl-i imanın ağızlarından çıkan o mübarek sözlerde zahir olan, onun tesbihatının nurlarıdır.
Allahım! Beşer ömrünün sonuna kadar Âdemoğullarını Senin Muhammed'inin tesbihatıyla böyle konuşturmaya devam et. Ve onun hürmetine ve Senin rahmetine nasıl yaraşıyorsa ona öylece salât ve selâm et, bize ve ümmetine de rahmet et. Âmin
5. Parça[değiştir]
(29.Lema: 3.Bab: 3.Mertebe)
ﺍَﻟﻠﻪُ ﺍَﻛْﺒَﺮُ ﻣِﻦْ ﻛُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ﻗُﺪْﺭَﺓً ﻭَ ﻋِﻠْﻤًﺎ ٭ ﺍِﺫْ ﻫُﻮَ ﺍﻟْﻘَﺪِﻳﺮُ ﺍﻟْﻤُﻘَﺪِّﺭُ ﺍﻟْﻌَﻠِﻴﻢُ ﺍﻟْﺤَﻜِﻴﻢُ ﺍﻟْﻤُﺼَﻮِّﺭُ ﺍﻟْﻜَﺮِﻳﻢُ ﺍﻟﻠَّﻄِﻴﻒُ ﺍﻟْﻤُﺰَﻳِّﻦُ ﺍﻟْﻤُﻨْﻌِﻢُ ﺍﻟْﻮَﺩُﻭﺩُ ﺍﻟْﻤُﺘَﻌَﺮِّﻑُ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦُ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢُ ٭ ﺍَﻟْﻤُﺘَﺤَﻨِّﻦُ ﺍﻟْﺠَﻤِﻴﻞُ ﺫُﻭ ﺍﻟْﺠَﻤَﺎﻝِ ﻭَ ﺍﻟْﻜَﻤَﺎﻝِ ﺍﻟْﻤُﻄْﻠَﻖِ ٭ ﺍﻟﻨَّﻘَّﺎﺵُ ﺍﻟْﺎَﺯَﻟِﻰُّ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﻣَﺎ ﺣَﻘَﺎﺋِﻖُ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﻛُﻠًّﺎ ﻭَ ﺍَﺟْﺰَﺍﺀً ﻭَ ﺻَﺤَﺎﺋِﻒَ ﻭَ ﻃَﺒَﻘَﺎﺕٍ ﻭَ ﻣَﺎ ﺣَﻘَﺎﺋِﻖِ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟْﻤَﻮْﺟُﻮﺩَﺍﺕِ ﻛُﻠِّﻴًّﺎ ﻭَ ﺟُﺰْﺋِﻴًّﺎ ﻭَ ﻭُﺟُﻮﺩًﺍ ﻭَ ﺑَﻘَﺎﺀً ﺍِﻟَّﺎ ﺧُﻄُﻮﻁُ ﻗَﻠَﻢِ ﻗَﻀَﺎﺋِﻪِ ﻭَ ﻗَﺪَﺭِﻩِ ﺑِﺘَﻨْﻈِﻴﻢٍ ﻭَ ﺗَﻘْﺪِﻳﺮٍ ﻭَ ﻋِﻠْﻢٍ ﻭَ ﺣِﻜْﻤَﺔٍ ٭ ﻭَ ﺍِﻟَّﺎ ﻧُﻘُﻮﺵُ ﺑَﺮْﻛَﺎﺭِ ﻋِﻠْﻤِﻪِ ﻭَ ﺣِﻜْﻤَﺘِﻪِ ﺑِﺼُﻨْﻊٍ ﻭَ ﺗَﺼْﻮِﻳﺮٍ ٭ ﻭَ ﺍِﻟَّﺎ ﺗَﺰْﻳِﻴﻨَﺎﺕُ ﻳَﺪِ ﺑَﻴْﻀَﺎﺀِ ﺻُﻨْﻌِﻪِ ﻭَ ﺗَﺼْﻮِﻳﺮِﻩِ ﻭَ ﺗَﺰْﻳِﻴﻨِﻪِ ﻭَ ﺗَﻨْﻮِﻳﺮِﻩِ ﺑِﻠُﻄْﻒٍ ﻭَ ﻛَﺮَﻡٍ ٭ ﻭَ ﺍِﻟَّﺎ ﺍَﺯَﺍﻫِﻴﺮُ ﻟَﻄَﺎﺋِﻒِ ﻟُﻄْﻔِﻪِ ﻭَ ﻛَﺮَﻣِﻪِ ﻭَ ﺗَﻌَﺮُّﻓِﻪِ ﻭَ ﺗَﻮَﺩُّﺩِﻩِ ﺑِﺮَﺣْﻤَﺔٍ ﻭَ ﻧِﻌْﻤَﺔٍ ٭ ﻭَ ﺍِﻟّﺎ ﺛَﻤَﺮَﺍﺕُ ﻓَﻴَّﺎﺽِ ﻋَﻴْﻦِ ﺭَﺣْﻤَﺘِﻪِ ﻭَ ﻧِﻌْﻤَﺘِﻪِ ﻭَ ﺗَﺮَﺣُّﻤِﻪِ ﻭَ ﺗَﺤَﻨُّﻨِﻪِ ﺑِﺠَﻤَﺎﻝٍ ﺳَﺮْﻣَﺪِﻯٍّ ﻭَ ﻛَﻤَﺎﻝٍ ﺩَﻳْﻤُﻮﻣِﻰٍّ ٭ ﺑِﺸَﻬَﺎﺩَﺓِ ﺗَﻔَﺎﻧِﻴَّﺔِ ﺍﻟْﻤَﺮَﺍﻳَﺎ ﻭَ ﺳَﻴَّﺎﻟِﻴَّﺔِ ﺍﻟْﻤَﻈَﺎﻫِﺮِ ﻣَﻊَ ﺩَﻭَﺍﻡِ ﺗَﺠَﻠِﻰ ﺍﻟْﺠَﻤَﺎﻝِ ﻋَﻠَﻰ ﻣَﺮِّ ﺍﻟْﻔُﺼُﻮﻝِ ﻭَ ﺍﻟْﻌُﺼُﺮِ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﺩْﻭَﺍﺭِ ٭ ﻭَ ﻣَﻊَ ﺩَﻭَﺍﻡِ ﺍﻟْﺎِﻧْﻌَﺎﻡِ ﻋَﻠَﻰ ﻣَﺮِّ ﺍﻟْﺎَﻧَﺎﻡِ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﻳَّﺎﻡِ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﻋْﻮَﺍﻡِ ٭
ﻧَﻌَﻢْ ﺗَﻔَﺎﻧِﻰ ﺍﻟْﻤِﺮْﺍَﺓِ ﺯَﻭَﺍﻝُ ﺍﻟْﻤَﻮْﺟُﻮﺩَﺍﺕِ ﻣَﻊَ ﺍﻟﺘَّﺠَﻠِّﻰ ﺍﻟﺪَّﺋِﻢِ ﻣَﻊَ ﺍﻟْﻔَﻴْﺾِ ﺍﻟْﻤُﻠَﺎﺯِﻡِ ﻣِﻦْ ﺍَﻇْﻬَﺮِ ﺍﻟﻈَّﻮَﺍﻫِﺮِ ﻣِﻦْ ﺍَﺑْﻬَﺮِ ﺍﻟْﺒَﻮَﺍﻫِﺮِ ﺍَﻥَّ ﺍﻟْﺠَﻤَﺎﻝِ ﺍﻟﻈَّﺎﻫِﺮَ ﺍَﻥَّ ﺍﻟْﻜَﻤَﺎﻝَ ﺍﻟﺰَّﺍﻫِﺮَ ﻟَﻴْﺴَﺎ ﻣُﻠْﻚَ ﺍﻟْﻤَﻈَﺎﻫِﺮِ ﻣِﻦَ ﺍَﻓْﺼَﺢِ ﺗِﺒْﻴَﺎﻥٍ ﻣِﻦْ ﺍَﻭْﺿَﺢِ ﺑُﺮْﻫَﺎﻥٍ ﻟِﻠْﺠَﻤَﺎﻝِ ﺍﻟْﻤُﺠَﺮَّﺩِ ﻟِﻠْﺎِﺣْﺴَﺎﻥِ ﺍﻟْﻤُﺠَﺪَّﺩِ ﻟِﻠْﻮَﺍﺟِﺐِ ﺍﻟْﻮُﺟُﻮﺩِ ﻟِﻠْﺒَﺎﻗِﻰ ﺍﻟْﻮَﺩُﻭﺩِ ٭
نَعَمْ فَاْلاَثَرُ الْمُكَمَّلُ يَدُلُّ بِالْبَدَاهَةِ عَلَى الْفِعْلِ الْمُكَمَّلِ. ثُمَّ الْفِعْلُ الْمُكَمَّلُ يَدُلُّ بِالضَّرُورَةِ عَلَى اْلاِسْمِ الْمُكَمَّلِ وَالْفَاعِلِ الْمُكَمَّلِ. ثُمَّ اْلاِسْمُ الْمُكَمَّلُ يَدُلُّ بِلاَرَيْبٍ عَلَى الْوَصْفِ الْمُكَمَّلِ. ثُمَّ الْوَصْفُ الْمُكَمَّلُ يَدُلُّ بِلاَشَكٍّ عَلَى الشَّاْنِ الْمُكَمَّلِ. ثُمَّ الشَّاْنُ الْمُكَمَّلُ يَدُلُّ بِالْيَق۪ينِ عَلٰى كَمَالِ الذَّاتِ بِمَا يَل۪يقُ بِالذَّاتِ وَهُوَ الْحَقُّ الْيَق۪ينُ
Üçüncü Mertebe (Hâşiye[2])
(Îzâhı Otuzikinci Risâlenin Üçüncü Mevkıfının başındadır.)
Kudret ve ilim cihetiyle Allâh her şeyden en büyüktür. Zîrâ O öyle bir Kadîr, Mukaddir, Alîm, Hakîm, Musavvir, Kerîm, Latîf, Müzeyyin, Mün‘im, Vedûd, Mütearrif, Rahmân, Rahîm, Mütehannin, Cemîl-i Zülcelâl, Kemâl-i Mutlak ve Nakkâş-ı Ezelîdir ki, Kül ve cüz’, sahâif ve tabakât olarak bu kâinâtın hakîkati ve küllîlik ve cüz’îlik, vücûd ve bekâ i‘tibâriyle bu mevcûdâtın hakîkati,
Ancak O’nun kazâ ve kader kaleminin, tanzîm ve takdîr, ilim ve hikmetle çizdiği hatlarıdır.
Ve ancak O’nun ilim ve hikmet pergelinin sun‘ ve tasvîr ile yaptığı nakışlarıdır.
Ve ancak O’nun sun‘ ve tasvîri, tezyîn ve tenvîrinin yed-i beyzâsının lütuf ve keremle işlediği tezyînâtıdır.
Ve ancak O’nun lütuf ve keremi, tearrüf ve teveddüdünün latîfelerinin rahmet ve ni‘metle açmış çiçekleridir.
Ve ancak O’nun ayn-ı rahmet ve ni‘meti, terahhum ve tahannününün feyzinin cemâl ve kemâl ile çıkmış semereleridir.
Hem mevsimler, asırlar ve devirlerin geçmesine rağmen cemâlin tecellîsinin devâm etmesiyle berâber ve mahlûkâtın ve günlerin ve senelerin geçmesine rağmen in‘âmın devâm etmesiyle berâber, âyînelerin fânîliği ve mazharların seyyâliyetinin şehâdetiyle ancak dâimî bir cemâlin ve bâkî bir kemâlin lemeâtıdır.
Evet dâimî tecellî ile berâber, sürekli feyiz ile berâber, âyînelerin fânîliği, mevcûdâtın zevâli, o görünen cemâlin, o parlayan kemâlin mazharların mülkü olmadığını zâhirlerin en zâhiri, âşikârların en âşikârı olarak gösterir. O mücerred cemâlin, o yenilenen ihsânın, o vâcibü’l-vücûdun, o Bâkî-i Vedûd’ün en fasîh beyânı ve en vâzıh bürhânıdır.
Evet mükemmel eser bilbedâhe mükemmel fiile delâlet eder. Sonra mükemmel fiil, bizzarûre mükemmel isme ve mükemmel fâile delâlet eder. Sonra mükemmel isim, bilâ-şübhe mükemmel sıfata delâlet eder. Sonra mükemmel vasıf, bilâ-şek mükemmel şe’ne delâlet eder. Sonra mükemmel şe’n, O zâta lâyık bir sûrette, ki o da hakka’l-yakîndir bilyakîn o zâtın kemâline delâlet eder.
6. Parça[değiştir]
ﺍِﻟَﻬِﻰ ﻟَﺎﺯِﻡٌ ﻋَﻠَﻰَّ ﺍَﻥْ ﻟَﺎ ﺍُﺑَﺎﻟِﻰَ ﻭَ ﻟَﻮْ ﻓَﺎﺕَ ﻣِﻨِّﻰ ﺣَﻴَﺎﺓُ ﺍﻟﺪًّﺍﺭَﻳْﻦِ ﻭَ ﻋَﺎﺩَﺗْﻨِﻰ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﺑِﺘَﻤَﺎﻣِﻬَﺎ ٭ ﺍِﺫْ ﺍَﻧْﺖَ ﺭَﺑِّﻰ ﻭَ ﺧَﺎﻟِﻘِﻰ ﻭَ ﺍِﻟَﻬِﻰ ٭ ﺍِﺫْ ﺍَﻧَﺎ ﻣَﺨْﻠُﻮﻗُﻚَ ﻭَ ﻣَﺼْﻨُﻮﻋِﻚَ ٭ ﻟِﻰ ﺟِﻬَﺔُ ﺗَﻌَﻠُّﻖٍ ﻭَ ﺍﻧْﺘِﺴَﺎﺏٍ ﻣَﻊَ ﻗَﻄْﻊِ ﻧِﻬَﺎﻳَﺔِ ﻋِﺼْﻴَﺎﻧِﻰ ﻭَ ﻏَﺎﻳَﺔِ ﺑُﻌْﺪِﻯ ﻟِﺴَﺎﺋِﺮِ ﺭَﻭَﺍﺑِﻂِ ﺍﻟْﻜَﺮَﺍﻣَﺔِ ٭ ﻓَﺎَﺗَﻀَﺮَّﻉُ ﺑِﻠِﺴَﺎﻥِ ﻣَﺨْﻠُﻮﻗِﻴَّﺘِﻰ:
ﻳَﺎ ﺧَﺎﻟِﻘِﻰ ﻳَﺎ ﺭَﺑِّﻰ ﻳَﺎ ﺭَﺍﺯِﻗِﻰ ﻳَﺎ ﻣَﺎﻟِﻜِﻰ ﻳَﺎ ﻣُﺼَﻮِّﺭِﻯ ﻳَﺎ ﺍِﻟَﻬِﻰ ﺍَﺳْﺌَﻠُﻚَ ﺑِﺎَﺳْﻤَﺎﺋِﻚَ ﺍﻟْﺤُﺴْﻨَﻰ ﻭَ ﺍِﺳْﻤِﻚَ ﺍﻟْﺎَﻋْﻈَﻢِ ٭ ﻭَ ﺑِﻔُﺮْﻗَﺎﻧِﻚَ ﺍﻟْﺤَﻜِﻴﻢِ ٭ ﻭَ ﺑِﺤَﺒِﻴﺒِﻚَ ﺍﻟْﺎَﻛْﺮَﻡِ ٭ ﻭَ ﺑِﻜَﻠَﺎﻣِﻚَ ﺍﻟْﻘَﺪِﻳﻢِ ٭ ﻭَ ﺑِﻌَﺮْﺷِﻚَ ﺍﻟْﺎَﻋْﻈَﻢِ ٭ ﻭَ ﺑِﺎَﻟْﻒِ ﺍَﻟْﻒِ ﻗُﻞْ ﻫُﻮَ ﺍﻟﻠﻪُ ﺍَﺣَﺪٌ ﺍِﺭْﺣَﻤْﻨِﻰ ﻳَﺎ ﺍَﻟﻠﻪُ ﻳَﺎ ﺭَﺣْﻤَﻦُ ﻳَﺎ ﺣَﻨَّﺎﻥُ ﻳَﺎ ﻣَﻨَّﺎﻥُ ﻳَﺎ ﺩَﻳَّﺎﻥُ ٭ ﺍِﻏْﻔِﺮْﻟِﻰ ﻳَﺎ ﻏَﻔَّﺎﺭُ ﻳَﺎ ﺳَﺘَّﺎﺭُ ﻳَﺎ ﺗَﻮَّﺍﺏُ ﻳَﺎ ﻭَﻫَّﺎﺏُ ٭ ﺍُﻋْﻒُ ﻋَﻨِّﻰ ﻳَﺎ ﻭَﺩُﻭﺩُ ﻳَﺎ ﺭَﺅُﻑُ ﻳَﺎ ﻋَﻔُﻮُّ ﻳَﺎ ﻏَﻔُﻮﺭُ ٭ ﺍُﻟْﻄُﻒْ ﺑِﻰ ﻳَﺎ ﻟَﻄِﻴﻒُ ﻳَﺎ ﺧَﺒِﻴﺮُ ﻳَﺎ ﺳَﻤِﻴﻊُ ﻳَﺎ ﺑَﺼِﻴﺮُ ٭ ﻭَ ﺗَﺠَﺎﻭَﺯْ ﻋَﻨِّﻰ ﻳَﺎ ﺣَﻠِﻴﻢِ ﻳَﺎ ﻋَﻠِﻴﻢُ ﻳَﺎ ﻛَﺮِﻳﻢُ ﻳَﺎ ﺭَﺣِﻴﻢُ ٭ ﺍِﻫْﺪِﻧَﺎ ﺍﻟﺼِّﺮَﺍﻁَ ﺍﻟْﻤُﺴْﺘَﻘِﻴﻢَ ﻳَﺎ ﺭَﺏُّ ﻳَﺎ ﺻَﻤَﺪُ ﻳَﺎ ﻫَﺎﺩِﻯ ٭ ﺟُﺪْ ﻋَﻠَﻰَّ ﺑِﻔَﻀْﻠِﻚَ ﻳَﺎ ﺑَﺪِﻳﻊُ ﻳَﺎ ﺑَﺎﻗِﻰ ﻳَﺎ ﻋَﺪْﻝُ ﻳﺎ ﻫُﻮَ ٭ ﺍَﺣْﻰِ ﻗَﻠْﺒِﻰ ﻭَ ﻗَﺒْﺮِﻯ ﺑِﻨُﻮﺭِ ﺍﻟْﺎِﻳﻤَﺎِﻥ ﻭَ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍَﻥِ ﻳَﺎ ﻧُﻮﺭُ ﻳَﺎ ﺣَﻖُّ ﻳَﺎ ﺣَﻰُّ ﻳَﺎ ﻗَﻴُّﻮﻡُ ﻳَﺎ ﻣَﺎﻟِﻚَ ﺍﻟْﻤُﻠْﻚِ ﻳَﺎ ﺫَﺍ ﺍﻟْﺠَﻠَﺎﻝِ ﻭَ ﺍﻟْﺎِﻛْﺮَﺍﻡِ ﻳَﺎ ﺍَﻭُّﻝُ ﻳَﺎ ﺍَﺧِﺮِ ﻳَﺎ ﻇَﺎﻫِﺮِ ﻳَﺎ ﺑَﺎﻃِﻦُ ﻳَﺎ ﻗَﻮِﻯُّ ﻳَﺎ ﻗَﺎﺩِﺭُ ﻳَﺎ ﻣَﻮْﻟَﺎﻯَ ﻳَﺎ ﻏَﺎﻓِﺮُ ﻳَﺎ ﺍَﺭْﺣَﻢَ ﺍﻟﺮَّﺍﺣِﻤِﻴﻦَ ٭ ﺍَﺳْﺌَﻠُﻚَ ﺑِﺎِﺳْﻤِﻚَ ﺍﻟْﺎَﻋْﻈَﻢِ ﻓِﻰ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍَﻥِ ﻭَ ﺑِﻤُﺤَﻤَّﺪٍ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍﻟﺼَّﻠَﺎﺓُ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﻠَﺎﻡُ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﻫُﻮَ ﺳِﺮُّﻙَ ﺍﻟْﺎَﻋْﻈَﻢُ ﻓِﻰ ﻛِﺘَﺎﺏِ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻢِ ﺍَﻥْ ﺗَﻔْﺘَﺢَ ﻣِﻦْ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟْﺎَﺳْﻤَﺎﺀِ ﺍﻟْﺤُﺴْﻨَﻰ ﻛُﻮَّﺍﺕٍ ﻣُﻔِﻴﻀَﺔً ﻟِﺎَﻧْﻮَﺍﺭِﺍﻟْﺎِﺳْﻢِ ﺍﻟْﺎَﻋْﻈَﻢِ ﺍِﻟَﻰ ﻗَﻠْﺒِﻰ ﻓِﻰ ﻗَﺎﻟِﺒِﻰ ﻭَ ﺍِﻟَﻰ ﺭُﺣِﻰ ﻓِﻰ ﻗَﺒْﺮِﻯ ٭ ﻓَﺘَﺼِﻴﺮَ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟﺼَّﺤِﻴﻔَﺔُ ﻛَﺴَﻘْﻒِ ﻗَﺒْﺮِﻯ ٭ ﻭَ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟْﺎَﺳْﻤَﺎﺀُ ﻛَﻜُﻮَّﺍﺕٍ ﺗُﻔِﻴﺾُ ﺍَﺷِﻌَّﺔَ ﺷَﻤْﺲِ ﺍﻟْﺤَﻘِﻴﻘَﺔِ ﺍِﻟَﻰ ﺭُﻭﺣِﻰ ٭
ﺍِﻟَﻬِﻰ ﺍَﺗَﻤَﻨَّﻰ ﺍَﻥْ ﻳَﻜُﻮﻥَ ﻟِﻰ ﻟِﺴَﺎﻥٌ ﺍَﺑَﺪِﻯُّ ﻳُﻨَﺎﺩِﻯ ﺑِﻬَﺬِﻩِ ﺍﻟْﺎَﺳْﻤَﺎﺀِ ﺍِﻟَﻰ ﻗِﻴَﺎﻡِ ﺍﻟﺴَّﺎﻋَﺔِ ٭ ﻓَﺎﻗْﺒَﻞْ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟﻨُّﻘُﻮﺵَ ﺍﻟْﺒَﺎﻗِﻴَﺔَ ﺑَﻌْﺪِﻯ ﻧَﺎﺋِﺒًﺎ ﻋَﻦْ ﻟِﺴَﺎﻧِﻰ ﺍﻟﺰَّﺍﺋِﻞِ ٭
ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﺻَﻞِّ ﻭَ ﺳَﻠِّﻢْ ﻋَﻠَﻰ ﺳَﻴِّﺪِﻧَﺎ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﺻَﻠَﺎﺓً ﺗُﻨْﺠِﻴﻨَﺎ ﺑِﻬَﺎ ﻣِﻦْ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﺍﻟْﺎَﻫْﻮَﺍﻝِ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﻓَﺎﺕِ ٭ ﻭَ ﺗُﻄَﻬِّﺮُﻧَﺎ ﺑِﻬَﺎ ﻣِﻦْ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﺍﻟﺴَّﻴِّﺌَﺎﺕِ ٭ ﻭَ ﺗَﻐْﻔِﺮُ ﻟَﻨَﺎ ﺑِﻬَﺎ ﺟَﻤِﻴﻊَ ﺍﻟﺬُّﻧُﻮﺏِ ﻭَ ﺍﻟْﺨَﻄِﻴﺌَﺎﺕِ ٭ ﻳَﺎ ﺍَﻟﻠﻪُ ﻳَﺎ ﻣُﺠِﻴﺐَ ﺍﻟﺪَّﻋَﻮَﺍﺕِ ٭ ﺍِﺟْﻌَﻞْ ﻟِﻰ ﻓِﻰ ﻣُﺪَّﺓِ ﺣَﻴَﺎﺗِﻰ ﻭَ ﺑَﻌْﺪَ ﻣَﻤَﺎﺗِﻰ ﻓِﻰ ﻛُﻞِّ ﺍَﻥٍ ﺍَﺿْﻌَﺎﻑَ ﺫَﻟِﻚَ ﺍَﻟْﻒَ ﺍَﻟْﻒِ ﺻَﻠَﺎﺓٍ ﻭَ ﺳَﻠَﺎﻡٍ ﻣَﻀْﺮُﻭﺑَﻴْﻦِ ﻓِﻰ ﻣِﺜْﻞِ ﺫَﻟِﻚَ ﻭَ ﺍَﻣْﺜَﺎﻝِ ﺍَﻣْﺜَﺎﻝِ ﺫَﻟِﻚَ ﻋَﻠَﻰ ﺳَﻴِّﺪِﻧَﺎ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻟِﻪِ ﻭَ ﺍَﺻْﺤَﺎﺑِﻪِ ﻭَ ﺍَﻧْﺼَﺎﺭِﻩِ ﻭَ ﺍَﺗْﺒَﺎﻋِﻪِ ٭ ﻭَﺍﺟْﻌَﻞْ ﻛُﻞَّ ﺻَﻠَﺎﺓٍ ﻣِﻦْ ﻛُﻞِّ ﺫَﻟِﻚَ ﺗَﺰِﻳﺪُ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻧْﻔَﺎﺳِﻰ ﺍﻟْﻌَﺎﺻِﻴَﺔِ ﻓِﻰ ﻣُﺪَّﺓِ ﻋُﻤْﺮِﻯ ٭ ﻭَﺍﻏْﻔِﺮْﻟِﻰ ﻭَﺍﺭْﺣَﻤْﻨِﻰ ﺑِﻜُﻞِّ ﺻَﻠَﺎﺓٍ ﻣِﻨْﻬَﺎ ﺑِﺮَﺣْﻤَﺘِﻚَ ﻳَﺎ ﺍَﺭْﺣَﻤَﺎﻟﺮَّﺍﺣِﻤِﻴﻦَ ٭ ﺍَﻣِﻴﻦْ ٭
İlâhî! İki dünyanın hayatı elimden kaçsa ve bütün kâinat düşman kesilip beni terk etse, benim yine gam çekmemem gerekir; çünkü Sen benim Rabbim ve Hâlıkım (Yaratıcım) ve İlâhımsın. Ve benim, nihayetsiz isyanımla ve sair şeref vesilelerine gayet derecede uzaklığımla beraber, Senin mahlûkun ve masnuun (san’at eserin) olmam sebebiyle, bir taallûk (ilgi) ve intisap (bağ) cihetim var. İşte, ben de, Senin mahlûkunun lisanıyla Sana tazarru ve niyazda bulunuyorum; ey Hâlıkım; ey Rabbim; ey Râzıkım (Rızık Vericim) ve ey Musavvirim!
Ey İlâhım, Esmâ-i Hüsnân hürmetine, İsm-i Âzamın hürmetine, Furkan-ı Hakîmin hürmetine, Habib-i Ekremin hürmetine, Kelâm-ı Kadîmin hürmetine, Arş-ı Âzamın hürmetine, milyonlar “Kul hüvallahü ehad” ile, bana merhamet etmeni istiyorum; ey bütün kemal sıfatların sahibi ve bütün noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah; ey iyi kötü, dost düşman ayırt etmeden yarattığı bütün varlıklara rızıklarını yetiştiren Rahmân; ey eserlerinde sonsuz rahmetin en latîf cilvelerini gösteren sınırsız şefkat sahibi Hannân; ey bitmez tükenmez ikramlarıyla ve nimetleriyle, varlıkları terbiye edip besleyen Mennân; ey kullarının küçük büyük her türlü amellerinin karşılığını hiç zayi etmeden hakkıyla veren Deyyân.
Beni bağışla; ey fazl ve ihsânıyla, her türlü günahları çok çok bağışlayan Gaffâr; ey ayıp ve kusurları örten ve çirkinlikleri perdeler altında saklayan Settâr; ey işlediği günahlardan pişman olanların tevbelerini daima kabul eden Tevvâb; ey her varlığa tükenmez rahmet hediyelerinden lâyık olduğu ihsanı veren Vehhâb.
Beni affet ey yarattığı varlıkları çok seven ve onlara da Kendisini her vesileyle sevdiren Vedûd; ey her bir canlıya hususî şefkat ve ihsanı olan ve onlar üzerinde iltifatının incelikleri görünen Raûf; ey her türlü kusur ve günahları bolca affeden Afüvv; ey bütün günahları bağışlayan Gafûr.
Bana lütufta bulun; ey varlıkları nazik ve latîf güzelliklerle yaratıp onlara lütufta bulunan ve ilmi her şeyin bütün inceliklerine nüfuz eden Lâtif; ey bütün varlıkların küçük büyük, gizli açık her hâlinden her an haberdâr olan Habîr; ey her şeyi, gizli açık bütün sesleri ve yapılan bütün duaları işiten ve varlıklara işitme kàbiliyeti veren Semî’, gizli ve açık her şeyi bütün incelikleriyle gören ve varlıklara da görme kàbiliyeti ve basîreti ihsan eden Basîr.
Günahlarımı sil; ey zâlim ve isyancıları hemen cezalandırmayıp yumuşaklıkla muâmele eden, tevbe etmeleri için onlara fırsat tanıyan Halîm; ey gizli açık, küçük büyük her şeyi hakkıyla bilen ve ilmi, ezelden ebede her şeyi kuşatan Alîm; ey bütün canlıları çeşitli duygularla donatıp sayısız rahmet meyvelerini ve nimetlerini önlerine seren ve iyiliği bol olan Kerîm; ey rahmeti her şeyi kuşatmakla birlikte imanlı kullarına hasusî ihsan ve şefkatte bulunan Rahîm.
Bizi yolun doğrusuna ilet; ey kâinattaki her bir varlığın bütün ihtiyaçlarını giderip onları bizzat terbiye eden ve hiçbir vezir ve yardımcısı olmayan ve asla öyle bir şeye ihtiyacı da bulunmayan Rab; ey kâinattaki her şey Kendisine muhtaç olduğu halde, Kendisi hiçbir şeye asla muhtaç olmayan Samed; ey varlıkları yaratılış gayelerine sevk eden ve dilediğine doğru yolu gösteren Hâdî.
Fazlınla bana cevâdâne (cömertçe) ihsanlarda bulun; ey kâinatı hiçten ve benzersiz bir şekilde yaratıp bin bir isminin tecellileriyle süsleyen Bedî'; ey bütün isimleri, sıfatları ve zâtı ile ebediyen var olan ve yok olması asla mümkün olmayan Bâkî; ey kâinatı ince hesaplarla yaratan, her varlığın bütün ihtiyaçlarını adaletle veren ve haksızları cezalandırıp iyileri de mükâfatlandıran Adl; ey Hû.
Kalbimi ve kabrimi iman ve Kur’ân nuruyla nurlandır; ey sonsuz nuruyla bütün kâinatı nurlandıran ve isimlerinin tecellisiyle her şeyi aydınlatan Nûr; ey varlığında hiçbir şüphe bulunmayan ve varlıkların dayandıkları hakikat, Zâtının sıfât, isim ve fiillerinin tecellisi olan Hak; ey varlıklara hayat verip canlandıran, Kendi hayatı ise zâtî, ezelî ve ebedî olan Hayy; ey bütün varlıkları düzenli ve daimî bir şekilde ayakta tutan; fakat Kendi varlığı hiçbir varlığa bağlı olmayan Kayyûm; ey ezelden ebede kadar kâinattaki her şeyin yegâne sahibi ve mâliki olan Mâlike’l-Mülk; ey celâl ve ikram sahibi; ey her şeyin aslını ve başlangıcını ezelî ilmiyle tespit eden ve Kendisinden önce hiçbir şey var olmayan Evvel; ey her şeyin sonunu ezelî ilmiyle belirleyen ve sonu gelen varlıkların neslini tohum ve çekirdek gibi hülâsalarla tanzim eden ve her şeyden sonra yalnız Kendisi bâkî kalan Âhir; ey her şeyin dış yüzlerini çeşitli cihazlarla ve ince nakışlarla süsleyerek fevkalâde mükemmel ve güzel yaratan ve bütün varlıklarda ilim, irade, kudret, rahmet gibi sıfatlarının ve varlık ve birliğinin işaretleri açıkça görünen Zâhir; ey bütün varlıkların içyüzlerini ve bilhassa canlıların içlerini mükemmel bir fabrikanın harika makineleri gibi yaratıp işleten ve her şeyin içine esmâsıyla nüfuz eden Bâtın; ey her tülü âcizlik ve zayıflık alâmetlerinden münezzeh olan yegâne kuvvet ve kudret sahibi Kavî; ey kudreti her şeye yeten ve Kendisine hiçbir şey ağır gelmeyen Kàdir; ey herşeyin sahibi ve dostluğu pek güzel olan Mevlâ, ey her türlü kusur ve günâhı affeden Gâfir; ey merhamet edicilerin en merhametlisi olan Erhamü’r-Râhimîn.
Kur’ân’daki İsm-i Âzamın hürmetine ve kitab-ı âlemdeki sırr-ı âzamın olan Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm hürmetine, güzel isimlerinden, bu sayfayı sanki kabrimin tavanı yapıp, bu esmâyı da ruhuma şems-i hakikatten şualar saçan pencere haline getirecek şekilde, kalbime ve kalıbıma ve kabrimde ruhuma İsm-i Âzamın nurlarını saçan pencere yapmanı istiyorum.
İlâhî, dilerim ki, ebedî bir lisanım olsun da, kıyamete kadar bu isimlerle nidâ etsin. İşte, ardımda bâki kalan bu nakışları, benim fâni ve zâil lisanımın yerine bir nâip olarak kabul eyle.
Allahım, Efendimiz Muhammed’e öyle bir salât ve selâm et ki, o salât ile bizi bütün korku ve âfetlerden kurtar, bütün hâcetlerimizi gider, bizi bütün günahlardan temizle, bütün günah ve hatâlarımızı bağışla.
Ey bütün kemal sıfatların sahibi ve bütün noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah; ey duâ ve ihtiyaçlara cevap veren Mücîbe’d-Daavât! Hayatım boyunca ve öldükten sonra, her an bu dileklerimi kat kat fazlasıyla ver!
Bir milyon salât ve selâm, bir o kadarla çarpımından çıkan netice ve bunun da kat katı, Efendimiz Muhammed’e, Onun Âl, Ashab, Ensar ve tabîlerine olsun! Bu salâvatların her birini, benim ömür günlerimdeki günahkâr nefeslerim sayısınca çoğalt! Bu salâvatların her birisi hürmetine beni affeyle, bana merhamet et. Bunu rahmetinle ihsan eyle; ey merhamet edicilerin en merhametlisi olan Erhamü’r-râhimîn! Âmin!
7. Parça[değiştir]
﴿ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ﴾
ﺍَﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠَّﻪِ ﻋَﻠَﻰ ﻧِﻌْﻤَﺔِ ﺍﻟْﺎِﻳﻤَﺎﻥِ ﻭَ ﺍﻟْﺎِﺳْﻠَﺎﻡِ ﺑِﻌَﺪَﺩِ ﻗَﻄَﺮَﺍﺕِ ﺍﻟْﺎَﻣْﻄَﺎﺭِ ﻭَ ﺍَﻣْﻮَﺍﺝِ ﺍﻟْﺒِﻬَﺤﺎﺭِ ﻭَ ﺛَﻤَﺮَﺍﺕِ ﺍﻟْﺎَﺷْﺠَﺎﺭِ ﻭَ ﻧُﻘُﻮﺵِ ﺍﻟْﺎَﺯْﻫَﺎﺭِ ﻭَ ﻧَﻐَﻤَﺎﺕِ ﺍﻟْﺎَﻃْﻴَﺎﺭِ ﻭَ ﻟَﻤَﻌَﺎﺕِ ﺍﻟْﺎَﻧْﻮَﺍﺭِ ٭ ﻭَ ﺍﻟﺸُّﻜْﺮُ ﻟَﻪُ ﻋَﻠَﻰ ﻛُﻞِّ ﻣِﻦْ ﻧِﻌَﻤِﻪِ ﻓِﻰ ﺍﻟْﺎَﻃْﻮَﺍﺭِ ﺑِﻌَﺪَﺩِ ﻛُﻞِّ ﻧِﻌَﻤِﻪِ ﻓِﻰ ﺍﻟْﺎَﺩْﻭَﺍﺭِ ٭ ﻭَ ﺍﻟﺼَّﻠَﻮﺓُ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﻠَﺎﻡُ ﻋَﻠَﻰ ﺳَﻴِّﺪِ ﺍﻟْﺎَﺑْﺮَﺍﺭِ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﺧْﻴَﺎﺭِ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﺍﻟْﻤُﺨْﺘَﺎﺭِ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻟِﻪِ ﺍﻟْﺎَﻃْﻬَﺎﺭِ ﻭَ ﺍَﺻْﺤَﺎﺑِﻪِ ﻧُﺠُﻮﻡِ ﺍﻟْﻬِﺪَﺍﻳَﺔِ ﺫَﻭِﻯ ﺍﻟْﺎَﻧْﻮَﺍﺭِ ﻣَﺎ ﺩَﺍﻡَ ﺍﻟﻠَّﻴْﻞُ ﻭَ ﺍﻟﻨَّﻬَﺎﺭُ ٭
Rahman, Rahim olan Allah'ın ismiyle
İman ve İslâm nimeti için, yağmurların damlaları, denizlerin dalgaları, ağaçların meyveleri, çiçeklerin nakışları, kuşların nağmeleri, nurların parıltıları sayısınca Allah'a hamd olsun. Her türlü haldeki nimetleri için, bütün çağlardaki nimetleri sayısınca Ona şükürler olsun.
İyilerin ve hayırlıların efendisi Muhammed-i Muhtar'a, onun tertemiz ailesine ve apaydınlık hidayet yıldızları olan ashabına, günler ve geceler sürüp gittikçe salât ve selâm olsun.
8. Parça[değiştir]
﴿ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ﴾
ﺍَﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠَّﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﻣِﻦْ ﻟَﻄَﺎﺋِﻒِ ﻋَﻈَﺎﺋِﻢِ ﺛَﻤَﺮَﺍﺕِ ﻃُﻮﺑَﺎﺀِ ﺭَﺣْﻤَﺘِﻪِ ﺳَﻴِّﺪُﻧَﺎ ﻣُﺤَﻤَّﺪٌ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍﻟﺼَّﻠَﺎﺓُ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﻠَﺎﻡُ ﻭَ ﺍﻟْﺠَﻨَّﺔُ ﺍﻟْﻤُﺘَﺪَﻟِّﻴَﻴْﻦِ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟﺪَّﺍﺭَﻳْﻦِ ٭ ﻭَ ﺍﻟْﻘَﺪِﺭِ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟْﻤَﻮْﺟُﻮﺩَﺍﺕُ ﺍﻟْﺠَﺪِﻳﺪَﺓُ ﺍﻟْﺠَﻠِﻴَّﺔُ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﺟْﺮَﺍﻡُ ﺍﻟْﻌُﻠْﻮِﻳَّﺔُ ﻓِﻰ ﺑُﺴْﺘَﺎﻥِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﺷَﻮَﺍﻫِﺪُ ﺭُﺑُﻮﺑِﻴَّﺘِﻪِ ٭ ﻭَ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟﻨَّﺒَﺎﺗَﺎﺕُ ﺍﻟْﻤُﺘَﻠَﻮِّﻧَﺔُ ﻭَ ﺍﻟْﺤَﻴْﻮَﺍﻧَﺎﺕُ ﺍﻟْﻤُﺘَﻨَﻮِّﻋَﺔُ ﻓِﻰ ﺣَﺪِﻳﻘَﺔِ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽِ ﺧَﻮَﺍﺭِﻕُ ﺻَﻨْﻌَﺘِﻪِ ﻭَ ﺑَﺮَﺍﻫِﻴﻦُ ﺍُﻟُﻮﻫِﻴَّﺘِﻪِ ٭ ﻭَ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟْﺎَﺯْﻫَﺎﺭُ ﺍﻟْﻤُﻨَﻮَّﺭَﺓُ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﺷْﺠَﺎﺭُ ﺍﻟْﻤُﺜْﻤِﺮَﺓُ ﻓِﻰ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟْﺠِﻨِﺎﻥِ ﻣُﻌْﺠِﺰَﺍﺕُ ﻗُﺪْﺭَﺗِﻪِ ﻭَ ﺩَﻟَﺎﺋِﻞُ ﺭَﺣْﻤَﺘِﻪِ ٭ ﻭَ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟﺸَّﺠَﺮَﺓُ ﺑِﺎَﻭْﺭَﺍﻗِﻬَﺎ ﻭَ ﺍَﺯْﻫَﺎﺭِﻫَﺎ ﻭَ ﺍَﺛْﻤَﺎﺭِﻫَﺎ ﻓِﻰ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟﺮَّﻭْﺿَﺔِ ﻣُﻌْﺠِﺰَﺍﺕُ ﻗُﺪْﺭَﺗِﻪِ ٭ ﺗَﺸْﻬَﺪُ ﻛُﻞٌّ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻧَّﻪُ ﻋَﻠَﻰ ﻛُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ﻗَﺪِﻳﺮٌ ٭ ﻓَﺎﻟْﻮَﺍﻗِﻌَﺎﺕُ ﺍﻟْﻤَﺎﺿِﻴَﺔُ ﻣُﻌْﺠِﺰَﺍﺕُ ﻗُﺪْﺭَﺗِﻪِ ﺗَﺪُﻝُّ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻧَّﻪُ ﻗَﺎﺩِﺭٌ ﻋَﻠَﻰ ﻛُﻞِّ ﺍﻟْﻤُﻤْﻜِﻨَﺎﺕِ ﺍﻟْﺎَﺗِﻴَﺔِ ٭ ﻟَﻢْ ﻳَﺨْﺮُﺝْ ﻓِﻴﻤَﺎ ﻣَﻀَﻰ ﻭَ ﻟَﻦْ ﻳَﺨْﺮُﺝَ ﻓِﻴﻤَﺎ ﻳَﺄْﺗِﻰ ﺷَﻰْﺀٌ ﻣِﻦْ ﺣُﻜْﻢِ ﻗُﺪْﺭَﺗِﻪِ ٭ ﺗَﺘَﺴَﺎﻭَﻯ ﺑِﺎﻟﻨِّﺴْﺒَﺔِ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﺍﻟﺬَّﺭَّﺍﺕُ ﻭَ ﺍﻟﺸُّﻤُﺲُ ٭ ﻭَ ﻫُﻮَ ﺍﻟْﺤَﻖُّ ﺍﻟْﻤُﺒِﻴﻦُ ﺍﻟْﻮَﺍﺣِﺪُ ﺍﻟْﺎَﺣَﺪُ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﺗُﻨْﺸِﺪُ ﺫَﺭَّﺍﺕُ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﻭَ ﻣُﺮَﻛَّﺒَﺎﺗُﻬَﺎ ﺑِﺪَﻟَﺎﻟَﺎﺗِﻬَﺎ ﺍﻟْﻤُﺨْﺘَﻠِﻔَﺔِ ﻭَ ﺍَﻟْﺴِﻨَﺘِﻬَﺎ ﺍﻟْﻤُﺘَﻨَﻮِّﻋَﺔِ ﻣُﺸِﻴﺮَﺓً ﺍِﻟَﻰ ﺟَﻤَﺎﻟِﻪِ ﺍﻟْﻤُﻄْﻠَﻖِ:
ﻋِﺒَﺎﺭَﺍﺗُﻨَﺎ ﺷَﺘَّﻰ ﻭَ ﺣُﺴْﻨُﻚَ ﻭَﺍﺣِﺪٌ ٭ ﻭَ ﻛُﻞٌّ ﺍِﻟَﻰ ﺫَﺍﻙَ ﺍﻟْﺠَﻤَﺎﻝِ ﻳُﺸِﻴﺮُ
ﻭَ ﻳَﺘْﻠُﻮ ﻛِﺘَﺎﺏُ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﺑِﺎَﺑْﻮَﺍﺑِﻪِ ﻭَ ﻓُﺼُﻮﻟِﻪِ ﻭَ ﺻُﺤُﻔِﻪِ ﻭَ ﺳُﻄُﻮﺭِﻩِ ﻭَ ﺟُﻤَﻠِﻪِ ﻭَ ﺣُﺮُﻭﻓِﻪِ ﺍَﻳَﺎﺕِ ﻭُﺟُﻮﺑِﻪِ ﻭَ ﻭَﺣْﺪَﺗِﻪِ ٭ ﻭَ ﺗَﻘْﺮَﺃُ ﺳُﻄُﻮﺭُﻩُ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟْﻌُﻘُﻮﻝِ:
ﺗَﺄَﻣَّﻞْ ﺳُﻄُﻮﺭَ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﻓَﺎِﻧَّﻬَﺎ ٭ ﻣِﻦَ ﺍﻟْﻤَﻠَﺎِ ﺍﻟْﺎَﻋْﻠَﻰ ﺍِﻟَﻴْﻚَ ﺭَﺳَﺎﺋِﻞُ ﻭَ ﺍﻟﺼَّﻠَﻮﺓُ ﻭَﺍﻟﺴَّﻠَﺎﻡُ ﻋَﻠَﻰ ﺳَﻴِّﺪِﻧَﺎ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻟِﻪِ ﻭَ ﺻَﺤْﺒِﻪِ ﺍَﺟْﻤَﻌِﻴﻦَ٭
Rahman, Rahim olan Allah'ın ismiyle
Hamd bütünüyle Allah'a aittir.
O Rahman ki, Efendimiz Muhammed aleyhissalâtü vesselam ile Cennet, Onun tûbâ-i rahmetinden iki cihana inen en büyük ve en lâtif meyveleridir.
O Kadir ki, şu göz önündeki yepyeni mevcudat ile kâinat bostanındaki ecrâm-ı ulviye Onun rubûbiyetinin şahidleri.. yeryüzü bahçesindeki şu rengârenk nebatat ve çeşit çeşit hayvanat Onun san'atının harikaları ve ulûhiyetinin burhanları.. şu bahçelerdeki şu nurlu çiçekler ve meyveli ağaçlar Onun kudretinin mucizeleri ve rahmetinin delilleri.. şu bahçedeki şu ağaç dahi, yapraklarıyla, çiçekleriyle ve meyveleriyle Onun kudretinin mucizeleridir.
Bütün bunlar şehadet eder ki, O herşeye kadirdir.
Onun kudretinin mucizeleri olan mazideki vukuat delâlet eder ki, O, geleceğin mümkinatına da kadirdir. Ne bundan evvel olup bitenlerde, ne de bundan sonra olup biteceklerde hiçbir şey Onun kudretinin hükmünden hariç kalamaz. Ona nisbetle zerreler ve güneşler müsavidir. Ve O öyle bir Hak, Mübîn, Vâhid ve Ehaddir ki, kâinatın bütün zerreleri ve o zerrelerin mürekkebatı, muhtelif şekillerdeki delâletleri ve mütenevvi lisanlarıyla Onun cemâl-i mutlakına işaret ederek şu sözleri terennüm ederler;
"İbaremiz ayrı ayrı olsa da Senin hüsnün birdir. Ve herşey o cemâle bir işarettir."
Kâinat kitabı da bütün babları, bölümleri, sayfaları, satırları, cümleleri ve harfleriyle Onun vücub ve vahdetinin âyetlerini dillendirir ve satırlarını akıllara karşı okur;
"Kâinatın satırlarına dikkatle bak. Zira onlar yüce âlemlerden sana gönderilmiş mektuplardır."
Efendimiz Muhammed ile onun bütün âl ve ashabına salât ve selâm olsun.
9. Parça[değiştir]
﴿ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ﴾
ﺍَﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠَّﻪِ ﺍﻟْﺤَﺎﻛِﻢِ ﺍﻟْﺤَﻜَﻢِ ﺍﻟْﺤَﻜِﻴﻢِ ﺍﻟْﺎَﺯَﻟِﻰِّ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﻧَﻈَّﻢَ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﺑِﻘَﻮَﺍﻧِﻴﻦِ ﻋَﺎﺩَﺗِﻪِ ﻭَ ﺳُﻨَّﺘِﻪِ ٭ ﻭَ ﻋَﻴَّﻨَﻬَﺎ ﺑِﺪَﺳَﺎﺗِﻴﺮِ ﻗَﻀَﺎﺋِﻪِ ﻭَ ﻗَﺪَﺭِﻩِ ٭ ﻭَ ﺍَﺳَّﺲَ ﺑُﻨْﻴَﺎﻧَﻬَﺎ ﺑِﺎُﺻُﻮﻝِ ﻣَﺸِﻴﺌَﺘِﻪِ ﻭَ ﺣِﻜْﻤَﺘِﻪِ ٭ ﻭَ ﺯَﻳَّﻨَﻬَﺎ ﺑِﻨَﻮَﺍﻣِﻴﺲِ ﻋِﻨَﺎﻳَﺘِﻪِ ﻭَ ﺭَﺣْﻤَﺘِﻪِ ٭ ﻭَ ﻧَﻮَّﺭَﻫَﺎ ﺑِﺠَﻠَﻮَﺍﺕِ ﺻِﻔَﺎﺗِﻪِ ٭ ﻭَ ﻫُﻮَ ﺍﻟْﻘَﺎﺩِﺭُ ﺍﻟْﻘَﻴُّﻮﻡُ ﺍﻟﺴَّﺮْﻣَﺪِﻯُّ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﻣَﺎ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕُ ﺑِﻤَﺎﻫِﻴَّﺎﺗِﻬَﺎ ﻭَ ﻫُﻮِﻳَّﺎﺗِﻬَﺎ ﻭَ ﺗَﻤَﻴُّﺰَﺍﺗِﻬَﺎ ﻭَ ﺗَﺰْﻳِﻴﻨَﺎﺗِﻬَﺎ ﻭَ ﻣَﻮَﺍﺯِﻳﻨِﻬَﺎ ﻭَ ﻣَﺤَﺎﺳِﻨِﻬَﺎ ﺍِﻟَّﺎ ﺧُﻄُﻮﻁُ ﻗَﻠَﻢِ ﻗَﻀَﺎﺋِﻪِ ﻭَ ﻗَﺪَﺭِﻩِ ٭ ﻭَ ﻧُﻘُﻮﺵِ ﺑَﺮْﻛَﺎﺭِ ﻋِﻠْﻤِﻪِ ﻭَ ﺣِﻜْﻤَﺘِﻪِ ٭ ﻭَ ﺗَﺰْﻳِﻴﻨَﺎﺕُ ﻳَﺪِ ﺑَﻴْﻀَﺎﺀِ ﺻُﻨْﻌِﻪِ ﻭَ ﻋِﻨَﺎﻳَﺘِﻪِ ٭ ﻭَ ﺍَﺯَﺍﻫِﻴﺮُ ﺭِﻳَﺎﺽِ ﻟُﻄْﻔِﻪِ ﻭَ ﻛَﺮَﻣِﻪِ ٭ ﻭَ ﺛَﻤَﺮَﺍﺕُ ﻓَﻴَّﺎﺽِ ﺭَﺣْﻤَﺘِﻪِ ﻭَ ﻧِﻌْﻤَﺘِﻪِ ٭ ﻭَ ﻟَﻤَﻌَﺎﺕُ ﺗَﺠَﻠِّﻴَﺎﺕِ ﺟَﻤَﺎﻟِﻪِ ﺟَﻞَّ ﺟَﻠَﺎﻟُﻪُ ﺣَﻤْﺪًﺍ ﻳَﺰِﻳﺪُ ﻋَﻠَﻰ ﺣَﺎﺻِﻞِ ﺿَﺮْﺏِ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﺍﻟﺬَّﺭَّﺍﺕِ ﻓِﻰ ﺍﻟﺬَّﺭَّﺍﺕِ ٭
ﻓَﻴَﺎ ﻣَﻦْ ﻣِﻦْ ﻟَﻤَﻌَﺎﺕِ ﺑُﺮُﻭﻕِ ﺷُﺮُﻭﻕِ ﺍَﺳْﻤَﺎﺋِﻪِ ﻇَﻬَﺮَ ﻋَﺠَﺎﺋِﺐُ ﺍﻟْﻤَﺨْﻠُﻮﻗَﺎِﺕ ٭ ﻭَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﺗَﺴَﺎﻭَﻯ ﺑِﺎﻟﻨِّﺴْﺒَﺔِ ﺍِﻟَﻰ ﻗُﺪْﺭَﺗِﻪِ ﺍﻟﺬَّﺭَّﺍﺕُ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﻴَّﺎﺭَﺍﺕُ ٭ ﻭَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﻛَﺘَﺐَ ﻋَﻠَﻰ ﻣِﺴْﻄَﺮِ ﺍﻟْﻜِﺘَﺎﺏِ ﺍﻟْﻤُﺒِﻴﻦِ ﺍﻟْﻤَﺼْﺪَﺭِ ﻟﻠِﻨِّﻈَﺎﻡِ ﻭَ ﺍﻟْﻤِﻴﺰَﺍﻥِ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﺍﻟْﻤُﺘَﺰَﻳِّﻨَﺎﺕِ ٭ ﺍِﻧَّﺎ ﻧُﻘَﺪِّﻡُ ﺍِﻟَﻴْﻚَ ﺑَﻴْﻦَ ﻳَﺪَﻯْ ﻛُﻞِّ ﺳُﻜُﻮﻥٍ ﻭَ ﺣَﺮَﻛَﺔٍ ﺗَﺘَﺤَﺮَّﻙُ ﺑِﻬَﺎ ﺫَﺭَّﺍﺕُ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻢِ ﻭَ ﻣُﺮَﻛَّﺒَﺎﺗِﻬَﺎ ﺷَﻬَﺎﺩَﺓً: ﻧَﺸْﻬَﺪُ ﺍَﻥْ ﻟَﺎ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟَّﺎ ﺍَﻧْﺖَ ﻟَﺎ ﺷَﺮِﻳﻚَ ﻟَﻚَ ٭ ﻭَ ﻧَﺸْﻬَﺪُ ﺍَﻥَّ ﻣُﺤَﻤَّﺪًﺍ ﻋَﺒْﺪُﻙَ ﻭَ ﺭَﺳُﻮﻟُﻚَ ﺍَﺭْﺳَﻠْﺘَﻪُ ﺭَﺣْﻤَﺔً ﻟِﻠْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ ٭
ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﺻَﻞِّ ﻭَ ﺳَﻠَّﻢْ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻟِﻪِ ﻭَ ﺻَﺤْﺒِﻪِ ﺑِﻌَﺪَﺩِ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﺍﻟْﺤُﺮُﻭﻓَﺎﺕِ ﺍﻟْﻤُﺘَﺸَﻜِّﻠَﺔِ ﻓِﻰ ﺍﻟْﻜَﻠِﻤَﺎﺕِ ﺍﻟْﻤُﺘَﻤَﺜِّﻠَﺔِ ﺑِﺎِﺫْﻧِﻚَ ﻓِﻰ ﻣَﺮَﺍﻳَﺎ ﺗَﻤَﻮُّﺟَﺎﺕِ ﺍﻟْﻬَﻮَﺍﺀِ ﻋِﻨْﺪَ ﻗِﺮَﺍﺋَﺔِ ﻛُﻞِّ ﻛَﻠِﻤَﺔٍ ﻣِﻦَ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍَﻥِ ﻣِﻦْ ﻛُﻞِّ ﻗَﺎﺭِﺀٍ ﻣِﻦْ ﺍَﻭَّﻝِ ﺍﻟﻨُّﺰُﻭﻝِ ﺍِﻟَﻰ ﻳَﻮْﻡِ ﺍﻟﻨُّﺸُﻮﺭِ ٭
Rahman, Rahim olan Allah'ın ismiyle
Kâinattaki bütün zerrelerin bir o kadar zerrat ile çarpımından ziyade hamd olsun o Hâkim-i Hakem-i Hakîm-i Ezelî olan Allah'a ki, şu kâinatı âdet ve sünnetinin kanunlarıyla tanzim etmiş, kaza ve kaderinin düsturlarıyla belirlemiş, meşiet ve hikmetinin usulüyle binasını kurmuş, inayet ve rahmetinin namuslarıyla süslemiş, esma ve sıfatının cilveleriyle aydınlatmıştır.
O öyle bir Kâdir-i Kayyûm-u Sermedîdir ki, şu kâinat, mahiyetleri, hüviyetleri, temayüzatı, tezyinatı, mizanları ve mehâsiniyle Onun (celle celâluhû) kaza ve kader kaleminin çizgilerinden, ilim ve hikmet pergelinin nakışlarından, sun' ve inayet yed-i beyzâsının tezyinatından, lütuf ve kerem bahçelerinin çiçeklerinden, rahmet ve nimetinin bereketli meyvelerinden ve cemal ve kemal tecellîlerinin parıltılarından başka birşey değildir.
Ey Esmasının parlak şimşeklerinin lem'alarından gelen ışıltılarla mahlûkattaki aciblikler zahir olan Zât!
Ve ey kudretine nisbetle zerreler ve seyyareler müsavi olan Zât!
Ve ey nizam ve mizanın masdarı olan Kitab-ı Mübîn mistarı üzerine şu süslenmiş kâinatı yazan Zât!
Alemdeki bütün zerreler ile mürekkebatını işleten bütün sükûn ve hareketlerin öncesinde Sana şu şehadeti takdim ediyoruz:
Evet, şahidlik ederiz ki, Senden başka ilâh yoktur. Sen birsin, şerikin yoktur. Muhammed ise Senin kulun ve âlemlere rahmet olarak gönderdiğin Resulündür.
Ona, âl ve ashabına, nüzulünden kıyamet gününe kadar Kur'ân'dan kim hangi bir kelimeyi okuyacak olsa, temevvücat-ı hava aynasında Senin izninle temessül eden bütün o kelimeleri teşkil eden harflerin hepsi adedince salât ve selâm et.
10. Parça[değiştir]
﴿ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ﴾
ﺍَﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠَّﻪِ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﺗَﻘَﺪَّﺱَ ﻋَﻦِ ﺍﻟْﺎَﺷْﺒَﺎﻩِ ﺫَﺍﺗُﻪُ ٭ ﻭَ ﺗَﻨَﺰَّﻫَﺖْ ﻋَﻦْ ﻣُﺸَﺎﺑَﻬَﺔِ ﺍﻟْﺎَﻣْﺜَﺎﻝِ ﺻِﻔَﺎﺗِﻪِ ٭ ﺍﻟْﺨَﻠَّﺎﻕُ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﺫَﺍﻙَ ﺍﻟْﻌَﺎَﻟﻢُ ﺍﻟْﻜَﺒِﻴﺮُ ﺍِﺑْﺪَﺍﻋُﻪُ ٭ ﻭَ ﻫَﺬَﺍ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻢُ ﺍﻟﺼَّﻐِﻴﺮُ ( ﺍَﻯِ ﺍﻟْﺎِﻧْﺴَﺎﻥُ) ﺍِﻳﺠَﺎﺩُﻩُ ٭ ﻭَ ﺫَﺍ ﺍِﻧْﺸَﺎﺋُﻪُ ﻭَ ﻫَﺬَﺍ ﺑِﻨَﺎﺋُﻪُ ٭ ﻭَ ﺫَﺍ ﺻَﻨْﻌَﺘُﻪُ ﻭَ ﻫَﺬَﺍ ﺻِﺒْﻐَﺘُﻪُ ٭ ﻭَ ﺫَﺍ ﻧَﻘْﺸُﻪُ ﻭَ ﻫَﺬَﺍ ﺯِﻳﻨَﺘُﻪُ ٭ ﻭَ ﺫَﺍ ﺭَﺣْﻤَﺘُﻪُ ﻭَ ﻫَﺬَﺍ ﻧِﻌْﻤَﺘُﻪُ ٭ ﻭَ ﺫَﺍ ﻗُﺪْﺭَﺗُﻪُ ﻭَ ﻫَﺬَﺍ ﺣِﻜْﻤَﺘُﻪُ ٭ ﻭَ ﺫَﺍ ﻋَﻈَﻤَﺘُﻪُ ﻭَ ﻫَﺬَﺍ ﺭُﺑُﻮﺑِﻴَّﺘُﻪُ ٭ ﻭَ ﺫَﺍ ﻣَﺨْﻠُﻮﻗُﻪُ ﻭَ ﻫَﺬَﺍ ﻣَﺼْﻨُﻮﻋُﻪُ ٭ ﻭَ ﺫَﺍ ﻣُﻠْﻜُﻪُ ﻭَ ﻫَﺬَﺍ ﻣَﻤْﻠُﻮﻛُﻪُ ٭ ﻭَ ﺫَﺍ ﻣَﺴْﺠِﺪُﻩُ ﻭَ ﻫَﺬَﺍ ﻋَﺒْﺪُﻩُ ٭ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﺟَﻮَﺍﻧِﺒِﻬِﻤَﺎ ﺑَﻞْ ﻋَﻠَﻰ ﻋَﻠَﻰ ﻛُﻞِّ ﺟُﺰْﺀٍ ﻣِﻨْﻬُﻤَﺎ ﺳِﻜَّﺘُﻪُ ﺍﻟﻨَّﺎﻃِﻘَﺔُ ﺑِﺎَﻥَّ ﺍﻟْﻜُﻞَّ ﻣَﺎﻟُﻪُ ٭
ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﻳَﺎ ﻗَﻴُّﻮﻡَ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽِ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﻤَﺎﺀِ ﺍِﻧَّﺎ ﻧُﺸْﻬِﺪُﻙَ ﻭَ ﻧُﺸْﻬِﺪُ ﺣَﻤَﻠَﺔَ ﻋَﺮْﺷِﻚَ ﻭَ ﻣَﻠَﺌِﻜَﺘَﻚَ ﺑِﺸَﻬَﺎﺩَﺓِ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﺍَﻧْﺒِﻴَﺎﺋِﻚَ ﻭَ ﺍَﻭْﻟِﻴَﺎﺋِﻚَ ﻭَ ﺍَﻳَﺎﺗِﻚَ ٭ ﻭَ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﻣَﺼْﻨُﻮﻋَﺎﺗِﻚَ ﻭَ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﺧَﻠْﻘِﻚَ ﺑِﺎَﻧَّﻚَ ﺍَﻧْﺖَ ﺍﻟﻠﻪُ ﻟَﺎ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟَّﺎ ﺍَﻧْﺖَ ﻭَﺣْﺪَﻙَ ﻟَﺎ ﺷَﺮِﻳﻚَ ﻟَﻚَ ٭ ﻭَ ﻧَﺴْﺘَﻐْﻔِﺮُﻙَ ﻭَ ﻧَﺘُﻮﺏُ ﺍِﻟَﻴْﻚَ ٭ ﻭَ ﻧَﺸْﻬَﺪُ ﺍَﻥَّ ﻣُﺤَﻤَّﺪًﺍ ﻋَﺒْﺪُﻙَ ﻭَ ﺭَﺳُﻮﻟُﻚَ ﺍَﺭْﺳَﻠْﺘَﻪُ ﺭَﺣْﻤَﺔً ﻟِﻠْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ ٭
ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﺻَﻞِّ ﻭَ ﺳَﻠِّﻢْ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﻛَﻤَﺎ ﻳُﻨَﺎﺳِﺐُ ﺣُﺮْﻣَﺘَﻪُ ﻭَ ﻛَﻤَﺎ ﻳَﻠِﻴﻖُ ﺑِﺮَﺣْﻤَﺘِﻚَ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻟِﻪِ ﻭَ ﺻَﺤْﺒِﻪِ ﺍَﺟْﻤَﻌِﻴﻦَ ٭
Rahman, Rahim olan Allah'ın ismiyle
Hamd, bütünüyle, zâtı şebihlerden mukaddes, sıfatları başkalarına benzemekten münezzeh olan Allah'a aittir. Ve O öyle bir Hallâktır ki,
- şu büyük âlem Onun ibdâı, bu küçük âlem, yani insan Onun icadı,
- o inşası, bu ise binası,
- o san'atı, bu ise boyası,
- o nakşı, bu ise ziyneti,
- o rahmeti, bu ise nimeti,
- o kudreti, bu ise hikmeti,
- o azameti, bu ise rubûbiyeti,
- o mahlûku, bu ise masnûu,
- o mülkü, bu ise memlûkü,
- o mescidi, bu ise kuludur.
Ve her ikisinin de her tarafında, hattâ herbir cüz'ünde Onun sikkesi vardır ki, herşeyin Onun malı olduğunu söyler.
Ey yerin ve göğün Kayyûmu olan Allahım!
Seni, Senin Arş'ını taşıyan melekleri ve bütün melâikeyi şahid tutuyor ve bütün peygamberlerinin, velî kullarının, âyetlerinin, bütün masnûâtının ve bütün mahlûkatının şahidliğiyle bildiriyoruz ki, Sen Allah'sın. Senden başka ilâh yoktur. Sen birsin, hiçbir şerikin yoktur. Senden bizi bağışlamanı istiyor, Sana tevbe ediyor ve şehadet ediyoruz ki, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselam Senin kulun ve âlemlere rahmet olarak gönderdiğin elçindir. Allahım, onun hürmetine münasip ve Senin rahmetine lâyık şekilde ona ve bütün âl ve ashabına salât et.
11. Parça[değiştir]
﴿ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ﴾
ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﺍَﻧْﻄَﻖَ ﺍﻟﺴَّﻤَﺎﺀَ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻩِ ﻭَ ﺗَﺴْﺒِﻴﺤِﻪِ ﺑِﻜَﻠِﻤَﺎﺕِ ﺍﻟﻨُّﺠُﻮﻡِ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﻴَّﺎﺭَﺍﺕِ ٭ ﻭَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﺍَﻧْﻄَﻖَ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽَ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻩِ ﻭَ ﺗَﺴْﺒِﻴﺤِﻪِ ﺑِﻜَﻠِﻤَﺎﺕِ ﺍﻟْﺎَﺷْﺠَﺎﺭِ ﻭَ ﺍﻟﻨَّﺒَﺎﺗَﺎﺕِ ٭ ﻭَ ﺍَﻧْﻄَﻖَ ﺍﻟﻨَّﺒَﺎﺗَﺎﺕِ ﻭَ ﺍﻟﺸَّﺠَﺮَ ﺑِﻜَﻠِﻤَﺎﺕِ ﺍﻟْﺎَﺯْﻫَﺎﺭِ ﻭَ ﺍﻟﺜَّﻤَﺮَﺍﺕِ ٭ ﻭَ ﺍَﻧْﻄَﻖَ ﺍﻟﺰَّﻫَﺮَ ﻭَ ﺍﻟﺜَّﻤَﺮَ ﺑِﻜَﻠِﻤَﺎﺕِ ﺍﻟْﺒُﺬُﻭﺭِ ﻭَ ﺍﻟﻨُّﻮَﺍﺗَﺎﺕِ ٭ ﻭَ ﺍَﻧْﻄَﻖَ ﺍﻟﻨُّﻮَﺍﺓَ ﻭَ ﺍﻟْﺒُﺬْﺭَ ﺑِﻠِﺴَﺎﻥِ ﺍﻟﺴَّﻨَﺎﺑِﻞِ ﻭَ ﻛَﻠِﻤَﺎﺕِ ﺍﻟْﺤَﺒَّﺎﺕِ٭
ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﻳُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻙَ ﺍﻟﻀِّﻴَﺎﺀُ ﺑِﺎَﻧْﻮَﺍﺭِﻩِ ٭ ﻭَ ﺍﻟْﻬَﻮَﺍﺀُ ﺑِﺎَﻋْﺼَﺎﺭِﻩِ ٭ ﻭَﺍﻟْﻤَﺎﺀُ ﺑِﺎَﻧْﻬَﺎﺭِﻩِ ٭ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽُ ﺑِﺎَﺣْﺠَﺎﺭِﻩِ ٭ ﻭَ ﺍﻟﻨَّﺒَﺎﺕُ ﺑِﺎَﺯْﻫَﺎﺭِﻩِ ٭ ﻭَ ﺍﻟﺸَّﺠَﺮُ ﺑِﺎَﺛْﻤَﺎﺭِﻩِ ٭ ﻭَ ﺍﻟْﺠَﻮُّ ﺑِﺎَﻃْﻴَﺎﺭِﻩِ ٭ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﺤَﺎﺏُ ﺑِﺎَﻣْﻄَﺎﺭِﻩِ ٭ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﻤَﺎﺀُ ﺑِﺎَﻗْﻤَﺎﺭِﻩِ ٭
ﻭَ ﺍﻟﺼَّﻠَﻮﺓُ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﻠَﺎﻡُ ﻋَﻠَﻰ ﺳَﻴِّﺪِﻧَﺎ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﻧَﺒْﺮَﺍﺱِ ﺍﻟْﺎَﻧْﺒِﻴَﺎﺀِ ﻭَ ﺯِﺑَﺮْﻗَﺎﻥِ ﺍﻟْﺎَﺻْﻔِﻴَﺎﺀِ ﻭَ ﻧَﻴِّﺮِ ﺍﻟْﺎَﻭْﻟِﻴَﺎﺀِ ﻭَ ﺷَﻤْﺲِ ﺍﻟﺜَّﻘَﻠَﻴْﻦِ ﻭَ ﺿِﻴَﺎﺀِ ﺍﻟْﺨَﺎﻓِﻘَﻴْﻦِ ٭ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻟِﻪِ ﻧُﺠُﻮﻡِ ﺍﻟْﻬُﺪَﻯ ٭ ﻭَ ﺍَﺻْﺤَﺎﺑِﻪِ ﻣَﺼَﺎﺑِﻴﺢِ ﺍﻟﺪُّﺟَﺎ ٭
Rahman, Rahim olan Allah'ın ismiyle
Sen her kusurdan münezzehsin, ey semâyı yıldızlar ve seyyareler kelimeleriyle konuşturarak hamd ve tesbihini ona söylettiren,
yeryüzünü ağaçlarının ve bitkilerinin kelimeleriyle konuşturarak hamd ve tesbihini ona söylettiren,
nebat ve ağaçları çiçek ve meyvelerin kelimeleriyle konuşturan,
çiçek ve meyveleri tohum ve çekirdeklerinin kelimeleriyle konuşturan,
tohum ve çekirdekleri de sünbüllerinin lisanı ve habbelerinin kelimeleriyle konuşturan Zat!
Sen her kusurdan münezzeh Öyle bir Zât-ı Zülcelâlsin ki, ziya nurlarıyla, hava rüzgârlarıyla, su nehirleriyle, yer taşlarıyla, nebatat çiçekleriyle, ağaçlar meyveleriyle, cevv-i semâ kuşlarıyla, bulutlar yağmurlarıyla, gökyüzü aylarıyla Seni överek tesbih eder.
Enbiyanın kandili, asfiyanın kameri, evliyanın güneşi, cin ve insin şemsi, Doğu ve Batının ışığı olan Efendimiz Muhammed'e ve hidayet yıldızları olan Âli ile karanlıklara kandiller olan Ashabına salât ve selâm olsun.
12. Parça[değiştir]
ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﻳَﺎ ﺭَﺏَّ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﺍﻟْﻤُﺨْﺘَﺎﺭِ ٭ ﻳَﺎ ﺭَﺏَّ ﺍﻟْﺠَﻨَّﺔِ ﻭَ ﺍﻟﻨَّﺎﺭِ ٭ ﻳَﺎ ﺭَﺏَّ ﺍﻟﻨَّﺒِﻴﻴِّﻦَ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﺧْﻴَﺎﺭِ ٭ ﻳَﺎ ﺭَﺏَّ ﺍﻟﺼِّﺪِّﻳﻘِﻴﻦَ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﺑْﺮَﺍﺭِ ٭ ﻳَﺎ ﺭَﺏَّ ﺍﻟﺼِّﻐَﺎﺭِ ﻭَ ﺍﻟْﻜِﺒَﺎﺭِ ٭ ﻳَﺎ ﺭَﺏَّ ﺍﻟْﺤُﺒﻮُﺏِ ﻭَﺍﻟْﺎَﺛْﻤَﺎﺭِ ٭ ﻳَﺎ ﺭَﺏَّ ﺍﻟْﺎَﻧْﻮَﺍﺭِ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﺯْﻫَﺎﺭِ ٭ ﻳَﺎ ﺭَﺏَّ ﺍﻟْﺎَﻧْﻬَﺎﺭِ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﺷْﺠَﺎﺭِ ٭ ﻳَﺎ ﺭَﺏَّ ﺍﻟْﺎِﻋْﻠَﺎﻥِ ﻭَ ﺍﻟْﺎِﺳْﺮَﺍﺭِ ٭ ﻳَﺎ ﺭَﺏَّ ﺍﻟﻠَّﻴْﻞِ ﻭَ ﺍﻟﻨَّﻬَﺎﺭِ ﻧُﺸْﻬِﺪُﻙَ ﻭَ ﻧُﺸْﻬِﺪُ ﺣَﻤَﻠَﺔَ ﻋَﺮْﺷِﻚَ ٭ ﻭَ ﻧُﺸْﻬِﺪُ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﻣَﻠَﺌِﻜَﺘِﻚَ ٭ ﻭَ ﻧُﺸْﻬِﺪُ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﻣَﺨْﻠُﻮﻗَﺎﺗِﻚَ ﺑِﺸَﻬَﺎﺩَﺍﺕِ ﺟَﻤِﻴﻊَ ﺍَﻧْﺒِﻴَﺎﺋِﻚَ ٭ ﻭَ ﺑِﺸَﻬَﺎﺩَﺍﺕِ ﺟَﻤِﻴﻊَ ﺍَﻭْﻟِﻴَﺎﺋِﻚَ ٭ ﻭَ ﺑِﺸَﻬَﺎﺩَﺍﺕِ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﺍَﻳَﺎﺗِﻚَ ﺍﻟﺘَّﻜْﻮِﻳﻨِﻴَّﺔِ ﻭَ ﺍﻟْﻜَﻠَﺎﻣِﻴَّﺔِ ٭ ﻭَ ﺑِﺸَﻬَﺎﺩَﺍﺕِ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﻣَﺼْﻨُﻮﻋَﺎﺗِﻚَ ٭ ﻭَ ﺑِﺸَﻬَﺎﺩَﺍﺕِ ﺫَﺭَّﺍﺕِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﻭَ ﻣُﺮَﻛَّﺒَﺎﺗِﻬَﺎ ٭ ﻭَ ﺑِﺸَﻬَﺎﺩَﺍﺕِ ﺣَﺒِﻴﺒِﻚَ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍَﻓْﻀَﻞُ ﺻَﻠَﻮَﺍﺗِﻚَ ﺍﻟْﻤُﺘَﻀَﻤِّﻨَﺔِ ﺷَﻬَﺎﺩَﺗُﻪُ ﻟِﺠَﻤِﻴﻊِ ﺗِﻠْﻚَ ﺍﻟﺸَّﻬَﺎﺩَﺍﺕِ ٭ ﻭَ ﺑِﺸَﻬَﺎﺩَﺍﺕِ ﻗُﺮْﺍَﻧِﻚَ ﺑِﺎَﻧَّﺎ ﻛُﻠَّﻨَﺎ ﻧَﺸْﻬَﺪُ ﺑِﺎَﻧَّﻚَ ﺍَﻧْﺖَ ﺍﻟﻠﻪُ ﺍﻟْﻮَﺍﺟِﺐُ ﺍﻟْﻮُﺟُﻮﺩِ ﺍﻟْﻮَﺍﺣِﺪُ ﺍﻟْﺎَﺣَﺪُ ﺍﻟْﻔَﺮْﺩُ ﺍﻟﺼَّﻤَﺪُ ﺍﻟْﺤَﻖُّ ﺍﻟْﻤُﺒِﻴﻦُ ﺍﻟْﺤَﻰُّ ﺍﻟْﻘَﻴُّﻮﻡُ ﺍﻟْﻌَﻠِﻴﻢُ ﺍﻟْﺤَﻜِﻴﻢُ ﺍﻟْﻘَﺪِﻳﺮُ ﺍﻟْﻤُﺮِﻳﺪُ ﺍﻟﺴَّﻤِﻴﻊُ ﺍﻟْﺒَﺼِﻴﺮُ ﺍﻟْﻤُﺘَﻜَﻠِّﻢُ ﻟَﻚَ ﺍﻟْﺎَﺳْﻤِﺎﺀُ ﺍﻟْﺤُﺴْﻨَﻰ ٭ ﻧَﺸْﻬَﺪُ ﺍَﻥْ ﻟَﺎ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟَّﺎ ﺍَﻧْﺖَ ﻭَﺣْﺪَﻙَ ﻟَﺎ ﺷَﺮِﻳﻚَ ﻟَﻚَ ٭ ﻟَﻚَ ﺍﻟْﻤُﻠْﻚُ ﻭَ ﻟَﻚَ ﺍﻟْﺤَﻤْﺪُ ٭ ﻭَ ﻧَﺴْﺘَﻐْﻔِﺮُﻙَ ﻭَ ﻧَﺘُﻮﺏُ ﺍِﻟَﻴْﻚَ ٭
ﻭَ ﻛَﺬَﺍ ﻧَﺸْﻬَﺪُ ﺑِﺎَﻥَّ ﻣَﺤَّﻤَﺪًﺍ ﻋَﺒْﺪُﻙَ ﻭَ ﻧَﺒِﻴُّﻚَ ﻭَ ﺣَﺒِﻴﺒُﻚَ ﻭَ ﺭَﺳُﻮﻟُﻚَ ﺍَﺭْﺳَﻠْﺘَﻪُ ﺭَﺣْﻤَﺔً ﻟِﻠْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ ٭ ﻓَﺼَﻞِّ ﻭَ ﺳَﻠِّﻢْ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻟِﻪِ ﻭَ ﺍَﺻْﺤَﺎﺑِﻪِ ﺍَﺑَﺪَ ﺍﻟْﺎَﺑِﺪِﻳﻦَ ٭ ﺍَﻣِﻴﻦ ﺍَﻣِﻴﻦ ﺍَﻣِﻴﻦ.
Ey Muhammed-i Muhtarın Rabbi olan Allahım! Ey Cennetin ve Cehennemin Rabbi! Ey enbiyânın ve hayırlı kulların Rabbi! Ey sıddıkların ve ebrârın Rabbi! Ey küçük ve büyük herşeyin Rabbi! Ey habbelerin ve meyvelerin Rabbi! Ey nurların ve çiçeklerin Rabbi! Ey nehirlerin ve ağaçların Rabbi! Ey açığa vurulan ve gizlenen şeylerin Rabbi! Ey gecenin ve gündüzün Rabbi!
Senin bütün nebilerinin şehadetleriyle, bütün velî kullarının şehadetleriyle, bütün tekvinî ve kelâmî âyetlerinin şehadetleriyle, bütün masnûâtının şehadetleriyle, bütün kâinat zerreleri ile mürekkebatının şehadetleriyle, Habîbinin (Senin en efdal salâvatın Ona olsun) bütün bu şehadetleri tazammun eden şehadetleriyle, Kur'ân'ının şehadetleriyle,
Seni şahid tutarak, Senin Hamele-i Arş'ını şahid tutarak, Senin bütün meleklerini şahid tutarak, Senin bütün mahlûkatını şahid tutarak,
biz de hepimiz şöyle şehadet ederiz ki, Sen Vâcibü'l-Vücud olan Allah'sın. Vâhid, Ehad, Ferd, Samed, Hak, Mübîn, Hayy, Kayyûm, Alim, Hakim, Kadir, Mürîd, Semî', Basîr, Mütekellim'sin. Bütün Esmâ-i Hüsnâ Senindir.
- Hem şehadet ederiz ki, Senden başka ilâh yoktur. Sen birsin, şerikin yoktur. Mülk Senindir. Hamd Senindir. Senden af diler, Sana tevbe ederiz.
- Ve yine şehadet ederiz ki, Muhammed Senin kulundur, nebîndir, habîbindir. Alemlere rahmet olarak gönderdiğin elçindir. Ona, Âl ve Ashabına, ebediyetlerin ebedine kadar salât ve selâm et. Âmin, âmin, âmin.
13. Parça[değiştir]
ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﺑِﺤِّﻖ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍَﻥِ ﻭَ ﺑِﺤَﻖِّ ﻣَﻦْ ﺍُﻧْﺰِﻝَ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍَﻥُ ﻧَﻮِّﺭْ ﻗُﻠُﻮﺑَﻨَﺎ ﺑِﻨُﻮﺭَ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍَﻥِ ٭ ﻭَﺍﺟْﻌَﻞِ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍَﻥَ ﺷِﻔَﺎﺀً ﻟَﻨَﺎ ﻣِﻦْ ﻛُﻞِّ ﺩَﺍﺀٍ ٭ ﻭَ ﻣُﻮﻧِﺴًﺎ ﻓِﻰ ﺣَﻴَﺎﺗِﻨَﺎ ﻭَ ﺑَﻌْﺪَ ﻣَﻤَﺎﺗِﻨَﺎ ٭ ﻭَﺍﺟْﻌَﻠْﻪُ ﻟَﻨَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ ﻗَﺮِﻳﻨًﺎ ٭ ﻭَ ﻓِﻰ ﺍﻟْﻘَﺒْﺮِ ﻣُﻮﻧِﺴًﺎ ٭ ﻭَ ﻓِﻰ ﺍﻟْﻘِﻴَﻤَﺔِ ﺷَﻔِﻴﻌًﺎ ٭ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟﺼِّﺮَﺍﻁِ ﻧُﻮﺭًﺍ ٭ ﻭَ ﻣِﻦَ ﺍﻟﻨَّﺎﺭِ ﺳِﺘْﺮًﺍ ﻭَ ﺣِﺠَﺎﺑَﺎ ٭ ﻭَ ﺍِﻟَﻰ ﺍﻟْﺠَﻨَّﺔِ ﺭَﻓِﻴﻘًﺎ ٭ ﻭَ ﺍِﻟَﻰ ﻟْﺨَﻴْﺮَﺍﺕِ ﻛُﻠِّﻬَﺎ ﺩَﻟِﻴﻠًﺎ ﻭَ ﺍِﻣَﺎﻣَﺎ ٭ ﺑِﻔَﻀْﻠِﻚَ ﻭَ ﺟُﻮﺩِﻙَ ﻭَ ﻛَﺮَﻣِﻚَ ﻭَ ﺍِﺣْﺴَﺎﻧِﻚَ ﻭَ ﺭَﺣْﻤَﺘِﻚَ ﻳَﺎ ﺍَﻛْﺮَﻡَ ﺍﻟْﺎَﻛْﺮَﻣِﻴﻦَ ٭ ﻭَ ﻳَﺎ ﺍَﺭْﺣَﻢَ ﺍﻟﺮَّﺣِﻤِﻴﻦَ ٭
ﻭَ ﺻَﻞِّ ﻭَ ﺳَﻠَّﻢْ ﻋَﻠَﻰ ﻣَﻦْ ﺍَﻧْﺰَﻟْﺖَ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍَﻥَ ﻭَ ﺍَﺭْﺳَﻠْﺘَﻪُ ﺭَﺣْﻤَﺔً ﻟِﻠْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ ٭ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻟِﻪِ ﻭَ ﺻَﺤْﺒِﻪِ ﺻَﻠَﺎﺓً ﺗُﺮْﺿِﻴﻚَ ﻭَ ﺗُﺮْﺿِﻴﻪِ ﻭَ ﺗَﺮْﺿَﻰ ﺑِﻬَﺎ ﻋَﻨَّﺎ ﻳَﺎ ﺭَﺏَّ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ ٭ ﺍَﻣِﻴﻦَ ﻭَ ﺍﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠَّﻪِ ﺭَﺏِّ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ ٭ ﻓَﻴَﺎ ﻣُﻨْﺰِﻝَ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍَﻥِ ﺑِﺤَﻖِّ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍَﻥِ ﺍِﺟْﻌَﻞْ ﻫَﺬَﺍ ﺍﻟْﻜِﺘَﺎﺏَ ﻧَﺎﺋِﺒًﺎ ﻋَﻨِّﻰ ﻧَﺎﻃِﻘًﺎ ﺑِﻬَﺬَﺍ ﺍﻟﺪُّﻋَﺎﺀِ ﺑَﺪَﻟًﺎ ﻋَﻨِّﻰ ﺍِﺫَﺍ ﺍَﺳْﻜَﺖَ ﺍﻟْﻤَﻮْﺕُ ﻟِﺴَﺎﻧِﻰ ﺍَﻣِﻴﻦ ﺍَﻣِﻴﻦ ﺍَﻣِﻴﻦ
Allahım! Kur'anın ve kendisine Kur'an indirilen zâtın hakkı için kalplerimizi Kur'anın nuruyla nurlandır. Kur'anı bütün dertlerimize şifa yap. Hayatımızda da ölümden sonra da Kur'anı bize ünsiyetli kıl. Onu bizim için dünyada yakın bir dost, kabirde mûnis bir arkadaş, kıyamette şefaatçi, Sırat'ta nur, ateşe karşı siper ve perde, Cennete yol arkadaşı, hayırlara delil ve imam yap. Fazlınla, hamdin ile, kereminle, ihsanınla ve rahmetinle, ey kerem sahiplerinin en keremlisi ve merhametlilerin en merhametlisi.!
Kendisine Kur'an indirip alemlere rahmet olarak gönderdiğin zâta, âl ve ashabına da razı olacağın, onu hoşnut edecek ve Seni de hoşnut edecek bir salât ile salât ve selam et, ey âlemlerin Rabbi..
Ey Kur'anı indiren Zât-ı Zülcelal! Kur'anın hakkı için, ölüm benim lisanımı susturduğunda, bu kitabı, şu dua ile benim yerime konuşan bir vekil eyle. Âmin, binlerle amin.
14. Parça[değiştir]
İlahî! Ben seviyor ve temenni ediyorum ki; benim binlerce lisanım olsun da, tâ kıyamete kadar benim bedelime istiğfar etsinler. Öyle ise, ya İlahî! benim şu risalelerimin her bir nüshasını, kalem alan eller ve yazı yazanlar durdukça benim bedelime istiğfar eden ve Peygamber'e salavat getiren birer lisan yap. Amîn!..
﴿ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ﴾
ﺍِﻟَﻬِﻰ ﺍَﻟﺬُّﻧُﻮﺏُ ﺍَﺧْﺮَﺳَﺘْﻨِﻰ ٭ ﻭَ ﻛَﺜْﺮَﺓُ ﺍﻟْﻤَﻌَﺎﺻِٓﻰ ﺍَﺧْﺠَﻠَﺘْﻨِﻰ ٭ ﻭَ ﺷِﺪَّﺓُ ﺍﻟْﻐَﻔْﻠَﺔِ ﺍَﺧْﻔَﺘَﺖْ ﺻَﻮْﺗِﻰ ٭ ﻓَﺎَﺩُﻕُّ ﺑَﺎﺏَ ﺭَﺣْﻤَﺘِﻚَ ٭ ﻭَ ﺍُﻧَﺎﺩِﻯ ﻓِﻰ ﺑَﺎﺏِ ﻣَﻐْﻔِﺮَﺗِﻚَ ﺑِﺼَﻮْﺕِ ﺳَﻴِّﺪِﻯ ﻭَ ﺳَﻨَﺪِﻯ ﺍﻟﺸَّﻴْﺦِ ﻋَﺒْﺪِ ﺍﻟْﻘَﺎﺩِﺭِ ﺍﻟْﻜَﻴْﻠﺎَﻧِﻰ ﻭَ ﻧِﺪَٓﺍﺋِﻪِ ﺍﻟْﻤَﻘْﺒُﻮﻝِ ﺍﻟْﻤَﺎْﻧُﻮﺱِ ﻋِﻨْﺪَ ﺍﻟْﺒَﻮَّﺍﺏِ ٭ ﺑِﻴَﺎ ﻣَﻦْ ﻭَﺳِﻌَﺖْ ﺭَﺣْﻤَﺘُﻪُ ﻛُﻞَّ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﻭَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﺑِﻴَﺪِﻩِ ﻣَﻠَﻜُﻮﺕُ ﻛُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﻭَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﻟﺎَ ﻳَﻀُﺮُّﻩُ ﺷَﻰْﺀٌ ٭ ﻭَ ﻟﺎَ ﻳَﻨْﻔَﻌُﻪُ ﺷَﻰْﺀٌ ﻭَ ﻟﺎَ ﻳَﻐْﻠِﺒُﻪُ ﺷَﻰْﺀٌ ٭ ﻭَ ﻟﺎَ ﻳَﻌْﺰُﺏُ ﻋَﻨْﻪُ ﺷَﻰْﺀٌ ٭ ﻭَ ﻟﺎَ ﻳَﻮُٔﺩُﻩُ ﺷَﻰْﺀٌ ٭ ﻭَ ﻟﺎَ ﻳَﺴْﺘَﻌِﻴﻦُ ﺑِﺸَﻰْﺀٍ ٭ ﻭَ ﻟﺎَ ﻳُﺸْﻐِﻠُﻪُ ﺷَﻰْﺀٌ ﻋَﻦْ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﻭَ ﻟﺎَ ﻳُﺸْﺒِﻬُﻪُ ﺷَﻰْﺀٌ ٭ ﻭَ ﻟﺎَ ﻳُﻌْﺠِﺰُﻩُ ﺷَﻰْﺀٌ ٭ ﺍِﻏْﻔِﺮْﻟِﻰ ﻛُﻞَّ ﺷَﻰْﺀٍ ﺣَﺘَّﻰ ﻟﺎَ ﺗَﺴْﺌَﻠَﻨِﻰ ﻣِﻦْ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﻫُﻮَ ﺍَﺧِﺬٌ ﺑِﻨَﺎﺻِﻴَﺔِ ﻛُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﻭَ ﺑِﻴَﺪِﻩِ ﻣَﻘَﺎﻟِﻴﺪُ ﻛُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﻭَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﻫُﻮَ ﺍْﻟﺎَﻭَّﻝُ ﻗَﺒْﻞَ ﻛُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﻭَ ﺍْﻟﺎَﺧِﺮُ ﺑَﻌْﺪَ ﻛُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﻭَ ﺍﻟﻈَّﺎﻫِﺮُ ﻓَﻮْﻕَ ﻛُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﻭَ ﺍﻟْﺒَﺎﻃِﻦُ ﺩُﻭﻥَ ﻛُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﻭَ ﺍﻟْﻘَﺎﻫِﺮُ ﻓَﻮْﻕَ ﻛُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﺍِﻏْﻔِﺮْﻟِﻰ ﻛُﻞَّ ﺷَﻰْﺀٍ ﺍِﻧَّﻚَ ﻋَﻠَﻰ ﻛُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ﻗَﺪِﻳﺮٌ ٭ ﻭَ ﻳَﺎ ﻋَﻠِﻴﻤًﺎ ﺑِﻜُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﻭَ ﻣُﺤِﻴﻄًﺎ ﺑِﻜُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﻭَ ﺑَﺼِﻴﺮًﺍ ﺑِﻜُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﻭَ ﻳَﺎ ﺷَﻬِﻴﺪًﺍ ﻋَﻠَﻰ ﻛُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﻭَ ﺭَﻗِﻴﺒًﺎ ﻋَﻠَﻰ ﻛُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﻭَ ﻟَﻄِﻴﻔًﺎ ﺑِﻜُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﻭَ ﺧَﺒِﻴﺮًﺍ ﺑِﻜُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﺍِﻏْﻔِﺮْﻟِﻰ ﻛُﻞَّ ﺷَﻰْﺀٍ ﻣِﻦَ ﺍﻟﺬُّﻧُﻮﺏِ ﻭَ ﺍﻟْﺨَﻄِٓﻴﺌَﺎﺕِ ﺣَﺘَّﻰ ﻟﺎَ ﺗَﺴْﺌَﻠَﻨِﻰ ﻋَﻦْ ﺷَﻰْﺀٍ ٭ ﺍِﻧَّﻚَ ﻋَﻠَﻰ ﻛُﻞِّ ﺷَﻰْﺀٍ ﻗَﺪِﻳﺮٌ ٭
ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﺍِﻧِّٓﻰ ﺍَﻋُﻮﺫُ ﺑِﻌِﺰَّﺓِ ﺟَﻠﺎَﻟِﻚَ ﻭَ ﺑِﺠَﻠﺎَﻝِ ﻋِﺰَّﺗِﻚَ ﻭَ ﺑِﻘُﺪْﺭَﺓِ ﺳُﻠْﻄَﺎﻧِﻚَ ﻭَ ﺑِﺴُﻠْﻄَﺎﻥِ ﻗُﺪْﺭَﺗِﻚَ ﻣِﻦَ ﺍﻟْﻘَﻄِﻴﻌَﺔِ ﻭَ ﺍْﻟﺎَﻫْﻮَٓﺍﺀِ ﺍﻟﺮَّﺩِّﻳَّﺔِ ٭ ﻳَﺎ ﺟَﺎﺭَ ﺍﻟْﻤُﺴْﺘَﺠِﻴﺮِﻳﻦَ ﺍَﺟِﺮْﻧِﻰ ﻣِﻦَ ﺍﻟﺸَّﻬَﻮَﺍﺕِ ﺍﻟﺸَّﻴْﻄَﺎﻧِﻴَّﺔِ ﻭَﻃَﻬِّﺮْﻧِﻰ ﻣِﻦَ ﺍﻟْﻘَﺎﺫُﻭﺭَﺍﺕِ ﺍﻟْﺒَﺸَﺮِﻳَّﺔِ ﻭَ ﺻَﻔِّﻨِﻰ ﺑِﺤُﺐِّ ﻧَﺒِﻴِّﻚَ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﺻَﻠَّﻰ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﻭَ ﺳَﻠَّﻢَ ﺑِﺎﻟْﻤُﺤَﺒَّﺔِ ﺍﻟﺼِّﺪِّﻳﻘِﻴَّﺔِ ﻣِﻦْ ﺻَﺪَٓﺍﺀِ ﺍﻟْﻐَﻔْﻠَﺔِ ﻭَ ﺍَﻭْﻫَﺎﻡِ ﺍﻟْﺠَﻬْﻞِ ﺣَﺘَّﻰ ﺗَﻔْﻨَﻰ ﺍْﻟﺎَﻧَﺎﻧِﻴَّﺔُ ﻭَ ﻳَﺒْﻘَﻰ ﺍﻟْﻜُﻞُّ ﻟِﻠَّﻪِ ﻭَ ﺑِﺎﻟﻠَّﻪِ ﻭَ ﺍِﻟَﻰ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻭَ ﻣِﻦَ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻏَﺮْﻗًﺎ ﺑِﻨِﻌْﻤَﺔِ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻓِﻰ ﺑَﺤْﺮِ ﻣِﻨَّﺔِ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻣَﻨْﺼُﻮﺭِﻳﻦَ ﺑِﺴَﻴْﻒِ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻣَﺤْﻈُﻮﻇِﻴﻦَ ﺑِﻌِﻨَﺎﻳَﺔِ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻣَﺤْﻔُﻮﻇِﻴﻦَ ﺑِﺤِﻤَﺎﻳَﺔِ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻋَﻦْ ﻛُﻞِّ ﺷَﺎﻏِﻞٍ ﻳُﺸْﻐِﻞُ ﻋَﻦِ ﺍﻟﻠَّﻪِ ٭ ﻓَﻴَﺎ ﻧُﻮﺭَ ﺍْﻟﺎَﻧْﻮَﺍﺭِ ٭ ﻭَ ﻳَﺎ ﻋَﺎﻟِﻢَ ﺍْﻟﺎَﺳْﺮَﺍﺭِ ٭ ﻭَ ﻳَﺎ ﻣُﺪَﺑِّﺮَ ﺍﻟَّﻴْﻞِ ﻭَ ﺍﻟﻨَّﻬَﺎﺭِ ٭ ﻳَﺎ ﻣَﻠِﻚُ ٭ ﻳَﺎ ﻋَﺰِﻳﺰُ ٭ ﻳَﺎ ﻗَﻬَّﺎﺭُ ٭ ﻳَﺎ ﺭَﺣِﻴﻢُ ٭ ﻳَﺎ ﻭَﺩُﻭﺩُ ٭ ﻳَﺎ ﻏَﻔَّﺎﺭُ ٭ ﻳَﺎ ﻋَﻠﺎَّﻡَ ﺍﻟْﻐُﻴُﻮﺏِ ٭ ﻳَﺎ ﻣُﻘَﻠِّﺐَ ﺍﻟْﻘُﻠُﻮﺏِ ﻭَ ﺍْﻟﺎَﺑْﺼَﺎﺭِ ٭ ﻳَﺎ ﺳَﺘَّﺎﺭَ ﺍﻟْﻌُﻴُﻮﺏِ ٭ ﻳَﺎ ﻏَﻔَّﺎﺭَ ﺍﻟﺬُّﻧُﻮﺏِ ٭ ﺍِﻏْﻔِﺮْﻟِﻰ ﺫُﻧُﻮﺑِﻰ ٭ ﻭَ ﺍﺭْﺣَﻢْ ﻣَﻦْ ﺿَﺎﻗَﺖْ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍْﻟﺎَﺳْﺒَﺎﺏُ ﻭَ ﻏُﻠِّﻘَﺖْ ﺩُﻭﻧَﻪُ ﺍْﻟﺎَﺑْﻮَﺍﺏُ ﻭَ ﺗَﻌَﺴَّﺮَ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺳُﻠُﻮﻙُ ﻃَﺮِﻳﻖِ ﺍَﻫْﻞِ ﺍﻟﺼَّﻮَﺍﺏِ ﻭَ ﺍﻧْﺼَﺮَﻣَﺖْ ﺍَﻳَّﺎﻣُﻪُ ﻭَ ﻧَﻔْﺴُﻪُ ﺭَﺍﺗِﻌَﺔٌ ﻓِﻰ ﻣَﻴَﺎﺩِﻳﻦِ ﺍﻟْﻐَﻔْﻠَﺔِ ﻭَ ﺍﻟْﻤَﻌْﺼِﻴَّﺔِ ﻭَ ﺩَﻧِﻰِّ ﺍْﻟﺎِﻛْﺘِﺴَﺎﺏِ ٭ ﻓَﻴَﺎ ﻣَﻦْ ﺍِﺫَﺍ ﺩُﻋِﻰَ ﺍَﺟَﺎﺏَ ﻭَ ﻳَﺎ ﺳَﺮِﻳﻊَ ﺍﻟْﺤِﺴَﺎﺏِ ٭ ﻭَ ﻳَﺎ ﻛَﺮِﻳﻢُ ﻳَﺎ ﻭَﻫَّﺎﺏُ ﺍِﺭْﺣَﻢْ ﻣَﻦْ ﻋَﻈُﻢَ ﻣَﺮَﺿُﻪُ ﻭَ ﻋَﺰَّ ﺷِﻔَٓﺎﺋُﻪُ ﻭَ ﺿَﻌُﻔَﺖْ ﺣِﻴﻠَﺘُﻪُ ﻭَ ﻗَﻮِﻯَ ﺑَﻠﺎَٓﺋُﻪُ ﻭَ ﺍَﻧْﺖَ ﻣَﻠْﺠَﺌُﻪُ ﻭَ ﺭَﺟَٓﺎﺋُﻪُ ٭
ﺍِﻟَﻬِﻰ ﺍِﻟَﻴْﻚَ ﺍَﺭْﻓَﻊُ ﺑَﺜِّﻰ ﻭَ ﺣُﺰْﻧِﻰ ﻭَ ﺷِﻜَﺎﻳَﺘِﻰ ٭ ﺍِﻟَﻬِﻰ ﺣُﺠَّﺘِﻰ ﺣَﺎﺟَﺘِﻰ ﻭَ ﻋُﺪَّﺗِﻰ ﻓَﺎﻗَﺘِﻰ ﻭَ ﺍﻧْﻘِﻄَﺎﻉُ ﺣِﻴﻠَﺘِﻰ ٭ ﺍِﻟَﻬِﻰ ﻗَﻄْﺮَﺓٌ ﻣِﻦْ ﺑِﺤَﺎﺭِ ﺟُﻮﺩِﻙَ ﺗُﻐْﻨِﻴﻨِﻰ ﻭَ ﺫَﺭَّﺓٌ ﻣِﻦْ ﺗَﻴَّﺎﺭِ ﻋَﻔْﻮِﻙَ ﺗَﻜْﻔِﻴﻨِﻰ ﻳَﺎ ﻭَﺩُﻭﺩُ ﻳَﺎ ﻭَﺩُﻭﺩُ ﻳَﺎ ﻭَﺩُﻭﺩُ ﻳَﺎ ﺫَﺍ ﺍﻟْﻌَﺮْﺵِ ﺍﻟْﻤَﺠِﻴﺪُ ﻳَﺎ ﻣُﺒْﺪِﻯُٔ ﻳَﺎ ﻣُﻌِﻴﺪُ ﻳَﺎ ﻓَﻌَّﺎﻟﺎً ﻟِﻤَﺎ ﻳُﺮِﻳﺪُ ٭ ﺍَﺳْﺌَﻠُﻚَ ﺑِﻨُﻮﺭِ ﻭَﺟْﻬِﻚَ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﻣَـﻠَﺎَ ﺍَﺭْﻛَﺎﻥَ ﻋَﺮْﺷِﻚَ ﻭَ ﺍَﺳْﺌَﻠُﻚَ ﺑِﻘُﺪْﺭَﺗِﻚَ ﺍﻟَّﺘِﻰ ﻗَﺪَﺭْﺕَ ﺑِﻬَﺎ ﻋَﻠَﻰ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﺧَﻠْﻘِﻚَ ﻭَ ﺑِﺮَﺣْﻤَﺘِﻚَ ﺍﻟَّﺘِﻰ ﻭَﺳِﻌَﺖْ ﻛُﻞَّ ﺷَﻰْﺀٍ ﻟﺎَٓ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟﺎَّٓ ﺍَﻧْﺖَ ﻳَﺎ ﻣُﻐِﻴﺚُ ﺍَﻏِﺜْﻨَﺎ ﻭَ ﺍﻏْﻔِﺮْ ﺟَﻤِﻴﻊَ ﺫُﻧُﻮﺑِﻰ ﻭَ ﺳَﻘَﻄَﺎﺕِ ﻟِﺴَﺎﻧِﻰ ﻓِﻰ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﻋُﻤْﺮِﻯ ﺑِﺮَﺣْﻤَﺘِﻚَ ﻳَٓﺎ ﺍَﺭْﺣَﻢَ ﺍﻟﺮَّﺍﺣِﻤِﻴﻦَ ﺍَﻣِﻴﻦَ ﻭَ ﺍﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠَّﻪِ ﺭَﺏِّ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ
Ey şu istiğfarları, evvelâ bir defa kendi nefsi için okuyan zat! Bir ikinci defa da, fisebilillah benim için oku! Zira ben, kabrimde sâkin dururken, sükût etmiş olan lisanım, senin lisanınla istiareten, kitabımın diliyle konuşuyor. Sen de, hasbeten lillah benim namıma da bir konuşuver, ne olur?!.
Said Nursi
Tercümesi
İlâhî! Günahlar beni lâl etti. İsyanımın çokluğu yüzünden mahcubum. Gafletin şiddeti ise sesimi kıstı. İşte, ben de, seyyidim ve senedim Şeyh Abdülkadir Geylânî’nin sesiyle Senin dergâh-ı rahmetinin kapısını çalıyor ve onun, kapıcıya âşinâ nidasıyla Senin mağfiret kapında nida ediyorum:
Ey rahmeti herşeyi kuşatan ve ey herşeyin melekûtu elinde bulunan Zât; ey hiçbir şey Kendisine zarar veya fayda vermeyen Zât; ey hiçbir şey Kendisine galebe etmeyen ve hiçbir şey Kendisinden kaçıp gizlenmeyen, hiçbir şey Kendisine ağır gelmeyen ve hiçbir şeyin yardımına muhtaç olmayan, hiçbir şey Kendisini bir başka işten alıkoymayan, hiçbir şey Kendisine benzemeyen, ve hiçbir şey Kendisini hiçbir şeyden âciz bırakamayan Zât! Beni hiçbir şeyden hesaba çekmeyecek şekilde herşeyimi bağışla.
Ey herşeyi alnından tutup kudretine boyun eğdiren ve herşeyin anahtarları elinde bulunan Zât; ey herşeyden önce var olan Evvel, herşeyden sonra bâki kalan Âhir, herşeyin üstünde olan Zâhir, herşeyin içine ve arkaplanına nüfuz eden Bâtın, kudret ve galebesi herşeyin üstünde bulunan Kâhir! Benim herşeyimi bağışla. Şüphesiz Senin herşeye kudretin yeter.
Ey herşeyi her haliyle bilen Alîm ve herşeyi kuşatan Muhît ve herşeyi hakkıyla gören Basîr; ey herşey her an Kendisinin nazar-ı şuhudunda olan Şehîd ve herşeyi görüp gözeten Rakîb ve ilmi herşeyin bütün inceliklerine nüfuz eden Lâtif ve herşeyden hakkıyla haberdar olan Habîr! Beni hiçbir şeyden hesaba çekmeyecek şekilde, günah ve hatâ olarak her neyim varsa hepsini bağışla. Hiç şüphesiz, Senin herşeye kudretin yeter.
Allahım, gafletten ve kötü arzularımdan Senin izzet-i celâline ve celâl-i izzetine, Senin kudret-i saltanatına ve saltanat-ı kudretine sığınırım. Ey kurtuluş isteyenlerin tahassungâhı olan Allahım! Beni şeytanî şehvetlerden kurtar; beşeriyetin kazuratından temizle; Nebîn olan Muhammed’i (s.a.v.) sıddıkiyet muhabbetiyle bana sevdirmek suretiyle beni gaflet paslarından ve cehalet vehimlerinden ter temiz kıl—öyle ki, enaniyet fena bulsun ve Allah’ın minnet bahrinde Allah’ın nimetlerine gark olmuş, Allah’tan alıkoyan her meşgaleye karşı Allah’ın kılıcıyla mansur, Allah’ın inayetiyle mahzuz ve Allah’ın himayesiyle mahfuz olarak herşey Allah için, Allah ile, Allah’a ve Allah’tan olsun.
Ey Nurların Nuru; ey bütün sırların Âlimi; ey gecenin ve gündüzün Müdebbiri; ey Melik; ey Azîz; ey Kahhâr; ey Rahîm; ey Vedûd; ey Gaffâr; ey gayb âlemlerini her haliyle bilen, kalbleri ve gözleri dilediği gibi halden hale çeviren; ey ayıpları örten ve ey günahları bağışlayan, günahlarımı bağışla; esbabın tazyikatına mâruz ve bütün kapılar yüzüne kapanmış ve doğru yolda gidenlerin yoluna gitmek kendisine zorlaşmış ve bir kazanç elde edemeden ömrünü ve nefsini gaflet ve mâsiyet meydanlarında bâd-ı hava harcamış olan kuluna merhamet et.
Ey dua edildiğinde cevap veren; ey hesapları sür’atle gören; ey Kerîm; ey Vehhâb, hastalığı büyük ve şifası zor, çaresi zayıf ve belâsı kuvvetli olan ve Senden başka melce ve ümidi bulunmayan kuluna merhamet et.
İlâhî, derdimi, üzüntümü ve şikâyetimi Sana arz ediyorum.
İlâhî, Senin dergâhında hüccetim, hacetimdir; azığım ise fakrım ve çaresizliğimdir.
İlâhî, Senin cömertlik denizlerinden bir damla bana yeter; Senin af nehirlerinden bir zerre bana kâfi gelir; ey Vedûd; ey Vedûd; ey Vedûd; ey şan ve şerefi herşeyden yüce olan Arş-ı Mecîd Sahibi; ey Mübdi’; ey Muîd; ey herşeyi dilediği gibi yapan Fa’âlün limâ Yürîd!
Arşının rükünlerini kaplayan nur-u veçhin hürmetine, bütün mahlûkatını hükmüne râm ettiğin kudretin hürmetine ve herşeyi kuşatan rahmetin hürmetine Senden istiyorum. Senden başka ilâh yoktur; ey Muğîs, bize imdad et. Ve bütün ömrüm boyunca işlediğim bütün günahları ve lisanımın hatâlarını rahmetinle bağışla; ey Erhamü’r-Râhimîn. Âmin. Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
15. Parça[değiştir]
ﻳَﺎ ﺭَﺑِّﻰَ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢَ ﻭَ ﻳَﺎ ﺧَﺎﻟِﻘِﻰَ ﺍﻟْﻜَﺮِﻳﻢَ ﻗَﺪْ ﺿَﺎﻉَ ﺑِﺴُﻮﺀِ ﺍِﺧْﺘِﻴَﺎﺭِﻯ ﻋُﻤْﺮِﻯ ﻭَ ﺷَﺒَﺎﺑِﻰ ٭ ﻭَ ﻣَﺎ ﺑَﻘِﻰَ ﻣِﻦْ ﺛَﻤَﺮَﺍﺗِﻬَﺎ ﻓِﻰ ﻳَﺪِﻯ ﺍِﻟَّﺎ ﺍَﺛَﺎﻡٌ ﻣُﺆْﻟِﻤَﺔٌ ﻣُﺬِﻟَّﺔٌ ﻭَ ﺍَﻟَﺎﻡٌ ﻣُﻀِﺮَّﺓٌ ﻣُﻀِﻠَّﺔٌ ٭ ﻭَ ﻭَﺳَﺎﻭِﺱُ ﻣُﺰْﻋِﺠَﺔٌ ﻣُﻌَﺠِّﺰَﺓٌ ٭ ﻭَ ﺍَﻧَﺎ ﺑِﻬَﺬَﺍ ﺍﻟْﺤَﻤْﻞِ ﺍﻟﺜَّﻘِﻴﻞِ ﻭَ ﺍﻟْﻘَﻠْﺐِ ﺍﻟْﻌَﺎﻟِﻴﻞِ ﻭَ ﺍﻟْﻮَﺟْﻪِ ﺍﻟْﺨَﺠِﻴﻞِ ﻣُﺘَﻘَﺮِّﺏٌ ﺑِﺎﻟْﻤُﺸَﺎﻫَﺪَﺓِ ﺑِﻜَﻤَﺎﻝِ ﺍﻟﺴُّﺮْﻋَﺔِ ﻭَ ﺑِﻠَﺎ ﺍِﺧْﺘِﻴَﺎﺭٍ ﻛَﺎَﺑَﺎﺋِﻰ ﻭَ ﺍَﺣْﺒَﺎﺑِﻰ ﻭَ ﺍَﻗَﺎﺭِﺑِﻰ ﻭَ ﺍَﻗْﺮَﺍﻧِﻰ ﺍِﻟَﻰ ﺑَﺎﺏِ ﺍﻟْﻘَﺒْﺮِ ﺑَﻴْﺖِ ﺍﻟْﻮَﺣْﺪَﺓِ ﻭَ ﺍﻟْﺎِﻧْﻔِﺮَﺍﺩِ ﻓِﻰ ﻃَﺮِﻳﻖِ ﺍَﺑَﺪِ ﺍﻟْﺎَﺑَﺎﺩِ ﻟِﻠْﻔِﺮَﺍﻕِ ﺍﻟْﺎَﺑَﺪِﻯِّ ﻣِﻦْ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟﺪَّﺍﺭِ ﺍﻟْﻔَﺎﻧِﻴَﺔِ ﺍﻟْﻬَﺎﻟِﻜَﺔِ ﺑِﺎﻟْﻴَﻘِﻴﻦِ ٭ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﻓِﻠَﺔِ ﺍﻟﺮَّﺍﺣِﻠَﺔِ ﺑِﺎﻟْﻤُﺸَﺎﻫَﺪَﺓِ ٭ ﻭَ ﻟَﺎﺳِﻴَّﻤَﺎ ﺍﻟْﻐَﺪَّﺍﺭَﺓُ ﺍﻟْﻤَﻜَّﺎﺭَﺓُ ﻟِﻤِﺜْﻠِﻰ ﺫِﻯ ﺍﻟﻨَّﻔْﺲِ ﺍﻟْﺎَﻣَّﺎﺭَﺓِ ٭
ﻓَﻴَﺎ ﺭَﺑِّﻰَ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ ﻭَ ﻳَﺎ ﺧَﺎﻟِﻘِﻰَ ﺍﻟْﻜَﺮِﻳﻢَ ﺍَﺭَﺍﻧِﻰ ﻋَﻦْ ﻗَﺮِﻳﺐٍ ﻗَﺪْ ﻟَﺒِﺴْﺖُ ﻛَﻔَﻨِﻰ ﻭَ ﺭَﻛِﺒْﺖُ ﺗَﺎﺑُﻮﺗِﻰ ﻭَ ﻭَﺩَﻋْﺖُ ﺍَﺣْﺒَﺎﺑِﻰ ﻭَ ﺗَﻮَﺟَّﻬْﺖُ ﺍِﻟَﻰ ﺑَﺎﺏِ ﻗَﺒْﺮِﻯ ٭ ﻓَﺎُﻧَﺎﺩِﻯ ﻓِﻰ ﺑَﺎﺏِ ﺭَﺣْﻤَﺘِﻚَ ﺍَﻟْﺎَﻣَﺎﻥَ ﺍﻟْﺎَﻣَﺎﻥَ ﻳَﺎ ﺣَﻨَّﺎﻥُ ﻳَﺎ ﻣَﻨَّﺎﻥُ ﻧَﺠِّﻨِﻰ ﻣِﻦْ ﺧَﺠَﺎﻟَﺔِ ﺍﻟْﻌِﺼْﻴَﺎﻥِ ٭
ﺍَﻩْ! ﻛَﻔَﻨِﻰ ﻋَﻠَﻰ ﻋُﻨُﻘِﻰ ﻭَ ﺍَﻧَﺎ ﻗَﺎﺋِﻢٌ ﻋِﻨْﺪَ ﺭَﺍْﺱِ ﻗَﺒْﺮِﻯ ﺍَﺭْﻓَﻊُ ﺭَﺍْﺳِﻰ ﺍِﻟَﻰ ﺑَﺎﺏِ ﺭَﺣْﻤَﺘِﻚَ ﺍُﻧَﺎﺩِﻯ ﺍﻟْﺎَﻣَﺎﻥَ ﺍﻟْﺎَﻣَﺎﻥَ ﻳَﺎ ﺭَﺣْﻤَﻦُ ﻳَﺎ ﺣَﻨَّﺎﻥُ ﺧَﻠِّﺼْﻨِﻰ ﻣِﻦْ ﺛِﻘْﻞِ ﺣَﻤْﻞِ ﺍﻟْﻌِﺼْﻴَﺎﻥِ ٭
ﺍَﻩْ! ﺍَﻧَﺎ ﻣُﻠْﺘَﻒٌّ ﺑِﻜَﻔَﻨِﻰ ﻭَ ﺳَﺎﻛِﻦٌ ﻓِﻰ ﻗَﺒْﺮِﻯ ﻭَ ﺗَﺮَﻛَﻨِﻰ ﺍﻟْﻤُﺸَﻴِّﻌُﻮﻥَ ٭ ﻭَ ﺍَﻧَﺎ ﻣُﻨْﺘَﻈِﺮٌ ﻟِﻌَﻔْﻮِﻙَ ﻭَ ﺭَﺣْﻤَﺘِﻚَ ﻭَ ﻣُﺸَﺎﻫِﺪٌ ﺑِﺎَﻥْ ﻟَﺎ ﻣَﻠْﺠَﺄَ ﻭَ ﻟَﺎ ﻣَﻨْﺠَﺄَ ﺍِﻟَّﺎ ﺍِﻟَﻴْﻚَ ٭ ﻭَ ﺍُﻧَﺎﺩِﻯ ﺍﻟْﺎَﻣَﺎﻥَ ﺍﻟْﺎَﻣَﺎﻥَ ﻣِﻦْ ﺿِﻴﻖِ ﺍﻟْﻤَﻜَﺎﻥِ ﻭَ ﻣِﻦْ ﻭَﺣْﺸَﺔِ ﺍﻟْﻌِﺼْﻴَﺎﻥِ ٭ ﻭَ ﻣِﻦْ ﻗُﺒْﺢِ ﻭَﺟْﻪِ ﺍﻟْﺎَﺛَﺎﻡِ ﻳَﺎ ﺭَﺣْﻤَﻦُ ﻳَﺎ ﺣَﻨَّﺎﻥُ ﻳَﺎ ﻣَﻨَّﺎﻥُ ﻳَﺎ ﺩَﻳَّﺎﻥُ ﻧَﺠِّﻨِﻰ ﻣِﻦْ ﺭَﻓَﺎﻗَﺔِ ﺍﻟﺬُّﻧُﻮﺏِ ﻭَ ﺍﻟْﻌِﺼْﻴَﺎﻥِ ٭
ﺍِﻟَﻬِﻰ ﺭَﺣْﻤَﺘُﻚَ ﻣَﻠْﺠَﺄِﻯ ﻭَ ﻭَﺳِﻴﻠَﺘِﻰ ﻭَ ﺍِﻟَﻴْﻚَ ﺍَﺭْﻓَﻊُ ﺑَﺜِّﻰ ﻭَ ﺣُﺰْﻧِﻰ ﻭَ ﺷِﻜَﺎﻳَﺘِﻰ ٭ ﻳَﺎ ﺧَﺎﻟِﻘِﻰَ ﺍﻟْﻜَﺮِﻳﻢَ ﻭَ ﻳَﺎ ﺭَﺑِّﻰَ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ ﻭَ ﻳَﺎ ﺳَﻴِّﺪِﻯ ﻳَﺎ ﻣَﻮْﻟَﺎﻯَ ﻣَﺨْﻠُﻮﻗُﻚَ ﻭَ ﻣَﺼْﻨُﻮﻋُﻚَ ﻭَ ﻋَﺒْﺪُﻙَ ﺍﻟْﻌَﺎﺻِﻰ ﺍﻟْﻌَﺎﺟِﺰُ ﺍﻟﻐَﺎﻓِﻞُ ﺍﻟْﺠَﺎﻫِﻞُ ﺍﻟْﻌَﻠِﻴﻞُ ﺍﻟﺬَّﻟِﻴﻞُ ﺍﻟْﻤُﺴِﻰﺀُ ﺍﻟْﻤُﺴِﻦُّ ﺍﻟﺸَّﻘِﻰُّ ﺍﻟْﺎَﺑِﻖُ ﻗَﺪْ ﻋَﺎﺩَ ﺑَﻌْﺪَ ﺍَﺭْﺑَﻌِﻴﻦَ ﺳَﻨَﺔً ﺍِﻟَﻰ ﺑَﺎﺑِﻚَ ﻣُﻠْﺘَﺠِﺄً ﺍِﻟَﻰ ﺭَﺣْﻤَﺘِﻚَ ﻣُﻌْﺘَﺮِﻓًﺎ ﺑِﺎﻟﺬُّﻧُﻮﺏِ ﻭَ ﺍﻟْﺨَﻄِﻴﺌَﺎﺕِ ٭ ﻣُﺒْﺘَﻠًﻰ ﺑِﺎﻟْﺎَﻭْﻫَﺎﻡِ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﺳْﻘَﺎﻡِ ﻣُﺘَﻀَﺮِّﻋًﺎ ﺍِﻟَﻴْﻚَ ٭ ﻓَﺎِﻥْ ﺗَﻘْﺒَﻞْ ﻭَ ﺗَﻐْﻔِﺮْ ﻭَ ﺗَﺮْﺣَﻢْ ﻓَﺎَﻧْﺖَ ﻟِﺬَﺍﻙَ ﺍَﻫْﻞٌ ﻭَ ﺍَﻧْﺖَ ﺍَﺭْﺣَﻢُ ﺍﻟﺮَّﺍﺣِﻤِﻴﻦَ ٭ ﻭَ ﺍِﻟَّﺎ ﻓَﺎَﻯُّ ﺑَﺎﺏٍ ﻳُﻘْﺼَﺪُ ﻏَﻴْﺮُ ﺑَﺎﺑِﻚَ ٭ ﻭَ ﺍَﻧْﺖَ ﺍﻟﺮَّﺏُّ ﺍﻟْﻤَﻘْﺼُﻮﺩُ ﻭَ ﺍﻟْﺤَﻖُّ ﺍﻟْﻤَﻌْﺒُﻮﺩُ ٭ ﻭَ ﻟَﺎ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟَّﺎ ﺍَﻧْﺖَ ﻭَﺣْﺪَﻙَ ﻟَﺎ ﺷَﺮِﻳﻚَ ﻟَﻚَ ٭ ﺍَﺧِﺮُ ﺍﻟْﻜَﻠَﺎﻡِ ﺍَﺷْﻬَﺪُ ﺍَﻥْ ﻟَﺎ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟَّﺎ ﺍﻟﻠﻪُ ٭ ﻭَ ﺍَﺷْﻬَﺪُ ﺍَﻥَّ ﻣُﺤَﻤّﺪًﺍ ﺭَﺳُﻮﻝُ ﺍﻟﻠﻪِ ﺻَﻠَّﻰ ﺍﻟﻠﻪُ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﻭَ ﺳَﻠَّﻢَ ٭
Tercüme için Bkz. 12.Nota: Eski Saidin bir münacatı
16. Parça[değiştir]
... ﻓَﻬَﺬِﻩِ ﺍﻟْﺤَﻘَﺎﺋِﻖُ ﺍﻟْﻌِﺸْﺮُﻭﻥَ (١) ﺍﻟْﻤُﺘَﻤَﺎﺯِﺟَﺔُ ﻛَﺄَﻟْﻮَﺍﻥِ ﺍﻟْﻘَﻮْﺱِ ﺍﻟْﻘُﺰَﺡِ ﻭَ ﻛَﺎﻟﺪَّﻭَﺍﺋِﺮِ ﺍﻟْﻤُﺘَﺪَﺍﺧِﻠَﺔِ ﺍﻟْﻤُﺘَّﺤِﺪَﺓِ ﺍﻟْﻤَﺮْﻛَﺰِ، ﺍَﻳَﺎﺕٌ ﻧَﻴِّﺮَﺍﺕٌ ﺗَﺪُﻝُّ ﺑِﺎﻟﻀَّﺮُﻭﺭَﺓِ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻥَّ ﻟِﻬَﺬِﻩِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ٭
ﺭَﺑًّﺎ ﻗَﺪِﻳﻤًﺎ ﻭَﺍﺟِﺐَ ﺍﻟْﻮُﺟُﻮﺩِ ﻋَﻠِﻴﻤًﺎ ﺣَﻜِﻴﻤًﺎ ﻣُﺮِﻳﺪًﺍ ﻗَﺪِﻳﺮًﺍ ﺭَﺣْﻤَﺎﻧًﺎ ﺭَﺣِﻴﻤًﺎ ﺭَﺯَّﺍﻗًﺎ ﻛَﺮِﻳﻤًﺎ ﻗَﺎﺩِﺭًﺍ ﻏَﻨِﻴًّﺎ ﺣَﻴًّﺎ ﻗَﻴُّﻮﻣًﺎ ﻋَﻠِﻴﻤًﺎ ﺧَﺒِﻴﺮًﺍ ﺩَﺍﺋِﻤًﺎ ﺑَﺎﻗِﻴًﺎ ﻣَﻌْﺒُﻮﺩًﺍ ٭ ﻳُﺴَﺒِّﺢُ ﻟَﻪُ ﻣَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟﺴَّﻤَﻮَﺍﺕِ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽِ ٭ ﻳُﺠِﻴﺐُ ﺍﻟْﻤُﻀْﻄَﺮَّ ﺍِﺫَﺍ ﺩَﻋَﺎﻩُ ٭ ﻣَﻠْﺠَﺄُ ﺍﻟْﺨَﺎﺋِﻔِﻴﻦَ ٭ ﻏِﻴَﺎﺙُ ﺍﻟْﻤُﺴْﺘَﻐِﻴﺜِﻴﻦَ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕُ ﻇِﻠَﺎﻝُ ﺍَﻧْﻮَﺍﺭِﻩِ ﻭَ ﺗَﺠَﻠِّﻴَﺎﺕُ ﺍَﺳْﻤَﺎﺋِﻪِ ﻭَ ﺍَﺛَﺎﺭُ ﺍَﻓْﻌَﺎﻟِﻪِ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﺑِﺬِﻛْﺮِﻩِ ﺗَﻄْﻤَﺌِﻦُّ ﺍﻟْﻘُﻠُﻮﺏُ ٭ ﻭَ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﺗُﺮْﺟَﻊُ ﺍﻟْﺎُﻣُﻮﺭُ ٭ ﺧَﻠَﻖَ ﺍﻟْﺠِﻦَّ ﻭَ ﺍﻟْﺎِﻧْﺲَ ﻟِﻴَﻌْﺒُﺪُﻭﻩُ ٭ ﻧَﻈَّﻢَ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﺑِﻘَﻮَﺍﻧِﻴﻦِ ﻗَﻀَﺎﺋِﻪِ ﻭَ ﻗَﺪَﺭِﻩِ٭
ﻭَ ﻫُﻮَ ﺍﻟْﻮَﺟِﺐُ ﺍﻟْﻮُﺟُﻮﺩِ ﺍﻟْﻮَﺍﺣِﺪُ ﺍﻟْﺎَﺣَﺪُ ﺍﻟْﻜَﺎﻣِﻞُ ﺍﻟْﻤُﻄْﻠَﻖُ ﻓِﻰ ﺫَﺍﺗِﻪِ ﻭَ ﺻِﻔَﺎﺗِﻪِ ﻭَ ﺍَﻓْﻌَﺎﻟِﻪِ ﻭَ ﻫُﻮَ ﺍﻟﻠَّﻄِﻴﻒُ ﺍﻟْﺨَﺒِﻴﺮُ ﺍﻟﺴَّﻤِﻴﻊُ ﺍﻟْﺒَﺼِﻴﺮُ٭
İşte bu yirmi mümtezic hakikatler, kavs-i kuzeh'in renkleri gibi veyahut merkezi müttehid, mütedahil daireler gibi, nuranî âyetler olup katiyyen delâlet ediyorlar ki; kâinatın Kadîm bir tek Rabb-i Vâcib-ül Vücud'u vardır. O Rabb-i Kadîm hem Alîm'dir, hem Hakîm'dir, hem Mürid.. hem Kadir'dir, hem Rahman'dır, hem Rahim., hem Rezzak'tır, hem Kerim'dir, hem Kadir., hem Gani'dir, hem de Hayy'dır, hem Kayyum.. hem Alîm'dir, hem Habîr'dir, hem Dâim., hem Bâki'dir, hem Ma'buddur. Çaresizlerin duasına cevap veren, korkmuşlara melce' olan, yardım isteyenlerin yardımına yetişen bir Rabb'dir ki, bu kâinat onun envar-ı esmaiyesinin gölgeleri ve esmasının tecellileri ve ef’alinin eserleridir. Hem odur ki, kalbler onun zikriyle mutmain olur. Ve bütün umur ve işler, ona rücu' eder. İns ve cinni halketmiş, tâ ki ona ibadet etsinler. Evet o, şu kâinatı kaza ve kaderinin kanunlarıyla tanzîm eden bir Vâcib-ül Vücud, Vâhid-i Ehad'dir. Hem zatında, sıfatında, ef’alinde Kâmil-i Mutlak olan bir Latîf ve Habîr, Semi' ve Basir'dir.
Haşiye: Şu makamın izahı Mesnevi-i Arabi kitabının 250. sahifesindedir. [Üstadın arapça notu]
17. Parça[değiştir]
﴿(١)ﻫﺬﺍ ﺍﻟﻤﻘﺎﻡ ﻓﻰ ﻛﺘﺎﺏ ﺍﻟﻤﺜﻨﻮﻯ ﺍﻟﻌﺮﺑﻰ ﺍﻟﺼﺤﻴﻔﺔ :٧٢-٧٤﴾
(٢) ... ﻓَﺎﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕُ ﺷَﺠَﺮَﺓٌ ﻭَ ﺍﻟْﻌَﻨَﺎﺻِﺮُ ﺍَﻋْﻀَﺎﺋُﻬَﺎ ﻭَ ﺍﻟﻨَّﺒَﺎﺗَﺎﺕُ ﺍَﻭْﺭَﺍﻗُﻬَﺎ ﻭَ ﺍﻟْﺤَﻴَﻮَﺍﻧَﺎﺕُ ﺍَﺯَﺍﻫِﻴﺮُﻫَﺎ ﻭَ ﺍﻟْﺎَﻧَﺎﺳِﻰُّ ﺛَﻤَﺮَﺍﺗُﻬَﺎ ... ﻭَ ﺍَﺿْﻮَﺃُ ﺛَﻤَﺮَﺍﺗِﻬَﺎ ﻭَ ﺍَﻧْﻮَﺭُﻫَﺎ ﻭَ ﺍَﻭْﻟَﺎﻫَﺎ ﻭَ ﺍَﺟْﻠَﺎﻫَﺎ ﻭَ ﺍَﺣْﺴَﻨُﻬَﺎ ﻭَ ﺍَﻋْﻈَﻤُﻬَﺎ ﻭَ ﺍَﻛْﺮَﻣُﻬَﺎ ﻭَ ﺍَﺷْﺮَﻓُﻬَﺎ ﻭَ ﺍَﻟْﻄَﻔُﻬَﺎ ﻭَ ﺍَﺟْﻤَﻌُﻬَﺎ ﻭَ ﺍَﻧْﻔَﻌُﻬَﺎ ﻫُﻮَ ٭
ﻣُﺤَﻤَّﺪٌ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍﻟﺼَّﺎﻟَﺎﺓُ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﻠَﺎﻡُ ﺳَﻴِّﺪُ ﺍﻟْﻤُﺮْﺳَﻠِﻴﻦَ ﻭَ ﺍِﻣَﺎﻡُ ﺍﻟْﻤُﺘَّﻘِﻴﻦَ ﻭَ ﺣَﺒِﻴﺐُ ﺭَﺏِّ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ ٭ ﺻَﺎﺣِﺐُ ﺍﻟْﻤِﻌْﺮَﺍﺝِ ﻭَ ﻣَﺎ ﺯَﺍﻍَ ﺍﻟْﺒَﺼَﺮُ ٭ ﻭَ ﻣَﻦْ ﺍِﻧْﺸَﻖَّ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﻘَﻤَﺮُ ٭ ﻭَ ﻛَﻠَّﻤَﻪُ ﺍﻟﻀَّﺐُّ ﻭَ ﺍﻟﻈَّﺒْﻰُ ﻭَ ﺍﻟﺬِّﺋْﺐُ ﻭَ ﺍﻟْﺠِﺬْﻉُ ﻭَ ﺍﻟﺬِّﺭَﺍﻉُ ﻭَ ﺍﻟْﺠَﻤَﻞُ ﻭَ ﺍﻟْﺠَﺒَﻞُ ﻭَ ﺍﻟْﺤَﺠَﺮُ ﻭَ ﺍﻟْﻤَﺪَﺭُ ﻭَ ﺍﻟﺸَّﺠَﺮُ ٭ ﻭَ ﻧَﺒَﻊَ ﺍﻟْﻤَﺎﺀُ ﻣِﻦْ ﺑَﻴْﻦِ ﺍَﺻَﺎﺑِﻌِﻪِ ﻛَﺎﻟْﻜَﻮْﺛَﺮِ ٭ ﺍَﻓْﻀَﻞُ ﺍﻟْﺨَﻠَﺎﺋِﻖِ ﺍﻟْﺎِﻧْﺴَﺎﻧِﻴَّﺔِ ٭ ﻭَ ﻃُﻮﺭُ ﺍﻟﺘَّﺠَﻠِّﻴَﺎﺕِ ﺍﻟْﺎِﺣْﺴَﺎﻧِﻴَّﺔِ ٭ ﻭَ ﻣَﻬْﺒَﻂُ ﺍﻟْﺎَﺳْﺮَﺍﺭِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﺎﻧِﻴَّﺔِ ٭ ﻭَ ﻗَﺎﺋِﺪُ ﺭَﻛْﺐِ ﺍﻟْﺎَﻧْﺒِﻴَﺎﺀِ ﻭَ ﺍﻟﺼِّﺪِّﻳﻘِﻴﻦَ ٭ ﻭَ ﺍَﻓْﻀَﻞُ ﺍﻟْﺨَﻠْﻖِ ﺍَﺟْﻤَﻌِﻴﻦَ ٭ ﺣَﺎﻣِﻞُ ﺍﻟﻠِّﻮَﺍﺀِ ﺍﻟْﻌِﺰِّ ﺍﻟْﺄَﻋْﻠَﻰ ﺑِﺎﻟﺘَّﻮْﺣِﻴﺪِ ٭ ﻭَ ﻣَﺎﻟِﻚُ ﺍَﺯِﻣَّﺔِ ﺍﻟْﻤَﺠْﺪِ ﺍﻟْﺎَﺳْﻨَﻰ ﺑِﺎﻟْﺎِﺳْﻠَﺎﻡِ ٭ ﺷَﺎﻫِﺪُ ﺍَﺳْﺮَﺍﺭِ ﺍﻟْﺎَﺯَﻝِ ٭ ﻭَ ﻣُﺸَﺎﻫِﺪُ ﺍَﻧْﻮَﺍﺭِ ﺍﻟﺴَّﻮَﺍﺑِﻖِ ﺍﻟْﺎُﻭَﻝِ ٭ ﻭَ ﺗَﺮْﺟُﻤَﺎﻥُ ﻟِﺴَﺎﻥِ ﺍﻟْﻘِﺪَﻡِ ٭ ﻭَ ﻣَﻨْﺒَﻊُ ﺍﻟْﻌِﻠْﻢِ ﻭَ ﺍﻟْﺤِﻠْﻢِ ﻭَ ﺍﻟْﺤِﻜَﻢِ،
﴿(٢) ﺍﺿﺎﺡ ﻫﺬﺍ ﺍﻟﻤﻘﺎﻡ ﻓﻰ ﻛﺘﺎﺏ ﺍﻟﻤﺜﻨﻮﻯ ﺍﻟﻌﺮﺑﻰ ﺍﻟﺼﺤﻴﻔﺔ: ٢٥٠﴾
ﺍَﻟْﻤُﺘَﺤَﻘِّﻖُ ﺑِﺎَﻋْﻠَﻰ ﺭُﺗَﺐِ ﺍﻟْﻌُﺒُﻮﺩِﻳَّﺔِ ﻭَ ﺍﻟْﻤُﺘَﺨَﻠِّﻖُ ﺑِﺎﻟْﺎَﺧْﻠَﻖِ ﺍﻟْﺎِﺻْﻄِﻔَﺎﺋِﻴَّﺔِ ﺍَﻟْﺨَﻠِﻴﻞُ ﺍﻟْﺎَﻋْﻈَﻢُ ﻭَ ﺍﻟْﺤَﺒِﻴﺐُ ﺍﻟْﺎَﻛْﺮَﻡُ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍَﻓْﻀَﻞُ ﺍﻟﺼَّﻠَﻮَﺍﺕِ ﻭَ ﺍَﺯْﻛَﻰ ﺍﻟﺘَّﺤِﻴَّﺎﺕِ ﻭَ ﺍَﻋْﻠَﻰ ﺍﻟْﺒَﺮَﻛَﺎﺕِ ﻣَﺎ ﺩَﺍﻡَ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽُ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﻤَﻮَﺍﺕُ٭
ﻫُﻮَ ﺍﻟْﺒَﺎﻗِﻰ
ﺣَﻜِﻴﻢُ ﺍﻟْﻘَﻀَﺎﻳَﺎ ﻧَﺤْﻦُ ﻓِﻰ ﻗَﺒْﺾِ ﺣُﻜْﻤِﻪِ٭
ﻫُﻮَ ﺍﻟْﺤَﻜَﻢُ ﺍﻟْﻌَﺪْﻝُ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽُ ﻭَﺍﻟﺴَّﻤَﺎﺀُ
ﻋَﻠِﻴﻢُ ﺍﻟْﺨَﻔَﺎﻳَﺎ ﻭَ ﺍﻟْﻐُﻴُﻮﺏِ ﻓِﻰ ﻣُﻠْﻜِﻪِ٭
ﻫُﻮَ ﺍﻟْﻘَﺎﺩِﺭُ ﺍﻟْﻘَﻴُّﻮﻡُ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﻌَﺮْﺵُ ﻭَ ﺍﻟﺜَّﺮَﺍﺀُ
ﻟَﻄِﻴﻒُ ﺍﻟْﻤَﺰَﺍﻳَﺎ ﻭَ ﺍﻟﻨُّﻘُﻮﺵِ ﻓِﻰ ﺻُﻨْﻌِﻪِ٭
ﻫُﻮَ ﺍﻟْﻔَﺎﻃِﺮُ ﺍﻟْﻮَﺩُﻭﺩُ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﻌِﺰُّ ﻭَ ﺍﻟْﻜِﺒْﺮِﻳَﺎﺀُ
ﺑَﺪِﻳﻊُ ﺍﻟْﺒَﺮَﺍﻳَﺎ ﻧَﺤْﻦُ ﻣِﻦْ ﻧَﻘْﺶِ ﺻُﻨْﻌِﻪِ٭
ﻫُﻮَ ﺍﻟﺪَّﺍﺋِﻢُ ﺍﻟْﺒَﺎﻗِﻰ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﻤُﻠْﻚُ ﻭَ ﺍﻟْﺒَﻘَﺎﺀُ
ﻛَﺮِﻳﻢُ ﺍﻟْﻌَﻄَﺎﻳَﺎ ﻧَﺤْﻦُ ﻣِﻦْ ﺭَﻛْﺐِ ﺿَﻴْﻔِﻪِ ٭
ﻫُﻮَ ﺍﻟﺮَّﺯَّﺍﻕُ ﺍﻟْﻜَﺎﻓِﻰ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻭَ ﺍﻟﺜَّﻨَﺎﺀُ
ﺟَﻤِﻴﻞُ ﺍﻟْﻬَﺪَﺍﻳَﺎ ﻧَﺤْﻦُ ﻣِﻦْ ﻧَﺴْﺞِ ﻋِﻠْﻤِﻪِ ٭
ﻫُﻮَ ﺍﻟْﺨَﺎﻟِﻖُ ﺍﻟْﻮَﺍﻓِﻰ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﺠُﻮﺩُ ﻭَ ﺍﻟْﻌَﻄَﺎﺀُ
ﺳَﻤِﻴﻊُ ﺍﻟﺸَّﻜَﺎﻳَﺎ ﻭَ ﺍﻟﺪُّﻋَﺎﺀِ ﻟِﺨَﻠْﻘِﻪِ ٭
ﻫُﻮَ ﺍﻟْﻜَﺮِﻳﻢُ ﺍﻟﺸَّﺎﻓِﻰ ﻟَﻪُ ﺍﻟﺸُّﻜْﺮُ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﻨَﺎﺀُ
ﻏَﻔُﻮﺭُ ﺍﻟْﺨَﻄَﺎﻳَﺎ ﻭَ ﺍﻟﺬُّﻧُﻮﺏِ ﻟِﻌَﺒْﺪِﻩِ ٭
ﻫُﻮَ ﺍﻟْﻐَﻔَّﺎﺭُ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﻌَﻔْﻮُ ﻭَ ﺍﻟﺮِّﺿَﺎﺀُ
ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﺑِﺤَﻖِّ ﺍَﻧْﻮَﺍﺭِ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﻣَﺎ ﻓِﻰ ﻫَﺬِﻩِ
ﺍﻟْﻤَﺠْﻤُﻮﻋَﺔِ ﻣِﻦْ ﺍَﺳْﻤَﺎﺋِﻪِ ﻭَ ﺍَﻳَﺎﺗِﻪِ ﺗَﻘَﺒَّﻞْ ﻣِﻨَّﺎ ﻭَ ﻣِﻦْ
ﻃَﻠَﺒَﺔِ ﺭَﺳَﺎﺋِﻞِ ﺍﻟﻨُّﻮﺭِ ﺑِﺎَﺣْﺴَﻦِ ﺍﻟْﻘَﺒُﻮﻝِ ﻭَ ﺍﺟْﻌَﻠْﻨَﺎ
ﻭَ ﺍﺟْﻌَﻠْﻬُﻢْ ﻣِﻦْ ﺍَﺻْﺤَﺎﺏِ ﺍﻟْﺠَﻨَّﺔِ ﺍَﻣِﻴﻦ ٭
İşte, kâinat da bir ağaçtır. Unsurlar onun dalları, nebatat yaprakları, hayvanat onun çiçekleri, insanlar semereleridirler. Fakat o semerelerin en parlağı, en nuranîsi, en üstünü, en cilalısı, en güzeli, en zinetlisi, en a'zamı, en ekremi, en eşrefi, en eltafı, en camii ve en enfaı ise; Seyyid-ül Mürselîn, İmam-ül Müttakîn ve Habib-ü Rabb-ül Âlemin, Sahib-ül Mi'raci vema zage-l basar.. ve kamer onun bir parmak işaretiyle iki şakk olan.. ve keler, ceylan, kuru direk, ağaç dalı, deve, dağ, taş, balçık toprak ve ağaç, kendisiyle konuşan.. ve mübarek parmaklarından ab-ı kevser gibi su nebean eden.. ve insaniyetin fezail-i ahlâkiyesinin en efdali ve hakaik-ı imaniyenin cümlesi zat-ı mübarekinde toplanan.. hem ihsan tecellilerinin turu ve esrar-ı rahmaniyenin mehbatı olan.. ve enbiya ve sıddîkîn kafilesinin serdarı ve bütün mahlukatın en efdali bulunan.. hem tevhid ile en yüce izzet bayrağının hâmili ve Din-i İslâm ile en sağlam ve metin olan mecd ü şeref zimamının maliki olan. ve esrar-ı ezelin şahidi ve evvellerin sabık nurlarının müşahidi; ve lisan-ı kıdemin tercümanı.. hem ilim ve hikmet gibi en a'lâ ubudiyet mertebeleriyle mütehallik olup menbaı bulunan.. Hem en büyük halil ve dost ve en ekrem habib ve sevgili olan Hazret-i Muhammed'dir. (A.S.M.)
En faziletli salavat ve en temiz tahiyyat ve en yüce bereketler -semavat ve arz var oldukça- onun üzerine olsun.
Haşiye: Şu makamın izahı Mesnevi-i Arabi kitabının 72-74. sahifesindedir. [Üstadın arapça notu]
- ↑ Devir ve teselsül, mümkinat dairesinde muhaldirler. Çünkü ikisi nihayetsizlik iktizâ ettiklerinden ve mümkinat dairesi mütenâhi olduğundan, namütenahi yerleşmez. Fakat daire-i vücuba taallûk eden hamd ise, o namütenahidir. Devir ve teselsülle namütenahi bir daireye girer, yerleşir. (Yirmi Dokuzuncu Lem'adan.)
- ↑ Bu üçüncü mertebe, cüz’î bir çiçeği ve güzel bir kadını nazara alıyor. Koca bahâr bir çiçektir. Cennet dahi bir çiçektir, bu mertebenin mazharlarıdırlar ve âlem güzel ve büyük bir insândır ve hûrîler nev‘i ve rûhânîler tâifesi ve hayvânlar cinsi ve insân sınıfı herbiri ma‘nen güzel bir insân hükmündedirler. Bu mertebenin gösterdiği esmâyı safahâtıyla gösteriyorlar.