Risale:30. Lem'a (Ayet-Hadis Mealleri)

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Önceki Kısım: Yirmi Dokuzuncu Lem'a Ayet-Hadis MealleriLem'alar Ayet-Hadis MealleriOtuz Birinci Lem'a Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım

Otuzuncu Lem'a[değiştir]

Bu Lem'a, 1935-36 yıllarında Eskişehir Hapishanesinde te'lif edilmiştir.

Otuzuncu Lem'anın Birinci Nüktesi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

وَالْاَرْضَ فَرَشْنَاهَا فَنِعْمَ الْمَاهِدُونَ

Yeri de döşeyip düzenledik. Biz ne güzel donatıcıyız! (Zâriyat Sûresi, 51:48)

اَلنَّظَافَةُ مِنَ الْا۪يمَانِ

"Temizlik îmândandır." Bu hususta bir çok hadis rivâyet edilmiştir. (Müslim, Tahâret: 1; Dârimî, Vudû': 2; Müsned, 5:342, 344; el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 291)

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلَى دِينِ الْاِسْلَامِ وَ كَمَالِ الْاِيمَانِ

Bize ihsan ettiği İslâm dini ve mükemmel iman nimeti sebebiyle Allah'a hamd olsun.

اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ التَّوَّاب۪ينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّر۪ينَ

Muhakkak ki Allah çok tevbe edenleri ve temiz olanları sever. (Bakara Sûresi, 2:222)

Otuzuncu Lem'anın İkinci Nüktesi

وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا عِنْدَنَا خَزَٓائِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُٓ اِلَّا بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ

Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri Bizim yanımızda olmasın. Herşeyi Biz ancak belirli bir miktarla indiririz. (Hicr Sûresi, 15:21)

وَالسَّمَٓاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْم۪يزَانَ ٭ اَلَّا تَطْغَوْا فِى الْم۪يزَانِ ٭ وَاَق۪يمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْم۪يزَانَ

Gökyüzünü yükseltip nizam ve ölçü verdi. Tâ ki ölçüde sınırı aşmayasınız! Ölçüyü ve tartıyı adaletle yerine getirin ve âhiretteki mizanınızı ziyana düşürmeyin! (Rahmân Sûresi, 55:7-9)

Otuzuncu Lem'anın Üçüncü Nüktesi

اُدْعُ اِلٰى سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ

Rabbinin yoluna hikmetle çağır. (Nahl Sûresi, 16:125)

كُلُوا وَ اشْرَبُوا وَ لَا تُسْرِفُوا

Yiyin, için, fakat israf etmeyin. (A'râf Sûresi, 7:31)

عَلَيْهِ وَعَلٰٓى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ الصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ بِعَدَدِ عَاشِرَاتِ الْاَيَّامِ وَذَرَّاتِ الْاَنَامِ

Günlerin âşireleri ve mahlûkatın zerreleri sayısınca Ona ve âl ve ashabına salât ve selâm olsun.

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin. (Bakara Sûresi, 2:32)

Otuzuncu Lem'anın Dördüncü Nüktesi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ

De ki: O Allah birdir. (İhlâs Sûresi, 112:1)

لَوْ كَانَ ف۪يهِمَٓا اٰلِهَةٌ اِلَّا اللّٰهُ لَفَسَدَتَا

Eğer göklerde ve yerde Allah'tan başka ilâhlar olsaydı, ikisi de harap olup giderdi. (Enbiyâ Sûresi, 21:22)

فَارْجِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرٰى مِنْ فُطُورٍ

Haydi, çevir gözünü: En küçük bir kusur görüyor musun? (Mülk Sûresi, 67:3)

لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ

Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. (Haşir Sûresi, 59:22)

اَلسَّبَبُ كَالْفَاعِلِ

Bir şeye sebep olan, onu işleyen gibidir. ["Hayrın yolunu gösteren, onu işleyen gibidir" (Feyzü'l- Kadîr, c.3, s. 537, hadîs no: 4250; Keşfü'l-Hafâ, c. 1, s. 399.)

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin. (Bakara Sûresi, 2:32)

Otuzuncu Lem'anın Beşinci Nüktesi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

فَانْظُرْ اِلٰٓى اٰثَارِ رَحْمَتِ اللّٰهِ كَيْفَ يُحْيِى الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا اِنَّ ذٰلِكَ لَمُحْيِى الْمَوْتٰى وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ

Şimdi bak Allah'ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor. Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir; O herşeye hakkıyla kadirdir. (Rum Sûresi, 30:50)

اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْحَىُّ الْقَيُّومُ لَا تَاْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌ

Allah Teâlâ ki, Ondan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O Hayy ve Kayyûmdur. Onu ne uyuklama ve ne de uyku tutmaz, gafletin hiçbir çeşidi hiçbir zaman Ona ârız olamaz. (Bakara Sûresi, 2:255)

وَهُوَ الَّذ۪ى يُحْي۪ى وَ يُمِيتُ وَلَهُ اخْتِلَافُ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ

Dirilten de, öldüren de ancak Odur. Geceyle gündüzü değiştirmek de ancak Onun eseridir. (Mü'minûn Sûresi, 23:80)

هُوَ الَّذ۪ى يُحْي۪ى وَ يُم۪يتُ فَاِذَا قَضٰٓى اَمْرًا فَاِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ

Dirilten de, öldüren de ancak Odur. O birşeyin olmasını dilediği zaman Onun işi sadece 'Ol' demektir; o da oluverir. (Mü'min Sûresi, 40:68)

فَيُحْي۪ى بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا

Yeryüzünü ölümünün ardından diriltir. (Rum Sûresi, 30:24)

هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَت۪ينُ

Rızık veren, mutlak kudret ve kuvvet sahibi olan ancak Odur. (Zâriyat Sûresi, 51:58)

وَ اِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْف۪ينِ

Hastalandığımda bana şifa veren ancak Odur. (Şuarâ Sûresi, 26:80)

وَهُوَ الَّذ۪ى يُنَزِّلُ الْغَيْثَ مِنْ بَعْدِ مَا قَنَطُوا

İnsanlar ümitsizliğe düştüklerinde yağmuru indiren ancak Odur. (Şûrâ Sûresi, 42:28)

هُوَ الَّذ۪ى

..öyle ki, Odur. (Şûrâ Sûresi, 42:28)

هُوَ الرَّزَّاقُ

.. Rızık verici ancak Odur. (Zâriyat Sûresi, 51:58)

يَا حَىُّ قَبْلَ كُلِّ حَىٍّ ٭ يَا حَىُّ بَعْدَ كُلِّ حَىٍّ ٭ يَا حَىُّ الَّذ۪ى لَيْسَ كَمِثْلِهِ حَىٌّ ٭ يَا حَىُّ الَّذ۪ى لَا يُشْبِهُهُ شَيْءٌ ٭ يَا حَىُّ الَّذ۪ى لَا يَحْتَاجُ اِلٰى حَىٍّ ٭ يَا حَىُّ الَّذ۪ى لَا يُشَارِكُهُ حَىٌّ ٭ يَا حَىُّ الَّذ۪ى يُم۪يتُ كُلَّ حَىٍّ ٭ يَا حَىُّ الَّذ۪ى يَرْزُقُ كُلَّ حَىٍّ ٭ يَا حَىُّ الَّذ۪ى يُحْيِى الْمَوْتٰى ٭ يَا حَىُّ الَّذ۪ى لَا يَمُوتُ ٭ سُبْحَانَكَ يَا لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اَنْتَ الْاَمَانُ الْاَمَانُ نَجِّنَا مِنَ النَّارِ اٰم۪ينَ

Ey her zîhayattan önce var olan Hayy.. Ey her zîhayattan sonra bâkî olan Hayy..

Ey kendisine benzer hiçbir şey bulunmayan Hayy.. Ey kendisi gibi hiç hayat sahibi bulunmayan Hayy..

Ey hiçbir şeriki bulunmayan Hayy.. Ey hiçbir hayat sahibine hiçbir vecihle muhtaç olmayan Hayy..

Ey bütün canlılara ölümü veren Hayy.. Ey bütün canlıları rızıklandıran Hayy..

Ey ölüleri dirilten Hayy.. Ey kendisine asla ölüm ârız olmayan Hayy..

Sen aczden ve şerikten münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki bize imdad etsin. El-aman, el-aman, bizi azap ateşinden ve Cehennemden kurtar. Âmin.

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin. (Bakara Sûresi, 2:32)

Otuzuncu Lem'anın Altıncı Nüktesi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

بِيَدِه۪ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ

Herşeyin hüküm ve tasarrufu Onun elindedir. (Yâsin Sûresi, 36:83)

لَهُ مَقَال۪يدُ السَّمٰوَاتِ وَ الْاَرْضِ

Göklerin ve yerin tedbir ve tasarrufu Ona aittir. (Zümer Sûresi, 39:63)

وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا عِنْدَنَا خَزَٓائِنُهُ

Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri Bizim yanımızda olmasın. (Hicr Sûresi, 15:21)

مَا مِنْ دَٓابَّةٍ اِلَّا هُوَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا

Hiçbir canlı yoktur ki, Allah onu alnından tutup kudretine boyun eğdirmiş olmasın. (Hûd Sûresi, 11:56)

لَيْسَ كَمِثْلِه۪ شَيْءٌ

"Yani, ne zâtında, ne sıfâtında, ne ef'âlinde nazîri yoktur, misli olmaz, şebîhi yoktur, şerîki olmaz."

لَا تَاْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌ

Onu ne uyuklama ve ne de uyku tutmaz, gafletin hiçbir çeşidi hiçbir zaman Ona ârız olamaz. (Bakara Sûresi, 2:255)

مَا مِنْ دَٓابَّةٍ اِلَّا هُوَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا

Hiçbir canlı yoktur ki, Allah onu alnından tutup kudretine boyun eğdirmiş olmasın. (Hûd Sûresi, 11:56)

لَهُ مَقَال۪يدُ السَّمٰوَاتِ وَ الْاَرْضِ

Göklerin ve yerin tedbir ve tasarrufu Ona aittir. (Zümer Sûresi, 39:63)

اَللّٰهُ الَّذ۪ى رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا

O Allah ki, gökleri, gördüğünüz gibi direksiz yükseltti. (Ra'd Sûresi, 13:2)

وَ اِلَيْهِ يُرْجَعُ الْاَمْرُ كُلُّهُ

Bütün işler sadece Ona döndürülür. (Hûd Sûresi, 11:123)

كُلَّ يَوْمٍ هُوَ ف۪ى شَاْنٍ

O her an bir tasarruftadır. (Rahmân Sûresi, 55:29)

فَعَّالٌ لِمَا يُر۪يدُ

O dilediğini hakkıyla yapandır. (Burûc Sûresi, 85:16)

يَخْلُقُ مَا يَشَٓاءُ

O dilediğini dilediği şekilde yaratır. (Rum Sûresi, 30:54)

بِيَدِه۪ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ

Herşeyin hüküm ve tasarrufu Onun elindedir. (Yâsin Sûresi, 36:83)

فَانْظُرْ اِلٰٓى اٰثَارِ رَحْمَتِ اللّٰهِ كَيْفَ يُحْيِى الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا

Bak Allah'ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor. (Rum Sûresi, 30:50)

يُحْي۪ى وَ يُم۪يتُ

Diriltir ve öldürür.

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى رَحْمٰنِيَّتِهِ وَعَلٰى حَكِيمِيَّتِهِ

Hamd Allah'a mahsusutur. Ve Onun Rahmaniyetine ve Hakîmiyetine..

عَلَيْهِ وَ عَلٰٓى اٰلِهِ الصَّلَاةُ و السَّلَامُ بِعَدَدِ حَسَنَاتِ اُمَّتِهِ

Ümmetinin hasenatı adedince Ona ve âline salât ve selâm olsun.

يَٓا اَللّٰهُ يَا رَحْمٰنُ يَا رَح۪يمُ يَا فَرْدُ يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ يَا حَكَمُ يَا عَدْلُ يَا قُدُّوسُ

Ya Allah, yâ Rahmân, yâ Rahîm, yâ Ferd, yâ Hayy, yâ Kayyûm, yâ Hakem, yâ Adl, yâ Kuddûs!

نَسْئَلُكَ بِحَقِّ فُرْقَانِكَ الْحَك۪يمِ وَ بِحُرْمَةِ حَب۪يبِكَ الْاَكْرَمِ وَ بِحَقِّ اَسْمَٓائِكَ الْحُسْنٰى وَ بِحُرْمَةِ اِسْمِكَ الْاَعْظَمِ اِحْفَظْنَا مِنْ شَرِّ النَّفْسِ وَ الشَّيْطَانِ وَ مِنْ شَرِّ الْجِنِّ وَ الْاِنْسَانِ اٰم۪ينَ

Furkan-ı Hakîminin hakkı için ve Habib-i Ekreminin hürmetine, Esmâ-i Hüsnânın hakkı için ve İsm-i Âzamın hürmetine Senden niyaz edip istiyoruz: Bizi nefsin ve şeytanın ve cin ve insanın şerrinden muhafaza buyur. Âmin.

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin. (Bakara Sûresi, 2:32)

































Önceki Kısım: Yirmi Dokuzuncu Lem'a Ayet-Hadis MealleriLem'alar Ayet-Hadis MealleriOtuz Birinci Lem'a Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım