Tevbe 40
Önceki Ayet: Tevbe 39 ← Tevbe Suresi → Tevbe 41: Sonraki Ayet
Meali: 40- Eğer siz ona (Resûlullah'a) yardım etmezseniz (bu önemli değil); ona Allah yardım etmiştir: Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke'den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına. Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı. Allah'ın sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir.
{Hicret esnasında müşrikler tarafından ısrarla takip edilen Hz. Peygamber (s.a.) ve Hz. Ebu Bekir (r.a.) bir ara Sevr mağarasına sığınmışlardı. Müşriklerin ayak seslerini duyuyorlardı. Hz. Ebu Bekir (r.a.) korkmuştu. Rivayete göre müşrikler, mağaranın girişindeki örümcek ağı ve güvercin yuvasını görünce, içeride kimse yoktur, diye bırakıp gittiler.}
Kur'an'daki Yeri: 10. Cüz, 192. Sayfa
Tilavet Notları:
Diğer Notlar:
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]
Vakıat-ı kat’iyedendir ki mağaradan çıkıp Medine tarafına gittikleri vakit, Kureyş rüesası mühim bir mal mukabilinde, Süraka isminde gayet cesur bir adamı gönderdiler; tâ takip edip onları öldürmeye çalışsın. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, Ebubekir-i Sıddık ile beraber Gār’dan çıkıp giderken gördüler ki Süraka geliyor. Ebubekir-i Sıddık telaş etti. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm mağarada dediği gibi لَا تَحْزَنْ اِنَّ اللّٰهَ مَعَنَا dedi. Süraka’ya bir baktı, Süraka’nın atının ayakları yere saplandı, kaldı. Tekrar kurtuldu, yine takip etti. Tekrar atının ayaklarının saplandığı yerden duman gibi bir şey çıkıyordu. O vakit anladı ki ne onun elinden ve ne de kimsenin elinden gelmez ki ona ilişsin. “El-Aman!” dedi. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm aman verdi. Fakat dedi: “Git öyle yap ki başkası gelmesin!”
Şu hâdise münasebetiyle bunu da beyan ederiz ki sahih bir surette haber veriyorlar: Bir çoban, onları gördükten sonra Kureyş’e haber vermek için Mekke’ye gitmiş. Mekke’ye dâhil olduğu vakit, ne için geldiğini unutmuş. Ne kadar çalışmış ise hatırına getirememiş. Mecbur olmuş, dönmüş. Sonra anlamış ki ona unutturulmuş.
O zatın (asm) evvel ve âhir bütün ahval ve harekâtı nazar-ı dikkatten geçirilirse her bir hareketi, her bir hali hârikulâde değilse de onun sıdkına delâlet eder. Ezcümle: Gār meselesinde, Ebubekiri’s-Sıddık ile beraber halâs ve kurtuluş ümidi tamamıyla kesildiği bir anda لَا تَخَفْ اِنَّ اللّٰهَ مَعَنَا “Korkma, Allah bizimle beraberdir!” diye Ebubekiri’s-Sıddık’a verdiği teselli ve tavk-ı beşerin fevkinde bir ciddiyetle, bir metanetle, bir şecaatle, havfsız, tereddütsüz gösterdiği vaziyet; elbette sıdkına ve nokta-i istinadı olan Hâlık’ına itimat ettiğine güneş gibi bir bürhandır.
Kezalik saadet-i dâreyn için tesis ettiği esaslarda isabet etmiş olduğu ve izhar ettiği kavaidin hakikatle muttasıl ve hakkaniyetle yapışık olduğu, bütün âlemce mazhar-ı kabul ve tasdik olmuş ve olmaktadır.
İhtar: O zatın (asm) ahval ve harekâtı birer birer, yani tek tek onun sıdk ve hakkaniyetini gösterirse; heyet-i mecmuası, onun sıdk-ı nübüvvetine öyle bir delil olur ki şeytanları bile tasdike mecbur eder.
(Bakara 23.-24. Ayetler, İşarat-ül İ'caz)
Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]
Katiyyen bil ki: Peygamber-i Zîşan Aleyhissalatü Vessalamın her bir hal ve her bir hareketi -harika olmasa da- mebdei ile sıdkına, doğru ve dürüstlüğüne; müntehasıyla da hakkaniyetine telvih eylemektedir. Görmezmisinizki; mağaradaki halinde (hicret günlerinde, Hz. Ebubekr-i Sıddık ile sığındıkları mağaradaki hali) sebebler ve adetler hasebiyle kurtuluş ümidi tamamen kesilmiş iken; bütün vusûk, itimad ve ciddiyet ile (arkadaşı olan Hz. Ebubekre) لَا تَخَفْ اِنَّ اللّٰهَ مَعَنَا [1] diyor. Yani korkma, kederlenme, muhakkaki Allah bizimledir.
İlgili Maddeler[değiştir]
- ↑ Tevbe Sûresi, ayet 40 da لَا تَخْزَنْ اِنَّ اللّٰهَ مَعَنَا dır. Lâkin Hazret-i Üstad -dikkat edilirse- bunu ayet diye kaydetmediği için, ayetten iktibas eyliyerek, لَا تَخَفْ olarak almıştır. Mâna itibariyle birbirinin aynı olmakla beraber, ayetten iktibas da caiz ve hatta şirin bir üslub-ü belagattır. Mütercim
- Tevbe Suresi
- İşarat-ül İ'caz'da Geçen Ayetler
- 19. Mektup'ta Geçen Ayetler
- Mektubat'ta Geçen Ayetler
- Risale-i Nur'da Geçen Ayetler
- Hizb-ül Kur'an Ayetleri
- Tevbe Suresindeki Hizb-ül Kur'an Ayetleri
- Münacat-ül Kur'an'da Geçen Ayetler
- Aziz ve Hakim Ayetleri
- Tevbe Suresinin Risale-i Nur'da Geçen Ayetleri
- Risale-i Nur'da İktibas Edilen Ayetler