Risale:Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Ayet-Hadis Mealleri)
Sikke-i Tasdîk-i Gaybî
Külliyattan derleme bir eserdir.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)
Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi; sonsuza kadar sürekli üzerinize olsun.
Bâkî olan sadece Odur.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)
Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi; sonsuza kadar sürekli üzerinize olsun.
Bâkî olan sadece Odur.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)
Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi; sonsuza kadar sürekli üzerinize olsun.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)
Ashab-ı Kütüb-ü Sitte'den İmam-ı Hâkim Müstedrek'inde ve Ebu Davud Kitab-ı Sünen'inde, Beyhakî Şuab-ı İman'da tahric buyurdukları:
Yani "Her yüz senede Cenab-ı Hak bir müceddid-i din gönderiyor." (Hâkim, Müstedrek 522; Münâvî, Feyzü'l-Kadîr 281, hadis no: 1845; Ebu Davud, Melâhim:1)
Ondan başka ilâh yoktur.
Allah'tan başka ilâh yoktur.
Allah'ım, İsm-i Âzamının ve Resul-i Ekreminin hürmetine Nur risalelerinin İslâm âleminde, insanlar arasında devamlı olarak neşredilmesiyle Kur'ân hizmetinde bize kolaylık ihsan eyle. Âmin, âmin, âmin.
Allah onların günahlarını silip yerlerine iyilikler verir. (Furkan 70)
İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır. (Necm 39)
Yemin olsun Asra. İnsan muhakkak hüsrandadır. (Asr 1-2)
İnsan muhakkak hüsrandadır. (Asr 2)
Ancak îmân eden ve güzel işler yapanlar müstesnâ. (Asr 3)
Yemin olsun Asra. (Asr 1)
Ancak îmân edenler...
Yemin olsun Asra. (Asr 1)
Sâlih ameller, hayırlı işler.
Ancak, istina olanlar
Kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğun peygamberlerinin ve onlara tâbi olan sâlih kullarının yolu. (Fâtiha 7)
Ümmetimden bir taife Allah'ın emri gelinceye kadar [yani kıyâmetin kopmasına kadar] galibâne hak üzerinde devam edecektir. (Buhari, İ'tisam: 10; Müslim, İman: 247, İmâre: 170, 173, 174; Ebu Davud, Fiten: 1; Tirmizî, Fiten: 27, 51; İbn-i Mâce, Mukaddime: 1, Fiten: 9; Müsned 34,269, 278, 279; el-Hâkim, el-Müstedrek 449-450, 550)
Ancak îmân eden ve güzel işler yapanlar müstesnâ. (Asr 3)
Birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler. (Asr 3)
Yemin olsun Asra. (Asr 1)
Görmedin mi? Nasıl.. (Fil 1)
Onlara taşlar atıyorlardı. (Fil 4)
Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? (Fil 2)
Boşa çıkarmak. (Fil 2)
Rabbinin fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi? (Fil 1)
Fil sahipleri.
Fil
Dünya (sahipleri)
Onlara taşlar atıyorlardı. (Fil 4)
Boşa çıkarmak. (Fil 2)
Rabbinin fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi? (Fil 1)
Fil.
Dünya (sahipleri.)
Allah kimin kalbini İslâma açmışsa, o kimse Rabbinden bir nur üzere değil midir? (Zümer 22)
Allah'ın, kalbini İslâma açtığı kimse (Rabbinden bir nur üzere) değil midir?
İşte o.
O kimse Rabbinden bir nur üzeredir... (Zümer 22)
Rabbinden bir nur..
Allah'ın, kalbini İslâma açtığı kimse (Rabbinden bir nur üzere) değil midir?
Âlet ilimleri: Gramer, mantık, sarf, nahiv, belagat...
Yüksek ilimler: Tefsir, hadis, marifetullah, fıkıh, kelam...
Ey iman edenler.
Allah'ım, göğsümü îmâna ve İslâma aç
İşte o..
İslâm için..
Rabbinden bir nur... (Zümer 22)
Gerçekten size bir nur ve hakkı ap açık bildiren bir kitap gelmiştir. Allah o kitap vasıtasıyla selâmet yollarına eriştirir. (Mâide 15-16)
Ey insanlar! Size, Rabbinizden ap açık bir delil olan bir peygamber geldi ve size, (dünyanızı ve ahretinizi) aydınlatıcı ap açık bir nur (olarak Kur'ân'ı) indirdik. (Nisâ 174)
Allah'ın göğsünü açtığı o kimse.. (Zümer 22)
Gerçekten size geldi.
Allah'dan..
Bir nur..
Apaçık bildiren bir kitap.
Allah o kitap vasıtasıyla hidayet yollarına eriştirir.
Açık, apaçık
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Sizden biri, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? (Hucurât 12)
Ölü, ölmüş olduğu halde.
Ölü, meyyit, ölü olarak
Ölü iken îmân ile diriltip nura kavuşturduğumuz ve halk içinde o nur ile doğru yolda yürüyen kimse... (En'âm 122)
Ölü olarak, ölmüş olduğ halde.
Sizden biri hoşlanır mı?.. (Hucurât 12)
Sizden biri, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? (Hucurât 12)
Allah'ın adıyla..
Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)
Yaş ve kuru ne varsa ap açık bir kitapta yazılmıştır. (En'âm 59)
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)
Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi; üzerinize olsun.
Allah'a hamd olsun. Bu Rabbimin ihsânıdır.
Bâkî olan sadece Odur.
Birinci Şua
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
Ve Ondan yardım diliyoruz. Ve Ondan yardım diliyoruz.
Allah göklerin ve yerin nûrudur. Onun nûrunun misâli, bir lâmba yuvası gibidir ki, onda bir kandil vardır. Kandil de cam fânus içindedir. Cam fânus ise, inci gibi parlayan bir yıldıza benzer ki, ne doğuya, ne de batıya âit olmayan mübârek bir ağacın yakıtından tutuşturulur. Onun yakıtı, kendisine ateş dokunmasa bile ışık verecek kàbiliyettedir. O nûr üstüne nûrdur. Allah dilediğini nûruna kavuşturur. İnsanlara Allah böyle misaller verir. Çünkü Allah herşeyi hakkıyla bilendir. (Nûr 35)
Onun nûrunun misâli, bir lâmba yuvası gibidir ki, onda bir kandil vardır.
... bir lâmba yuvası ki, onda bir kandil vardır. (Nûr 35)
Cam fânus ise, inci gibi parlayan bir yıldıza benzer...
Yâ Rab! Nur isminle ve cemâlinle parlat yıldızımı.
Bir ağaçtan. (Nûr 35)
Hak ile bâtılı ayıran hikmet dolu Kur'ân'dan...
O nûr üstüne nûrdur. Allah dilediğini nûruna kavuşturur.
Dilediğini. (Nûr 35
Bir lâmba yuvası gibidir ki, onda bir kandil vardır. Kandil de cam fânus içindedir.
Bir lâmba yuvası gibidir.
Cam fanus içinde.
Kandil de cam fânus içindedir. Cam fânus ise, inci gibi parlayan bir yıldıza benzer...
Mübarek bir ağaçtan
Ne doğuya ne de batıya ait olan yakıt, zeytin ağacı, zeytin.
Onun yağı, yakıtı, kendisine ateş dokunmasa bile ışık verecek kabiliyettedir.
Onun yakıtı ışık verecek kàbiliyettedir...
Kendisine ateş dokunmasa bile, o bir nurdur.
Neredeyse, ...se bile, yakın zamanda.
Emrolunduğun gibi dosdoğru ol. (Hûd 112)
Hûd beni ihtiyarlattı. (Tirmizî, 56. Sûrenin tefsiri; el-Hâkim, el-Müstedrek 343)
Ve Emrolunduğun gibi dosdoğru ol. (Şûrâ 15)
O gün insanlardan şakîler ve saidler vardır. (Hûd 105)
Emrolunduğun gibi dosdoğru ol. (Şûrâ 15)
Bizim uğrumuzda cihad edenlere Biz yollarımızı gösteririz. (Ankebût 69)
Şüphesiz ki insan azgınlaşır. (Alâk 6)
Bizim uğrumuzda cihad edenler (Ankebût 69)
Onları hidayete erdiririz, onlara doğru yolumuzu gösteririz. (Ankebût 69)
And olsun ki Biz Sana, Seb'a Mesânî'yi (Fatiha süresini) verdik. (Hicr 87)
Seb'a Mesânî (iki defa tekrarlanan yedi, Fatiha süresi)
And olsun ki Biz Sana, Seb'a Mesânî'yi verdik. (Hicr 87)
Ölü iken îmân ile diriltip nûra kavuşturduğumuz ve halk içinde o nûr ile doğru yolda yürüyen kimse... (En'âm 122)
Ölü, ölmüş.
Ölü iken îmân ile diriltip nûra kavuşturduğumuz kimse... (En'âm 122)
Diriltip nûra kavuşturduğumuz ve halk içinde o nûr ile doğru yolda yürüyen kimse... (En'âm 122)
Ölü iken... kimse...
Ölü iken îmân ile diriltip nûra kavuşturduğumuz ve halk içinde o nûr ile doğru yolda yürüyen kimse, inkâr karanlıkları içinde kalıp da ondan hiçbir zaman çıkmayacak olan kimse gibi olur mu? (En'âm 122)
Ölü iken..
Ölü.
İnkâr karanlıkları içinde kalan kimse gibi... (En'âm 122)
Ölü.
Ölü olan kimse..
Şakîlere gelince... (Hûd 106)
Saidlere gelince, onlar da Cennette kalacaklardır. (Hûd 108)
Bedbaht olanlara gelince, onlar ateştedirler, orada onların (güçlükle ve fecî bir sesle) nefes alıp vermeleri vardır. (Hûd 106)
Allah'ın nûrunu üflemekle söndürmek isterler. (Tevbe 32)
Şakîlere gelince... (Hûd 106)
Gaybı hakkıyla ancak Allah bilir.
Cehennem ateşinde güçlükle ve fecî bir sesle nefes alıp verirler. (Hûd 106)
Cehennem ateşinde..
Yemin olsun burçlarla dolu gökyüzüne. (Burûc 1)
Mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara eziyet eden, sonra tevbe de etmemiş olan kimseler için Cehennem azâbıyla beraber bir başka yangın azâbı daha vardır. (Burûc 10)
Ölü olan... kimse...
Ve sizin için bir nur kılsın ki onunla yürürsünüz
Allah, delil ve mu'cizeleriyle hakkı ortaya çıkarır. (Yûnus 82)
Kelimeleriyle..
De ki: Elbette Rabbim beni dos doğru bir yola eriştirdi. (En'âm 161)
Dosdoğru bir yol... (En'âm 161)
Bir yol...
Elbette Rabbim beni dos doğru bir yola eriştirdi. (En'âm 161)
(Şualar sh: 700)
"(Allah'a iman eden,) hiç kopmayacak bir zincir-i nuranîye yapışır, temessük eder." (Bakara 256; Lokman 22)
Hiç kopmayacak bir zincir-i nuranî. (Bakara 256; Lokman 22.)
Allah hikmeti dilediğine verir de (ona hakkı hak, bâtılı bâtıl olarak gösterir.) (Bakara 269)
Onlara kitabı öğretecek, hikmeti (kâinatın yaratılış sırlarını ve gayesini) bildirecek ve onları inkâr ve isyan kirlerinden temizleyecek... (Bakara 129)
Sizi inkâr ve günah kirlerinden temizler, size Kur'an'ı, kâinatın gayesini ve sırlarını öğretir. (Bakara 151)
Alet ilimleri: sarf, nahiv, belagat, beyan, mantık...
Halbuki o âyetlerin tefsirini Allah'tan ve Allah'ın kendilerine ilimde derinlik ve istikamet ihsan ettiği kimselerden başkası bilemez. (Âl-i İmrân 7)
Fakat onlardan ilimde derinlik ve istikamet sahibi olanlar... (Nisâ 162)
Allah'tan başka.
Şüphesiz ki insan azgınlaşır. (Alâk 6)
Allah'tan başka.
Derinlik sahibi olanlar...
İlimde derinlik ve istikamet sahibi olanlar.
Ey insanlar! Size, Rabbinizden ap açık bir delil olan bir peygamber geldi ve size, dünyanızı ve âhiretinizi aydınlatıcı ap açık bir nûr olarak Kur'ân'ı indirdik. (Nisâ 174)
Apaçık.
Size geldi.
Apaçık bir delil.
Apaçık bir nur.
Size, ap açık bir delil olan bir peygamber geldi... (Nisâ 174)
Size, ap açık bir nûr olarak Kur'ân'ı indirdik. (Nisâ 174)
O, îmân edenler için bir hidâyet rehberi ve bir şifâdır. (Fussilet 44)
Ey Peygamber, eğer insanlar Senden yüz çevirirse, Sen de ki: 'Allah bana yeter. Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ben Ona tevekkül ettim.' (Tevbe 129)
De ki: 'Allah bana yeter. Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ben Ona tevekkül ettim.'
Allah bana yeter.
Allah bana yeter.
Şüphesiz Allah'a tâbi olan topluluk gerçek galiplerin tâ kendisidir. (Mâide 56)
O gün Allah'ın, peygamberin maiyetinde bulunan mü'minleri utandırmayacağı gündür. O gün onların nûru önlerinden ve sağlarından koşarak Cennete yol gösterirken, onlar da 'Ey Rabbimiz,' derler. 'Nûrumuzu tamamla ve bizi bağışla. (Tahrîm 8)
'Ey Rabbimiz,' derler. 'Nûrumuzu tamamla... (Tahrîm 8)
Bizi bağışla.
Biz Kur'ân'dan mü'minler için bir şifâ ve rahmet olan şeyi indiriyoruz. (İsrâ 82)
Mü'minler için bir şifâ ve rahmet olan şey...
Allah da onu dos doğru bir yola iletti. (Nahl 121)
Dos doğru bir yola eriştirdi. (En'âm 161)
Dosdoğru bir yol
Nûr
Rabbim beni dos doğru bir yola eriştirdi. (En'âm 161)
Onlardan yüz çevir. (En'âm 68)
Rabbim beni dos doğru bir yola eriştirdi. (En'âm 161)
Şüphesiz ki benim Rabbim hak ve adâlet üzeredir. (Hûd 56)
Bu yüce kitabın âyetleridir. (Yûnus 1; Yûsuf 1; Hicr 1; Ra'd 1; Şuara 2; Kasas 2; Lokman 2)
Tâ sîn. Bu, yüce Kur'an'ın âyetleridir. (Neml 1)
Bu, yüce Kur'an'ın âyetleridir. (Neml 1)
Bu yüce kitabın âyetleridir. (Yûnus 1; Yûsuf 1; Hicr 1; Ra'd 1; Şuara 2; Kasas 2; Lokman 2)
İşte bunlar, işte onlar.
Dos doğru bir yol... (En'âm 161)
Umulur ki Rabbimiz bize bundan daha hayırlısını verir. (Kalem 32)
Bu Kur'an, kudreti herşeye galip olan ve hikmeti herşeyi kuşatan Allah tarafindan indirilmiştir. (Zümer 1)
Ağaç dalları, filizler, furuat, teferruat. Her bir âyetin mânâ mertebeleri vardır; zâhirî (açık), bâtınî (açık ve görünür mânâsının içindeki, ehlinin anlayabileceği mânâ), haddi (kapsamı) ve muttala'ı (anlam çerçevesi) vardır. Bu dört mânâ tabakasından herbirinin de fürûatı (detayları), işaretleri, dalları ve ayrıntıları vardır. (bk. Ebu Yâ'lâ, el-Müsned 9:287; et-Taberânî, el-Mu'cemü'l-Evsat 1:236)
Bu Kur'ân, indirilmiştir. (Zümer 1)
"Surelerin başlarındaki huruf-u mukattaa İlahî bir şifredir. Hâs abdine, onlarla bazı işaret-i gaybiye veriyor. O şifrenin miftahı, o Abd-i Hâstadır, hem Onun veresesindedir." Mektubat ( 390 )
Bu Kur'an, kudreti herşeye galip olan ve hikmeti herşeyi kuşatan Allah tarafindan indirilmiştir. (Zümer 1)
Bu Kur'ân, indirilmiştir. (Zümer 1)
Hâ-mîm
"Surelerin başlarındaki huruf-u mukattaa İlahî bir şifredir. Hâs abdine, onlarla bazı işaret-i gaybiye veriyor. O şifrenin miftahı, o Abd-i Hâstadır, hem Onun veresesindedir." Mektubat ( 390 )
Bu Kur'an, kudreti herşeye galip olan ve hikmeti herşeyi kuşatan Allah tarafindan indirilmiştir. (Zümer 1)
Hâ mîm. Bu kitap, Rahmân ve Rahîm olan Allah tarafından indirilmiştir. (Fussilet 1-2)
İndirildi
Hâ mîm. Bu kitap, Rahmân ve Rahîm olan Allah tarafından indirilmiştir. (Fussilet 1-2)
Hâ-mîm
O gün insanlardan şakîler ve saidler vardır. (Hûd 105)
Saidlere gelince, onlar da Cennette kalacaklardır. (Hûd 108)
Cennet.
Saidlere gelince...
Saidler, mesut, mutlu olanlar.
O gün insanlardan şakîler ve saidler vardır. (Hûd 105)
Saidler, mutlu kimseler..
Cennette kalacaklardır. (Hûd 11:108.)
Ebedî olarak kalıcıdırlar. (Hûd 11:108.)
Saidlere gelince... (Hûd 108)
Ebedî olarak Cennette kalacaklardır. (Hûd 108)
Onlar Allah'ın nûrunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Fakat Allah nûrunu tamamlayacaktır -kâfirler hoşlanmasa da... (Saf 8)
(Onlar) Allah'ın nûrunu ağızlarıyla (söndürmek isterler. Fakat) Allah nûrunu tamamlayacaktır... (Saf 8)
Bu Yüce Kitabın âyetleridir. (Hicr 1; Ra'd 1; Yûsuf 1)
Tâ sin. Bunlar yüce Kur'ân'ın âyetleridir. (Neml 1)
Rabbim beni dosdoğru bir yola eriştirdi. (En'âm 161)
Şüphesiz ki benim Rabbim hak ve adâlet üzeredir. (Hûd 56)
Onlardan yüz çevir. (En'âm 68)
Onlar Allah'ın nurunu ağzıyla (söndürmek istiyorlar. Halbuki) Allah nûrunu tamamlayacaktır
Allah'ın nûrunu üflemekle söndürmek isterler. Allah nûrunu tamamlamaktan başka birşeye râzı olmaz -kâfirler istemese de.. (Tevbe 32)
Allah'ın nûrunu üflemekle söndürmek isterler. Allah ise nûrunu tamamlamaktan başka birşeye râzı olmaz... (Tevbe 32)
Damla denize delâlet eder.
Elif lâm râ. Bu bir kitap ki, insanları Rablerinin izniyle zulümattan çıkarman; kudreti herşeye galip olan ve her türlü hamde lâyık Allah'ın yoluna kavuşturman için onu Sana indirdik. (İbrahim 1)
İnsanları Rablerinin izniyle (inkâr karanlıklarından) îman nûruna...
Kudreti herşeye galip olan ve her türlü hamde lâyık olan Allah'ın yoluna...
Kudreti herşeye galip olan ve her türlü hamde lâyık olan Allah'ın...
İnkâr karanlıklarından. (İbrahim 1)
İnkâr karanlıkları. (İbrahim 1)
İnsanları çıkarsın. (İbrahim 1)
Elif lâm râ. Bu bir kitap ki, onu Sana indirdik... (İbrahim 1)
Sana
Elif lâm râ. Bu bir kitap ki, onu (Sana) indirdik... (İbrahim 1)
Onu (Kur'an'ı) indirdik
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Sen herşeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. (Bakara 32)
Elif lâm râ. Bu bir kitap ki, insanları Rablerinin izniyle zulümattan (karanlıklardan) nura çıkarman için onu Sana indirdik. (İbrahim 1)
İnsanları Rablerinin izniyle (inkâr karanlıklarından) îman nûruna...
Onlar dünya hayatını seve seve âhirete tercih ederler, halkı Allah yolundan alıkoyarlar ve doğru yolu eğri göstermeye çalışırlar. Öyleleri, haktan pek uzak bir sapıklık içindedirler. (İbrahim 3)
Halkı Allah yolundan alıkoyarlar..
Doğru yolu eğri göstermeye çalışırlar..
Onlar dünya hayatını seve seve...
Doğru yolu eğri göstermeye çalışırlar..
Allah'ın geçmişteki azap günleri (İbrahim 5)
Hak dini onlara açıklasın diye, her peygamberi Biz ancak kendi kavminin lisanıyla gönderdik. (İbrahim 4)
Resul, peygamber..
Kavmini karanlıklardan nûra çıkar ve Allah'ın geçmişteki azap günlerini onlara hatırlat. (İbrahim 5)
Allah'ın geçmişteki azap günlerini onlara hatırlat.
Sekizinci Şua -Üçüncü bir Keramet-i Aleviye
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
Siracü'n-Nur (Nur Kandili) gizliden gizliye yanıp intişar eder, yayılır.
Tebareke, Nûn, Mearic, Hümeze, Tekvir, Zariyat ve Necm Sûrelerinin hakkı için ve Ikterabet (Kamer) Sûresinin hakkı için, bütün işler bana yaklaşmış oldu. Hizb hizb, âyet âyet Kur'ân sûrelerinin hakkı için, bunları okuyanın okumaları adedince ve nazil olan âyet ve sûreler sayısınca, indirdiğin bütün faziletli kitapların faziletleri hakkı için ey Rabbim, Senden yardım diliyorum.
Tekvîr hürmetine...
Güneş dürülüp toplandığında. (Tekvîr 1)
Yemin olsun esip savuran rüzgâra. (Zâriyat 1)
Yemin olsun esip savuran rüzgâra. (Zâriyat 1)
Battığı zaman yıldıza andolsun. (Necm 1)
(Tûr 1)
(Zâriyat 1)
(Necm 1)
Kıyâmet yaklaştı, ay yarıldı. (Kamer 1)
Ve Ikterabet (Kamer) Sûresiyle bütün işler bana yaklaşmış oldu.
Hizb hizb, âyet âyet Kur'ân sûrelerinin hakkı için.
Ey Mevlâm, lütfunla indirdiğin bütün faziletli kitaplarının hakkı için Senden yardım diliyorum.
Yedi gökle yer ve onların içindekiler Onu tesbih eder. Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp tesbih etmesin. (İsrâ 44)
Ey Mevlâm! Âyetü'l-Kübrâ hürmetine, beni bütün sıkıntılardan kurtar.
Ve içine muhkem sırlar yerleştirilen Duhan Sûresinin hürmetine.
Kur'ân'da geçen bütün "Hâ, Mîm"lerde bulunan sırların hakkı için ve risalelere bölünmüş Nur'un hakkı için beni koru ey Nur!..
Onun nurunun misali... (Nûr 35)
Nur kandili, gizliden gizliye yanıp yayılır. Sirâcü's-Sürc (Kandiller Kandili), gizliden gizliye yanıp aydınlanır.
Rahîm, Celâl, Raûf, Münezzeh, Kuddûs isimlerinin nuruyla fitne ve dalâlet ateşi söndürülecek.
Gizliden gizliye yayılır.
Gizli olarak yakılıp aydınlatılır.
Gizlice.
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
Onun kuvveti herşeye galiptir ve O herşeyi hikmetle yapar. (İbrahim 4)
Siracü'n-Nur (nur kandili) yanıp parlıyor.
Celâl, Rahim, Raûf isimlerinin nuruyla.
"İzzet, azamet ve celâl ve kibriyadır." Ve Rahîm.
Süryanîce Raufdir.
Süryanîce Rahîm'dir.
Onun nuruyla dalâlet ve fitne ateşi söner.
Şüphesiz ki, Biz (Sana Kevser'i) verdik. (Kevser 1)
Ey fitne ve felâket asrına yetişen kişi! Şanı yüce Mevlâ'dan, her türlü fitne, bela ve musibetin şerrinden korunmayı iste ve yalvar ki o fitne, sıkıntı ve azabın şerrinden Seni korusun.
"Yani, ecnebi hurufarı bin üçyüz kırksekizde (1348) tamim edilecek, çoluk-çocuk, emirler ve fakirler icbar suretinde gece dersleriyle öğrenmeye çalışacaklar."
(Ecnebî harfleri gece dersleriyle) öğrenilmeğe çalışılacak.
Ey fitne ve dalâlet asrına erişen!
Ey o fitne ve felâket asrına yetişen Said!
İdrak eden, erişen.
"Kürd kalbidir. (Yani; tersinden okunuşudur.)"
Onunla fitne ve dalâlet ateşi söndürülecek.
Geniş mânâları içeren kasem, kıymetli dua ve İsm-i Âzam...
Hiç şüphesiz bu kıymetli münacat ve muazzam dua ve geniş mânâlar ihtivâ eden kasem ve İsm-i Âzam ve bu büyük gizli sır, dünya ve âhiret hazinelerinden bir hazinedir.
Sirâcü'n-Nur gizliden gizliye yanıp yayılıyor; Sirâcü's-Sürc (Kandiller Kandili), gizliden gizliye yanıp aydınlanıyor.
Sonsuz izzet, azamet, celâl ve kibriya sahibi, bütün kusur ve noksanlıklardan münezzeh olan Zât-ı Rahîm'in nuruyla küfrün ateşi söndürülür.
Ma'bûd-u bilhak (el-İlâh) Hû, Samed, Zü'l-Batş (Düşmanlarını kıskıvrak yakalayan), Cebbar (Hükmüne karşı konulmaz) ve Halîm olan Zâtın yardımıyla (o nûr) düşmanlarının ateşini bastıracak.
Nurun kandili gizli olarak yakılıp apaçık aydınlatılır.
Kandiller kandili gizli olarak tutuşturulur; o da tenevvür eder.
Celâl ve Hâlık isimlerinin nuru, Kuddüs isminin bereketi ve kibriyan ile dalâlet ve fitne ateşi söndürülür.
Allah, Hû, Samed, Kahhar isimleriyle ve savaş deniziyle, yükselen düşmanlık ateşi söndürülür.
Allah, Hak, Cemîl, Vedûd ve Mucîb isimlerinin hürmetine;
Mürîd, Cemîl, Zahir isminle taksim edilen, yüce olan ve yüceltilen ayetlerin (ve tefsirlerinin) şanı hürmetine...
Yüce olan ve yüceltilen ayetlerin (ve tefsirlerinin) şanı hürmetine.
Yüce olan ve yüceltilen ayetlerin
Mülk (Tebareke) hakkı için.
Ondan sonra.
"Yani "İsm-i Adl ve ism-i Hakemin tecellîsiyle ve adalet ve mizanıyla ve intizam ve hikmetiyle dünya tamir edilir, tahripten kurtulur."
"O iki ismin râyiha-i tayyibesiyle ve çok hoş kokularıyla, dünya güzel kokular alır, attar dükkânı gibi râyiha-i tayyibe verir."
İsm-i Adl..
Yıldızımı parlat.
Siracü'n-Nur (nur kandili) yanıp parlıyor.
Ey kadri yüce olan ismin taşıyıcısı!
Muazzam isim.
"Hazine-i esrar olan بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ile başladım. Ruhum, onunla o hazineyi keşfetti"
Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman. (Nasr 1)
Yâ Rab! Nur isminle ve cemâlinle parlat yıldızımı, .. Günler ve asırlar boyunca Sensin buna kàdir olan ey Nur.
Yâ Rab! Nur isminle ve cemâlinle parlat yıldızımı parlat.
Yıldızımı parlat.
Siracü'n-Nur (nur kandili) yanıp parlıyor.
Yâ Rab! Âyetü'l-Kübrâ hakkı için beni bütün sıkıntılardan kurtar, eman ve emniyet ver.
Güzel isimlerin ile beni sıkıntı ve perişaniyetten koru.
Öyle nurlu harfler ki Mars yıldızı gibi yücedir. Asâ-yı Mûsa ismiyle karanlıklar dağılır.
Esma-i Hüsna hakkı için beni teşettütten, perişaniyetten koru, kurtar.
Öyle nurlu harfler ki Mars Yıldızı gibi yücedir.
Asâ-yı Mûsa ismiyle bütün karanlıklar dağılır.
Âyetü'l-Kübrâ hakkı için..
Sözdeki birbirine bağlı, işaretli manalar; telvihler, telmihler gibi.
Ayet-ül Kübra hakkı için: "Ya Rab! Beni kurtar, eman ve emniyet ver"
Esma-i Hüsnanın, güzel isimlerinin hakkı için.
Esma-i Hüsna hakkı için beni teşettütten, perişaniyetten koru, kurtar.
"Hazine-i esrar olan بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ile başladım. Ruhum, onunla o hazineyi keşfetti"
Esma-i Hüsna hakkı için beni teşettütten, perişaniyetten koru, kurtar.
Öyle nurlu harfler ki Mars yıldızı gibi yücedir.
Asâ-yı Mûsa ismiyle bütün karanlıklar dağılır.
Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlediysek bizi onunla hesaba çekme. (Bakara 286)
Rabbinin nimetini de yâd et. (Duhâ 11)
İçinde sırların dürülü olduğu hazinelerin keşfine ruhum onunla ulaştı.
Ey celâl sahibi Allah'ım, bana ilmin sırlarını lütfunla bildir, Seninle anlaşılır onlar ya Halîm!
Bu sözler Muhammedin (a.s.m.) amcasının oğlu Ali'nindir (r.a.) ve yaratılmış olan herşey hakkındaki ilimlerin sırlarını toplamıştır.
Yaratılmış olan herşey hakkındaki ilimlerin sırlarını toplamıştır.
Nurun kandili tutuşturulur.
Ondan sonra.
"Adl" ismi ve ondan sonra. Yirmiyedinci Söz'ün zeyline işaret: Sahabeler hakkında.
Otuzbirinci Söz'ün zeyline işaret: Şakk-ı Kamer Mu'cizesine dair.
Tehmiz (Hümeze) Sûresi.
Gaybı Allah'tan başka kimse bilmez.
Doğrusunu Allah bilir.
Hatâ ve günahlarımdan, yanılgı ve yanlışlıklarımdan dolayı Allah'tan mağfiret diliyorum. Risale-i Nur'un okunan, yazılan ve havada temessül eden harflerinin dünyada, berzahta ve âhiretteki hayatımın dakikalarının âşireleriyle çarpımından çıkan netice kadar, iman ve Kur'ân nimetinden dolayı Allah'a hamd olsun.
Allah'ım Muhammed Aleyhisselâtü Vesselâma, Onun âl ve ashabına da o kadar salât ve selam et. Bize ve Nur talebelerine de o kadar rahmet eyle. Âmin. Hamd Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Sen herşeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. (Bakara 32)
Yâ - Sin..
Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.
Benden sonra hilâfet otuz sene devam edecektir." Müsned 220, 221, 273; Ebu Davud, Sünnet: 8; Tirmizi, Fiten: 48.
Otuz.
Otuz sene.
Biz sana (fetih yolu) açtık. (Fetih 1)
Eğer ümmetim istikamet üzere olursa ömrü (İslâmiyetin hakimiyeti) bir gün (bin sene), aksi halde yarım gün (beş yüz sene) olacaktır.
Benden sonra hilafet..
Muhakkak.
Hilafet.
Benden sonra.
Muhakkak hilafet..
Otuz sene.
Otuz
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki, Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin. (Bakara 32)
Onsekizinci Lem'a
Risale-i Nur'dan haber veren Birinci Keramet-i Aleviye Risalesidir. Teksir Lem'alar ve Teksir Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî mecmualarında neşredilmiştir.
Yirmisekizinci Lem'a
Risale-i Nur'dan haber veren İkinci Keramet-i Aleviye risalesidir. Tamamı teksir Lem'alar mecmuasında, Keramet-i Aleviye kısmı ise teksir Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî mecmuasında neşredilmiştir.
Sekizinci Lem'a - Keramet-i Gavsiye Risalesi
Sekizinci Lem'a, 1933'te, Barla'da telif edilmiştir.
Huzur ânımda fikren gittim, kalplerde tecelli eden ve bütün zamanları dahi kaplayacak bir sevgili gördüm.
Âhirzamanın fitnelerine yetişip düştüğün zaman, benim dua ve himmetimi kendine vesile ve şefaatçi yap.
Allah'ın izniyle ve kuvvetiyle senin imdadına yetişeceğim. Doğuda, batıda ve hangi belde de olursa olsun, o fitne ve belâ asrının her şer ve fitnesinden, Allah'ın izniyle ve havl-i kuvvetiyle onun koruyucusuyum.
Ey benim şiirimi, meslek ve meşrebimi ve mücahedelerimi dile getiren müridim, "Sözler"ini söylemekten korkma. Muhakkak ki sen, inâyet gözüyle gözetilip korunmaktasın.
Zamanın Abdülkâdir'i ol. Muhabbetimde sâdık olduğundan ve ihlâsa çalıştığından, geçiminde dahi ismin gibi mes'ud olasın.
Ben Abdülkadir-i Geylâni'yim. Ceddim Allah'ın Resûlu Muhammed-i Arabidir. Şeref ve hükümranlığım mânen devam edecek.
Geçiminde mesud olacaksın.
"Vaktin Abdülkadirî'si ol."
Kâdirî.
Zaman.
"Korkma, sözlerini söyle"
"Korkma, sözlerini söyle"
Sen, inâyet gözüyle gözetilip korunmaktasın.
"Ey biçare! Sen Darü'l-Hikmeti'l-İslâmiyede bir âzâ olmak cihetiyle güya bir hekimsin, ehl-i İslâmın mânevi hastalıklarını tedavi ediyorsun. Halbuki, en ziyade hasta sensin. Sen, evvel kendine tabib ara, şifa bul; sonra başkasının şifasına çalış."
Bizden öncekilerin güneşleri battı, bizim güneşimiz ise ebediyete kadar batmayacaktır.
Ben müridime...
Müridim.
Müridime, mürîdim için.
"Vaktin Abdülkadirî'si ol."
Muhabbetimde sadık olduğundan ve ihlâsa çalıştığından, geçiminde dahi ismin gibi mes'ud olasın.
Ameller niyetlere göredir. (Buharî, Bed'ü'l-Vahy: 1, Îmân: 41, Nikâh: 5, Talâk: 11, Menâkıbu'l-Ensâr: 45, Itk: 6, Eymân: 33, Hıyel: 1; Müslim, İmâre: 155; Ebu Davud, Talâk: 11; Tirmizî, Fedâilü'l-Cihâd: 16; Nesâî, Tahâra: 59, Talâk: 24, Eymân: 19; İbn-i Mâce, Zühd: 26; Müsned 25, 43)
Ey benim nazmımı, meslek ve meşrebimi ve makalâtımı söyleyen...
Müridim için , mürîdime.
Müridim...
Söyleyen, okuyan.
Kadirî (Abdülkadiri Geylânî (k.s.)
Mesud...
Âkibet ise, Allah'ın emir ve yasaklarına karşı gelmekten sakınanlarındır. (A'râf 128, Hûd 49, Kasas 89)
Gaybı Allah'tan başka hiç kimse bilmez. (Neml 65 den iktibasen)
En doğrusunu Allah bilir.
Ey benim nazmımı, meslek ve meşrebimi ve makalâtımı söyleyen...
Nazmımı (Risalelerdeki diziliş)
Risale-i Nur..
Nur kitapları, risaleler..
Ey benim nazmımı, meslek ve meşrebimi ve makalâtımı söyleyen, onları söyle, korkma!
"Yâ Risaletü'n-Nur ve Sözler sahibi! Bana bak. Gafil davranma! Bin üç yüz otuz ikide mücahedeye başla. Sözleri korkma yaz, söyle."
Gerçek bilgi Allah katındadır.
Onu söyle! Korkma!
Ey Risaletü'n-Nur'un müellifi, mücahede et, korkma sözlerini söyle!
Vaktin Abdülkadir'i ol, lillâh için ihlâs-ı etemmi kazan. Muhabbetimde sadık ve çalışmanda muhlis isen, maişetinde de mes'ud olursun.
İlm-i cifirle mânâsı:
"Ey Said! Sen, zamanın Abdülkadiri ol, ihlâs-ı tâmmı kazan, fakrınla beraber maişetini düşünme, nâstan minnet alma; ismin 'Said' olduğu gibi maişette de mes'ud olacaksın. Muhabbetimde sadık olduğundan ve ihlâsa çalıştığından, Hulusi gibi muhlis talebeler ve yardımcılar ve Süleyman, Bekir gibi sadık hizmetkârlar ve Sabri gibi tam takdir edici ve ciddi müştak talebeler size verilmiş."
Ben müridimin muhafızıyım korktuğu şeylerden. Korurum havl ve izn-i İlâhî ile onu her fitne ve şerden.
İlm-i cifirle mânâsı:
"On dördüncü asırda 'el-Kürdî' lakabıyla yâdedilen Molla Said, benim müridimdir. O fitne ve belâ asrının her şer ve fitnesinden, Allah'ın izniyle ve havl-i kuvvetiyle onun muhafızıyım."
Müridim şark ve garbın ne zaman neresinde bulunsa; hangi beldeye seyr ü seyahate mecbur olsa havl ve kuvvet-i Rabbanî ile ona imdat ve istimdat ederim.
İlm-i cifirle mânâsı:
"O Gavs'ın müridi olan Said el-Kürdî, Rusya'da esaretle As-ya'nın şark-ı şimalîsinde ve ehl-i bid'anın eliyle Asya'nın garbına nefyolunarak kaldığı miktarca ve Sibirya taraflarından firar edip fevkalâde çok bilâdı seyr ü seyahat etmeye mecbur olduğu zaman, Allah'ın izniyle, havl ve kuvvet-i Rabbânî ile ona imdat etmişim ve istimdadına yetişmişim."
Benim nazmımı, yani meslek ve meşrebimi ve mücahedatımı gösteren makalâtımı söyle, korkma! Muhakkak ki sen inayet-i İlâhiyenin hıfzındasın.
İlm-i cifirle mânâsı:
"Bediüzzaman Molla Said" namıyla yâd olunan ve evrad-ı muntazamasını okuyan müridine der ki: "Benim nazmımı, yani meslek ve meşrebimi ve mücahedatımı gösteren makalâtımı söyle. Yani, nazmımdan murad, senin risalelerin ve Sözlerin ve Mektubatındır."
Onu söyle, korkma.
"Bin üç yüz otuz ikide o Sözler ile mücahedeye başla. Sen inayet-i İlâhiyenin hıfzındasın."
Okuyan, söyleyen.
Nazmımı, makâlâtımı (yani, Risale-i Nurları)
Said-i Kürdî'nin kelimatı; Risale-i Nur.
Onu söyle! Korkma!
Allah'ın izniyle ve havl-i kuvvetiyle müridimin muhafızıyım.
Hafız, muhafaza eden, Kur'an-ı Kerimi ezberleyen.
O fitne ve belâ asrının her şer ve fitnesinden, Allah'ın izniyle ve havl-i kuvvetiyle onun muhafızıyım.
Nimeti zikrederek, anarak.
Doğuda, batıda ve hangi beldede olursa olsun, Allah'ın izniyle ve kuvvetiyle müridimin imdadına yetişirim.
Müridim, şarkta (doğuda, Rusya'da) esarette olduğu zaman...
Batıda iken.
Batı, garb. Güneşin battiği taraf..
Batıda iken..
"Şeyh Sa'di-i Şirâzî'nin Bostan'ından"
Meâli: Yani, "Gel, bak, güller bağı şeklinde hakikat gülleri açılmış. Böyle hakikat bahçesinde hiçbir bülbül, böyle şirin, hoş nağme etmemiştir. Nasıl oluyor ki, böyle bir bülbül öldükten sonra onun kemiklerinden güller açılmasın."
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
"Şarkta yahut Garpta yahut mağarada yahut dalgalı, azgın denizde beni çağırdığı vakit onun imdadına yetişeceğim."
Müridim
...ı zaman.
Batıda beni çağırdı.
Mecmuatü'l-Ahzab'ın ikinci cildinin 379'uncu sahifesinde Hazret-i Gavs'ın "Virdü'l-İşâ" namındaki münâcâtında şu fıkra var.
Kurtuluşa eren ve başkasını da selâmet sahiline ulaştıran kimse, (Allah'ın kendine yakın kıldığı) mutlu (saîd) kimsedir.)
Helâk olanlar ise, Allah'ın hayırdan uzaklaştırdığı azaba atılacak olan bedbaht (şâki) kimselerdir.
O gün onlardan bedbaht (şakî) da, mutlu (saîd) olan da vardır. (Hûd 105)
"Sözleriyle selâmete isal edici" Kurtuluşa eren ve başkasını da selâmet sahiline ulaştıran
Allah'ın kendine yakın kıldığı mutlu (saîd) kimse
Onlardan bedbaht (şakî) olan.
İzzetli ve mes'ud yaşarsın.
Helâk olanlar ise, Allah'ın hayırdan uzaklaştırdığı azaba atılacak olan bedbaht (şâki) kimselerdir.
Kurtuluşa eren ve başkasını da selâmet sahiline ulaştıran kimse, Allah'ın kendine yakın kıldığı mutlu (sâîd) kimsedir.
Helâk olanlar ise, Allah'ın hayırdan uzaklaştırdığı azaba atılacak olan bedbaht (şâki) kimselerdir.
Allah'a hamd olsun ki bu Rabbimin fazlındandır.
Yatsı virdi. Bu münacat ve dua, Şeyh Ahmed Ziyaeddin-i Gümüşhanevî'nin üç ciltlik bir duâ mecmuası olan Mecmuat-ul Ahzab eserinde geçmektedir. Bu vird, Hz. Abdulkadir-i Geylani'ye aittir. Mecmuatü'l-Ahzab'ın ikinci cildinin 379'uncu sayfasındadır.
Gaybı hiç kimse bilemez; onu ancak Allah bilir. (Neml 65)
Görünmeyen âlemleri bilen Odur. O hiç kimseyi gaybdan açıkça haberdar etmez. Ancak peygamberlerden bildirmek istediği müstesnâdır. (Cin 26-27)
Yaş ve kuru ne varsa ap açık bir kitapta yazılmıştır. (En'âm 59)
O gün insanlardan şakîler ve saidler vardır. (Hûd 105)
Emrolunduğun gibi dosdoğru ol. (Hûd 112)
Sure-i Hud beni ihtiyarlattı. (Tirmizî, Tefsîru Sûre 56:6.)
Emrolunduğun gibi dosdoğru ol. (Hûd 112)
Emrolunduğun gibi dosdoğru ol. "Fâ-yı atıf hariç olarak.."
Dosdoğru ol.
Rabbinin nimetini de yâd et. (Duhâ 11)
Şüphesiz Allah'a tâbi olan topluluk gerçek galiplerin tâ kendisidir. (Mâide 56)
Âhirzamanın fitnelerine yetişip düştüğün zaman, benim dua ve himmetimi kendine vesile ve şefaatçi yap.
İlm-i cifirle mânâsı: "Yâ Said! Âhirzamanın fitnelerine yetişip düştüğün zaman, benim dua ve himmetimi kendine vesile ve şefaatçi yap. İnşaallah, senin herşeyinde ve her işinde uzun bir zamanda, yani tufûliyet zamanından, tâ ihtiyarlığın vaktinde işkenceli esaretine kadar, yani bin iki yüz doksan dörtten, tâ bin üç yüz kırk beş, belki altmış dörde, daha ziyade bir zamana kadar Allah'ın izniyle ve kuvvetiyle senin imdadına yetişeceğim."
Ümmetimden bir taife kıyamet gününe kadar galibâne hak üzerine olacaktır. (Bu hadis-i şerif, hadîs kaynaklarında bu lâfızlarla rivayet edildiği gibi, aynı mânâyı ifade eden farklı lâfızlarla da rivayet edilmiştir. Buharî, İ'tisam: 10; Müslim, İman: 247, İmâre: 170, 173, 174; Ebu Davud, Fiten: 1; Tirmizî, Fiten: 27, 51; İbni Mâce, Mukaddime: 1, Fiten: 9; Müsned 34, 269, 278, 279; el-Hâkim, el-Müstedrek 449-450.)
Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlediysek bizi onunla hesaba çekme. (Bakara 286)
Allah makbul kılsın, kabul etsin.
Allah bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve şerikten münezzehtir.
Bütün hamd, minnet ve şükürler Allah'a aittir.
Allah en büyüktür (Akla gelebilecek her şeyden daha büyüktür).
Allah'tan başka ilâh yoktur.
Milyon kere salât ile milyon kere selâm Senin üzerine olsun ey Allah'ın Resûlü.
Biz senin göğsüne genişlik vermedik mi? (İnşirah 1)
Gerçekten her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. (İnşirah 6)
Allah'ın yardımı geldiği zaman. (Nasr Sûresi: 1)
Bâkî olan sadece Odur.
Allah'a milyonlarca kez hamd olsun ki, bu Rabbimin bir ihsânıdır.
Ölüm gelip çatmadan evvel, şehvanî ve nefsanî hislerinizi terk etmek suretiyle bir nevi ölünüz. (el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ 29)
Bir saat tefekkür, bir sene nafile ibadetten daha hayırlıdır. (el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ 310; Gazâlî, İhyâu Ulûmi'd-Dîn 409 (Kitâbu't-Tefekkür); el-Heysemî, Mecmau'z-Zevâid,1:78)
Allah'a hamd olsun. Bu Rabbimin ihsânıdır.
Şüphesiz ki Kur'ân'ı Biz indirdik ve onu koruyacak olan da Biziz. (Hicr 9)
Gizlice nurlanma.
Kur'ân güneşinin nurları hükmünde olan Risale-i Nur'u ihsan eden Allah'a hamd olsun.
Akıl ve teslimiyetle ilgili delillerle desteklenmiş...
Ben sözlerimle Muhammed'i (a.s.m.) övmüş olmadım; aslında sözlerimi Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmla övmüş ve güzelleştirmiş oldum. (Hassan b. Sâbit (r.a.) ait bir sözdür. İbn-i Esir, el-Meselü's sair, 2/357; el- Kalkeşendî, Subhu'l Aşa, 2/321; İmam-ı Rabbanî, Mektubât, 1/58, 44. Mektub.)
Ben sözlerimle Risale-i Nur'u övmüş olmadım; aslında sözlerimi Risale-i Nur'la övmüş ve güzelleştirmiş oldum.
Şifâ dilemek.
Şefaat istemek.
Eğer vermek istemeseydi, istemek vermezdi.
Bâkî olan sadece Odur.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Ey yer (suyunu) yut ... (Gemi) Cûdî dağına oturdu. (Hûd 44)
Gizliden gizliye yanıp aydınlanıyor.
Ümmetimin âlimleri İsrâiloğullarının peygamberleri gibidir. (Bu hadis-i şerif kaynaklarda haber-i meşhur olarak geçmektedir. el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ: 2:64; Tecrîd-i Sarîh Tercemesi 107)
Zarara razı olana merhamet edilmez
Gaybı Allah'tan başkası bilemez.
Öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını affedenler... (Âl-i İmrân 134)
Onlar dünya hayatını seve seve âhirete tercih ederler. (İbrahim 3)
Kendilerine nimet verdiklerinin... (Fâtiha 7)
Ümmetimden bir taife, Allah'ın emri gelinceye kadar (yani kıyâmetin kopmasına kadar) hak üzere galip olacaktır. (Buhari, İ'tisam: 10; Müslim, İman: 247, İmâre: 170, 173, 174; Ebu Davud, Fiten: 1; Tirmizî, Fiten: 27, 51; İbni Mâce, Mukaddime: 1, Fiten: 9; Müsned 34,269, 278, 279; el-Hâkim, el-Müstedrek 449-450, 550)
Asra yemin olsun. (Asr 1)
İman edenler salih amel işleyenler müstesna. (Asr 3)
Muhakkak ki sen inayet gözüyle gözetilip korunmaktasın.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)
Risale-i Nur harflerinin sayısınca Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla. Regaib gecesindeki yağmur damlaları sayısınca size selam olsun.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Bâkî olan sadece Odur.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Bâkî olan sadece Odur.
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Onlar Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Fakat Allah nurunu tamamlayacaktır -kâfirler isterse hoşlanmasınlar. (Saf 8)
(Gayb perdesi açılsa) yakînim (şüphesizliğim) artmayacaktır. [Hz. Ali (r.a.)]
Ey (felâket asrına) ulaşan!
Zamanın kâdirîsi ol. (Abdülkadir Geylânî ol!)
Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)
Yazılan ve okunan Risale-i Nur harfleri sayısınca Allah'ın rahmeti Onun üzerine olsun! Amin.
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
Onlara söyle ki: Allah'ın lütfuyla ve rahmetiyle -ancak bununla- ferahlansınlar. Bu, onların dünyada toplayıp durduklarından daha hayırlıdır. (Yûnus 58)
Elif, Lam, Ra.
Ha, Mim.
Ben sözlerimle Muhammed'i (a.s.m.) övmüş olmadım; aslında sözlerimi Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmla övmüş ve güzelleştirmiş oldum. (Hassan b. Sâbit (r.a.) ait bir sözdür. İbn-i Esir, el-Meselü's sair, 2/357; el-Kalkeşendî, Subhu'l Aşa, 2/321; İmam-ı Rabbanî, Mektubât, 1/58, 44. Mektub.)
Yani, "Kur'ân'ın hakaik-i i'câzını ben güzelleştiremedim, güzel gösteremedim. Belki Kur'ân'ın güzel hakikatleri benim tabiratlarımı da güzelleştirdi, ulvîleştirdi."
O herşeye kâdirdir. (Hûd 4; Rum 50; Şûrâ 9; Mülk 1)
Rabbimin bu ihsanından dolayı Allah'a hamd olsun.
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin. (Bakara 32)
Allahım! Efendimiz Muhammed'e ve âl ve ashabına Senin razı olacağın ve Onun lâyık ve müstehak olduğu bir rahmetle ve pek kesretli bir selâmetle salât ve selâm et. Âmin.
Allah'ım, İsm-i Âzamın sırrı hakkına bu risâlenin nâşirini Furkânının inâyetlerinin ve kerâmetlerinin mazharı eyle. Amin, amin, amin.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)
Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi; sonsuza kadar sürekli üzerinize olsun.
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik. (Enbiyâ 107)
Allah'ın rahmeti ve bereketi sizin üzerine olsun.
Seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik. (Enbiyâ 107)
Allah'ın rahmeti onun sonsuza dek, ebediyyen üzerine olsun.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)
Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi; sonsuza kadar sürekli üzerinize olsun.
Bâkî olan sadece Odur.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)
Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi; sonsuza kadar sürekli üzerinize olsun.
Rableri onlara tertemiz bir içki içirir. (İnsan 21)
Sen de beni görürsün. (A'râf 143)
Bâkî olan sadece Odur.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)
Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. (Bakara 163; Âl-i İmrân 2; Haşir 22)
De ki: O Allah'tır. (İhlâs 1)
Hû (O, Allah)
Hû (O, Allah)
Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. (Bakara 163; Âl-i İmrân 2; Haşir 22)
De ki: O Allah'tır. (İhlâs 1)
Hû (O, Allah)
Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. (Bakara 163; Âl-i İmrân 2; Haşir 22)
De ki: O Allah'tır. (İhlâs 1)
Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. (Bakara 163; Âl-i İmrân 2; Haşir 22)
De ki: O Allah'tır. (İhlâs 1)
Hû (O, Allah)
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
Allah göklerin ve yerin nurudur. (Nûr 35)
İlâhî, Sen benim Rabbimsin; ben ise kulum. Sen Hâlıksın, ben ise mahlûk. Sen Rezzâksın, ben ise merzuk...
Yahut onların amelleri, derin bir denizin karanlıklarına benzer ki, o denizi üst üste dalgalar kaplamış, dalgaları da bulutlar örtmüştür. Karanlıklar birbiri üstüne öylesine bastırmıştır ki, elini uzatsa onu dahi göremez olur. İşte, Allah'ın nur vermediği kimsenin nurdan hiçbir nasibi yoktur. (Nûr 40)
Göklerin ve yerin Rabbi. (Duhân 7)
Güneşi ve ayı emrine boyun eğdirdi.
Göklerin ve yerin Rabbi. (Duhân 7)
Meleklerin ve ruhun Rabbi.
And olsunki dünya semâsını Biz kandillerle süsledik. (Mülk 5)
Güneşi ve ayı emrine boyun eğdirdi. (Ra'd 2)
Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali, bir lâmba yuvası gibidir ki, onda bir kandil vardır. Kandil de cam fanus içindedir. Cam fanus ise, inci gibi parlayan bir yıldıza benzer ki, ne doğuya, ne de batıya ait olmayan mübarek bir ağacın yakıtından tutuşturulur. Onun yakıtı, kendisine ateş dokunmasa bile ışık verecek kabiliyettedir. O nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna kavuşturur. (Nûr 35)
İmânın ve Kur'ân'ın nurundan dolayı Allah'a hamd olsun.
Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz. (Fâtiha 5)
Kulluk ederiz.
Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, âlemlerin rabbi olan Allah'a mahsustur. (Fâtiha 2)
Şehadet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. Yine şehâdet ederim ki, Hz. Muhammed (a.s.m.) Allah'ın Resûlüdür.
Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz. (Fâtiha 5)
Kulluk ederiz.
Ey insanlar, Rabbinize kulluk edin." (Bakara 21)
Ancak Sana kulluk ederiz. (Fâtiha 5)
Birşey sabit olduğunda, bütün levazımatıyla birlikte sabit olur.
İman ve Kur'ân nurundan dolayı Allah'a hamd olsun.
Kulluk ederiz.
Yardım isteriz. (Fâtiha 5)
Ancak Senden yardım isteriz. (Fâtiha 5)
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Allah onların günahlarını silip yerlerine iyilikler verir. (Furkan 70)
Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsrâ 44)
.