Nebe 1

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Önceki Ayet: Mürselat 50Nebe SuresiNebe 2: Sonraki Ayet

Meali: {Meâric'den sonra inmiştir; ilk Mekkî sûrelerden olup 40 âyettir. "Nebe'" haber demektir. Kıyamet haberlerini ihtiva ettiği için bu ad verilmiştir.}

1- Birbirlerine neyi soruyorlar?

Kur'an'daki Yeri: 30. Cüz, 581. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Hakikat-i haşriyenin hadsiz bürhanlarından sair erkân-ı imaniyeden gelen şehadetlerin hülâsasından çıkan bir bürhanı, gayet muhtasar bir surette beyan eder. Şöyle ki:

Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâmın risaletine delâlet eden bütün mu’cizeleri ve bütün delail-i nübüvveti ve hakkaniyetinin bütün bürhanları, birden hakikat-i haşriyenin tahakkukuna şehadet ederek ispat ederler. Çünkü bu zatın bütün hayatında bütün davaları, vahdaniyetten sonra haşirde temerküz ediyor. Hem umum peygamberleri tasdik eden ve ettiren bütün mu’cizeleri ve hüccetleri, aynı hakikate şehadet eder. Hem وَ بِرُسُلِهٖ kelimesinden gelen şehadeti bedahet derecesine çıkaran وَ كُتُبِهٖ şehadeti de aynı hakikate şehadet eder. Şöyle ki:

Başta Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın hakkaniyetini ispat eden bütün mu’cizeleri, hüccetleri ve hakikatleri, birden hakikat-i haşriyenin tahakkukuna ve vukuuna şehadet edip ispat ederler. Çünkü Kur’an’ın hemen üçten birisi haşirdir ve ekser kısa surelerinin başlarında gayet kuvvetli âyât-ı haşriyedir. Sarîhan ve işareten binler âyâtıyla aynı hakikati haber verir, ispat eder, gösterir. Mesela

اِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ اِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَىْءٌ عَظٖيمٌ

اِذَا زُلْزِلَتِ الْاَرْضُ زِلْزَالَهَا

اِذَا السَّمَٓاءُ انْفَطَرَتْ

اِذَا السَّمَٓاءُ انْشَقَّتْ

عَمَّ يَتَسَٓاءَلُونَ

هَلْ اَتٰيكَ حَدٖيثُ الْغَاشِيَةِ

gibi otuz kırk surelerin başlarında bütün kat’iyetle hakikat-i haşriyeyi kâinatın en ehemmiyetli ve vâcib bir hakikati olduğunu göstermekle beraber, sair âyetlerinde dahi o hakikatin çeşit çeşit delillerini beyan edip ikna eder.

(9. Şua)


Mesela, Sure-i عَمَّ ye dikkat edilse öyle bir üslub-u bedî’ ile âhireti, haşri, cennet ve cehennemin ahvalini öyle bir tarzda gösteriyor ki şu dünyadaki ef’al-i İlahiyeyi, âsâr-ı Rabbaniyeyi o ahval-i uhreviyeye birer birer bakar, ispat eder gibi kalbi ikna eder. Şu suredeki üslubun izahı uzun olduğundan yalnız bir iki noktasına işaret ederiz. Şöyle ki:

Şu surenin başında kıyamet gününü ispat için der: Size zemini güzel serilmiş bir beşik; dağları hanenize ve hayatınıza defineli direk, hazineli kazık; sizi birbirini sever, ünsiyet eder çift; geceyi hâb-ı rahatınıza örtü; gündüzü meydan-ı maişet; güneşi ışık verici, ısındırıcı bir lamba; bulutları âb-ı hayat çeşmesi gibi ondan suyu akıttım. Basit bir sudan bütün erzakınızı taşıyan bütün çiçekli, meyveli muhtelif eşyayı kolay ve az bir zamanda icad ederiz. Öyle ise yevm-i fasl olan kıyamet sizi bekliyor. O günü getirmek bize ağır gelemez.

İşte bundan sonra kıyamette dağların dağılması, semavatın parçalanması, cehennemin hazırlanması ve cennet ehline bağ ve bostan vermesini gizli bir surette ispatlarına işaret eder. Manen der: “Madem gözünüz önünde dağ ve zeminde şu işleri yapar. Âhirette dahi bunlara benzer işleri yapar.” Demek surenin başındaki dağ, kıyametteki dağların haline bakar ve bağ ise âhirde ve âhiretteki hadikaya ve bağa bakar. İşte sair noktaları buna kıyas et, ne kadar güzel ve âlî bir üslubu var, gör.

(25. Söz)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]