Bayezid-i Bistami

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Bayezid-i Bistamî ilk büyük mutasavvıflardan ve büyük evliyalardandır. Dedesi aslen İranlı Mecûsî bir din adamıyken müslüman olmuştur. 103 üstattan faydalandığını söyledi. Tasavvufun doğuş devrinde yaşayan Bâyezîd-i Bistâmî çetin riyâzetler ve zor mücahedeler sonunda manevi makamına ulaştı. Daha sağlığındayken pek çok kişi tarafından ziyaret edildi. Fenayı ve Sekr halini esas aldı. Fenâdan da fâni olmayı gösteren bu hali ifade etmek üzere “Heme Ost” (her şey O’dur) sözünü kullandı. Ama bu sözü vahdet-i vücûda değil vahdet-i şühûda işaret idi. Çok keramet ve keşf hali olmasına rağmen bu gibi hallere önem verilmesini istemezdi. Onun sekri esas alan yoluna karşı sahvı savunan Cüneydiyye tarikatı ortaya çıkmıştır.[1]

Şahsi Bilgiler[değiştir]

Diğer İsimleri: Ebû Yezîd Tayfûr b. Îsâ b. Sürûşân[1]

Doğum Yeri ve Tarihi: İran’ın Horasan eyaletinde bulunan Bistâm kasabası, m.748 veya 777([1]

Vefat Yeri ve Tarihi: m.848 veya 875[1]

Kabrinin Yeri: Bistâm, İran[1]

Harita Konumu: [1]

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Acaba bütün efazıl-ı benî-Âdem’i arkasına alıp, arz üstünde durup, arş-ı a’zama müteveccihen el kaldırıp dua eden şu şeref-i nev-i insan ve ferîd-i kevn ü zaman ve bihakkın fahr-i kâinat ne istiyor? Bak dinle:

Saadet-i ebediye istiyor, beka istiyor, lika istiyor, cennet istiyor. Hem meraya-yı mevcudatta ahkâmını ve cemallerini gösteren bütün esma-i kudsiye-i İlahiye ile beraber istiyor.

Hattâ eğer rahmet, inayet, hikmet, adalet gibi hesapsız o matlubun esbab-ı mûcibesi olmasa idi; şu zatın tek duası, baharımızın icadı kadar kudretine hafif gelen şu cennetin binasına sebebiyet verecekti. Evet, nasıl ki onun risaleti şu dâr-ı imtihanın açılmasına sebebiyet verdi. Öyle de onun ubudiyeti dahi öteki dârın açılmasına sebeptir.

Acaba ehl-i akıl ve tahkike لَيْسَ فِى الْاِمْكَانِ اَبْدَعُ مِمَّا كَانَ dediren şu meşhud intizam-ı faik, şu rahmet içinde kusursuz hüsn-ü sanat ve misilsiz cemal-i rububiyet; hiç böyle bir çirkinliği, böyle bir merhametsizliği, böyle bir intizamsızlığı kabul eder mi ki en cüz’î, en ehemmiyetsiz arzuları, sesleri ehemmiyetle işitip îfa etsin; en ehemmiyetli, en lüzumlu arzuları ehemmiyetsiz görüp işitmesin, anlamasın, yapmasın? Hâşâ ve kellâ, yüz bin defa hâşâ! Böyle bir cemal, böyle bir çirkinliği kabul etmez, çirkin olmaz.

Yahu ey hayalî arkadaşım! Şimdilik kâfidir, geri gitmeliyiz. Yoksa yüz sene şu zamanda, şu cezirede kalsak yine o zatın garaib-i icraatını ve acayib-i vezaifini, yüzden birisine tamamen ihata edip temaşasında doyamayız.

Şimdi gel, üstünde döneceğimiz her asra birer birer bakacağız. Bak, nasıl her asır, o Şems-i Hidayet’ten aldıkları feyiz ile çiçek açmışlar. Ebu Hanife, Şafiî, Bayezid-i Bistamî, Şah-ı Geylanî, Şah-ı Nakşibend, İmam-ı Gazalî, İmam-ı Rabbanî gibi milyonlar münevver meyveler veriyor.

(19. Söz)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]