Bakara 170
Önceki Ayet: Bakara 169 ← Bakara Suresi → Bakara 171: Sonraki Ayet
Meali: 170- Onlara (müşriklere): Allah'ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, "Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?
Kur'an'daki Yeri: 2. Cüz, 25. Sayfa
Tilavet Notları:
Diğer Notlar:
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]
Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]
Ey ihvan-ı müslimîn!. Hal, lisan-ı hal ile bize beşaret veriyor ki: Sırr-ı
ﻗَﺪْ ﺟَٓﺎﺀَ ﺍﻟْﺤَﻖُّ ﻭَ ﺯَﻫَﻖَ ﺍﻟْﺒَﺎﻃِﻞُ
boynunu kaldırmış, el ile istikbale işaret edip, yüksek ses ile ilân ediyor ki: Dehre ve tabayi'-i beşere, damen-i kıyamete kadar hâkim olacak, yalnız âlem-i kevnde adalet-i ezeliyenin tecellî ve timsali olan hakikat-ı İslâmiyettir ki, asıl insaniyet-i kübra denilen şey odur.
İnsaniyet-i suğra denilen mehasin-i medeniyet, onun mukaddimesidir. Görülmüyor mu ki; telahuktan neş'et eden tenevvür-ü efkâr ile toprağa benzeyen evham ve hayalât, hakâik-i İslâmiyenin omuzu üzerinden hafifleştirilmiştir. Bu hal gösteriyor ki: Nücûm-u sema-yı hidayet olan o hakâik tamamen inkişaf ve tele'lü' ve lem'a-nisar olacaktır.
عَلٰى رَغْمِ اُنُوفِ الْاَعْدَٓاءِ
Eğer istersen istikbal içine gir, bak! Hakikatlerin meydanında hikmetin taht-ı nezaret ve murakabesinde teslis içinde tevhidi arayanlar, safsata ederek asıl tevhid-i mahz ve itikad-ı kâmil ve akl-ı selim kabul ettiği akide-i hak ile mücehhez ve seyf-i bürhan ile mütekallid olanlarla mübareze ve muharebe eder ise; nasıl birden mağlub ve münhezim oluyor...
Kur'ân'ın üslûb-u hakîmanesine yemin ederim ki: Nasara'yı emsali ile havalandırarak dalalet derelerine atan, yalnız aklı azl ve bürhanı tard ve ruhbanı taklid etmektir.
Hem de İslâmiyeti daima tecellî ve inbisat-ı efkâr nisbetinde hakâiki inkişaf ettiren, yalnız İslâmiyetin hakikat üzerinde olan teessüs ve bürhan ile takallüdü ve akıl ile meşvereti ve taht-ı hakikat üstünde bulunması ve ezelden ebede müteselsil olan hikmetin desatirine mutabakat ve muhakâtıdır. Acaba görülmüyor; âyâtın ekser fevatih ve havatiminde nev'-i beşeri vicdana havale ve aklın istişaresine hamlettiriyor. Diyor:
ﺍَﻓَﻠﺎَ ﻳَﻨْﻈُﺮُﻭﻥَ ve ﻓَﺎﻧْﻈُﺮُﻭﺍ ve ﺍَﻓَﻠﺎَ ﻳَﺘَﺪَﺑَّﺮُﻭﻥَ ve ﺍَﻓَﻠﺎَ ﻳَﺘَﺬَﻛَّﺮُﻭﻥَ ve ﺗَﻔَﻜَّﺮُﻭﺍ ve ﻣَﺎ ﻳَﺸْﻌُﺮُﻭﻥَ ve ﻳَﻌْﻘِﻠُﻮﻥَ ve ﻣَﺎﻳَﻌْﻘِﻠُﻮﻥَ ve ﻳَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ ve ﻓَﺎﻋْﺘَﺒِﺮُﻭﺍ ﻳَﺎ ﺍُﻭﻟِﻰ ﺍﻟْﺎَﻟْﺒَﺎﺏِ
Ben dahi derim:
ﻓَﺎﻋْﺘَﺒِﺮُﻭﺍ ﻳَﺎ ﺍُﻭﻟِﻰ ﺍﻟْﺎَﻟْﺒَﺎﺏِ
Ey ihvan-ı müslimîn!. Hal, lisan-ı hal ile bize beşaret veriyor ki: Sırr-ı
ﻗَﺪْ ﺟَٓﺎﺀَ ﺍﻟْﺤَﻖُّ ﻭَ ﺯَﻫَﻖَ ﺍﻟْﺒَﺎﻃِﻞُ
boynunu kaldırmış, el ile istikbale işaret edip, yüksek ses ile ilân ediyor ki: Dehre ve tabayi'-i beşere, damen-i kıyamete kadar hâkim olacak, yalnız âlem-i kevnde adalet-i ezeliyenin tecellî ve timsali olan hakikat-ı İslâmiyettir ki, asıl insaniyet-i kübra denilen şey odur.
İnsaniyet-i suğra denilen mehasin-i medeniyet, onun mukaddimesidir. Görülmüyor mu ki; telahuktan neş'et eden tenevvür-ü efkâr ile toprağa benzeyen evham ve hayalât, hakâik-i İslâmiyenin omuzu üzerinden hafifleştirilmiştir. Bu hal gösteriyor ki: Nücûm-u sema-yı hidayet olan o hakâik tamamen inkişaf ve tele'lü' ve lem'a-nisar olacaktır.
عَلٰى رَغْمِ اُنُوفِ الْاَعْدَٓاءِ
Eğer istersen istikbal içine gir, bak! Hakikatlerin meydanında hikmetin taht-ı nezaret ve murakabesinde teslis içinde tevhidi arayanlar, safsata ederek asıl tevhid-i mahz ve itikad-ı kâmil ve akl-ı selim kabul ettiği akide-i hak ile mücehhez ve seyf-i bürhan ile mütekallid olanlarla mübareze ve muharebe eder ise; nasıl birden mağlub ve münhezim oluyor...
Kur'ân'ın üslûb-u hakîmanesine yemin ederim ki: Nasara'yı emsali ile havalandırarak dalalet derelerine atan, yalnız aklı azl ve bürhanı tard ve ruhbanı taklid etmektir.
Hem de İslâmiyeti daima tecellî ve inbisat-ı efkâr nisbetinde hakâiki inkişaf ettiren, yalnız İslâmiyetin hakikat üzerinde olan teessüs ve bürhan ile takallüdü ve akıl ile meşvereti ve taht-ı hakikat üstünde bulunması ve ezelden ebede müteselsil olan hikmetin desatirine mutabakat ve muhakâtıdır. Acaba görülmüyor; âyâtın ekser fevatih ve havatiminde nev'-i beşeri vicdana havale ve aklın istişaresine hamlettiriyor. Diyor:
ﺍَﻓَﻠﺎَ ﻳَﻨْﻈُﺮُﻭﻥَ ve ﻓَﺎﻧْﻈُﺮُﻭﺍ ve ﺍَﻓَﻠﺎَ ﻳَﺘَﺪَﺑَّﺮُﻭﻥَ ve ﺍَﻓَﻠﺎَ ﻳَﺘَﺬَﻛَّﺮُﻭﻥَ ve ﺗَﻔَﻜَّﺮُﻭﺍ ve ﻣَﺎ ﻳَﺸْﻌُﺮُﻭﻥَ ve ﻳَﻌْﻘِﻠُﻮﻥَ ve ﻣَﺎﻳَﻌْﻘِﻠُﻮﻥَ ve ﻳَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ ve ﻓَﺎﻋْﺘَﺒِﺮُﻭﺍ ﻳَﺎ ﺍُﻭﻟِﻰ ﺍﻟْﺎَﻟْﺒَﺎﺏِ
Ben dahi derim:
ﻓَﺎﻋْﺘَﺒِﺮُﻭﺍ ﻳَﺎ ﺍُﻭﻟِﻰ ﺍﻟْﺎَﻟْﺒَﺎﺏِ
Hâtime
ﻓَﺎﻋْﺘَﺒِﺮُﻭﺍ ﻳَﺎ ﺍُﻭﻟِﻰ ﺍﻟْﺎَﻟْﺒَﺎﺏِ
Zahirden ubûr ediniz! Hakikat sizi bekliyor. Fakat gördüğünüz vakit incitmeyiniz. Esahh ve lâzım!...