Zümer 22
Önceki Ayet: Zümer 21 ← Zümer Suresi → Zümer 23: Sonraki Ayet
Meali: 22- Allah kimin gönlünü İslâm'a açmışsa o, Rabbinden bir nûr üzerinde değil midir? Allah'ı anmak hususunda kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte bunlar apaçık bir sapıklık içindedirler.
Kur'an'daki Yeri: 23. Cüz, 460. Sayfa
Tilavet Notları:
Diğer Notlar:
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]
Küçük Hüsrev Feyzi’nin Bir İstihracıdır==
(Otuz üçüncü Âyet’ten Hâfız Ali’nin istihracının bir zeyli ve lâhikasıdır.)
Sure-i Zümer’de اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِلْاِسْلَامِ فَهُوَ عَلٰى نُورٍ مِنْ رَبِّهٖ âyet-i azîmenin mana-yı sarîhinden başka bir mana-yı işarî tabakasının külliyetinde dâhil bir ferdi Risale-i Nur ve tercümanı olduğuna kuvvetli bir delil buldum.
Çünkü اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِلْاِسْلَامِ فَهُوَ cümlesi, hesab-ı cifrî ve ebcedî ve riyazî ile bin üç yüz yirmi dokuz (1329) veya sekiz (1328) eder. Demek مَنْ külliyetinde ve فَهُوَ işaretinde dâhil ve medar-ı nazar bir fert, inşirah-ı sadr (Hâşiye[1]) nuruyla başka bir halete girip eski sıkıntıdan kurtulup nurani bir mesleğe giren bir şahsı, eski ve yeni harb-i umumînin gelmeye hazırlanmaları olan o dehşetli tarihe ve o ferdin vaziyetine remzen bakar.
فَهُوَ عَلٰى نُورٍ مِنْ رَبِّهٖ deki نُورٍ مِنْ رَبِّهٖ kelimesi, Risale-i Nur ismine ve manasına hem cifri hem sureti hem manası tevafuk ettiği gibi اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِلْاِسْلَامِ فَهُوَ cümlesinin de makam-ı cifrîsi gösterdiği tarihte Risale-i Nur’un tercümanı olan Üstadımın –tahkikatımla– aynen vaziyetine tevafuk ediyor.
Çünkü o zamanda harb-i umumînin mebdelerinde, Üstadım eski âdetini vesair ulûm-u felsefeyi ve ulûm-u âliyeyi (اٰليه) bırakıp tam bir inşirah-ı sadırla Risale-i Nur’un fatihası ve birinci mertebesi olan İşaratü’l-İ’caz tefsirine başlayıp bütün himmetini, efkârını Kur’an’a sarf etmeye başladığına tevafuku kavî bir emaredir ki bu asırda o küllî mana-yı işarîde medar-ı nazar bir ferd, Risale-i Nur’un tercümanı ve şakirdlerinin şahs-ı manevîsini temsil eden mümessilidir.
Evet, madem Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan her asırda her ferde hitap eder bir ilm-i muhit ve bir irade-i şâmile ile her şeye bakabilir.
Ve madem ulema-i İslâm’ın ittifakıyla, âyetlerin mana-yı sarîhinden başka işarî ve remzî ve zımnî müteaddid tabakalarda manaları vardır.
Ve madem يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا gibi hitaplarda her asır gibi bu asırdaki ehl-i iman, asr-ı saadetteki mü’minler gibi dâhildir.
Ve madem İslâmiyet noktasında bu asır, gayet ehemmiyetli ve dehşetlidir. Kur’an ve Hadîs ihbar-ı gaybî ile ehl-i imanı onun fitnesinden sakınmak için şiddetle haber vermiş.
Ve madem hesab-ı cifrî ve ebcedî ve riyazî, eskiden beri sağlam bir düsturdur ve kuvvetli bir emare olabilir.
Ve madem Risale-i Nur ve tercümanı ve şakirdleri, iman ve Kur’an hizmetinde parlak ve tesirli vazifeleri gayet ehemmiyet kesbetmiştir.
Ve madem bu büyük âyet, hesab-ı cifirle bu asra ve iki harb-i umumîye bakar. Eski harbin patlamasına ve Risale-i Nur’un zuhuruna tevafuk ettiği gibi manen de gösterir.
Elbette mezkûr hakikatlere ve kuvvetli karinelere binaen bilâ-tereddüt hükmederiz ki: Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsi ve tercümanı, bu âyet-i azîmenin mana-yı işarî tabakasının külliyetinde dâhil ve medar-ı nazar bir ferdidir. Ve bu âyet ona işaret eder. Ve mana-yı remziyle ondan da haber verir. Ve ihbar-ı gayb nevinden bir lem’a-i i’caziyeyi gösterir, denilebilir ve deriz.
Tahlil: Bir ش , iki ر yedi yüz. ف , م , ن , ل iki yüz. ص , د , ه , ا yüz. س , م yüz. İsm-i Celal altmış yedi. İki ل altmış. فَهُوَ doksan bir. لِلْاِسْلَامِ da iki veya üç elif, iki veya üç. ح sekiz. نُورٍ مِنْ رَبِّهٖ “Risale-i Nur” Her ikisinde نُور var. “Risale” de ر , رَبِّهٖ deki ر ya mukabildir. Eğer نُورٍ deki tenvin sayılsa النُّور da dahi şeddeli ن sayılır, yine ittihat ederler. نُورٍ den başka مِنْ به doksan yedi ederek, Risale-i Nur’da kalan ه, ل, س iki elif dahi doksan yedi ederek, tam tevafuk eder. Türkçe telaffuzda Risale-i Nur hemze ile okunması zarar vermez.
Sure-i Maide’nin on beşinci âyeti
قَدْ جَٓاءَكُمْ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبٖينٌ
Sure-i Nisa’nın âhirinde يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَٓاءَكُمْ بُرْهَانٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَاَنْزَلْنَٓا اِلَيْكُمْ نُورًا مُبٖينًا âyeti gibi Risale-i Nur mana ve cifir cihetiyle, mana-yı işarî efradından olduğuna kuvvetli bir karine buldum.
İkinci âyet olan Sure-i Nisa âyeti, Birinci Şuâ olan İşarat-ı Kur’aniye’de, Üstadım işaretini beyan etmiş. Birinci âyet olan Sure-i Maide’nin on beşinci âyeti hem bunun işaretini teyid ediyor hem de اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ âyetinin işaratını tasdik ediyor.
Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]
İlgili Maddeler[değiştir]
- ↑ Bu şerh-i sadra münasebettar bir tevafuktur ki Üstadımdan anladım, yirmi beş senedir daima ve en mühim bir duası اَللّٰهُمَّ اشْرَحْ صَدْرٖى لِلْاٖيمَانِ وَ الْاِسْلَامِ münâcatı olmuş.