Maidet-ül Kur'an

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
20.13, 27 Ocak 2017 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 3195 numaralı sürüm (Yeni sayfa: "Kategori:Eser '''Maidet-ül Kur'an''' Risale-i Nur talebelerinden Ahmed Feyzi Kul'un ayet ve hadislerden Risale-i Nur'a dair yaptığı cifir ilmine müstenid bazı istihra...")
(fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)

Maidet-ül Kur'an Risale-i Nur talebelerinden Ahmed Feyzi Kul'un ayet ve hadislerden Risale-i Nur'a dair yaptığı cifir ilmine müstenid bazı istihraçları bir araya getirdiği eserdir. Bediüzzaman Hazretleri de görmüş, okumuş ve tasdik etmiştir. Hattâ Üstad tarafından bu risale bazı ta’dil ve tashihlerden sonra, 1946-1948’lerde teksir makinesiyle ve İslâm harfleriyle neşredilen Tılsımlar Mecmu­ası adlı kitabın âhirine ilhak edile­rek neşrettirilmiştir. Lâkin 1948’de vukua gelen Afyon Mahke­mesi savcı ve hâ­kimleri veya onun ehl-i vukufu Mâidet-ül Kur’an ese­rini, rapor ve iddiana­melerinde çok fazla mevzu ettikleri için, Hazret-i Üstad Afyon Hap­sinden sonra onu Tılsımlar Mecmuası’nın arkasın­dan ayırmış ve umumî neşirden kaldırmıştır.[1][2]

Bilgiler[değiştir]

Müellifi: Ahmed Feyzi Kul

Diğer İsimleri: Maidetü'l-Kur'an Hazinetü'l-Bürhan

Telif Yeri ve Tarihi: 1366 Ramazan ayında tahrir ve tebyizini yapmıştır.

Telif Dili: Türkçe

Telifiyle İlgili Diğer Bilgiler:

İçeriği[değiştir]

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Sâlisen: Haber aldım ki çok çalışan fakat ihtiyatsız Ahmed Feyzi’nin “Maidetü’l-Kur’an” başında malûm mektubumu mahkeme heyeti bahane ederek (ki Said kendi hakkındaki medihleri vesaireyi tasdik etmiş) benim mahkûmiyetime bir sebep gösterilmiş. Ben mükerrer dedim ki her şeyden evvel Ahmed Feyzi onu beyan edip ki o mektup, kendi hakkındaki mektupları kabul etmemek ve sair bir kısmını ta’dil etmek için idi, demesi lâzımken lüzumsuz onları hiddete getiren şeyleri yazmış. Ben onun bin kusurunu görsem ondan gücenmem. Fakat Nurlara zarar gelmemek için cesurane ve ihtiyatsız hareketten bir derece çekinmek lâzımdır.

(Şualar, 14. Şua)


Risale-i Nur’un avukatı ve Aydın havalisinin Hasan Feyzi’si ve o civarın bir Hüsrev’i kardeşimiz Ahmed Feyzi, üç seneden beri Sikke-i Tasdik-i Gaybî’nin Risale-i Nur’a verdiği yüzer işaret ile tasdiklerini, tam bir kat’î bürhan olarak hem hadîslerden hem âyetlerden mana ve cifir muvafakatlarıyla Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsini pek kuvvetli bir surette ispat ediyor. Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsinin bir mümessili olan Nur şakirdlerinin şahs-ı manevîsine bazı işaret-i hadîsiyeyi, Nur’un tercümanına veriyor. Hakikat ise tercüman, bir derece telif itibarıyla, o şahs-ı manevînin bir nevi mümessili olmak itibarıyladır. Yoksa haddim ve hakkım değildir ki ben o kudsî işarete medar olayım. Her ne ise…

Ben daha fazla tetkik edemedim. Onun üç buçuk senede ve onun gibi fevkalâde zeki bir kardeşimizin ince tetkikatını vaktim ve hastalığım müsaade etse tetkik ve ta’dilden sonra size gönderip ya Tılsımlar mecmuasının zeyli veya Lem’alar mecmuasına Risale-i Nur’un hakkaniyetine bir hüccet olarak yazarsınız.

O kardeşimizin Nur avukatı Ahmed Feyzi’nin incir teberrüküne mukabil, benim namıma bir Sikke-i Gaybiye mecmuasını ona gönderiniz ki incirleri bana dokunmasın. Çünkü bu âhirde kat’iyen mukabelesiz hediyeler beni hastalandırdığı, çok tecrübelerle pek kat’îleşti.

Hem o kardeşimizin iki mübarek haremi ve muhterem validesinin ve Said ve Nuri namındaki evlatlarının bana yazdıkları samimi mektuplarına mukabil hem onlara hem evlatlarına çok dua ediyorum. Öyle bir kahraman Nurcunun öyle hakikatli, muhterem dindar refikasının Nurlara fedai ve hâdim olarak verdikleri masum evlatlarını ruh u canımızla Nur’un masumlar dairesinde kabul ediyoruz. Ve Mehmed Emin ve Ali Akdağ ve Ahmed Feyzi’ye ve umum kardeşlerimize selâm ve dua ederiz.

(Emirdağ Lahikası-1)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

  1. http://www.ittihad.com.tr/maidet-ul-kuran-ve-hazinet-ul-burhan/
  2. Risale-i Nur’un Kudsi Kay­nakları- A. Badıllı