Kuran:Meryem: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
(Yeni sayfa: "Kategori:Kur'an ''Önceki Sure: KehfKur'anTâ Hâ: Sonraki Sure'' =19. Meryem Suresi= ''Önceki Sure: Kuran:K...")
 
Değişiklik özeti yok
 
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 5 değişikliği gösterilmiyor)
1. satır: 1. satır:
[[Kategori:Kur'an]]
[[Kategori:Sure Okuma Sayfaları]]
''Önceki Sure: [[Kuran:Kehf|Kehf]] ← [[Kuran:Kur'an|Kur'an]] → [[Kuran:Taha|Tâ Hâ]]: Sonraki Sure''
''Önceki Sure: [[Kuran:Kehf|Kehf]] ← [[Kuran:Kur'an|Kur'an]] → [[Kuran:Taha|Tâ Hâ]]: Sonraki Sure''


=19. Meryem Suresi=
=19. Meryem Suresi=


Medine'de nâzil olmuştur. Bu sûre, diğer bahisler yanında, özellikle Hz. Meryem'den ve onun Hz. İsa'yı dünyaya getirmesinden bahsetmesi sebebiyle "Meryem sûresi" adını almıştır.}
===Bölüm 1===
====Sayfa 304====
<div id="1">[[Dosya:Meryem 1.png]]</div>
1- Kâf. Hâ. Yâ. Ayn. Sâd.
<div id="2">[[Dosya:Meryem 2.png]]</div>
2- (Bu,) Rabbinin, Zekeriyya kuluna rahmetinin anılmasıdır.
<div id="3">[[Dosya:Meryem 3.png]]</div>
3- Hani o, gizli bir sesle Rabbine niyaz etmişti:
<div id="4">[[Dosya:Meryem 4.png]]</div>
4- Rabbim! dedi, benden (vücudumdan), kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ve ben, Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.
<div id="5">[[Dosya:Meryem 5.png]]</div>
5- Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum. Karım da kısırdır. Tarafından bana bir veli (oğul) ver.
<div id="6">[[Dosya:Meryem 6.png]]</div>
6- Ki o bana vâris olsun; Ya'kub hanedanına da vâris olsun. Rabbim, onu rızana lâyık kıl!
<div id="7">[[Dosya:Meryem 7.png]]</div>
7- (Allah şöyle buyurdu:) Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeleriz ki, onun adı Yahya'dır. Daha önce ona kimseyi adaş yapmadık.
{Âyetin son cümlesi "Daha önce hiç kimseyi onun benzeri kılmadık" şeklinde de anlaşılmıştır. Zira Hz. Yahya'nın kısır bir anneden doğması eşsiz bir olay, yani mucizedir.}
<div id="8">[[Dosya:Meryem 8.png]]</div>
8- Zekeriyya: Rabbim! dedi, karım kısır olduğu, ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir?
<div id="9">[[Dosya:Meryem 9.png]]</div>
9- Allah: Öyledir, dedi; Rabbin: O bana kolaydır. Daha önce, sen hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım, buyurdu.
<div id="10">[[Dosya:Meryem 10.png]]</div>
10- O: Rabbim! dedi, (çocuğum olacağına dair) bana bir işaret ver. Allah: Sana işaret, sapasağlam olduğun halde (üç gün) üç gece insanlarla konuşamamandır, buyurdu.
<div id="11">[[Dosya:Meryem 11.png]]</div>
11- Bunun üzerine Zekeriyya, mâbetten kavminin karşısına çıkarak onlara: "Sabah akşam tesbihte bulunun" diye işaret verdi.
{"Mabet"ten şeklinde tercüme edilen "mihrap" o zamanlarda ibadet edilen yer veya Beyt-i Makdis içinde yüksek bir yerdeki hücre manasına kullanılıyordu.)
Allah Teâlâ, yaşlı Zekeriyya ile kısırlaşmış olan eşinden bir çocuk dünyaya göndermekle kudretinin sınırsızlığını ortaya koymuştur. Yukarıdaki âyetlerde buna işaret buyurulduktan sonra şimdi, doğumu mucizeli bir şekilde gerçekleşen Yahya (a.s.)a hitap ediliyor.}
====Sayfa 305====
<div id="12">[[Dosya:Meryem 12.png]]</div>
12- "Ey Yahya! Kitab'a (Tevrat'a) vargücünle sarıl!" (dedik) ve henüz sabi iken ona (ilim ve) hikmet verdik.
<div id="13">[[Dosya:Meryem 13.png]]</div>
13- Tarafımızdan ona kalp yumuşaklığı ve temizlik de (verdik). O, çok sakınan bir kimse idi.
<div id="14">[[Dosya:Meryem 14.png]]</div>
14- Ana-babasına çok iyi davranırdı; o, isyankâr bir zorba değildi.
<div id="15">[[Dosya:Meryem 15.png]]</div>
15- Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağı gün ona selam olsun!
{Yahya (a.s.)'ın mucizevî doğumundan sonra bundan sonraki âyetlerde Hz. Meryem'in yine mucize olarak Hz. İsa'ya hamile kalması ve onu dünyaya getirmesi olayları anlatılıyor.}
===Bölüm 2===
<div id="16">[[Dosya:Meryem 16.png]]</div>
16- (Resûlüm!) Kitap'ta Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti.
{Buradaki "doğu tarafı", müfessirlerce Mescid-i Aksâ'nın doğu yanı, yahut Meryem'in evinin doğu tarafı şeklinde tefsir edilmiş, bu sebeple hıristiyanların, kıble olarak doğuya yöneldikleri ifade edilmiştir.}
<div id="17">[[Dosya:Meryem 17.png]]</div>
17- Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü.
{Müfessirlerin çoğunluğuna göre âyetteki ruhtan maksat, Cebrail (a.s.)dir. Hz. Meryem korkmasın ve sözünü anlasın diye Allah Teâlâ, Cebrail'i, bir insan kılığında göndermiştir. Bak. Bakara 2/87.}
<div id="18">[[Dosya:Meryem 18.png]]</div>
18- Meryem dedi ki: Senden, çok esirgeyici olan Allah'a sığınırım! Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma).
<div id="19">[[Dosya:Meryem 19.png]]</div>
19- Melek: Ben, yalnızca, sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam için Rabbinin bir elçisiyim, dedi.
<div id="20">[[Dosya:Meryem 20.png]]</div>
20- Meryem: Bana bir insan eli değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir? dedi.
<div id="21">[[Dosya:Meryem 21.png]]</div>
21- Melek: Öyledir, dedi; (zira) Rabbin buyurdu ki: Bu bana kolaydır. Çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Bu, hüküm ve karara bağlanmış (ezelde olup bitmiş) bir iş idi.
<div id="22">[[Dosya:Meryem 22.png]]</div>
22- Meryem ona hamile kaldı. Bunun üzerine onunla (karnındaki çocukla) uzak bir yere çekildi.
<div id="23">[[Dosya:Meryem 23.png]]</div>
23- Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) sevketti. "Keşke, dedi, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!"
<div id="24">[[Dosya:Meryem 24.png]]</div>
24- Aşağısından (İsa yahut melek) ona şöyle seslendi: "Tasalanma! Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirmiştir."
{Âyete şu mana da verilmiştir: "Tasalanma! Rabbin senin altındakini (yani İsa'yı) şerefli bir lider olarak yaratmıştır."}
<div id="25">[[Dosya:Meryem 25.png]]</div>
25- "Hurma dalını kendine doğru silkele ki, üzerine taze, olgun hurma dökülsün."
====Sayfa 306====
<div id="26">[[Dosya:Meryem 26.png]]</div>
26- "Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah'a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım."
{Rivayete göre Meryem'in kavmi, yememek, içmemek suretiyle oruç tuttukları gibi, konuşmamak suretiyle de tutarlarmış. Yahut oruçlu iken yeme-içmeden kaçındıkları gibi konuşmaktan da kaçınırlarmış. Hz. Meryem de buna uygun olarak sükût orucu adamış olmaktadır.}
<div id="27">[[Dosya:Meryem 27.png]]</div>
27- Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın!
<div id="28">[[Dosya:Meryem 28.png]]</div>
28- Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi.
{Âyette anılan Harun, Hz. Musa'nın kardeşi ve peygamber Harun değildir. Bu Harun'un kimliğiyle ilgili görüşlerin doğruya en yakın olanına göre o, Hz. Meryem'in hakiki kardeşidir. Ana-babası gibi o da iffetli ve sâlih bir kimse idi. Bu yüzden işin iç yüzünü bilmeyenler, böyle birinin kızkardeşi olan Meryem'e zina etmeyi asla yakıştıramadıklarını belirtmek istemişlerdir.}
<div id="29">[[Dosya:Meryem 29.png]]</div>
29- Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. "Biz, dediler, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?"
{Allah'ın müstakbel elçisi olan çocuk, O'nun verdiği konuşma kabiliyeti ile dile geldi ve 30-33. âyetlerdeki sözleri söyledi.}
<div id="30">[[Dosya:Meryem 30.png]]</div>
30- Çocuk şöyle dedi: "Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı."
<div id="31">[[Dosya:Meryem 31.png]]</div>
31- "Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti."
<div id="32">[[Dosya:Meryem 32.png]]</div>
32- "Beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı."
<div id="33">[[Dosya:Meryem 33.png]]</div>
33- "Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır."
<div id="34">[[Dosya:Meryem 34.png]]</div>
34- İşte, hakkında şüphe ettikleri Meryem oğlu İsa -hak söz olarak- budur.
{Müfessirler, bu âyete şu manayı da vermişlerdir: "İşte Meryem oğlu İsa, (onun hakkındaki bu beyan), hak sözdür ki, onlar bunda şüpheye düşerler." Metindeki manaya göre İsa'nın hak söz olması, Allah'ın "kün=ol" emrinin eseri olmasındandır.}
<div id="35">[[Dosya:Meryem 35.png]]</div>
35- Allah'ın bir evlât edinmesi, olacak şey değildir! O, bundan münezzehtir. Bir işe hükmettiği zaman, ona sadece "Ol!" der ve hemen olur.
<div id="36">[[Dosya:Meryem 36.png]]</div>
36- (İsa şunu da söyledi:) Muhakkak ki Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O'na kulluk ediniz. İşte doğru yol budur.
<div id="37">[[Dosya:Meryem 37.png]]</div>
37- Sonra guruplar kendi aralarında ayrılığa düştüler. Büyük güne şahit olunduğu zamanda vay o kâfirlerin haline!
{Tefsirciler, aralarında ayrılığa düşen bu gurupların, yahudiler ile hıristiyanlar veya hıristiyanların kendi içindeki mezhepler olduğunu, bunlardan kiminin Hz. İsa'ya "Allah'ın oğlu", kiminin "Allah'ın kendisi", bir kısmının "üç uknûmdan biri", bazısının da "Allah'ın kulu ve resûlü" dediklerini, böylece ihtilafa düştüklerini belirtiyorlar.}
<div id="38">[[Dosya:Meryem 38.png]]</div>
38- Onlar, bizim huzurumuza çıkacakları gün (başlarına gelecek olanları) ne iyi duyarlar ve ne iyi görürler (bir görsen)! Fakat o zalimler bugün açık bir sapıklık içindedirler.
====Sayfa 307====
<div id="39">[[Dosya:Meryem 39.png]]</div>
39- (Resûlüm!) Sen onları pişmanlık ve üzüntü günü hakkında uyar. Çünkü onlar bir gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken (bakarsın) iş olup bitmiştir.
{Yani, herkesin hesabı görülmüş; bu hesap sonunda cennete gideceklerle cehennemi boylayacak olanlar birbirinden ayrılmıştır.}
<div id="40">[[Dosya:Meryem 40.png]]</div>
40- Yeryüzüne ve onun üzerindekilere ancak biz vâris oluruz (her şey gider, biz kalırız) ve onlar ancak bize döndürülürler.
===Bölüm 3===
<div id="41">[[Dosya:Meryem 41.png]]</div>
41- Kitap'ta İbrahim'i an. Zira o, sıdkı bütün bir peygamberdi.
<div id="42">[[Dosya:Meryem 42.png]]</div>
42- Bir zaman o babasına dedi ki: Babacığım! Duymayan, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye niçin taparsın?
<div id="43">[[Dosya:Meryem 43.png]]</div>
43- Babacığım! Hakikaten sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Öyle ise bana uy ki, seni düz yola çıkarayım.
<div id="44">[[Dosya:Meryem 44.png]]</div>
44- Babacığım! Şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan, çok merhametli olan Allah'a âsi oldu.
<div id="45">[[Dosya:Meryem 45.png]]</div>
45- Babacığım! Allah tarafından sana azap dokunup da şeytanın yakını olmandan korkuyorum.
<div id="46">[[Dosya:Meryem 46.png]]</div>
46- (Babası:) Ey İbrahim! dedi, sen benim ilâhlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, andolsun seni taşlarım! Uzun bir zaman benden uzak dur!
<div id="47">[[Dosya:Meryem 47.png]]</div>
47- İbrahim: Selâm sana (esen kal) dedi, Rabbimden senin için mağfiret dileyeceğim. Çünkü O bana karşı çok lütufkârdır.
<div id="48">[[Dosya:Meryem 48.png]]</div>
48- Sizden de, Allah'ın dışında taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve Rabbime yalvarıyorum. Umulur ki (senin için) Rabbime dua etmemle bedbaht (emeği boşa gitmiş) olmam.
<div id="49">[[Dosya:Meryem 49.png]]</div>
49- Nihayet İbrahim onlardan ve Allah'tan başka taptıkları şeylerden uzaklaşıp bir tarafa çekildiği zaman biz ona İshak ve Yâ'kub'u bağışladık ve her birini peygamber yaptık.
{Hz. İbrahim'in, kavminden uzaklaşarak hicret ettiği beldenin, Şam veya Filistin olduğu rivayet edilir. Beyzâvî'nin naklettiğine göre, Hz. İbrahim Şam'a müteveccihen yola çıktığında önce Harran'a gitmiş, orada Sâra ile evlenmiş ve bu evlilikten Hz. İshak dünyaya gelmiştir. Hz. Ya'kub ise, İshak'ın oğlu ve İbrahim'in torunudur.}
<div id="50">[[Dosya:Meryem 50.png]]</div>
50- Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk; kendilerine haklı ve yüksek bir şöhret nasip ettik.
===Bölüm 4===
<div id="51">[[Dosya:Meryem 51.png]]</div>
51- (Resûlüm!) Kitap'ta Musa'yı da an. Gerçekten o ihlâs sahibi idi ve hem resûl, hem de nebî idi.
{Yaygın anlayışa göre sadece eski peygamberlerden birinin kitap ve şeriatını devam ettiren peygamber "nebî", kendisine yeni bir kitap indirilmiş olan ve yeni bir din tebliğ eden peygamber ise hem "nebî" hem de "resûl" dür. Hz. Musa'ya Tevrat inzal buyurulduğundan, bu âyette nebî ve resûl olarak anılmıştır.}
====Sayfa 308====
<div id="52">[[Dosya:Meryem 52.png]]</div>
52- Ona Tûr'un sağ tarafından seslendik ve onu, fısıldaşan kimse kadar (kendimize) yaklaştırdık.
<div id="53">[[Dosya:Meryem 53.png]]</div>
53- Rahmetimizin bir sonucu olarak ona kardeşi Harun'u bir peygamber olarak armağan ettik.
{Hz. Musa, ailesi efradından Harun'un, kendisine vekil ve yardımcı tayin edilmesi için Allah'a niyazda bulunmuş, Allah Teâlâ da onun bu dileğini kabul etmişti.}
<div id="54">[[Dosya:Meryem 54.png]]</div>
54- (Resûlüm!) Kitap'ta İsmail'i de an. Gerçekten o, sözüne sâdıktı, resûl ve nebî idi.
<div id="55">[[Dosya:Meryem 55.png]]</div>
55- Halkına namazı ve zekâtı emrederdi; Rabbi nezdinde de hoşnutluk kazanmış bir kimse idi.
<div id="56">[[Dosya:Meryem 56.png]]</div>
56- Kitapta İdris'i de an. Hakikaten o, pek doğru bir insan, bir peygamberdi.
<div id="57">[[Dosya:Meryem 57.png]]</div>
57- Onu üstün bir makama yücelttik.
{Müfessirlerin belirttiğine göre, Hz. İdris'in asıl adı Uhnûh'tur; Hz. Nuh'un üçüncü batından dedesidir. Kendisinden önce insanlar hayvan postları giydikleri halde o, elbise dikmeyi icad etmiş, ayrıca ilk defa kalem kullanan, yıldızlar ve hesap ilmi üzerinde düşünen insan olmuştur. Kendisine 30 sayfa vahiy inmiştir.}
==Secde Ayeti==
<div id="58">[[Dosya:Meryem 58.png]]</div>
58- İşte bunlar, Allah'ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden, Âdem'in soyundan, Nuh ile birlikte (gemide) taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail (Ya'kub) 'in soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerdendir. Onlara, çok merhametli olan Allah'ın âyetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapanırlardı.
<div id="59">[[Dosya:Meryem 59.png]]</div>
59- Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler.
<div id="60">[[Dosya:Meryem 60.png]]</div><div id="61">[[Dosya:Meryem 61.png]]</div>
60-61- Ancak tevbe eden, iman eden ve iyi davranışta bulunan kimseler hariçtir. Bunlar, hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın cennete, çok merhametli olan Allah'ın, kullarına gıyaben vâdettiği Adn cennetlerine girecekler. Şüphesiz O'nun vâdi yerini bulacaktır.
{Âyetin son cümlesi şöyle de anlaşılmıştır: "Muhakkak ki Allah'ın iyi kulları, O'nun vâdettiği cennete kavuşacaklardır."}
<div id="62">[[Dosya:Meryem 62.png]]</div>
62- Orada boş söz değil, hoş söz duyarlar. Ve orada, sabah-akşam kendilerine ait rızıkları vardır.
<div id="63">[[Dosya:Meryem 63.png]]</div>
63- Kullarımızdan, takvâ sahibi kimselere vereceğimiz cennet işte budur.
{Abdullah b. Abbas'ın bir rivayetine göre Resûlullah (s.a.) Cebrail'e: "Ey Cebrail, bizi şimdi yaptığın ziyaretlerden daha fazla ziyaret etmenden seni engelleyen bir şey mi var?" diyerek Cebrail'in kendisini daha çok ziyaret etmesini istemiş; bir başka rivayete göre, inanmayanlar Hz. Peygamber'e bazı konularda sorular sormuşlar; Hz. Peygamber, kendilerine yakında bilgi vereceğini söylemiş, fakat Cebrail beklediği zamanda gelmediği için gerekli bilgiyi edinmekte gecikmiş; bu fırsatı kaçırmayan müşrikler: "Muhammed'in Rabbi kendisini unuttu" gibi laflar edince o, buna çok üzülmüştü. Bunun üzerine Cebrail'in sözünü nakleden bu âyet indi.}
<div id="64">[[Dosya:Meryem 64.png]]</div>
64- Biz ancak Rabbinin emri ile ineriz. Önümüzde, arkamızda ve bunlar arasında olan her şey O'na aittir. Senin Rabbin unutkan değildir.
====Sayfa 309====
<div id="65">[[Dosya:Meryem 65.png]]</div>
65- (O) göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin Rabbidir. Şu halde O'na kulluk et; O'na kulluk etmek için sabırlı ve metânetli ol. O'nun bir adaşı (benzeri) olduğunu biliyor musun? (Asla benzeri yoktur).
{Müşrik Araplar, Allah ismini sadece, en büyük yaratıcı olan Cenab-ı Hak için kullanırlar, O'nun dışında taptıkları putlara, Allah demeyip "ilâh" derlerdi.}
==Bölüm 5==
<div id="66">[[Dosya:Meryem 66.png]]</div>
66- İnsan der ki: "Öldüğüm zaman sahi diri olarak (kabrimden) çıkarılacak mıyım?"
<div id="67">[[Dosya:Meryem 67.png]]</div>
67- İnsan düşünmez mi ki, daha önce o hiçbir şey olmadığı halde biz kendisini yaratmışızdır?
<div id="68">[[Dosya:Meryem 68.png]]</div>
68- Öyle ise, Rabbine andolsun ki, muhakkak surette onları şeytanlarla birlikte mahşerde toplayacağız; sonra onları diz üstü çökmüş vaziyette cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız.
<div id="69">[[Dosya:Meryem 69.png]]</div>
69- Sonra her milletten, rahmân olan Allah'a en çok âsi olanlar hangileri ise çekip ayıracağız.
{Allah'a en çok âsi olanların ayrılması, müfessirler tarafından şöyle yorumlanmıştır: İsyankârların bir kısmı ayırdedilip cehenneme atılacak; isyanı daha hafif olan ve durumu uygun düşenler ise bağışlanacaklar. Ancak, eğer âyet bütünüyle kâfirlere dair ise, o takdirde bu ayrılma, herkesin, inkârcılık ve isyan derecesine göre çeşitli guruplara ayrılmasıdır ki, buna göre her gurup, sırasıyla, cehennemde durumuna uygun bir tabakaya atılacaktır.}
<div id="70">[[Dosya:Meryem 70.png]]</div>
70- Sonra, orayı boylamaya daha çok müstahak olanları elbette biz daha iyi biliriz.
<div id="71">[[Dosya:Meryem 71.png]]</div>
71- İçinizden, oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur. Bu, Rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür.
{Bir rivayete göre, iyi veya kötü her insan cehenneme uğrayacak, ancak Allah, iyileri yakmayacak, oradan kurtaracaktır. Câbir (r.a.)in naklettiği bir hadise göre, cennetteki müminler, daha önce cehenneme uğrayacaklar, fakat cehennemde onların uğradığı yerlerin ateşi sönecektir. Bir diğer rivayete göre, cennetlik müminlerin cehenneme uğramaları, Sırat'tan geçmelerinden ibarettir.}
<div id="72">[[Dosya:Meryem 72.png]]</div>
72- Sonra biz, Allah'tan sakınanları kurtarırız; zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız.
<div id="73">[[Dosya:Meryem 73.png]]</div>
73- Kendilerine âyetlerimiz ayan beyan okunduğu zaman inkâr edenler, iman edenlere: İki topluluktan hangisinin (hangimizin) mevki ve makamı daha iyi, meclis ve topluluğu daha güzeldir? dediler.
<div id="74">[[Dosya:Meryem 74.png]]</div>
74- Onlardan önce de, eşya ve görünüş bakımından daha güzel olan nice nesiller helâk ettik.
<div id="75">[[Dosya:Meryem 75.png]]</div>
75- De ki: Kim sapıklıkta ise, çok merhametli olan Allah ona mühlet versin! Nihayet kendilerine vâdolunan şeyi -ya azabı (müminler karşısında yenilgiyi), veya kıyameti- gördükleri zaman, mevki ve makamı daha kötü ve askeri daha zayıf olanın kim olduğunu öğreneceklerdir.
<div id="76">[[Dosya:Meryem 76.png]]</div>
76- Allah, doğru yola gidenlerin hidayetini artırır. Sürekli kalan iyi işler, Rabbinin nezdinde hem mükâfat bakımından daha hayırlı, hem de âkıbetçe daha iyidir.
{Müfessirler, bu âyetin inmesine sebep olan olayı şöyle anlatırlar: Fakir bir müslüman olan Habbâb (r.a.)ın, müşriklerin ileri gelenlerinden biri olan Âs b. Vâil'de alacağı vardı. Habbâb alacağını istediğinde Âs ona şöyle dedi: "Muhammed'i inkâr etmedikçe borcumu vermeyeceğim." Habbâb: "Allah'a yemin ederim ki, ben Peygamber'imi hem hayatım ve ölümüm süresince hem yeniden dirildiğim zaman asla inkâr etmeyeceğim" deyince, Âs şöyle demişti: "Öyle ise, dirildiğin zaman bana gelirsin; o zaman malım ve çocuğum olacağına göre sana olan borcumu öderim!"}
====Sayfa 310====
<div id="77">[[Dosya:Meryem 77.png]]</div>
77- (Resûlüm!) Âyetlerimizi inkâr eden ve "Muhakkak surette bana mal ve evlât verilecek" diyen adamı gördün mü?
<div id="78">[[Dosya:Meryem 78.png]]</div>
78- O, gaybı mı bildi, yoksa Allah'ın katından bir söz mü aldı?
<div id="79">[[Dosya:Meryem 79.png]]</div>
79- Kesinlikle hayır! Biz onun söylediğini yazacağız ve azabını uzattıkça uzatacağız.
<div id="80">[[Dosya:Meryem 80.png]]</div>
80- Onun dediğine biz vâris oluruz, (malı ve evlâdı bize kalır); kendisi de bize yapayalnız gelir.
<div id="81">[[Dosya:Meryem 81.png]]</div>
81- Onlar, kendilerine bir itibar ve kuvvet (vesilesi) olsun diye Allah'tan başka ilâhlar edindiler.
<div id="82">[[Dosya:Meryem 82.png]]</div>
82- Hayır, hayır! (Taptıkları), onların ibadetlerini tanımayacaklar ve onlara hasım olacaklar.
==Bölüm 6==
<div id="83">[[Dosya:Meryem 83.png]]</div>
83- (Resûlüm!) Görmedin mi? Biz, kâfirlerin üzerine, kendilerini iyice (isyankârlığa) sevkeden şeytanları gönderdik.
<div id="84">[[Dosya:Meryem 84.png]]</div>
84- Öyle ise onlar hakkında acele etme. Biz onlar için (günlerini) teker teker sayıyoruz.
<div id="85">[[Dosya:Meryem 85.png]]</div><div id="86">[[Dosya:Meryem 86.png]]</div><div id="87">[[Dosya:Meryem 87.png]]</div>
85-86-87- Takvâ sahiplerini heyet halinde çok merhametli olan Allah'ın huzurunda topladığımız, günahkârları da susuz olarak cehenneme sürdüğümüz gün, Rahmân nezdinde söz ve izin alandan başkalarının şefâata güçleri yetmeyecektir.
<div id="88">[[Dosya:Meryem 88.png]]</div>
88- "Rahmân çocuk edindi" dediler.
<div id="89">[[Dosya:Meryem 89.png]]</div>
89- Hakikaten siz, pek çirkin bir şey ortaya attınız.
<div id="90">[[Dosya:Meryem 90.png]]</div>
90- Bundan dolayı, neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp düşecektir!
<div id="91">[[Dosya:Meryem 91.png]]</div>
91- Rahmân'a çocuk isnadında bulunmaları yüzünden.
<div id="92">[[Dosya:Meryem 92.png]]</div>
92- Halbuki çocuk edinmek Rahmân'ın şanına yakışmaz.
<div id="93">[[Dosya:Meryem 93.png]]</div>
93- Göklerde ve yerde olan herkes istisnasız, kul olarak Rahmân'a gelecektir.
<div id="94">[[Dosya:Meryem 94.png]]</div>
94- O, bunların hepsini kuşatmış ve sayılarını tesbit etmiştir.
<div id="95">[[Dosya:Meryem 95.png]]</div>
95- Bunların hepsi de kıyamet gününde O'nun huzuruna tek başına (yapayalnız) gelecektir.
====Sayfa 311====
<div id="96">[[Dosya:Meryem 96.png]]</div>
96- İman edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan Allah, (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.
<div id="97">[[Dosya:Meryem 97.png]]</div>
97- (Resûlüm!) Biz Kur'an'ı, sadece, onunla Allah'tan sakınanları müjdeleyesin ve şiddetle karşı çıkan bir topluluğu uyarasın diye senin dilinle (indirilip okutarak) kolaylaştırdık.
<div id="98">[[Dosya:Meryem 98.png]]</div>
98- Biz, onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Sen, onlardan herhangi birinden (bir varlık emâresi) hissediyor veya onlara ait cılız bir ses işitiyor musun?


''Önceki Sure: [[Kuran:Kehf|Kehf]] &larr; [[Kuran:Kur'an|Kur'an]] &rarr; [[Kuran:Taha|Tâ Hâ]]: Sonraki Sure''
''Önceki Sure: [[Kuran:Kehf|Kehf]] &larr; [[Kuran:Kur'an|Kur'an]] &rarr; [[Kuran:Taha|Tâ Hâ]]: Sonraki Sure''

08.11, 20 Ekim 2022 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Önceki Sure: KehfKur'anTâ Hâ: Sonraki Sure

19. Meryem Suresi[değiştir]

Medine'de nâzil olmuştur. Bu sûre, diğer bahisler yanında, özellikle Hz. Meryem'den ve onun Hz. İsa'yı dünyaya getirmesinden bahsetmesi sebebiyle "Meryem sûresi" adını almıştır.}

Bölüm 1[değiştir]

Sayfa 304[değiştir]

1- Kâf. Hâ. Yâ. Ayn. Sâd.

2- (Bu,) Rabbinin, Zekeriyya kuluna rahmetinin anılmasıdır.

3- Hani o, gizli bir sesle Rabbine niyaz etmişti:

4- Rabbim! dedi, benden (vücudumdan), kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ve ben, Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.

5- Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum. Karım da kısırdır. Tarafından bana bir veli (oğul) ver.

6- Ki o bana vâris olsun; Ya'kub hanedanına da vâris olsun. Rabbim, onu rızana lâyık kıl!

7- (Allah şöyle buyurdu:) Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeleriz ki, onun adı Yahya'dır. Daha önce ona kimseyi adaş yapmadık.

{Âyetin son cümlesi "Daha önce hiç kimseyi onun benzeri kılmadık" şeklinde de anlaşılmıştır. Zira Hz. Yahya'nın kısır bir anneden doğması eşsiz bir olay, yani mucizedir.}

8- Zekeriyya: Rabbim! dedi, karım kısır olduğu, ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir?

9- Allah: Öyledir, dedi; Rabbin: O bana kolaydır. Daha önce, sen hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım, buyurdu.

10- O: Rabbim! dedi, (çocuğum olacağına dair) bana bir işaret ver. Allah: Sana işaret, sapasağlam olduğun halde (üç gün) üç gece insanlarla konuşamamandır, buyurdu.

11- Bunun üzerine Zekeriyya, mâbetten kavminin karşısına çıkarak onlara: "Sabah akşam tesbihte bulunun" diye işaret verdi.

{"Mabet"ten şeklinde tercüme edilen "mihrap" o zamanlarda ibadet edilen yer veya Beyt-i Makdis içinde yüksek bir yerdeki hücre manasına kullanılıyordu.) Allah Teâlâ, yaşlı Zekeriyya ile kısırlaşmış olan eşinden bir çocuk dünyaya göndermekle kudretinin sınırsızlığını ortaya koymuştur. Yukarıdaki âyetlerde buna işaret buyurulduktan sonra şimdi, doğumu mucizeli bir şekilde gerçekleşen Yahya (a.s.)a hitap ediliyor.}

Sayfa 305[değiştir]

12- "Ey Yahya! Kitab'a (Tevrat'a) vargücünle sarıl!" (dedik) ve henüz sabi iken ona (ilim ve) hikmet verdik.

13- Tarafımızdan ona kalp yumuşaklığı ve temizlik de (verdik). O, çok sakınan bir kimse idi.

14- Ana-babasına çok iyi davranırdı; o, isyankâr bir zorba değildi.

15- Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağı gün ona selam olsun!

{Yahya (a.s.)'ın mucizevî doğumundan sonra bundan sonraki âyetlerde Hz. Meryem'in yine mucize olarak Hz. İsa'ya hamile kalması ve onu dünyaya getirmesi olayları anlatılıyor.}

Bölüm 2[değiştir]

16- (Resûlüm!) Kitap'ta Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti.

{Buradaki "doğu tarafı", müfessirlerce Mescid-i Aksâ'nın doğu yanı, yahut Meryem'in evinin doğu tarafı şeklinde tefsir edilmiş, bu sebeple hıristiyanların, kıble olarak doğuya yöneldikleri ifade edilmiştir.}

17- Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü.

{Müfessirlerin çoğunluğuna göre âyetteki ruhtan maksat, Cebrail (a.s.)dir. Hz. Meryem korkmasın ve sözünü anlasın diye Allah Teâlâ, Cebrail'i, bir insan kılığında göndermiştir. Bak. Bakara 2/87.}

18- Meryem dedi ki: Senden, çok esirgeyici olan Allah'a sığınırım! Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma).

19- Melek: Ben, yalnızca, sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam için Rabbinin bir elçisiyim, dedi.

20- Meryem: Bana bir insan eli değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir? dedi.

21- Melek: Öyledir, dedi; (zira) Rabbin buyurdu ki: Bu bana kolaydır. Çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Bu, hüküm ve karara bağlanmış (ezelde olup bitmiş) bir iş idi.

22- Meryem ona hamile kaldı. Bunun üzerine onunla (karnındaki çocukla) uzak bir yere çekildi.

23- Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) sevketti. "Keşke, dedi, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!"

24- Aşağısından (İsa yahut melek) ona şöyle seslendi: "Tasalanma! Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirmiştir."

{Âyete şu mana da verilmiştir: "Tasalanma! Rabbin senin altındakini (yani İsa'yı) şerefli bir lider olarak yaratmıştır."}

25- "Hurma dalını kendine doğru silkele ki, üzerine taze, olgun hurma dökülsün."

Sayfa 306[değiştir]

26- "Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah'a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım."

{Rivayete göre Meryem'in kavmi, yememek, içmemek suretiyle oruç tuttukları gibi, konuşmamak suretiyle de tutarlarmış. Yahut oruçlu iken yeme-içmeden kaçındıkları gibi konuşmaktan da kaçınırlarmış. Hz. Meryem de buna uygun olarak sükût orucu adamış olmaktadır.}

27- Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın!

28- Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi.

{Âyette anılan Harun, Hz. Musa'nın kardeşi ve peygamber Harun değildir. Bu Harun'un kimliğiyle ilgili görüşlerin doğruya en yakın olanına göre o, Hz. Meryem'in hakiki kardeşidir. Ana-babası gibi o da iffetli ve sâlih bir kimse idi. Bu yüzden işin iç yüzünü bilmeyenler, böyle birinin kızkardeşi olan Meryem'e zina etmeyi asla yakıştıramadıklarını belirtmek istemişlerdir.}

29- Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. "Biz, dediler, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?"

{Allah'ın müstakbel elçisi olan çocuk, O'nun verdiği konuşma kabiliyeti ile dile geldi ve 30-33. âyetlerdeki sözleri söyledi.}

30- Çocuk şöyle dedi: "Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı."

31- "Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti."

32- "Beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı."

33- "Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır."

34- İşte, hakkında şüphe ettikleri Meryem oğlu İsa -hak söz olarak- budur.

{Müfessirler, bu âyete şu manayı da vermişlerdir: "İşte Meryem oğlu İsa, (onun hakkındaki bu beyan), hak sözdür ki, onlar bunda şüpheye düşerler." Metindeki manaya göre İsa'nın hak söz olması, Allah'ın "kün=ol" emrinin eseri olmasındandır.}

35- Allah'ın bir evlât edinmesi, olacak şey değildir! O, bundan münezzehtir. Bir işe hükmettiği zaman, ona sadece "Ol!" der ve hemen olur.

36- (İsa şunu da söyledi:) Muhakkak ki Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O'na kulluk ediniz. İşte doğru yol budur.

37- Sonra guruplar kendi aralarında ayrılığa düştüler. Büyük güne şahit olunduğu zamanda vay o kâfirlerin haline!

{Tefsirciler, aralarında ayrılığa düşen bu gurupların, yahudiler ile hıristiyanlar veya hıristiyanların kendi içindeki mezhepler olduğunu, bunlardan kiminin Hz. İsa'ya "Allah'ın oğlu", kiminin "Allah'ın kendisi", bir kısmının "üç uknûmdan biri", bazısının da "Allah'ın kulu ve resûlü" dediklerini, böylece ihtilafa düştüklerini belirtiyorlar.}

38- Onlar, bizim huzurumuza çıkacakları gün (başlarına gelecek olanları) ne iyi duyarlar ve ne iyi görürler (bir görsen)! Fakat o zalimler bugün açık bir sapıklık içindedirler.

Sayfa 307[değiştir]

39- (Resûlüm!) Sen onları pişmanlık ve üzüntü günü hakkında uyar. Çünkü onlar bir gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken (bakarsın) iş olup bitmiştir.

{Yani, herkesin hesabı görülmüş; bu hesap sonunda cennete gideceklerle cehennemi boylayacak olanlar birbirinden ayrılmıştır.}

40- Yeryüzüne ve onun üzerindekilere ancak biz vâris oluruz (her şey gider, biz kalırız) ve onlar ancak bize döndürülürler.

Bölüm 3[değiştir]

41- Kitap'ta İbrahim'i an. Zira o, sıdkı bütün bir peygamberdi.

42- Bir zaman o babasına dedi ki: Babacığım! Duymayan, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye niçin taparsın?

43- Babacığım! Hakikaten sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Öyle ise bana uy ki, seni düz yola çıkarayım.

44- Babacığım! Şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan, çok merhametli olan Allah'a âsi oldu.

45- Babacığım! Allah tarafından sana azap dokunup da şeytanın yakını olmandan korkuyorum.

46- (Babası:) Ey İbrahim! dedi, sen benim ilâhlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, andolsun seni taşlarım! Uzun bir zaman benden uzak dur!

47- İbrahim: Selâm sana (esen kal) dedi, Rabbimden senin için mağfiret dileyeceğim. Çünkü O bana karşı çok lütufkârdır.

48- Sizden de, Allah'ın dışında taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve Rabbime yalvarıyorum. Umulur ki (senin için) Rabbime dua etmemle bedbaht (emeği boşa gitmiş) olmam.

49- Nihayet İbrahim onlardan ve Allah'tan başka taptıkları şeylerden uzaklaşıp bir tarafa çekildiği zaman biz ona İshak ve Yâ'kub'u bağışladık ve her birini peygamber yaptık.

{Hz. İbrahim'in, kavminden uzaklaşarak hicret ettiği beldenin, Şam veya Filistin olduğu rivayet edilir. Beyzâvî'nin naklettiğine göre, Hz. İbrahim Şam'a müteveccihen yola çıktığında önce Harran'a gitmiş, orada Sâra ile evlenmiş ve bu evlilikten Hz. İshak dünyaya gelmiştir. Hz. Ya'kub ise, İshak'ın oğlu ve İbrahim'in torunudur.}

50- Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk; kendilerine haklı ve yüksek bir şöhret nasip ettik.

Bölüm 4[değiştir]

51- (Resûlüm!) Kitap'ta Musa'yı da an. Gerçekten o ihlâs sahibi idi ve hem resûl, hem de nebî idi.

{Yaygın anlayışa göre sadece eski peygamberlerden birinin kitap ve şeriatını devam ettiren peygamber "nebî", kendisine yeni bir kitap indirilmiş olan ve yeni bir din tebliğ eden peygamber ise hem "nebî" hem de "resûl" dür. Hz. Musa'ya Tevrat inzal buyurulduğundan, bu âyette nebî ve resûl olarak anılmıştır.}

Sayfa 308[değiştir]

52- Ona Tûr'un sağ tarafından seslendik ve onu, fısıldaşan kimse kadar (kendimize) yaklaştırdık.

53- Rahmetimizin bir sonucu olarak ona kardeşi Harun'u bir peygamber olarak armağan ettik.

{Hz. Musa, ailesi efradından Harun'un, kendisine vekil ve yardımcı tayin edilmesi için Allah'a niyazda bulunmuş, Allah Teâlâ da onun bu dileğini kabul etmişti.}

54- (Resûlüm!) Kitap'ta İsmail'i de an. Gerçekten o, sözüne sâdıktı, resûl ve nebî idi.

55- Halkına namazı ve zekâtı emrederdi; Rabbi nezdinde de hoşnutluk kazanmış bir kimse idi.

56- Kitapta İdris'i de an. Hakikaten o, pek doğru bir insan, bir peygamberdi.

57- Onu üstün bir makama yücelttik.

{Müfessirlerin belirttiğine göre, Hz. İdris'in asıl adı Uhnûh'tur; Hz. Nuh'un üçüncü batından dedesidir. Kendisinden önce insanlar hayvan postları giydikleri halde o, elbise dikmeyi icad etmiş, ayrıca ilk defa kalem kullanan, yıldızlar ve hesap ilmi üzerinde düşünen insan olmuştur. Kendisine 30 sayfa vahiy inmiştir.}

Secde Ayeti[değiştir]

58- İşte bunlar, Allah'ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden, Âdem'in soyundan, Nuh ile birlikte (gemide) taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail (Ya'kub) 'in soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerdendir. Onlara, çok merhametli olan Allah'ın âyetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapanırlardı.

59- Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler.

60-61- Ancak tevbe eden, iman eden ve iyi davranışta bulunan kimseler hariçtir. Bunlar, hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın cennete, çok merhametli olan Allah'ın, kullarına gıyaben vâdettiği Adn cennetlerine girecekler. Şüphesiz O'nun vâdi yerini bulacaktır.

{Âyetin son cümlesi şöyle de anlaşılmıştır: "Muhakkak ki Allah'ın iyi kulları, O'nun vâdettiği cennete kavuşacaklardır."}

62- Orada boş söz değil, hoş söz duyarlar. Ve orada, sabah-akşam kendilerine ait rızıkları vardır.

63- Kullarımızdan, takvâ sahibi kimselere vereceğimiz cennet işte budur.

{Abdullah b. Abbas'ın bir rivayetine göre Resûlullah (s.a.) Cebrail'e: "Ey Cebrail, bizi şimdi yaptığın ziyaretlerden daha fazla ziyaret etmenden seni engelleyen bir şey mi var?" diyerek Cebrail'in kendisini daha çok ziyaret etmesini istemiş; bir başka rivayete göre, inanmayanlar Hz. Peygamber'e bazı konularda sorular sormuşlar; Hz. Peygamber, kendilerine yakında bilgi vereceğini söylemiş, fakat Cebrail beklediği zamanda gelmediği için gerekli bilgiyi edinmekte gecikmiş; bu fırsatı kaçırmayan müşrikler: "Muhammed'in Rabbi kendisini unuttu" gibi laflar edince o, buna çok üzülmüştü. Bunun üzerine Cebrail'in sözünü nakleden bu âyet indi.}

64- Biz ancak Rabbinin emri ile ineriz. Önümüzde, arkamızda ve bunlar arasında olan her şey O'na aittir. Senin Rabbin unutkan değildir.

Sayfa 309[değiştir]

65- (O) göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin Rabbidir. Şu halde O'na kulluk et; O'na kulluk etmek için sabırlı ve metânetli ol. O'nun bir adaşı (benzeri) olduğunu biliyor musun? (Asla benzeri yoktur).

{Müşrik Araplar, Allah ismini sadece, en büyük yaratıcı olan Cenab-ı Hak için kullanırlar, O'nun dışında taptıkları putlara, Allah demeyip "ilâh" derlerdi.}

Bölüm 5[değiştir]

66- İnsan der ki: "Öldüğüm zaman sahi diri olarak (kabrimden) çıkarılacak mıyım?"

67- İnsan düşünmez mi ki, daha önce o hiçbir şey olmadığı halde biz kendisini yaratmışızdır?

68- Öyle ise, Rabbine andolsun ki, muhakkak surette onları şeytanlarla birlikte mahşerde toplayacağız; sonra onları diz üstü çökmüş vaziyette cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız.

69- Sonra her milletten, rahmân olan Allah'a en çok âsi olanlar hangileri ise çekip ayıracağız.

{Allah'a en çok âsi olanların ayrılması, müfessirler tarafından şöyle yorumlanmıştır: İsyankârların bir kısmı ayırdedilip cehenneme atılacak; isyanı daha hafif olan ve durumu uygun düşenler ise bağışlanacaklar. Ancak, eğer âyet bütünüyle kâfirlere dair ise, o takdirde bu ayrılma, herkesin, inkârcılık ve isyan derecesine göre çeşitli guruplara ayrılmasıdır ki, buna göre her gurup, sırasıyla, cehennemde durumuna uygun bir tabakaya atılacaktır.}

70- Sonra, orayı boylamaya daha çok müstahak olanları elbette biz daha iyi biliriz.

71- İçinizden, oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur. Bu, Rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür.

{Bir rivayete göre, iyi veya kötü her insan cehenneme uğrayacak, ancak Allah, iyileri yakmayacak, oradan kurtaracaktır. Câbir (r.a.)in naklettiği bir hadise göre, cennetteki müminler, daha önce cehenneme uğrayacaklar, fakat cehennemde onların uğradığı yerlerin ateşi sönecektir. Bir diğer rivayete göre, cennetlik müminlerin cehenneme uğramaları, Sırat'tan geçmelerinden ibarettir.}

72- Sonra biz, Allah'tan sakınanları kurtarırız; zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız.

73- Kendilerine âyetlerimiz ayan beyan okunduğu zaman inkâr edenler, iman edenlere: İki topluluktan hangisinin (hangimizin) mevki ve makamı daha iyi, meclis ve topluluğu daha güzeldir? dediler.

74- Onlardan önce de, eşya ve görünüş bakımından daha güzel olan nice nesiller helâk ettik.

75- De ki: Kim sapıklıkta ise, çok merhametli olan Allah ona mühlet versin! Nihayet kendilerine vâdolunan şeyi -ya azabı (müminler karşısında yenilgiyi), veya kıyameti- gördükleri zaman, mevki ve makamı daha kötü ve askeri daha zayıf olanın kim olduğunu öğreneceklerdir.

76- Allah, doğru yola gidenlerin hidayetini artırır. Sürekli kalan iyi işler, Rabbinin nezdinde hem mükâfat bakımından daha hayırlı, hem de âkıbetçe daha iyidir.

{Müfessirler, bu âyetin inmesine sebep olan olayı şöyle anlatırlar: Fakir bir müslüman olan Habbâb (r.a.)ın, müşriklerin ileri gelenlerinden biri olan Âs b. Vâil'de alacağı vardı. Habbâb alacağını istediğinde Âs ona şöyle dedi: "Muhammed'i inkâr etmedikçe borcumu vermeyeceğim." Habbâb: "Allah'a yemin ederim ki, ben Peygamber'imi hem hayatım ve ölümüm süresince hem yeniden dirildiğim zaman asla inkâr etmeyeceğim" deyince, Âs şöyle demişti: "Öyle ise, dirildiğin zaman bana gelirsin; o zaman malım ve çocuğum olacağına göre sana olan borcumu öderim!"}

Sayfa 310[değiştir]

77- (Resûlüm!) Âyetlerimizi inkâr eden ve "Muhakkak surette bana mal ve evlât verilecek" diyen adamı gördün mü?

78- O, gaybı mı bildi, yoksa Allah'ın katından bir söz mü aldı?

79- Kesinlikle hayır! Biz onun söylediğini yazacağız ve azabını uzattıkça uzatacağız.

80- Onun dediğine biz vâris oluruz, (malı ve evlâdı bize kalır); kendisi de bize yapayalnız gelir.

81- Onlar, kendilerine bir itibar ve kuvvet (vesilesi) olsun diye Allah'tan başka ilâhlar edindiler.

82- Hayır, hayır! (Taptıkları), onların ibadetlerini tanımayacaklar ve onlara hasım olacaklar.

Bölüm 6[değiştir]

83- (Resûlüm!) Görmedin mi? Biz, kâfirlerin üzerine, kendilerini iyice (isyankârlığa) sevkeden şeytanları gönderdik.

84- Öyle ise onlar hakkında acele etme. Biz onlar için (günlerini) teker teker sayıyoruz.

85-86-87- Takvâ sahiplerini heyet halinde çok merhametli olan Allah'ın huzurunda topladığımız, günahkârları da susuz olarak cehenneme sürdüğümüz gün, Rahmân nezdinde söz ve izin alandan başkalarının şefâata güçleri yetmeyecektir.

88- "Rahmân çocuk edindi" dediler.

89- Hakikaten siz, pek çirkin bir şey ortaya attınız.

90- Bundan dolayı, neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp düşecektir!

91- Rahmân'a çocuk isnadında bulunmaları yüzünden.

92- Halbuki çocuk edinmek Rahmân'ın şanına yakışmaz.

93- Göklerde ve yerde olan herkes istisnasız, kul olarak Rahmân'a gelecektir.

94- O, bunların hepsini kuşatmış ve sayılarını tesbit etmiştir.

95- Bunların hepsi de kıyamet gününde O'nun huzuruna tek başına (yapayalnız) gelecektir.

Sayfa 311[değiştir]

96- İman edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan Allah, (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.

97- (Resûlüm!) Biz Kur'an'ı, sadece, onunla Allah'tan sakınanları müjdeleyesin ve şiddetle karşı çıkan bir topluluğu uyarasın diye senin dilinle (indirilip okutarak) kolaylaştırdık.

98- Biz, onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Sen, onlardan herhangi birinden (bir varlık emâresi) hissediyor veya onlara ait cılız bir ses işitiyor musun?

Önceki Sure: KehfKur'anTâ Hâ: Sonraki Sure

test