Fevzi Çakmak

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
22.42, 4 Nisan 2021 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 17821 numaralı sürüm

Mustafa Fevzi Çakmak Kurtuluş savaşında ve sonrasında Genelkurmay Başkanlığı ve milletvekilliği yapmış, Meraşal unvanı verilmiş, zâhiren İslâmiyet tarafdârı ve bir derece îmân sâhibi olarak kendini göstermekle beraber Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan gayr-ı islami icraatler sırasında ehl­i îmân onun sûrî diyânetine aldanıp, dizginleri öteki gaddârların eline verdiğinden hatalarda pay sahibi ve Bediüzzaman'ın ifadesiyle Süfyaniyetin dört rüknünden birisidir.

Şahsi Bilgiler[değiştir]

Diğer İsimleri: Fevzi Paşa

Doğum Yeri ve Tarihi: İstanbul, 12 Ocak 1876[1]

Vefat Yeri ve Tarihi: İstanbul, 10 Nisan 1950[1]

Kabrinin Yeri: Eyüp Sultan Kabristanı, İstanbul.

Bediüzzaman Said Nursi ile Görüşmeleri[değiştir]

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Hem de “İnna A’tayna”nın sırrı kısmen tahakkuk etmiş. Çünkü Süfyaniyetin dört rüknünden en kuvvetlisi ve dehşetlisi bütün bütün çekildi. Kabir altında azap çekiyor. Ve en büyüğü dahi alâkası bilfiil çekilmiş. Mason komitesinin mahkûmu ve âleti olup azabıyla meşguldür. Yalnız onun gölgesi hükmediyor. İleri tecavüz etmemekle beraber kısmen geriliyor. Bâki kalan iki şahıs ise ellerinden gelse tamire çalışacaklar.

(Şualar, 8. Şua, Haşiye)


Orada yine hizmet-i Kur’aniyede bulunduğum miktarca –o vakit menfîlere çok dikkat ediliyordu, her akşam ispat-ı vücud etmekle mükellef oldukları halde– ben ve hâlis talebelerim müstesna kaldık. Ben hiçbir vakit ispat-ı vücuda gitmedim, hükûmeti tanımadım. Oranın valisi, oraya gelen Fevzi Paşa’ya şikayet etmiş. Fevzi Paşa demiş: “Ona ilişmeyiniz, hürmet ediniz!” Bu sözü ona söylettiren, hizmet-i Kur’aniyenin kudsiyetidir. Ne vakit nefsimi kurtarmak, yalnız âhiretimi düşünmek fikri bana galebe etti, hizmet-i Kur’aniyede muvakkat fütur geldi, aks-i maksadımla tokat yedim. Yani bir menfadan diğerine (Isparta’ya) gönderildim.

(Lemalar, 10. Lema)


Bu meşhûr ünvâniyle o iki kelimenin adedine tevâfuku tesâdüfî olmadığı gibi, ما اصطفى بكمال (Hâşiye 3: Garîbdir ki, mason komitesinin üç reîsinin derece-i hatâları olan cinâyetteki hisseleri, isimlerindeki aded zâhirî gösteriyor. Îzâhı, nihâyetteki zeyilde.) İsmet, Fevzi nâmındaki Mason reîslerinin isimleri aynen o adede tevâfuk etmekle ve ef’âliyle o iki kelimenin ma’nâsına tevâfuku elbette tesâdüfî değildir.

Evet, İsmet lâfzı 600. Çünkü ت dörtyüz, ع yetmiş, ص doksan, م kırk, oldu 600. Fevzi ف seksen, ى on, و ve ز onüç; İsmet ile berâber 703.

ما اصطفى بكمال ise ص doksan, ف seksen, م kırk, ط dokuz, iki elif ile berâber oldu 221, ل otuz, ك yirmi, م kırk, بِكَمَالِ üstündeki bâ-i nefy 2, بِكَمَالِ deki elif 1, mecmûu 93. 221 ile berâber oldu 314. Fevzi ile İsmet’in mecmû’-ı adedi 703 zammıyla 1017 adediyle شَانِئَكَ هو الْابْتَرُ adedine tevâfuku ittifâkî olmadığına, bu üç herifin adâvet-i Arabiye ve Muhammediye’de gösterdikleri ef’âl gösteriyor. (Hâşiye 4: اصطفى ‘daki elif binâ-i meçhûl sîgâsı için يا ‘ya kalb olduğu gibi, bâ-i cerre دَجَّالاَنِ lâfzına dâhil olmakla, “elif”, “yâ” ya inkılâb eder, yine tevâfukla müsâvi olurlar.)

...

Garîbdir ki; bu istibdâdı askeriye-i keyfiye-i küfriyenin başına geçen Mason komitesinin üç reîsinin derece-i hatâları ve şerîat hakkındaki olan cinâyette hisseleri; kendi isimlerindeki aded zâhir gösteriyor. Şöyle ki: 1017 hisse-i hatâdan, icrââtçi olmak cihetiyle en büyük hisse sâhibi olmak lâzım gelen İsmet 600, en büyük reîs ise şeytâniyeti ile yalnız tedbîr gördüğünden ötekine nisbeten ikinci derecede kaldığından 321 hisse alır. Üçüncüsü zâhiren İslâmiyet tarafdârı ve bir derece îmân sâhibi olarak kendini gösteren fakat, ehl­i îmân onun sûrî diyânetine aldanıp, dizginleri öteki gaddârların eline verdiğinden o Fevzi dahî, o cinâyette hissede İsmet’e nisbeten südüsü, reîse nisbeten sülüs hükmünde kendi isminin mikdârınca 103 hisse alır. Fakat asıl reîs bizzat İsmet’in yarısıdır. Reîs olduğu cihetle öteki iki arkadaşının hatası kadar hatâ onun defterine ilâve olduğuna kat’î delil, tek başıyla yâni ismiyle lakâbı ile hem اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْاَبْتَرُ makâm-ı ebcedîsi 1017 adedi gösteriyor. Hem aded­i hurûfuyla شَانِئَكَ هُوَ الْاَبْتَرُ اِنَّ bir cihette 12, bir cihette 13, bir cihette 16 aded-i hurûfuna tevâfuk ediyor.

(Mahrem Sırr-ı İnna Atayna Risalesi)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

Hem bazı ehl-i velayetin istihracatıyla anlaşılıyor ki İslâm Devleti’nin başına geçecek olan Süfyanî Deccal ise gayet muktedir ve dâhî ve faal ve gösterişi istemeyen ve şahsî olan şan ve şerefe ehemmiyet vermeyen bir sadrazam ve gayet cesur ve iktidarlı ve metin ve cevval ve şöhret-perestliğe tenezzül etmeyen bir serasker bulur, onları teshir eder. Onların fevkalâde ve dâhiyane icraatlarını, riyasızlıklarından istifade ile kendi şahsına isnad ve o vasıta ile koca ordunun ve hükûmetin teceddüd ve inkılab ve Harb-i Umumî inkılabından gelen şiddet-i ihtiyacın sevkiyle işledikleri terakkiyatı şahsına isnad ettirerek şahsında pek acib ve hârika bir iktidar bulunduğunu meddahlar tarafından işaa ettirir.

(Şualar, 5. Şua)

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

  • İsmet İnönü: Cumhuriyetin ilanından sonraki gayr-ı İslamî icraatlarda önce başbakan, daha sonra Cumhurbaşkanı olarak büyük pay sahibi ve Süfyaniyetin dört rüknünden biri olan mason komitesi reisi.
  • Mustafa Kemal Atatürk: Bediüzzaman'a göre Cumhuriyetin ilanından sonraki gayr-ı İslamî icraatlarda Cumhurbaşkanı olarak en büyük pay sahibidir.

Kaynakça[değiştir]