İhlas 3: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
Değişiklik özeti yok
38. satır: 38. satır:


([[Risale:25._Söz#Birinci_Nokta|25. Söz]])
([[Risale:25._Söz#Birinci_Nokta|25. Söz]])
----
Kur’an-ı Hakîm, her asırdaki tabakat-ı beşerin her bir tabakasına güya doğrudan doğruya o tabakaya hususi müteveccihtir, hitap ediyor.
Evet, bütün benî-Âdem’e bütün tabakatıyla en yüksek ve en dakik ilim olan imana ve en geniş ve nurani fen olan marifetullaha ve en ehemmiyetli ve mütenevvi maarif olan ahkâm-ı İslâmiyeye davet eden, ders veren Kur’an ise her nev’e, her taifeye muvafık gelecek bir ders vermek elzemdir. Halbuki ders birdir, ayrı ayrı değil. Öyle ise aynı derste tabakat bulunmak lâzımdır. Derecata göre her biri, Kur’an’ın perdelerinden bir perdeden hisse-i dersini alır. Şu hakikatin çok numunelerini zikretmişiz. Onlara müracaat edilebilir. Yalnız burada bir iki cüzünün hem yalnız bir iki tabakasının hisse-i fehmine işaret ederiz:
Mesela
[[İhlas 3|{{Arabi|لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ}}]]
[[İhlas 4|{{Arabi|وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ}}]]
Kesretli tabaka olan avam tabakasının şundan hisse-i fehmi: “Cenab-ı Hak, peder ve veledden ve akrandan ve zevceden münezzehtir.”
Daha mutavassıt bir tabaka, şundan “İsa aleyhisselâmın ve melaikelerin ve tevellüde mazhar şeylerin uluhiyetini nefyetmektir.” Çünkü muhal bir şeyi nefyetmek, zahiren faydasız olduğundan belâgatta medar-ı fayda olacak bir lâzım-ı hüküm murad olunur. İşte cismaniyete mahsus veled ve validi nefyetmekten murad ise veled ve validi ve küfvü bulunanların nefy-i uluhiyetleridir ve mabud olmaya lâyık olmadıklarını göstermektir. Şu sırdandır ki Sure-i İhlas herkese hem her vakit fayda verebilir.
Daha bir parça ileri bir tabakanın hisse-i fehmi: “Cenab-ı Hak mevcudata karşı tevlid ve tevellüdü işmam edecek bütün rabıtalardan münezzehtir. Şerik ve muînden ve hemcinsten müberradır. Belki mevcudata karşı nisbeti, hallakıyettir. “Emr-i kün feyekûn” ile irade-i ezeliyesiyle, ihtiyarıyla icad eder. İcabî ve ıztırarî ve sudûr-u gayr-ı ihtiyarî gibi münafî-i kemal her bir rabıtadan münezzehtir.”
Daha yüksek bir tabakanın hisse-i fehmi: Cenab-ı Hak ezelîdir, ebedîdir, evvel ve âhirdir. Hiçbir cihette ne zatında, ne sıfâtında, ne ef’alinde naziri, küfvü, şebihi, misli, misali, mesîli yoktur. Yalnız ef’alinde, şuununda teşbihi ifade eden mesel var: [[Nahl 60|{{Arabi|وَ لِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلٰى}}]]
Bu tabakata; ârifîn tabakası, ehl-i aşk tabakası, sıddıkîn tabakası gibi ayrı ayrı hisse sahiplerini kıyas edebilirsin.
([[Risale:25._Söz#.C3.9C.C3.A7.C3.BCnc.C3.BC_Cilve|25. Söz]])


==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==


==İlgili Maddeler==
==İlgili Maddeler==

16.38, 29 Ocak 2023 tarihindeki hâli

Önceki Ayet: İhlas 2İhlas Suresiİhlas 4: Sonraki Ayet

Meali: 1-2-3-4- De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur.

{Samed, hiçbir şeye muhtaç olmayan, aksine her şey kendisine muhtaç olan demektir.}

Kur'an'daki Yeri: 30. Cüz, 604. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Sonra kelâmların da:

Mesela قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ de altı cümle var. Üçü müsbet, üçü menfî. Altı mertebe-i tevhidi ispat etmekle beraber şirkin altı envaını reddeder. Her bir cümlesi öteki cümlelere hem delil olur hem netice olur. Çünkü her bir cümlenin iki manası var. Bir mana ile netice olur, bir mana ile de delil olur. Demek, Sure-i İhlas’ta otuz Sure-i İhlas kadar, muntazam, birbirini ispat eder delillerden mürekkeb sureler vardır.

Mesela قُلْ هُوَ اللّٰهُ لِاَنَّهُ اَحَدٌ ، لِاَنَّهُ صَمَدٌ ، لِاَنَّهُ لَمْ يَلِدْ ، لِاَنَّهُ لَمْ يُولَدْ ، لِاَنَّهُ لَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ

Hem وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ ، لِاَنَّهُ لَمْ يُولَدْ ، لِاَنَّهُ لَم يَلِدْ ، لِاَنَّهُ صَمَدٌ ، لِاَنَّهُ اَحَدٌ ، لِاَنَّهُ هُوَ اللّٰهُ

Hem هُوَ اللّٰهُ فَهُوَ اَحَدٌ ، فَهُوَ صَمَدٌ ، فَاِذًا لَمْ يَلِدْ ، فَاِذًا لَمْ يُولَدْ ، فَاِذًا لَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ

Daha sen buna göre kıyas et.

(25. Söz)


Kur’an-ı Hakîm, her asırdaki tabakat-ı beşerin her bir tabakasına güya doğrudan doğruya o tabakaya hususi müteveccihtir, hitap ediyor.

Evet, bütün benî-Âdem’e bütün tabakatıyla en yüksek ve en dakik ilim olan imana ve en geniş ve nurani fen olan marifetullaha ve en ehemmiyetli ve mütenevvi maarif olan ahkâm-ı İslâmiyeye davet eden, ders veren Kur’an ise her nev’e, her taifeye muvafık gelecek bir ders vermek elzemdir. Halbuki ders birdir, ayrı ayrı değil. Öyle ise aynı derste tabakat bulunmak lâzımdır. Derecata göre her biri, Kur’an’ın perdelerinden bir perdeden hisse-i dersini alır. Şu hakikatin çok numunelerini zikretmişiz. Onlara müracaat edilebilir. Yalnız burada bir iki cüzünün hem yalnız bir iki tabakasının hisse-i fehmine işaret ederiz:

Mesela

لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ

وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ

Kesretli tabaka olan avam tabakasının şundan hisse-i fehmi: “Cenab-ı Hak, peder ve veledden ve akrandan ve zevceden münezzehtir.”

Daha mutavassıt bir tabaka, şundan “İsa aleyhisselâmın ve melaikelerin ve tevellüde mazhar şeylerin uluhiyetini nefyetmektir.” Çünkü muhal bir şeyi nefyetmek, zahiren faydasız olduğundan belâgatta medar-ı fayda olacak bir lâzım-ı hüküm murad olunur. İşte cismaniyete mahsus veled ve validi nefyetmekten murad ise veled ve validi ve küfvü bulunanların nefy-i uluhiyetleridir ve mabud olmaya lâyık olmadıklarını göstermektir. Şu sırdandır ki Sure-i İhlas herkese hem her vakit fayda verebilir.

Daha bir parça ileri bir tabakanın hisse-i fehmi: “Cenab-ı Hak mevcudata karşı tevlid ve tevellüdü işmam edecek bütün rabıtalardan münezzehtir. Şerik ve muînden ve hemcinsten müberradır. Belki mevcudata karşı nisbeti, hallakıyettir. “Emr-i kün feyekûn” ile irade-i ezeliyesiyle, ihtiyarıyla icad eder. İcabî ve ıztırarî ve sudûr-u gayr-ı ihtiyarî gibi münafî-i kemal her bir rabıtadan münezzehtir.”

Daha yüksek bir tabakanın hisse-i fehmi: Cenab-ı Hak ezelîdir, ebedîdir, evvel ve âhirdir. Hiçbir cihette ne zatında, ne sıfâtında, ne ef’alinde naziri, küfvü, şebihi, misli, misali, mesîli yoktur. Yalnız ef’alinde, şuununda teşbihi ifade eden mesel var: وَ لِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلٰى

Bu tabakata; ârifîn tabakası, ehl-i aşk tabakası, sıddıkîn tabakası gibi ayrı ayrı hisse sahiplerini kıyas edebilirsin.

(25. Söz)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]