Fatiha Suresi

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
17.32, 2 Ağustos 2024 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 46339 numaralı sürüm

Kur'ânBakara: Sonraki Sure

Fâtiha suresini Fâtiha suresi okuma sayfasında mealiyle beraber okuyabilirsiniz

Başlangıç anlamında Fatiha kelimesi için Başlangıç sayfasına gidin

Fâtiha (الفاتحة) Suresi Kur'ân-ı Kerim'in 1. suresi olup Kur'ân'ın en başında ve Bakara suresinden önce yer alır.

Bilgiler[değiştir]

İsminin Anlamı ve Kaynağı: Fâtiha, başlangıç anlamına gelir ve sure ismini Kur'ân'ın ilk suresi olmasından almıştır.

Diğer İsimleri:

Kur'ân'daki Sırası: 1

Kur'ân'daki Yeri: 1. cüz, 0. sayfa

Nuzül (İnme) Sırası:

Uzunluğu: sayfa

Ayet Sayısı:

Kelime Sayısı:

Harf Sayısı:

Fasılaları: harfleri

Bölüm (Ayn Durakları) Sayısı:

Secde Ayeti:

Allah lafzı sayısı:

Rahman ismi sayısı:

Rahim ismi sayısı:

Rab ismi sayısı:

Kur'an kelimesi sayısı:

Rasul kelimesi sayısı:

Hizb-ül Kur'an'da Geçen Ayetleri: 1. - 7. ayetler (tamamı)

Münâcât-ül Kur'an'da İlgili Kısım: 2., 3. ve 4. ayetler)

Risale-i Nur'da Geçen Ayetleri:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

Bediüzzaman İşarat-ül İ'caz adlı kitabında Fatiha suresinin tefsirini yapmıştır

15. Şua'nın Birinci Makamının İkinci Kısmında ise Fatiha-i Şerife’nin Bir Muhtasar Hülâsası yer alır

X[değiştir]

(14. Lem'a)

X[değiştir]

(14. Lem'a)

X[değiştir]

(14. Lem'a)


Fatiha'nın Kur'an'ın Timsali Olması[değiştir]

Nasıl ki insan, şu âlem-i kebirin bir misal-i musağğarıdır ve Fatiha-i Şerife, şu Kur’an-ı Azîmüşşan’ın bir timsal-i münevveridir. Namaz dahi bütün ibadatın envaını şâmil bir fihriste-i nuraniyedir ve bütün esnaf-ı mahlukatın elvan-ı ibadetlerine işaret eden bir harita-i kudsiyedir.

(9. Söz)

Besmelenin Fatiha'nın Fihristesi Olması[değiştir]

Hadsiz kesret içinde vâhidiyet tecellisi, hitab-ı اِيَّاكَ نَعْبُدُ demekle herkese kâfi gelmiyor. Fikir dağılıyor. Mecmuundaki vahdet arkasında Zat-ı Ehadiyeti mülahaza edip اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَ اِيَّاكَ نَسْتَعٖينُ demeye, küre-i arz vüs’atinde bir kalp bulunmak lâzım geliyor. Ve bu sırra binaen cüz’iyatta zahir bir surette sikke-i ehadiyeti gösterdiği gibi her bir nevide sikke-i ehadiyeti göstermek ve Zat-ı Ehad’i mülahaza ettirmek için hâtem-i rahmaniyet içinde bir sikke-i ehadiyeti gösteriyor; tâ külfetsiz herkes her mertebede اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَ اِيَّاكَ نَسْتَعٖينُ deyip doğrudan doğruya Zat-ı Akdes’e hitap ederek müteveccih olsun.

İşte Kur’an-ı Hakîm, bu sırr-ı azîmi ifade içindir ki kâinatın daire-i a’zamından mesela, semavat ve arzın hilkatinden bahsettiği vakit, birden en küçük bir daireden ve en dakik bir cüz’îden bahseder; tâ ki zahir bir surette hâtem-i ehadiyeti göstersin. Mesela, hilkat-i semavat ve arzdan bahsi içinde hilkat-i insandan ve insanın sesinden ve simasındaki dekaik-ı nimet ve hikmetten bahis açar; tâ ki fikir dağılmasın, kalp boğulmasın, ruh mabudunu doğrudan doğruya bulsun. Mesela

وَمِنْ اٰيَاتِهٖ خَلْقُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافُ اَلْسِنَتِكُمْ وَ اَلْوَانِكُمْ

âyeti mezkûr hakikati mu’cizane bir surette gösteriyor.

Evet, hadsiz mahlukatta ve nihayetsiz bir kesrette vahdet sikkeleri, mütedâhil daireler gibi en büyüğünden en küçük sikkeye kadar envaı ve mertebeleri vardır. Fakat o vahdet ne kadar olsa yine kesret içinde bir vahdettir, hakiki hitabı tam temin edemiyor. Onun için vahdet arkasında ehadiyet sikkesi bulunmak lâzımdır. Tâ ki kesreti hatıra getirmesin. Doğrudan doğruya Zat-ı Akdes’e karşı kalbe yol açsın.

Hem sikke-i ehadiyete nazarları çevirmek ve kalpleri celbetmek için o sikke-i ehadiyet üstünde gayet cazibedar bir nakış ve gayet parlak bir nur ve gayet şirin bir halâvet ve gayet sevimli bir cemal ve gayet kuvvetli bir hakikat olan rahmet sikkesini ve rahîmiyet hâtemini koymuştur. Evet, o rahmetin kuvvetidir ki zîşuurun nazarlarını celbeder, kendine çeker ve ehadiyet sikkesine îsal eder ve Zat-ı Ehadiyeyi mülahaza ettirir ve ondan اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَ اِيَّاكَ نَسْتَعٖينُ deki hakiki hitaba mazhar eder.

İşte Bismillahirrahmanirrahîm Fatiha’nın fihristesi ve Kur’an’ın mücmel bir hülâsası olduğu cihetle, bu mezkûr sırr-ı azîmin unvanı ve tercümanı olmuş. Bu unvanı eline alan, rahmetin tabakatında gezebilir. Ve bu tercümanı konuşturan, esrar-ı rahmeti öğrenir ve envar-ı rahîmiyeti ve şefkati görür.

(14. Lem'a)

X[değiştir]

(14. Lem'a)

X[değiştir]

(14. Lem'a)

X[değiştir]

(14. Lem'a)

X[değiştir]

(14. Lem'a)

X[değiştir]

(14. Lem'a)

X[değiştir]

(14. Lem'a)

Diğer Bahisler[değiştir]

(14. Lem'a)

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]