Molla Habib

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Molla Habib Bediüzzaman hazretlerinin Eski Said döneminde Horhor Medresesindeki talebelerindendir. Aslı Van Bahçesaray’daki Arvas’a dayanır. Şimdi Ağrı’ya bağlı Patnos Konkbey Köyü imamıyken Bediüzzaman onu Van’a Horhor Medresesine çağırdı. 1. Dünya savaşından önce Talikat ve Kızıl İ'caz'ın katipliğini yaptı. 1. Dünya Savaşında Pasinler Cephesinde bazen avcı hattında, bazen at üzerinde, bazen de sipere girdikleri zaman Bediüzzaman söylemiş, yirmi talebe kadar kıymettar talebesi Molla Habib yazmış ve İşaratü’l-İ’caz’ın büyük bir kısmı bu vaziyette telif edilmiştir. Gavs-ı Azam'ın 800 sene önce işaret ettiği nur talebelerdendir. İran cephesinde kumandan Halil Paşa ile mühim bir muhabere vazifesini temin ettikten sonra Vastan’da şehit düşmüştür.[1][2]

Şahsi Bilgiler[değiştir]

Diğer İsimleri:

Doğum Yeri ve Tarihi:

Vefat Yeri ve Tarihi: Gevaş (Vastan), Van, 1. Dünya savaşında şehit oldu

Kabrinin Yeri: Gevaş dışında, Dilmetaş Ters Lale Mezarlığı, Hacı Zübeyr Kümbeti[2]

Harita Konumu: [1]

Risale-i Nur ile Nasıl Tanıştığı[değiştir]

Bediüzzaman Said Nursi ile Görüşmeleri[değiştir]

Eski Said döneminde Horhor medresesinde Üstad'dan ders almıştır.

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Ey Habib-i Şefik ve ey Şefik-i Habib! Ey Said-i Mecid ve ey Mecid-i Said! Rahmet-i İlahiyenin en latîfi en zarifi en lezizi olan muhabbet ve şefkate bakınız. O muhabbet ve şefkati, firak-ı ebedî ve hicran-ı lâyezalî ile karşıladığınız takdirde; vicdan, hayal ve ruh ne hale gireceklerdir. O muhabbet ve o şefkat en büyük en tatlı bir nimet iken en azîm bir musibete, bir belaya inkılab eder.

(İşaratül İ'caz, 4.-5. Ayetler)


İşte bütün bu nizamlar, bu kanunlar, bu intizamlar; hep bir kasd, bir irade, bir hikmetten çıkıyor. Evet mesela, Habib’in gözünde yerleşen bir zerrenin, unsur-u havadan veya unsur-u türabdan o garib, acib tavırlarda, inkılablarda yaptığı muntazam hareketinden anlaşılır ki o zerre, toprakta iken Habib’in gözüne tayin edilmiş ve bir memur gibi mahall-i memuriyetine muntazaman i’zam kılınmıştır (yükseltilmiştir).

(İşaratül İ'caz, 4.-5. Ayetler)


Bu talim-i esma meselesi ya Hazret-i Âdem aleyhisselâmın melaikenin inkârlarına karşı mu’cizesi olup melaikeyi inkârdan ikrara icbar etmiştir yahut melaikenin, hilafetine itiraz ettikleri nev-i beşerin hilafete liyakatini melaikeye kabul ettirmek için izhar ettiği bir mu’cizedir.

Ey arkadaş! Her şeyin Kitab-ı Mübin’de mevcud olduğunu tasrih eden وَلَا رَطْبٍ وَلَا يَابِسٍ اِلَّا فٖى كِتَابٍ مُبٖينٍ âyet-i kerîmesinin hükmüne göre: Kur’an-ı Kerîm zahiren ve bâtınen, nassen ve delâleten, remzen ve işareten her zamanda vücuda gelmiş veya gelecek her şeyi ifade ediyor. Buna binaen gerek enbiyanın kıssa ve hikâyeleri gerek mu’cizeleri hakkında Kur’an-ı Kerîm’in işaratından fehmettiğime göre (Hâşiye[3]) mu’cizat-ı enbiyadan iki gaye ve hikmet takip edilmiştir:

(İşaratül İ'caz, 31.-33. Ayetler)


Sâniyen: Eski Harb-i Umumî’de Pasinler Cephesi’nde şehit merhum Molla Habib’le beraber Rusya’ya hücum niyetiyle gidiyorduk. Onların topçuları bir iki dakika fâsıla ile bize üç top güllesi atıyordu. Üç gülle, tam başımızın iki metre üstünden geçip arkada dere içine saklanan askerimiz görünmedikleri halde geri kaçtılar.

Tecrübe için dedim: “Molla Habib ne dersin, ben bu gâvurun güllesine gizlenmeyeceğim.”

O da dedi: “Ben de senin arkandan çekilmeyeceğim.” İkinci top güllesi pek yakınımızda düştü.

Hıfz-ı İlahî bizi muhafaza ettiğine kanaatle Molla Habib’e dedim: “Haydi ileri! Gâvurun top güllesi bizi öldüremez. Geri çekilmeye tenezzül etmeyeceğiz.” dedim.

(Emirdağ Lahikası-2)


“Senin bu vaziyetin nedir?” diye soruldu: “Madem milyonlar kadar arkadaşların var, neden bunların hatırlarını muhafaza etmiyorsun?”

Cevaben dedi: Madem mesleğimiz a’zamî ihlastır; değil benlik, enaniyet, dünya saltanatı da verilse bâki bir mesele-i imaniyeyi o saltanata tercih etmek a’zamî ihlasın iktizasıdır. Mesela, harp içinde, avcı hattında, düşmanın top gülleleri arasında Kur’an-ı Hakîm’in tek bir âyetinin, tek bir harfinin, tek bir nüktesini tercih ederek, o gülleler içinde Habib kâtibine “Defteri çıkar!” diyerek at üstünde o nükteyi yazdırmış. Demek Kur’an’ın bir harfinin bir nüktesini, düşmanın güllelerine karşı terk etmemiş; ruhunun kurtulmasına tercih etmiş.

(Emirdağ Lahikası-2)


اِنَّمَا الْاَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ

Şu âhirki beyit, (Hâşiye[4])

(Lem'alar, 8. Lem'a)


6- İşârât-ül İ'câz Fi Mezân-il Îcâz: Namında bir tefsir-i şerif şimdiye kadar o menhecde te'lif olunmuş bir tefsir mevcud değil... Ve hatta diyebilirim ki; mahsul-u karihasından başka, evkaf malını derc etmemiştir. Kelâm-ı Kadîm nazımca mu'ciz, mefhumca hak ve hakikat olarak fünûn-u müsbeteye tamamen muvafık ve rehnumâ olduğunu isbat eder. Hazret-i Üstad bu tefsiri te'lif etmeden evvel, halka-i tedrisinde bulunuyordum. Kelâm-ı Kadimi eline alıp Kürtçe takrir ederdi. Hiç kitaba veya tefsire bakmazdı. Arkadaşlarımızdan Molla Habib nâmında bir efendi Kürtçe not tutardı. Çok devam etmeden Harb-i Umumî başladı Bediüzzaman Said Efendi muharebe esnasında Cebhe-i Harbde me'haz olarak yalnız o notlara malik olduğu halde, elyevm Evkaf Matbaasında tab'ıyla iştigal ettiğimiz o kitabı te'lif etmiştir.

(Asar-ı Bediiyye, Bediüzzaman'ın Tarihçe-i Hayatı (Müküslü Hamza))


Molla Habib'in Şehit Düşmesi

O muharebede; yirmi talebe kadar kıymettar ve “İşaratü’l-İ’caz” tefsirinin kâtibi olan Molla Habib, İran cephesinde kumandan Halil Paşa ile mühim bir muhabere vazifesini temin ettikten sonra Vastan’da şehit düşer.

(Tarihçe-i Hayat, İlk Hayatı)


O muharebe zamanlarında sipere döndüğü vakit, kıymettar talebesi Molla Habib ile İşaratü’l-İ’caz namındaki tefsirini telif ediyordu. Bazen avcı hattında, bazen at üzerinde, bazen de sipere girdikleri zaman; kendisi söylüyor, Molla Habib de yazıyordu. İşaratü’l-İ’caz’ın büyük bir kısmı bu vaziyette telif edilmiştir.

(Tarihçe-i Hayat, İlk Hayatı)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

  1. https://sorularlarisale.com/taniyanlarin-dilinden/habib-molla-habib
  2. 2,0 2,1 https://www.yeniasya.com.tr/mustafa-ozturkcu/nur-un-ilk-sehidlerinden-molla-habib_534160
  3. Eğer müellifin, Tenzil’in nazmından çıkardığı letaifte şüphen varsa ben derim ki: İbnü’l-Fârıd kitabından tefe’ül ederken şu beyit çıktı:
    كَاَنَّ كِرَامَ الْكَاتِبٖينَ تَنَزَّلُوا عَلٰى قَلْبِهٖ وَحْيًا بِمَا فٖى صَحٖيفَةٍ
    Habib
  4. صَادِقـينﭯ بِمَحَبَّت۪ى fıkrasında nasıl ki sâdık iki kardeşimize işaret ediyor; öyle de بِمَحَبَّت۪ى kelimesiyle de Said'in birinci ve en mühim talebesi ve İşârâtü'l-İ'câz'ın telifinde muhatap, müsevvid, mübeyyiz olan şehid merhum Molla Habib'e (r.h.) imâdan hâlî değildir.