Risale:Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Ayet-Hadis Mealleri)

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
15.58, 17 Temmuz 2023 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 38573 numaralı sürüm ("Kategori:Sikke-i Tasdik-i Gaybi Ayet ve Hadis Mealleri Sikke-i Tasdîk-i Gaybî Külliyattan derleme bir eserdir. <div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}</div> Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla. <div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}</div> Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla. <div id="">{{Arabi|وَ اِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا ي..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
(fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)


Sikke-i Tasdîk-i Gaybî

Külliyattan derleme bir eserdir.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.

وَ اِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi; sonsuza kadar sürekli üzerinize olsun.

اَلْبَاق۪ى هُوَ الْبَاق۪ى

Bâkî olan sadece Odur.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.

وَ اِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi; sonsuza kadar sürekli üzerinize olsun.

اَلْبَاق۪ى هُوَ الْبَاق۪ى

Bâkî olan sadece Odur.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.

وَ اِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi; sonsuza kadar sürekli üzerinize olsun.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.

وَ اِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)

Ashab-ı Kütüb-ü Sitte'den İmam-ı Hâkim Müstedrek'inde ve Ebu Davud Kitab-ı Sünen'inde, Beyhakî Şuab-ı İman'da tahric buyurdukları:}}

اِنَّ اللّٰهَ يَبْعَثُ لِهٰذِهِ الْاُمَّةِ عَلٰى رَاْسِ كُلِّ مِاَةِ سَنَةٍ مَنْ يُجَدِّدُ لَهَا د۪ينَهَا

Yani "Her yüz senede Cenab-ı Hak bir müceddid-i din gönderiyor." (Hâkim, Müstedrek 522; Münâvî, Feyzü'l-Kadîr 281, hadis no: 1845; Ebu Davud, Melâhim:1)

لَآ اِلٰهَ اِلَّا هُوَ

Ondan başka ilâh yoktur.

لَآ اِلٰهَ اِلَّا للّٰهُ

Allah'tan başka ilâh yoktur.

اَللّٰهُمَّ بِحَقِّ اِسمِكَ الْاَعْظَمِ وَ بِحُرْمَةِ رَسُولِكَ الْاَكْرَمِ يَسِّرْلَنَا خِدْمَةَ الْقُرْاٰنِ بِنَشْرِ رِسَالَةِ النُّورِ بِالدَّوَامِ بَيْنَ الْاَنَامِ ف۪ى عَالَمِ الْاِسْلَامِ اٰم۪ينَ اٰم۪ينَ اٰم۪ينَ

Allah'ım, İsm-i Âzamının ve Resul-i Ekreminin hürmetine Nur risalelerinin İslâm âleminde, insanlar arasında devamlı olarak neşredilmesiyle Kur'ân hizmetinde bize kolaylık ihsan eyle. Âmin, âmin, âmin.

يُبَدِّلُ اللّٰهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ

Allah onların günahlarını silip yerlerine iyilikler verir. (Furkan 70)

وَ اَنْ لَيْسَ لِلْاِنْسَانِ اِلَّا مَا سَعٰى

İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır. (Necm 39)

وَ الْعَصْرِ ٭ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَف۪ى خُسْرٍ

Yemin olsun Asra. İnsan muhakkak hüsrandadır. (Asr 1-2)

اِنَّ الْاِنْسَانَ لَف۪ى خُسْرٍ

İnsan muhakkak hüsrandadır. (Asr 2)

اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَ عَمِلُوا الصَّالِحَاتِ

Ancak îmân eden ve güzel işler yapanlar müstesnâ. (Asr 3)

وَ الْعَصْرِ

Yemin olsun Asra. (Asr 1)

اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا

Ancak îmân edenler...

وَ الْعَصْرِ

Yemin olsun Asra. (Asr 1)

اَلصَّالِحَاتِ

Sâlih ameller, hayırlı işler.

اِلَّا

Ancak, istina olanlar

صِرَّاطَ الَّذِينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ

Kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğun peygamberlerinin ve onlara tâbi olan sâlih kullarının yolu. (Fâtiha 7) لَا تَزَالُ طَائِفَةٌ مِنْ اُمَّت۪ى ظَاهِر۪ينَ عَلَى الْحَقِّ حَتّٰى يَاْتِىَ اللّٰهُ بِاَمْرِه۪}}

Ümmetimden bir taife Allah'ın emri gelinceye kadar [yani kıyâmetin kopmasına kadar] galibâne hak üzerinde devam edecektir. (Buhari, İ'tisam: 10; Müslim, İman: 247, İmâre: 170, 173, 174; Ebu Davud, Fiten: 1; Tirmizî, Fiten: 27, 51; İbn-i Mâce, Mukaddime: 1, Fiten: 9; Müsned 34,269, 278, 279; el-Hâkim, el-Müstedrek 449-450, 550)

اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ

Ancak îmân eden ve güzel işler yapanlar müstesnâ. (Asr 3)

وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ

Birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler. (Asr 3)

وَ الْعَصْرِ

Yemin olsun Asra. (Asr 1)

اَلَمْ تَرَ كَيْفَ

Görmedin mi? Nasıl.. (Fil 1)

تَرْمِيهِمْ بِحِجَارَةٍ

Onlara taşlar atıyorlardı. (Fil 4)

اَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَ هُمْ فِى تَضْلِيلٍ

Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? (Fil 2)

فِى تَضْلِيلٍ

Boşa çıkarmak. (Fil 2)

اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِاَصْحَابِ الْفِيلِ

Rabbinin fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi? (Fil 1)

اَصْحَابِ الْفِيلِ

Fil sahipleri.

فِيلْ

Fil

الدُّنْيَا

Dünya (sahipleri)

تَرْمِيهِمْ بِحِجَارَةٍ

Onlara taşlar atıyorlardı. (Fil 4)

فِى تَضْلِيلٍ

Boşa çıkarmak. (Fil 2)

اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِاَصْحَابِ الْفِيلِ

Rabbinin fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi? (Fil 1)

الْفِيلِ

Fil.

الدُّنْيَا

Dünya (sahipleri.)

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِـلْاِسْلَامِ فَهُوَعَلٰى نُورٍ مِنْ رَبِّه۪

Allah kimin kalbini İslâma açmışsa, o kimse Rabbinden bir nur üzere değil midir? (Zümer 22)

اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِـلْاِسْلَامِ فَهُوَ

Allah'ın, kalbini İslâma açtığı kimse (Rabbinden bir nur üzere) değil midir?}}

فَهُوَ

İşte o.

فَهُوَعَلٰى نُورٍ مِنْ رَبِّه۪

O kimse Rabbinden bir nur üzeredir... (Zümer 22)

نُورٍ مِنْ رَبِّهِ

Rabbinden bir nur..

اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِـلْاِسْلَامِ فَهُوَ

Allah'ın, kalbini İslâma açtığı kimse (Rabbinden bir nur üzere) değil midir?}}

آلِيَه
{{{1}}}
يَا مدْرِكًا

Ey (felâket asrına) ulaşan!}}

كُنْ قَادِرِىَّ الْوَقْتِ

Zamanın kâdirîsi ol. (Abdülkadir Geylânî ol!)

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ

Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)

رَحِمَهُ اللّٰهُ بِعَدَدِ حُرُوفِ رَسَٓائِلِ الْمَكْتُوبَةِ و الْمَقْرُوئَةِ اٰم۪ينَ

Yazılan ve okunan Risale-i Nur harfleri sayısınca Allah'ın rahmeti Onun üzerine olsun! Amin.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.

قُلْ بِفَضْلِ اللّٰهِ وَبِرَحْمَتِهِ فَبِذٰلِكَ فَلْيَفْرَحُوا هُوَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ

Onlara söyle ki: Allah'ın lütfuyla ve rahmetiyle -ancak bununla- ferahlansınlar. Bu, onların dünyada toplayıp durduklarından daha hayırlıdır. (Yûnus 58)

الٓرٰ

Elif, Lam, Ra.

حٰمٓ

Ha, Mim.

وَ مَا مَدَحْتُ مُحَمَّدًا بِمَقَالَت۪ى ٭ وَ لٰكِنْ مَدَحْتُ مَقَالَت۪ى بِمُحَمَّدٍ

Ben sözlerimle Muhammed'i (a.s.m.) övmüş olmadım; aslında sözlerimi Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmla övmüş ve güzelleştirmiş oldum. (Hassan b. Sâbit (r.a.) ait bir sözdür. İbn-i Esir, el-Meselü's sair, 2/357; el-Kalkeşendî, Subhu'l Aşa, 2/321; İmam-ı Rabbanî, Mektubât, 1/58, 44. Mektub.)

وَ مَا مَدَحْتُ الْقُرْاٰنَ بِكَلِمَات۪ى ٭ وَ لٰكِنْ مَدَحْتُ كَلِمَات۪ى بِالْقُرْاٰنِ

Yani, "Kur'ân'ın hakaik-i i'câzını ben güzelleştiremedim, güzel gösteremedim. Belki Kur'ân'ın güzel hakikatleri benim tabiratlarımı da güzelleştirdi, ulvîleştirdi."}}

وَ هُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

O herşeye kâdirdir. (Hûd 4; Rum 50; Şûrâ 9; Mülk 1)

اَلْحَمْدُ لِلّٰه هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّى

Rabbimin bu ihsanından dolayı Allah'a hamd olsun.

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin. (Bakara 32)

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ صَلَاةً تَكُونُ لَكَ رِضَٓاءً وَ لِحَقِّه۪ اَدَٓاءً وَعَلٰٓى اٰلِه۪ وَ صَحْبِه۪ وَ سَلِّمْ تَسْل۪يمًا كَث۪يرًا اٰم۪ينَ

Allahım! Efendimiz Muhammed'e ve âl ve ashabına Senin razı olacağın ve Onun lâyık ve müstehak olduğu bir rahmetle ve pek kesretli bir selâmetle salât ve selâm et. Âmin.

{{{1}}}

Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi; sonsuza kadar sürekli üzerinize olsun.

اَلْبَاق۪ى هُوَ الْبَاق۪ى

Bâkî olan sadece Odur.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.

وَ اِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi; sonsuza kadar sürekli üzerinize olsun.

سَقٰيهُمْ

Rableri onlara tertemiz bir içki içirir. (İnsan 21)

سَوْفَ تَرٰين۪ى

Sen de beni görürsün. (A'râf 143)

اَلْبَاق۪ى هُوَ الْبَاق۪ى

Bâkî olan sadece Odur.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.

وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)

لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ

Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. (Bakara 163; Âl-i İmrân 2; Haşir 22)

قُلْ هُوَ اللّٰهُ

De ki: O Allah'tır. (İhlâs 1)

{{{1}}}

Yahut onların amelleri, derin bir denizin karanlıklarına benzer ki, o denizi üst üste dalgalar kaplamış, dalgaları da bulutlar örtmüştür. Karanlıklar birbiri üstüne öylesine bastırmıştır ki, elini uzatsa onu dahi göremez olur. İşte, Allah'ın nur vermediği kimsenin nurdan hiçbir nasibi yoktur. (Nûr 40)

رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَ الْاَرْضِ

Göklerin ve yerin Rabbi. (Duhân 7)

مُسَخِّرُ الشَّمْسِ وَ الْقَمَرِ

Güneşi ve ayı emrine boyun eğdirdi.

رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ

Göklerin ve yerin Rabbi. (Duhân 7)

رَبُّ الْمَلٰٓئِكَةِ وَ الرُّوحِ

Meleklerin ve ruhun Rabbi.

وَلَقَدْ زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ الدُّنْيَا بِمَصَاب۪يحَ

And olsunki dünya semâsını Biz kandillerle süsledik. (Mülk 5)

وَ سَخَّرَ الشَّمْسَ وَ الْقَمَرَ

Güneşi ve ayı emrine boyun eğdirdi. (Ra'd 2)

اَللّٰهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ مَثَلُ نُورِه۪ كَمِشْكٰوةٍ ف۪يهَا مِصْبَاحٌ اَلْمِصْبَاحُ ف۪ى زُجَاجَةٍ اَلزُّجَاجَةُ كَاَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّىٌّ يُوقَدُ مِنْ شَجَرَةٍ مُبَارَكَةٍ زَيْتُونَةٍ لَا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُض۪ٓيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُورٌعَلٰى نُورٍ يَهْدِى اللّٰهُ لِنُورِه۪ مَنْ يَشَٓاءُ

Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali, bir lâmba yuvası gibidir ki, onda bir kandil vardır. Kandil de cam fanus içindedir. Cam fanus ise, inci gibi parlayan bir yıldıza benzer ki, ne doğuya, ne de batıya ait olmayan mübarek bir ağacın yakıtından tutuşturulur. Onun yakıtı, kendisine ateş dokunmasa bile ışık verecek kabiliyettedir. O nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna kavuşturur. (Nûr 35)

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى نُورِ الْاِيمَانِ وَاْلقُرْاٰنِ

İmânın ve Kur'ân'ın nurundan dolayı Allah'a hamd olsun.

اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَ اِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُ

Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz. (Fâtiha 5)

نَعْبُدُ

Kulluk ederiz.

اَلْحَمْدُ لِلّٰه رَبُّ الْعَالَمِينَ

Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, âlemlerin rabbi olan Allah'a mahsustur. (Fâtiha 2)

اَشْهَدُ اَنْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ

Şehadet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. Yine şehâdet ederim ki, Hz. Muhammed (a.s.m.) Allah'ın Resûlüdür.

اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَ اِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُ

Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz. (Fâtiha 5)

نَعْبُدُ

Kulluk ederiz.

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا رَبَّكُمْ

Ey insanlar, Rabbinize kulluk edin." (Bakara 21)

اِيَّاكَ نَعْبُدُ

Ancak Sana kulluk ederiz. (Fâtiha 5)

اِذَا ثَبَتَ الشَّيْءَ ثَبَتَ بِلَوَازِمِهِ

Birşey sabit olduğunda, bütün levazımatıyla birlikte sabit olur.

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى نُورِ الْاِيمَانِ وَالْقُرْاٰنِ

İman ve Kur'ân nurundan dolayı Allah'a hamd olsun.

نَعْبُدُ

Kulluk ederiz.

نَسْتَعِينُ

Yardım isteriz. (Fâtiha 5) وَ اِيَّاكَ نَسْتَعِينُ}}

Ancak Senden yardım isteriz. (Fâtiha 5)

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.

يُبَدِّلُ اللّٰهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ

Allah onların günahlarını silip yerlerine iyilikler verir. (Furkan 70)

وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsrâ 44)