Risale:Mesnevi-i Nuriye (Ayet-Hadis Mealleri)
Mesnevi-i Nuriye
(Türkçe Tercümesi)
Mütercim Abdülmecid Nursî
Mesnevî-i Nuriye
Bu Mesnevî-i Nuriye 1921- 1922 yıllarında İstanbul'da Arapça olarak te'lif edilmiş olup Arapça olarak yayınlanmıştır. Bilahere 1950 den sonra Abdülmecid Ağabey tarafından tercüme edilmiştir.
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Her bir şeyde, Onun bir olduğuna delâlet eden bir âyet vardır. (İbnü'-Mu'tez'in bir şiirinden alınmıştır. İbn-i Kesîr, Tefsîrü'l-Kur'ani'l-Azîm 24)
Lem'alar
(Türkçe Risale-i Nur'un Yirmiikinci Sözü ile aynı mealdedir)
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Allah herşeyin yaratıcısıdır. Ve O her şey üzerinde hakkıyla görüp gözeticidir. (Zümer 62)
Göklerin ve yerin tedbir ve tasarrufu Ona âittir. (Zümer 63)
Şânı ne yücedir Onun ki, herşeyin hüküm ve tasarrufu elindedir. (Yâsin 83)
Ben tevhid meyveleriyle yüklü bir ağacın dalıyım. Tevhid incileriyle dolu bir denizin damlasıyım.
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Din-i İslâm ve kemâl-i iman için Allah'a hamd olsun. Daire-i İslâmın merkezi ve envâr-ı imanın menbaı olan Muhammed ile Onun bütün âl ve ashabına, gece gündüz, ay ve güneş devam ettikçe salât ve selâm olsun.
Biz Allah'ın kullarıyız; sonunda yine Ona döneceğiz. (Bakara 156) اَنَّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَا}}
Gökler ve yer bitişik iken Biz onları birbirinden koparıp ayırdık. (Enbiyâ 30)
Her canlı şeyi sudan yarattık. (Enbiyâ 30)
Cenâb-ı Hak herşeyden evvel benim nurumu yarattı. (Bu hadis, Câbir bin Abdillah tarikiyle Abdürrezzak'tan şu lafızlarla rivayet edilmiştir: "Evvelu mâ halakallâhu nûra nebiyyike yâ Câbir" Yani, "Cenâb-ı Hak herşeyden evvel senin Peygamberinin nurunu yarattı ey Câbir." el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ 205 129)
Onların ilk yaratılışı Bize zor mu geldi ki, tekrar diriltmekten âciz kalalım? Doğrusu onlar ilk yaratılışlarını kabul ettikleri halde yeni bir yaratıştan şüphe ediyorlar. (Kâf 15)
Onların duaları şu sözlerle sona erer: 'Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. (Yûnus 10)
Sözlerimiz muhtelifse de, Senin hüsnün birdir. O sözlerin hepsi de o güzelliğe işaret eder.
Kâinatın satırlarını dikkatle mütalâa et. Zira onlar, yüce semâvî meclisten (mele-i a'ladan) sana gönderilmiş mektuplardır.
Geceye benzeyen gençliğim zamanında gözlerim uyudu.
Ancak ihtiyarlık sabahıyla uyandım.
Yâ İlâhî! Esma-i Hüsnan, İsm-i Azam'ın, Kur'ân-ı Hakîm'in, Habib-i Ekrem'in, Kelâm-ı Kadim'in, Arş-ı Azamın ve bir milyon İhlâs hürmetine bana merhamet et yâ Allah, yâ Rahman, yâ Hannan yâ Mennan, yâ Deyyan!}} Günahlarımı bağışla yâ Gaffar, yâ Settar, yâ Tevvâb, yâ Vehhâb!}} Beni affet yâ Vedûd, yâ Raûf, yâ Afüv, yâ Gafur! Bana lütufta bulun yâ Lâtif, yâ Habîr, yâ Semî, yâ Basîr!}}
Günahlarımı affet yâ Halîm, yâ Alîm, yâ Kerîm, yâ Rahîm!}} Bizi dosdoğru yola hidayet et yâ Rab, yâ Samed, yâ Hâdî!}} Bana fazl ve ihsanda bulun yâ Bedî, yâ Bâkî, yâ Adl, yâ Hû!}} Kalbimi ve kabrimi iman ve Kur'ân nuruyla canlandır yâ Nur, yâ Hak, yâ Hayy, yâ Kayyum, yâ Malike'l-Mülk, yâ Zelcelâl-i ve'l-İkram, yâ Evvel, yâ Ahir, yâ Zahir, yâ Bâtın, yâ Kavî, yâ Kadir, yâ Mevlâm, yâ Gafir!}}
Yâ Erhamerrâhimîn! Kur'ân'daki İsm-i Azam ve şu âlem kitabındaki en büyük sır olan Hz. Muhammed (a.s.m.) hürmetine, bu güzel isimlerini bedenimdeki kalbime ve kabrimdeki ruhuma İsm-i Azam'ın nurlarını akıtan pencereler eylemeni niyaz ediyorum. Bu sayfa, kabrimin tavanı, bu isimler de hakikat güneşinin huzmelerini ruhuma akıtan pencereler olsun. Allah'ım! Kıyamete kadar bu isimlerle dua eden ebedî bir dilimin olmasını temenni ediyorum. Öyle ise, şu kalıcı yazıları, benden sonra geçici dilim yerine kabul eyle.
Allah'ım! Peygamber Efendimize (a.s.m.) rahmet eyle. Öyle rahmet ki, Onun hürmetine bizi bütün korku ve belâlardan kurtar. Bütün ihtiyaçlarımızı o rahmetin hürmetine yerine getir.
Bütün günahlarımızı o rahmetin hürmetine temizle, o rahmetin ile bütün hata ve günahlarımızı bağışla.
Ey Allah'ım, ey dualara cevap veren Mucîbe'd-Daavat! Hayatım boyunca ve ben öldükten sonra, her an bu salâvatın kat kat fazlasını ver. Bir milyon salât ve selâm, bir o kadar da çarpımından çıkan netice ve bunun da kat kat fazlası Efendimiz Muhammed'e, Onun Âl, Ashap, yardımcı ve tâbilerine olsun. Bu salâvatların her birini benim ömür müddetimdeki günahkâr nefeslerim sayısınca çoğalt. Bu salâvatların her birisi hürmetine beni affeyle, bana merhamet et. Bunu rahmetinle yap, yâ Erhamerrâhimîn. Âmin.
Zeyl-ül Habbe
Allah'ın kudret ve gücünden başka kudret ve güç yoktur.
Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. (Âl-i İmrân 173)
Musibetten uzak olup matluba nail olmak ancak Allah'ın havl ve kuvvetiyle olabilir.
Measiye düşmemek, ibadete devam etmek ancak Allah'ın havl ve kuvvetiyle olabilir.
Azaba maruz kalmamak nimete mazhar olmak ancak Allah'ın havl ve kuvvetiyle olabilir.
Zulmete düşmemek, nuriyle tenevvür etmek ancak Allah'ın havl ve kuvvetiyle olabilir.
Zeyl-üz Zeyl
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Zühre
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Kâfirlerin duası ancak boşa gider. (Ra'd 14)
Biz Allah'ın kullarıyız; dönüşümüz de ancak Onadır. (Bakara 156)
Allah bizi de, sizi de sırat-ı müstakime eriştirsin.
Her gelecek şey yakındır. (İbn-i Mâce, Mukaddime:7; Dârimî, Mukaddime 23)
Senden başka ilâh yoktur. Sen birsin. Senin hiçbir şerikin yoktur. Dünyada son, âhirette ve kabirde ilk söz: Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur; yine şehadet ederim ki Muhammed (a.s.m.) Allah'ın Resulüdür.
Allah kulunu tecrübe eder. Fakat kul Rabbini tecrübe edemez.
Maverdî, Edebü'd-Dünyâ ve'd-Dîn s. 12; Ma'mer b. Râşid, el-Câmi' 11:113; Ebû Nuaym, Hilyetü'l-Evliyâ 4:12; İbnü'l-Cevzî, Telbîsü İblîs 1:344; İbni Hacer, el-İsâbe 4:764
Peygambere düşen, ancak tebliğ etmekten ibarettir. (Nûr 54)
Sen sevdiğin kimseyi hidayete erdiremezsin. Ancak Allah dilediğine hidayet verir. (Kasas 56)
Haddini bilen ve haddini tecaavüz etmeyen kimseye ne mutlu.
Buhârî, et-Tarihu'l-Kebîr 3:338; Taberânî, el-Mu'cemü'l-Kebîr 5:71; Beyhâkî, es-Sünenü'l-Kübrâ 4:182
İnsanlar helâk oldu -âlimler müstesna. Âlimler de helâk oldu -ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenler de helâk oldu -ihlâs sahipleri müstesna. İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar. (bk. Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ 2:415; Gazâlî, İhyâu Ulûmi'd-Dîn 3:414,4:179, 362)
Ben muhabbet üzerine bir rüşvet istemiyorum. Bir karşılık beklenen muhabbet zayıftır. bk. İbni Kays, Kura'd-Dayf 1:95, 207; ez-Zehebî, Târihu'l-İslâm 103.
Üzerine Allah'ın adı zikredilmeyen şeylerden yemeyin! (En'âm 121)
Kim zerre kadar bir iyilik yaparsa karşılığını görür. Kim zerre kadar bir kötülük işlerse o da onun karşılığını görür. (Zilzal 7-8)
Haydi, çevir gözünü: En küçük bir kusur görüyor musun? (Mülk 3)
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin. (Bakara 32)
Zerre
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Muhakkak ki, şirk pek büyük bir zulümdür. (Lokman 13)
Gerçekten insan çok zâlim ve çok câhildir.
Allah dilediğini yapar. (İbrahim 27)
Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. (Bakara 255)
Allah onları arkalarından kuşatıcıdır. (Burûc 20)
Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsrâ 44)
Şemme
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Peygamberlerin Efendisi Muhammed'in risaletini âlemlere rahmet kılan Âlemlerin Rabbine hamd olsun. Allah, Ona ve bütün âl ve ashabına rahmet etsin.
Eğer hak onların keyiflerine tâbi olsaydı, gökler ve yer fesâda uğrardı. (Mü'minûn 71)
Gizliliklere nüfuz eden, sırları bilen.
Göklerin ve yerin yaratılışı; dillerinizin ve renklerinizin, (seslerinizin ve simalarınızın) farklılığı da yine Onun âyetlerindendir. (Rum 22) اِنَّ ف۪ى خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ}}
Göklerin ve yerin yaratılmasında, gecenin ve gündüzün değişmesinde... (Bakara 164)
Dağları birer kazık yaptık. (Nebe 7)
İçlerinden söze başlayan biri, 'Bu halde ne kadar kaldınız?' diye sordu. 'Bir gün, yahut daha da az' kaldık dediler. (Kehf 19)
Lâkin Rabbinin katında bir gün, sizin hesabınıza göre bin yıl gibidir. (Hac 47)
Günahlardan arındıran kurtuluşa ermiştir. (Şems 9)
Kim, kimse.
Nefsini günaha daldıran da hüsrâna düşmüştür. (Şems 10)
Yer ve gökler devam ettikçe salâvatın en üstünü Onun üzerine olsun.
اِلٰه۪ى اَلذُّنُوبُ اَخْرَسَتْن۪ي وَ كَثْرَةُ الْمَعَاص۪ٓى اَخْجَلَتْن۪ى وَ شِدَّةُ الْغَفْلَةِ اَخْفَتَتْ صَوْت۪ى فَاَدُقُّ بَابَ رَحْمَتِكَ وَ اُنَاد۪ى ف۪ى بَابِ مَغْفِرَتِكَ بِصَوْتِ سَيِّد۪ى وَ سَنَدِى الشَّيْخِ عَبْدِ الْقَادِرِ الْگَيْلَان۪ى وَ نِدَٓائِهِ الْمَقْبُولِ الْمَاْنُوسِ عِنْدَ الْبَوَّابِ بِيَا مَنْ وَسِعَتْ رَحْمَتُهُ كُلَّ شَيْءٍ وَ يَا مَنْ بِيَدِه۪ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَ يَا مَنْ لَا يَضُرُّهُ شَيْءٌ وَ لَا يَنْفَعُهُ شَيْءٌ وَ لَايَغْلِبُهُ شَيْءٌ وَ لَا يَعْزُبُ عَنْهُ شَيْءٌ وَ لَا يَؤُدُهُ شَيْءٌ وَ لَا يَسْتَع۪ينُ بِشَيْءٍ وَ لَا يُشْغِلُهُ شَيْءٌ عَنْ شَيْءٍ وَ لَا يُشْبِهُهُ شَيْءٌ وَ لَا يُعْجِزُهُ شَيْءٌ اِغْفِرْل۪ى كُلَّ شَيْءٍ حَتّٰى لَا تَسْئَلَن۪ى مِنْ شَيْءٍ يَا مَنْ هُوَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَةِ كُلِّ شَيْءٍ وَ بِيَدِه۪ مَقَال۪يدُ كُلِّ شَيْءٍ وَ يَا مَنْ هُوَ الْاَوَّلُ قَبْلَ كُلِّ شَيْءٍ وَالْاٰخِرُ بَعْدَ كُلِّ شَيْءٍ وَ الظَّاهِرُ فَوْقَ كُلِّ شَيْءٍ وَ الْبَاطِنُ دُونَ كُلِّ شَيْءٍ وَ الْقَاهِرُ فَوْقَ كُلِّ شَيْءٍ اِغْفِرْل۪ى كُلَّ شَيْءٍ اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ وَ يَا عَل۪يمًا بِكُلِّ شَيْءٍ وَ مُح۪يطًا بِكُلِّ شَيْءٍ وَ بَص۪يرًا بِكُلِّ شَيْءٍ وَ يَا شَه۪يدًا عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ وَ رَق۪يبًا عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ وَ لَط۪يفًا بِكُلِّ شَيْءٍ وَ خَب۪يرًا بِكُلِّ شَيْءٍ اِغْفِرْل۪ى كُلَّ شَيْءٍ مِنَ الذُّنُوبِ وَ الْخَط۪ٓيئَاتِ حَتّٰى لَا تَسْئَلَن۪ى عَنْ شَيْءٍ اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ اَللّٰهُمَّ اِنّ۪ٓى اَعُوذُ بِعِزَّةِ جَلَالِكَ وَ بِجَلَالِ عِزَّتِكَ وَ بِقُدْرَةِ سُلْطَانِكَ وَ بِسُلْطَانِ قُدْرَتِكَ مِنَ الْقَط۪يعَةِ وَ الْاَهْوَٓاءِ الرَّدِّيَّةِ يَا جَارَ الْمُسْتَج۪ير۪ينَ اَجِرْن۪ى مِنَ الشَّهَوَاتِ الشَّيْطَانِيَّةِ وَطَهِّرْن۪ى مِنَ الْقَاذُورَاتِ الْبَشَرِيَّةِ وَ صَفِّن۪ى بِحُبِّ نَبِيِّكَ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمَ بِالْمُحَبَّةِ الصِّدّ۪يقِيَّةِ مِنْ صَدَٓاءِ الْغَفْلَةِ وَ اَوْهَامِ الْجَهْلِ حَتّٰى تَفْنَى الْاَنَانِيَّةُ وَ يَبْقَى الْكُلُّ لِلّٰهِ وَ بِاللّٰهِ وَ اِلَى اللّٰهِ وَ مِنَ اللّٰهِ غَرْقًا}}
Günahlar dilimi tuttu, emrine itaatsizliğim utancımdan ne diyeceğimi bilemez hâle getirdi.
Şiddetli gaflet sesimi kıstı. Rahmet kapını çalıyor ve efendim, dayanağım olan Şeyh Abdülkadir Geylânî'nin sence makbul ve kapıcın yanında tanınan sesiyle mağfiret kapında durarak şöyle sesleniyorum:}}
Onun zatından başka herşey helâk olup gidicidir. (Kasas 88)
Nefsinin arzusunu kendine mâbud edinen kimse. (Furkan 43)
Kim, kimse.
Mülk umumen Onundur; hamd de Ona mahsustur.
Yerdeki herşeyi bizim için yarattı.
Bizim birşeyi yapmamız, gözün bir bakışı gibi kolay ve sür'atli tek bir emirledir. (Kamer 50)
Eşyânın hakikati, ancak zıtlarıyla bilinir.
En doğrusunu Allah bilir.
Fertleri içinde barındıran küllî; bireyler sahibi tür. Küllî, cüzîlerden, fertlerden oluşur.
Cüz'leri içinde barındıran küll. Küll, cüzlerden, parçalardan oluşur.
Altlarından ırmaklar akar. (Bakara 25)
Ay için de menziller takdir ettik. (Yâsin 39)
Yılları ve hesabı bilesiniz diye. (Yûnus 5)
Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. (Âl-i İmrân 173)
O ne güzel dost ve O ne güzel yardımcıdır. (Enfâl 40)
Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O çok aldatıcı şeytan da Allah ile Allah'ın azabını unutturup, sadece affına güvendirerek sizi aldatmasın. (Lokman 33)
Bilin ki, Allah'ın dostları için ne bir korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar. "Onlar îmân eden ve Allah'ın emir ve yasaklarına karşı gelmekten sakınan takvâ ehlidir.
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Yemin olsun incire ve zeytine. Ve Sînâ Dağına. (Tîn 1-2)
İhlâs ile kulluk edenler, nimetle dolu Cennet içindedir. Günaha dalan kâfirler ise Cehennem ateşindedir. (İnfitar 12-13)
Bu dünya hayatı bir oyun ve oyalanmadan başka birşey değildir. Asıl hayata mazhar olan ise âhiret yurdudur. (Ankebût 64)
Bana dua edin, size cevap vereyim. (Mü'min 60)
Hepinizin dönüşü Onadır. (En'âm 60; Yûnus 4)
Hepiniz Ona döndürüleceksiniz. (Bakara 245)
Herkesin dönüşü sadece Onun huzurunadır. (Mâide 18)
Dönüş sadece Onadır. (Ra'd 36)
Kulum beni nasıl tanırsa, onunla öyle muamele ederim. (Buharî, Tevhid: 15, 35; Müslim, Tevbe: 1, Zikr, 2, 19; Tirmizî, Zühd: 51, Daavât: 131; İbni Mâce, Edeb: 58; Dârimî, Rikak: 22; Müsned 251, 315, 391, 412, 445, 482, 516, 517, 524, 534, 539 210, 277, 491 106)
Bu servet, ancak bilgim sayesinde bana verilmiştir. (Kasas 78
Güneşi de bir kandil yaptı. (Nuh 16)
Mu'cize-İ Kübradan Ondördüncü Reşha
And olsun ki düşünülmesi, anlaşılması ve ezberlenmesi için Biz Kur'ân'ı kolaylaştırdık. (Kamer 32)
Güneşi de bir lamba yaptık. (Nuh 16)
Ey yer, suyunu yut! Ey gök, suyunu kes! (Hûd 44)
Ey yeryüzü ve gökyüzü! İsteseniz de, istemeseniz de, ikiniz birden emrime uyun. (Fussilet 11)
Şu'le
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Kulun Rabbine en yakın olduğu an, onun secde halidir. (el-Münavî, Feyzü'l-Kadîr 68, hadis no:1348; el-Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ 110)
Şu'le'nin Zeyli
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Nokta
Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah Teâlâdan geldiğine iman ettim. Ölümden sonra diriliş haktır. Allah'tan başka ilâh olmadığına şahitlik ederim. Muhammed'in, Allah'ın resulü olduğuna da şahitlik ederim.
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Peygamberlerin hâtemi olan Muhammed'e ve bütün âl ve ashabına salât ve selâm olsun.
Allah Teâlâ ki, Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O Hayydır, O Kayyûmdur. (Bakara 255)
Hiçbirşey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsrâ 44)
Allah'a giden yollar, mahlukâtın nefesleri sayısıncadır.
Evliyaya tuzak olan hayaller, ilâhî bahçelerin ay yüzlü güzellerinin akisleridir, yansımalarıdır.
Allah'ın nimetlerini tefekkür edin; Onun zâtını tefekkür etmeyin. Çünkü buna güç yetiremezsiniz. (El-Münâvî, Feyzü'l-Kadîr 262-263)
İnsan, kendi hakikatini dahi idrak etmekten âciz iken, herşeyden önce var olan ve herşeyi ceberutiyet-i mutlaka ile hükmü altında tutan Zâtı nasıl idrak edebilir? O Cebbâr-ı Zîkıdem ki, herşeyi ilk olarak yoktan yaratmış ve inşa etmiştir; sonradan var olup can bulanlar Onu nasıl idrak etsin? (İmam-ı Ali'ye (r.a.) ait olduğu rivayet edilmektedir. bk. Dîvân u İmamı Ali, Beyrut)
Münderecat Hakkında
Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. (Bakara 107)
Fihrist
Her bir şeyde, Onun bir olduğuna delâlet eden bir âyet vardır. (İbnü'-Mu'tez'in bir şiirinden alınmıştır. İbn-i Kesîr, Tefsîrü'l-Kur'ani'l-Azîm 24)
Şimdi bak Allah'ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor? Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir; O herşeye hakkıyla kàdirdir. (Rum 50)
Allah'tan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh bulunmadığını şehadet ederim.
Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. (Âl-i İmrân 173)
Havl ve kuvvet, ancak herşeyden yüce ve nihayetsiz azamet sahibi olan Allah' a aittir. (Ayrıca bk. Buhârî, Meğâzî: 38; Müslim, Zikr: 44-46)
Göklerin ve yerin yaratılışı; dillerinizin ve renklerinizin, (seslerinizin ve simalarınızın) farklılığı da yine Onun âyetlerindendir. (Rum 22)
Şeytanlar için o yıldızları birer mermi yaptık. (Mülk 5)
Ay için de menziller takdir ettik. (Yâsin 39)
Yılları ve hesabı bilesiniz diye. (Yûnus 5)
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin. (Bakara 32)
Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme. (Bakara 286)
.