Risale:21. Mektup (Ayet-Hadis Mealleri): Revizyonlar arasındaki fark
Değişiklik özeti yok |
|||
6. satır: | 6. satır: | ||
Yirmibirinci Mektub, 1926-1934 yılları arasında, Bediüzzaman Hazretleri Barla'da bulunduğu yıllarda te'lif edilmiştir. | Yirmibirinci Mektub, 1926-1934 yılları arasında, Bediüzzaman Hazretleri Barla'da bulunduğu yıllarda te'lif edilmiştir. | ||
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}} | <div id="1">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}} | ||
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla. | Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla. | ||
14. satır: | 14. satır: | ||
Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ Sûresi, 17:44) | Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ Sûresi, 17:44) | ||
<div id="">{{Arabi|بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ}} | <div id="2">{{Arabi|بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ}} | ||
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. | Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. | ||
<div id="">{{Arabi|اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَٓا اَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَٓا اُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلًا كَر۪يمًا | <div id="">{{Arabi|اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَٓا اَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَٓا اُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلًا كَر۪يمًا}} | ||
Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın 'Öf' bile deme, onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki: 'Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.' Sizin içinizde olanı Rabbiniz hakkıyla bilir. Eğer siz salih kimseler olursanız, muhakkak ki O, kendisine yönelenler için çok bağışlayıcıdır. (İsrâ Sûresi, 17: | Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın 'Öf' bile deme, onları azarlama; onlara güzel söz söyle. (İsrâ Sûresi, 17:23) | ||
<div id="">{{Arabi|وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَان۪ى صَغ۪يرًا}} | |||
Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki: 'Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.' (İsrâ Sûresi, 17:24) | |||
<div id="">{{Arabi|رَبُّكُمْ اَعْلَمُ بِمَا ف۪ى نُفُوسِكُمْ اِنْ تَكُونُوا صَالِح۪ينَ فَاِنَّهُ كَانَ لِـْلَاوَّاب۪ينَ غَفُورًا}} | |||
Sizin içinizde olanı Rabbiniz hakkıyla bilir. Eğer siz salih kimseler olursanız, muhakkak ki O, kendisine yönelenler için çok bağışlayıcıdır. (İsrâ Sûresi, 17:25) | |||
<div id="">{{Arabi|اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَت۪ينُ}} | <div id="">{{Arabi|اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَت۪ينُ}} | ||
30. satır: | 38. satır: | ||
Yeryüzünde yürüyen ve kendi rızkını yüklenemeyen nice canlının ve sizin rızkınızı Allah verir. (Ankebût Sûresi, 29:60) | Yeryüzünde yürüyen ve kendi rızkını yüklenemeyen nice canlının ve sizin rızkınızı Allah verir. (Ankebût Sûresi, 29:60) | ||
<div id="">{{Arabi|لَوْلَا الشُّيُوخُ الرُّكَّعُ لَصُبَّ عَلَيْكُمُ الْبَلَٓاءُ صَبًّا}} | <div id="3">{{Arabi|لَوْلَا الشُّيُوخُ الرُّكَّعُ لَصُبَّ عَلَيْكُمُ الْبَلَٓاءُ صَبًّا}} | ||
"Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belâlar sel gibi üstünüze dökülecekti". el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 2:163; Süyûtî, Kenzü'l-Ummâl, 9:167; İmam-ı Gazâlî, İhyâu Ulûmi'd-Dîn, s. 341; Mecmeu'z-Zevaid, 10:227; Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ, 3:345 | "Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belâlar sel gibi üstünüze dökülecekti". el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 2:163; Süyûtî, Kenzü'l-Ummâl, 9:167; İmam-ı Gazâlî, İhyâu Ulûmi'd-Dîn, s. 341; Mecmeu'z-Zevaid, 10:227; Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ, 3:345 | ||
<div id="">{{Arabi|اَلْجَزَٓاءُ مِنْ جِنْسِ الْعَمَلِ}} | <div id="4">{{Arabi|اَلْجَزَٓاءُ مِنْ جِنْسِ الْعَمَلِ}} | ||
Her amel kendi cinsinden birşeyle karşılık görür. (Aclûnî, Keş-fu'l-Hafâ, 1:332; Aliyyu'l-Kâri, el-Esrâru'l-Merfûa, 103) | Her amel kendi cinsinden birşeyle karşılık görür. (Aclûnî, Keş-fu'l-Hafâ, 1:332; Aliyyu'l-Kâri, el-Esrâru'l-Merfûa, 103) | ||
42. satır: | 50. satır: | ||
Dünyayı da, âhireti de kaybetti. (Hac Sûresi, 22:11) | Dünyayı da, âhireti de kaybetti. (Hac Sûresi, 22:11) | ||
<div id="">{{Arabi|اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ عَلٰى مَنْ قَالَ اَلْجَنَّةُ تَحْتَ اَقْدَامِ الْاُمَّهَاتِ وَ عَلٰى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَع۪ينَ}} | <div id="5">{{Arabi|اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ عَلٰى مَنْ قَالَ اَلْجَنَّةُ تَحْتَ اَقْدَامِ الْاُمَّهَاتِ وَ عَلٰى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَع۪ينَ}} | ||
Allahım! "Cennet annelerin ayakları altındadır" buyuran Zâta ve bütün âl ve ashabına salât ve selâm et. [Tırnak içindeki metnin kaynağı: Süyûtî, el-Câmiu's-Sağîr, 3642; el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 1:335; el-Elbânî, Sahîhu'l-Câmii's-Sağîr ve Ziyâdetuhu, 1259, 1260] | Allahım! "Cennet annelerin ayakları altındadır" buyuran Zâta ve bütün âl ve ashabına salât ve selâm et. [Tırnak içindeki metnin kaynağı: Süyûtî, el-Câmiu's-Sağîr, 3642; el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 1:335; el-Elbânî, Sahîhu'l-Câmii's-Sağîr ve Ziyâdetuhu, 1259, 1260] |
18.06, 30 Nisan 2021 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Önceki Kısım: Yirminci Mektup Ayet-Hadis Mealleri ← Mektubat Ayet-Hadis Mealleri → Yirmi İkinci Mektup Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım
Yirmi Birinci Mektup[değiştir]
Yirmibirinci Mektub, 1926-1934 yılları arasında, Bediüzzaman Hazretleri Barla'da bulunduğu yıllarda te'lif edilmiştir.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ Sûresi, 17:44)
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın 'Öf' bile deme, onları azarlama; onlara güzel söz söyle. (İsrâ Sûresi, 17:23)
Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki: 'Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.' (İsrâ Sûresi, 17:24)
Sizin içinizde olanı Rabbiniz hakkıyla bilir. Eğer siz salih kimseler olursanız, muhakkak ki O, kendisine yönelenler için çok bağışlayıcıdır. (İsrâ Sûresi, 17:25)
Şüphesiz ki rızık veren, mutlak kudret ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır. (Zâriyat Sûresi, 51:58)
Yeryüzünde yürüyen ve kendi rızkını yüklenemeyen nice canlının ve sizin rızkınızı Allah verir. (Ankebût Sûresi, 29:60)
"Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belâlar sel gibi üstünüze dökülecekti". el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 2:163; Süyûtî, Kenzü'l-Ummâl, 9:167; İmam-ı Gazâlî, İhyâu Ulûmi'd-Dîn, s. 341; Mecmeu'z-Zevaid, 10:227; Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ, 3:345
Her amel kendi cinsinden birşeyle karşılık görür. (Aclûnî, Keş-fu'l-Hafâ, 1:332; Aliyyu'l-Kâri, el-Esrâru'l-Merfûa, 103)
Dünyayı da, âhireti de kaybetti. (Hac Sûresi, 22:11)
Allahım! "Cennet annelerin ayakları altındadır" buyuran Zâta ve bütün âl ve ashabına salât ve selâm et. [Tırnak içindeki metnin kaynağı: Süyûtî, el-Câmiu's-Sağîr, 3642; el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 1:335; el-Elbânî, Sahîhu'l-Câmii's-Sağîr ve Ziyâdetuhu, 1259, 1260]
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin." Bakara Sûresi, 2:32
Önceki Kısım: Yirminci Mektup Ayet-Hadis Mealleri ← Mektubat Ayet-Hadis Mealleri → Yirmi İkinci Mektup Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım