Risale:15. Mektup (Ayet-Hadis Mealleri): Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
("Kategori:Mektubat Ayet ve Hadis Mealleri ''Önceki Kısım: On Dördüncü Mektup Ayet-Hadis Mealleri ← [..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
 
Değişiklik özeti yok
 
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 2 değişikliği gösterilmiyor)
4. satır: 4. satır:
=On Beşinci Mektup=
=On Beşinci Mektup=


Onbeşinci Mektup, 1926-1934 yılları arasında Barla'da bulunduğu yıllarda te'lif edilmiştir.
<div id="1">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪}}
Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ Sûresi, 17:44)
<div id="2">{{Arabi|يَا سَارِيَةُ اَلْجَبَلَ اَلْجَبَلَ}}
Ey Sâriye, dağa dikkat et, dağa! (Taberî, Tarihü'l-Ümem ve'l-Mülûk, 2:380; Ebû Nuaym, ed-Delâil, 3:210,211; Beyhakî, Delâilü'n-Nübüvve: 6:370; Süyûtî, Târihü'l-Hulefâ, s.128; İbni Kesîr, el-Bidâye ve'n-Nihâye, 7:131)
<div id="">{{Arabi|وَمَا تَشَٓاؤُنَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُ}}
Allah dilemedikçe siz hiçbir şeyi dileyemezsiniz. (İnsan Sûresi, 76:30)
<div id="3">{{Arabi|١ زِ مِصْرَشْ بُوىِ پ۪يرَاهَنْ شِن۪يد۪ى چِرَا دَرْ چَاهِ كَنْعَانَشْ نَد۪يد۪ى}}
1- "Ne için Mısır'dan gelen gömleğinin kokusunu işittin de, yakınında bulunan Ken'an Kuyusundaki Yusuf'u görmedin?"
<div id="4">{{Arabi|٢ بَگُفْتْ اَحْوَالِ مَا بَرْقِ جِهَانَسْتْ دَم۪ى پَيْدَا و د۪يگَرْ دَمْ نِهَانَسْتْ}}
2- Cevaben demiş ki: "Bizim halimiz şimşekler gibidir; bazan görünür, bazan saklanır.
<div id="5">{{Arabi|٣ گَه۪ى بَرْ طَارُمِ اَعْلٰى نِش۪ينَمْ گَه۪ى بَرْ پُشْتِ پَاىِ خُودْ نَب۪ينَمْ}}
3- Bazı vakit olur ki, en yüksek mevkide oturup her tarafı görüyoruz gibi oluruz. Bazı vakitte de ayağımızın üstünü göremiyoruz."
<div id="6">{{Arabi|اِذَا جَٓاءَ الْقَدَرُ عُمِىَ الْبَصَرُ}}
Kader gelince göz kör olur. (Beyhakî, Şuabü'l-Îman, 1:233; Ayrıca bk. Müsned, 5:234; el-Heysemî, Mecmu'z-Zevâîd, 10:146; İbni Hacer, el-Metâlibü'l-Âliye, 3:234; el-Hâkim, Müstedrek, 2:405, 406)
<div id="7">{{Arabi|ژِى شَرِّ صَحَابَانْ مَكَه قَالُ و ق۪يلْ لَوْ رَا جَنَّت۪ينَه قَاتِلُ و هَمْ قَت۪يلْ}}
"Yani: Sahabelerin muharebesinde kıyl ü kâl etme. Çünki hem katil ve hem maktul ikisi de ehl-i Cennet'tirler."
<div id="">{{Arabi|مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ اَوْ فَسَادٍ فِى الْاَرْضِ فَكَاَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَم۪يعًا}}
Kim, bir cana kıymamış veya yeryüzünde fesat çıkarmamış birisini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir. (Mâide Sûresi, 5:32)
<div id="8">{{Arabi|اَلْاِسْلَامِيَّةُ جَبَّتِ الْعَصَبِيَّةَ الْجَاهِلِيَّةَ لَا فَرْقَ بَيْنَ عَبْدٍ حَبَشِىٍّ وَسَيِّدٍ قُرَيْشِىٍّ اِذَا اَسْلَمَا}}
İslâm, Câhiliyetten kalma ırkçılık ve kabileciliği ortadan kaldırmıştır. Müslüman olduktan sonra, Habeşli bi köle ile Kureyşli bir efendi arasında hiçbir fark yoktur. (Bu ibare, İslâmiyet öncesi câhiliye âdetlerine dönmekten men eden hadislerden iktibas edilmiştir. Bu mevzuda bir çok hadis-i şerif rivayet edilmiştir. Bunlardan birisi şöyledir: "İslâm dini, kendinden önceki bâtıl olan fiil, hareket, âdet ve inanışları keser, kaldırır." Buharî, Ahkâm: 4, İmâra: 36, 37; Ebû Dâvud, Sünnet: 5; Tirmizî, Cihâd: 28, İlim: 16, Nesâî, Bey'a: 26; İbni Mâce, Cihad: 39; Müsned, 4:69, 70, 199, 204, 205, 5:381, 6:402, 403
<div id="">{{Arabi|كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ اِلَّا وَجْهَهُ}}
Herşey helâk olup gidicidir -Ona bakan yüzü müstesnâ. (Kasas Sûresi, 28:88)
<div id="">{{Arabi|كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ اِلَّا وَجْهَهُ}}
Herşey helâk olup gidicidir -Ona bakan yüzü müstesnâ. (Kasas Sûresi, 28:88)
<div id="9">{{Arabi|اَلْبَاق۪ى هُوَ الْبَاق۪ى}}
Bâkî olan sadece Odur.





19.29, 28 Nisan 2021 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Önceki Kısım: On Dördüncü Mektup Ayet-Hadis MealleriMektubat Ayet-Hadis MealleriOn Altıncı Mektup Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım

On Beşinci Mektup[değiştir]

Onbeşinci Mektup, 1926-1934 yılları arasında Barla'da bulunduğu yıllarda te'lif edilmiştir.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.

وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ Sûresi, 17:44)

يَا سَارِيَةُ اَلْجَبَلَ اَلْجَبَلَ

Ey Sâriye, dağa dikkat et, dağa! (Taberî, Tarihü'l-Ümem ve'l-Mülûk, 2:380; Ebû Nuaym, ed-Delâil, 3:210,211; Beyhakî, Delâilü'n-Nübüvve: 6:370; Süyûtî, Târihü'l-Hulefâ, s.128; İbni Kesîr, el-Bidâye ve'n-Nihâye, 7:131)

وَمَا تَشَٓاؤُنَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُ

Allah dilemedikçe siz hiçbir şeyi dileyemezsiniz. (İnsan Sûresi, 76:30)

١ زِ مِصْرَشْ بُوىِ پ۪يرَاهَنْ شِن۪يد۪ى چِرَا دَرْ چَاهِ كَنْعَانَشْ نَد۪يد۪ى

1- "Ne için Mısır'dan gelen gömleğinin kokusunu işittin de, yakınında bulunan Ken'an Kuyusundaki Yusuf'u görmedin?"

٢ بَگُفْتْ اَحْوَالِ مَا بَرْقِ جِهَانَسْتْ دَم۪ى پَيْدَا و د۪يگَرْ دَمْ نِهَانَسْتْ

2- Cevaben demiş ki: "Bizim halimiz şimşekler gibidir; bazan görünür, bazan saklanır.

٣ گَه۪ى بَرْ طَارُمِ اَعْلٰى نِش۪ينَمْ گَه۪ى بَرْ پُشْتِ پَاىِ خُودْ نَب۪ينَمْ

3- Bazı vakit olur ki, en yüksek mevkide oturup her tarafı görüyoruz gibi oluruz. Bazı vakitte de ayağımızın üstünü göremiyoruz."

اِذَا جَٓاءَ الْقَدَرُ عُمِىَ الْبَصَرُ

Kader gelince göz kör olur. (Beyhakî, Şuabü'l-Îman, 1:233; Ayrıca bk. Müsned, 5:234; el-Heysemî, Mecmu'z-Zevâîd, 10:146; İbni Hacer, el-Metâlibü'l-Âliye, 3:234; el-Hâkim, Müstedrek, 2:405, 406)

ژِى شَرِّ صَحَابَانْ مَكَه قَالُ و ق۪يلْ لَوْ رَا جَنَّت۪ينَه قَاتِلُ و هَمْ قَت۪يلْ

"Yani: Sahabelerin muharebesinde kıyl ü kâl etme. Çünki hem katil ve hem maktul ikisi de ehl-i Cennet'tirler."

مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ اَوْ فَسَادٍ فِى الْاَرْضِ فَكَاَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَم۪يعًا

Kim, bir cana kıymamış veya yeryüzünde fesat çıkarmamış birisini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir. (Mâide Sûresi, 5:32)

اَلْاِسْلَامِيَّةُ جَبَّتِ الْعَصَبِيَّةَ الْجَاهِلِيَّةَ لَا فَرْقَ بَيْنَ عَبْدٍ حَبَشِىٍّ وَسَيِّدٍ قُرَيْشِىٍّ اِذَا اَسْلَمَا

İslâm, Câhiliyetten kalma ırkçılık ve kabileciliği ortadan kaldırmıştır. Müslüman olduktan sonra, Habeşli bi köle ile Kureyşli bir efendi arasında hiçbir fark yoktur. (Bu ibare, İslâmiyet öncesi câhiliye âdetlerine dönmekten men eden hadislerden iktibas edilmiştir. Bu mevzuda bir çok hadis-i şerif rivayet edilmiştir. Bunlardan birisi şöyledir: "İslâm dini, kendinden önceki bâtıl olan fiil, hareket, âdet ve inanışları keser, kaldırır." Buharî, Ahkâm: 4, İmâra: 36, 37; Ebû Dâvud, Sünnet: 5; Tirmizî, Cihâd: 28, İlim: 16, Nesâî, Bey'a: 26; İbni Mâce, Cihad: 39; Müsned, 4:69, 70, 199, 204, 205, 5:381, 6:402, 403

كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ اِلَّا وَجْهَهُ

Herşey helâk olup gidicidir -Ona bakan yüzü müstesnâ. (Kasas Sûresi, 28:88)

كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ اِلَّا وَجْهَهُ

Herşey helâk olup gidicidir -Ona bakan yüzü müstesnâ. (Kasas Sûresi, 28:88)

اَلْبَاق۪ى هُوَ الْبَاق۪ى

Bâkî olan sadece Odur.








































Önceki Kısım: On Dördüncü Mektup Ayet-Hadis MealleriMektubat Ayet-Hadis MealleriOn Altıncı Mektup Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım