İfk Hadisesi

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
19.50, 30 Eylül 2024 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 50380 numaralı sürüm (→‎Hadiseye Dahil Olanlar)

İfk Hadisesi Peygamberimizin hanımı Hz. Ayşe'ye Medineli münafıkların reisinin başlattığı dedikodular sonucu yapılan zina iftirasıdır. Olay üzerine inen Nur Suresinin ayetleri ile Hz. Aişe (ve onu kafileye kavuşturan sahabi Safvan) temize çıkmış ve iftiraya katılanlar cezalandırılmıştır. İfk; iftira, en kötü ve en çirkin yalan demektir. Hz. Ayşe Peygamberimize eşlik ettiği bir gazve dönüşünde düşürdüğü gerdanlığını aramak için kafileden ayrılmış ve kafile bu durumdan habersiz yola devam etmiştir. Daha sonra görevi gereği kamp yerini kolaçan eden Safvân b. Muattal (Kabri Adıyaman Samsat'tadır) onu bulur ve kafileye kavuşturur. Başlangıçta kimsenin dikkatini bile çekmeyen bu hadise, hicretten önce Hazrec kabilesinin reisi olan ve Medine’nin yönetimi kendisine verilmek üzere iken Hz. Peygamber’in gelmesiyle bundan mahrum kalan Abdullah b. Übey b. Selûl’ün başlattığı dedikoduyla büyür. Bazı mü'minlerin de katılmasıyla yayılır. Bir süre sonra inen Nur ayetinin 11. ila 20. ayetleri ile Hz. Ayşe doğrudan Allah'ın bildirmesiyle beraat eder. Muhsan (iffetli) olan bir kimseye zina ithamında (kazf) bulunup gözüyle gören 4 şahit getiremeyenlere yönelik ceza, inen Nur suresinin ayetleri mucibinde iftiracılara uygulanır. Hz. Âişe, kendisini fazlasıyla üzüp zor duruma düşüren iftira hadisesinin sonuç itibariyle hakkında hayırlı olduğunu anlamış ve şahsı vesilesiyle on âyetin birden inmesini ömrünün sonuna kadar hayatının en şerefli hadisesi olarak kabul etmiştir. [1]

Risale-i Nur'da Bu Konudaki Derslerin Özeti[değiştir]

Diğer İsimleri[değiştir]

Gerdanlık Olayı

Gerçekleştiği Tarih ve Yer[değiştir]

627 yılının Aralık ayı, Benî Mustalik gazvesi dönüşü

Harita konumu[değiştir]

Hadiseye Dahil Olanlar[değiştir]

Hz. Aişe (kendisine iftira atılan),; Abdullah Bin Übey Bin Selul (İfk hadisesini yaptığı dedikoduyla birlikte başlatan baş münafık); Safvân b. Muattal (Hz. Aişe'yi bulup kervana ulaştıran ve iftiraya maruz kalan sahabi); Hassân b. Sâbit, Mistah b. Üsâse ve Hamne bint Cahş (iftiraya katılan sahabe).

Neticesi[değiştir]

İnen Nur ayetinin 11. ila 20. ayetleri ile Hz. Ayşe ve Hz. Safvan doğrudan Allah'ın bildirmesiyle beraat eder. 3 kişiye (ve bir rivayette münafıkların başına) kazf cezası uygulanır.

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Hem Hazret-i İmam-ı Ali radıyallahu anh on dokuzuncu sure olarak Suretü’n-Nur’u

بِسِرِّ حَوَام۪يمِ الْكِتَابِ جَم۪يعِهَا ٭ عَلَيْكَ بِفَضْلِ النُّورِ يَا نُورُ اُقْسِمَتْ

fıkrasıyla zikrederek pek muhtasar olan On Dokuzuncu Söz’e ve pek mükemmel bulunan On Dokuzuncu Mektup’a işaret için nur lafzını tekrar etmekle mektupların mertebesi, yani On Dördüncü Mektup noksan kalmasına îmaen Sure-i Nur’u on beşincide yine zikretmesiyle gayet latîf ve müdakkikane haber veriyor. Ve o iki risaleleri Risale-i Nur’un büyük nurları olduklarını bildiriyor. Evet, risalet-i Muhammediye aleyhissalâtü vesselâma dair olan On Dokuzuncu Söz hem üç cihetle kerametli ve hârika olan On Dokuzuncu Mektup elhak Risale-i Nur’un en parlak birer nurudurlar.

Ve Âişe-i Sıddıka radıyallahu anhânın beraeti münasebetiyle, âyet-i Nur’un مَثَلُ نُورِهٖ kelimesindeki zamir, üç vecihten birisi ile Muhammed aleyhissalâtü vesselâma râci olmak haysiyetiyle Sure-i Nur Zat-ı Muhammediye aleyhissalâtü vesselâm ile ziyade alâkadar bulunduğundan, o sure ile risalet-i Muhammediye aleyhissalâtü vesselâmı ispat eden o iki risaleye iki nur lafzıyla belki üç nur kelimeleriyle yine aynen risalet-i Ahmediye aleyhissalâtü vesselâmı ispat eden Mi’rac Risalesi’ne dahi işaret etmiş.

Ben itiraf ediyorum ki: On Dördüncü Mektup noksan kaldığını unutmuştum. Hazret-i İmam-ı Ali (ra) aynı sureyi iki defa tekrar etmesiyle tahattur ettim ve işaratındaki dikkatine hayran oldum. Fakat o tekrar yalnız On Dokuzuncu Söz ve Mektup için sayılır, ondan sonrakilere nisbeten sayılmaz.

(8. Şua)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَاْكُلَ لَحْمَ اَخٖيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ … الخ

Gıybet, şu âyetin kat’î hükmüyle nazar-ı Kur’an’da gayet menfur ve ehl-i gıybet gayet fena ve alçaktırlar. Gıybetin en fena ve en şenîi ve en zalimane kısmı, kazf-ı muhsanat nev’idir. Yani gözüyle görmüş dört şahidi gösteremeyen bir insan, bir erkek veya kadın hakkında zina isnad etmek; en şenî bir günah-ı kebair ve en zalimane bir cinayettir, hayat-ı içtimaiye-i ehl-i imanı zehirlendirir bir hıyanettir, mesud bir ailenin hayatını mahveden bir gadirdir.

Evet Sure-i Nur, bu hakikati o kadar şiddetle göstermiş ki vicdan sahibini titrettiriyor ve tüylerini ürpertiyor.

لَوْلَٓا اِذْ سَمِعْتُمُوهُ قُلْتُمْ مَا يَكُونُ لَنَٓا اَنْ نَتَكَلَّمَ بِهٰذَا سُبْحَانَكَ هٰذَا بُهْتَانٌ عَظٖيمٌ

şiddetle ferman ediyor ve diyor ki: Gözüyle görmüş dört şahidi gösteremeyen merdudü’ş-şehadettir. Ebedî şehadetlerini kabul etmeyiniz. Çünkü yalancıdırlar.

Acaba böyle kazfe cesaret eden hangi adam var ki gözüyle görmüş dört şahidi gösterebilir. Kur’an-ı Hakîm bu şartı koşturmakla, böyle şeylerde şakk-ı şefe etmeyiniz, bu kapıyı kapayınız demektir.

Said Nursî

(Barla L.)

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

  • Nur Suresi: Bu hadiseden bahseden sure.
  • Aişe: İfk hadisesinde kendisine iftira atılan Peygamberimizin hanımı ve mü'minlerin annesi.
  • Abdullah Bin Übey Bin Selul: İfk hadisesini başlattığı dedikoduyla birlikte iç huzursuzluklara yol açan önemli bir vaziyet haline getiren Medine'deki münafıkların başı.
  • Kazf-ı Muhsanat: Muhsan (iffetli) olan bir kimseye zina ithamında bulunmak veya nesebini reddetmek.
  • İftira: Bir kimseye aslı olmayan bir suç yükleme, bir kabahat yakıştırma.

Kaynakça[değiştir]