Cercis (as)
Hz. Cercis veya Circis (as) hakkında Kur’ân'da ve sahih hadislerde bilgi bulunmayan, Bediüzzaman'ın ise peygamber olduğu kanaatini taşıdığı ve hak din uğruna büyük işkenceler görüp cefalar çekip ciltleri ve derileri soyularak şehit edilmiş büyük bir zattır. Tarih kitaplarına göre o dönem Suriye’de hüküm süren putperest bir kral tek Allah'a inanan Hz. Cercis'e işkenceler eder, bu sırada bir melek ona işkencelere dayanmasını, Kralın onu üç defa öldüreceğini, üç defa tekrar hayata döndürüleceğini, dördüncüde ise şehit olacağını haber verir. Hz. Cercis bu ağır işkencelere katlanır, üç defa öldürülür ve yeniden diriltilir ve çeşitli mûcizeler gösterir. Bunun üzerine binlerce kişi imana gelir. Kral Hz. Cercis'i ve tüm mü'minleri şehit eder ve ardından Allah kâfirleri bir âfetle yok eder.[1]
Bediüzzaman nur talebelerinin vazifesinin müsbet hareket olup menfî hareket olmadığını ve asayişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde her bir sıkıntıya karşı sabırla ve şükürle mükellef olduklarını söyler. Misal olarak da müsbet hareket etmek, menfî hareket etmemek ve vazife-i İlahiyeye karışmamak hakikati için kendisine yapılan muamelelere derisi soyularak işkence edilen Hz. Cercis (as) gibi sabır ve rıza ile mukabele ettiğini belirtir.
Bilgiler[değiştir]
Diğer İsimleri: Circis, St. George (Hıristiyanlıkta)
Doğum Yeri ve Tarihi: -
Annesi: -
Babası: -
Kardeşleri: -
Soyu: -
Vefat Yeri ve Tarihi: -
Kabrinin Yeri: Musul’da Circîs nebînin meşhedi olarak kabul edilen bir yer vardır.
Peygamberlikle Görevlendirildiği Yer ve Tarih: -
Peygamber Olarak Gönderildiği Kavim: Suriye
Kur'an'da İsminin Geçtiği Yerler[değiştir]
Hz. Cercis'in ismi Kur'an'da ve sahih hadislerde geçmez.
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]
Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfî hareket değildir. Rıza-yı İlahîye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır, vazife-i İlahiyeye karışmamaktır. Bizler asayişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde her bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz.
Mesela, kendimi misal alarak derim: Ben eskiden beri tahakküme ve terzile karşı boyun eğmemişim. Hayatımda tahakkümü kaldırmadığım, birçok hâdiselerle sabit olmuş. Mesela, Rusya’da kumandana ayağa kalkmamak, Divan-ı Harb-i Örfîde idam tehdidine karşı mahkemedeki paşaların suallerine beş para ehemmiyet vermediğim gibi dört kumandanlara karşı bu tavrım tahakkümlere boyun eğmediğimi gösteriyor. Fakat bu otuz senedir müsbet hareket etmek, menfî hareket etmemek ve vazife-i İlahiyeye karışmamak hakikati için bana karşı yapılan muamelelere sabırla, rıza ile mukabele ettim. Cercis (as) gibi ve Bedir, Uhud muharebelerinde çok cefa çekenler gibi sabır ve rıza ile karşıladım.
Hiç telaş ve merak etmeyiniz. Hakkımızdaki her hâdisede hem perde altında hem neticeler itibarıyla hem rahmet ve inayetin iltifatları ve tebessümleri hem kader ve kısmetin ve adalet ve şefkatin terbiyeleri var olduğu kat’î ve mükerrer tecrübelerle tahakkuk ettiğinden, biz en acı vaziyet ve sıkıntılara karşı, kemal-i sabır içinde şükür etmekle mükellefiz. Ve ciltleri ve derileri soyulan Cercis (aleyhisselâm) gibi binler, milyonlar hakikat mücahidlerinin hakaik-i imaniyenin kudsî hizmetinin bir numunesine mazhar olan Nur şakirdlerinin çektikleri zahmetler, o eski zatların zahmetlerine nisbeten binde bir olmaz. Ve ücret ve kazanç cihetinde, inşâallah birdirler ve beraberdirler.
Öldükçe dirildikçe neden duymadı bir his
Ol namlı nebi, şanlı şehit Hazret-i Cercis
...
Hasan Feyzi