Risale:Sırr-ı İnna A'tayna: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
 
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 3 değişikliği gösterilmiyor)
1. satır: 1. satır:
Yirmi Dokuzuncu Mektub’un Sekizinci Kısmı’nın Dördüncü Remzi olan bu mahrem risalenin metni için: [http://ersinmiman.com/2017/03/25/sirr-i-inna-atayna-risalesi/ İnna A'tayna'nın Sırrı]
Yirmi Dokuzuncu Mektub’un Sekizinci Kısmı’nın Dördüncü Remzi olan bu mahrem risalenin metni için: [http://ersinmiman.com/2017/03/25/sirr-i-inna-atayna-risalesi/ İnna A'tayna'nın Sırrı]
<!--


SIRR-I İNNÂ A’TAYNÂ – BİRİNCİ KISIM
SIRR-I İNNÂ A’TAYNÂ – BİRİNCİ KISIM
47. satır: 49. satır:
Evet, İsmet lâfzı 600. Çünkü {{Arabi|ت}} dörtyüz, {{Arabi|ع}} yetmiş, {{Arabi|ص}} doksan, {{Arabi|م}} kırk, oldu 600. Fevzi {{Arabi|ف}} seksen, {{Arabi|ى}} on, {{Arabi|و}} ve {{Arabi|ز}} onüç; İsmet ile berâber 703.
Evet, İsmet lâfzı 600. Çünkü {{Arabi|ت}} dörtyüz, {{Arabi|ع}} yetmiş, {{Arabi|ص}} doksan, {{Arabi|م}} kırk, oldu 600. Fevzi {{Arabi|ف}} seksen, {{Arabi|ى}} on, {{Arabi|و}} ve {{Arabi|ز}} onüç; İsmet ile berâber 703.


{{Arabi|ما اصطفى بكمال}} ise {{Arabi|ص}} doksan, {{Arabi|ف}} seksen, {{Arabi|م}} kırk, {{Arabi|ط}} dokuz, iki elif ile berâber oldu 221, {{Arabi|ل}} otuz, {{Arabi|ك}} yirmi, {{Arabi|م}} kırk, {{Arabi|بِكَمَالِ}} üstündeki bâ-i nefy 2, {{Arabi|بِكَمَالِ}} deki elif 1, mecmûu 93. 221 ile berâber oldu 314. Fevzi ile İsmet’in mecmû’-u adedi 703 zammıyla 1017 adediyle {{Arabi|شَانِئَكَ هو الْابْتَرُ}} adedine tevâfuku ittifâkî olmadığına, bu üç herifin adâvet-i Arabiye ve Muhammediye’de gösterdikleri ef’âl gösteriyor. (Hâşiye 4<ref>{{Arabi|اصطفى ‘daki elif binâ-i meçhûl sîgâsı için {{Arabi|يا}}‘ya kalb olduğu gibi, bâ-i cerre {{Arabi|دَجَّالاَنِ}} lâfzına dâhil olmakla, “elif”, “yâ” ya inkılâb eder, yine tevâfukla müsâvi olurlar.
{{Arabi|ما اصطفى بكمال}} ise {{Arabi|ص}} doksan, {{Arabi|ف}} seksen, {{Arabi|م}} kırk, {{Arabi|ط}} dokuz, iki elif ile berâber oldu 221, {{Arabi|ل}} otuz, {{Arabi|ك}} yirmi, {{Arabi|م}} kırk, {{Arabi|بِكَمَالِ}} üstündeki bâ-i nefy 2, {{Arabi|بِكَمَالِ}} deki elif 1, mecmûu 93. 221 ile berâber oldu 314. Fevzi ile İsmet’in mecmû’-u adedi 703 zammıyla 1017 adediyle {{Arabi|شَانِئَكَ هو الْابْتَرُ}} adedine tevâfuku ittifâkî olmadığına, bu üç herifin adâvet-i Arabiye ve Muhammediye’de gösterdikleri ef’âl gösteriyor. (Hâşiye 4<ref>{{Arabi|اصطفى}}‘daki elif binâ-i meçhûl sîgâsı için {{Arabi|يا}}‘ya kalb olduğu gibi, bâ-i cerre {{Arabi|دَجَّالاَنِ}} lâfzına dâhil olmakla, “elif”, “yâ” ya inkılâb eder, yine tevâfukla müsâvi olurlar.


İhtâr: “Gâzi” lâfzında çendan gerçi bir elif var, fakat o elif Mustafa’daki mim’e nefy için ilâve edilmiş. Çünki Mustafa ismine lâyık olmadığı gibi, Gâzi ismine de lâyık olmadığından o elifi oraya aldık, tâ münâsebet bulunsun. Onun için burada saymadık.</ref>)
İhtâr: “Gâzi” lâfzında çendan gerçi bir elif var, fakat o elif Mustafa’daki mim’e nefy için ilâve edilmiş. Çünki Mustafa ismine lâyık olmadığı gibi, Gâzi ismine de lâyık olmadığından o elifi oraya aldık, tâ münâsebet bulunsun. Onun için burada saymadık.</ref>)
53. satır: 55. satır:
(Hâşiye 5<ref>Evet şimdiki Cumhûriyet perdesi altında bu dehşetli istibdâdı yapan Mason komitesi 314’teki Yunan Harbi’nde fırsat bekleyip, eğer Yunan galebe etseydi meydana atılmak emelindeyken {{Arabi|وَاللهُ خَيْرُ النَاصِرِينَ}} Âyet-i Celîlesinin hem ma’nâsiyle, hem 1314 aded-i tevâfukiyle Yunan’ın mağlûbiyetini i’lân edip Mason komitesini susturdu. Üçyüzöndörtten tâ üçyüzyirmidört ile kırkikiye ve kırkdörde kadar susturdu.
(Hâşiye 5<ref>Evet şimdiki Cumhûriyet perdesi altında bu dehşetli istibdâdı yapan Mason komitesi 314’teki Yunan Harbi’nde fırsat bekleyip, eğer Yunan galebe etseydi meydana atılmak emelindeyken {{Arabi|وَاللهُ خَيْرُ النَاصِرِينَ}} Âyet-i Celîlesinin hem ma’nâsiyle, hem 1314 aded-i tevâfukiyle Yunan’ın mağlûbiyetini i’lân edip Mason komitesini susturdu. Üçyüzöndörtten tâ üçyüzyirmidört ile kırkikiye ve kırkdörde kadar susturdu.


(Hâşiyenin hâşiyesi): {{Arabi|خَيْرُ النَاصِرِينَ : خ}} altıyüz, iki {{Arabi|ر}} dörtyüz, iki {{Arabi|ى}} (ve) {{Arabi|ن}} (ve) {{Arabi|ص}} ikiyüz, üç {{Arabi|ل}} ve bir {{Arabi|ى}} yüz, {{Arabi|هُوَ}} onbir, üç elif mecmûu 1314’tür.</ref>) {{Arabi|دَجَّالاَنِ سُفْيَانِى}} Ebcedi, bir elifi bine kalbetmek cihetiyle 1314 olmakla {{Arabi|ما اسطفى بكمال}} üçyüz ondört adedine tevâfuku gösteriyor ki; bu ismin müsemmâsında ve komitesinde iki küçük Deccâl, bir Süfyân rûhu var. Şöyle ki, Süfyânî lâfzı {{Arabi|س}} altmış, {{Arabi|ف}} seksen, üç {{Arabi|ى}} otuz, {{Arabi|ن}} elli, bir “elif” bir, mecmûu 221. Aynen {{Arabi|ما اسطفى}}‘ya 221’de tevâfuk ediyor. {{Arabi|دَجَّالاَنِ: د}} dört, şeddeli {{Arabi|ج}} altı, {{Arabi|ل}} otuz, {{Arabi|ن}} elli, {{Arabi|بِسُفْيَانِى}} üstündeki {{Arabi|ب}} iki, elif bir, çünki diğer elif bin olmuş, mecmûu doksanüç. İkiyüzyirmibir ile berâber 314 ediyor. Bir elif farkı var. (Hâşiye 6<ref>{{Arabi|بِسُفْيَانِ}}‘daki bâ-i cerre, {{Arabi|مَعَ}} ma’nâsındadır. Eğer {{Arabi|سُفْيانِى دَجَّالَيْنِ}} okunsa {{Arabi|ما اسطفى}}‘daki elif yâ’ya kalb olmazsa Süfyâniyyûn’daki şeddeli {{Arabi|ى}} bir sayılacak. O vakit her ikisi 324’ten 314’e iner. Yine başka mühim hâdiselere işâret ederler.</ref>)}}
(Hâşiyenin hâşiyesi): {{Arabi|خَيْرُ النَاصِرِينَ : خ}} altıyüz, iki {{Arabi|ر}} dörtyüz, iki {{Arabi|ى}} (ve) {{Arabi|ن}} (ve) {{Arabi|ص}} ikiyüz, üç {{Arabi|ل}} ve bir {{Arabi|ى}} yüz, {{Arabi|هُوَ}} onbir, üç elif mecmûu 1314’tür.</ref>) {{Arabi|دَجَّالاَنِ سُفْيَانِى}} Ebcedi, bir elifi bine kalbetmek cihetiyle 1314 olmakla {{Arabi|ما اسطفى بكمال}} üçyüz ondört adedine tevâfuku gösteriyor ki; bu ismin müsemmâsında ve komitesinde iki küçük Deccâl, bir Süfyân rûhu var. Şöyle ki, Süfyânî lâfzı {{Arabi|س}} altmış, {{Arabi|ف}} seksen, üç {{Arabi|ى}} otuz, {{Arabi|ن}} elli, bir “elif” bir, mecmûu 221. Aynen {{Arabi|ما اسطفى}}‘ya 221’de tevâfuk ediyor. {{Arabi|دَجَّالاَنِ: د}} dört, şeddeli {{Arabi|ج}} altı, {{Arabi|ل}} otuz, {{Arabi|ن}} elli, {{Arabi|بِسُفْيَانِى}} üstündeki {{Arabi|ب}} iki, elif bir, çünki diğer elif bin olmuş, mecmûu doksanüç. İkiyüzyirmibir ile berâber 314 ediyor. Bir elif farkı var. (Hâşiye 6<ref>{{Arabi|بِسُفْيَانِ}}‘daki bâ-i cerre, {{Arabi|مَعَ}} ma’nâsındadır. Eğer {{Arabi|سُفْيانِى دَجَّالَيْنِ}} okunsa {{Arabi|ما اسطفى}}‘daki elif yâ’ya kalb olmazsa Süfyâniyyûn’daki şeddeli {{Arabi|ى}} bir sayılacak. O vakit her ikisi 324’ten 314’e iner. Yine başka mühim hâdiselere işâret ederler.</ref>)
{{Arabi|ما اسطفى}} daki elif-i nefy geldiği vaki ve {{Arabi|اسطفى}}‘daki hemze-yi aslî tezâhür ile {{Arabi|اسطفى}}‘daki elif “yâ” ya inkılâb etmesiyle tam tamına tevâfuk ediyor. Mâdem elif-i nefy gelmekle {{Arabi|ما اسطفى}} fiil-i meçhûl sîgâsı oluyor. Fa’daki elif “yâ” ya inkılâb eder, {{Arabi|ى}} on olur, o hâlde {{Arabi|ما اسطفى بكمال}} üçyüzyirmidört eder, {{Arabi|سُفْيَانىِ بِدَجَّلَيْنِ}} dahî aynen 324 eder ve elif ilm-i sarfça elfün okunduğu kâideye binâen bin olmakla, 1324’te mason komitesinin şerîat-ı Ahmediye’yi tahrîb niyetiyle hürriyet perdesi altında hilâfet-i İslâmiyeye saldırması târihine tevâfuku ve şimdi o komitenin başına geçen bu herif adâvet-i Arabiye’ye harekâtını binâ edip, Şerîat-ı İslâmiye’nin şeâirinin tahrîbine harekâtıyla tevâfuk etmesi elbette gösteriyor ki, {{Arabi|شَانِئَكَ هُوَ الْاَبْتَرُ}} bunlara dahî kasden işâret ediyor.
{{Arabi|ما اسطفى}} daki elif-i nefy geldiği vaki ve {{Arabi|اسطفى}}‘daki hemze-yi aslî tezâhür ile {{Arabi|اسطفى}}‘daki elif “yâ” ya inkılâb etmesiyle tam tamına tevâfuk ediyor. Mâdem elif-i nefy gelmekle {{Arabi|ما اسطفى}} fiil-i meçhûl sîgâsı oluyor. Fa’daki elif “yâ” ya inkılâb eder, {{Arabi|ى}} on olur, o hâlde {{Arabi|ما اسطفى بكمال}} üçyüzyirmidört eder, {{Arabi|سُفْيَانىِ بِدَجَّلَيْنِ}} dahî aynen 324 eder ve elif ilm-i sarfça elfün okunduğu kâideye binâen bin olmakla, 1324’te mason komitesinin şerîat-ı Ahmediye’yi tahrîb niyetiyle hürriyet perdesi altında hilâfet-i İslâmiyeye saldırması târihine tevâfuku ve şimdi o komitenin başına geçen bu herif adâvet-i Arabiye’ye harekâtını binâ edip, Şerîat-ı İslâmiye’nin şeâirinin tahrîbine harekâtıyla tevâfuk etmesi elbette gösteriyor ki, {{Arabi|شَانِئَكَ هُوَ الْاَبْتَرُ}} bunlara dahî kasden işâret ediyor.


76. satır: 78. satır:
Geçen mes’eleyi te’yîd eden bir sır daha şudur:
Geçen mes’eleyi te’yîd eden bir sır daha şudur:


Nasıl ki {{Arabi|اِنَّا اَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ}} âyeti İstanbul’un fethini gösterir. {{Arabi|فَصَلِّ لِرَبِّكَ}} âyeti 484 senesine kadar merkez-i hilâfet olacağını gösteriyor. Öyle de: {{Arabi|اِنَّ * وَانْحَرْ}} cümlesi dahî İstanbul’un fetih târihine ilâve ile 1222’ye kadar mütecâvizâne küffârı boğazlamak sûretinde mücâhedât-ı Kur’ân’iye devâmına; Fâtihâ, el-Alak, {{Arabi|اِنَّ فَتَحْنَالَكَ فَتْحًا مُبِينًا ile müttefikan işâret etmekle berâber şimdiki {{Arabi|شَانِئَكَ هُوَ الْاَبْتَرُ}}‘in ma’nâsını gösteren komitenin selefleri hükmünde olan Yeniçeri’nin değil, belki Yeniçerilerin içine karışan fesâd komitesi hilâfete karşı isyânlarının başlangıcı olan 1222 ve 24’te, aynen Mason komitesinin hürriyet perdesi altında mebde-i isyânı olan 1324 târihine bir cihetle tevâfukla berâber, o eski komitenin 1341’de mahvı ile başlayan dehşetli vâkıayı remzen gösteren şu {{Arabi|اِنَّ * وَانْحَرْ}} cümlesi ile mâkablinde bulunan cümledeki kâf’ın inzimâmıyla (Hâşiye 7<ref>Çünki o nahr’i yapan halifedir, vekîl-i nebevîdir. Fâilini göstermek lâzım gelir. Öyle ise “kâf” inzimâm edecektir. 22’yi 42’ye çevirecektir.</ref>) 1242 olup, 1241’den 42’ye kadar vukû’ bulan feci’ hâdisenin târihini aynen şimdiki onların haleflerinin cumhûriyet târihi olan 41 ve 42 içinde vuku’ bulmasıyla hem 24’te, hem 41’de tevâfukları ise; 100 senenin iki başında iki komitenin hilâfet aleyhinde ittifâkına şu sûre işâret ederek ve onların mahvlarını göstermekle, geçen mes’eleyi te’yîd ediyor. Hem gösteriyor ki, bu esrârlı sûre çok esrâr ile berâber, Devlet-i Osmâniye’nin dahî edvâr ve etvârına bakıyor ve baktırıyor.
Nasıl ki {{Arabi|اِنَّا اَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ}} âyeti İstanbul’un fethini gösterir. {{Arabi|فَصَلِّ لِرَبِّكَ}} âyeti 484 senesine kadar merkez-i hilâfet olacağını gösteriyor. Öyle de: {{Arabi|اِنَّ * وَانْحَرْ}} cümlesi dahî İstanbul’un fetih târihine ilâve ile 1222’ye kadar mütecâvizâne küffârı boğazlamak sûretinde mücâhedât-ı Kur’ân’iye devâmına; Fâtihâ, el-Alak, {{Arabi|اِنَّ فَتَحْنَالَكَ فَتْحًا مُبِينًا}} ile müttefikan işâret etmekle berâber şimdiki {{Arabi|شَانِئَكَ هُوَ الْاَبْتَرُ}}‘in ma’nâsını gösteren komitenin selefleri hükmünde olan Yeniçeri’nin değil, belki Yeniçerilerin içine karışan fesâd komitesi hilâfete karşı isyânlarının başlangıcı olan 1222 ve 24’te, aynen Mason komitesinin hürriyet perdesi altında mebde-i isyânı olan 1324 târihine bir cihetle tevâfukla berâber, o eski komitenin 1341’de mahvı ile başlayan dehşetli vâkıayı remzen gösteren şu {{Arabi|اِنَّ * وَانْحَرْ}} cümlesi ile mâkablinde bulunan cümledeki kâf’ın inzimâmıyla (Hâşiye 7<ref>Çünki o nahr’i yapan halifedir, vekîl-i nebevîdir. Fâilini göstermek lâzım gelir. Öyle ise “kâf” inzimâm edecektir. 22’yi 42’ye çevirecektir.</ref>) 1242 olup, 1241’den 42’ye kadar vukû’ bulan feci’ hâdisenin târihini aynen şimdiki onların haleflerinin cumhûriyet târihi olan 41 ve 42 içinde vuku’ bulmasıyla hem 24’te, hem 41’de tevâfukları ise; 100 senenin iki başında iki komitenin hilâfet aleyhinde ittifâkına şu sûre işâret ederek ve onların mahvlarını göstermekle, geçen mes’eleyi te’yîd ediyor. Hem gösteriyor ki, bu esrârlı sûre çok esrâr ile berâber, Devlet-i Osmâniye’nin dahî edvâr ve etvârına bakıyor ve baktırıyor.


Yirmidokuzuncu Mektub’un Sekizinci Kısmı’nın Dördüncü Mahrem Remz’inin daha ziyâde mahrem küçük bir zeyli
Yirmidokuzuncu Mektub’un Sekizinci Kısmı’nın Dördüncü Mahrem Remz’inin daha ziyâde mahrem küçük bir zeyli
124. satır: 126. satır:
İşte bu kasîdede, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’dan aldığı derse binâen diyor ki:
İşte bu kasîdede, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’dan aldığı derse binâen diyor ki:


“Hurûf-u Arabiye Acemî yâni Frengî hurûfuna tebdîl edildiği zamân, Deccâl’i intizâr ediniz.” Evet o işi yapan ise küçük Deccâllerdir ki, büyük Deccâl’in ileri karakoludur. Hem o zamânın en fenâsı, ulemânın fenâsıdır. Yâni dalâletin en fenâsı, ulemâi’s-sû’ nâmı altındaki bir kısım bedbaht kisve-i ulemâda, dîni dünyâya satmış adamlardan gelir. Ben de bu noktaya binâen derim ki: Hangi ulemâ var ki; ezân-ı Muhammediye’yi beğenmeyip, ezân yerinde bir şarkıyı kabûl etsin. Öyleler âlim değil, belki {{Arabi|كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ أَسْفَارًا}} altında dâhil oluyor. {{Arabi|اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْأَبْتَرُ : اِنَّ}} ile 1118 olmakla bu küçük Deccâllerden yüz sene sonra büyük Deccâl’e işâret vardır. Nasıl ki bu geçmiş yüzün iki başında Mason komitesinin ve onun bir mukaddimesi olan Yeniçeri içerisine giren fesâd komitesi, o yüzün iki başındadır. {{Arabi|الله اَعْلَمُ}} bu gelecek yüzün dahî bu başında bu küçük Deccâller komitesi, öteki başında büyük Deccâl’in komitesi bulunduğuna {{Arabi|اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْأَبْتَرُ işâret ediyor. Bunun kuvvetli delillerini daha bulamadım. Bu işâretle şimdilik iktifâ ediyorum.
“Hurûf-u Arabiye Acemî yâni Frengî hurûfuna tebdîl edildiği zamân, Deccâl’i intizâr ediniz.” Evet o işi yapan ise küçük Deccâllerdir ki, büyük Deccâl’in ileri karakoludur. Hem o zamânın en fenâsı, ulemânın fenâsıdır. Yâni dalâletin en fenâsı, ulemâi’s-sû’ nâmı altındaki bir kısım bedbaht kisve-i ulemâda, dîni dünyâya satmış adamlardan gelir. Ben de bu noktaya binâen derim ki: Hangi ulemâ var ki; ezân-ı Muhammediye’yi beğenmeyip, ezân yerinde bir şarkıyı kabûl etsin. Öyleler âlim değil, belki {{Arabi|كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ أَسْفَارًا}} altında dâhil oluyor. {{Arabi|اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْأَبْتَرُ : اِنَّ}} ile 1118 olmakla bu küçük Deccâllerden yüz sene sonra büyük Deccâl’e işâret vardır. Nasıl ki bu geçmiş yüzün iki başında Mason komitesinin ve onun bir mukaddimesi olan Yeniçeri içerisine giren fesâd komitesi, o yüzün iki başındadır. {{Arabi|الله اَعْلَمُ}} bu gelecek yüzün dahî bu başında bu küçük Deccâller komitesi, öteki başında büyük Deccâl’in komitesi bulunduğuna {{Arabi|اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْأَبْتَرُ}} işâret ediyor. Bunun kuvvetli delillerini daha bulamadım. Bu işâretle şimdilik iktifâ ediyorum.
{{Arabi|رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَا اِنْ نَسٖينَا اَوْ اَخْطَاْنَا}}  
{{Arabi|رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَا اِنْ نَسٖينَا اَوْ اَخْطَاْنَا}}  


184. satır: 186. satır:


(14. Şuâ Risâlesi’nden)
(14. Şuâ Risâlesi’nden)
-->

14.21, 13 Ocak 2021 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Yirmi Dokuzuncu Mektub’un Sekizinci Kısmı’nın Dördüncü Remzi olan bu mahrem risalenin metni için: İnna A'tayna'nın Sırrı