Risale:Beyanat ve Tenvirler

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
10.19, 27 Nisan 2021 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 19315 numaralı sürüm

Risale-i Nur Külliyatından

Hayat-ı içtimaiye-i Siyasiyeye Dair Bir Kısım

Beyanat ve Tenvirler[değiştir]

Müellifi: Bediüzzaman Said Nursi

Risalet-ün Nur, size mükemmel bir me'haz olabilir. Ve ondan erkân-ı imaniyenin herbirisine, meselâ Kur'an'ın Kelâmullah olduğuna ve i'cazî nüktelerine dair müteferrik risalelerdeki parçalar toplansa veya haşre dair ayrı ayrı bürhanlar cem'edilse ve hâkeza.. mükemmel bir izah ve bir haşiye ve bir şerh olabilir. Zannederim ki, hakaik-i âliye-i imaniyeyi tamamıyla Risale-i Nur ihata etmiş, başka yerlerde aramaya lüzum yok. (Barla Lahikası)

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

Neşrettiğimiz bu risalecikteki mektuplar ve yazılar, Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi’nin İslamiyet ve Kur’an namına, vatan, millet maslahatı hesabına kaleme aldıkları ve alakadar makamlara, ehl-i siyaset, ehl-i idare ve marifete gönderdikleri mühim ve hakikatli bazı içtimai ve islami derslerdir.

Filvaki kendileri dar-ı bekaya gittikten sonra hadisat-ı Alem Muhterem Üstadın davasına açıkça teyit etmiş bulunuyor. Her şeye rağmen.. vatan, millet ve din düşmanlarının binbir çeşit desise iğfalatına rağmen, iman ve Kur’an sadası afak-ı alemde feyizli ve semeradar neticeler vererek yayılmakta, nice gençler ve cemmaatler fevç fevç islamın etrafında toplanmaktadırlar.

Bu mektuplarda ifade edildiği gibi o büyük üstad, ehl-i siyasete, her şeyden önce İslamın hakikatına sarılmalarını ihtar ediyor. Bu ihtarda; hem anarşiliği ve dehşetli tehlikeleri haber vermek, hem çare-i halası göstermek, hem gençliğe istikametini temin ve yaradılış gayesine muvafık talim ve terbiyede en müessir bir hareket tarzı ve ilim ve medeniyetin hakikatını elde etmek, hem asayiş ve emniyetin muhafazasıyla millet ve memleketi her nevi anarşilikten kurtarmak gibi manalar vardır.

Otuz beş – kırk sene müddetle: اَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ وَ السِّيَاسَةِ diyerek bütün hayatını ve her şeyini Kur’an ve imanın hizmetine vakfeden… hiss-i dinin yerleşmesine çalışan muhterem üstadın bu mektup ve yazıları mahz-ı hakikattır. Başka şeylere atfedilmesi muhaldir. Dünyevi ve şahsi bir his ve temayülün zerre miktar kokusu dahi yoktur. Belki o büyük mütefekkir, o muazzez üstad seksen senelik hayatının bütün çalışma, gayret ve faaliyetinin, emsalsiz işkence ve sıkıntılara tahammülünün ve tek bir gaye için ulülazmane yürüyüşünün parlak semeresini ve mutlu neticelerini görmek istemesi ve bu noktada da hadiseler zuhuruna binaen hakikat ve İslamiyet, vatan ve millet maslahatı hesabına böylece beyan ve ifadede bulunmaktadır.

Komünizm cereyanı ve her nevi anarşilik bu mübarek vatan ve milleti korkunç akıbetlere düşürmek emellerine karşı Müslüman cemaatların, vatanperverin elbette o büyük üstadın işaretlerine “Buyurun” demeleri zaruridir ki, Lillahilhamd millet-i İslamiye an’anat-ı islamiyesini devam ettirmek azmi ile küfür ve ilhad cereyanlarının aksine, iman ve Kur’an sadasına “Buyurun” diyerek fevkalade bir anlayış içinde bulunduğunu dost ve düşmana bütün dünyaya ilan etmiştir.

Her yerde Müslümanlar birlik ve beraberlik içinde yekvücud halinde hareket etmekte ve Kur’an nuru etrafında bağlı bulunmaktadırlar.

Asırlarca Kur’ana bayraktarlık yapan ve bütün dünyayı diyanetiyle, hak ve hakikatin neşriyle ışıklandıran bu necib, cengaver ve kahraman milletin yine önde ve ileride islama bayraktar olarak tanınması bütün Müslümanların gönüllerinde nurdan bir hale halinde parıldamaktadır.

Muhterem üstadın ehl-i süyaset ve ehl-i hamiyet zatlara Hitabında; “ Müslümanlarla ittifak ve ittihadın lüzumunu göstermesi, her halde tarif ve izaha hacet bırakmayan, tam yerinde, milli ve manevi bir hareket olduğu bedihidir.

Nitekim üstadın defalarca ifade buyurdukları gibi: “Biz, Risale-i Nur'la, bu memleketin ve istikbalinin en büyük iki tehlikesini def'etmeye çalışıyoruz ve bilfiil çok emarelerle, hattâ mahkemede de kısmen isbat etmişiz.

Birinci tehlike: Bu memlekette, hariçten kuvvetli bir surette girmeğe çalışan anarşiliğe karşı sed çekmek.

İkincisi: Üç yüz elli milyon müslümanların nefretlerini kardeşliğe çevirmekle, bu memleketin en büyük nokta-i istinadını temin etmektir.”

Bu hakikatların ışığı altında.. Risale-i Nur’un mütealasıyla intibaha gelen bahtiyar bir gençlik, her nevi anarşinin karşısında durup vatan ve milleti kötü akibete düşmekten kurtaracak ve bugünkü gençliğe islami istikamet ve kurtuluş çaresini gösterecektir.

Muhterem üstadın hayat-ı içtimaiyeye dair yazdıkları bu mektuplar, aynen tazeliğini muhafaza etmesi bakımından hadiselere tam ve gerçek bir ışık tuttuğu izahtan varestedir.

Hakikat bütün berraklığıyla meydandadır ve şimdi hadiselerin Hz. Üstadı tam tasdik ve te’yid etmesi ile anlaşıldı ki: bu millet ve memleket ve insanlık için en büyük tehlike komünizm tehlikesidir.

Hazret-i üstad bu mektup ve yazılarıyla seneler önce, bu dehşetli tehlikeyi nazara veriyor. Ve buna karşı çare aranmasını ihtar ile bu çarenin ise “hakikat-i islamiye’ye sarılmak” olduğunu beyan ediyor.

Beyanat ve Tenvirler, mevzuuna göre parçalar seçilerek, Risale-i Nur’dan derlenmiş bir broşürdür. Broşür hazırlanırken, benzeri diğer broşürler gibi maksatla en çok münasebettar parçalar alınmıştır.

Abdulkadir BADILLI

Bu eser Zübeyir Gündüzalp Ağabey nezaretinde iHTİYACA BiNAEN HAZIRLANMIŞ ve o zaman - 1971’de - ilk defa neşredilmiştir. Bizler de ihtiyaç hissedip bu eseri tekrar aslına sadık kalarak, külliyatta münteşir ise mehazini sayfa altında vererek istifadeye arz etmek istedik. Risale-i Nur Külliyatını tahkik ederek, dikkat, tefekkür ve devamlı olarak okuyan kardeşlerimizi tebrik eder dua eder dua beklerim.

مِنَ اللّٰهِ التَّوْف۪يقُ وَ الْهِدَايَةُ

Neşre Hazırlayanlar

1. Parça[değiştir]

Yarım asır evvel tabedilen bu müdafaayı şimdi bu asra daha muvafık gördük. Güya o zamandan elli sene sonra bir hiss-i kable’l-vuku ile bir nevi ihbar-ı gaybî olarak hayat-ı içtimaiyeyi alâkadar eden çok hakikatlere temas ettiğinden neşredildi.

Said Nursî

2. Parça[değiştir]

Ey paşalar, zabitler!

Bütün kuvvetimle derim ki:

Gazetelerde neşrettiğim umum makalatımdaki umum hakaikte nihayet derecede musırrım. Şayet zaman-ı mazi canibinden, asr-ı saadet mahkemesinden adaletname-i şeriatla davet olunsam; neşrettiğim hakaiki aynen ibraz edeceğim. Olsa olsa o zamanın ilcaatının modasına göre bir libas giydireceğim.

Şayet müstakbel tarafından üç yüz sene sonraki tenkidat-ı ukalâ mahkemesinden tarih celbnamesiyle celbolunsam, yine bu hakikatleri tevessü ve inbisat ile çatlayan bazı yerlerini yamalamakla beraber, taze olarak orada da göstereceğim.

Demek, hakikat tahavvül etmez; hakikat haktır.

اَلْحَقُّ يَعْلُو وَلَا يُعْلٰى عَلَيْهِ

3. Parça[değiştir]

Otuz beş senedir ki, siyaseti bırakmıştım ve Nurculara da "Bırakınız!" diyordum. Sebebi: Siyaset ihlası kırar. Fakat şimdi hissettim ki, bazı münafıklar dindarları perde yapıp dini siyasete alet; sonra da siyaseti dinsizliğe alet etmeye çalıştıklarından safdil dindarların hatırı için bir-iki defa siyasete baktım, gördüm ki: Bizi bu üç-dört mahkemede, "Dini siyasete alet ediyor" diye itham edenler kendileri dessasane dini tezyif etmek için kendileri, sonra da siyaseti dinsizliğe alet etmek için dinsizlik düsturlarını kanuna bağlamak gibi dünyada hiçbir şeddat, hiçbir zalimin yapmadığı bir dehşet gördüm.

Şiddetli bir me'yusiyetim içinde, hürriyet başında bizimle, yani İttihad-ı Muhammedi (a.s.m.) Cemiyeti ile, İttihadçıların bir kısmındaki gizli farmasonlara muarız ve manen bizimle, yani İttihad-ı Muhammedi ile müttefik olan Ahrar Fırkası yine otuz beş sene sonra dirildi, yine uyandı.

Birden şeair-i İslamiyenin başında olan ezan-ı Muhammediyi farmasonların zincirlerini kırıp ilân etmesiyle; siyasetten kat-ı alâka eden, eskide "İttihad-ı Muhammedi" şimdi "Nurcular" namını alan ve İttihad-ı İslam içinde bulunan kardeşlerimiz yanlış basmamak için bazı şeyleri söylemek isterdim. Fakat Risale-i Nur benim bedelime konuşuyor dedim, yüzümü çevirdim.

اَلْبَاقٖى هُوَ الْبَاقٖى

Kardeşiniz

Said Nursi

4. Parça[değiştir]

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

Sayın Adnan Menderes,

Otuz beş seneden beri siyaseti terk eden Üstadımız Bedîüzzaman Hazretleri, şimdi Kur’an ve İslâmiyet ve vatan hesabına bütün kuvvetiyle ve talebeleriyle, dersleriyle Demokrat Partinin iktidarda kalmasını muhafazaya çalıştığına, biz Demokrat Parti mensupları ve Nur talebeleri kat’î kanaatimiz gelmiştir.

Üstadımızdan, ne için Demokrat Partiyi muhafazaya çalıştığını sorduk, cevaben:

Eğer Demokrat Parti düşse ya Halk Partisi veya Millet Partisi iktidara gelecek. Halbuki Halk Partisi, İttihatçıların bozuk kısmının cinayetleri ve hem cumhuriyetin birinci reisinin Sevr Muahedesi’yle ve çok siyasî desiselerin icbarıyla, on beş senede yaptığı icraatının kısm-ı a’zamı tamamıyla eski partiye yüklendiği için bu asil Türk milleti ihtiyarıyla o partiyi kat’iyen iktidara getirmeyecek. Çünkü Halk Partisi iktidara gelecek olursa komünist kuvveti aynı partinin altında bu vatana hâkim olacaktır. Halbuki bir Müslüman kat’iyen komünist olamaz, anarşist olur. Bir Müslüman hiçbir zaman ecnebilerle mukayese edilemez. İşte bunun için hayat-ı içtimaiye ve vatanımıza dehşetli bir tehlike teşkil eden bu partinin iktidara gelmemesi için Demokrat Partiyi, Kur’an ve vatan ve İslâmiyet namına muhafazaya çalışıyorum, dedi.

Milletçilere gelince:

Eğer bu partide sırf İslâmiyet esas olsa (Hâşiye[4]) Demokrat Partiye yardım ettiği gibi muhalif ve muarız olmayarak iktidara gelmesine çalışmaz. Eğer bu partide ırkçılık ve Türkçülük fikri esas ise birden hakiki Türk olmayan bu vatandaki ekseriyetin ancak onda üçü Türk’tür, kalan kısmı da başka milletlerle karışmıştır. O zaman Hürriyetin başında olduğu gibi bu asil ve masum Türk milleti aleyhine bir milliyetçilik tarafgirliği meydana gelecek, o vakit hakiki Türkleri ecnebiler boyunduruğu altına girmeye mecbur edecek. Veya Türkleşmiş sair unsurdan olan ve bu vatanda mevcud ırkçılık ve unsurculuk damarıyla bir ecnebiye istinad ile masum Türk milletini tahakkümleri altına alacaklar. Bu durum ise dehşetli, tehlikeli olduğundan Kur’an ve vatan ve millet hesabına, dindar ve dine hürmetkâr Demokrat Partinin iktidarda kalmasını temin etmeleri için ders veriyorum, dedi.

Sayın Adnan Menderes,

Bütün gayesi vatan ve milletin selâmeti uğruna çalışan ve ders veren Üstadımız Bedîüzzaman gibi mübarek ve muhterem bir zatın Demokrat Partiye yaptığı yardımı kıskanan Halk Partisi ve Millet Partisi elemanları, iktidar partisi yapıyormuşçasına çeşit çeşit bahane ve eziyet yaparak Üstadımızı Demokrat Partiden soğutmak için var kuvvetleriyle çalıştıklarına kat’î kanaatimiz gelmiş.

Sizin gibi “Dinin icablarını yerine getireceğiz, din bu memleket için hiçbir tehlike teşkil etmez.” diyen bir Başvekilden vatan, millet, İslâmiyet adına partimize maddî ve manevî büyük yardımları dokunan bu mübarek Üstadımızın kitaplarının ve kendisinin tamamen serbest bırakılarak bir daha rahatsız edilmemesinin teminini saygı ve hürmetlerimizle rica ediyoruz.(Haşiye[1])

Demokratlar azalarından Nur talebeleri:

Mustafa, Nuri, Nuri, Hamza, Süleyman, Hasan, Seydî, Receb, İbrahim, Faruk, Muzaffer, Tahir, Sadık, Mehmed

5. Parça[değiştir]

6. Parça[değiştir]

7. Parça[değiştir]

8. Parça[değiştir]

9. Parça[değiştir]

10. Parça[değiştir]

11. Parça[değiştir]

12. Parça[değiştir]

13. Parça[değiştir]

14. Parça[değiştir]

15. Parça[değiştir]

16. Parça[değiştir]

17. Parça[değiştir]

18. Parça[değiştir]

19. Parça[değiştir]

20. Parça[değiştir]

21. Parça[değiştir]

22. Parça[değiştir]

23. Parça[değiştir]

24. Parça[değiştir]

25. Parça[değiştir]

26. Parça[değiştir]

27. Parça[değiştir]

28. Parça[değiştir]

29. Parça[değiştir]

30. Parça[değiştir]

31. Parça[değiştir]

32. Parça[değiştir]

33. Parça[değiştir]

34. Parça[değiştir]

35. Parça[değiştir]

36. Parça[değiştir]

37. Parça[değiştir]

38. Parça[değiştir]

39. Parça[değiştir]

40. Parça[değiştir]

41. Parça[değiştir]

42. Parça[değiştir]

43. Parça[değiştir]

44. Parça[değiştir]

45. Parça[değiştir]

46. Parça[değiştir]

47. Parça[değiştir]

48. Parça[değiştir]

49. Parça[değiştir]

50. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

. Parça[değiştir]

  1. İslâmiyet milleti her şeye kâfidir. Din, dil bir ise, millet de birdir. Din bir ise, yine millet birdir.