Risale:8. Şua (Ayet-Hadis Mealleri): Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
("Kategori:Şualar Ayet ve Hadis Mealleri ''Önceki Kısım: Birinci Şua Ayet-Hadis Mealleri ← Risale:Şual..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
 
Değişiklik özeti yok
2. satır: 2. satır:
''Önceki Kısım: [[Risale:1. Şua (Ayet-Hadis Mealleri)|Birinci Şua Ayet-Hadis Mealleri]] ← [[Risale:Şualar (Ayet-Hadis Mealleri)|Şualar Ayet-Hadis Mealleri]]''
''Önceki Kısım: [[Risale:1. Şua (Ayet-Hadis Mealleri)|Birinci Şua Ayet-Hadis Mealleri]] ← [[Risale:Şualar (Ayet-Hadis Mealleri)|Şualar Ayet-Hadis Mealleri]]''


Sekizinci Şua
Üçüncü Keramet-i Aleviye Risalesi
Sekizinci Şua 1942 yılında Kastamon'da telif edilmiştir. Bu risale Kaside-i Celcelûtiye'dir. Me'hazi Mecmuat-ül Ahzab "Şazeli" cildindedir.
<div id="">{{Arabi|بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ}}
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرًّا بَيَانَةً}}
Siracü'n-Nur
(Nur Kandili) gizliden gizliye yanıp intişar eder, yayılır.
<div id="">{{Arabi|بِحَقِّ تَبَارَكَ ثُمَّ نُونٍ وَ سَٓائِلٍ ٭ وَ بِسُورَةِ التَّهْم۪يزِ وَ الشَّمْسُ كُوِّرَتْ}}
<div id="">{{Arabi|وَ بِالذَّارِيَاتِ ذَرْوًا وَ النَّجْمِ اِذَا هَوٰى ٭ وَ بِاِقْتَرَبَتْ لِىَ الْاُمُورُ تَقَرَّبَتْ}}
<div id="">{{Arabi|وَ بِسُوَرِ الْقُرْاٰنِ حِزْبًا وَ اٰيَةً ٭ عَدَدَ مَا قَرَاَ الْقَار۪ى وَمَا قَدْ تَنَزَّلَتْ}}
<div id="">{{Arabi|فَاَسْئَلُكَ يَا مَوْلَاىَ بِفَضْلِكَ الَّذ۪ى ٭ عَلٰى كُلِّ مَٓا اَنْزَلْتَ كُتْبًا تَفَضَّلَتْ}}
Tebareke, Nûn, Mearic, Hümeze, Tekvir, Zariyat ve Necm Sûrelerinin hakkı için ve Ikterabet
(Kamer) Sûresinin hakkı için, bütün işler bana yaklaşmış oldu. Hizb hizb, âyet âyet Kur'ân sûrelerinin hakkı için, bunları okuyanın okumaları adedince ve nazil olan âyet ve sûreler sayısınca, indirdiğin bütün faziletli kitapların faziletleri hakkı için ey Rabbim, Senden yardım diliyorum.
<div id="">{{Arabi|وَالشَّمْسُ كُوِّرَتْ}}
Tekvîr Sûresi hürmetine...
<div id="">{{Arabi|اِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ}}
Güneş dürülüp toplandığında.
(Tekvîr Sûresi, 81:1)
<div id="">{{Arabi|وَبِالذَّارِيَاتِ ذَرْوًا}}
Yemin olsun esip savuran rüzgâra.
(Zâriyat Sûresi, 51:1)
<div id="">{{Arabi|وَبِالذَّارِيَاتِ ذَرْوًا}}
Esip savuran rüzgara yemin olsun.
<div id="">{{Arabi|وَالذَّارِيَات}}
Yemin olsun esip savuran rüzgâra.
(Zâriyat Sûresi, 51:1)
<div id="">{{Arabi|وَ النَّجْمِ اِذَا هَوٰى}}
Battığı zaman yıldıza andolsun.
(Necm Sûresi, 53:1)
<div id="">{{Arabi|وَ الطُّورِ}}
Tûr Dağına yemin olsun.
(Tûr Sûresi, 52:1)
<div id="">{{Arabi|وَ الذَّارِيَات}}
Esip savuran rüzgara yemin olsun.
(Zâriyat Sûresi, 51:1)
<div id="">{{Arabi|وَ النَّجْمِ}}
Yıldıza yemin olsun.
(Necm Sûresi, 53:1)
<div id="">{{Arabi|اِقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَ انْشَقَّ الْقَمَرُ}}
Kıyâmet yaklaştı, ay yarıldı.
(Kamer Sûresi, 54:1)
<div id="">{{Arabi|وَ بِاِقْتَرَبَتْ لِىَ الْاُمُورُ تَقَرَّبَتْ}}
Ve Ikterabet
(Kamer) Sûresiyle bütün işler bana yaklaşmış oldu.
<div id="">{{Arabi|وَ بِسُوَرِ الْقُرْاٰنِ حِزْبًا وَ اٰيَةً}}
Hizb hizb, âyet âyet Kur'ân sûrelerinin hakkı için.
<div id="">{{Arabi|فَاَسْئَلُكَ يَا مَوْلَاىَ بِفَضْلِكَ الَّذ۪ى ٭ عَلٰى كُلِّ مَٓا اَنْزَلْتَ كُتْبًا تَفَضَّلَتْ}}
Ey Mevlâm, lütfunla indirdiğin bütün faziletli kitaplarının hakkı için Senden yardım diliyorum.
<div id="">{{Arabi|تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَالْاَرْضُ وَ مَنْ ف۪يهِنَّ وَ اِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪}}
Yedi gökle yer ve onların içindekiler Onu tesbih eder. Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp tesbih etmesin.
(İsrâ Sûresi, 17:44)
<div id="">{{Arabi|وَ بِالْاٰيَةِ الْكُبْرٰى اَمِنّ۪ى مِنَ الْفَجَتْ}}
Ey Mevlâm! Âyetü'l-Kübrâ hürmetine, beni bütün sıkıntılardan kurtar.
<div id="">{{Arabi|وَبِسُورَةِ الدُّخَانِ ف۪يهَا سِرًّا قَدْ اُحْكِمَتْ}}
İçine muhkem
(sağlam) bir şekilde sırların yerleştirildiği Duhan Sûresinin hakkı için.
<div id="">{{Arabi|بِسِرِّ حَوَام۪يمِ الْكِتَابِ جَم۪يعِهَا ٭ عَلَيْكَ بِفَضْلِ النُّورِ يَا نُورُ اُقْسِمَتْ}}
Kur'ân'da geçen bütün "Hâ, Mîm"lerde bulunan sırların hakkı için ve risalelere bölünmüş Nur'un hakkı için beni koru ey Nur!..
<div id="">{{Arabi|مَثَلُ نُورِه۪}}
Onun nurunun misali...
(Nûr Sûresi, 24:35)
<div id="">{{Arabi|تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرًّا بَيَانَةً٭ تُقَادُ سِرَاجُ السُّرْجِ سِرًّا تَنَوَّرَتْ}}
Nur kandili, gizliden gizliye yanıp yayılır. Sirâcü's-Sürc
(Kandiller Kandili), gizliden gizliye yanıp aydınlanır.
<div id="">{{Arabi|بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَ شَرَنْطَخٍ ٭ بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ}}
Rahîm, Celâl, Raûf, Münezzeh, Kuddûs ve Rahîm isimlerinin nuruyla fitne ve dalâlet ateşi söndürülecek.
<div id="">{{Arabi|سِرًّا بَيَانَةً}}
Gizliden gizliye beyan edilerek, açıklanarak.
<div id="">{{Arabi|سِرًّا تَنَوَّرَتْ}}
Gizliden gizliye aydınlanır.
<div id="">{{Arabi|سِرًّا}}
Gizlice.
<div id="">{{Arabi|بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ}}
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|وَ هُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ}}
Onun kuvveti herşeye galiptir ve O herşeyi hikmetle yapar.
(İbrahim Sûresi, 14:4)
<div id="">{{Arabi|تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ}}
Siracü'n-Nur
(nur kandili) yanıp parlıyor.
<div id="">{{Arabi|بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَ شَرَنْطَخٍ}}
İzzet, Azamet, Celal ve Kibriya ve Raûf'un nuruyla..
<div id="">{{Arabi|جَلَالٍ بَازِخٍ}}
"İzzet, azamet ve celâl ve kibriya."
<div id="">{{Arabi|شَرَنْطَخٍ}}
Süryanîce Rauf''dir
<div id="">{{Arabi|بَرْكُوتٍ}}
Süryanîce Rahîm'dir.
<div id="">{{Arabi|بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ}}
Onun nuruyla dalâlet ve fitne ateşi söner.
<div id="">{{Arabi|فَاسْئَلْ لِمَوْلَاكَ الْعَظ۪يمِ الشَّانِ يَا مُدْرِكًا لِذٰلِكَ الزَّمَانِ}}
<div id="">{{Arabi|بِاَنْ يَق۪يكَ شَرَّ تِلْكَ الْفِتْنَةِ وَ شَرَّ كُلِّ كُرْبَةٍ وَ مِحْنَةٍ}}
Ey fitne ve felâket asrına yetişen kişi! Şanı yüce Mevlâ'dan, her türlü fitne, bela ve musibetin şerrinden korunmayı iste ve yalvar ki o fitne, sıkıntı ve azabın şerrinden seni korusun.
<div id="">{{Arabi|اِنَّا اَعْطَيْنَا}}
Şüphesiz ki, Biz [sana Kevser'i] verdik.
(Kevser Sûresi: 1.)
<div id="">{{Arabi|اَحْرُفُ عُجْمٍ سُطِّرَتْ تَسْط۪يرًا بِتَّ بِهَا الْاَم۪يرُ وَالْفَق۪يرَا}}
"Yani, ecnebi hurufarı bin üçyüz kırksekizde
(1348) tamim edilecek, çoluk-çocuk, emirler ve fakirler icbar suretinde gece dersleriyle öğrenmeye çalışacaklar."
<div id="">{{Arabi|سُطِّرَتْ تَسْطِيرًا}}
Satır - satır yazılacak..
<div id="">{{Arabi|يَا مُدْرِكًا لِذٰلِكَ الزَّمَانِ}}
Ey fitne ve dalâlet asrına erişen!
<div id="">{{Arabi|يَا سَع۪يدُ مُدْرِكًا لِذٰلِكَ الزَّمَانِ}}
Ey o fitne ve felâket asrına yetişen Said!
<div id="">{{Arabi|مُدْرِكًا}}
İdrak eden, yetişen, anlayan..
<div id="">{{Arabi|دْرِكًا}}
"Kürd kalbidir.
(Yani; tersinden okunuşudur.)"
<div id="">{{Arabi|بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ}}
Onunla fitne ve dalâlet ateşi söndürülecek.
<div id="">{{Arabi|اَلْقَسَمُ الْجَامِعُ وَالدَّعْوَةُ الشَّر۪يفَةُ وَالْاِسْمُ الْاَعْظَمُ}}
Geniş mânâları içeren kasem, kıymetli dua ve İsm-i Âzam...
<div id="">{{Arabi|اِنَّ هٰذِهِ الدَّعْوَةَ الشَّر۪يفَةَ وَ الْوِفْقَ الْعَظ۪يمَ وَ الْقَسَمَ الْجَامِعَ وَ الْاِسْمَ الْاَعْظَمَ وَ السِّرَّ الْمَكْنُونَ الْمُعَظَّمَ بِلَا شَكٍّ كَنْزٌ مِنْ كُنُوزِ الدُّنْيَا وَ الْاٰخِرَةِ}}
Hiç şüphesiz bu kıymetli münacat ve muazzam dua ve geniş mânâlar ihtivâ eden kasem ve İsm-i Âzam ve bu büyük gizli sır, dünya ve âhiret hazinelerinden bir hazinedir.
<div id="">{{Arabi|تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرًّا بَيَانَةً ٭ تُقَادُ سِرَاجُ السُّرْجِ سِرًّا تَنَوَّرَتْ}}
Sirâcü'n-Nur gizliden gizliye yanıp yayılıyor; Sirâcü's-Sürc
(Kandiller Kandili), gizliden gizliye yanıp aydınlanıyor.
<div id="">{{Arabi|بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَ شَرَنْطَخٍ ٭ بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ}}
Sonsuz izzet, azamet, celâl ve kibriya sahibi, bütün kusur ve noksanlıklardan münezzeh olan Zât-ı Rahîm'in nuruyla küfrün ateşi söndürülür.
<div id="">{{Arabi|بِيَاهٍ وَيَا يُوهٍ نَمُوهٍ اَصَالِيًا ٭ بِطَمْطَامٍ مِهْرَاشٍ لِنَارِ الْعِدَاسَمَتْ}}
Ma'bûd-u bilhak
(el-İlâh) Hû, Samed, Zü'l-Batş
(Düşmanlarını kıskıvrak yakalayan), Cebbar
(Hükmüne karşı konulmaz) ve Halîm olan Zâtın yardımıyla
(o nûr) düşmanlarının ateşini bastıracak.
<div id="">{{Arabi|بِهَالٍ اَه۪يلٍ شَلْعٍ شَلْعُوبٍ شَالِعٍ ٭ طَهِىٍّ طَهُوبٍ طَيْطَهُوبٍ طَيَطَّهَتْ}}
<div id="">{{Arabi|اَنُوخٍ بِيَمْلُوخٍ وَ اَبْرُوخٍ اُقْسِمَتْ ٭ بِتَمْل۪يخِ اٰيَاتٍ شَمُوخٍ تَشَمَّخَتْ}}
<div id="">{{Arabi|اَبَاذ۪يخَ بَيْذُوخٍ وَ ذَيْمُوخٍ بَعْدَهَا ٭ خَمَارُوخٍ يَشْرُوخٍ بِشَرْخٍ تَشَمَّخَتْ ٭ بِبَلْخٍ وَ سِمْيَانٍ وَ بَازُوخٍ بَعْدَهَا}}
<div id="">{{Arabi|بِذَيْمُوخٍ اَشْمُوخٍ بِهِ الْكَوْنُ عُمِّرَتْ ٭ بِشَلْمَخَتٍ اِقْبَلْ دُعَٓائ۪ى}}
Nurun kandili gizli olarak yakılıp apaçık aydınlatılır.
Kandiller kandili gizli olarak tutuşturulur; o da tenevvür eder.
Celâl ve Hâlık isimlerinin nuru, Kuddüs isminin bereketi ve kibriyan ile dalâlet ve fitne ateşi söndürülür.
Allah, Hû, Samed, Kahhar isimleriyle ve savaş deniziyle, yükselen düşmanlık ateşi söndürülür.
Allah, Hak, Cemîl, Vedûd ve Mucîb isimlerinin hürmetine;
Mürîd, Cemîl, Zahir isminle taksim edilen, yüce olan ve yüceltilen ayetlerin
(ve tefsirlerinin) şanı hürmetine duamı kabul buyur!..
<div id="">{{Arabi|بِتَمْلِيخِ اٰيَاتٍ شَمُوخٍ تَشَمَّخَتْ}}
Yüce olan ve yüceltilen ayetlerin
(ve tefsirlerinin) şanı hürmetine.
<div id="">{{Arabi|بِتَمْل۪يخِ اٰيَاتٍ}}
Yüce olan ve yüceltilen ayetlerin
<div id="">{{Arabi|بِحَقِّ تَبَارَكَ}}
Mülk Sûresi
(Tebareke) hakkı için.
<div id="">{{Arabi|اَبَاذ۪يخَ بَيْذُوخٍ وَ ذَيْمُوخٍ بَعْدَهَا}}
..........................
<div id="">{{Arabi|بِبَلْخٍ وَ سِمْيَانٍ وَ بَازُوخٍ بَعْدَهَا}}
..........................
<div id="">{{Arabi|خَمَارُوخٍ يَشْرُوخٍ بِشَرْخٍ تَشَمَّخَتْ}}
..........................
<div id="">{{Arabi|تَشَمَّخَتْ}}
"Yirmi beşte geçen ve sırları bilmek manasında.."
<div id="">{{Arabi|ذَيْمُوخٍ اَشْمُوخٍ بِهِ الْكَوْنُ عُمِّرَتْ}}
"İsm-i Adl ve ism-i Hakemin tecellîsiyle ve adalet ve mizanıyla ve intizam ve hikmetiyle dünya tamir edilir, tahripten kurtulur."
<div id="">{{Arabi|بِهِ الْكَوْنُ عُطِّرَتْ}}
"O iki ismin râyiha-i tayyibesiyle ve çok hoş kokularıyla, dünya güzel kokular alır, attar dükkânı gibi râyiha-i tayyibe verir."
<div id="">{{Arabi|ذَيْمُوخٍ}}
..........................
<div id="">{{Arabi|اَقِدْ كَوْكَب۪ى}}
Yıldızımı parlat.
<div id="">{{Arabi|تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ}}
Siracü'n-Nur
(nur kandili) yanıp parlıyor.
<div id="">{{Arabi|فَيَا حَامِلَ الْاِسْمِ الَّذ۪ى جَلَّ قَدْرُهُ}}
Ey kadri yüce olan ismin taşıyıcısı!
<div id="">{{Arabi|اَلْاِسْمُ الْمُعَظَّمُ}}
Muazzam isim.
<div id="">{{Arabi|بَدَئْتُ بِبِسْمِ اللّٰهِ رُوح۪ى بِهِ اهْتَدَتْ اِلٰى كَشْفِ اَسْرَارٍ بِبَاطِنِهِ انْطَوَتْ}}
"Hazine-i esrar olan بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ile başladım. Ruhum, onunla o hazineyi keşfetti"
<div id="">{{Arabi|بِوَاحِ الْوَحَا بِالْفَتْحِ وَالنَّصْرِ اَسْرَعَتْ}}
<div id="">{{Arabi|اِذَا جَٓاءَ نَصْرُ اللّٰهِ وَ الْفَتْحُ}}
Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman.
(Nasr Sûresi, 110:1)
<div id="">{{Arabi|اَقِدْ كَوْكَب۪ى بِالْاِسْمِ نُورًا وَ بَهْجَةً ٭ مَدَى الدَّهْرِ وَ الْاَيَّامِ يَا نُورُ جَلْجَلَتْ}}
Yâ Rab! Nur isminle ve cemâlinle parlat yıldızımı, .. Günler ve asırlar boyunca Sensin buna kàdir olan ey Nur.
<div id="">{{Arabi|اَقِدْ كَوْكَب۪ى بِالْاِسْمِ نُورًا}}
Nûr ismiyle yıldızımı parlat.
<div id="">{{Arabi|بِاٰجٍ اَهُوجٍ جَلْمَهُوجٍ جَلَالَةٍ٭ جَل۪يلٍ جَلْجَلَيُّوتٍ جَمَاهٍ تَمَهْرَجَتْ}}
Senin Allah, Ehad, Celal, Celîl, Bedi', ... isimlerin hep parlamaktadır.
<div id="">{{Arabi|بِتَعْدَادِ اَبْرُومٍ وَ سِمْرَازِ اَبْرَمٍ ٭ وَ بَهْرَةِ تِبْر۪يزٍ وَ اُمٍّ تَبَرَّكَتْ}}
Bütün dualara kesin cevap veren isimlerini sayarak.... O isimlerinin ortaya çıkıp parlamasıyla, çevrenin bereketiyle..
<div id="">{{Arabi|اَقِدْ كَوْكَب۪ى}}
Yıldızımı parlat.
<div id="">{{Arabi|اَقِدْ كَوْكَب۪ى}}
Yıldızımı parlat.
<div id="">{{Arabi|تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ}}
Siracü'n-Nur
(nur kandili) yanıp parlıyor.
<div id="">{{Arabi|وَ بِالْاٰيَةِ الْكُبْرٰى اَمِنّ۪ى مِنَ الْفَجَتْ}}
Yâ Rab! Âyetü'l-Kübrâ hakkı için beni bütün sıkıntılardan kurtar, eman ve emniyet ver.
<div id="">{{Arabi|وَ بِحَقِّ فَقَجٍ مَعَ مَخْمَةٍ يَٓا اِلٰهَنَا}}
Güzel isimlerin ile beni sıkıntı ve perişaniyetten koru.
<div id="">{{Arabi|وَ بِاَسْمَٓائِكَ الْحُسْنٰى اَجِرْن۪ى مِنَ الشَّتَتْ}}
İsm-i Azam olan o esma risalesini
(30.Lem'a) bereketiyle beni teşettütten, perişaniyetten hıfz eyle. Ya Rabbi!
<div id="">{{Arabi|حُرُوفٌ لِبَهْرَامٍ عَلَتْ وَ تَشَامَخَتْ}}
Öyle nurlu harfler ki Mars yıldızı gibi yücedir.
<div id="">{{Arabi|وَ اسْمُ عَصَا مُوسٰى بِهِ الظُّلْمَتُ انْجَلَتْ}}
Asâ-yı Mûsa ismiyle karanlıklar dağılır.
<div id="">{{Arabi|بِاَسْمَٓائِكَ الْحُسْنٰى اَجِرْن۪ى مِنَ الشَّتَتْ}}
İsm-i Azam olan o esma risalesini
(30.Lem'a) bereketiyle beni teşettütten, perişaniyetten hıfz eyle. Ya Rabbi!
<div id="">{{Arabi|حُرُوفٌ لِبَهْرَامٍ عَلَتْ وَ تَشَامَخَتْ}}
Öyle nurlu harfler ki Mars yıldızı gibi yücedir.
<div id="">{{Arabi|وَ اسْمُ عَصَا مُوسٰى بِهِ الظُّلْمَتُ انْجَلَتْ}}
Asâ-yı Mûsa ismiyle karanlıklar dağılır.
<div id="">{{Arabi|وَ بِالْاٰيَةِ الْكُبْرٰى}}
Âyetü'l-Kübrâ hakkı için..
<div id="">{{Arabi|مُسْتتْبعاتُ التراكيب}}
Sözdeki, birbirine bağlı, işaretli manalar. Kelimelerin kullanış ve tarzlarından hareketle onların zımnında bulunduğu anlaşılan manalar.
<div id="">{{Arabi|وَ بِالْاٰيَةِ الْكُبْرٰى اَمِنّ۪ى مِنَ الْفَجَتْ}}
Yani "Ya Rab! Beni kurtar, eman ve emniyet ver"
<div id="">{{Arabi|وَ بِاَسْمَٓائِكَ الْحُسْنٰى}}
Esma-i Hüsna hürmetiyle, bereketiyle..
<div id="">{{Arabi|وَ بِاَسْمَٓائِكَ الْحُسْنٰى اَجِرْن۪ى مِنَ الشَّتَتْ}}
"İsm-i Âzam olan o esmâ risalesinin bereketiyle beni teşettütten, perişaniyetten hıfz eyle yâ Rabbi"
<div id="">{{Arabi|بَدَئْتُ بِبِسْمِ اللّٰهِ رُوح۪ى بِهِ اهْتَدَتْ اِلٰى كَشْفِ اَسْرَارٍ بِبَاطِنِهِ انْطَوَتْ}}
"Hazine-i esrar olan بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ile başladım. Ruhum, onunla o hazineyi keşfetti"
<div id="">{{Arabi|بِاَسْمَٓائِكَ الْحُسْنٰى اَجِرْن۪ى مِنَ الشَّتَتْ}}
Güzel isimlerin ile beni sıkıntı ve perişaniyetten koru.
<div id="">{{Arabi|حُرُوفٌ لِبَهْرَامٍ عَلَتْ وَ تَشَامَخَتْ}}
Bu harfler ki, Nur harfleridir; Merih yıldızı gibi yüce ve yüksektir.
<div id="">{{Arabi|وَ اسْمُ عَصَا مُوسٰى بِهِ الظُّلْمَتُ انْجَلَتْ}}
Asa-yı Mûsa ismi hürmetine zulmetler, karanlıklar dağılır.
<div id="">{{Arabi|رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَاْنَا}}
Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlediysek bizi onunla hesaba çekme.
(Bakara Sûresi, 2:286)
<div id="">{{Arabi|وَ اَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ}}
Rabbinin nimetini de yâd et.
(Duhâ Sûresi, 93:11)
<div id="">{{Arabi|رُوح۪ى بِهِ اهْتَدَتْ اِلٰى كَشْفِ اَسْرَارٍ بِبَاطِنِهِ انْطَوَتْ}}
İçinde sırların dürülü olduğu hazinelerin keşfine ruhum onunla ulaştı.
<div id="">{{Arabi|وَاَمْنِحْن۪ى يَا ذَا الْجَلَالِ كَرَامَةً ٭ بِاَسْرَارِ عِلْمٍ يَا حَل۪يمُ بِكَ انْجَلَتْ}}
Ey celâl sahibi Allah'ım, bana ilmin sırlarını lütfunla bildir, Seninle anlaşılır onlar ya Halîm!
<div id="">{{Arabi|مَقَالُ عَلِىٍّ وَ ابْنِ عَمِّ مُحَمَّدٍ ٭ وَ سِرُّ عُلُومٍ لِلْخَلَائِقِ جُمِّعَتْ}}
Bu sözler Muhammedin
(a.s.m.) amcasının oğlu Ali'nindir
(r.a.) ve yaratılmış olan herşey hakkındaki ilimlerin sırlarını toplamıştır.
<div id="">{{Arabi|وَ سِرُّ عُلُومٍ لِلْخَلَائِقِ جُمِّعَتْ}}
Yaratılmış olan herşey hakkındaki ilimlerin sırlarını toplamıştır.
<div id="">{{Arabi|تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ}}
Nurun kandili tutuşturulur.
<div id="">{{Arabi|بَعْدَهَا}}
Ondan sonra, onun devamında..
<div id="">{{Arabi|وَ ذَيْمُوخٍ بَعْدَهَا}}
Yirmiyedinci Söz'ün Zeyline işaret
(Sahabeler Hakkında)
<div id="">{{Arabi|بَعْدَهَا}}
Ondan sonra, onun devamında..
<div id="">{{Arabi|وَ بَازُوخٍ بَعْدَهَا}}
Otuzbirinci Söz'ün Zeyline işaret.
(Şakk-ı Kamer Mu'cizesine dair.)
"İşte Risale-i Nur'un Sözleri otuz üç ve bir cihette otuz iki ve Mektubat namındaki risalelerin dahi bir cihette otuz iki ve bir cihette otuz üç olup bu münâcâtla mutabık olması ve yalnız risale şeklinde iki adet zeyilleri bulunması ve o zeyillerin birisi Yirmi Yedinci Sözün ehemmiyetli zeyli ve diğeri Otuz Birinci Sözün kıymettar zeyli olması ve o iki zeyl risalesinin müstakil mertebe ve numaraları bulunmaması ve {{Arabi|بَعْدَهَا}}
kelimesi dahi aynı yerde, aynı mânâda tevafuk etmesi bana iki kere iki dört eder derecesinde kanaat veriyor ki, Hazret-i İmam-ı Ali
(r.a.) tebeî bir mânâ ile ve işârî bir mefhumla Risale-i Nur'a, hattâ zeyillerine bakmak için öyle yapmış."
<div id="">{{Arabi|لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ}}
Gaybı Allah'tan başka kimse bilmez.
<div id="">{{Arabi|وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِالصَّوَابِ}}
Doğrusunu Allah bilir.
<div id="">{{Arabi|اَستَغْفِرُ اللّٰهَ مِنْ خَطَٓائ۪ى وَخَط۪ٓيئَات۪ى وَ مِنْ سَهْو۪ى وَغَلَطَات۪ى وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى نِعْمَةِ الْا۪يمَانِ وَ الْقُرْاٰنِ بِعَدَدِ حَاصِلِ ضَرْبِ حُرُوفِ رَسَائِلِ النُّورِ الْمَقْرُوئَةِ وَ الْمَكْتُوبَةِ وَ الْمُتَمَثِّلَةِ فِى الْهَوَاءِ فِى عَاشِرَاتِ دَقَائِقِ حَيَات۪ى فِى الدُّنْيَا وَ الْبَرْزَخِ وَ الْاٰخِرَةِ}}
Hatâ ve günahlarımdan, yanılgı ve yanlışlıklarımdan dolayı Allah'tan mağfiret diliyorum. Risale-i Nur'un okunan, yazılan ve havada temessül eden harflerinin dünyada, berzahta ve âhiretteki hayatımın dakikalarının âşireleriyle çarpımından çıkan netice kadar, iman ve Kur'ân nimetinden dolayı Allah'a hamd olsun.
<div id="">{{Arabi|وَ بِسُورَةِ التَّهْم۪يزِ}}
Tehmiz
(Hümeze) sûresi hakkı için..
<div id="">{{Arabi|يٰسٓ}}
Yâsin Sûresi..
<div id="">{{Arabi|كٓهٰيٰعٓصٓ}}
Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd
(sûresi) hakkı için..
<div id="">{{Arabi|وَ كَافٍ وَ هَا يَاءٍ وَ عَيْنٍ وَ صَادِهَا}}
"Beşinci mertebede bulunması, hem Beşinci Söze, hem Beşinci Mektuba, hem Beşinci Lem'aya ve Dördüncü Şua olan Ayet-i Hasbiye Risalesine, hem Üçüncü Şua olan Münacat'a baktığı..."
<div id="">{{Arabi|اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَ سَلِّمْ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَ عَلٰٓى اٰلِهِ وَ اَصْحَابِهِ بِعَدَدِهَا وَارْحَمْنَا وَ ارْحَمْ طَلَبَةَ رَسَٓائِلِ النُّورِ بِعَدَدِهَا اٰم۪ينَ وَ الْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ}}
Allah'ım Muhammed Aleyhisselâtü Vesselâma, Onun âl ve ashabına da o kadar salât ve selam et. Bize ve Nur talebelerine de o kadar rahmet eyle. Âmin. Hamd Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.
<div id="">{{Arabi|سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ}}
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Sen herşeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın.
(Bakara Sûresi, 2:32)
<div id="">{{Arabi|وَ بِهِ نَسْتَعِين}}
Ve Ondan yardım diliyoruz.
<div id="">{{Arabi|بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ}}
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|وَهَلُمَّ جَرًّا}}
Ve böylece sürüp gider.
<div id="">{{Arabi|اَيْنَمَا تُوَلُّوا فَثَمَّ وَجْهُ اللّٰهِ}}
Her nerede kıbleye yönelirseniz Allah'ın rızası oradadır.
(Bakara Sûresi, 2:115.)
<div id="">{{Arabi|وَ سَخَّرَ لَكُمُ الشَّمْسَ وَ الْقَمَرَ}}
Güneşi ve ayı da sizin hizmetinize verdi.
(İbrahim Sûresi, 14:33)
<div id="">{{Arabi|وَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِى الْبَرِّ وَالْبَحْرِ}}
Yerde olanları da, denizde olanları da, sizin hizmetinize vermiştir.
(Hac Sûresi, 22:65)
<div id="">{{Arabi|اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ}}
Hamd Allah'a mahsustur.
<div id="">{{Arabi|اَلدَّاع۪ى}}
Davet eden, çağıran, dua eden, duacı..





13.44, 5 Mayıs 2021 tarihindeki hâli

Önceki Kısım: Birinci Şua Ayet-Hadis MealleriŞualar Ayet-Hadis Mealleri

Sekizinci Şua

Üçüncü Keramet-i Aleviye Risalesi

Sekizinci Şua 1942 yılında Kastamon'da telif edilmiştir. Bu risale Kaside-i Celcelûtiye'dir. Me'hazi Mecmuat-ül Ahzab "Şazeli" cildindedir.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.

تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرًّا بَيَانَةً

Siracü'n-Nur

(Nur Kandili) gizliden gizliye yanıp intişar eder, yayılır.

بِحَقِّ تَبَارَكَ ثُمَّ نُونٍ وَ سَٓائِلٍ ٭ وَ بِسُورَةِ التَّهْم۪يزِ وَ الشَّمْسُ كُوِّرَتْ
وَ بِالذَّارِيَاتِ ذَرْوًا وَ النَّجْمِ اِذَا هَوٰى ٭ وَ بِاِقْتَرَبَتْ لِىَ الْاُمُورُ تَقَرَّبَتْ
وَ بِسُوَرِ الْقُرْاٰنِ حِزْبًا وَ اٰيَةً ٭ عَدَدَ مَا قَرَاَ الْقَار۪ى وَمَا قَدْ تَنَزَّلَتْ
فَاَسْئَلُكَ يَا مَوْلَاىَ بِفَضْلِكَ الَّذ۪ى ٭ عَلٰى كُلِّ مَٓا اَنْزَلْتَ كُتْبًا تَفَضَّلَتْ

Tebareke, Nûn, Mearic, Hümeze, Tekvir, Zariyat ve Necm Sûrelerinin hakkı için ve Ikterabet

(Kamer) Sûresinin hakkı için, bütün işler bana yaklaşmış oldu. Hizb hizb, âyet âyet Kur'ân sûrelerinin hakkı için, bunları okuyanın okumaları adedince ve nazil olan âyet ve sûreler sayısınca, indirdiğin bütün faziletli kitapların faziletleri hakkı için ey Rabbim, Senden yardım diliyorum.

وَالشَّمْسُ كُوِّرَتْ

Tekvîr Sûresi hürmetine...

اِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ

Güneş dürülüp toplandığında.

(Tekvîr Sûresi, 81:1)

وَبِالذَّارِيَاتِ ذَرْوًا

Yemin olsun esip savuran rüzgâra.

(Zâriyat Sûresi, 51:1)

وَبِالذَّارِيَاتِ ذَرْوًا

Esip savuran rüzgara yemin olsun.

وَالذَّارِيَات

Yemin olsun esip savuran rüzgâra.

(Zâriyat Sûresi, 51:1)

وَ النَّجْمِ اِذَا هَوٰى

Battığı zaman yıldıza andolsun.

(Necm Sûresi, 53:1)

وَ الطُّورِ

Tûr Dağına yemin olsun.

(Tûr Sûresi, 52:1)

وَ الذَّارِيَات

Esip savuran rüzgara yemin olsun.

(Zâriyat Sûresi, 51:1)

وَ النَّجْمِ

Yıldıza yemin olsun.

(Necm Sûresi, 53:1)

اِقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَ انْشَقَّ الْقَمَرُ

Kıyâmet yaklaştı, ay yarıldı.

(Kamer Sûresi, 54:1)

وَ بِاِقْتَرَبَتْ لِىَ الْاُمُورُ تَقَرَّبَتْ

Ve Ikterabet

(Kamer) Sûresiyle bütün işler bana yaklaşmış oldu.

وَ بِسُوَرِ الْقُرْاٰنِ حِزْبًا وَ اٰيَةً

Hizb hizb, âyet âyet Kur'ân sûrelerinin hakkı için.

فَاَسْئَلُكَ يَا مَوْلَاىَ بِفَضْلِكَ الَّذ۪ى ٭ عَلٰى كُلِّ مَٓا اَنْزَلْتَ كُتْبًا تَفَضَّلَتْ

Ey Mevlâm, lütfunla indirdiğin bütün faziletli kitaplarının hakkı için Senden yardım diliyorum.

تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَالْاَرْضُ وَ مَنْ ف۪يهِنَّ وَ اِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

Yedi gökle yer ve onların içindekiler Onu tesbih eder. Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp tesbih etmesin.

(İsrâ Sûresi, 17:44)

وَ بِالْاٰيَةِ الْكُبْرٰى اَمِنّ۪ى مِنَ الْفَجَتْ

Ey Mevlâm! Âyetü'l-Kübrâ hürmetine, beni bütün sıkıntılardan kurtar.

وَبِسُورَةِ الدُّخَانِ ف۪يهَا سِرًّا قَدْ اُحْكِمَتْ

İçine muhkem

(sağlam) bir şekilde sırların yerleştirildiği Duhan Sûresinin hakkı için.

بِسِرِّ حَوَام۪يمِ الْكِتَابِ جَم۪يعِهَا ٭ عَلَيْكَ بِفَضْلِ النُّورِ يَا نُورُ اُقْسِمَتْ

Kur'ân'da geçen bütün "Hâ, Mîm"lerde bulunan sırların hakkı için ve risalelere bölünmüş Nur'un hakkı için beni koru ey Nur!..

مَثَلُ نُورِه۪

Onun nurunun misali...

(Nûr Sûresi, 24:35)

تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرًّا بَيَانَةً٭ تُقَادُ سِرَاجُ السُّرْجِ سِرًّا تَنَوَّرَتْ

Nur kandili, gizliden gizliye yanıp yayılır. Sirâcü's-Sürc

(Kandiller Kandili), gizliden gizliye yanıp aydınlanır.

بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَ شَرَنْطَخٍ ٭ بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ

Rahîm, Celâl, Raûf, Münezzeh, Kuddûs ve Rahîm isimlerinin nuruyla fitne ve dalâlet ateşi söndürülecek.

سِرًّا بَيَانَةً

Gizliden gizliye beyan edilerek, açıklanarak.

سِرًّا تَنَوَّرَتْ

Gizliden gizliye aydınlanır.

سِرًّا

Gizlice.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.

وَ هُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

Onun kuvveti herşeye galiptir ve O herşeyi hikmetle yapar.

(İbrahim Sûresi, 14:4)

تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ

Siracü'n-Nur

(nur kandili) yanıp parlıyor.

بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَ شَرَنْطَخٍ

İzzet, Azamet, Celal ve Kibriya ve Raûf'un nuruyla..

جَلَالٍ بَازِخٍ

"İzzet, azamet ve celâl ve kibriya."

شَرَنْطَخٍ

Süryanîce Raufdir

بَرْكُوتٍ

Süryanîce Rahîm'dir.

بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ

Onun nuruyla dalâlet ve fitne ateşi söner.

فَاسْئَلْ لِمَوْلَاكَ الْعَظ۪يمِ الشَّانِ يَا مُدْرِكًا لِذٰلِكَ الزَّمَانِ
بِاَنْ يَق۪يكَ شَرَّ تِلْكَ الْفِتْنَةِ وَ شَرَّ كُلِّ كُرْبَةٍ وَ مِحْنَةٍ

Ey fitne ve felâket asrına yetişen kişi! Şanı yüce Mevlâ'dan, her türlü fitne, bela ve musibetin şerrinden korunmayı iste ve yalvar ki o fitne, sıkıntı ve azabın şerrinden seni korusun.

اِنَّا اَعْطَيْنَا

Şüphesiz ki, Biz [sana Kevser'i] verdik.

(Kevser Sûresi: 1.)

اَحْرُفُ عُجْمٍ سُطِّرَتْ تَسْط۪يرًا بِتَّ بِهَا الْاَم۪يرُ وَالْفَق۪يرَا

"Yani, ecnebi hurufarı bin üçyüz kırksekizde

(1348) tamim edilecek, çoluk-çocuk, emirler ve fakirler icbar suretinde gece dersleriyle öğrenmeye çalışacaklar."

سُطِّرَتْ تَسْطِيرًا

Satır - satır yazılacak..

يَا مُدْرِكًا لِذٰلِكَ الزَّمَانِ

Ey fitne ve dalâlet asrına erişen!

يَا سَع۪يدُ مُدْرِكًا لِذٰلِكَ الزَّمَانِ

Ey o fitne ve felâket asrına yetişen Said!

مُدْرِكًا

İdrak eden, yetişen, anlayan..

دْرِكًا

"Kürd kalbidir.

(Yani; tersinden okunuşudur.)"

بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ

Onunla fitne ve dalâlet ateşi söndürülecek.

اَلْقَسَمُ الْجَامِعُ وَالدَّعْوَةُ الشَّر۪يفَةُ وَالْاِسْمُ الْاَعْظَمُ

Geniş mânâları içeren kasem, kıymetli dua ve İsm-i Âzam...

اِنَّ هٰذِهِ الدَّعْوَةَ الشَّر۪يفَةَ وَ الْوِفْقَ الْعَظ۪يمَ وَ الْقَسَمَ الْجَامِعَ وَ الْاِسْمَ الْاَعْظَمَ وَ السِّرَّ الْمَكْنُونَ الْمُعَظَّمَ بِلَا شَكٍّ كَنْزٌ مِنْ كُنُوزِ الدُّنْيَا وَ الْاٰخِرَةِ

Hiç şüphesiz bu kıymetli münacat ve muazzam dua ve geniş mânâlar ihtivâ eden kasem ve İsm-i Âzam ve bu büyük gizli sır, dünya ve âhiret hazinelerinden bir hazinedir.

تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرًّا بَيَانَةً ٭ تُقَادُ سِرَاجُ السُّرْجِ سِرًّا تَنَوَّرَتْ

Sirâcü'n-Nur gizliden gizliye yanıp yayılıyor; Sirâcü's-Sürc

(Kandiller Kandili), gizliden gizliye yanıp aydınlanıyor.

بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَ شَرَنْطَخٍ ٭ بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ

Sonsuz izzet, azamet, celâl ve kibriya sahibi, bütün kusur ve noksanlıklardan münezzeh olan Zât-ı Rahîm'in nuruyla küfrün ateşi söndürülür.

بِيَاهٍ وَيَا يُوهٍ نَمُوهٍ اَصَالِيًا ٭ بِطَمْطَامٍ مِهْرَاشٍ لِنَارِ الْعِدَاسَمَتْ

Ma'bûd-u bilhak

(el-İlâh) Hû, Samed, Zü'l-Batş

(Düşmanlarını kıskıvrak yakalayan), Cebbar

(Hükmüne karşı konulmaz) ve Halîm olan Zâtın yardımıyla

(o nûr) düşmanlarının ateşini bastıracak.

بِهَالٍ اَه۪يلٍ شَلْعٍ شَلْعُوبٍ شَالِعٍ ٭ طَهِىٍّ طَهُوبٍ طَيْطَهُوبٍ طَيَطَّهَتْ
اَنُوخٍ بِيَمْلُوخٍ وَ اَبْرُوخٍ اُقْسِمَتْ ٭ بِتَمْل۪يخِ اٰيَاتٍ شَمُوخٍ تَشَمَّخَتْ
اَبَاذ۪يخَ بَيْذُوخٍ وَ ذَيْمُوخٍ بَعْدَهَا ٭ خَمَارُوخٍ يَشْرُوخٍ بِشَرْخٍ تَشَمَّخَتْ ٭ بِبَلْخٍ وَ سِمْيَانٍ وَ بَازُوخٍ بَعْدَهَا
بِذَيْمُوخٍ اَشْمُوخٍ بِهِ الْكَوْنُ عُمِّرَتْ ٭ بِشَلْمَخَتٍ اِقْبَلْ دُعَٓائ۪ى

Nurun kandili gizli olarak yakılıp apaçık aydınlatılır.

Kandiller kandili gizli olarak tutuşturulur; o da tenevvür eder.

Celâl ve Hâlık isimlerinin nuru, Kuddüs isminin bereketi ve kibriyan ile dalâlet ve fitne ateşi söndürülür.

Allah, Hû, Samed, Kahhar isimleriyle ve savaş deniziyle, yükselen düşmanlık ateşi söndürülür.

Allah, Hak, Cemîl, Vedûd ve Mucîb isimlerinin hürmetine;

Mürîd, Cemîl, Zahir isminle taksim edilen, yüce olan ve yüceltilen ayetlerin

(ve tefsirlerinin) şanı hürmetine duamı kabul buyur!..

بِتَمْلِيخِ اٰيَاتٍ شَمُوخٍ تَشَمَّخَتْ

Yüce olan ve yüceltilen ayetlerin

(ve tefsirlerinin) şanı hürmetine.

بِتَمْل۪يخِ اٰيَاتٍ

Yüce olan ve yüceltilen ayetlerin

بِحَقِّ تَبَارَكَ

Mülk Sûresi

(Tebareke) hakkı için.

اَبَاذ۪يخَ بَيْذُوخٍ وَ ذَيْمُوخٍ بَعْدَهَا

..........................

بِبَلْخٍ وَ سِمْيَانٍ وَ بَازُوخٍ بَعْدَهَا

..........................

خَمَارُوخٍ يَشْرُوخٍ بِشَرْخٍ تَشَمَّخَتْ

..........................

تَشَمَّخَتْ

"Yirmi beşte geçen ve sırları bilmek manasında.."

ذَيْمُوخٍ اَشْمُوخٍ بِهِ الْكَوْنُ عُمِّرَتْ

"İsm-i Adl ve ism-i Hakemin tecellîsiyle ve adalet ve mizanıyla ve intizam ve hikmetiyle dünya tamir edilir, tahripten kurtulur."

بِهِ الْكَوْنُ عُطِّرَتْ

"O iki ismin râyiha-i tayyibesiyle ve çok hoş kokularıyla, dünya güzel kokular alır, attar dükkânı gibi râyiha-i tayyibe verir."

ذَيْمُوخٍ

..........................

اَقِدْ كَوْكَب۪ى

Yıldızımı parlat.

تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ

Siracü'n-Nur

(nur kandili) yanıp parlıyor.

فَيَا حَامِلَ الْاِسْمِ الَّذ۪ى جَلَّ قَدْرُهُ

Ey kadri yüce olan ismin taşıyıcısı!

اَلْاِسْمُ الْمُعَظَّمُ

Muazzam isim.

بَدَئْتُ بِبِسْمِ اللّٰهِ رُوح۪ى بِهِ اهْتَدَتْ اِلٰى كَشْفِ اَسْرَارٍ بِبَاطِنِهِ انْطَوَتْ

"Hazine-i esrar olan بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ile başladım. Ruhum, onunla o hazineyi keşfetti"

بِوَاحِ الْوَحَا بِالْفَتْحِ وَالنَّصْرِ اَسْرَعَتْ
اِذَا جَٓاءَ نَصْرُ اللّٰهِ وَ الْفَتْحُ

Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman.

(Nasr Sûresi, 110:1)

اَقِدْ كَوْكَب۪ى بِالْاِسْمِ نُورًا وَ بَهْجَةً ٭ مَدَى الدَّهْرِ وَ الْاَيَّامِ يَا نُورُ جَلْجَلَتْ

Yâ Rab! Nur isminle ve cemâlinle parlat yıldızımı, .. Günler ve asırlar boyunca Sensin buna kàdir olan ey Nur.

اَقِدْ كَوْكَب۪ى بِالْاِسْمِ نُورًا

Nûr ismiyle yıldızımı parlat.

بِاٰجٍ اَهُوجٍ جَلْمَهُوجٍ جَلَالَةٍ٭ جَل۪يلٍ جَلْجَلَيُّوتٍ جَمَاهٍ تَمَهْرَجَتْ

Senin Allah, Ehad, Celal, Celîl, Bedi', ... isimlerin hep parlamaktadır.

بِتَعْدَادِ اَبْرُومٍ وَ سِمْرَازِ اَبْرَمٍ ٭ وَ بَهْرَةِ تِبْر۪يزٍ وَ اُمٍّ تَبَرَّكَتْ

Bütün dualara kesin cevap veren isimlerini sayarak.... O isimlerinin ortaya çıkıp parlamasıyla, çevrenin bereketiyle..

اَقِدْ كَوْكَب۪ى

Yıldızımı parlat.

اَقِدْ كَوْكَب۪ى

Yıldızımı parlat.

تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ

Siracü'n-Nur

(nur kandili) yanıp parlıyor.

وَ بِالْاٰيَةِ الْكُبْرٰى اَمِنّ۪ى مِنَ الْفَجَتْ

Yâ Rab! Âyetü'l-Kübrâ hakkı için beni bütün sıkıntılardan kurtar, eman ve emniyet ver.

وَ بِحَقِّ فَقَجٍ مَعَ مَخْمَةٍ يَٓا اِلٰهَنَا

Güzel isimlerin ile beni sıkıntı ve perişaniyetten koru.

وَ بِاَسْمَٓائِكَ الْحُسْنٰى اَجِرْن۪ى مِنَ الشَّتَتْ

İsm-i Azam olan o esma risalesini

(30.Lem'a) bereketiyle beni teşettütten, perişaniyetten hıfz eyle. Ya Rabbi!

حُرُوفٌ لِبَهْرَامٍ عَلَتْ وَ تَشَامَخَتْ

Öyle nurlu harfler ki Mars yıldızı gibi yücedir.

وَ اسْمُ عَصَا مُوسٰى بِهِ الظُّلْمَتُ انْجَلَتْ

Asâ-yı Mûsa ismiyle karanlıklar dağılır.

بِاَسْمَٓائِكَ الْحُسْنٰى اَجِرْن۪ى مِنَ الشَّتَتْ

İsm-i Azam olan o esma risalesini

(30.Lem'a) bereketiyle beni teşettütten, perişaniyetten hıfz eyle. Ya Rabbi!

حُرُوفٌ لِبَهْرَامٍ عَلَتْ وَ تَشَامَخَتْ

Öyle nurlu harfler ki Mars yıldızı gibi yücedir.

وَ اسْمُ عَصَا مُوسٰى بِهِ الظُّلْمَتُ انْجَلَتْ

Asâ-yı Mûsa ismiyle karanlıklar dağılır.

وَ بِالْاٰيَةِ الْكُبْرٰى

Âyetü'l-Kübrâ hakkı için..

مُسْتتْبعاتُ التراكيب

Sözdeki, birbirine bağlı, işaretli manalar. Kelimelerin kullanış ve tarzlarından hareketle onların zımnında bulunduğu anlaşılan manalar.

وَ بِالْاٰيَةِ الْكُبْرٰى اَمِنّ۪ى مِنَ الْفَجَتْ

Yani "Ya Rab! Beni kurtar, eman ve emniyet ver"

وَ بِاَسْمَٓائِكَ الْحُسْنٰى

Esma-i Hüsna hürmetiyle, bereketiyle..

وَ بِاَسْمَٓائِكَ الْحُسْنٰى اَجِرْن۪ى مِنَ الشَّتَتْ

"İsm-i Âzam olan o esmâ risalesinin bereketiyle beni teşettütten, perişaniyetten hıfz eyle yâ Rabbi"

بَدَئْتُ بِبِسْمِ اللّٰهِ رُوح۪ى بِهِ اهْتَدَتْ اِلٰى كَشْفِ اَسْرَارٍ بِبَاطِنِهِ انْطَوَتْ

"Hazine-i esrar olan بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ile başladım. Ruhum, onunla o hazineyi keşfetti"

بِاَسْمَٓائِكَ الْحُسْنٰى اَجِرْن۪ى مِنَ الشَّتَتْ

Güzel isimlerin ile beni sıkıntı ve perişaniyetten koru.

حُرُوفٌ لِبَهْرَامٍ عَلَتْ وَ تَشَامَخَتْ

Bu harfler ki, Nur harfleridir; Merih yıldızı gibi yüce ve yüksektir.

وَ اسْمُ عَصَا مُوسٰى بِهِ الظُّلْمَتُ انْجَلَتْ

Asa-yı Mûsa ismi hürmetine zulmetler, karanlıklar dağılır.

رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَاْنَا

Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlediysek bizi onunla hesaba çekme.

(Bakara Sûresi, 2:286)

وَ اَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ

Rabbinin nimetini de yâd et.

(Duhâ Sûresi, 93:11)

رُوح۪ى بِهِ اهْتَدَتْ اِلٰى كَشْفِ اَسْرَارٍ بِبَاطِنِهِ انْطَوَتْ

İçinde sırların dürülü olduğu hazinelerin keşfine ruhum onunla ulaştı.

وَاَمْنِحْن۪ى يَا ذَا الْجَلَالِ كَرَامَةً ٭ بِاَسْرَارِ عِلْمٍ يَا حَل۪يمُ بِكَ انْجَلَتْ

Ey celâl sahibi Allah'ım, bana ilmin sırlarını lütfunla bildir, Seninle anlaşılır onlar ya Halîm!

مَقَالُ عَلِىٍّ وَ ابْنِ عَمِّ مُحَمَّدٍ ٭ وَ سِرُّ عُلُومٍ لِلْخَلَائِقِ جُمِّعَتْ

Bu sözler Muhammedin

(a.s.m.) amcasının oğlu Ali'nindir

(r.a.) ve yaratılmış olan herşey hakkındaki ilimlerin sırlarını toplamıştır.

وَ سِرُّ عُلُومٍ لِلْخَلَائِقِ جُمِّعَتْ

Yaratılmış olan herşey hakkındaki ilimlerin sırlarını toplamıştır.

تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ

Nurun kandili tutuşturulur.

بَعْدَهَا

Ondan sonra, onun devamında..

وَ ذَيْمُوخٍ بَعْدَهَا

Yirmiyedinci Söz'ün Zeyline işaret

(Sahabeler Hakkında)

بَعْدَهَا

Ondan sonra, onun devamında..

وَ بَازُوخٍ بَعْدَهَا

Otuzbirinci Söz'ün Zeyline işaret.

(Şakk-ı Kamer Mu'cizesine dair.)

"İşte Risale-i Nur'un Sözleri otuz üç ve bir cihette otuz iki ve Mektubat namındaki risalelerin dahi bir cihette otuz iki ve bir cihette otuz üç olup bu münâcâtla mutabık olması ve yalnız risale şeklinde iki adet zeyilleri bulunması ve o zeyillerin birisi Yirmi Yedinci Sözün ehemmiyetli zeyli ve diğeri Otuz Birinci Sözün kıymettar zeyli olması ve o iki zeyl risalesinin müstakil mertebe ve numaraları bulunmaması ve بَعْدَهَا

kelimesi dahi aynı yerde, aynı mânâda tevafuk etmesi bana iki kere iki dört eder derecesinde kanaat veriyor ki, Hazret-i İmam-ı Ali

(r.a.) tebeî bir mânâ ile ve işârî bir mefhumla Risale-i Nur'a, hattâ zeyillerine bakmak için öyle yapmış."

لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ

Gaybı Allah'tan başka kimse bilmez.

وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِالصَّوَابِ

Doğrusunu Allah bilir.

اَستَغْفِرُ اللّٰهَ مِنْ خَطَٓائ۪ى وَخَط۪ٓيئَات۪ى وَ مِنْ سَهْو۪ى وَغَلَطَات۪ى وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى نِعْمَةِ الْا۪يمَانِ وَ الْقُرْاٰنِ بِعَدَدِ حَاصِلِ ضَرْبِ حُرُوفِ رَسَائِلِ النُّورِ الْمَقْرُوئَةِ وَ الْمَكْتُوبَةِ وَ الْمُتَمَثِّلَةِ فِى الْهَوَاءِ فِى عَاشِرَاتِ دَقَائِقِ حَيَات۪ى فِى الدُّنْيَا وَ الْبَرْزَخِ وَ الْاٰخِرَةِ

Hatâ ve günahlarımdan, yanılgı ve yanlışlıklarımdan dolayı Allah'tan mağfiret diliyorum. Risale-i Nur'un okunan, yazılan ve havada temessül eden harflerinin dünyada, berzahta ve âhiretteki hayatımın dakikalarının âşireleriyle çarpımından çıkan netice kadar, iman ve Kur'ân nimetinden dolayı Allah'a hamd olsun.

وَ بِسُورَةِ التَّهْم۪يزِ

Tehmiz

(Hümeze) sûresi hakkı için..

يٰسٓ

Yâsin Sûresi..

كٓهٰيٰعٓصٓ

Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd

(sûresi) hakkı için..

وَ كَافٍ وَ هَا يَاءٍ وَ عَيْنٍ وَ صَادِهَا

"Beşinci mertebede bulunması, hem Beşinci Söze, hem Beşinci Mektuba, hem Beşinci Lem'aya ve Dördüncü Şua olan Ayet-i Hasbiye Risalesine, hem Üçüncü Şua olan Münacat'a baktığı..."

اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَ سَلِّمْ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَ عَلٰٓى اٰلِهِ وَ اَصْحَابِهِ بِعَدَدِهَا وَارْحَمْنَا وَ ارْحَمْ طَلَبَةَ رَسَٓائِلِ النُّورِ بِعَدَدِهَا اٰم۪ينَ وَ الْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ

Allah'ım Muhammed Aleyhisselâtü Vesselâma, Onun âl ve ashabına da o kadar salât ve selam et. Bize ve Nur talebelerine de o kadar rahmet eyle. Âmin. Hamd Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Sen herşeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın.

(Bakara Sûresi, 2:32)

وَ بِهِ نَسْتَعِين

Ve Ondan yardım diliyoruz.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.

وَهَلُمَّ جَرًّا

Ve böylece sürüp gider.

اَيْنَمَا تُوَلُّوا فَثَمَّ وَجْهُ اللّٰهِ

Her nerede kıbleye yönelirseniz Allah'ın rızası oradadır.

(Bakara Sûresi, 2:115.)

وَ سَخَّرَ لَكُمُ الشَّمْسَ وَ الْقَمَرَ

Güneşi ve ayı da sizin hizmetinize verdi.

(İbrahim Sûresi, 14:33)

وَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِى الْبَرِّ وَالْبَحْرِ

Yerde olanları da, denizde olanları da, sizin hizmetinize vermiştir.

(Hac Sûresi, 22:65)

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ

Hamd Allah'a mahsustur.

اَلدَّاع۪ى

Davet eden, çağıran, dua eden, duacı..




































Önceki Kısım: Birinci Şua Ayet-Hadis MealleriŞualar Ayet-Hadis Mealleri