Risale:13. Şua (Ayet-Hadis Mealleri): Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
("Kategori:Şualar Ayet ve Hadis Mealleri ''Önceki Kısım: On İkinci Şua Ayet-Hadis Mealleri ← Risale:..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
 
Değişiklik özeti yok
 
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 2 değişikliği gösterilmiyor)
2. satır: 2. satır:
''Önceki Kısım: [[Risale:12. Şua (Ayet-Hadis Mealleri)|On İkinci Şua Ayet-Hadis Mealleri]] ← [[Risale:Şualar (Ayet-Hadis Mealleri)|Şualar Ayet-Hadis Mealleri]] → [[Risale:14. Şua (Ayet-Hadis Mealleri)|On Dördüncü Şua Ayet-Hadis Mealleri]]: Sonraki Kısım''
''Önceki Kısım: [[Risale:12. Şua (Ayet-Hadis Mealleri)|On İkinci Şua Ayet-Hadis Mealleri]] ← [[Risale:Şualar (Ayet-Hadis Mealleri)|Şualar Ayet-Hadis Mealleri]] → [[Risale:14. Şua (Ayet-Hadis Mealleri)|On Dördüncü Şua Ayet-Hadis Mealleri]]: Sonraki Kısım''


=Onüçüncü Şua=
Denizli Hapishanesinde yazılmıştır. 1944 yılında Üstad Hazretlerinin hapiste bulunup başka koğuşlarda kalan talebelerine yazdığı mektuplardır.
<div id="1">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="2">{{Arabi|مَنْ اٰمَنَ بِالْقَدَرِ اَمِنَ مِنَ الْكَدَرِ}}
Kadere iman eden keder ve üzüntülerden kurtulur.
<div id="">{{Arabi|وَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَاِنَّكَ بِاَعْيُنِنَا وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ}}
Rabbinin hükmüne sabret. Muhakkak ki Sen bizim gözetimimiz altındasın. Rabbini hamd ile tesbih et.
(Tûr Sûresi, 52:48)
<div id="3">{{Arabi|اَلْخَيْرُ ف۪ى مَا اخْتَارَهُ اللّٰهُ}}
Allah neyi seçti ise, hayırlı olan odur.
<div id="4">{{Arabi|اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى كُلِّ حَالٍ سِوَى الْكُفْرِ وَ الضَّلَالِ}}
Küfür ve dalâlet dışında her türlü halimiz için Allah'a hamd olsun.
<div id="">{{Arabi|عَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ}}
Olabilir ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız; halbuki o sizin için bir hayırdır.
(Bakara Sûresi, 2:216)
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="5">{{Arabi|اَجِرْنَا وَارْحَمْنَا وَاحْفَظْنَا}}
Bizi kurtar. Bize merhamet et. Bizi muhafaza et.
<div id="6">{{Arabi|وَ بِالْاٰيَةِ الْكُبْرٰى اَمِنّ۪ى مِنَ الْفَجَتْ}}
Âyetü'l-Kübrâ hakkı için o fecet ve musibetten bana eman ver, beni emin kıl!
<div id="7">{{Arabi|وَ تِلْكَ حُرُوفُ النُّورِ فَاجْمَعْ خَوَاصَّهَا ٭ وَ حَقِّقْ مَعَان۪يهَا بِهَا الْخَيْرُ تُمِّمَتْ}}
"İşte, Risale-i Nur'un sözleri, hurufları ki, onlara işaretler eyledik. Sen onların hassalarını topla ve mânâlarını tahkik eyle. Bütün hayır ve saadet onlarla tamam olur" der. "Hurufların mânâlarını tahkik et" karinesiyle mânâyı ifade etmeyen hecaî harfler murad olmayıp, belki kelimeler mânâsındaki "Sözler" namıyla risaleler muraddır.
<div id="8">{{Arabi|لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ}}
Gaybı hakkıyla ancak Allah bilir.
<div id="">{{Arabi|رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَا اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَاْنَا}}
Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme.
(Bakara Sûresi, 2:286)
<div id="">{{Arabi|وَمِنَ الَّيْلِ فَسَبِّحْهُ}}
Gecenin bir kısmında Onu tesbih et.
(Tûr Sûresi, 52:49)
<div id="">{{Arabi|اِدْبَارَ النُّجُومِ}}
Ve yıldızlar kaybolurken de
(Onu tesbih et).
(Tûr Sûresi, 52:49)
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|اِنَّ اللّٰهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا}}
Muhakkak ki Allah, inananları savunacaktır.
(Hac Sûresi, 22:38)
<div id="">{{Arabi|يَسْعٰى نُورُهُمْ بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَبِاَيْمَانِهِمْ}}
Onların nurları, önlerinde ve sağlarında koşuyor
(Hadîd Sûresi, 57:12)
<div id="">{{Arabi|اَللّٰهُ حَف۪يظٌ عَلَيْهِمْ}}
Allah onları görüp gözetmektedir.
(Şûrâ Sûresi, 42:6)
<div id="">{{Arabi|طُوبٰى لَهُمْ}}
Onlara müjdeler olsun!
(Ra'd Sûresi, 13:29
<div id="9">{{Arabi|اٰمَنُوا}}
İmân edenler.
<div id="">{{Arabi|اَللّٰهُ حَف۪يظٌ عَلَيْهِمْ}}
Allah onları görüp gözetmektedir.
(Şûrâ Sûresi, 42:6)
<div id="">{{Arabi|طُوبٰى لَهُمْ}}
Onlara müjdeler olsun!
(Ra'd Sûresi, 13:29
رَبَّنَٓا<div id="">{{Arabi| اَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْلَنَا}}
Ey Rabbimiz, nûrumuzu tamamla ve bizi bağışla.
(Tahrîm Sûresi, 66:8)
<div id="10">{{Arabi|اِغْفِرْلَنَا}}
Bizi bağışla.
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|وَخَسِرَ هُنَالِكَ الْكَافِرُونَ}}
İşte kâfirler o zaman hüsrâna uğramışlardır.
(Mü'min Sûresi, 40:85)
<div id="">{{Arabi|وَ الْعَصْرِ ٭ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَف۪ى خُسْرٍ}}
Yemin olsun asra. İnsan muhakkak hüsrandadır.
(Asr Sûresi, 103:1-2)
<div id="11">{{Arabi|وَ الْعَصْرِ}}
Yemin olsun asra.
<div id="">{{Arabi|خَيْرُ الْاُمُورِ اَحْمَزُهَا}}
İşlerin en hayırlısı zorlu olanıdır.
(el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ: 1:55)
<div id="">{{Arabi|اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ}}
Mü'minler ancak kardeştirler.
(Hucurât Sûresi, 49:10)
<div id="12">{{Arabi|خَيْرُ الْاُمُورِ اَحْمَزُهَا}}
İşlerin en hayırlısı zorlu olanıdır.
(el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ: 1:55)
<div id="">{{Arabi|حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ}}
Allah bize yeter; O ne güzel vekildir.
(Âl-i İmrân Sûresi, 3:173)
<div id="13">{{Arabi|اَلدَّاع۪ى}}
Duacı, dua eden, çağıran
(belli bir şahıs), duacınız.
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪}}
Kâinatta hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin.
(İsrâ Sûresi, 17:44)
<div id="14">{{Arabi|اَلنَّظَرُ يُدْخِلُ الْجَمَلَ الْقِدْرَ وَ الرَّجُلَ الْقَبْرَ}}
Göz değmesi, deveyi kazana, adamı kabre sokar.
(el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ: 2:76; el-Mağribî, Câmiu'ş-Şeml: 2:49; el-Münâvî, Feyzü'l-Kadîr: Hadîs no: 5748)
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪}}
Kâinatta hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin.
(İsrâ Sûresi, 17:44)
<div id="">{{Arabi|عَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ}}
Olabilir ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız; halbuki o sizin için bir hayırdır.
(Bakara Sûresi, 2:216)
<div id="">{{Arabi|اَلْخَيْرُ ف۪ى مَا اخْتَارَهُ اللّٰهُ}}
Hayır, Allah'ın seçtiği şeydir.
<div id="15">{{Arabi|وَاغْفِرْلَنَا}}
Bizi bağışla.
<div id="16">{{Arabi|وَفِّقْ}}
Muvaffak et.
<div id="17">{{Arabi|طَلَبَةَ رَسَٓائِلِ النُّورِ الصَّادِق۪ينَ}}
Sâdık Risale-i Nur talebeleri.
<div id="18">{{Arabi|الصَّادِق۪ينَ}}
Sâdıklar.
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|لِكُلِّ مُص۪يبَةٍ اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ}}
Her türlü musîbet karşısında söylediğimiz söz şudur: "Biz Allah'ın kullarıyız; sonunda yine Ona döneceğiz.
(Bakara Sûresi, 2:156)
<div id="19">{{Arabi|مَنْ رَبُّكَ}}
"Senin rabbin kimdir?"
<div id="20">{{Arabi|مَنْ}}
Kim?
<div id="21">{{Arabi|رَبُّكَ}}
Senin Rabbin..
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="22">{{Arabi|بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ}}
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
<div id="">{{Arabi|يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ اَلَمْ يَاْتِكُمْ رُسُلٌ مِنْكُمْ}}
Ey cinler ve insanlar topluluğu! Size, sizin içinizden seçilmiş peygamberler gelmedi mi?
(En'âm Sûresi, 6:130)
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|لِكُلِّ مُص۪يبَةٍ اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ}}
Her türlü musîbet karşısında söylediğimiz söz şudur: Biz Allah'ın kullarıyız; sonunda yine Ona döneceğiz.
(Bakara Sûresi, 2:156)
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|اَلْخَيْرُ ف۪ى مَا اخْتَارَهُ اللّٰهُ}}
Allah neyi seçti ise, hayırlı olan odur.
<div id="23">{{Arabi|اَلصَّبْرُ مِفْتَاحُ الْفَرَجِ وَالسُّرُورِ}}
Sabır, ferahlık ve genişliğin anahtarıdır.
(Münâvî, Feyzü'l-Kadîr, 6:298, Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 2:21)
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|اَوَمَنْ كَانَ مَيْتًا فَاَحْيَيْنَاهُ وَجَعَلْنَا لَهُ نُورًا يَمْش۪ى بِه۪ فِى النَّاسِ}}
Ölü iken îmân ile diriltip nûra kavuşturduğumuz ve halk içinde o nûr ile doğru yolda yürüyen kimse...
(En'âm Sûresi, 6:122)
<div id="">{{Arabi|مَيْتًا}}
Ölü iken
<div id="">{{Arabi|اِنَّ حِزْبَ اللّٰهِ هُمُ الْغَالِبُونَ}}
Allah'a tâbi olan topluluk, gerçek galiplerin tâ kendisidir.
(Mâide Sûresi, 5:56)
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="">{{Arabi|بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ}}
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
<div id="24">{{Arabi|وَ كُلُّ النَّاسِ مَجْنُونٌ وَ لٰكِنْ عَلٰى قَدَرِ الْهَوٰى اِخْتَلَفَ الْجُنُونُ}}
Herkes delidir. Fakat boş şeylerle meşgul olma nisbetinde delilik derecesi farklılık arz eder.





04.24, 11 Mayıs 2021 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Önceki Kısım: On İkinci Şua Ayet-Hadis MealleriŞualar Ayet-Hadis MealleriOn Dördüncü Şua Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım

Onüçüncü Şua[değiştir]

Denizli Hapishanesinde yazılmıştır. 1944 yılında Üstad Hazretlerinin hapiste bulunup başka koğuşlarda kalan talebelerine yazdığı mektuplardır.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

مَنْ اٰمَنَ بِالْقَدَرِ اَمِنَ مِنَ الْكَدَرِ

Kadere iman eden keder ve üzüntülerden kurtulur.

وَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَاِنَّكَ بِاَعْيُنِنَا وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ

Rabbinin hükmüne sabret. Muhakkak ki Sen bizim gözetimimiz altındasın. Rabbini hamd ile tesbih et.

(Tûr Sûresi, 52:48)

اَلْخَيْرُ ف۪ى مَا اخْتَارَهُ اللّٰهُ

Allah neyi seçti ise, hayırlı olan odur.

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى كُلِّ حَالٍ سِوَى الْكُفْرِ وَ الضَّلَالِ

Küfür ve dalâlet dışında her türlü halimiz için Allah'a hamd olsun.

عَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ

Olabilir ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız; halbuki o sizin için bir hayırdır.

(Bakara Sûresi, 2:216)

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

اَجِرْنَا وَارْحَمْنَا وَاحْفَظْنَا

Bizi kurtar. Bize merhamet et. Bizi muhafaza et.

وَ بِالْاٰيَةِ الْكُبْرٰى اَمِنّ۪ى مِنَ الْفَجَتْ

Âyetü'l-Kübrâ hakkı için o fecet ve musibetten bana eman ver, beni emin kıl!

وَ تِلْكَ حُرُوفُ النُّورِ فَاجْمَعْ خَوَاصَّهَا ٭ وَ حَقِّقْ مَعَان۪يهَا بِهَا الْخَيْرُ تُمِّمَتْ

"İşte, Risale-i Nur'un sözleri, hurufları ki, onlara işaretler eyledik. Sen onların hassalarını topla ve mânâlarını tahkik eyle. Bütün hayır ve saadet onlarla tamam olur" der. "Hurufların mânâlarını tahkik et" karinesiyle mânâyı ifade etmeyen hecaî harfler murad olmayıp, belki kelimeler mânâsındaki "Sözler" namıyla risaleler muraddır.

لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ

Gaybı hakkıyla ancak Allah bilir.

رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَا اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَاْنَا

Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme.

(Bakara Sûresi, 2:286)

وَمِنَ الَّيْلِ فَسَبِّحْهُ

Gecenin bir kısmında Onu tesbih et.

(Tûr Sûresi, 52:49)

اِدْبَارَ النُّجُومِ

Ve yıldızlar kaybolurken de

(Onu tesbih et).

(Tûr Sûresi, 52:49)

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

اِنَّ اللّٰهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا

Muhakkak ki Allah, inananları savunacaktır.

(Hac Sûresi, 22:38)

يَسْعٰى نُورُهُمْ بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَبِاَيْمَانِهِمْ

Onların nurları, önlerinde ve sağlarında koşuyor

(Hadîd Sûresi, 57:12)

اَللّٰهُ حَف۪يظٌ عَلَيْهِمْ

Allah onları görüp gözetmektedir.

(Şûrâ Sûresi, 42:6)

طُوبٰى لَهُمْ

Onlara müjdeler olsun!

(Ra'd Sûresi, 13:29

اٰمَنُوا

İmân edenler.

اَللّٰهُ حَف۪يظٌ عَلَيْهِمْ

Allah onları görüp gözetmektedir.

(Şûrâ Sûresi, 42:6)

طُوبٰى لَهُمْ

Onlara müjdeler olsun!

(Ra'd Sûresi, 13:29

رَبَّنَٓا
اَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْلَنَا

Ey Rabbimiz, nûrumuzu tamamla ve bizi bağışla.

(Tahrîm Sûresi, 66:8)

اِغْفِرْلَنَا

Bizi bağışla.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

وَخَسِرَ هُنَالِكَ الْكَافِرُونَ

İşte kâfirler o zaman hüsrâna uğramışlardır.

(Mü'min Sûresi, 40:85)

وَ الْعَصْرِ ٭ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَف۪ى خُسْرٍ

Yemin olsun asra. İnsan muhakkak hüsrandadır.

(Asr Sûresi, 103:1-2)

وَ الْعَصْرِ

Yemin olsun asra.

خَيْرُ الْاُمُورِ اَحْمَزُهَا

İşlerin en hayırlısı zorlu olanıdır.

(el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ: 1:55)

اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ

Mü'minler ancak kardeştirler.

(Hucurât Sûresi, 49:10)

خَيْرُ الْاُمُورِ اَحْمَزُهَا

İşlerin en hayırlısı zorlu olanıdır.

(el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ: 1:55)

حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ

Allah bize yeter; O ne güzel vekildir.

(Âl-i İmrân Sûresi, 3:173)

اَلدَّاع۪ى

Duacı, dua eden, çağıran

(belli bir şahıs), duacınız.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

Kâinatta hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin.

(İsrâ Sûresi, 17:44)

اَلنَّظَرُ يُدْخِلُ الْجَمَلَ الْقِدْرَ وَ الرَّجُلَ الْقَبْرَ

Göz değmesi, deveyi kazana, adamı kabre sokar.

(el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ: 2:76; el-Mağribî, Câmiu'ş-Şeml: 2:49; el-Münâvî, Feyzü'l-Kadîr: Hadîs no: 5748)

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

Kâinatta hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin.

(İsrâ Sûresi, 17:44)

عَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ

Olabilir ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız; halbuki o sizin için bir hayırdır.

(Bakara Sûresi, 2:216)

اَلْخَيْرُ ف۪ى مَا اخْتَارَهُ اللّٰهُ

Hayır, Allah'ın seçtiği şeydir.

وَاغْفِرْلَنَا

Bizi bağışla.

وَفِّقْ

Muvaffak et.

طَلَبَةَ رَسَٓائِلِ النُّورِ الصَّادِق۪ينَ

Sâdık Risale-i Nur talebeleri.

الصَّادِق۪ينَ

Sâdıklar.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

لِكُلِّ مُص۪يبَةٍ اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ

Her türlü musîbet karşısında söylediğimiz söz şudur: "Biz Allah'ın kullarıyız; sonunda yine Ona döneceğiz.

(Bakara Sûresi, 2:156)

مَنْ رَبُّكَ

"Senin rabbin kimdir?"

مَنْ

Kim?

رَبُّكَ

Senin Rabbin..

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ اَلَمْ يَاْتِكُمْ رُسُلٌ مِنْكُمْ

Ey cinler ve insanlar topluluğu! Size, sizin içinizden seçilmiş peygamberler gelmedi mi?

(En'âm Sûresi, 6:130)

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

لِكُلِّ مُص۪يبَةٍ اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ

Her türlü musîbet karşısında söylediğimiz söz şudur: Biz Allah'ın kullarıyız; sonunda yine Ona döneceğiz.

(Bakara Sûresi, 2:156)

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

اَلْخَيْرُ ف۪ى مَا اخْتَارَهُ اللّٰهُ

Allah neyi seçti ise, hayırlı olan odur.

اَلصَّبْرُ مِفْتَاحُ الْفَرَجِ وَالسُّرُورِ

Sabır, ferahlık ve genişliğin anahtarıdır.

(Münâvî, Feyzü'l-Kadîr, 6:298, Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 2:21)

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

اَوَمَنْ كَانَ مَيْتًا فَاَحْيَيْنَاهُ وَجَعَلْنَا لَهُ نُورًا يَمْش۪ى بِه۪ فِى النَّاسِ

Ölü iken îmân ile diriltip nûra kavuşturduğumuz ve halk içinde o nûr ile doğru yolda yürüyen kimse...

(En'âm Sûresi, 6:122)

مَيْتًا

Ölü iken

اِنَّ حِزْبَ اللّٰهِ هُمُ الْغَالِبُونَ

Allah'a tâbi olan topluluk, gerçek galiplerin tâ kendisidir.

(Mâide Sûresi, 5:56)

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

وَ كُلُّ النَّاسِ مَجْنُونٌ وَ لٰكِنْ عَلٰى قَدَرِ الْهَوٰى اِخْتَلَفَ الْجُنُونُ

Herkes delidir. Fakat boş şeylerle meşgul olma nisbetinde delilik derecesi farklılık arz eder.




































Önceki Kısım: On İkinci Şua Ayet-Hadis MealleriŞualar Ayet-Hadis MealleriOn Dördüncü Şua Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım