Fuzuli-i Bağdadi

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
14.26, 16 Temmuz 2023 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 38387 numaralı sürüm (→‎Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği)

Fuzuli-i Bağdadi Akkoyunlu Türkmenlerinden olup Klasik Türk edebiyatının en büyük şairlerindendir. Türkçe'nin yanı sıra Arapça ve Farsça’yı bu dillerde kusursuz eser yazabilecek ve şiir söyleyebilecek derecede öğrenmiştir. Hikemî ve hendesî bilgiler edinmiş, tefsir ve hadis ilimleriyle meşgul olmuştur. Kanûnî Bağdat’ı fethedince, padişaha kasideler takdim etmiştir. Sünnî mi Şii mi olduğu ihtilaflıdır. Samimiyeti, coşkunluğu, sadeliği, duyarlılığı, ifade kudreti, üç dilde ustalıkla şiir yazması onu büyük bir şair yapmıştır. Divan şiirinde yaygın bir felsefe olarak görünen karamsarlık Fuzûlî’de had safhaya ulaşmıştır. Bir görüşe göre[1] , Bediüzzaman 8. Mektup'ta ismini vermeden bir şiirinde geçen

Güneş mahcuptur, şem-i ruhundan yandırır çarkı,

Çıkarmak ister anı şule-i ahım hicabından.

mısralarına atıfta bulunur.[2]

Şahsi Bilgiler[değiştir]

Diğer İsimleri: Mevlânâ Fuzûlî

Doğum Yeri ve Tarihi: 1480 civarı, Bağdat veya Kerbela[2]

Vefat Yeri ve Tarihi: Kerbela, 963/1556 (Veba salgınında)[2]

Kabrinin Yeri: Kerbela (Hz. Hüseyin Türbesi'nin yakınına gömüldüğüne dair rivayet zayıf görülmüştür. 1984 yılında o zamanki türbesi yıkılmış, 1995’te yeni bir türbe yapılmıştır)[2][3]

Eserleri[değiştir]

Türkçe, Farsça ve Arapça eser veren Fuzûlî’nin manzum ve mensur on beş kadar eseri vardır. En meşhurları Divanı, Leyla vü Mecnun ve Beng ü Bâde'dir.

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Bir zaman ihtiyarlığımın mebdeinde, bir inziva arzusuyla, İstanbul’un boğaz tarafındaki Yuşa Tepesi’nde, yalnızlıkla ruhum bir istirahat aradı. Bir gün o yüksek tepede, daire-i ufka, etrafa baktım. Gayet hazîn ve rikkatli bir levha-i zeval ve firakı, ihtiyarlığın ihtarıyla gördüm. Şecere-i ömrümün kırk beşinci senesi olan kırk beşinci dalındaki yüksek makamından tâ hayatımın aşağı tabakalarına nazar gezdirdim. Gördüm ki o aşağıda, her bir dalında, her bir senenin zarfında sevdiklerimden ve alâkadarlarımdan ve tanıştıklarımdan hadsiz cenazeler var. Ve o firak ve iftiraktan gelen gayet rikkatli bir manevî teessürat içinde, Fuzulî-i Bağdadî gibi müfarakat eden dostları düşünerek enîn edip:

Vaslını yâd eyledikçe ağlarım,

Tâ nefes var ise kuru cismimde feryat eylerim.

diyerek bir teselli, bir nur, bir rica kapısını aradım. Birden, âhirete iman nuru imdada yetişti. Hiç sönmez bir nur, hiç kırılmaz bir rica verdi.

(26. Lem'a)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]