Abdurrahman-ı Taği
Abdurrahman-ı Taği Gavs-ı Hizan Seyyid Sıbgatullah'ın halifesi ve Hazret-i Ziyaeddin'in babası olup Seyda lakaplı büyük evliyalardandır. Hizan'a bağlı Tağ köyünde medresesi vardı. Onun gayret ve himmetiyle bu bölgede (İsparit, Nurşin vb.) çok sayıda hocalar ve âlimler yetişmiştir. Aynı zamanda Nakşi-Halidi idi. Bölge halkının dinî, ahlâkî, kültürel ve askerî bakımdan korunmasına yardımcı oldu. Osmanlı-Rus savaşında halkı cihada teşvik etti Üstad Bediüzzaman henüz dokuz-on yaşlarında iken bu mübârek zâtın talebesi olmuştu. O zamanlar Abdurrahman-ı Tağî, Nurslu talebelere, bilhassa küçük Said’e çok alâka gösteriyordu. Geceleri yatarken üzerini örtüyordu. Nurslu talebelerin içinden birisinin İslâmiyete çok büyük hizmetler edeceğini, İslâmı tecdid edeceğini söylüyordu.[1]Kaynak hatası: Geçersiz <ref>
etiketi; geçersiz isimler, ör. çok fazla)
Eğer istersen hayalinle Nurşin karyesindeki Seyda’nın meclisine git bak: Orada fukara kıyafetinde melikler, padişahlar ve insan elbisesinde melaikeleri bir sohbet-i kudsiyede göreceksin. Sonra Paris’e git ve en büyük localarına gir, göreceksin ki akrepler insan libası giymişler ve ifritler adam suretini almışlar ilâ âhir…
Seyda namındaki zat, pederinizin intisap ettiği zat değil, ondan evvel gelmiş, iştihar etmiş mühim bir zattır.
S- Sen eskiden umum şeyhlere muhabbet hattâ müteşeyyihlere de hüsn-ü zan ederdin. Neden şimdi bid’aya düşmüş bir kısım müteşeyyihlere hücum ediyorsun?
C- Bazen adâvet, şiddet-i muhabbetten gelir. Evet, nefsim için onları ne kadar severdim. Nefs-i İslâmiyet için bin derece daha ziyade onlara âşıktım.
(*[2]) وَلَقَدِ انْتَقَشَ فٖى سُوَيْدَاءِ قُلُوبِهِمُ الطَّاهِرَةِ الصِّبْغَةُ الرَّبَّانِيَّةُ وَ فٖى خَلَدِهِمْ ضِيَاءُ الْحَقٖيقَةِ
Bizde “Seyda” lakabıyla meşhur bir veliyy-i azîm, sekeratta iken, ervah-ı evliyanın kabzına müekkel melekü’l-mevt gelmiş. Seyda bağırarak demiş ki: “Ben talebe-i ulûmu çok sevdiğim için talebe-i ulûmun kabz-ı ervahına müekkel mahsus taife ruhumu kabzetsin!” diye dergâh-ı İlahiyeye rica etmiş. Yanında oturanlar bu vak’aya şahit olmuşlar.
(28. Mektup, 2. Risale, Haşiye)
Tağî Medresesi müderrisi Mehmed Emin Efendi, küçük Said’e:
— Ne için kardeşinin emrinden çıkıyorsun? Diye işe karışmış.
Bulundukları medrese meşhur şeyh Abdurrahman Hazretlerinin olması dolayısıyla, hocasına şu yolda cevap verir:
— Efendim, şu tekyede bulunmak hasebiyle, siz de benim gibi talebesiniz. Şu halde burada hocalık hakkınız yoktur! Diyerek gündüz vakti bile herkesin güçlükle geçebileceği cesîm bir ormandan geceleyin geçerek Nurşin’e gelir.
Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]
İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]
İlgili Maddeler[değiştir]
- Şeyh Fethullah Verkanisi: Damadı ve halifesidir.
- Muhammed Ziyaeddin: Hazret lakablı oğlu ve Fethullah Verkanisi'den sonraki halifesidir.
Kaynakça[değiştir]
- ↑ https://sorularlarisale.com/seyh-abdurrahman-i-tagi
- ↑ Şu üslup, bir silsilenin mübarek hırkalarının parçalarından dikilmiştir. Yani Şah-ı Nakşibend, İmam-ı Rabbanî, Hâlid Ziyaeddin, Seyyid Taha, Seyyid Sıbgatullah ve Seyda gibi evliyaya işaret var.