İnsan 21: Revizyonlar arasındaki fark
Değişiklik özeti yok |
Değişiklik özeti yok |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
[[Kategori:İnsan Suresi]] | [[Kategori:İnsan Suresi]] | ||
[[Kategori:Sikke-i Tasdik-i Gaybi'de Geçen Ayetler]] | |||
[[Kategori:Barla Lahikasında Geçen Ayetler]] | [[Kategori:Barla Lahikasında Geçen Ayetler]] | ||
[[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]] | [[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]] | ||
21. satır: | 22. satır: | ||
([[Risale:Yirmi_Yedinci_Mektup%27un_Üçüncü_Kısmı_ve_Üçüncü_Zeylin_Nihayetidir_(Barla)#11._Parça|Barla Lahikası]]) | ([[Risale:Yirmi_Yedinci_Mektup%27un_Üçüncü_Kısmı_ve_Üçüncü_Zeylin_Nihayetidir_(Barla)#11._Parça|Barla Lahikası]]) | ||
---- | |||
Halil İbrahim’in Manzumesidir | |||
... | |||
Leyla-yı zaman Kays ile bir demde görüştün | |||
Dost ikliminin lalesinin bağlarına eriştin | |||
Vahdet-i sâki midadını [[İnsan 21|{{Arabi|سَقٰيهُمْ}}]] kevserine düşürdün | |||
Olmasaydın ey Risale-i Nur bize sen armağan | |||
Çâh-ı mâsiva, nefs-i tağutla bel’ ederdi bizi heman | |||
Dalaletten geçemez, küfür benliğinde kalırdık üryan | |||
Hamden lillah katremizi bahr-i envarına düşürdün | |||
Sendeki esrar-ı Hak [[A'raf 143|{{Arabi|سَوْفَ تَرٰينٖى}}]] yi söylesem | |||
Gül vechindeki lahut benini şerh u beyan eylesem | |||
Nur-u Hudâ, mü’mine hüdâ, dalalete seyf-i hemta mı desem | |||
([[Risale:Parlak_Fıkralar_ve_Güzel_Mektuplar-2#Halil İbrahim’in Manzumesidir|Sikke-i Tasdik-i Gaybi]]) | |||
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler== | ==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler== | ||
==İlgili Maddeler== | ==İlgili Maddeler== |
13.03, 6 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Önceki Ayet: İnsan 20 ← İnsan Suresi → İnsan 22: Sonraki Ayet
Meali: 21- Üzerlerinde yeşil ipekten ince ve kalın elbiseler vardır; gümüş bilezikler takınmışlardır. Rableri onlara tertemiz bir içki içirir.
Kur'an'daki Yeri: 29. Cüz, 578. Sayfa
Tilavet Notları:
Diğer Notlar:
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]
İşte bu ışıklı yolunuzda, Sahib-i Kevser’in delâletiyle Kevser’i buldunuz. Şefîu’l-mahşer’in izniyle Kevser ırmağının menbaında durarak وَ سَقٰيهُمْ رَبُّهُمْ شَرَابًا طَهُورًا âyet-i celilesini okuyor ve “Ey nâs! Kim ki ebedî hayat ister, işte âb-ı hayat; kim ki yolunu şaşırmış, işte vesile-i necat; kim ki küfür ve inadından dönmez, onu bekliyor şedit azap ve ikab.” ilh. gibi nurlu beyanatınızla her taifeyi ihya, ikaz ediyorsunuz.
Halil İbrahim’in Manzumesidir
...
Leyla-yı zaman Kays ile bir demde görüştün
Dost ikliminin lalesinin bağlarına eriştin
Vahdet-i sâki midadını سَقٰيهُمْ kevserine düşürdün
Olmasaydın ey Risale-i Nur bize sen armağan
Çâh-ı mâsiva, nefs-i tağutla bel’ ederdi bizi heman
Dalaletten geçemez, küfür benliğinde kalırdık üryan
Hamden lillah katremizi bahr-i envarına düşürdün
Sendeki esrar-ı Hak سَوْفَ تَرٰينٖى yi söylesem
Gül vechindeki lahut benini şerh u beyan eylesem
Nur-u Hudâ, mü’mine hüdâ, dalalete seyf-i hemta mı desem