İntegral

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
18.52, 2 Aralık 2023 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 40371 numaralı sürüm ("Kategori:Matematik Kategori:Mefhum '''İntegral''' bir eğrinin altındaki alanı bulmak veya hız bilgisinden yararlanarak yer değiştirmeyi belirlemek gibi çok çeşitli bilimsel alanlarda kullanılan bir yöntemdir. Bir eğrinin altındaki alan hesaplanırken eğrinin yatay eksene dik sonsuz sayıda çizgiden (dikdörtgenden) oluştuğu kabul edildiğinde tek bir çizginin (dikdörtgenin) alanı sıfırdır ama tüm çizgilerin, yani sonsuz..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
(fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)

İntegral bir eğrinin altındaki alanı bulmak veya hız bilgisinden yararlanarak yer değiştirmeyi belirlemek gibi çok çeşitli bilimsel alanlarda kullanılan bir yöntemdir. Bir eğrinin altındaki alan hesaplanırken eğrinin yatay eksene dik sonsuz sayıda çizgiden (dikdörtgenden) oluştuğu kabul edildiğinde tek bir çizginin (dikdörtgenin) alanı sıfırdır ama tüm çizgilerin, yani sonsuz sayıda dikdörtgenin alanının toplamı eğrinin altındaki alanı verir.[1] Bediüzzaman'ın hayat zannedilen hallerin yalnız bulunulan an-ı seyyaleden ibaret olduğunu, an-ı seyyale sıfır zamana karşılık geldiği için bazı ehl-i velayetin dünyanın dünya cihetiyle ademine hükmettiklerini ve buna binaen hayat-ı maddiye-i nefsiyeyi bırakıp kalp ve ruh ve sırrın derece-i hayatlarına çıkmak gerektiğini söyler. An ve ömür arasındaki ilişki integraldeki bir noktanın bir anlam ifade etmediği ama sonsuz toplamların sonucu vermesine benzer.

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Dördüncü Fıkra: Hakikat ilmini, hakiki hikmeti istersen Cenab-ı Hakk’ın marifetini kazan. Çünkü bütün hakaik-i mevcudat, ism-i Hakk’ın şuâatı ve esmasının tezahüratı ve sıfâtının tecelliyatıdırlar. Maddî ve manevî, cevherî, arazî her bir şeyin, her bir insanın hakikati, birer ismin nuruna dayanır ve hakikatine istinad eder. Yoksa hakikatsiz, ehemmiyetsiz bir surettir. Yirminci Söz’ün âhirinde, şu sırra dair bir nebze bahsi geçmiştir.

Ey nefis! Eğer şu dünya hayatına müştaksan, mevtten kaçarsan kat’iyen bil ki: Hayat zannettiğin hâlât, yalnız bulunduğun dakikadır. O dakikadan evvel bütün zamanın ve o zaman içindeki eşya-i dünyeviye, o dakikada meyyittir, ölmüştür. O dakikadan sonra bütün zamanın ve onun mazrufu, o dakikada ademdir, hiçtir. Demek, güvendiğin hayat-ı maddiye, yalnız bir dakikadır. Hattâ bir kısım ehl-i tetkik “Bir âşiredir belki bir ân-ı seyyaledir.” demişler. İşte şu sırdandır ki bazı ehl-i velayet, dünyanın dünya cihetiyle ademine hükmetmişler.

Madem böyledir, hayat-ı maddiye-i nefsiyeyi bırak. Kalp ve ruh ve sırrın derece-i hayatlarına çık, bak; ne kadar geniş bir daire-i hayatları var. Senin için meyyit olan mazi, müstakbel; onlar için haydır, hayattar ve mevcuddur. Ey nefsim! Madem öyledir, sen dahi kalbim gibi ağla ve bağır ve de ki:

“Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem. Ruhumu Rahman’a teslim eyledim, gayr istemem. İsterim fakat bir yâr-ı bâki isterim. Zerreyim fakat bir şems-i sermed isterim. Hiç-ender hiçim fakat bu mevcudatı birden isterim.”

(26. Söz)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]