Abese 17: Revizyonlar arasındaki fark
Değişiklik özeti yok |
Değişiklik özeti yok |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
[[Kategori:Abese Suresi]] | [[Kategori:Abese Suresi]] | ||
[[Kategori:Lasiyyemalar'da (Mesnevi N.) Geçen Ayetler]] | |||
[[Kategori:Mesnevi-i Nuriye'de Geçen Ayetler]] | |||
[[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]] | |||
[[Kategori:Hizb-ül Kur'an Ayetleri]] | [[Kategori:Hizb-ül Kur'an Ayetleri]] | ||
[[Kategori:Abese Suresindeki Hizb-ül Kur'an Ayetleri]] | [[Kategori:Abese Suresindeki Hizb-ül Kur'an Ayetleri]] | ||
15. satır: | 18. satır: | ||
==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği== | ==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği== | ||
VE LÂSİYYEMÂ: Bu âlemin maliki, gayet kat'î ve mükerrer olarak haşir ve dâr-ı âhireti getireceğini va'detmiştir. Ve bunun icadı ise, kendisine gayet kolay ve âsandır. Ve va'dettiği şeyin vücud bulması, halk ve ibadına nihayet derece mühim ve gayet derece kıymetlidir. Halbuki hulf-ül vaad ise, onun izzet-i iktidarına ve merhamet-i Rububiyetine gayet zıddır. Çünkü va'dinde hulfetmek, önce cehlin, sonra acz'in neticesidir. Demek Kadir-i Mutlak ve Alim-i Mutlak hakkında hulf-ül vaad muhaldir. Hem haşrin bütün inkılablarıyla ve cennetleriyle icadı, ona bahar bahçelerinin ve tahavvülâtının icadından daha zor değildir. Amma onun va'd-i sübhanisi ise, bütün enbiyanın tevatürü ile ve bütün asfiyanın icma'ları ile kat'î ve sabit olduğu gibi, şu gelecek âyet dahi onun va'd-i Sübhanîsinin kuvvetini ilân ediyor, sen de işit: | |||
[[Nisa 87|{{Arabi|اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ لَيَجْمَعَنَّكُمْ اِلٰى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَا رَيْبَ فٖيهِ وَ مَنْ اَصْدَقُ مِنَ اللّٰهِ حَدٖيثًا}}]] | |||
[[Abese 17|{{Arabi|قُتِلَ اْلاِنْسَانُ مَا اَكْفَرَهُ}}]] | |||
İşte bu mevcudat, hak üzere sâdık kelimeleri ve şu kâinat sıdk ile onun nâtık âyetleri olan bir zatın ferman-ı hâdîsini tasdik etmeyip, vehminin hezeyanlarına, nefsinin hamakatlarına ve şeytanının ebatılına itimad edip hak yoldan sapanın halinden: | |||
{{Arabi|نَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الْخِذْلَانِ وَمِنْ شَرِّ النَّفْس وَالشَّيْطَانِ}} | |||
deriz. | |||
([[Risale:Lasiyyemalar_(Mesnevi_Badıllı)#Lasiyyema_19|Lasiyyemalar, Mesnevi-i N. (Badıllı)]]) | |||
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler== | ==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler== | ||
==İlgili Maddeler== | ==İlgili Maddeler== |
10.51, 26 Temmuz 2024 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Önceki Ayet: Abese 16 ← Abese Suresi → Abese 18: Sonraki Ayet
Meali: 17- Kahrolası insan! Ne inkârcıdır!
Kur'an'daki Yeri: 30. Cüz, 584. Sayfa
Tilavet Notları:
Diğer Notlar:
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]
VE LÂSİYYEMÂ: Bu âlemin maliki, gayet kat'î ve mükerrer olarak haşir ve dâr-ı âhireti getireceğini va'detmiştir. Ve bunun icadı ise, kendisine gayet kolay ve âsandır. Ve va'dettiği şeyin vücud bulması, halk ve ibadına nihayet derece mühim ve gayet derece kıymetlidir. Halbuki hulf-ül vaad ise, onun izzet-i iktidarına ve merhamet-i Rububiyetine gayet zıddır. Çünkü va'dinde hulfetmek, önce cehlin, sonra acz'in neticesidir. Demek Kadir-i Mutlak ve Alim-i Mutlak hakkında hulf-ül vaad muhaldir. Hem haşrin bütün inkılablarıyla ve cennetleriyle icadı, ona bahar bahçelerinin ve tahavvülâtının icadından daha zor değildir. Amma onun va'd-i sübhanisi ise, bütün enbiyanın tevatürü ile ve bütün asfiyanın icma'ları ile kat'î ve sabit olduğu gibi, şu gelecek âyet dahi onun va'd-i Sübhanîsinin kuvvetini ilân ediyor, sen de işit:
قُتِلَ اْلاِنْسَانُ مَا اَكْفَرَهُ
İşte bu mevcudat, hak üzere sâdık kelimeleri ve şu kâinat sıdk ile onun nâtık âyetleri olan bir zatın ferman-ı hâdîsini tasdik etmeyip, vehminin hezeyanlarına, nefsinin hamakatlarına ve şeytanının ebatılına itimad edip hak yoldan sapanın halinden:
نَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الْخِذْلَانِ وَمِنْ شَرِّ النَّفْس وَالشَّيْطَانِ
deriz.
(Lasiyyemalar, Mesnevi-i N. (Badıllı))