Ankebut Suresi: Revizyonlar arasındaki fark
Değişiklik özeti yok |
|||
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 31 değişikliği gösterilmiyor) | |||
1. satır: | 1. satır: | ||
[[Kategori: | [[Kategori:Sureler Hakkında Bilgiler]] | ||
'' | ''Ankebût suresini [[Kuran:Ankebut|Ankebût suresi okuma sayfasında]] mealiyle beraber okuyabilirsiniz'' | ||
'''Ankebût ({{Arabi|العنكبوت}}) Suresi''' Kur'ân-ı Kerim'in 29. suresi olup Kasas ve Rûm sureleri arasında yer alır. | |||
==Bilgiler== | ==Bilgiler== | ||
'''İsminin Anlamı ve Kaynağı:''' | |||
'''İsminin Anlamı ve Kaynağı:''' Ankebût, örümcek anlamına gelir ve sure ismini 41. ayetinde geçen bu kelimeden almıştır. | |||
'''Diğer İsimleri:''' | '''Diğer İsimleri:''' | ||
'''Kur'ân'daki Sırası:''' 29 | |||
'''Kur'ân'daki Yeri:''' [[Kuran:Ankebut|20. cüz, 395. sayfa]] | |||
'''Nuzül (İnme) Sırası:''' 85 | '''Nuzül (İnme) Sırası:''' 85 | ||
'''Uzunluğu:''' 8,0 sayfa | |||
'''Ayet Sayısı:''' 69 | '''Ayet Sayısı:''' 69 | ||
'''Kelime Sayısı:''' | '''Kelime Sayısı:''' 980 | ||
'''Harf Sayısı:''' 4145 | |||
'''Fasılaları:''' ر، ن، م harfleri | |||
'''Bölüm (Ayn Durakları) Sayısı:''' 7 | |||
'''Secde Ayeti:''' - | |||
'''Allah lafzı sayısı:''' 43 | |||
'''Rahman ismi sayısı:''' 1 | |||
'''Rahim ismi sayısı:''' 1 | |||
'''Rab ismi sayısı:''' 5 | |||
'''Kur'an kelimesi sayısı:''' - | |||
'''Rasul kelimesi sayısı:''' 3 | |||
''' | '''[[Hizb-i_Azam-ı Kur'an|Hizb-ül Kur'an]]'da Geçen Ayetleri:''' [[Risale:Hizb-i_Azam-ı_Kur%27anî#29._Ankebut|1-6, 19-21, 41-46, 56-64]] | ||
''' | '''[[Münacat-ül Kur'an|Münâcât-ül Kur'an]]'da İlgili Kısım:''' [[Risale:Münacat-ül_Kur%27an_(Hizb-ül_Hakaik)#Ankebut_Suresi|Ankebut Suresinden iktibas edilen kısım]] | ||
==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği== | ==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği== | ||
31. satır: | 59. satır: | ||
Birinci Hâdise: Manevî tevatür derecesinde bir şöhret ile Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, Ebubekir-i Sıddık ile küffarın tazyikinden kurtulmak için tahassun ettikleri Gàr-ı Hira'nın kapısında, iki nöbetçi gibi iki güvercinin gelip beklemeleri ve örümcek dahi perdedar gibi hârika bir tarzda, kalın bir ağ ile mağara kapısını örtmesidir. Hattâ rüesa-yı Kureyş'ten, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın eliyle Gazve-i Bedir'de öldürülen Übeyy İbn-i Halef mağaraya bakmış. Arkadaşları demişler: Mağaraya girelim. O demiş: Nasıl girelim? Burada bir ağ görüyorum ki Muhammed (asm) tevellüd etmeden bu ağ yapılmış gibidir. | Birinci Hâdise: Manevî tevatür derecesinde bir şöhret ile Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, Ebubekir-i Sıddık ile küffarın tazyikinden kurtulmak için tahassun ettikleri Gàr-ı Hira'nın kapısında, iki nöbetçi gibi iki güvercinin gelip beklemeleri ve örümcek dahi perdedar gibi hârika bir tarzda, kalın bir ağ ile mağara kapısını örtmesidir. Hattâ rüesa-yı Kureyş'ten, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın eliyle Gazve-i Bedir'de öldürülen Übeyy İbn-i Halef mağaraya bakmış. Arkadaşları demişler: Mağaraya girelim. O demiş: Nasıl girelim? Burada bir ağ görüyorum ki Muhammed (asm) tevellüd etmeden bu ağ yapılmış gibidir. | ||
Birden bu âyet-i kerîmenin iki harfinde yani | Birden bu âyet-i kerîmenin iki harfinde yani ﻟَﻮْ harflerinde bir mu'cize gördüm ki benim vehmim yerine yüksek bir lem'a-i i'cazı bildim. Şöyle ki: | ||
'''Sure-i Ankebut''' Mekke'de nâzil olduğu için Kureyş'in imana gelmeyen reisleri Peygamber aleyhissalâtü vesselâma sû-i kasd edeceklerini ve o sû-i kasdın içinde en zayıf ve en küçük bir hayvan olan bir örümcek o reislerin o şiddetli hücumlarına karşı mukabele edip galebe edecek. Yani örümceğin hanesi olan ağ en zayıf bir perde iken o kuvvetli reisleri mağlup edeceğini göstermekle âyet diyor ki: "En zayıf bir hayvana mağlup olacaklarını faraza bilseydiler, bu cinayete ve bu sû-i kasda teşebbüs etmeyeceklerdi." | '''Sure-i Ankebut''' Mekke'de nâzil olduğu için Kureyş'in imana gelmeyen reisleri Peygamber aleyhissalâtü vesselâma sû-i kasd edeceklerini ve o sû-i kasdın içinde en zayıf ve en küçük bir hayvan olan bir örümcek o reislerin o şiddetli hücumlarına karşı mukabele edip galebe edecek. Yani örümceğin hanesi olan ağ en zayıf bir perde iken o kuvvetli reisleri mağlup edeceğini göstermekle âyet diyor ki: "En zayıf bir hayvana mağlup olacaklarını faraza bilseydiler, bu cinayete ve bu sû-i kasda teşebbüs etmeyeceklerdi." | ||
İşte ﺍَﻟْﻴَﻮْﻡَ ﻧُﻨَﺠِّﻴﻚَ | İşte ﺍَﻟْﻴَﻮْﻡَ ﻧُﻨَﺠِّﻴﻚَ ﺑِﺒَﺪَﻧِﻚَ âyetinde bir kelime ile bir mu'cize-i tarihiye gösterildiği gibi (Hâşiye<ref>Mu'cizat-ı Kur'aniye'de ﺍَﻟْﻴَﻮْﻡَ ﻧُﻨَﺠِّﻴﻚَ ﺑِﺒَﺪَﻧِﻚَâyetiyle gark olan Firavun'a der: "Bugün gark olan cesedine necat vereceğim." demesiyle umum Firavunların tenasüh fikrine binaen cenazelerini mumyalamakla maziden alıp müstakbeldeki ensal-i âtiyenin temaşagâhına göndermek olan mevt-âlûd, ibret-nüma bir düstur-u hayatiyelerini ifade etmekle beraber, şu asr-ı âhirde o gark olan Firavun'un aynı cesedi olarak keşfolunan bir beden, o mahall-i gark denizinden sahile atıldığı gibi zamanın denizinden asırların mevcelerinin üstünde şu asır sahiline atılacağı mu'cizane bir işaret-i gaybiye ifade eder.<br /> | ||
(Hâşiyenin hâşiyesi): Bu asırda ecnebiler aynı Firavun'un cesedini bulmuşlar. Müzehanelerine götürdükleri, ceridelerle neşredilmiştir.</ref>) Mekke'de nâzil olan bu surenin de bu ﻟَﻮْ ﻛَﺎﻧُﻮﺍ ﻳَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَâyetinde görülen remiz ile Gàr-ı Hira hâdisesinde hârika bir hıfz-ı İlahîye ve ihbar-ı gaybî nevinden bir mu'cize-i Nebeviyeye işaret ile bir lem'a-i i'caz gösterip o sureye '''Ankebut''' namı vermek ve onun ehemmiyetsiz ağına ehemmiyet vermek tam yerinde olup bu âyete gelen şüphe ve evhamları esasıyla reddettiğini gördüm. | (Hâşiyenin hâşiyesi): Bu asırda ecnebiler aynı Firavun'un cesedini bulmuşlar. Müzehanelerine götürdükleri, ceridelerle neşredilmiştir.</ref>) Mekke'de nâzil olan bu surenin de bu ﻟَﻮْ ﻛَﺎﻧُﻮﺍ ﻳَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَâyetinde görülen remiz ile Gàr-ı Hira hâdisesinde hârika bir hıfz-ı İlahîye ve ihbar-ı gaybî nevinden bir mu'cize-i Nebeviyeye işaret ile bir lem'a-i i'caz gösterip o sureye '''Ankebut''' namı vermek ve onun ehemmiyetsiz ağına ehemmiyet vermek tam yerinde olup bu âyete gelen şüphe ve evhamları esasıyla reddettiğini gördüm. | ||
47. satır: | 75. satır: | ||
Said Nursî | Said Nursî | ||
([[Risale:Emirdağ | ([[Risale:İkinci Kısım Mektuplar (Emirdağ-2)#14. Parça|Emirdağ Lahikası-2]]) | ||
---- | ---- | ||
Meselâ: Sure-i '''Ankebut''''ta ﻭَﺍِﻥَّ ﺍَﻭْﻫَﻦَ ﺍﻟْﺒُﻴُﻮﺕِ ﻟَﺒَﻴْﺖُ ﺍﻟْﻌَﻨْﻜَﺒُﻮﺕِ ﻟَﻮْ ﻛَﺎﻧُﻮﺍ ﻳَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ âyet-i kerimesinde ﻟَﻮْ-i farazî ile "En zaîf ev, örümceğin evi olduğunu -farazâ- Kureyş müşrikleri bilse idiler." diyor. En zaîf ev, örümceğin evi olduğu herkesçe malûm ve zahirdir. Öyle ise Kur'an-ı Hakîm, bu ﻟَﻮْ-i farazî ile başka bir manaya delalet ediyor. İşte o mana da, Risale-i Nur'un keşfiyle, ﻟَﻮْ-i farazînin iki cihetle mu'cize oluşudur. | Meselâ: Sure-i '''Ankebut''''ta ﻭَﺍِﻥَّ ﺍَﻭْﻫَﻦَ ﺍﻟْﺒُﻴُﻮﺕِ ﻟَﺒَﻴْﺖُ ﺍﻟْﻌَﻨْﻜَﺒُﻮﺕِ ﻟَﻮْ ﻛَﺎﻧُﻮﺍ ﻳَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ âyet-i kerimesinde ﻟَﻮْ-i farazî ile "En zaîf ev, örümceğin evi olduğunu -farazâ- Kureyş müşrikleri bilse idiler." diyor. En zaîf ev, örümceğin evi olduğu herkesçe malûm ve zahirdir. Öyle ise Kur'an-ı Hakîm, bu ﻟَﻮْ-i farazî ile başka bir manaya delalet ediyor. İşte o mana da, Risale-i Nur'un keşfiyle, ﻟَﻮْ-i farazînin iki cihetle mu'cize oluşudur. |
08.48, 10 Kasım 2022 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Ankebût suresini Ankebût suresi okuma sayfasında mealiyle beraber okuyabilirsiniz
Ankebût (العنكبوت) Suresi Kur'ân-ı Kerim'in 29. suresi olup Kasas ve Rûm sureleri arasında yer alır.
Bilgiler[değiştir]
İsminin Anlamı ve Kaynağı: Ankebût, örümcek anlamına gelir ve sure ismini 41. ayetinde geçen bu kelimeden almıştır.
Diğer İsimleri:
Kur'ân'daki Sırası: 29
Kur'ân'daki Yeri: 20. cüz, 395. sayfa
Nuzül (İnme) Sırası: 85
Uzunluğu: 8,0 sayfa
Ayet Sayısı: 69
Kelime Sayısı: 980
Harf Sayısı: 4145
Fasılaları: ر، ن، م harfleri
Bölüm (Ayn Durakları) Sayısı: 7
Secde Ayeti: -
Allah lafzı sayısı: 43
Rahman ismi sayısı: 1
Rahim ismi sayısı: 1
Rab ismi sayısı: 5
Kur'an kelimesi sayısı: -
Rasul kelimesi sayısı: 3
Hizb-ül Kur'an'da Geçen Ayetleri: 1-6, 19-21, 41-46, 56-64
Münâcât-ül Kur'an'da İlgili Kısım: Ankebut Suresinden iktibas edilen kısım
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]
ﺑِﺎﺳْﻤِﻪِ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻪُ ﻭَ ﺍِﻥْ ﻣِﻦْ ﺷَﻰْﺀٍ ﺍِﻟﺎَّ ﻳُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻩِ ﻭَ ﺑِﻪِ ﻧَﺴْﺘَﻌِﻴﻦُ ﺍَﻟﺴَّﻠﺎَﻡُ ﻋَﻠَﻴْﻜُﻢْ ﻭَ ﺭَﺣْﻤَﺔُ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻭَ ﺑَﺮَﻛَﺎﺗُﻪُ ﺍَﺑَﺪًﺍ ﺩَﺍﺋِﻤًﺎ
Aziz, sıddık kardeşlerim! Evvela: Bugünlerde Sure-i Ankebut'ta ﻣَﺜَﻞُ ﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﺍﺗَّﺨَﺬُﻭﺍ ﻣِﻦْ ﺩُﻭﻥِ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﺍَﻭْﻟِﻴَٓﺎﺀَ ﻛَﻤَﺜَﻞِ ﺍﻟْﻌَﻨْﻜَﺒُﻮﺕِ ﺍﺗَّﺨَﺬَﺕْ ﺑَﻴْﺘًﺎ ﻭَﺍِﻥَّ ﺍَﻭْﻫَﻦَ ﺍﻟْﺒُﻴُﻮﺕِ ﻟَﺒَﻴْﺖُ ﺍﻟْﻌَﻨْﻜَﺒُﻮﺕِ ﻟَﻮْ ﻛَﺎﻧُﻮﺍ ﻳَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ âyetini okurken birden şiddetli bir vehim geldi ki: "En zayıf hane örümceğin hanesidir. Allah'a şerik yapanlar faraza bilseler. Yani imana gelmeyen Kureyş rüesaları eğer bilseler..." manasında olan bu âyetin belâgatına münasip bir vaziyet görülmedi.
Birden aynı zamanda Zülfikar Mu'cizat-ı Ahmediye'yi tashih için açtım. Birden şu satırlar nazarıma ilişti:
Birinci Hâdise: Manevî tevatür derecesinde bir şöhret ile Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, Ebubekir-i Sıddık ile küffarın tazyikinden kurtulmak için tahassun ettikleri Gàr-ı Hira'nın kapısında, iki nöbetçi gibi iki güvercinin gelip beklemeleri ve örümcek dahi perdedar gibi hârika bir tarzda, kalın bir ağ ile mağara kapısını örtmesidir. Hattâ rüesa-yı Kureyş'ten, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın eliyle Gazve-i Bedir'de öldürülen Übeyy İbn-i Halef mağaraya bakmış. Arkadaşları demişler: Mağaraya girelim. O demiş: Nasıl girelim? Burada bir ağ görüyorum ki Muhammed (asm) tevellüd etmeden bu ağ yapılmış gibidir.
Birden bu âyet-i kerîmenin iki harfinde yani ﻟَﻮْ harflerinde bir mu'cize gördüm ki benim vehmim yerine yüksek bir lem'a-i i'cazı bildim. Şöyle ki:
Sure-i Ankebut Mekke'de nâzil olduğu için Kureyş'in imana gelmeyen reisleri Peygamber aleyhissalâtü vesselâma sû-i kasd edeceklerini ve o sû-i kasdın içinde en zayıf ve en küçük bir hayvan olan bir örümcek o reislerin o şiddetli hücumlarına karşı mukabele edip galebe edecek. Yani örümceğin hanesi olan ağ en zayıf bir perde iken o kuvvetli reisleri mağlup edeceğini göstermekle âyet diyor ki: "En zayıf bir hayvana mağlup olacaklarını faraza bilseydiler, bu cinayete ve bu sû-i kasda teşebbüs etmeyeceklerdi."
İşte ﺍَﻟْﻴَﻮْﻡَ ﻧُﻨَﺠِّﻴﻚَ ﺑِﺒَﺪَﻧِﻚَ âyetinde bir kelime ile bir mu'cize-i tarihiye gösterildiği gibi (Hâşiye[1]) Mekke'de nâzil olan bu surenin de bu ﻟَﻮْ ﻛَﺎﻧُﻮﺍ ﻳَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَâyetinde görülen remiz ile Gàr-ı Hira hâdisesinde hârika bir hıfz-ı İlahîye ve ihbar-ı gaybî nevinden bir mu'cize-i Nebeviyeye işaret ile bir lem'a-i i'caz gösterip o sureye Ankebut namı vermek ve onun ehemmiyetsiz ağına ehemmiyet vermek tam yerinde olup bu âyete gelen şüphe ve evhamları esasıyla reddettiğini gördüm.
Cenab-ı Hakk'a hadsiz şükrettim ki Kur'an'ın surelerinde ve âyetlerinde hattâ cümlelerinde ve kelimelerinde de i'caz lem'aları olduğu gibi harflerinde de vardır bildim.
ﺍَﻟْﺒَﺎﻗِﻰ ﻫُﻮَ ﺍﻟْﺒَﺎﻗِﻰ
Hasta kardeşiniz
Said Nursî
Meselâ: Sure-i Ankebut'ta ﻭَﺍِﻥَّ ﺍَﻭْﻫَﻦَ ﺍﻟْﺒُﻴُﻮﺕِ ﻟَﺒَﻴْﺖُ ﺍﻟْﻌَﻨْﻜَﺒُﻮﺕِ ﻟَﻮْ ﻛَﺎﻧُﻮﺍ ﻳَﻌْﻠَﻤُﻮﻥَ âyet-i kerimesinde ﻟَﻮْ-i farazî ile "En zaîf ev, örümceğin evi olduğunu -farazâ- Kureyş müşrikleri bilse idiler." diyor. En zaîf ev, örümceğin evi olduğu herkesçe malûm ve zahirdir. Öyle ise Kur'an-ı Hakîm, bu ﻟَﻮْ-i farazî ile başka bir manaya delalet ediyor. İşte o mana da, Risale-i Nur'un keşfiyle, ﻟَﻮْ-i farazînin iki cihetle mu'cize oluşudur.
Birincisi: Bu âyet, Mekke'de nâzil olduğu cihetle, bir ihbar-ı gaybîdir. Gar-ı Hira'daki hâdiseyi haber veriyor.
İkincisi: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Ebubekir-i Sıddık (R.A.) ile küffarın tazyikinden kurtulmak için tahassun ettikleri Gar-ı Hira'nın kapısında iki nöbetçi gibi, iki güvercinin gelip beklemeleri ve örümcek dahi perdedar gibi hârika bir tarzda kalın bir ağla mağara kapısını örtmesidir ki; örümcek, zayıf ağı ile rüesa-i Kureyş'e galebe etmiştir. Âyet diyor ki: "En zaîf bir hayvana mağlub olacaklarını o müşrikler farazâ bilseler, bu cinayete ve bu sû'-i kasda teşebbüs etmiyeceklerdi..."
Daha fazla tafsilâtı Risale-i Nur'da Mu'cizat-ı Kur'aniyede bulacağınız gibi, ehadîs-i Nebeviye hakkında münafıkların ettikleri itirazların neden tevellüd ettiğini ve ehadîsin tabakalarını tam vuzuh ile Risale-i Nur Külliyatından büyük bir mecmua olan "Sözler Mecmuası"ndaki Yirmidördüncü Söz'ün Üçüncü Dalı beyan ediyor.
Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]
İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]
İlgili Maddeler[değiştir]
Kaynakça[değiştir]
- ↑ Mu'cizat-ı Kur'aniye'de ﺍَﻟْﻴَﻮْﻡَ ﻧُﻨَﺠِّﻴﻚَ ﺑِﺒَﺪَﻧِﻚَâyetiyle gark olan Firavun'a der: "Bugün gark olan cesedine necat vereceğim." demesiyle umum Firavunların tenasüh fikrine binaen cenazelerini mumyalamakla maziden alıp müstakbeldeki ensal-i âtiyenin temaşagâhına göndermek olan mevt-âlûd, ibret-nüma bir düstur-u hayatiyelerini ifade etmekle beraber, şu asr-ı âhirde o gark olan Firavun'un aynı cesedi olarak keşfolunan bir beden, o mahall-i gark denizinden sahile atıldığı gibi zamanın denizinden asırların mevcelerinin üstünde şu asır sahiline atılacağı mu'cizane bir işaret-i gaybiye ifade eder.
(Hâşiyenin hâşiyesi): Bu asırda ecnebiler aynı Firavun'un cesedini bulmuşlar. Müzehanelerine götürdükleri, ceridelerle neşredilmiştir.